07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 2014 PAZAR 12 DIŞ HABERLER [email protected] Dünya basını Soma’da Başbakan’ın karıştığı şiddet olaylarına yer vermeye devam ediyor Tekme, tokat, tehdit Dış Haberler Servisi Soma’da yaşanan faciaya günlerdir geniş yer veren dünya basını, göstericilere uygulanan şiddet ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve yakın çevresinin protestoculara yönelik tavırlarıyla ilgili haberlerine devam ediyor. Katar’ın El Cezire kanalı, son olarak Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan maden faciasının ardından bölgeye giden Başbakan Erdoğan’ın bir vatandaşı tokatla tehdit ettiğini gösteren videonun ortaya çıktığını bildirdi. Videoda korumalarıyla yürüyen Erdoğan’ın Soma halkı tarafından yuhalandığının görüldüğünü aktaran El Cezire, daha sonra Erdoğan’ın genç bir adamın yanına giderek “Sen bu ülkenin başbakanına yuh çekersen tokadı yersin” dediğini belirtti. Soma faciasının, güvenlik standartlarıyla ilgili hükümete yönelik suçlamaların yanı sıra Erdoğan ve müşavirinin karıştığı şiddet olayları nedeniyle de tartışmalı olduğunu anımsatan El Cezire, Erdoğan’ın müşaviri Yusuf Yerkel’in bir protestocuya tekme attığını anımsattı. İngiliz Guardian gazetesi, madendeki yetersiz güvenlik önlemleriyle ilgili yapılan protestolara polisin göz yaşartıcı gaz, basınçlı su ve plastik mermiyle cevap verdiğini belirttiği haberinde, facianın, olayla ilgili düşüncesizce konuşmalar yapan Erdoğan’a karşı yeni bir antipati uyandırdığı yorumunu yaptı. Wall Street Journal, facianın “derin yaralar” bıraktığı yorumunu yaparken İngiliz Independent ‘Hasta mı, Kötü mü?’ Bir psikolog okurum, “Psikolog olarak anlamaya çalıştığım ve sizin de anlamaya çalıştığınız ancak memleketin büyük çoğunluğunun maalesef anlayamadığı bir hastalık halini tıpkı meslektaşlarımla tartıştığım gibi size de iletmek istedim. Hasta mı kötü mü?” diye yazıyor ve ekliyor: “Ruh hastalığı bazen kötülükle karışır, özellikle paranoidler her tepkiyi kendine düşmanlık sanır ve saldırır. Birini çağrıştırıyor mu? Bazen gördüklerimizi tarif etmekte zorlanıyor da olabiliriz. Hatta psikologlar da kimi zaman hastanın davranışlarını tahlil ederken herhangi bir teşhis koymak zorlaştığında meslektaşlarıyla tartışırlar, ancak herhangi bir insanın başkalarının acılarının ortasında bile kendine bir düşmanlık varmışçasına saldırması, dayılanması, hatta diyelim herhangi bir tepki gösteren alakalı alakasız herkese ‘İsrail’in dölü’ ifadesinde olduğu gibi kafasındaki yanlış inançlar ve değerlerle saldırması, muhakemesini iyice kaybettiğini ele verir. Kişinin… herkesi düşmanı sanarak saldırganlaştığı hali kötülüğünden değil, hastalığındandır, ağır hastalığındandır…” Talihsiz ve akıl almaz gelişmelere sahne olan Başbakan’ın Soma çıkarmasında yaşananları, yalnız biz değil, dünya anlamakta zorlanıyor. Taziye amaçlı olduğu varsayılan bir gezide göz önünde cereyan eden “yumruktekme” olayları, yüzlerce kişinin yaşamını kaybettiği tarihi maden kazası trajedisinin bile önüne geçti. Bir vatandaşın Başbakan tarafından yumruklanması/tokatlanması; özel harekât polislerince yerde hareketsiz hale getirilen bir başka yurttaşın gene Başbakan’ın yardımcısı tarafından nefretle, acımasız biçimde tekmelenerek yol ortasında dövülmesi; başlı başına ayrı bir “olay” ve ayrı bir trajedi oluşturdu. Bundan böyle artık biz dünyanın gözü önünde çekilen “meydan dayağına rağmen”; dayak atana gönüllü oy veren bir ulusun fertleriyiz. Dünyaca böyle görülüyor ve algılanıyoruz. Başta BBC olmak üzere belli başlı tüm dünya TV’leri döne döne bu haberleri geçti. Tüm büyük gazeteler, bu gurur kırıcı görüntüleri sayfalarına taşıdılar. Başbakan’ın gelecek hafta sonu ziyaret edeceği Almanya’nın Die Welt gazetesi, Yusuf Yerkel tekmesine, birinci sayfanın üçte ikisini kapsayacak ebatta üç büyük fotoğrafla yer vermişti… Elimdeki gazetelerden İspanya’da El Pais, İtalya’dan Repubblica ve Corriere della Sera gazeteleri Yerkel’in değme futbolculara taş çıkartan “altın tekmesini”(!) ayrıntılarıyla işlemişlerdi. Dünyanın bundan böyle bize duyacağı/ göstereceği saygı; bizim kendimize gösterdiğimiz bu saygı boyutlarının ölçüsüyle sınırlı olacaktır. İnsanlar bize “Pes!” diye bakacaklardır: “Hem dayak yiyorlar. Hem de oy veriyorlar. Doğrudan el kaldırmaktan çekinmeyen; kameralar yanında yurttaşına aldırmadan ‘Bu ülkenin Başbakanı’na yuh çekersen tokatı yersin!’ diyen/diyebilen hükümet başkanlarını görünen o ki yakında bir de cumhurbaşkanı yapacaklar!” diye parmak ısıracaklardır. İleri Törkiş demokrasimizin seçmenleri olarak bizler bu itibarla; kafası gözü yarılana dek her akşam dövülmesine karşın “Ama o benim kocamdır!” diyerek bir türlü boşanamayan çaresiz kadınlardan farksızız... Sorunlu olan Erdoğan’dan önce asıl bizim ruh halimiz bana göre. Ortadaki bu açık tabloya rağmen RTE’nin hâlâ Cumhurbaşkanlığı adaylığının “güçlü olasılık” olarak geçerliliğini koruyor olması, öncelikli olarak Türk seçmenin psikolojisinin incelenmesini şart koşuyor esasen... Erdoğan’ın güç zehirlenmesiyle bir noktadan sonra “gerçekle bağlantısını yitirmesini” anlayabiliyorum… Ünlü laftır: “Şeyh uçmaz, mürit uçurur” derler… Dün… “Kasımpaşalı Haylaz” yazısında da belirttim. Erdoğan lider olmadan daha, müritleri onu uçurmaya başladı! İleride “lider olması ihtimali” dahi, kendisini her tür yağlayan, aklayıp paklayan, kanatlandıran müritlerince havalandırılmasına yetti. RTE’nin üç genel seçim, iki referandum aldığı on iki yıllık liderlik ve başbakanlık serüvenini bunun üzerine koyun. Her dediğine tartışmasız baş sallayan, “Siz ne ederseniz iyi edersiniz, ne takdir buyurursanız iyi buyurursunuz efendimcileri” ekleyin… Ruh sağlığı dört dörtlük yerinde insan bile şaşırır. “Vay be! Ben neymişim? Analar neler doğuruyor?” olur sonunda eminim. Erdoğan’dan çok daha donanımlı, birikimli ve hazımlı insanların dahi ayaklarını yerden kesen bir şey güç sarhoşluğu. Nerede kalmış “Kasımpaşalı haylaz”lıktan T.C. Başbakanlığı’na ışınlanan Erdoğan… Demokrasilerde dengefren mekanizmaları işte tam bunun için var. Ama Türkiye’de dengegüç mekanizmaları iflas etti. Hukuk devleti bitti, işler “şiddet” aşamasına geldi! Elimizde artık sadece sandık kaldı... İşten atılma tehdidi altında AKP’ye oy vermeye zorlandıklarını itiraf eden Soma’nın maden işçileri örneğinde görüldüğü gibi, sandığın da çok yazık ki ağır şartlarla teslim alındığını biliyoruz. Adım adım, göz göre göre kaçınılmaz sona yuvarlanıyoruz. Yazıklar olsun! Antisemitik hakaret SÜLEYMAN TOSUNOĞLU MADENDE ANMA Belçika’nın Marcinelle kentinde bulunan Le Bois Du Crozier maden ocağında Soma maden ocağı şehitleri anısına anma ve dayanışma töreni düzenlendi. Törene Cherleroi Belediye Başkanı Paul Magnet ve Büyükelçi Hakan Olcay katıldı. Shakhtar Donetsk Teknik Direktörü Mircea Lucescu Soma için tweet atarken Venezüellalı trans avukat Tamara Adrian polis şiddetini protesto etti. (DHA/Twitter) gazetesi, hükümete yönelik öfkeyi aktardığı haberinde, 30 yaşındaki maden işçisi Emre Alaca’nın öyküsüne de yer verdi. Alaca’nın “zaten işe yaramayacağını bildiği için gaz maskesine uzanmadığını” yazan Independent, Alaca’nın yanlarındaki mühendisin burunlarını tutup ellerinin altındaki demir herhangi bir nes neyi ısırmaları, böylece beyinlerine oksijen gideceği, kendisinin de bu sayede hayatta kaldığı yönündeki ifadelerini aktardı. Alaca’yla birlikte sıkışan 144 arkadaşından yalnızca 6 kişi kurtulabilmiş. Gazete, maden işçilerinin hükümeti sayılar konusunda yalan söylemekle suçladığına da yer verdi. PARİS Fransız Liberation gazetesi, Başbakan Erdoğan’ın bir protestocuya “İsrail dölü” diye bağırmasını, antisemitizim olarak yorumladı. Liberation, muhafazakâr İslamcı Erdoğan’ın Soma’da hayatlarını kaybedenlerin yakınlarının protestosuyla karşılaşınca, acılı aile yakınlarına “İsrail dölü diyerek hakaret ettiğini” yazdı. Gazete yeni düzelmeye başlayan Türkiyeİsrail ilişkilerinin Erdoğan’ın bu hakareti karşısında uzun bir süre daha düzelmeyebileceğini, vurguladı. Gazete, haberinin devamında ise Başbakan’ın müşavirinin de bir kurban yakınına tekme attığını, iki görüntünün de uluslararası düzeyde tepkilere neden olduğunu yazdı. Boks ve futbol demokrasisi ‘Ya Erdoğan’ın egosu daha da şişerse’ DUYGU GÜVENÇ BJP taraftarları, Modi liderliğindeki partinin zaferini havai fişeklerle ve dans ederek kutladı. Ülkenin yeni başbakanı olması beklenen Modi Yeni Delhi’de de kahraman gibi karşılandı. (Fotoğraf: AP) ANKARA Daha önce Başbakan Tayyip Erdoğan’a “üstün cesaret” madalyası veren Amerikan Yahudi Komitesi’nin (AJC) bu yılki Küresel Forum toplantısında Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden birinci turda çıkması halinde “egosunun daha da şişeceği ve frenlerin boşalacağı” yorumu yapıldı. Yahudi lobisinin çatı kuruluşlarından olan AJC’nin 1214 Mayıs’ta düzenlenen toplantısında Erdoğan ve Netanyahu’nun masasında bekleyen tazminat mutabakatının eylüle kalabileceği senaryosu ele alındı. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de kazanacağı analizinde birleşilirken, bunun 1. turda gerçekleşmesi halinde, Erdoğan’ın daha büyük bir özgüven kazanacağı ve bunun da İsrailTürkiye ilişkilerine olumsuz yansıyacağı ele alındı. CHP ve MHP’nin ortak bir aday çıkarması halinde dahi Cumhurbaşkanlığı seçimini alamayacağı varsayımı ağırlık kazanırken “Erdoğan’ın 1. turda seçilmemesinin tek yolu, BDP’nin güçlü bir aday çıkarması ve bu adayının üzerine yüklenmesi” değerlendirmesi yapıldı. Toplantılarda Gül’ün adı geçmedi. Foruma Türkiye’den davet edilen üç isimden biri olan CHP Milletvekili Aykan Aydemir aday isminin neden açıklanmadığını şöyle anlattı: “Türkiye’de isimler üzerinden karakter suikastı düzenleniyor. Hükümet medyası adayı anında öldürüyor. Eğer özel sektörden bir isim gösterirseniz, hükümet anında o kişinin şirketlerine karşı vergi denetimi başlatır, yolsuzluk iddialarıyla sandığa çıkmadan yok eder.” nDış Haberler Servisi Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Kimun, isyancıları Halep’e suyu kesmekle suçladı. Ban’ın ofisinden yapılan açıklamada, suyun 8 gündür kesik olması nedeniyle en az 2.5 milyon kişinin içme ve kullanma suyuna ulaşımının engellendiği bildirildi. Suyu kesenler arasında El Nusra Cephesi’nin de bulunduğu belirtiliyor. El Nusra, Halep’in suyunu kesti Modi’ye ülkeyi ‘kutuplaştırma’ çağrısı Dış Haberler Servisi Hindistan seçimlerinden zaferle çıkan Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi’nin (BJP) lideri Narendra Modi, memleketi Gucarat’tan geldiği başkent Yeni Delhi’de kahraman gibi karşılandı. Hindistan basını, zaferinin ertesi günü, başbakan olması beklenen 63 yaşındaki Mondi’yi, Müslümanlara elini uzatmaya çağırdı. Müslüman nüfus için Modi, Gucarat’ta 2002’de yaklaşık 1000 kişinin ölümüne neden olan ayaklanmalara en azından göz yuman isim. The Hindu gazetesinin başyazısında “ülkeyi kutuplaştıran bir figür olarak görülen” Modi’ye Hindistan’ın bütün vatandaşların kanun önünde eşit olduğu kapsayıcı ve çoğulcu toplum fikrini sahiplenmesi çağrısı yapıldı. Indian Express de Modi hükümetinin önce kendisine oy vermeyenlere el uzatarak Müslüman toplumla diyaloğa geçmesi gerektiği görüşünü dile getirdi. Mecliste 24 Müslüman vekilin bulunduğuna dikkat çeken gözlemciler, bunun 1952’den beri en düşük sayı olduğunu belirtiyorlar. ABD ve Avrupa Birliği’nden Gucarat’tan sonra bir dönem boykot edilen ancak mahkemede aklanan Modi’ye tebrik mesajları geldi. Hindistan’da yeni dönem nDış Haberler Servisi ABD’de federal bir yargıç, ABD ordusundan Guantanamo Körfezi’ndeki donanma üssünde tutulan ve açlık grevi yapan tutsağı zorla besleme uygulamasına en azından bir süre için son vermesini istedi. ABD Bölge Mahkemesi Yargıcı Glayds Kessler, Ebu Vail Diab’ın en azından çarşambaya kadar zorla beslenmemesine hükmetti. Mahkeme, ABD hükümetinden Suriyeli esirin tıbbi kayıtlarıyla, zorla beslenme sürecinin video kayıtlarını istiyor. Guantanamo’daki esirler tutuldukları koşulları protesto için açlık grevine çıktıklarında ordu, tutsakları burundan sokulan bir tüple sıvı bir karışımla besliyor. Gitmo tutsağı artık zorla beslenmeyecek Güç zehirlenmesi Pentagon zombilere karşı Bebek doğana kadar asılmayacak! Dış Haberler Servisi Sudan’da bir Hıristiyanla evlenerek din değiştiren 27 yaşındaki hamile kadının asılarak öldürülmesine hükmeden mahkeme, Meryem Yehya İbrahim’in cezasını bebeği doğana kadar erteledi. Babası Müslüman olan Meryem annesi tarafından bir Hıristiyan olarak büyütülmüştü. Meryem, eşiyle evliliği şeriata göre geçerli sayılmadığından zina için 10 kırbaç cezasıyla da karşı karşıya. Af Örgütü, 8 aylık hamile olan İbrahim’in 20 aylık oğluyla beraber gözaltında tutulduğunu açıklayarak dünyayı olayı kınamaya çağırdı. Dış Haberler Servisi ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un, “zombi salgınına” karşı “savaş planının” ayrıntıları netleşiyor. “Zombi Egemenliğiyle Mücadele” (CONOP 888) başlıklı plan, görünüşe göre şaka değilmiş ve 2011’de bir eğitim oyununa dahil edilmiş. CNN’nin haberine göre, Pentagon bunun mantıklı bir açıklaması olduğunu düşünüyor, “yaşayan ölülerin saldırısı” senaryosu, gerçek yaşamda büyük ölçekli operasyonlara, felaketlere karşı hazırlık eğitimi amaçlı olarak kurgulanmış. Belgede, her biri kendi ölümcül tehdidini barındıran farklı zombi türleri yer alıyor. Zombilerin ele geçirdiği hastaneler vb. gibi yerler için acil durum planları da hazırlanmış. Zombi tehdidi çok artarsa, kritik altyapı noktalarına uzaktan kumandalı robotlar gönderilecek. Aslında zombi temasının seçilmesi, olayın son derece saçma olmasına dayanıyor, böylece hayali senaryonun gerçek bir senaryoyla karıştırılıp bir siyasi riske dönüşmesi olasılığı bertaraf ediliyor. Bosna ve Sırbistan’ın ortak felaketi B osna ve Sırbistan’ı 120 yıldır vuran en şiddetli yağış ve seller hayatı felç etti. Yaklaşık 20 kişinin ölümüne yol açan seller yüzünden onbinlerce kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Sırp askerler, Obrenovaç şehrinde yaşayanları amfibe araçlarla tahliye etti. (REUTERS) nDış Haberler Servisi Kolombiya’da solcu FARC gerillalarının 25 Mayıs başkanlık seçimleri öncesinde ateşkes ilan etmesiyle barış görüşmelerinin önemli bir dönemeci daha alınmış oldu. Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC), ateşkesin ülkenin ikinci büyük gerilla grubu Ulusal Kurtuluş Ordusu’nu da (ELN) kapsadığını bildirdi. Bogota hükümeti ile gerillalar, Kolombiya’nın devasa boyuttaki uyuşturucu trafiğini sona erdirme konusundaki adımlarda da anlaştı. Bu, süren barış görüşmelerinde yer alan 6 maddeden birisini oluşturuyor. Kolombiya’da 220 bin kişinin öldüğü ve onlarca yıl süren iç savaşın ardından hükümet ve FARC geçen yıl, toprak reformu ile siyasi katılım konusunda anlaşarak Küba’nın başkenti Havana’da masaya oturmuştu. Kolombiya’da barış için 2 önemli adım
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle