06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 2014 PAZAR [email protected] 14 KÜLTÜR N. B. Ceylan’ın Altın Palmiye için yarışan filmi Cannes’da eleştirmenlerden büyük övgü aldı ‘Kış Uykusu tutsak etti’ MEHMET BASUTÇU ‘Yedirtmeyiz’ Diyorlar! “Yedirtmeyiz” diyorlar. “Bu hükümeti yedirtmeyiz...” Bunu açık açık söylemedikleri için adım adım şu yolu izliyorlar: 1. Katliamın ilk gününden beri doğruları halktan gizlediler. Bugün kimsenin onlara inanmaması bundandır. Neden, nasıl, ne zaman, kaç kişi, niçin sorularına hep kaçamak ya da yanlış yanıtlar verdiler. 2. İlk günden beri trafo dediler, yalandı; yaşam odaları var dediler, yalandı; çocuk çalıştırılmıyor dediler, yalandı; yangın söndürüldü dediler, yalandı; CHP önergeyi Soma için vermedi dediler, yalandı... 3. İlk günden beri tek dertleri sorumluluktan kaçmaktı. Görevlerini yapmadıklarını gizlemekti... 4. İlk andan başlayarak o cehennemde ölenlerden değil, o cehenneme insanları mahkum edenden yana tavır aldılar. 5. Daha ilk günden “fıtrat”, “kader”, “iş kazası”, olur böyle vakalar diyerek 19. ve 20. yüzyıldan örnekler vererek milletle alay etmenin dışında, suç ortaklıklarını gizlemeye çalıştılar. 6. Kısa zamanda zengin ettikleri yandaşları, rüşvet karşılığında ihaleleri dağıttıkları “işadamlarını” korudular. Tıpkı rüşvetle suçlanan, hırsızlıkla, yağmayla, talanla suçlanan bakanları korudukları gibi. Tıpkı “ne yaptıysam, başbakanın bilgisi dahilinde yaptım” diyeni korudukları gibi. Televizyonda fezlekelerin yayımlanmasını engelledikleri gibi... 7. İlk günden beri baktılar ki katliamı yok sayamayacaklar, katliamın boyutunu küçültmeye çalıştılar. En büyük çabaları suç ortaklığını örtbas etmekti. 8. Ülkenin birçok yerinde Soma’nın acısını paylaşanları, bu katliamı protesto edenleri sindirmek, korkutmak, tehdit etmek, gözdağı vermek ve cezalandırmak için TOMA’larla, tazyikli suyla, biber gazıyla, polis güçleriyle saldırdılar, şiddet uyguladılar. Yetmedi. Soma’ya da TOMA’larla girip acılı ailelere gaz ve su sıktılar! 9. İstifa etmek yerine, özel timler ve koruma ordularıyla Soma’ya geldiklerinde yalana devam ettiler: Soma’da Başbakan, bakanlar yuhalanmadı dediler, yalandı; Başbakan tokat / yumruk atmadı, küfür etmedi, nefret suçu işlemedi, tehdit etmedi dediler, yalandı; müşavir tekme atmadı dediler, yalandı. Her yanlarını yalan sarmış! Nereye baksak yalan! Bugün kimsenin onlara inanmaması bundandır! 10. Katliamdan sorumlu olan şirket ve hükümet, ilk günden bugüne dek söylemleri ve eylemleriyle öldürenleri değil, adeta ölenleri sorumlu tutup suçlarken dava açmasınlar diye ailelerden imza toparlarken birbirlerine “Merak etme yedirmeyiz” diyorlar!.. “Bu hükümeti size yedirtmeyiz!” “Bu şirketi size yedirtmeyiz!” HHH Geçen yıl Gezi Direnişi sırasında dilimize kazandırılan “yedirtmeyiz” fiili (Bakanlar korosu: “Erdoğan’ı size yedirtmeyiz”; Erdoğan “Polisimi size yedirtmem” vb.) açık açık söylenirken artık şimdi sadece kapalı kapılar ardında fısıldanıyor. Millete “Yerseniz!” derken referans olarak aklı değil inancı; bilimi değil öteki dünya vaadini; emeği değil sadakayı reva görüyorlar. Vatandaşlığı değil kulluğu; çalışmayı değil, köleliği... Benim merak ettiğim, bilime, hukuka, eğitime, demokrasi inancına, adalet ve vicdan duygusuna, insan emeğine, insanlık onuruna saygıyı ayaklar altına alan bu zihniyete, bu millet daha ne kadar “yedirtilecek!” CANNES Festival Sarayı’nın, namı diğer ‘Bunker’in, Louis Lumière’in adını taşıyan 2309 koltuklu ana salonu, cuma öğleden sonra tıklım tıklım dolu. Kısa filmi “Koza”yı saymazsak, Nuri Bilge Ceylan’ın beşinci kez ana seçkide Altın Palmiye için yarıştığı festivalde, diğer aday filmlerin çoğu en az 3 kez sunulurken, “Kış Uykusu” 3 saati aşan uzunluğu nedeniyle olsa gerek, tek bir gösterimle yetinmek durumunda. Bir de, her film için olduğu gibi, çok daha küçük bir salonda ertesi gün yapılan “yakalama” seansı var. Ben de, bu satırları yazdıktan birkaç saat sonra başlayacak olan o yakalama seansında yer bulmaya çalışmak zorunda kalanlar arasındayım… Filmi izleyebilen, görüşlerine saygı duyduğum, benzer değerlendirme kıstaslarını benimsediğimiz eleştirmen arkadaşların ya da festival yöneticilerinin, seçicilerinin ortak tepkisi; kendini yenilemeyi başaran Nuri Bilge Ceylan’ın, beklemedikleri derecede “geveze” olan (ancak yerinde ve doyurucu bir gevezelik diye hemen ekliyorlar) bu filmiyle, kendine özgü yolda yeni bir viraj aldığı; içeriğiyle, öykülerinden esinlendiği Anton Çehov’u, biçimiyle de Ingmar Bergman’ı çağrıştıran yeni bir başyapıt imzaladığı yolunda… Filmin uzunluğunun rahatsızlık vermediğini, tam tersine yerinde olduğunu, kısa bile geldiğini söyleyenler, oyuncuların, özellikle de Haluk Bilginer’in başarılı yorumuna dikkati çekiyorlar. Sinema dergilerinin festivalde her gün yayımlanan sayılarında yer alan not sıralamasında, şu ana kadar izlenen 6 aday arasında, Nuri Bilge Ceylan, Abderrahmane Sissako ve Mike Leigh ilk sıraları paylaşıyorlar... Radio France Internationale’in internet sitesinde, Siegfrid Foster, “Senaryo, tıpkı yerlerde gördüğümüz o ince ince örülmüş halılar gibi özenle do R adio France Internationale’den Siegfrid Foster, ‘Nuri Bilge Ceylan’ın görüntüleri bir Anadolu atının ana karakteriyle örtüşmüş: ‘güzel, güçlü ve dayanıklı’ dedi. France 24 TV kanalı da, Atom Egoyan’ın ıslıklanan ‘Tutsak’ filmine de gönderme yaparak, ‘Tutsak uyuttu, Kış Uykusu tutsak etti!’ yorumunda bulundu. kunmuş; binlerce düğüm üzerindeki iplik parçalarının ilk bakışta verdiği o yalın ve güzel bütün gibi incelikli. Sık sık yaşanan şiddetli kavgalarda insanların sığınabilecekleri tek zenginlik kendi gururları oluyor. Nuri Bilge Ceylan’ın görüntüleri bir Anadolu atının ana karakteriyle örtüşmüş: güzel, güçlü ve dayanıklı… Oyuncuların cömertliği, sert, keskin, müthiş bir yorum gücü getirmiş. Uzun plan sekanslar ise, bir Bergman filmini anımsatan yoğunlukta…” görüşüne yer veriyor. Positif dergisinin kurucusu ve yöneticisi Michel Ciment da, her zamanki coşkusuyla, Ceylan’ın günümüzün belli başlı sinema ustalarından biri olduğunu vurguluyor... “France 24” televizyon kanalı, aynı gün yarışan ve ıslıklanan Atom Egoyan’ın “Tutsak” (Captive) adlı filmine göndermede bulunarak : “‘Tutsak’ uyuttu, ‘Kış Uykusu’ tutsak etti” başlığı altında Kanadalı yönetmeni kıyasıya eleştirirken, Türk yönetmene övgüler düzüyor... AbderrAhmAne SiSSAko’nUn ‘TimbUkTU’ FiLmi Taptaze bir ‘politik sinema’ CANNES Açılış gecesinin sinemasal düş kırıklığını hemen unuttuk. Altın Palmiye yarışının ilk adayları arasında bulunan Mike Leigh, Atom Egoyan, özellikle de “Timbuktu” adlı filmiyle içtenlikle alkışlanan Moritanyalı Abderrahmane Sissako, sinemanın zor zor olduğu kadar da haz verici, etkileyici bir sanat olduğunu, ne mutlu ki hemen hatırlattılar. Cannes’ın yanı başındaki Monaco’dan çok daha güzel uzak diyarlara götürüverdiler bizi... Sissako, köktenci İslam rüzgârlarının estiği Afrika gerçeklerine eğiliyor. Bireysel özgürlüklerin neredeyse tümünü, evlenmeden birlikte yaşamayı, şarkı söylemeyi, hatta futbol oynamayı, köhne bir ahlak anlayışıyla yasaklamaya çalışan cihat yandaşlarının barbarca baskılarına karşı direnen sıradan insanların içindeki yaşam alevini, destansı, aynı zamanda da gerçekçi bir dille yüceltiyor. Uçsuz bucaksız doğanın, kaygan kum tepelerinin üzerinde esen bu karşı konulmaz özgürlük rüzgârını, son derece sağlam bir estetik eşliğinde sinemasal bir fırtınaya, duyarlı, görsel bir şölene dönüştürürken taptaze bir “politik sinema” örneği imzalıyor. Sinemada estetik boyutun, sağlam bir dramaturji ve incelikli bir mizansen eşliğinde, toplumsal/siyasal bilincin derinlikli yansımalarına açık, özgün bir senaryoyla buluştuğunda ne denli güçlü filmler yaratılabileceğini kanıtlıyor. Pozitif, mayıs ve haziran ayındaki konser gelirlerini Soma’ya bağışlıyor Yazarlardan YErKEl İÇİn KaMPanYa Soma için müzik Kültür Servisi Soma’da yaşanan maden faciası nedeniyle bazı organizasyon firmaları, düzenleyecekleri konserlerin gelirlerini Soma’ya destek olarak bağışlayacağını duyurdu. Pozitif Müzik’in mayıs ve haziran aylarında düzenlediği başta Bob Dylan olmak üzere Travis, Pixies, Sun Ra Arkestra ve Belleruche konserleri, ayrıca One Love Festival ve Soundgarden Festivali’nin gelirleri Soma’ya bağışlanacak. Soma’da hayatını kaybeden işçilerin ailelerine ve yakınlarına ulaştırılacağını duyuran Pozitif Müzik, bağış detaylarının 20 Mayıs Salı günü açıklanacağını bildirdi. Müzikseverler 10 TL ile 500 TL arasında oluşturulan kategorilerden satın alacakları biletlerle Soma’ya destek olacaklar. Biletler 20 Mayıs tarihinde Biletix üzerinden saat 10.00’da satışa sunulacak. Kampanya detayları http://somaicinmuzik.com/ adresinden takip edilebilir. Ayrıca bugün saat 20.30’da Dibeklihan Sanat Köyü’nde gerçekleşecek Neşet Ruacan Trio konserinin geliri hayatını kaybeden madencilerin ailelerine bağışlanacak. ‘İstifa et’ Kültür Servisi Kitap ajanı Barbaros Altuğ, Başbakanlık Müşaviri ve Özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel’in görevinden istifa etmesi için change.org’ta bir imza kampanyası başlattı. Yazarların katıldığı imza kampanyasına şu ana dek aralarında Uluslararası PEN Başkanı Maureen Freely, Latife Tekin, Nedim Gürsel, Şebnem İşigüzel, Mehmet Murat Somer, Aslı Tohumcu, Deniz Kavukçuoğlu gibi isimler imza attı. İmza kampanyası çağrısında şöyle denildi: “Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük felaketlerinden biri olan ve şu ana kadar güvenilir bir açıklama yapılmadığı için 500 insandan fazla ölüme sebep olduğu düşünülen Soma katliamında yas tutan ailelerin gözü önünde bir vatandaşı güvenlik güçlerinin yardımı ile tekmelediği fotoğraflar ve tanıklarla belgeli Başbakanlık Müsteşarı Yusuf Yerkel’in hemen istifa etmesini istiyoruz. İstifa etmediği takdirde görevden alınmalı, hakkında yasal süreç acilen başlatılmalıdır.” 19. İSTanBUl TİYaTrO FESTİValİ’ndE BUGÜn Servis şefinden nasıl zam koparılır? ‘Ücret Artışı Talebinde Bulunmak İçin Servis Şefine Yanaşma Sanatı ve Biçimi’ Kültür Servisi 19. İstanbul Tiyatro Festivali’nde bugün “Ücret Artışı Talebinde Bulunmak İçin Servis Şefine Yanaşma Sanatı ve Biçimi” ile “Tatyana” sahnelenecek. “Ücret Artışı Talebinde Bulunmak İçin Servis Şefine Yanaşma Sanatı ve Biçimi” adlı oyun saat 15.00’te Karaköy ikincikat’ta izlenebilecek. Georges Perec’in yazdığı, Ziya Demirel’in yönettiği Tiyatro Öteki Hayatlar yapımı olan oyunda Çağdaş Ekin Şişman, Emirhan Altunkaya, İlyas Özçakır ve Nezaket Erden rol alıyor. Oyunda, “zam hayalinin gerçek leşmesi” için servis şefiyle görüşmek isteyen “kahraman”ın mücadelesi anlatılıyor. Biriken’in “Tatyana” oyunu ise saat 20.30’da Üsküdar Stüdyo Sahnesi’nde sergilenecek. Biriken’in yeni projesi Çehov ve Suvorin’in Tatyana Repina adlı oyunlarından esinleniyor. Biriken, Tatyana’nın gerçek ile kurgu arasındaki intihar eyleminin ve geri dönüşünün izini sürüyor. Oyunda, Kanbolat Görkem Arslan, Mehmet Bilge Aslan, Yelda Baskın, Fırat Çelik, Meral Çetinkaya, Pınar Göktaş, Defne Halman ve Ahmet Yaşar rol alıyor. Gezi’nin 1. yıldönümünde Bursa’da sergi ‘Bu daha başlangıç’ Kültür Servisi Simgeleşen gitarcı ve TOMA fotoğrafına imza atan Kemal Aslan’ın fotoğraflarından oluşan “Bu Daha Başlangıç/Direniş Sergisi”, Gezi Direnişi’nin 1. yılı olan 30 Mayıs’ta Bursa’daki Nâzım Hikmet Kültürevi’nde açılıyor. Attila Durak’ın küratörlüğünü yaptığı, Ayşegül Özmen’in tasarımlarını üstlendiği sergide, Gezi’nin ruhu, zekâsı ve mizahından ilham alan, fotoğrafların yanı sıra ses, video ve enstelasyonlar da yer alıyor. 4. Fkare Fotoğraf Festivali Kültür Servisi 4. Fkare Fotoğraf Festivali bu yıl 1620 Haziran tarihleri arasında Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Kampusu Mimarlık Binası’nda yapılacak. Festival, fotoğraf üretiminin merkezde olduğu, atölyelerin ve yan etkinliklerin yer aldığı bir fotoğraf festivali. Festival için başvurular 2031 Mayıs tarihleri arasında yapılabilir. Ayrıntılar ve atölye başvuruları için fkare.org ziyaret edilebilir. Frida Kahlo tiyatro sahnesinde Kültür Servisi Emre Özerden’in yazıp yönettiği “Frida: Kalabalık Monolog” mayıs ayında da seyircisiyle buluşmaya devam ediyor. Ressam Frida Kahlo’nun hayatını anlatan oyun, 19 ve 26 Mayıs tarihlerinde saat 20.00’de Beyoğlu Asmalı Sahne’de sergilenecek. Oyunda Özge Özel, Ufuk Karagöz, Cansu Saka ve Hakan Güzey rol alıyor. ([email protected]) 24 saatlik başyapıt Kültür Servisi Sanatçı Christian Marclay’in 2010 tarihli video işi “The Clock” (Saat), 25 Mayıs’a kadar SALT Beyoğlu’nda 24 saat boyunca izlenebilecek. “The Clock”ta sinema tarihinden zamanın akışına vurgu yapan binlerce sekans kullanan Marclay, kol saati, saat kulesi, çalar saat, hatta guguklu saat görüntülerini orijinal içeriklerinden çıkarıp kronolojik olarak 24 saatlik gerçek zamanlı bir kurgu şeklinde yeniden düzenledi. Üç yıllık yoğun bir araştırma ve çalışmanın ürünü olan iş, 54. Venedik Bienali’nde Altın Aslan ödülüne değer görüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle