05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 KASIM 2014 PAZAR 6 Erdoğan yine gündemi değiştirdi: Amerikayı Kolomb değil Müslümanlar keşfetti HABERLER ‘Küba’daki o dağın tepesine cami yakışır’ de ‘el turco’ olarak tanındılar ve bugün halen de bu sıfatla tanınıyorlar. Latin Amerika’nın İslamla tanışması, 12. yüzyıla kadar dayanır. Amerika kıtasının 1492’de Kolomb tarafından keşfedildiği iddia edilir. Oysa Kolomb’dan 314 sene önce 1178’de Müslüman denizciler Amerika kıtasına ulaşmışlardır. Kristof Kolomb’un hatıralarında Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından bahsedilmektedir. Kübalı kardeşimle bunu konuşuruz. O dağın tepesine bir cami bugün de yakışır. Yeter ki böyle bir şeye müsaade etsinler. Kolomb daha Amerika kıtasını keşfetmeden İslam dini kıtada inkişaf etmiş, yayılmıştı.” Bu Cinayeti Hiç Unutmamalıyız 90 yıllık zeytin ağacı yan devrilmiş, kökleri havada, boşlukta... Yırcalı anne zeytinleri toplamaya çalışıyor. Gözü yaşlı. “Zeytinlerimizi bile toplamaya izin vermediler...” Arkada benzer görüntüler. Zeytin ağaçları birer birer kalplerinden vurulmuş, upuzun yatıyorlar. 3, 5, 10 değil.. 100, 300, 1000 değil, 6000 bin zeytin ağacı... Dallarında, kendilerini yeniden üretmek için her yıl düzenli olarak var ettikleri siyah zeytinler salkım salkım sallanıyor... Zeytinler onların bebekleri. Doğanın zor koşullarında nesillerini sürdürebilmek için her ağaç her yıl kendini yüzlerce bebeğiyle çoğaltma yoluna gidiyor... Düşecek yere tohumu, tutunacak ve filizlenecek... Yüzlercesinden biriikisi bu şansa sahip. Çanakkale Savaşı’nın yere serilen yiğit canları gibi... Srebrenica katliamı mı desem... Yoksa dünya savaşlarında cephelerde binlerce askerin yerde upuzun yatan cansız bedenleri gibi... 90 yaş, zeytin ağaçları için ne kadar erken.. tıpkı genç askerler gibi... HHH Ben neredeyse 500 yıllık1000 yıllık zeytin ağaçları gördüm. Seferihisar Teos antik kentinin terk edilmiş yamaçlarında. İki sıralı dizilmişler, aralarındaki daracık yoldan en fazla, binlerce yıl öncesinin bir “atlı savaş arabası” geçebiliyordu. Sanki ilkyaşamdan fırlamışlardı; yorgun, yaşlanmış, kolları kanatları kırılmış ve küçülmüş... Bedenleri pörsümüş, yamrumuş. Ama canlılardı ve üzerlerinde toplayabileceğiniz tek tük yavruları bile vardı... Sanki varlıklarını birbirine yaslanarak sürdürmek isteyen geçmişin kocamış tanıkları... Ağaçlar da ayakta ölürler, tıpkı atlar gibi... Ama Yırca’da körpecik 6 bin can, duvarın dibine dizilmiş ve cinayet timlerince kafalarına birer kurşun sıkılarak öldürülmüştü... Bir gece karanlığında... Binlerce çığlık eşliğinde, yeri göğü inleten... HHH Benzer ne alçaklıklar görmüştür yeryüzü şüphesiz ki. Vahşetin paraya çağrısının durdurulmaz tırmanışı, yara yıka ilerliyor. 6 bin canlık bir vahşeti birkaç saat içinde gerçekleştiren kafa, beyin, kör para bilinci, ülkede egemen, iktidar. İstanbul’un kuzey ormanlarını, tam kalbinden keserek, yararak, yıkarak geçen insafsız siyaset, bu kez Yırca’da hükmünü sürdürdü... Kara siyaset ve dehşet, Gemlik zeytin ülkesi ve insanları üzerinde esiyor... Yerle yeksan edecekler... Çal Dağı’nı yeşilinden soyup, kuş uçmaz kervan geçmez kirli sarıya dönüştürüyorlar... Katliam 500 bin ağaca doğru gidiyor... Kara düşünce, Ankara’da esiyor. KonduKaçak saray olarak esiyor... Dünyanın en pahalı uçağı olarak esiyor.. Ve dünyanın en pahalı, en lüks, en korunaklı, en zırhlı ve her türlü saldırıya karşı hazırlıklı özel yapım Mersedes’i olarak esiyor... Yırca katliamı, 6 bin canın birkaç saatte infazı ile Ankara’daki dehşet görüntüler, birbirini besleyen, destekleyen, kollayan, birbirlerine varoluş olarak bağlı, biri olmadan diğerinin olamayacağı kadar açık... Yırca cinayeti, ülkedeki tüm cinayetleri anlamanın şifresidir. Maden, inşaat, bütün işyerlerinde ve gösteri meydanlarındaki tüm cinayetler.. Hepsi aynı tezgâhta dokunmaktadır... Yırca’yı unutmayalım. Hiçbir zaman ve asla... İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika kıtasını Kristof Kolomb’un değil, 1178’de Müslümanların keşfettiğini belirterek “Kristof Kolomb anılarında, Amerika kıtasında dağın tepesinde gördüğü bir camiden bahseder. Kristof Kolomb’un bahsettiği Küba’daki o dağın tepesine bir cami yakışır” diye konuştu. Erdoğan, dün Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi kapanış toplantısında konuştu. Zirve dolayısıyla 41 ülkeden 71 temsilcinin İstanbul’a geldiğini kaydeden Erdoğan, zirvenin İstanbul’da gerçekleşmesini çok önemsediklerini vurguladı. Erdoğan, “Az önce Küba’dan değerli kardeşim bizleri Küba’ya davet etti. Zaten bizim şu andaki planlamamız içerisinde var. Nasip olursa 2015’in başlarında Küba’ya bir ziyaretimiz olacak. Latin Amerika ülkelerine inşallah 2015 yılı içinde daha fazla ağırlık vereceğiz. Aynı şekilde Afrika’ya. Bu hafta nasip olursa Cezayir ve Ekvador Ginesi’ne gidiyoruz, oraları dolaşacağız” dedi. Sözü Amerika’nın keşfedilmesine kadar getiren Erdoğan kamuoyunda tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu: “19. ve 20. yüzyıllarda Osmanlı cihan devleti artık dağılırken Latin Amerika’ya göç edenler Osmanlı pasaportuna sahip oldukları için José Martí Küba Dostluk Derneği’nden tepki ‘Erdoğan Müslümanların hamisi kesildi’ SELDA GÜNEYSU ANKARA Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Küba’nın tepesine cami yakışır” sözlerine José Martí Küba Dostluk Derneği’nden sert tepki geldi. Dernek üyesi Göksun Özhan, Erdoğan’ın bu çıkışının altında, Küba’nın komünizmin “simge ülkesi” olması ve Müslümanların “hamiliğine soyunma” anlayışının yattığını belirterek “Müslüman nüfusun binde bir bile olmadığı bir ülkeye cami yapmaya kalkıyor. Önce İran’ı, sonra Suriye’yi ‘şeytan’ gibi göstermeye çalıştılar ancak Küba’yı ‘şeytan’ gibi gösteremeyecekler. Çünkü Küba her şeyden önce bir barış ve dostluk ülkesi” dedi. Özhan, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, Küba’nın “sembolik” bir ülke olduğuna vurgu yaptı. Bu nedenle de hep “sembolik saldırılara maruz kaldığını” kaydetti. “Küba belki ekonomik açıdan, siyasi açıdan küçümsenebilir, dünyadaki dengeleri de değiştiren bir ülke değil ama herkesin bildiği gibi koskoca ABD bile bu ülkenin adını sık sık ağzına alır, konu eder. Çünkü ülke demokratik bir ülkedir, semboliktir” diyen Özhan, Erdoğan’ın da şimdi ABD’yi örnek aldığını dile getirdi. Özhan, şöyle konuştu: “Erdoğan, ABD liderleri gibi Uzak doğu’daki Müslümanların hamisi gibi bir role soyunduğundan böyle bir açıklama yapıyor diye düşünüyorum. Dünyanın öteki ucundaki, Müslüman nüfusun binde bir bile olmadığı bir ülkeye cami yapmaya kalkıyor.” Sosyal medyada yankı buldu Erdoğan’ın “Küba’ya cami” çıkışı sosyal medyada yankı buldu. Esprili bir dille paylaşılan bazı Tweet’ler şöyle: l @denizatam Küba’ya cami yapmaya git de direniş nasıl olurmuş görürsün. l @TarhanMehmet He he, Fidel’e de takke! l @sgrcobanidevesi Küba’ya cami yine makul bir hedef! Ya Mars’a sebil yaptırmak isterse!!!! l @aycanaydogan Che Guevara da Küba’daki Havana İmam Hatip lisesinden mezun ve aynı zamanda hacıymış. l @mehmedsafak Küba’da Alevi mi var? Hayır cami yapalım falan diyorlar ya. l @MiSsNostradamus Türkiye’de camiye ayakkabıyla girenler out Küba’da camiye puroyla girenler in. İstanbul Barosu’nun 21 avukatına türban davası Kocasakal’ın 3 yıla kadar hapsi istendi CANAN COŞKUN İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi 21 avukata, başörtülü stajyer avukat Şule Gökkılıç’ı başörtüsünden dolayı dersten çıkardıkları iddiasıyla dava açıldı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, aralarında Baro Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal’ın da olduğu 21 avukatın görevi kötüye kullandıkları iddiasıyla 1 yıldan 3 yıla kadar hapisleri istendi. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi sanık avukatların baskı oluşturarak inanç özgürlüğünü kısıtlayıcı işlemler yaptıkları öne sürülen iddianamede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu’nca hazırlanan fezlekeye ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün şüpheliler hakkında kovuşturma izni verdiği aktarıldı. Müştekileri arasında araştırmacı yazar Mehmet Yaşar Soyalan ile Şule Gökkılıç’ın olduğu iddianame, Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, İstanbul Barosu’na bağlı avukat Ekrem Erdal Üner’in, İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi’nde 27 Nisan 2012’de “Avukatlık Mesleğinin Nitelikleri” konu başlıklı derste başörtülü Şule Gökkılıç’a “Lütfen çıkar mısınız dersten, ya başınızı açın ya da peruk takıp öyle girin” diyerek Başbakan Davutoğlu’nun danışmanı MahÇupYan: dersten çıkmasını talep ettiği öne sürüldü. Üner’in, Gökkılıç’ın talebini reddetmesi üzerine bu kez, “Ne var yani çıkıp başını açıp girsen çok mu zor, daha önce herkes başını açıp giriyordu, bunlar sonradan türediler. Siyasi simgenin burada bulunması doğru değil” dediği öne sürüldü. Sanık avukatlar Nizar Özkaya ve Nuran Kurtuluş Atahan’ın, İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi’nde 9 Ekim 2012 günü gerçekleştirilen “Ceza Hukuku Bireysel Çalışma Raporu” sunumunda jüri üyesi olarak bulunurken şikâyetçi Şule Gökkılıç’a başörtülü şekilde çalışmaya katılamayacağını belirttikleri iddia edildi. Jüri üyelerinin disiplin kovuşturması yapılması amacıyla tutanak düzenlemelerinin baskı oluşturarak inanç özgürlüğünü kısıtlayıcı işlem olduğu vurgulandı. İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu’nun aldığı kararla eğitim merkezinde stajyer avukatlara yönelik gerçekleştirilen eğitimlere başörtülü halde gelinmemesi yönünde açıklamayı sınıflara astığı ve derslere başörtülü şekilde gelenler hakkında tutanak tutulup disiplin cezaları almaları amacıyla İstanbul Barosu Başkanlığı’na ihbarda bulunarak inanç özgürlüğünü kısıtlayıcı işlemler yaptıkları aktarıldı. İslami kesimin yarısı yolsuzluğun farkında İstanbul Haber Servisi Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun danışmanı gazeteci, yazar ve akademisyen Etyen Mahçupyan, “İslami kesimin en az yarısı yolsuzluk olduğunu düşünüyor, bundan hoşlanmıyor, bundan rahatsız. Bu AK Parti’ye yakışmıyor” dedi. El Cezire’ye konuşan Etyen Mahçupyan, ‘Yeni İslami Gençlik’ diye tanımladığı kuşağın birinin akıl vermesinden hoşlanmadığını, devlet otoritesiyle konuşan herhangi bir sesi de tasvip etmediğini söyledi. Davutoğlu’nu bu kesime ulaşmakta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan daha avantajlı gördüğünü söyleyen Mahçupyan, AKP’nin 2015 seçimlerinden sonra yeni bir döneme girip rahatlayacağını ve seküler kesime açık olacağını da savundu. Mahçupyan “Genelde yolsuzluk olayları, kentleşme meselesi, madenlerden gelen ölüm haberleri, yeni müteahhit sınıfının kontrolsüz hale gelmesi, çok açık söylemek gerekirse bir tür hoyratlık kelimesi ile özetleyebileceğimiz bir alan var. AK Parti bunu isteyerek üretmedi ama şu anda kontrol edilemeyen bir alan olduğunu da görüyoruz” dedi. Mahçupyan “Şu anda baktığımız zaman anketlerde ve TESEV’deki odak grup çalışmalarında şu gözüküyor: İslami kesimin en az yarısı yolsuzlukların olduğunu düşünüyor ve bundan hoşlanmıyor, bundan rahatsız. Bu AK Parti’ye yakışmıyor diyor. Kendilerinin desteklediği partinin yapmaması gereken bir şey olarak görüyorlar, karşılar. AK Parti yönetimi bunun farkında. Bu, partinin içinde şu anda açıkça konuşulan bir şey” diye konuştu. Mahçupyan, sözlerine şöyle sürdürdü: “17 Aralık’ta sadece 1. dosya ortaya çıksaydı ve zamanında çıksaydı o bakanlar anında istifa etmek zorunda kalırlardı, soruşturma açılırdı. Ama bekletilip diğerleriyle birleşip arkadan 25 Aralık geldiği zaman Erdoğan bakanların istifasını ‘bu başka bir şey, siyasi bir olay’ diye düşünerek istemedi.” Belge astılar iddiası MİLLİ EĞİTİM BAKANI SÖZ VERDİ CHP lideri Kılıçdaroğlu Giresun’da AK Saray’ı eleştirdi ‘Bin odalı sarayla itibar değil alay sahibi olunur’ Yurt Haberleri Servisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 milyar 370 milyon liraya Atatürk Orman Çiftliği’ne yaptırdığı Ak Saray’ı eleştirdi. Giresun’da geceyi geçirdiği otelde sivil toplum örgütü temsilcileriyle basına kapalı kahvaltı yapan Kılıçdaroğlu, partisince 19 Eylül Spor Salonu’nda düzenlenen bölge toplantısının açılışında konuştu. Türkiye’de herkesin kaygı içinde olduğunu, belirten Kılıçdaroğlu, “İşsizlik var mı? Var. Üretici memnun mu? Değil. Hayatın her alanında sorunlar ve kaygılar var. Ülkeyi yönetmeye hazırız. CHP iktidar olursa memleketi yönetemezmiş. Şu soruyu sorun onlara; devleti kuran, devleti yeniden inşa eden bir parti hangi gerekçeyle devleti yönetemez? ‘Mevcut iktidar gibi devleti yönetemez’ diyorlarsa, doğrudur. Biz onlar gibi devleti yönetemeyiz. Kul hakkı yemeyiz” dedi. “Sana verilen sosyal yardım onların götürdüklerinin artığıdır” diyen Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında sosyal yardımları en az 2 katına çıkaracaklarını vurguladı. “Kin, öfke, önyargıyla devlet yönetilmez, devlet akılla yönetilir” diyen Kılıçdaroğlu, “Bu topluma sesleniyorum, kul hakkı, haram yemiyoruz. Saraylarda oturmuyoruz. Senin verginle kendimize saray yapmıyoruz. Bütün sınırlarımız yolgeçen hanı. Bin odalı saray yapmakla itibar sahibi olunmaz, alay sahibi olunur. İtibarsızlık sahibi olunur.” Türkiye Ziraatçılar Derneği Karadeniz Bölge Toplantısı’nda da ko Avcı: Sansür yapmayacağız ASLI ULUŞAHİN Kılıçdaroğlu, çocuklarla fotoğraf çektirdi. (DHA) nuşan Kılıçdaroğlu, “Almanya gibi bir ülkeysen, 5 – 6 otomobil markan tüm dünyada satılıyorsa, bilgiyi, teknolojiyi yakalamışsan, itibarlı ülke olursun. Merkel bir apartman dairesinde oturuyor? İrlanda’ya gittik heyetle. Tek başına kapısını açan bir adam gösterdiler, İrlanda’nın Başbakanı dediler” dedi. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, dün ziyaret ettiği 33. Istanbul Uluslararası Kitap Fuarı’nda, bakanlıkça hazırlanan ve yayıncılar arasında kaygı uyandıran “Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim ve Kültür Yayınları Yönetmeliği” hakkında açıklamalarda bulundu. Bakanlığın yayıncılığının, sektöre alternatif olmayacağını, diğer yayıncıların sahasına girmeyeceklerini belirten Avcı, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayıncılığını, sektöre alternatif olarak görmüyoruz. Tam tersine yayıncılık sektörünün ticari yahut da kendisi açısından cazip bulmadığı için basmaktan imtina ettiği kitapları, Milli Eğitim Bakanlığı olarak eskiden basmıştık, şimdi de onları basacağız” dedi. Avcı, yönetmeliğin, okullara girecek ders kitapları dışındaki tüm yayınlara Bakanlık denetimi getireceği, sansür uygulamasına dönüşebileceği yönündeki soruya ise “Yönetmeliğin ne anlama geldiği ve gelmediğiyle ilgili yayıncılarla görüştük ve görüşüyoruz. Dolayısıyla öyle bir sansür söz konusu olmaz” yanıtını verdi. “Bunlar yayıncıların sözleri, onlar yönetmeliğim uygulamasından kaygı duyuyorlar” ifadesi üzerine de Avcı “Sansür olmayacak, bu da bakanın sözü” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle