29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ŞUBAT 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Fotoğraflar: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Halk TV ve Erdem Savaşımı... Zaman gelir, belli bir değeri savunmak, başlı başına bir erdem savaşımına dönüşebilir. Tıpkı Halk TV ile, Gezi Parkı Direnişi’nden bu yana “gerçek” ve “özgürlük” arasındaki ilişki gibi. Gerçeği ve özgürlüğü savunmak ama özgürlüğe yönelik tüm tehditlere ve yalana karşı çıkmak, her basın kurumunun ve organının doğal görevidir; dahası, varlık gerekçesidir. Bir görevin yerine getirilmesi doğal ise eğer, o zaman böyle bir görevin her yerine getirilişini aynı zamanda erdem uğruna verilen bir savaşım saymak, abartılı olabilir. Buna karşılık herhangi bir ülkede, faşizmin dal budak sarmaya başladığı bir dönemde basın kuruluşlarının ezici çoğunluğu halka gerçekleri duyurmak ve özgürlüklerin hangi tehditler altında olduğu konusunda uyarılarda bulunmak yerine, bunun tam tersi bir noktaya yönelip faşizmin ayak seslerini boğmayı neredeyse doğal bir görev saymaya başlamışsa, basının geri kalan ve çok küçük bir azınlığı oluşturan bölümünün özgürlüklerden ve gerçeklerden yana çıkışları ancak erdemler uğruna verilen onurlu bir savaşım olarak nitelendirilebilir. Böyle bir durumda, bu onurlu savaşımın savaşçılarını sonrasız kılmak için tarihe ne kadar dipnotu düşülse azdır ve bu dipnotlarını düşmek o ülkede yaşayan her aydının gelecek kuşaklara karşı birincil görevleri arasında yer alır. Türkiye, 2013 Mayısı’ndan bu yana, Gezi Parkı Direnişi’nin şahlanışı ile birlikte böyle bir durumu yaşamaya başladı. Ülkenin basın tarihinde ve ortamında faşizme yandaş çıkma ve her türlü “muhalefet bilinci”ni yitirme, ilk kez böylesine tartışma götürmez bir netlikle belirginleşti. Böyle bir ortamda Halk TV, daha ilk günden televizyon ekranlarını neredeyse görünmez bir kılıçla ikiye böldü. Ülkenin televizyonları “çakma haber kanalları” ve “gerçekleri sergileyen kanallar” olmak üzere ikiye ayrıldı. Ve ikinci gruba giren kanalların çok küçük bir azınlığın başını hep Halk TV çekti. Çok kısa bir sürede ekranların örneğin sağ yanından Bodrum’da yaz gecelerine, İstanbul’daki yaz davetlerinde kimlerin neler giydiğine, falanca “ünlü”nün yaş günü partisine hangi “aydınların” katıldığına ilişkin “haberler” akarken sol yanında Ali İsmail Korkmaz’ın Eskişehir sokaklarında nasıl dövülerek öldürüldüğünü, bütün şehirlerde en masum ve doğal gösterilerin ne ölçüde acımasız bir polis şiddetiyle bastırıldığını ve 17 Aralık’tan bu yanahangi devlet görevlisinin veya yakınının kaç milyon, milyar ya da trilyon götürdüğünü izleyebilmek âdetten oldu. İşte böyle bir ortamda Halk TV’nin Gezi Parkı Direnişi günlerinden bugüne kadar korkmadan ve yılmadan yerine getirdiği misyon, ancak onurlunun onurlusu bir erdem savaşımı diye nitelendirilebilir. Geçenlerde Halk TV’de, “Halkın Arenası” programına konuk olan değerli tiyatro sanatçımız Barış Atay, kendi özgürlük anlayışını tanımladıktan sonra: “İşte bu özgürlüğümü benden hiçbir güç alamaz!” dedi. Bence konuk olduğu kanal ile çok güzel örtüşen bir kararlılık ifadesiydi; çünkü Halk TV de bugüne kadar özgürlüklerin arkasında hep böyle bir kararlılıkla durdu! Adana Arkeoloji Müzesi yeni binasına taşınmayı beklerken eserler kaderine terk edilmiş durumda u Adana Arkeoloji Müzesi, açıklandığı gibi birkaç aya kadar yeni yerine taşınacak mı, belli değil. Ama şimdiki müzede bulunan eserler yüzüstü bırakılmış durumda. Arılar, Ay Tanrısı Men heykeline kovan yapmış. Mezar taşlarından biri tuvaletin kapısında. Bazı lahitler yağmur suyu kanalları açılarak tahrip edilmiş. Tarih arılara emanet ASLI ULUŞAHİN Türkiye’nin en eski arkeoloji müzelerinden, 1924 yılında kurulan Adana Arkeoloji Müzesi bugün kaderine bırakılmış durumda. Prehistorik dönemden Hitit, Frig, Asur, Roma ve Bizans’a uzanan 18 binden fazla esere sahip müzenin birçok bölümü kapalı, açık alanındaki eserler ise bakımsız halde. Müzenin içinde bulunan Frig dönemine ait Ay Tanrısı Men heykeline arılar kovan yapmış. Diğer eserler üzerine konuldukları yükseltilerinden her an düşecek halde. Ayrıca eserlerin hemen hiçbirinde tarihiyle ilgili açıklama bulunmuyor. Müzenin alt katında, Frig ve Roma döneminden heykel ve mezar taşları var. Roma dönemine ait mezar taşlarından biri müzenin tuvalet kapısında, Troyalı Hektor’un betimlendiği lahit ise özensizce merdivenin altında duruyor. Sikkelerin, Hitit dönemine ait buluntuların, yine Roma dönemine ait heykellerin yer aldığı üst kattaki odalar ise demir parmaklıklarla çevrilerek ziyarete kapatılmış. Bu bölümdeki cam haznelerin de boşaltılmış olduğu görülüyor. rılan Hitit dönemine ait heykelcikler ile mühürler yer alıyordu. Geçenlerde kaybettiğimiz arkeolojinin duayen ismi Halet Çambel, TarsusGözlükule Höyüğü kazılarında çalışmış, uzun yıllar da kazının danışmanları arasında yer almıştı. Öte yandan, 1940’ların ilk yarısında Adana’da sürgün yaşamış olan Abitoparktaki eserler din Dino’nun ilk heykelBahçedeki eserlerin durumu ise lerini bu heykelciklerden içeridekilerden daha da kötü. Baesinlenerek yaptığı bilizı lahitler, yağmur suyu kanalları Roma Dönemi’ne ait mezar taşı niyor. tuvalet kapısında duruyor. açılarak tahrip edilmiş. Eserlerin Bugün Halet Çambel’in bazıları kırılmış, parçaları bahçeemeğinin ürünü, Abidin ye saçılmış. Bazıları otoparka konulmuş. GeDino’ya esin veren heykeller de “kurtarılmalen ziyaretçilerin eserlere zarar vermemesi için yı” bekliyor. de hiçbir önlem alınmamış. Müze yetkilileri konuyla ilgili bilgi vermekten kaçınırken Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un bu konudaki “hassasiyetini” gerekçe gösteriyorlar. Adana Valiliği tarafından kasım ayında yeni müzenin inşaatına başlandığı ve yapımının 14 Nisan 2014’te tamamlanacağı duyurulmuştu. Müze müdürü Kazım Tosun da iki ay kadar önce görevinden alınarak valilikte görevlendirilmişti. “Tripadvisor” isimli, insanların gezip görYeni müzenin birkaç aya kadar tamamladükleri yerlerle ilgili izlenimlerini paylaştığı nıp tamamlanmayacağı belli olmasa da şimdiuluslararası sitedeki yorumlar da müzenin haki müzenin bazı bölümlerinin taşınma öncesi lini gözler önüne seriyor. Bir kullanıcı, “İn cin kapalı durumda bulunması bir bakıma hoş götop oynuyor deyiminin tarifi için bulunmaz rülebilir. Ama arkeolojik eserlerin bırakın babir mekân” yorumunu yapmış. Bir başka kulkımsızlığı, kaderlerine terk edilmiş ve tahribata lanıcı ise “Tarihe duyduğumuz ilginin azlıuğramış bir durumda olması, arkeoloji çevreğından, eskiyi kolay terk edip yeniye kayıtlerince “akıllara durgunluk veren bir adamsız şartsız teslim oluşumuzdan mıdır bilmiyosendecilik” olarak niteleniyor. rum... Âdettendir diyerek ortaya çıkmış bir ino’nun heykelcikleri tabela müzesi adeta. Daha yapılacak çok şey var derken örnek olarak gösterebileceğimiz Boşaltılmış bölümde sergilenen eserler arabir şey” demiş. sında TarsusGözlükule Höyüğü’nden çıka O Gezdim, gördüm, beğenmedim D CHRISTIE’S’İN AKŞAM MÜZAYEDESİ YARIN LONDRA’DA ‘Türk Giysili Kadın’ mezatta Kültür Servisi Dünyanın önde gelen gelen müzayede evlerinden Christie’s’in yarın Londra’da düzenleyeceği Empresyonist ve Modern Sanat Akşam Müzayedesi’nde, Pablo Picasso’nun 1955’te yapmış olduğu “Koltukta Oturan Türk Giysili Kadın” adlı tablosu 31.9 milyon dolar (yaklaşık 72 milyon TL) tahPicasso’nun “Koltukta Oturan mini değerle satışa sunulacak. Türk Giysili Kadın” adlı tablosu. Picasso’nun, 1961’de evlendiği Jacqueline Roque’u Türk Bu tablolarda cariye kıyafegiysileriyle betimlediği bir dizi tiyle görülen Jacqueline Royapıttan biri olan bu tablonun que, Picasso’nun en önemli “esin sanat piyasasına 55 yıldır ilk perileri”nden biri olmuştu. kez sunulduğu belirtildi. Christie’s’in Akşam Bu diziden, son olarak, Müzayedesi’nde ayrıca Claude “Türk Giysili Bağdaş KurMonet, Juan Gris, Alberto GiPablo Picasso ve muş Kadın, Jacqueline”, Jacqueline Roque. acometti, Piet Mondrian, FerChristie’s’in 2007’de New nand Léger, Henry Moore gibi York’ta düzenlediği bir müzayedede 30.8 dünyanın en önemli sanatçılarının yapıtlamilyon dolara alıcı bulmuştu. rı da yer alacak. Kültür Servisi Karadenizli iki sanatçı, şair Sunay Akın ve müzisyen Volkan Konak, 13 Şubat Perşembe günü İş Sanat’ın konuğu olacak. Trabzon doğumlu Sunay Akın, memleketinin hikâyelerini izleyicilerle paylaşırken, yine Trabzon doğumlu Volkan Konak da Karadeniz türkülerini seslendirecek. Sunay Akın ve Volkan Konak’tan ‘Karadeniz gecesi’ Taksim Platformu üyesi Cem Tüzün’den Zorlu Center tepkisi ‘Heyulayı aklamayın’ bugüne kadar verdiğim mütevazı destek nedeniyle, festival kataloglarında, festival mekânlarında yer alan panolarda ve web sitenizdeki listelerde yer alan adımı, lütfen siliniz” dedi. Mektubunda AKM’nin, Emek Sineması’nın, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nun bugünkü durumuna da dikkat çeken Tüzün, “İstanbul’un en büyük imar talanlarından birinin yaşandığı Zincirlikuyu’da kente, doğasına, topoğrafyasına, silüetine, trafiğine, kimliğine tecavüz eden bir beton heyyulasının aklanmasında bilerek ya da bilmeyerek aracı oluyorsunuz. İstanbul’u ve ülkemizi talan edenlerin normalleşmesine, aklanmasına katkı konulmasını asla affetmeyeceğim” dedi. Kültür Servisi Beyoğlu Semt Dernekleri Platformu Sözcüsü ve Taksim Platformu üyesi Cem Tüzün, İKSV’ye gönderdiği açık mektupta, Zorlu Center’ı kastederek “42. İstanbul Müzik ve 19. İstanbul Tiyatro festivallerinde İstanbul’a ihanet abidesinin salonlarını kullanacakmışsınız. Gelin bu yanlıştan vazgeçin. Vazgeçmediğiniz takdirde,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle