06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 ARALIK 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 10 maddede Beşiktaş’ın taraftar grubunun ‘darbeye teşebbüs’ davası anlamamışsınız’ ERK ACARER/ARİF KIZILYALIN ‘çArşı’yı hiç Dünyada ilk kez bir taraftar grubunu, “siyasi bir dava” nedeniyle adliye koridorlarında göreceğiz. Yarın başlayacak olan çArşı davası, alelade bir yargılamanın çok ötesinde! Yargının varlık sınavı olarak da görülen dava öncesinde, “demokratik eylem yapmak haktır, suçlu durumda olan ifade özgürlüğünü engelleyen devlettir” görüşü ön plana çıkıyor. “Futbola siyaset” karıştırmayın diyenlerin, bir taraftar grubunu darbeye teşebbüsle suçlamaları ise trajikomik bir durum olarak dikkat çekiyor. Taraftar grubunun avukatlarından İnan Kaya ile çArşı’nın darbeye teşebbüs davasını 10 maddede derleyip toparlıyoruz... Vekiller Nasıl Çalıştırılır? AKP, son dönemde TBMM Genel Kurulu’nu çalıştırmak için gerekli çoğunluğu bulmakta zaman zaman sıkıntılı anlar yaşadı. Muhalefetin sık sık karar ve toplantı yeter sayısı istemesi nedeniyle bazen gün boyunca tasarıların görüşmelerine bile geçilemedi ya da AKP’li milletvekillerinin ilgi göstermemesi nedeniyle genel kurul toplanamadı. AKP grubu, bunun üzerine genel kurul çalışmalarında yoklama ve oylamalara katılımda ilk 10’a giren milletvekillerinin listesini çıkardı. Bu liste, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na sunuldu. Davutoğlu, kapalı olarak gerçekleşen grup toplantısında dereceye giren vekillerin isimlerini açıklayıp teşekkür etti. Davutoğlu, teşekkürle de kalmadı, diğer milletvekillerini de katılım konusunda özendirmek için ilk kez farklı bir yönteme başvurdu. Şimdilerde ilk 10’a giren milletvekilleri, Davutoğlu’nun yurtdışı gezilerine çağrılıyor. Yoklama ve oylamada 1. sırada yer alan İstanbul Milletvekili Şirin Ünal, Davutoğlu ile Yunanistan’a, 3. sırada yer alan Tülay Kaynarca Polonya’ya gitti. Dereceye giren diğer milletvekilleri de peyderpey Davutoğlu’nun yurtdışı gezilerine eşlik edecek. AKP kulislerinde dereceye giren ve giremeyen milletvekilleri arasında da karşılıklı espriler ve takılmalar yaşanıyor. Bazı milletvekilleri, Şirin Ünal’a “Genel kurula ara sıra girme de diğer arkadaşlar da ilk 10’a girsin” diye takıldı. Listede 6. sırada yer alan Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, “Siz Başbakan’la nereye gideceksiniz” sorusu üzerine espri yaptı: “Ben bir yere gitmek istemediğimi söyledim, gidersem oylamalara katılamam, o zaman da listede aşağılara düşerim.” AKP kulislerinde, şimdi dereceye giren milletvekillerinin 2015 genel seçiminde listeyi garantilediği konuşuluyor. Bunun bir gerçeklik payı var mıdır yok mudur bilinmez, ama bir heyecan yarattığı kesin. Bakalım, tüm bu teşvikler, AKP’li vekillerin genel kurul çalışmalarına daha fazla katılımını sağlayacak mı? ‘Büyük utanç duyacaklar’ Tribün ruhuyla yaşayan Beşiktaş semtinin ünlü simaları çArşı davasını değerlendiriyor. Aydın Bulut/Yönetmen: İktidarınızı korumak için insanları satın alabilirsiniz, onları korkutabilirsiniz hatta onları acımasızca yargılayabilirsiniz fakat yine de ele geçiremedikleriniz, hizaya sokamadıklarınız, korkulu rüyanız olan birileri vardır. Ece Zereycan/Programcı: Terör örgütü üyesi olarak değerlendirilen çArşı lideri Cem Yakışkan, hayatımda tanıdığım en vicdanlı insanlardan biridir. Örnek bir eş ve babadır. Futboldan siyaset çıkardılar. Bu, vicdanları yargıladıkları siyasi bir dava. Cem Yakışkan vicdanların lideridir. çArşı’yı yargılamak sokağa çıkan milyonları yargılamaktır. Barış Atay/Oyuncu: Faşizm en çok, halkın dayanışmasına düşmandır... Bir halkın örgütlenmesinin gücünü Gezi’de gören iktidar, bunu zayıflatmak için her yolu denemiştir ve denemeye devam edecektir. çArşı’ya açılan saçma sapan dava da bu korkunun sonucudur fakat çArşı halktır, yargılanamaz! Önder Abay/Gazeteci: Adaletin adil bir şey olup olmadığının, futbolun içine siyasetçilerin karıştığı, üç kornerin bir penaltı edip edemeyeceğini gösteren bir dava olacağını düşünüyorum. 1 Hiç anlamamışlar çArşı’nın darbe planı yaptığını düşünmeleri grubu hiç anlamadıklarını ortaya koyuyor. Plan yapmak çArşı ruhuna aykırı, bünyesine ters. çArşı, kendiliğinden akar. Gezi’de de aynısı oldu. Sosyal paylaşım sitelerinde yardım çağrısı yapılmaya başlandığında, insanlar Kazan Birahanesi’nin önünde toplandı. Sayı yüzü geçmiyordu. Yolda 5 bin olmuştu. Nişantaşı’nda daha da kalabalıklaştı. Her şey spontane gelişti. Böyle mi darbe yapılır? Deliller komik... Olay yeri görüntüleri (Sivil polislerce Gezi Parkı içinde çekilen görüntüler, MOBESE kameralarından elde edilen yürüyüş görüntüleri). Baz istasyonu tespitleri (Bir bölümü Gezi Parkı eylemleri başlamadan kayıt edilen tapeler). Emanet Eşyaları (Aileden kalma ve şahsi küçük kalibreli ateşli silah, askerlik hatırası tüfek fişeği, gaz maskeleri, polise ait kullanılmış gaz fişeği kapsülü). Muhbir ihbarnamesi. Şüpheli savunmaları. Meclis’in Patlak Ampulleri! TBMM Genel Kurulu’nda Sayıştay’ın bütçesi görüşülürken söz alan HDP’li Adil Zozani, Sayıştay raporlarıyla ilgili eleştirilerde bulundu. Söz konusu raporlarda aklanan unsurların Meclis’in gündemine geldiğini belirtti ve ekledi: “Yargıya intikal eden raporlar Meclis denetimine tabi değildir. Sayıştay, parlamento adına denetim yapıyor, ancak yargıya intikal eden hususlar konusunda öyle bir yasa yapılmış ki, Sayıştay ‘Ey milletvekili sen kim oluyorsun, sana bilgi vermiyorum’ diyor. Sorduk, cevabımızı bu şekilde aldık. Böyle bir denetimden söz edilebilir mi? Bunun adı denetim olabilir mi?” Zozani, denetimin iyi yapılması gerektiğini genel kurul salonundaki ampul sayısını örnek vererek vurguladı: “Ankara’nın çok dehlizlerinden, karanlıklarından söz edilir de bu parlamento, Ankara’nın dehlizlerini aydınlatmak için sadece genel kurul salonunda kaç ampul kullanıyor biliyor musunuz? Sadece bu genel kurul salonunda Ankara’nın karanlığını biraz aydınlatmak için 1832 ampul kullanılmış ama birbirimizi görmüyoruz. Afaki bir rakamdan söz etmiyorum, sayabilirsiniz.” AKP sıralarından “Saydın mı” sesleri yükselirken, Zozani, “1832 ampul kullanılmış ama hâlâ karanlık, hâlâ karanlık” yanıtını verdi. Bir soru da CHP’li Malik Ecder Özdemir’den geldi: “Patlak ampuller dahil mi?” 2 Şiddet çağrısı olmadı Türkiye’nin de kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Stankov Kararı’na göre, şiddet çağrısı yapılmadığı sürece her türlü gösteri yürüyüşü, ifade özgürlüğü ve barışçıl toplantı hakkı kapsamında değerlendirilir. Bunun engellenmesi sözleşmeye aykırılık teşkil eder. çArşı’nın şiddet çağrısı yapmadığı açıktır. ‘Twitter’la mı darbe yapacağız? çArşı davasında sanık savunmaları alabildiğine duygu yüklü. Örneğin S.D., eylemlere aktif olarak katıldığını ancak amacının temel hak ve özgürlükleri savunmak olduğunu belirtirken “Amacım oradaki gençlere su ve yiyecek sağlamaktı. Gazdan korunmak için elbette gaz maskesi takıyordum” diyor. R.A. ise tapelerdeki telefon görüşmelerinin aklolün etkisinde yapıldığı görüşünde. “Biraz alkol alıp arkadaşınıza hava yaptığınız hiç mi olmadı?” diyor. E.S.’nin savunması ise biraz daha farklı; o, “Sosyal medyadan tepkimi dile getirdim. Olayları teşvik etti’ dediler. Twitter’la mı darbe yapacaktık? Komik” diyor. Savunmaların tamamının ana fikri ise üzerlerine işlemedikleri bir suçun yıkılmak istenmesi. 3 Hukuka aykırı olan devletin kendisi Gezi süreci, başından beri hukuksuzdur. Ancak devlet açısından! çArşı ve meydanlara çıkanlar şiddet kullanmamış, bilakis devlet bunu direnişin başladığı ilk andan itibaren yapmıştır. Sadece ifade özgürlüğü haklarını kullanmak isteyen insanlara karşı orantısız güç uygulamıştır. Hukuka aykırılık aranacaksa çArşı’da ya da halkta değil devlet tarafında aranmalıdır. Çünkü şiddet çağrısı olmadığı sürece “o toplantıya” müdahale, insan haklarına müdahaledir. zü edilen para 25 bin TL. Bu para bazı yerlerde 24 bin olarak geçiyor sonra yeniden 25 bine yükseliyor. İnsanlar hakkında 49 sene istemişsiniz bin liranın ne önemi var değil mi! Bu da Türk hukuk istemi işte! 5 İddianamenin içi bomboş Dosya gülünecek halde. Bakkaldan çikolata çalınsa daha ciddi soruşturma yapılır. TOMA kaçırmakla suçluyor, buna dair bir bilgi koymuyorsun. Başbakanlık ofisini ele geçirmeye çalışmak suçunu atfediyor, bunu sadece bir yıkım aracına dayandırıyorsun. Bir kepçeyle onca TOMA nasıl aşılır? Araştırılmadan, özensizce karalanmış, içi bomboş bir iddianameden söz ediyoruz. turmalarını” yürüttükleri gerekçesiyle HSYK tarafından soruşturuluyor. Yani yargılayanlar, bir şekilde yargılananlar oldu. Algılamaya açık zihinler için inanılmaz dersler var. Hukuk olmadığında herkes risk altındadır. ra teamüllere aykırı olur. Ama burası Türkiye! Şimdiye kadar olmaması olmayacağı anlamına gelmez! 9 Uzun süreçte ne olur? Yinelemekte yarar var, bu davada yargı “ya varım ya yokum” diyecek. Başka bir seçenek yok. Durum çok net. Ortada rahat olunacak bir durum yok. Türkiye’deki hiçbir siyasi davada kolayca beraat kararı beklenmez. 7 Bu yargının varlık sınavı Dosyadaki teknik eksiklikler ve sadece bir polisin “para aldılar iftirasına” dayandırılan iddianame, davayı tamamen değersizleştiriyor. Bununla birlikte çArşı davası için düğmeye basanların halihazırda başka bir nedenle yargılanmaları “bağımsız yargıyı” tartışmalı hale getiriyor. Bu yargının varlık sınavı! çArşı davasında biz suç ve suçsuzluğu değil, adaletin olup olmadığını test edeceğiz. ‘Adalatü İnkişaf Fırkası’ Eğitim sisteminin ele alındığı 19. Milli Eğitim Şurası’nda kamuoyunda en çok tartışılan konu Osmanlıca dersleri oldu. “İstesek de istemesek de” öğreneceğimiz bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Osmanlıca derslerine yönelik TBMM’de en ilginç göndermeye ise HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü imza attı. Ermenek’teki maden faciası nedeniyle HDP’nin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız haklarında verdiği gensoru görüşmelerinde Yıldız hakkındaki önerge üzerine söz alan Kürkçü, konuşmasına şöyle başladı: “Meclisi Kebiri Millî Reisi Hazretleri, muhterem mebusefendiler ve hanımefendiler; Kuvvet ve Menbai Serveti Tabiî Nazırı Devletlü Taner Yıldız Beyefendi’nin kanunen memur idüldüğü vazâifin ifasında irâe eylediği acz, maâdinde, icraında mesul olduğu tanzimattan sarfınazar iderek amaleyi sermayedarın keyf ve arzusuna terki, kendü Adalatü İnkişaf Fırkasının tarafdârânını memleketin menbai serveti tabiînin yağması içün muktedir kılması ve nihayet vazife esnasında ifası muktezi tedâbirden imtinası ve maâdin civarlarındaki istihsalin kanun ve nizamnameleri ihlaliyle tamamiyle taşeron dimekle maruf kumpanyalara terki neticesiyle vuku bulan amele cinayâtında evleviyetle mesul bulunduğuna mebni merkum mumâileyhin istifasını talep eyleyeceğiz.” Kürkçü’nün Osmanlıca konuşması karşısında AKP’li milletvekilleri kısa süreli bir şaşkınlık yaşadı. Kürkçü’nün kürsüden “Bir şey anladınız mı” sorusuna da iktidar partisinden yanıt gelmemesi üzerine aynı konuşmayı Türkçe olarak da yapmak zorunda kaldı. Ancak AKP’li milletvekilleri hem Osmanlıca hem de Türkçe olarak anlatılmasına karşın yalnızca son 7 ayda yüzlerce maden işçisinin hayatını kaybettiği bir dönemde Çalışma Bakanı Çelik ile Enerji Bakanı Yıldız’ı korumayı tercih ederek, Adalet ve Kalkınma Partisi ya da Kürkçü’nün deyimiyle “Adalatü İnkişaf Fırkası” bilindik örneğini yine sergiledi. 4 Davanın dayanağı bir dedikodu Davanın temelinde bir polis memurunun çArşı’nın yürümek için para aldığı iddiası var. Bu kişi hakkında bu beyanı nedeniyle şikâyette bulunduk ve hakkında dava açıldı. Duruşması da 20 Ocak’ta. Başka da delil yok. O polisin telefondaki asılsız iddia ve iftirası, gözaltına hatta hakkınızda müebbet istenmesine dayanak olabiliyor. Dosya o kadar özensiz ki, sö 10 Halk, davasına sahip çıkmalı Bu halkın en önemli sınavlarından biri. Duruşmaya gitmelerinden çok, sürecin farkında olmaları önemli. Bir taraftar grubu darbeyle suçlanıp yargılanabiliyor. Sonuç kısmında mahkumiyet çıkarsa, Türkiye’de hiç kimse bundan sonra kendini hukuken güvende hissedip, “yargı var” demesin. Herkes kendini her şeye hazırlasın! Bu açıdan süreç halk tarafından dikkatle izlenmeli. 6 Kim ne zaman yargılanacak belli değil Dava sürecinde savcı Muammer Akkaş tarafından düğmeye basıldı. Ne ilginçtir ki, savcı Akkaş ile Zekeriya Öz de “1725 Aralık soruş 8 Dava ertelenir Bu tür davalarda genellikle ilk duruşmada karar çıkmaz, tutuklama kararı beklemiyoruz. Bu aşamadan son ACARKENT VİLLAlaRI’NIN SAHİBİ ACAR, PROJEYE RUHSAT VERDİĞİ İÇİN CEZA ALAN BELEDİYE BAŞKANININ DAVASINI TAKİP ETMİŞ Başkanı ‘Vicdanen’ savunmuş ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Orman arazisi üzerinde inşaa edilen villalar için binlerce ağacın kesildiği Acarkent ve Acar İstanbul projelerine usulsüz ruhsat verdiği iddiasıyla 2 yıl hapis cezası alan dönemin Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’i savunmak için projenin sahibi işadamı İsmet Acar’ın devreye girdiği ortaya çıktı. Acar, kapatılan dosyada savcılığa verdiği ifadede bu durumunu “Benim projemden dolayı belediye başkanı ceza aldığı için vicdanen kendimi sorumlu hissettim” sözleriyle açıkladı. Acar, villalarını kurtarmak için TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya aracılığıyla Orman Yasası’nda değişiklik yapma girişimini ise “Vatandaş olarak doğal hakkım” şeklinde savundu. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya’nın adının geçtiği, şüphelileri arasında yeğeni Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Genel Müdürü Osman İyimaya’nın yer aldığı “rüşvet” dosyasına verilen takipsizlik kararında Acarkent Villaları’nın sahibi işadamı İsmet Acar’ın ifadesi yer aldı. Acar, eski Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in Acarkent Villaları’na ruhsat verdiği için 2 yıl hapis cezası aldığı dosyanın Yargıtay aşamasına neden müdahil olduğu sorusuna, “Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi, dönemin Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler ve imar müdürü Hüseyin Tuncer hakkında Acar İstanbul projesine ruhsat vermeleri nedeniyle 2 yıl hapis cezası vermiştir. Bu dosya temyiz edilerek Yargıtay 5. Daire’ye gönderilmiştir. Benim projemden dolayı belediye başkanı ve imar müdürü ceza aldığı için vicdanen kendimi sorumlu hissettim, bu nedenle avukatım Hakan Kayaaslan’a işi takip etmesi için görev verdim. Verilen cezanın haksız olduğunu düşündüğümden dosyanın esastan bozulması için avukatım Hakan Kayaaslan’a Yargıtay 5. Dairesi’ne dilekçe vermesini söyledim. Daha sonra davanın za manaşımı nedeniyle ortadan kalktığını öğrendim. Aslında bu duruma üzüldüm. Çünkü bu davanın esastan incelenerek bozulması gerektiği inancındayım. Yargıtay 5. Daire Başkanı’ndan 50 bin TL’lik kitap aldığım iddiası da doğru değildir. Yargıtay 5. Ceza Dairesi Başkanı’nı tanımıyorum, kendisini hiç görmedim. Ahmet İyimaya’nın Yargıtay 5. Ceza Dairesi Başkanı’ndan kitap alıp almadığını da bilmiyorum” yanıtını verdi. İsmet Acar’ın suçlandığı bir diğer konu Acar İstanbul ve Acarkent projeleriyle ilgili sorunların çözülmesi için Ankara Ramada Otel’de Antalyalı emlakçi Zekai Doğan’a 1 milyon 200 bin TL para verilmesi oldu. Emine KAPLAN, Mahmut LICALI, Fırat KOZOK, Selda GÜNEYSU [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle