29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2014 PAZARTESİ 8 HABERLER n Baştarafı 1. Sayfada Başbakan’ın yakınlarının yönetimindeki vakıf ile ÇYDD’ye karşı hükümetin yaklaşımındaki farklar dikkat çekiyor GÜNDEM MUSTAFA BALBAY TÜRGEV daha eşit! HAKAN DİRİK İZMİR Başta oğlu Bilal ile kızı Sümeyye Erdoğan olmak üzere Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yakınlarının ve akrabalarının yönetimindeki TÜRGEV ile ÇYDD’ye hükümetin yaklaşımındaki farklar dikkat çekiyor. Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’na yapılan bağışlar, Bakanlar Kurulu kararı doğrultusunda vergiden düşülürken, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği 4 milyon lirayı bulan vergi cezalarıyla boğuşuyor. ÇYDD, projeleri için her yıl il dernekler müdürlüğünün kapısında beklerken, TÜRGEV’in böyle bir izin için başvuru bile yapması gerekmiyor. AKP’li belediyelerin, bakanlıkların ve kamu kurumlarının TÜRGEV’e sıcak yaklaşımı ve BAŞBAKAN ERDOĞAN’A YALANLAMA Başbakan Erdoğan’ın belediyelerin TÜRGEV’e verdiği arazileri savunurken ÇYDD’yi suçladığını anımsatan Çelikel, “Biz hiçbir belediyeden böyle yardımlar almıyoruz. En fazla bize konferans için salon tahsis etmişlerdir. Aksine biz, yaptığımız yurtları Milli Eğitim Bakanlığı’na, üniversitelere devrediyoruz. 36 yurdumuzun üçü dışındakiler MEB ve üniversitelere devredilmiştir. Son olarak Konya Ereğlisi, Doğubayazıt ve Trabzon’un ardından Fatsa’da yaptırdığımız yurdu da MEB’e devrettik. Biz değil, MEB işletiyor” dedi. arazi tahsisleri birer birer ortaya çıkarken, vakfın vergi avantajı dikkat çekiyor. Bakanlar Kurulu’nun 26 Eylül 2011 tarih 2292 sayılı kararıyla “vergi muafiyeti statüsü” kazanan TÜRGEV’e yapılan bağışlar, vergiden düşülebiliyor. Buna karşın ÇYDD, Pos cihazları ve kredi kartıyla yapılan bağışlara uygulanan vergi cezalarıyla mücadele ediyor. ÇYDD’ye kesilen vergi cezası 4 milyon TL’yi buluyor. Maliye’nin iki derneğe yaklaşımındaki fark, bağış toplama izinlerine de yansıyor. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, kamu yararına çalışan dernek ve vakıflar arasında ayrımcılık yapıldığını vurguladı. ÇYDD’nin projeleri için düzenli olarak il dernekler müdürlüğünden izin alması gerektiğini, ancak TÜRGEV ve benzer vakıfların Bakanlar Kurulu kararına dayanarak bundan muaf tutulduğunu söyledi. Kendilerinin de aynı hak için Bakanlar Kurulu’na başvurduğunu ancak reddedildiklerini kaydeden Çelikel, şunları söyledi: “Biz, örneğin ‘Baba beni okula gönder’ projesine bağış toplamak için il dernekler müdürlüğünden talepte bulunmak ve bunun için süreli izin almak zorundayız. Üstelik her sene projelerimiz için izin yenilemeye çalışıyoruz. Ne kadar bağış geldiğini bildiriyoruz, onlar bizim belgele rimizi inceliyor. Bu işlem 12 ay sürüyor. Bu süre zarfında kimse bize bağış yapamıyor. Oysa Bakanlar Kurulu kararı gereği TÜRGEV’in böyle bir izne ihtiyacı yok. ÇYDD olarak aynı statü için Bakanlar Kurulu’na başvurduk, ancak kabul görmedi. Bir kitaba, ya da satılan bir ürüne ‘Geliri ÇYDD’ye aittir’ logosu koymak da aynı şekilde. Biz izin için koştururken, TÜRGEV ve benzeri kuruluşlar, haklarında bir kerelik verilen Bakanlar Kurulu kararıyla bu işlemi izinsiz yapabiliyor. Bu resmen ayrımcılıktır.” Çelikel, “Bize yapılan ticari kazanç suçlamasının diğer vakıflara yapıldığını zannetmiyorum. Çelenk bağışını vergilendirme uygulamasını yalnızca bize yapıyorlar” diye konuştu. ALEVİ DEDELERİNİ, NECEF, KERBELA VE UMRE ZİYARETİNE GÖTÜRECEĞİNİ AÇIKLAYAN KÜLTÜR BAKANLIĞI’NA TEPKİ ‘Hırsızlar cömert olur’ MEHMET MENEKŞE / EMRE DÖKER Yükselme ve unvan İZMİR AMASYA Alevi dernekleri, TÜRsAB işbirliğiyle 100 Alevi dedesini Necef, Kerbela ve umre ziyaretine götüreceğini açıklayan Kültür Bakanlığı’na tepki göstererek projeyi, Alevileri asimile etmek isteyen devletin bir oyunu olarak nitelediler. “Hırsızlar cömert olur” diyen Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel, “AKP, yolsuzluk parasıyla mı dedeleri umreye götürüyor” diye sorarken Alevilikte hac olmadığını belirten Pir sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül ise “Bu proje, Aleviliği devletin planladığı din anlayışı içerisinde eritme, yok etme, kişiliksizleştirme çalışmasıdır” dedi. Kültür Bakanlığı’nın bu projesini kabul etmediklerini belirten Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı selahattin Özel, AKP’nin kendilerine hakaret ettiğini, İstanbul’daki üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim’in adını verdiğini hatırlatarak “Gırtlağına kadar pisliğe batmış bir iktidarla ne Necef’e ne Kabe’ye ne de umreye gideriz” dedi. SGK’den tartışılacak yönetmelik MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Sosyal Güvenlik Kurumu’nda (SGK) görevde yükselme ve unvan değişikliğinin şartları değişti. 2010 yılında çıkarılan yönetmelikte yer alan yazılı sınavda 70 puan alma şartı 60’a indirilirken, şoför kadrosunda bulunanların şef ve uzmanlık kadrolarına atanabilmelerine olanak sağlandı. Eski yönetmelikte yer alan, soruların yüzde 5’inden fazlasının hatalı olması halinde sınavın iptal edileceğine ilişkin hüküm de yeni yönetmelikte yer almadı. SGK’de şube müdürü ve sosyal güvenlik merkezi müdürü kadrolarına atanabilmek için eski yönetmelikten farklı olarak APK uzmanı, eğitim uzmanı, sivil savunma uzmanı, muhasebeci, çözümleyici, programcı, matematikçi ve kimyagerler de başvuruda bulunabilecek. Eski yönetmelikte atama için bu kadrolarda en az bir yıl kurum hizmetinde bulunmak şartı aranıyordu. Bu şart 2 yıla çıkarıldı. Yeni yönetmelikle uzman kadrosuna atanabilmek için de bazı şartlar getirildi. Bunun için fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmanın yanı sıra şef kadrosunda en az iki yıl hizmeti bulunmak veya memur, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, icra memuru, mütercim, teknisyen, sağlık teknisyeni, sağlık memuru, hemşire, şoför, ebe, laborant, teknik ressam, sürveyan kadrolarında en az beş yıl hizmeti bulunmak şartı getirildi. Yönetmelik değişikliğiyle şef kadrosu için de değişikliklere gidildi. Buna göre, en az iki yıllık eğitim ve öğretim veren yükseköğretim kurumlarından mezun olmak şartıyla, memur, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, icra memuru, mütercim, teknisyen, sağlık teknisyeni, sağlık memuru, hemşire, şoför, ebe, laborant, teknik ressam, sürveyan kadrolarında en az iki yıl hizmeti bulunanlar şef kadrolarına atanabilecek. ‘Doğru bulmuyoruz’ Bu yolculuğa gerçek Alevi dedelerinin gitmeyeceğini belirten Özel, “Biz bunu doğru bulmuyoruz. Hiçbir Alevi dedesinin de bunu düşüneceğini sanmıyorum. AKP kendine yakın Alevi örgütleri yaratmaya çalışıyor. Ancak buna güçleri yetmiyor. Bizim tanıdığımız bildiğimiz kişiler bu işin içinde yok” diye konuştu. Pir sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül de projeye sert tepki gösterdi. Alevilikte hac olmadığını belirten Bülbül, “İslamın kendisinde de devlet eliyle hacca gidilmez. İslamın kendisinde de böyle bir şey haramdır. Bu kadar yolsuzluk, hırsızlık, dolandırıcılık ortaya çıkmışken, bu zihniyetin devlete hâkim olduğu ayan beyan ortadayken bir Alevi dedesinin böyle bir şeye tenezzül edeceğini düşünmüyorum ben” dedi. 6 yıldır adalet arıyorlar İstanbul Haber Servisi Davutpaşa’da bir maytap atölyesinde 31 Ocak 2008 tarihinde meydana gelen patlamada yaşamını yitiren 20 işçi, aileleri tarafından patlamanın olduğu yerde ve Galatasaray’da gerçekleştirilen eylemlerle anıldı. Aileler adına yapılan açıklamada “Kaybettiklerimiz için yılmadan, bıkmadan adalet istiyoruz” denildi. Davutpaşa’daki Erdinç Sanayi Sitesi girişinde toplanan işçi aileleri, patlamayla yıkılan işhanına kadar “Davutpaşa’yı unutmadık, unutturmayacağız” yazılı pankart taşıyarak “Sorumlular belli, adalet istiyoruz”, “Çalışırken ölmek istemiyoruz” sloganlarıyla yürüdüler. Aileler, patlamanın olduğu yerde saygı duruşunda bulunup yere karanfiller bıraktılar. Adalet Arayan Aileler adına açıklama yapan Hakkı Güleç, bilirkişi raporuyla da kusurları tespit edilmesine rağmen birçok yetkili tarafından dava açılmadığını, Türkiye’nin iş cinayetlerinde Avrupa birincisi olduğunu belirtti. Güleç, taleplerini “28 Nisan diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de iş cinayetlerinde hayatını kaybedenler için anma ve yas günü ilan edilmelidir. Davutpaşa patlamasında hayatını kaybedenler anısına, binanın bulunduğu alan park yapılmalıdır. İş cinayeti lanetinin unutulmamasının bir işareti ve kaybettiklerimiz anısına bir anıt dikilmelidir” şeklinde sıraladı. Aileler daha sonra her ayın ilk pazar günü olduğu gibi dün de Galatasaray’da “Vicdan ve Adalet” nöbeti tuttular. Nöbet eyleminde Davutpaşa’nın yanı sıra Ankara Ostim’de, İstanbul’da Esenyurt’ta bir alışveriş merkezinin inşaatındaki yangında, Milas’ta, İstanbul’da BEDAŞ’ta, Van’da Bayram Otel’de, Zonguldak Kozlu’da, Arka Sıradakiler dizisinin setinde, Özel Doğa Hastanesi’ndeki kazalarda ölenlerin fotoğraflarını yere sıraladılar. Galatasaray Lisesi’nin kapısına “Kaza değil cinayet, vicdanınız yok mu” yazılı bir pankart asan aileler “Kaza da, kader de değil, cinayet” yazılı dövizler taşıdı. nedeniyle hapiste yatan yurtseverler için buluştuk. Tuncay Özkan’ın Ötekiler romanını Ali Sirmen, Uğur Dündar, Atilla Sertel, Zeytep Akatlı, Erol Mütercimler ve sevgili Nazlıcan’la birlikte imzaladık. Caddebostan Kültür Merkezi ağzına kadar dolduğu gibi, bir o kadar da dışarıda sinevizyonla salona katılan vardı. Ortak payda elbette özgürlüktü. Salondakilerle bir kez daha toplum vicdanında kabul görmemiş davalar nedeniyle hapiste yatan tüm yurtseverler serbest olana dek kendimi özgür hissetmeyeceğimi paylaştım. Salonda bir arada bulunmanın getirdiği özgüven ve umutluluğun yanı sıra ister istemez hüzün de vardı. Herkes tıpkı benim gibi bir yarısını içeride hissediyordu. Benimle ilk karşılaştığında gözyaşlarını tutamayanlara şöyle seslendim: “Bu hasret gözyaşları zafer gözyaşları olacak. Yaşadığımız bunca acıyı zamanla bal eyleyeceğiz. Ama bal eylemekle kalmayacağız. İktidar eyleyeceğiz.” HHH Kitap imzalarını en gerçekçi sosyal araştırma anketi olarak görüyorum. Ayaküstü dörtbeş cümleyle içinde bulunduğumuz durumu, yakın geleceği ve yapmamız gerekenleri paylaşıyorum. Uğur Mumcu’yu kaybettiğimiz 24 Ocak ile Profesör Muammer Aksoy’u kaybettiğimiz 31 Ocak arasındaki dilim, Adalet ve Demokrasi Haftası olarak anılıyor. Onun hemen ertesinde de 1 Şubat Abdi İpekçi’nin katledileşinin yıldönümü. Geçen cumartesi, özgürlüğe kavuşmamın 53. gününde 95. konuşmamı yaptım. Son 30 konuşma Adalet ve Demokrasi Haftası çerçevesindeydi. Salonlarla ve meydanlarla şu düşüncemi paylaştım: “Uğur Mumcu’lara Muammer Aksoy’lara, Ahmet Taner Kışlalı’lara, Bahriye Üçok’lara büyük bir borcumuz var. Bu borç ancak onların fikirlerini ülke yönetimine taşıyınca ödenir.” Bu düşüncemi paylaştıktan sonra sordum: “Bu borcu ödemeye var mısınız?” Malatya’dan Adana’ya, Antalya’dan Bolu’ya, Muğla Milas Ortaca’dan İzmir’in tüm ilçelerine, Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezi’nden Caddebostan Kültür Merkezi’ne tüm salonlarda güçlü bir evet yanıtı aldım. HHH Önümüzdeki üç seçim birbirini etkileyecek. O nedenle 30 Mart’taki yerel seçimler, hemen sonrası Cumhurbaşkanlığı ve 2015’teki genel seçimlerin de kapısını aralayacak. İnsanlarla önümüzdeki üç seçimde de zafer hedefini paylaştıktan sonra kitap imzası sırasında söyleşirken en çok şu kaygıyı dinledim: “Peki oylarımız güvende mi?” Öyle arada bir sorulan soru değildi bu. Pek çok kişi hem örnekler vererek, hem AKP zihniyetinin altını çizerek oy güvenliği kaygısını iletti. Sözün özü; Türkiye’de can güvenliği ve hukuk güvenliğiyle birlikte bir de oy güvenliği sorunu var. Bir yurttaş sandığa gidip oyunu kullandığı andan itibaren, oyunu hangi partiye verdiyse artık sorumluluk o partinindir. Tartışma ister istemez AKP ile CHP arasında geçiyor. Örneğin 2009 yerel seçimlerinde İstanbul’da gece yarısı elektrikler kesilmeden önce CHP öndeydi. Karanlıkta AKP’nin oyları arttı. 5 puan öne geçti. Bu kaygıyı CHP Parti Meclisi’nden arkadaşlarla paylaştığımda, bu kez işi daha sıkı tuttuklarını, sandıktaki ıslak imzalı tutanak sonuçlarının anında ilçe örgütlerine ulaştırılması için örgütlenme yaptıklarını söyledi. Pek çok yurttaş da bana sandık gönüllüsü olmak istediğini iletmişti. İki çabayı birleştirip sağlıklı sonuca çevirmek en uç örgütlenme olarak ilçe başkanlarının sorumluluğunda görünüyor. Fotoğraf. UĞUR DEMİR ‘Haksızlıklar önünde eğilmeyiniz’ Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez ise devletin parasıyla umreye gidilemeyeceğini vurgulayarak “Kültür Bakanı, Alevi dedelerini kendince Müslüman yapmaya çalışıyor. Alevilerin sorunları gün gibi ortada dururken, bu sorunlar çözüme kavuşturulmamışken, devletin parasıyla böyle bir işe girişilmesini yadırgıyoruz. Buna tenezzül eden Alevi dedeleri ‘Haksızlıklar önünde eğilmeyiniz, eğilirseniz namusunuzu, şerefinizi kaybedersiniz’ diyen Hz. Hüseyin’in huzuruna nasıl gidecekler?” diye tepki gösterdi. n EDİRNE (Cumhuriyet) Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Edirne’nin İpsala ile Enez ilçesinde partisinin seçim koordinasyon bürolarının açılışını yaptı. Müezzinoğlu burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin bundan böyle kapalı kapılar ardından planlar yaparak yönetilemeyeceğini belirterek “İster içeriden, ister dışarıdan, ister okyanus ötesinden olsun hiç fark etmez” diye konuştu. Müezzinoğlu’ndan ‘okyanus ötesi’ne mesaj Kitap okuma eylemi Umre değil, eşit yurttaşlık istiyoruz Alevi Dernekleri, Federasyonu Genel Başkanı Hüsniye Takamaz, devletten umre değil, eşit yurttaşlık talep ettiklerini belirterek “Devletin görevi vatandaşların inançlarına şekil vermek, yönlendirmek, onları bir yerlere götürmek olmamalı. Alevilerin devletin ya da herhangi birinin parası ile inanç merkezini ziyarete gitmesi kabul edilemez bir durumdur. Belli ki devlet Alevileri istediği gibi bir şekle sokmaya iyiden iyiye karar vermiş ve bazı Aleviler de buna çanak tutuyor” diye konuştu. Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir de “Alevilerin üzerine oynanan oyunların hız kesmeden devam ettiğini gözlemliyoruz. AKP hükümetinin her fırsatta Aleviliği yok etmek için çaba harcadığı, Alevilere yönelik ayrıştırıcı, nefret dilini kullandığı, Alevilerin hak, özgürlük taleplerini yok saydığı bir dönemde bu anlayış ile umreye gidiyorum diyen dedeleri biz tanımıyoruz” dedi. VEFAT Merhum ressam, Prof. Nurullah Berk'in eşi, Genim ailesinin ve Renan'ın "tata"sı Zeynep ve Deniz Eray'ın anneanneleri, Fatoş ve Feridun Eray'ın anneleri, Ailemizin sevgili büyüğü n İSTANBUL (DHA) Genç Türkiye Platformu üyeleri Marmaray’da kitap okuma eylemi yaptı. Üsküdar İstasyonu’ndan Marmaray’a binen platform üyeleri, yolculara kitap ve kalem hediye ettiler. Platform Genel Başkanı Muhammed Ali Karakaş, “Buradaki amaç kitap okumayı ve anlamayı sevdirmekti. Japonlar 10 dakikalık sauna seanslarında bile kitap okuyorlar, İsviçre’de işten çıkanların metrosuna baktığımızda 35 dakikalık zaman dilimlerinde kitap, dergi ya da gazete okuduklarını görüyoruz. Türkiye’de kimsenin ne dergi ne de kitap okuduğunu görüyoruz” dedi. İstanbul’da 1 milyon Kastamonulu FATMA EFSER BERK'i 02.02.2014 Pazar günü kaybettik. Cenazesi 04.02.2014 Salı günü öğle namazından sonra Levent Camii'nden kaldırılarak, Kilyos Mezarlığı’nda defnedilecektir. AİLESİ n İstanbul Haber Servisi İstamonu gazetesinin düzenlediği “Kastamonu’dan Türkiye’ye altın adamlar ve Kastamonu’da göç ve kalıcı izleri” başlıklı panelde, Kastamonulu mülki idare amirleri bir araya geldi. Esenler Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panelde konuşan Düzce Vali Yardımcısı Erdoğan Ülker, “Kastamonulular İstanbul’da 400’e yakın sivil toplum kuruluşu kurmuşlar. İstanbul’daki bir milyon hemşerimizin karşılığı en az 6 milletvekili ve 6 belediye başkanı olmalıydı” dedi. Panelde İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı Mülkiye Başmüfettişi Selahattin Ateş, Ankara Vali Yardımcısı Yıldırım Uçar, Çanakkale Vali Yardımcısı Saim Eskioğlu, Söke Kaymakamı Mehmet Demirezer, Ataşehir Kaymakamı Zafer Karamehmetoğlu, Kozlu Kaymakamı Ahmet Karakaya, Pazaryolu Kaymakamı Ayhan Terzi birer konuşma yaptı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle