25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 ARALIK 2014 PAZARTESİ 10 EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr Dünya Bankası verilerine göre Türkiye, kişi başı sağlık harcaması miktarıyla AB’de sondan üçüncü Bu parayla sağlık olmaz Yabancı petrol arayacak Ekonomi Servisi Shell Upstream Turkey B.V ile Türkiye Petrolleri A.O, Batı Karadeniz’de, N.V. Turkse Perenco ve DMLP, Diyarbakır’da petrol arayacak. Petrol ve doğalgaz arama faaliyetleri kapsamında ilk arama sondaj kuyusu Şile1, Batı Karadeniz kıyısının yaklas¸ık 100 kilometre ac¸ıgˆında ve 2 bin 93 metre derinlikte açılacak. Gelecek yılın ilk çeyreğinde başlaması ve yaklaşık 8 ay sürmesi planlanan proje için 680 milyon liralık kaynak kullanılması bekleniyor. Dünyada kişi başına yıllık sağlık harcaması en yüksek ülke 9 bin 55 dolarla Norveç olurken, Norveç’i 8 bin 980 dolarla İsviçre, 8 bin 895 dolarla ABD, 7 bin 452 dolarla Lüksemburg takip etti. Türkiye, kişi başına düşen 665 dolarlık sağlık harcaması ile AB ülkeleri arasında Romanya ve Bulgaristan’ın ardından kişi başına sağlık harcaması en düşük ülke oldu. Ekonomi Servisi Dünyada kişi başına düşen yıllık sağlık harcamasını en yüksek 9 bin 55 dolarla Norveç, en az ise 15 dolarla Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Eritre yaptı. AA’nın Dünya Bankası verilerinden yaptığı derlemeye göre, kişi başına düşen yıllık sağlık harcaması (sağlık hizmetleri, aile planlaması ve acil yar dım hizmetleri) incelendiğinde Norveç, kişi başına düşen 9 bin 55 dolarlık harcamasıyla dünya ülkeleri arasında ilk sırada yer aldı. Yapılan derlemeye bakıldığında Türkiye’de, olumsuz işleri bile atlamak için kullanılan “sağlık olsun” temennisinin artık daha zor gerçekleşeceği görünüyor. Zira bu bütçeler ve harcamayla yurttaşların sağlıklı olması hayli zor. Sağlık için en çok harcayan ülkeler arasında kişi başına düşen 7 bin 452 dolarlık sağlık harcaması ile Lüksemburg, 6 bin 708 dolar ile Monako, 6 bin 304 dolar ile Danimarka, 6 bin 140 dolar ile Avustralya, 5 bin 741 dolar ile Kanada, 5 bin 737 dolar ile Hollanda, 5 bin 407 dolar ile Avusturya ve 5 bin 319 do larlık harcama ile İsveç yer alırken, 10 trilyon dolara yakın GSYH’si ile dünyanın ikinci büyük ekonomisi, 1.4 milyar kişiye yakın nüfusu ile dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin’de kişi başına düşen sağlık harcaması 322 dolarda kaldı. AB’nin 28 ülkesine bakıldığında Lüksemburg, Danimarka, Hollanda, Avusturya ve İsveç’in ardından Belçika, kişi başına düşen 4 bin 711 dolarlık yıllık sağlık harcaması ile AB ülkeleri arasında altıncı sırada yer aldı. Türkiye kişi başına düşen 665 dolarlık sağlık harcaması ile AB ülkeleri arasında sadece Romanya ve Bulgaristan’ı geçebildi. Eritre 15 Kongo 15 Etiyopya 18 Orta Afrika 18 Madagaskar 18 Myanmar 20 Burundi 20 Malawi 25 Çad 25 Nijer 25 Hukuku ve Gazeteciliği Savunuyoruz “Özgürlük, sabah 7’de kapı çaldığında, gelenin sütçü olduğunu bilmektir” sözünü duyduğumda 18 yaşındaydım. Gazeteciliğe, hukuk fakültesi öğrencisiyken başladım. Genç bir adliye muhabiri olarak Anafartalar Adliyesi’nde izlediğim ilk duruşma, Kürt oldukları için dışkı yedirilen Yeşilyurt köylülerinin davasıydı. Sonrasında, 80 darbesinin el koyduğu CHP binasından bozma Devlet Güvenlik Mahkemesi günleri geldi. Ayakta durmakta güçlük çeken sanıkların işkenceden yeni çıktığını tahmin etmek için deneyimli olmak gerekmiyordu. Bütün otoriter rejimlerin, boyun eğmeyen, susmayan, çıkar birliğine yanaşmayan, susmayan herkesi ve her kesimi “devlet düşmanı” ilan ederek ezdiğini anlamam için birkaç yıl yetmişti. HHH Şimdiyse bambaşka bir sınav zamanındayız. Demokratik standartları gelişmiş ülkelerde nefes almak kadar doğal kabul edilen temel hak ve özgürlükleri; adrese, döneme, geçmiş karnelerine bakmadan savunma kararlılığını göstermek gibi yaman bir sınav bu. AKP iktidarının hukuku araçsallaştıran uygulamalarına, yöntemlerine itiraz etmek, ses yükseltmek; bu iktidar süresinin hatırlı bir bölümünde birbirlerinden güç aldıkları ve güç kattıkları gerçeğine rağmen, Cemaat’i savunmak anlamına gelmiyor. Çünkü hukuk, adalet ve basın özgürlüğü kişilere ve olaylara göre tarif edilemez. Ya savunursunuz, ya savunmazsınız. Bu nedenle kendisini “demokrat” olarak tanımlayan kimsenin; başına “ama” veya başka herhangi bir mazeret koyma, “Yesinler birbirini” kolaycılığına düşme lüksü bulunmuyor. Yapılan; bütün girişimlere karşın üzeri örtülemeyen 1725 Aralık operasyonlarından duyulan rahatsızlığa karşı, Cemaat medyası üzerinden, gazeteciliğe yönelik bir gözdağı ve sindirme operasyonudur. Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın, vaktiyle “Onlar gazeteci oldukları için tutuklanmadı” diyerek meslektaşlarımız Ahmet Şık ile Nedim Şener’in tutuklanmasına verdiği iç acıtıcı destek, bugün kendisine yönelik uygulamanın hukuksuz olduğunu söylememize engel değil. Eğer tercihimizi, her koşulda ve herkes için hukuk, adalet ve basın özgürlüğünden yana kullanmazsak, asıl o zaman iktidarın hukuku araçsallaştıran anlayışına ve “rövanşizm” tuzağına yenik düşmüş oluruz. Zaman, geçmiş öfkeler üzerinden “ama” deme zamanı değil. Hem, bırakalım George Orwell’in yaşasaydı ne yapacağına dair faraziyeyi de, yaşarken söylediği şu söze bakalım: “Gazetecilik, birilerinin basılmasını istemediği şeyi yayımlayabilmektir. Geri kalan her şey, halkla ilişkiler faaliyetidir.” AB sağlık için harcadı En üst t eki l er Ruble dışsatımcıyı üzdü Rusya’da yaşanan devalüasyonun ihracatçıları etkilediği ve sıkıntıya soktuğu belirtildi. Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Antalya temsilciği üyeleriyle bir araya gelen Akdeniz İhracatçı Birlikleri Başkanı Mustafa Satıcı, düşen petrol fiyatlarına bağlı olarak Rusya Federasyonu’nda son 11,5 ay içerisinde yaklaşık yüzde 40 devalüasyon yapıldığını hatırlattı. Satıcı, geçen sene 7080 rubleden satılan domatesin bugün 100110 rubleye çıktığını, dolayısıyla tüketimde bir azalma meydana geldiğini belirtti. Norveç 9.055 İsviçre 8.980 ABD 8.895 Lüksemburg 7.452 Monako 6.708 Danimarka 6.304 Avustralya 6.140 Kanada 5.741 Hollanda 5.737 Avusturya 5.407 Çin’den gelen oyuncaklara dikkat Ekonomi Servisi Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, Çin’den dünyaya 80 milyar dolarlık oyuncak ihraç edildiğini, bu oyuncaklara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Eroğlu, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, beş yılda gerçekleştirilen 1,6 milyar dolarlık oyuncak ithalatının yüzde 92’sinin Çin’den yapıldığını belirtti. Çin’den ithal edilen oyuncakların çok iyi şekilde incelenmesi gerektiğini vurgulayan Eroğlu, “Çin’de yapılan üretimde her kaliteden ürüne ulaşmak mümkün. Yani (Çin’den gelen oyuncakların tamamı zararlı) diyerek kategorize etmek yanlış olur ancak kriterlere uygunluğu ve kalitenin çok iyi denetlenmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu. PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, oyuncak ithalatının yüzde 92’sinin yapıldığı Çin’den gelen oyuncakları iyi denetlenmesi gerektiğini söyledi. TESK bu kez sicil affı istedi Ekonomi Servisi Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, bankalar tarafından kara listeye alınan esnaf ve sanatkarların yapılandırılmadan yararlanmak için banka kredisi kullanamadığını, kredi sicillerinin temizlenmesi gerektiğini savundu. Tarımda, aile işletmeleri desteklensin Komisyon geliri hız kesmedi Ekonomi Servisi Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin tarımda her açıdan kendine yeter ülke haline gelmesi, üretim açığının yerli üretimin artırılması ve yapısal sorunların giderilmesi gerektiğini söyledi. Bayraktar, Tutum, Yatırım ve Türk Malları haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, çok çeşitli mikro klimaları barındırması nedeniyle Türkiye’nin hemen her ürünü üretebilen bir ülke olduğuna dikkati çekerek, buna rağmen, tarımın yapısal sorunlarının çözülememesi, teknik ve ekonomik olarak sulanabilecek 2,6 milyon hektar tarım alanının hala sulamaya açılmaması yüzünden başta yağlı tohumlar olmak üzere bazı ürünlerde üretim açığı verildiğini ifade etti. Gıda ve tarımda 5,7 milyar dolar dış ticaret fazlası verildiğine dikkati çeken Bayraktar, tarıma yatırım yapan şirketlerin biraz işler ters gitse, sıkıntıya girse hemen sektörden çıktıklarına dikkati çekerek, “Uzun vadeli düşünmüyorlar. Burada aile çiftçiliği önemli. Bu yıl Birleşmiş Milletler tarafından aile çiftçiliği yılı ilan edildi. Çünkü aile işletmeleri tarımın omurgası. ‘Bu sene kazanamadım, seneye de kazanamam’ diye hemen sektörden çıkmıyor. Sonuna kadar kalıyor. Çünkü başka mesleği yok. Aile işletmeleri desteklenmeli, geliştirilmeli ki tarımda üretim sürdürülebilir olsun.” diye konuştu. Şemsi Bayraktar Ekonomi Servisi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun, (BDDK) 3 Ekim’de yürürlüğe giren, bank aların ücret ve komisyon aldığı işlem sayısını 60’tan 20’ye indiren yönetmeliğe rağmen, bankaların ücret ve komi syon gelirleri artmaya devam etti. Gelirin artması, BDDK’nın bu hamlesine karşılık ban kaların, tarifelere zam yap masının yanı sıra bazı masr afların adının değiştirilerek bu paraların alınmaya devam edilmesinden kaynaklandı. BDDK tarafından yayımlanan aylık verilere göre ban kacılık sektörünün kredi hacminin daraldığı ekim ayınd a, kredilerden alınan ücret ve komisyon gelirleri yüzd e 10.6 arttı. Bankalar kredilerden eylül ayında 4 milyar 358 milyon TL ücret ve komisyon alırken, bu rakam ekimde 4 milyar 822 milyon liraya çıktı. Ücret ve komisyon gelirl eri, geçen yılın ekim ayına göre yüzde 7.1 arttı. Sektörün eylüde 1 milyar 187 milyon lira olan kredi hacmi, ekim de 1 milyar 182 milyon liraya geriledi. Piyasalar siyaset ve faiz kıskacında de ‘ölçülü’ olunacağı mesajını vererek keskin dalgalanmaları önlemeye çalışmıştı. Tansiyon arttı Yılın bitmesine iki buçuk hafta kala küresel piyasalarda Noel Baba rallisi olarak adlandırılan geleneksel yılsonu yükselişi ihtimali düşük görünüyor. Piyasalar bu haftaya da düşen petrol fiyatları, küresel yavaşlama ve ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artırım süreciyle ilgili endişelerle girdi. 1617 Aralık’ta düzenlenecek Fed Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısıyla bu hafta dananın kuyruğu kopacak. Uzun zamandır tartışılan “Faizler kayda değer bir zaman (considerable time) sıfıra yakın kalacak” ifadesinin Fed tutanaklarından çıkartılıp yerine “faiz artışı için sabırlı olunacağı” ifadesinin konabileceği kaydediliyor. Fed benzer bir taktiği 2003 sonundan itibaren gittiği faiz artırımları döneminde de kullanmıştı. Banka ‘sabır’ ifadesini kullandıktan sonra faiz artırımına gitmiş ancak bu kez FOMC toplantısı bu açıdan riskli varlıklar adına potansiyel negatif bir gelişme olabilir. Bu da Türkiye gibi gelişen ülkelerden kaçışın hızlanacağı anlamına geliyor. Türkiye için haftanın en önemli gündem maddesi FOMC olsa da siyasi gelişmeler de takip edilmeye devam edecek. Cuma günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın faiz indirimi isteğini yinelemesiyle dolar 2.31’e fırladı, borsa 84 bin puanın altına geriledi. Diğer yandan 17 Aralık’ın yıldönümü ve 14 Aralık Operasyonu nedeniyle içeride siyasi tansiyonun yüksek olması bunun da piyasaları negatif etkilemesi olası. Bunun yanı sıra bugün eylül dönemi işsizlik verileri ve kasım ayı bütçe verileri, cuma TÜFE beklenti anketi açıklanacak. Ancak verilerin piyasalarda önemli bir etkisi olması beklenmiyor. Yunanistan’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 17 Aralık’a alınması yeni bir siyasi kriz riski yaratırken ülkeye yönelik kurtarma programlarının geleceği hakkında endişeler arttı. Seçimlerde hükümet adayının kazanamaması ülkeyi yeniden bir erken genel seçime sürükleyebilir ve bu da reform programına karşı çıkan Syriza partisinin zaferi ile sonuçlanabilir. Geçen hafta Atina borsası erken seçim edişesiyle sert düşmüştü. Japonya’da dün yapılan genel seçimlerde ise Başbakan Shinzo Abe’nin koalisyonu zafere ulaştı. Ülkede GSYİH 2 çeyrekte birikimli yüzde 9 küçülürken Abe, vergi artışını ertelemiş ve Abenomics’in üçüncü ve belki de en Seçimler izlenecek önemli ayağı olan mali disiplinden taviz vermişti. Yapılan seçim, enflasyonu artırmak ümidiyle Abe’ye onay olacak. Bu da parasal genişlemenin devamı ve şimdilik gevşek maliye politikası demek. Seçim sonucunun Japon Yeni için negatif ve Nikkei 225 için pozitif olması bekleniyor. Öte yandan perşembe günü AB liderlerini Brüksel’de bir araya getirecek olan ve iki gün sürecek olan zirve başlayacak. Görüşülecek konular arasında Ukrayna’nın Rusya politikasına verilecek olan destek, Avro bölgesi ekonomisi, bütçesi ve yatırım programı yer alıyor. En a lt t eki l er Suzan Sabancı Dinçer’e yeni görev Ekonomi Servisi Akbank Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üye Suzan Sabancı Dinçer, “Yönetim Kurulunda Kadın” Danışma Kurulu Başkanlığı bayrağını MV Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Muzaffer Akpınar’dan devraldı. Praesta Türkiye ve Forbes Türkiye işbirliği ile gerçekleşen “Yönetim Kurulunda Kadın” Şirketlerarası Mentorluk Programı’nın ikinci dönemi “iş lideri mentorlar” ile “başarılı kadın yönetici mentiler”in katılımı ile başladı. Programın Danışma Kurulu Başkanlığını 2015 ve 2016’da sürdürecek olan Suzan Sabancı Dinçer, çalışma döneminin ilk yılında, Türkiye’nin de küresel düzeyde yankı getirecek bir görev olan G20 Dönem Başkanlığı’nı üstleneceğine işaret ederek, Türkiye ekonomisinin büyümesi için Türk kadınının ekonomik potansiyelini teşvik etmenin gerektiğinin altını çizdi. TL’den kaçış hızlandı Türkiye piyasalarında bu hafta Türk lirasındaki değer kaybı devam ederken, faizlerde de çıkış eğilimi vardı. Türk Lirası diğer gelişmekte olan para birimlerine göre petrol fiyatlarındaki düşüşle birlikte daha iyi performans göstermesine rağmen, dolar karşısında özellikle haftanın son gününde değer kaybını hızlandırdı. Fed toplantısının yarattığı gerginlik ve artan siyasi riskler TL’yi vurdu. Borsa İstanbul haftalık bazda yüzde 2.36 değer yitirdi. Döviz ve altın ise haftayı kazançla kapattı. Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 3.63 artışla 89.85 liraya çıktı. Cumhuriyet altınının satış fiyatı yüzde 3.58 artarak 607 liraya tırmandı. Dolar yüzde 1.82, Avro yüzde 3.28 yükseldi. Petrol vuruyor OPEC ülkeleri fiyat kırmaya devam ederken petrol fiyatlarındaki düşüş geçen hafta da hızlanarak sürdü. Brent petrol varil başına 61.65, ABD hafif ham petrolü ise 57.81 dolara indi. Fiyatlardaki bu düşüş AB ve ABD’deki toparlanma sürecini tehlikeye sokabilir. Rusya başta olmak üzere ihracatçı ve finansal açıdan petrol ihracatına bağlı olan ülkeler için de düşüşün devamı olumsuz. Rus Merkez Bankası’nın müdahalelerine rağmen ruble serbest düşüşle 58.17 dolardan haftayı tamamladı. Rubledeki düşüşün durdurulamaması TL’yi de negatif etkiliyor. Türkiye’nin de içinde bulunduğu MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar (GOP) Hisse Endeksi de hafta boyunca ise yüzde 4.8 kan kaybetti. ABD’de S&P 500 ise haftayı ise yüzde 3.5 değer kaybı ile sonlandırdı. Bu, son iki buçuk yılın en kötü haftası oldu. Dolar yılsonu ve kâr realizasyonlarının da etkisiyle Avro ve yene karşı hafif geriledi. Ancak gelişen para birimlerine karşı değer kazanmaya devam etti. Avro/dolar paritesi 1.2460, dolar/yen paritesi 118.80 dolaylarından kapandı. Altının onsu 1222.50 dolar düzeyine çıktı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle