29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2014 PAZARTESİ 12 DIŞ HABERLER [email protected] Tayland’da seçimleri boykot eden muhalifler, 9 şehirde oy vermek isteyenlere engel oldu Milyonlar oy kullanamadı Dış Haberler Servisi Hükümet karşıtı gösterilerin ciddi bir siyasi kriz yarattığı Tayland’da tam 48 milyon seçmen dün sandık başına gitti. Muhalefetin boykot ettiği seçimlerde bazı grupların oy verme işlemini engellemeleri ve bazı seçim görevlilerinin istifa etmeleri nedeniyle ülkenin bir bölümünde oy kullanılamadığı bildirilirken, seçimleri boykot eden Demokrat Parti’den yapılan açıklamada da seçimlerin yasal olarak iptal edilmesi için veri toplamaya başlandığı belirtildi. Tayland seçim komisyonu yetkililerinin verdiği bilgiye göre 76 ilden 9’unda seçmenler oy kullanamadı. Ülkenin güneyinde bulunan Songkhla bölgesindeki 8 ayrı noktada da oy pusulalarının okullara ulaştırılmaması üzerine seçmenlerin oy kullanamadığı öğrenildi. Ülkenin birçok yerinde de aynı durumun söz konusu olduğu belirtilerek ceği kaydediliyor. Başkent Bangkok’ta oy kullanmak isteyenlerle muhalifler arasında kavgalar patlak verdi. Ülke çapında 6 milyon kişinin oy kullanamadığı bildiriliyor. (Fotoğraf: REUTERS) eçim öncesi çatışmalar Başkent Bangkok’un kuzey kesiminde seçimler arefesinde “kırmızı gömlekliler” olarak bilinen hükümet yanlılarının Don Muang Uluslararası Havalimanı yakınlarında muhaliflerle çatışması sonucu en az 6 kişinin yaralandığı bildirildi. Sayıları 300’ü bulan muhaliflerin, oy pusulalarının ve seçim sandıklarının oy merkezlerine ulaştırılmasını sağlayacak yetkililerin görev yaptığı binanın etrafında kamp kurduğu, çatışmaların 200 kadar hükümet yanlısının bölgeye gelmesiyle şiddetlendiği kaydedildi. Başbakan Yingluck Şinavatra’nın geçen kasımda, yolsuzlukla suçlanan sürgündeki ağabeyi eski başbakan Thaksin Şinavatra’yı da kapsayan bir af çıkarmaya çalışmasıyla hükümet karşıtları gösterilere başlamıştı. S AB Perspektifinin Anlamı Başbakan’ın Brüksel ziyaretinin sonrasında TürkiyeAB ilişkilerini değerlendirenler ağırlıklı olarak “günlük konjonktür sınırları içinde” kaldılar. Medya haber başlıkları ve yorumlarda “fazla güncel” bakıldı. Oysa AB çevreleri Türkiye’yi uzun vadeli perspektifle değerlendirir ve konjonktürel politikalarını ona göre belirler. AB, Türkiye ile ilişkilerini kendi açısından “çok olumlu bir zemine oturtmuştur” ve bundan da çok memnundur; 1995 Gümrük Birliği ile Türkiye’yi içine almadan onun üçüncü ülkelerle ticari ilişkilerini kendi denetimi altına almıştır. 1999 Helsinki Zirvesi ile, “diğer adaylardan farklı bir aday olduğunu” anlaşmaya koymuştur. 2005 görüşme süreci koşulları ile, “koşulları tek taraflı olarak kendisinin belirleyeceği, ucu açık (sonu olmayan) bir anlaşma yapmıştır.” Türkiye diğer adaylardan tamamen farklı, özel bir statüye oturtuldu. Son olaya gelince; “geri kabul anlaşmasını”, 3.5 yıl sonra vizeyi konuşabiliriz diyerek Ankara’ya imzalatmıştır. Artık Türkiye üzerinden AB’ye kaçak giden tüm üçüncü ülke insanları Türkiye’ye iade edilebilecektir. Türkiye bunları kabullenmek zorunda olacaktır. 1995’ten bugüne kadar Ankara ile Brüksel arasında imzalanan “üyelikle ilgili tüm anlaşmalar hem tek yanlıdır hem de hepsinin ucu açıktır.” Üyelikle ilgili olarak AB hiçbir somut yükümlülük altına girmemiştir. Bütün kozlar Brüksel’e ve tek tek üye ülkelerin insafına bırakılmıştır. Evet, ben de Avrupa perspektifinden yanayım; çağdaş demokratik değerlerin, Avrupa yaşam biçiminin Türkiye’nin hedefi olması gerektiğini yıllardır savunan bir akademisyenim. Ama Avrupa’nın çağdaş değerlerine ulaşmak hedefi yerine ucu açık ve tek yanlı yükümlülükler getiren anlaşmalarla “Avrupa perspektifini” sağlayamayız. En son yaptığımız “geri kabul anlaşması”nda olduğu gibi başımıza işler açarız. Öte yandan “Türkiye, Avrupa Konseyi”nin üyesidir. Onun olanaklarından, AİHM’den ve diğer hususlardan yararlanabilmektedir. Ama AB ile kurduğumuz ilişki yapısı farklıdır. kısa zamanda sonuç alınmasının beklenmediği ve durumun yeterince milletvekilinin parlamentoda toplanmasına yetmeyeceği belirtildi. Seçimlerde yaklaşık 6 milyon seçmenin oy kullanamadığı kaydedildi. Seçim komisyonu, yaklaşık 94 bin seçim sandığından 10 bininin sayıma uygun olduğunu belirtirken buralarda da ne kadar oy kullanıldığının belli olmadığı kaydedildi. Protestocu liderlerinden Suthep Thaugsuban, “Bangkok’u Kapatma” eylemlerinin, seçimlerden son ra da süreceğini belirterek “istediğimizi alana kadar bu eylemler devam edecek” dedi. Seçimleri Şinavatra’nın partisinin kazanmasına kesin gözüyle bakılıyor, ancak parlamentoda çoğunluğu sağlayamamasının politik boşluk oluşturabile MÜNİH’TE SURİYE’Yİ DEĞERLENDİRDİ Davutoğlu: Tehdit bize yaklaşıyor Dış Haberler Servisi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’de kuşatma altında tutulan bölgelere insani yardımların ulaştırabilmesi için Birleşmiş Milletler’i (BM) harekete geçmeye çağırdı. 50. Münih Güvenlik Konferansı çerçevesinde düzenlenen Ortadoğu konulu panelde konuşan Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi üyesi ülkelere çağrıda bulunarak “BM’den acil olarak öncü rol üslenmesini bekliyoruz. İlk olarak insani yardımların ulaştırılması konusunda bir karar almasını bekliyoruz” dedi ve kuşatma altındaki bölgelere “sınırsız insani erişim” talep etti. Davutoğlu daha sonra, “Türkiye, Irak ve Şam İslam Devleti Örgütü’ne ait bir konvoyu vurmak zorunda kaldı. Bugüne kadar Suriye’de olan herhangi bir duruma müdahale etmemek için çok temkinli davrandık ama tehdit bize doğru yaklaşıyor” diye konuştu. Dışişleri Bakanı, bunun sorumlusunun Beşşar Esad rejimi olduğunu belir terek “Çünkü böyle bir boşluğu, böyle bir be(AA) layı onlar yaratmıştır” dedi. Suriye’de “akan kanın durdurulamaması” konusunda uluslararası toplumu suçlayan Davutoğlu, bir gün BM Genel Sekreteri’nin bundan dolayı “özür dileyeceğini” savundu. Davutoğlu, Suriye’deki durumu, uluslararası toplumun müdahalede geç kaldığı Bosna ve Ruanda’ya benzeterek BM’nin Bosna için özür dilediğini hatırlattı. Ukrayna Dışişleri Bakanı Leonid Kozhara (Solda) ve muhalif lider Vitaly Klitsçko, Münih Güvenlik Konferansı çerçevesinde yüz yüze tartıştı. Ukrayna’nın başkenti Kiev’de ise dün de on binlerce muhalif sokaklardaydı. (Fotoğraf: AP) AB perspektifi Yüz yüze kapıştılar Dış Haberler Servisi Almanya’nın Münih kentinde düzenlenen güvenlik zirvesinin önceki günkü oturumu, Ukrayna Dışişleri Bakanı Leonid Kozhara ile muhalefet liderlerinden Vitaly Klitsçko tartışmasına sahne oldu. Klitsçko bakana protesto gösterileri sırasında güvenlik güçlerinin şiddetine uğramış göstericilerin fotoğraflarını gösterdi. Bazı göstericileri aşırı sağcı gruplara üye olmakla suçlayan Kozhara da Klitsçko’ya, “Nazilerle aynı renk ve desende kıyafet giyen aşırı uçtaki göstericileri mi destekliyorsunuz? Polise molotofkokteylleriyle saldıran aşırı uçlarla mı birliktesiniz” sorusuyla karşılık verdi. Münih’te konferans salonunun dışında Ukrayna’daki protestolara destek gösterisi yapanların arasına katılarak burada da bir konuşma yapan Klitsçko, “Yeterince suç işlendi, yeterince yolsuzluk yapıldı. Daha iyi bir gelecek için de yeterince bekledik, ama daha fazla beklemeyiz” dedi. Klitschko, Ukrayna muhalefetinin kendisini artık daha güçlü hissettiğini belirterek “Çünkü Ukrayna’nın Batılı dostlarının desteğine sahibiz” şeklinde konuştu. tığı konuşmada son iki ay içerisinde tutuklanan göstericilerin “acilen ve şartsız olarak” salıverilmesini istedi. Diğer muhalif liderlerden eski Dışişleri Bakanı Arseniy Yatsenyuk da gösteriler sırasında yaptığı konuşmada Batılı güçlerin parasal desteğine ihtiyaçları olduğunu belirterek “Batılı dostlarımızla bunu konuştuk” dedi. Ukrayna’da tırmanan şiddetle ilgili olarak dün Euronews’a açıklamalar yapan Amerikalı Cumhuriyetçi Senatör John McCain, ABD’nin Ukrayna’ya yaptırım uygulamasının, şiddetin durmasında etkili bir yöntem olacağını ileri sürdü. Aşırı soğuk algınlığı nedeniyle hasta olduğu bildirilen Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in bugün görevine döneceği belirtildi. İmam nikâhı yerine medeni nikâh AB ile ilişkilerimiz diğer aday ülkelerden farklı bir biçimde düzenlenmiştir. AB perspektifimiz bozulmasın diye bu sakat ilişki düzenini görmezlikten gelemeyiz. Ben sokaktaki insanın bu teknik meseleleri anlayabilmesi için, “Avrupa evine kuma olarak girmeyelim, medeni nikâhla girelim” ifadesini 25 yıldır kullana kullana dilimde tüy bitti. AB ile ilişkilerimizle ilgili olarak 30 dolayında kitap yazdım. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’nin içine sokulduğu “özel statü ve ucu açıklık konusunu” görmezlikten gelemeyiz. “Beterin beteri varmış” diyerek kumalığa razı mı olalım? Türkiye maalesef bu noktaya gelmiştir. Yıl 2014; 1964’ten beri Avrupa (ve AB ile) ilişkiler üzerinde çalışan bir akademisyenim. Prof. Eberhart’tan Prof. Neumark’a, Edward Heat’ten Demirel ve Ecevit’e bu ilişkileri tartışmadığım kişi kalmadı. İsmet İnönü ve Erdoğan hariç bütün başbakanlarla AB’yi görüştüm. Erdoğan’ın Brüksel ziyaretinden sonra Türkiye’deki yansımaları görünce şaşırdım. Bu kadar günlük olaylar sınırları içinde kalması bir anlamda “Türkiye’nin içine sokulduğu özel statünün artık kabullenilmiş olduğunun kanıtıdır.” Türkiye’nin, “yalnız bu haliyle değil öbür haliyle de AB’ye alınmayacağını” iyi bilmemiz gerekiyor. Kendi kendimizi kandırmayalım. Bizim esas amacımız “demokratik ve çağdaş bir toplumsal yapıya ulaşmak olmalıdır.” Bu amacı sağladığımız zaman üye olmasak da Avrupa’nın bir parçası zaten oluruz; ama karşılıklı çıkarlarını dengeli bir biçimde koruyan bir uygar ülke olarak; Norveç ve İsviçre gibi. Onlar da AB üyesi değiller ama Avrupa’nın bir parçası durumundalar. Türkiye ise AB ile ilişkilerinde, İsviçre ve Norveç’e göre asimetrik bir durumdadır. AB’nin avucunda ama antidemokratik bir düzende. Muhalefet yürüdü Ukrayna’da muhalefet dün de ayaktaydı. Sayılarının elli bin olduğu belirtilen muhalif göstericiler Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in yeni imtiyazlar elde etmesine yönelik yasa teklifi girişimlerini protesto etmek amacıyla başkent Kiev sokaklarını doldurdu. Muhalif lider Vitali Klitschko burada yap ‘PARALEL’ ÇÖZÜM İSTEDİ Erdoğan’dan İran’a El Kaide önerisi DUYGU GÜVENÇ ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta gerçekleştirdiği İran ziyaretinde sürpriz bir öneride bulunduğu öğrenildi. Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve 1. yardımcısı İshak Cihangiri ile yaptığı görüşmelerde, Cenevre’de devam eden Suriye görüşmeleri için iki ülkenin paralel işbirliği yapması önerisinde bulundu. Erdoğan, “Biz Suriyeli muhaliflerle konuşalım. Siz de Şam yönetimi ile konuşun ve ateşkes sağlayalım. İki taraf da El Kaide’ye karşı işbirliği yapsın” önerisini getirdi. Erdoğan, insani yardımın Suriye’de tüm bölgelere ulaştırılması için de ortak çalışma önerdi. Erdoğan, 28 Ocak’ta yaptığı İran ziyaretindeki ortak basın toplantısında Suriye’deki işkence fotoğraflarını gündeme getirmezken, Suriye’de istikrarın sağlanması için İran’a birlikte çalışmayı önerdi. Tahran, davet edilmediği 2. Cenevre Konferansı’na karşı mesafeli dururken, Erdoğan, “Etkinliğinizi gösterin” çağrısında bulundu. Erdoğan, birinci tur görüşmeler devam ederken getirdiği bu öneriyle Cenevre’nin de hızlanacağını savundu. Suriye’deki çatışmalar 3. yılına girerken 22 Ocak’ta bir araya gelen Suriye muhalefeti ve rejim arasındaki görüşmelere 10 Şubat’ta yeniden devam edilmesi bekleniyor. Ankara, 2. Cenevre Konferansı’na başlamadan önce de insani yardım ve ateşkes için Tahran ile eşgüdüm sağlamayı önermiş ancak bu hazırlıklar Cenevre’ye kadar sağlanamamıştı. Polis, antifaşistleri kovaladı Dış Haberler Servisi Yunanistan’da aşırı sağcı Altın Şafak Partisi, 1996 yılında Türkiye ve Yunanistan’ı savaşın eşiğine getiren Kardak kayalıkları krizi sırasında hayatını kaybeden 3 askeri anmak için gösteri düzenledi. Gösteriye tepki gösteren antifaşist sol gruplara polisin müdahalesi sert oldu. Aşırı sağcılar, başkent Atina’da ölen askerler için dikilen anıtın önünde toplanırken antifaşistler birkaç yüz metre ötede gösteri düzenledi. İki grup arasında laf atmalar yaşandığı ve solcu grupların Yunan bayrağı taşıyan bir kişiyi ha(AFP) fif yaraladığı bildirildi. Polis, antifaşist gruplara göz yaşartıcı gaz ve ses bombasıyla müdahale ederken göstericiler çöp kutularını ateşe verdi ve bazı ATM’lerin camlarını kırdı. Daha sonra solcu protestocuları metro içinde kıstıran polisle göstericiler arasında çatışmalar yaşanırken polisin göstericileri metro tünellerinde kovaladığı görüldü. Olaylar sırasında 6 kişi gözaltına alınırken bir kişi tutuklandı. Yunanistan’da geçen eylül ayında sol görüşlü bir müzisyenin, Altın Şafak üyesi bir kişi tarafından öldürülmesi ülkede gerginliği başlatan olay olmuştu. Altın Şafak lideri Nikos Mihaloliakos, yardımcısı ve 4 Altın Şafak milletvekili olayla ilgili olarak hapiste bulunuyor. HİZbULLAH’ıN kALESİNE bOMbA Dış Haberler Servisi Lübnan’da Hizbullah’ın kalelerinden biri olan Suriye sınırındaki Hermel kentinde intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda 4 kişi öldü, 14 kişi de yaralandı. Hermel kentinde bir benzin istasyonuna önceki gün bombalı araçla düzenlenen saldırıda yaralananlardan bazılarının durumunun ağır olduğu öğrenildi. Saldırıyı El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’nin Lübnan kolu Twitter’dan yayımladığı mesajla üstlendi. Açıklamada saldırının, Hizbullah’ın Suriye’de rejimin yanında savaşmasına misilleme olduğu bildirildi. El Nusra Cephesi, geçen ay yine Hermel’de meydana gelen ve 3 kişinin öldüğü saldırının sorumluluğunu da üstlenmişti. AFGANİSTAN’DA SEÇİM SALDıRıSı Dış Haberler Servisi Afganistan’da cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası başlarken cumhurbaşkanı adaylarından Abdullah Abdullah’ın kampanyasını yürüten çalışanlara düzenlenen saldırıda 2 kişi hayatını kaybetti. Ülkenin batısındaki Herat vilayeti Emniyet Müdürü General Samiullah Katra, seçim çalışanlarının Herat’ın Beraman bölgesindeki seçim ofisinin önünde kimliği belirsiz kişilerce saldırıya uğradığını duyurdu. Katra, ilk belirlemelere göre saldırganların küçük bir araç kullandığını da bildirdi. Eski dışişleri bakanlarından olan Abdullah’ın ekibine düzenlenen saldırı, seçimlerin güvenli bir ortamda yapılabilmesi konusundaki endişeleri arttırdı. Dış Haberler Servisi Rusya’da 7 Şubat’ta başlayacak Soçi Kış Olimpiyatları öncesinde özel bir şirketin sokak köpeklerini öldürmekle görevlendirildiği bildiriliyor. “Olabildiğince fazla” sokak köpeğini öldürmekle görevlendirildiği ortaya çıkan Basia İmha Servisleri şirketinin başkanı Alexei Sorokin, ABC News’a yaptığı açıklamada, “Olimpiyat oyunları sırasında bir kayakçı saatte 130 km. hızla yol alırken piste başıboş bir köpeğin çıktığını düşünün. Böyle bir olay sporcunun da köpeğin de ölmesine neden olacaktır” diye konuştu. Sorokin’in, sokak köpeklerini “biyolojik atık” olarak tanımlaması dikkat çekti. Soçi’de köpek katliamı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle