Katalog

SAYFA CUMHURİYET 21 HAZİRAN 2014 CUMARTESİ 4 HABERLER Yozgat’taki akrabaları, İhsanoğlu’nun çatı aday olarak gösterilmesi nedeniyle mutlu Allah Aratmasın! HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığından kaynaklanan tüm haklarının geri alınmasına dair 27 Ocak 2012 tarihinde verdiği kanun teklifinin TBMM İç Tüzüğü’nün 37. maddesi uyarınca doğrudan doğruya Genel Kurul’a gönderilmesi için Meclis Başkanlığı’na bir başvuru yapmış. Başvurunun uzun uzun tartışılacak yönleri var. Bunlardan birincisi, velev ki TBMM olsun, herhangi bir organın milli iradenin kararını yok saymasının mümkün olup olmadığıdır. Kenan Evren’e devlet başkanlığı yolunu açan 12 Eylül darbesi bile olsa, ondan sonra cumhurbaşkanlığı yolunu açan 7.11.1982 tarihli halkoylamasıdır. Bu halkoylamasında, hem Milli Güvenlik Konseyi’nin hazırlattığı anayasa hem de Evren’in cumhurbaşkanlığı, aynı anda, halkın onayına sunuluyordu. Her ikisi de katılanların oylarının yüzde 91.4’ü ile kabul edildi. 7.11.1982 referandumunda verilen oylarla Evren’in cumhurbaşkanlığının meşru dayanağı oluşmuştu. Bu durumda ortaya şu soru çıkmaktadır: Meclis, halkın doğrudan oylarıyla tecelli etmiş olan milli iradeyi yok sayabilir mi? HHH Sayın Önder bu konuda şu görüşü ileri sürüyor: Kendisi meşru olmayan yönetimin çıkardığı yasaların meşru olduğu düşünülemez. Evet de, kendisi meşru olmayan bir yönetim kendi meşruiyetini veya çıkardığı yasalar yahut da anayasanın meşruiyetini halkın oyuna sunar, halk da bunları onaylarsa, bu başlangıçta meşru olmayan metinler ve statüler, milli irade tarafından onaylanarak meşruiyet kazanmış olmayacak mıdır? Dikkat buyurunuz, burada meşruiyetin kaynağı gayri meşru olan yönetim değil, bizzat milli iradedir. Tabii eğer benim de yandaşı olduğum ve meşruiyeti yalnızca sandıkla sınırlı görmeyen, onun yanında tamamlayıcı öğelerin varlığının gerekliliğini savunanlardansanız iş değişir. Ama bugün yürürlükte olan görüş bu değil. Ama denecek ki, o zaman oy verirken, insanlar özgür iradelerini kullanamıyorlardı. Evet de Türkiye’de özellikle küçük seçim bölgelerinde yapılan baskılar hep söz konusu oluyor. Son zamanlarda Soma örneği de gündeme geldi. Acaba hangi oylamada insanların özgür iradeleri baskılardan uzaktır? HHH Önder, başvurusunun bir yerinde “bugün ülkemizde hâlâ yolsuzluğun, yoksulluğun var olmasında, akan kanda büyük payı olan Evren” diyor. Doğrusu ülkemizde yolsuzluk ve yoksulluğun ve dökülen kanın devam ettiği bir gerçektir. Ama bunun sorumluluğunun tümünü iktidarın her türlüsünden 25 yıl önce elini eteğini çekmiş olan Evren’e yüklemek biraz insafsızlık gibi görünüyor. Tabii demokrasi algısı ve uygulaması bozuk bir toplumda meşruiyet sorunu da zaman zaman içinden çıkılmaz bir hal almıyor değil. Örneğin, 12 Eylül’ün hayatta kalan iki liderini darbecilikten mahkum eden bir ülkenin insanlarının aradan geçen 32 yıla rağmen, o anayasayı baştan aşağı neden değiştirmediği, sorusu açıkta kalıyor. Bu tutum ile aynı halk, iradesi üzerinde baskı kalktıktan sonra aynı anayasayı değişikliklerle de olsa yürürlükte tutarak, iradesi üzerindeki baskı mazeretini de geçersiz kılmış olmuyor mu? Ayrıca iradenin üzerindeki baskının kalkmasının demokratik açıdan verdiği sonuçlar konusunda da kaygılandırıcı sorular mevcut. Örneğin 7.11.1982 referandumuyla kabul edilen 12 Eylül Anayasası’nın yargı bağımsızlığıyla ilgili düzenlemeleri, daha sonra 12 Eylül 2010 referandumuyla getirilen çözümden daha az, antidemokratik değil mi? Eğer baskı altındaki irade bir kez özgür kaldıktan sonra, baskı altındayken olduğundan daha az demokratik sonuçlar verebiliyorsa, özgürleştirmeyen özgürlük ne menem bir özgürlüktür? Diktatör Kenan Evren’den bunca yıl sonra, hâlâ daha özgür bir rejim bir yana, daha beter bir baskıdan kurtulamıyor, ufukta bir umut ışığı da seçemiyorsak, bunun suçu da Kenan Evren’de midir? Bu kafayla korkarım “Allah Evren’li günleri aratmasın!” demek durumunda da kalırız. Şaşkınlık ve sevinç bir arada Erdoğan dün kendisini eleştiren Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz’u kabul etti. Yaklaşık 50 dakika süren görüşmenin ardından Kurz, açıklama yapmadan otelden ayrıldı. (AA) YOZGAT (Cumhuriyet) CHP anılmasından son derece mutluluk duyduve MHP’nin Cumhurbaşkanlığı seçiğunu söyledi. İhsanoğlu’nun akrabalarından Mehmi için ortak aday gösterdiği Ekmeledmet Süleyman Önder ise Avanoğlu din İhsanoğlu’nun Yozgat’taki akrabaKonağı’nın bulunduğu caddeye Yozgat ları büyük sevinç yaşıyor. İhsanoğlu’nun Belediyesi tarafından “Prof. Dr. Ekmeamcasının oğlu 75 yaşındaki Erdal Maleddin İhsanoğlu Caddesi” ismi verildicit, “Sürpriz oldu. Canı gönülden desğini belirterek aynı zamanda konağın astekliyorum” dedi. İhsanoğlu’nun akralına uygun mimari ile Bozok Üniversitebalarından Mehmet Süleyman Önder, si içerisine “Tarih ve Kültür, Araştırma İhsanoğlu’nun memleketini hiç unutmadıve Uygulama Merkeğını söyledi. CHP İl Başzi” adıyla bir bina yapkanı Onur Kaytan da tırıldığını, önümüzdeki “Böyle bir adayın CHP ay içerisinde açılışının tarafından önerilmesi yapılacağını söyledi. onur verici” dedi. Önder, İhsanoğlu’nun Ekmeleddin kültür merkezine 10 İhsanoğlu’nun Yozbin adet eser bağışlagat’taki akrabaları hem dığını, memleketini hiç şaşkınlık hem sevinç yaunutmadığını sözlerine şıyor. İhsanoğlu’nun ekledi. dedesi Hacı AbdulCHP Yozgat İl Başlah Aziz’e ait Avanoğkanı Onur Kaytan, İhlu Konağı’nda yaşasanoğlu aday gösterilyan amcasının oğlu Ermesinin Yozgat’ta ve dal Macit, “EkmeledCHP Yozgat teşkilatındin Bey’in bugüne kada memnuniyetle karşıdar herhangi bir siyalandığını söyledi. Kaysi duruşu olmadı. Her Erdal Macit, İhsanoğlu’nun ılımlı, tan, Ekmeleddin İnsazaman ılımlı, pozitif, yapıcı bir rol üstlendi. yapıcı ve pozitif olduğunu söyledi. noğlu ismi ile CHP’nin kritik süreçte üzerine düCumhurbaşkanlığı’na şen sorumluluğu yerine getirdiğini vurguçatı aday olarak tercih edilmesi bana layarak “Genel başkanımız taşın altına göre en doğru kararlardan biri. Duruşu elini değil vücudunu koymuştur. Hem ve kişiliği, çatı aday profiline uyuyor” İslami, hem milliyetçi, hem demokratik dedi. Macit, zaman zaman İhsanoğlu’nun bir aday. 57 ülkede yapmış olduğu çakendilerini ziyaret ettiğini söyledi. Eşi lışmalar ortada. Böyle bir adayın CHP Pembe Macit de İhsanoğlu’nun isminin tarafından önerilmesi onur verici” dedi. cumhurbaşkanlığı için çatı aday olarak Avusturya’da Başbakan Erdoğan’a tepki: Ortak yaşama zarar verdi Haber Merkezi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Viyana’da gurbetçilere hitaben yaptığı konuşmaya Avusturyalı yetkililerden tepki geldi. Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Erdoğan’ın seçim kampanyasını Avusturya’ya taşıdığını ve bu durumu reddettiklerini vurgularken Avusturya Yeşiller Partisi Başkanı Eva Glawischking, “Erdoğan’ın konuşması Avusturya’daki ortak yaşama zarar verdi” dedi. Erdoğan önceki gün binlerce kişi tarafından protesto edildi. Praterstern’deki 2 bin polis memurunun güvenlik önlemleri aldığı gösteriye, polisin verdiği bilgiye göre 6000’den fazla gösterici yürüyüşe katıldı. Başbakan Erdoğan AlbertSchulzBuz patenti kapalı salonunda konuşma yaparken onu protesto eden demokratik kitle dernekleri taraftarlarına, Lasalle sokağındaki bir lokalden çıkan AKP taraftarları, kırık cam ve şişelerle saldırdı. Çıkan olayların ardından Viyana polisi iki grubu ayırmak için biber gazıyla müdahale etti. Birkaç gösterici hafif şekilde yaralanırken AKP yanlısı bazı ki şiler gözaltına alındı. Bir polisin, bir platform üzerinde bulunan Türk bayrağını alarak yere atması ortamın bir anda gerilmesine neden oldu. Her iki gruptan da polisin bu hareketine tepki gösterilerek polis protesto edildi. Erdoğan’a ülkesine gelmeden önce uyarılarda bulunan Avusturya Dışişleri Bakanı Kurz, Avusturya Haber Ajansı’na (APA) verdiği demeçte, basına yansıyan resimleri kastederek “Resimler, Başbakan Erdoğan’ın seçim kampanyasını ülkemize taşıdığını ve karışıklığa yol açtığını göstermektedir, bunu reddediyoruz, ev sahibi ülkeye saygı başka türlüdür” dedi. Avusturya Yeşiller Partisi Genel Başkanı Eva Glawischking ise Başbakan Erdoğan’ın çok çelişkili sinyaller verdiğini savunarak “Bir yandan başka ülkelerin iç işlerine karışmadığını iddia etti, öte yandan burada yaşayan Türkiye kökenlileri, ‘orduları 1529’da Viyana kapılarına dayanan Muhteşem Süleyman’ın torunları’ olarak nitelendirdi. Bu, sembollerle yapılan çok tehlikeli bir oyundur” diye konuştu. Gül ve İhsanoğlu ‘Cuma’da ayrı düştü İstanbul Haber Servisi İstanbul’da temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, resmi programında olmamasına karşı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Tarabya’daki Huber Köşkü’nde sürpriz bir görüşme yaptı. Gül’ün görüşmeleri sürerken cuma namazı için Yeniköy Merkez Yeni Camii’ne geçeceği duyuruldu. Buna göre korumalar da önceden giderek camide tedbir aldı. Bu sırada CHP ve MHP’nin çatı adayı Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu da aynı camiye geldi. Camide bekleyen korumalar, bir anda araçlarına binerek ayrıldı. Gül de cuma namazı için Tarabya Kalender Üstü Camii’ne geçti. Gül’ün İhsanoğlu ile karşılaşmamak için karar değiştirdiği ileri sürüldü. Cuma namazını kılan İhsanoğlu cami bahçesinde yurttaşlarla tokalaşarak sohbet etti. ‘KARDEŞLİK’ MESAJI Prof. İhsanoğlu, yaptığı yazılı açıklamada “İçinden geçmekte olduğumuz bu tarihi süreçte, ülkemizin esas ihtiyacı, Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin korunarak, birlik ve beraberliğimizin huzur, kardeşlik ve toplumsal barış ortamıyla yeniden taçlanmasıdır” ifadelerini kullandı. İhsanoğlu, resmi internet sitesinin http://www.ihsanoglu.com.tr, resmi Twitter hesabının ise @profdrihsanoglu olduğunu bildirdi. ÖNDER, DİYARBAKIR’DA KONUŞTU ‘Öcalan gelecek yıl sizi meydanda selamlayacak’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda DÖHK’ün “Kadınlar önderliği ve özgürlüğü için eylemde” kampanyası kapsamında düzenlediği, “Çözüm ve Özgürlük” mitingine yaklaşık 10 bin kişi katıldı. Terör örgütü PKK Lideri Abdullah Öcalan lehinde, Kürtçe ve Türkçe sloganlar atılırken, miting alanına da Öcalan’ın posterleri asıldı. Sanatçıların Kürtçe söylediği türküler eşliğinde mitinge katılanlar, zafer işareti yaparak halay çekti. Konser sırasında “Kürdistan” yazılı tişört giydirilmiş bir bebek ile yöresel kıyafetler giyen çocuklar Öcalan’ın posteri önünde zafer işareti yaparak poz verdi. HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Size Kürt halk önderi Sayın Öcalan’ın son defa olarak selamını getiriyoruz. Başta kadınlar olmak üzere, gençlik olmak üzere, Amed halkı olmak üzere, Kürt halkı, mazlumlar, Türkiye halklarının özgürlük ve demokrasi mücadelesi, bu dirayetle gelişirse, önümüzdeki yıl Sayın Öcalan kendisi bu meydandan size selam verecek. ‘Ya hep birlikte özgürüz ya da hep birlikte tutsağız’ diyor. Bu da böyle biline. ‘Barış sürecinin sonunda Öcalan serbest kalacak mı?’ Bugün onlara cevabı yalnızca bizim verebileceğimizi söylemek için bir aradayız... Kimse unutmamalı, Öcalan tutsak oldukça barış da tutsak olacaktır” diye konuştu. Uludere resmen kapandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi, Şırnak’ın Uludere ilçesinin Irak sınırında kaçakçılıktan dönen köylülerin terörist denerek jetler tarafından bombalanarak 34 kişinin ölümüne ilişkin takipsizlik kararına Uludereli ailelerin yaptığı itirazı “karanlık bir yön kalmadığını ve şüphelilerin suçsuz olduğunu” öne sürerek reddetti. Böylece Uludere katliamı dosyası resmen kapandı. Karara, mahkeme başkanı muhalefet etti. Şüpheliler hakkında dava açılması gerektiğini belirten Mahkeme Başkanı Hava Hâkim Albay Oğuz Pürtaş ise Uludere’de suç olup olmadığının mahkeme tarafından değerlendirilmesini istedi. Başbakan Tayyip Erdoğan “Uludere Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak” demişti. ABD Büyükelçisi’nden Gül’e veda ziyareti İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, veda ziyaretine gelen ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone’yi kabul etti. Tarabya Köşkü’nde gerçekleşen veda ziyaretine, Ricciardone’nin eşi Marie Ricciardone de katıldı. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen ve 1 saat 10 dakika süren görüşmeye ilişkin gazetecilerne herhangi bir açıklama yapılmadı.