05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 12 PAZAR YAZILARI CUMHURİYET 16 KASIM 2014 PAZAR Eylemlerin İsveç festivaline Türk baharatı A Brüksel’i vrupa Birliği (AB) kurumları ile ön plana çıkan Brüksel, NATO’nun da aralarında bulunduğu birçok uluslararası örgütün genel merkezine ev sahipliği yapıyor. Kentte Belçika, AB ve NATO nezdinde bir çok diplomat, binlerce kayıtlı basın mensubu ve lobici çalışıyor. Bazı çıkar grupları ve sermaye sahipleri lobicileri kullanırken sendikalar ve halk da Brüksel sokaklarına dökülerek sesini duyurmayı amaçlar. AB karar verme mekanizmalarını etkilemek isteyenlerin eylemleri genellikle komisyon ve konsey binalarına yakın Schuman Meydanı (Place Schuman) veya Avrupa Parlamentosu yakınındaki Lüksemburg Meydanı’nda (Place du Luxembourg) yapılır ya da kentin başka bir yerinde örneğin Kuzey Tren İstasyonu’nda başlayıp buralarda sona erer. Bir bakarsınız Avrupa Sendikalar Konfederasyonu Avrupa hükümetlerinin kemer sıkma politikalarını protesto etmek amacıyla Avrupa’nın dört bir yanından emekçileri Brüksel’e yığar. Bir bakarsınız AB’nin hayvancılık politikalarına kızan Avrupa Süt Üreticileri Birliği, 800 traktörle kenti işgal edip taleplerini iletir. İnsan hakları ihlalleri, küreselleşme ve savaş karşıtı yürüyüşlerin adresi ya Schuman Meydanı ya da Lüksemburg Meydanı’dır. AKP’nin baskıcı tutumunu protesto edenler de hemen soluğu Schuman Meydanı’nda alır. Gezi Parkı eylemleri ile dayanışma eylemlerinin adresi ise Lüksemburg Meydanı olmuştur. NATO’yu protesto edenler NATO önünde, Amerika’yı protesto edenler ise ABD Büyükelçiliği önünde sık sık eylem yaparlar. Brüksel eylem konusunda bereketlidir. AB, NATO ya da ABD protestosu yoksa mutlaka bir savaş karşıtı gösteriye rastlarsınız. O da yoksa Belçika halkının yürüyüşlerine denk gelirsiniz. Şiddeti, ırkçılığı protesto eylemleri de Brüksel sokaklarını hareketlendirir. Belçika iç meseleleriyle ilgili eylemlerin güzergâhı ise genellikle Kuzey ve Güney tren istasyonları arasıdır. Kuzey Tren İstasyonu’nda toplanılır, kent merkezinden yürünerek Güney Tren İstasyonu’na ulaşılır. İstasyon yanındaki meydanda konuşmalar yapılır ve eylem sakin bir şekilde sona erer. Brüksel 6 Kasım’da BRÜKSEL bu güzergâhta renkli bir eyleme daha tanık oldu. 15 Aralık’ta ulusal greve hazırlanan 3 büyük sendikanın, ERDİNÇ merkez sağ federal UTKU hükümetin kemer sıkma politikalarına ve emeklilik yaşını 67’ye çıkarmaya karşı organize ettiği eylem 120 bin kişinin katılımıyla Belçika’da son yılların sosyoekonomik talepler içeren en başarılı protesto gösterisi olarak kayıtlara geçti. Kuzey İstasyonu’nda bir şenlik havasında toplanan emekçiler ve aralarında opera sanatçıları ve çalışanları gibi çok geniş bir yelpazeden insanların da bulunduğu kaygılı vatandaşlar yer yer müzik ve dans eşliğinde orantısız zekâ ürünü esprilerin de desteği ile neşeli bir yürüyüşe geçtiler. Sosyalisti, Hıristiyan demokratı ve liberali aynı talepler etrafında kenetlenmişti. Başbakan Charles Michel ve 3 önemli bakanının sahnede kartondan gerçek boyuttaki fotoğraflarının yer aldığı ve eylemcilerin top fırlattığı ya da iplerini çekerek devirdikleri temsil görülmeye değerdi. Eylem yapan yolunmuş tavukların görsel olarak kullanıldığı, eylemin ana pankartında ise “Herkes yolunuyor. Şimdi diren” yazıyordu. İleride tavuk kostümleri içerisinde bazı eylemcilere rastlamak bu nedenle sürpriz olmadı. Yürüyüş güzargâhı üzerinde bulunan tarihi Borsa Binası önünde ise tatil beldelerini andıran kocaman bir “Vergi Cenneti Belçika” görseli dikkat çekiyordu. Hayalet şeklinde giyinmiş eylemcilerin elbisesinin üzerinde ise “Sermayenin kaçmasına engel olun” yazarak vergiden kaçan büyük sermayenin altı çiziliyordu. Biraz ileride kenara dizilmiş maskeli eylemciler kocaman “Maskeler düştü” pankartı altında eyleme teatral bir boyut kazandırıyordu. Kenarda para babası kostümleriyle bankaları ve vergiden kaçan büyük sermayeyi simgeleyen eylemci ile fotoğraf çektirmeden geçmek olmazdı. Cenaze arabası üzerinde götürülen tabut ise sosyal devletti. “İklimi değil, sistemi değiştirin!”, “Savaştan tasarruf edin, eğitimden değil” yüzlerce slogan arasındaydı. Gözlerde umudun parıltısı ve neşe ile başlayan eylem, bazı gözlerdeki biber gazı iziyle sona erdi. Sağanak eylemli Brüksel, bu eylemle, metrekare başına düşen eylem sayısını arttırarak dünya kentleri arasında zirvedeki yerini daha da sağlamlaştırdı. [email protected] S ağım, solum göz alabildiğince yeşil çam ormanları. Yenilenmiş asfalt yolda kayarcasına giden otobüsün içinde masal diyarında gezer gibiyim. Rakım biraz yükselince sis devasa ağaç gövdelerinin yarısına kadar iniyor. Burası Småland (Smoland okunuyor). Stockholm’den üç saatlik otobüs yolculuğuyla girdiğimiz Småland’ın doğusu Baltık, batısında Götaland yer alıyor. Småland Kültür Festivali’ne gidiyoruz. Elleri maharetli Smålandlıların yaratıcılıklarını da göreceğiz. Tasarımda sadelik ve minimalizmin en güzel örneklerini yaratan sanatçıları da tanıyacağız. Småland coğrafi olarak çok geniş bir alana yayılmıyor. Kısa ziyaretlerle iki günde her köşesini görmek olanaklı. Çocuk masallarının en güzel örneklerini yazmış olan Pippi Uzun Çorap’ın yaratıcısı Astrid Lindgren Wimmerby doğumlu. Kitaplarının yayımlanmadığı ülke herhalde kalmadı. Småland onunla gurur duyuyor. Size bir başka Smålandlıdan söz edeyim. Hemen bileceksiniz. Ikea’nın kurucusu Ingvar Kamprad. O da Älmhult kasabasından. Dünyanın en zengin adamlarından biri. Mobilyacılıkta devrim yaratan bu adam bölgesine ilham kaynağı. İsveç’in onlarca ünlü mobilya tasarımcısı ve üreticisi bu bölgede yaratıcılığı, girişimciliği tetikliyor olsa faaliyet gösteriyor. Ikea orta gelirlilerin gerek. Bölge insanının bu özelliğini evlerini donatmış, yenileri İskandinav anlatan güzel özdeyişler var. Birisi çok tasarımının seçkin örneklerini üretiyor. hoşuma gitti: “Bir Smålandlıya bir Dünyaca ünlü İsveç kristallerinin keçi ver sana bir servet yaratsın.’’ üretim yeri de Småland. Japon, Alman, İsveççesi kafiyeli olduğundan kulağa Amerikalı turist grupları otobüslerle şiir gibi geliyor. “Ge en smålänning gelip kristaller arasında kendilerini en get, han skapar en förmögenhet”. kaybediyorlar. Bölgede 750 bin kişi Baksanıza Gislaved, Värnamo, yaşıyor. Toprak taşlı olduğundan Vaggeryd ve Gnosjö kasabalarında ekilmeye elverişli değil. Bu yüzden toplam 85 bin kişi yaşıyor. Şirket 17. yy’dan itibaren Smålandlılar sayısı ise 15 bin. Bunların arasında çok Amerika’ya göç etmeye sayıda ihracata yönelik üretim STOCKHOLM başlamışlar. 1800’lerin yapan var. Eskiler Gislaved ortasından itibaren lastiklerini, keten ayakkabılarını yoğunlaşan göçün hatırlayacaktır. Bölgenin havası ağırlığını da bu bölge yeni gelenleri de etkiliyor olsa insanları oluşturmuş. gerek. Beş parasız Värnamo’ya Ama geriye kalanlar gelen Mersinli Kadim Akça bölgeyi canlandırmayı da bugün bölgenin sayılı OSMAN İKİZ başarmış. Smålandlılara işadamları arasında. Husqvarna soracak olursanız bölge da Småland’da. Belki insanını iyilik tanrısı yaratmış, verimli eskilerden Husqvarna bisikletlerine, topraklarda yaşayan ama eğlenceyi, motosikletlerine binenler, dikiş içkiyi çok seven güneydeki Skånelileri makinelerini kullananlar vardır. ise utanç tanrısı. Bölgeler arasında ufak Smålandlılardan söz ederken kültür taşlamalar da hoş oluyor doğrusu. Ama festivalini az daha unutacaktım. Ünü Prof. Axel Key’in söyledikleri efsane İsveç dışına taşmış soprano Susanne falan değil. “İsveç başarısını yedi Ryden, çevrenin de desteğiyle kişiden birinin Smålandlı olmasına doğduğu bölgeye hizmet amacıyla üç borçlu’’ diyor profesör. Elverişsiz yıl önce kültür festivali başlatmış. Bu koşullarda yaşam savaşı vermek yıl kuzeyle doğuyu buluşturmak için Türkiye’yi seçmiş. Sanatçı inceliğiyle Batı ve Doğu’nun sentezi olarak gördüğü Türkiye’den bu özellikleri yansıtan sanatçıları davet etmiş. Camerata Smyrna Üflemeli Çalgılar Beşlisi ile derviş dansı için Kadir Somuk. Konser ve dans gösterisi Lamhult kasabasında Lamhults mobilya fabrikasında yapıldı. Ama önce mimar Nevzat Sayın’ın mimar ağırlıklı topluluğa verdiği semineri dinledik. Nevzat Sayın Sabancı Kültür Merkezi için The Seed adlı konser salonunu nasıl tasarladığını anlattı. Bu salonun özelliği sandalyelerinin farklı renklerde olması. Sayın, tasarımını gerçekleştirmek için değişik üreticilerle görüşmüş ancak sadece Lamhults mobilya fabrikası bu projeye uygun sandalye üretebileceğini söylemiş ve üretmiş. Sonuçtan herkes memnun. Büyük ilgi gören Türk müzisyenlerin konseri, dans ve mimari tasarım öyküsü kültür festivaline lezzet katan baharat oldu. Son gecenin unutamayacağım şakası ise yaratıcılığın tekellerinde olduğunu düşünen Smålandlı bir mimarın kulağıma eğilip “Nevzat Sayın acaba Småland kökenli mi” diye sormasıydı. [email protected] B kültür şöleni... Ubud’da bir ‘Size çocuk gibi sarılıyorlar’ A ir edebiyatkültür organizasyonu düşünün, zihninizi gün boyunca çeşitli kültür faaliyetleriyle doyuracak. Bir taraftan sizi birkaç günlüğüne dış dünyadan tamamen koparırken aslında o dünyayı biraz daha derinlemesine düşünme, konuşma fırsatı verecek. Bunu, bazen bir yazar ile söyleşerek, bir şairden şiir dinleyerek, bir hayat kadınının tecrübelerini anlatması, belki bir müzik dinletisi ya da bir film gösterimi ve film ekibiyle sizi bir araya getirerek yapacak. Paylaşılan mekân bazen bir sanatevi, lokanta ya da bir bar olabilecek. Bir söyleşide panelist olan bir yazar, katılımcı, diğerinde moderatör olarak karşınıza çıkacak ya da yanınızda oturup dinleyici olacak. Bir oturuma katıldığınızda eşzamanlı devam eden diğerlerine katılamayacağınız için aklınız orada kalacak. Ama hayat da böyle değil mi, seçim yapmak gerekecek. Söyleşiler arasındaki boşluk o kadar kısa ki öğlen yemeğini atlamak mümkün. İşte o zaman çantadaki kuruyemişler midenizi bastırırken acele aldığınız bir kahve tekrar odaklanmayı sağlayacak. Bunların yanı sıra bulunduğunuz ortamdan dışarıya çıktığınızda kendinizi tropikal iklimin kucaklayan, nemli sıcağında bulacaksınız. Hindu tapınaklarının ortasında yürüyüp günlük adaklarını dört bir yana serpiştirilmiş putlarına sunan Balili kadınlara ilgiyle bakarken ortalığı saran tütsü kokusuyla farklı bir diyarda olduğunuzun ayırdına varacaksınız. Güne hoş bir yoga öğretmeninin enerjisiyle yoga yaparak başlamak bile Diğer taraftan tanınmış seyahat yazarı İngiliz Colin mümkün... Duymadıklarınızı duyup, öğrenip, bilgi Thubron 7 yaşında yatılı okula gönderilmiş olmanın dağarcığınızı genişletirken yazarına kitap imzalatıp seyahat yazarı olmasına etkisinden söz edip küçük dünyanın çeşitli yerlerinden yeni kişiler tanıyıp, yeni bir valizle nasıl uzun seyahatler yaptığından bahsetti. Ortadoğu gezilerini anlatırken sık sık Türkiye’nin de arkadaşlıklara yelken açabileceksiniz. Tanımlamaya adını geçirdi. Bali’de yaşayan iki genç İngiliz kadın çalıştığım dünyanın öteki ucunda Endonezya’nın yazar Sarah Alderson ile Becky Wicks, günümüzde Bali adasında yılda bir gerçekleşen Ubud Yazarlar ve bir kitabı kâğıda basmadan da internet ortamında nasıl Okurlar Festivali. Güneydoğu Asya’nın en büyük ve geniş kitlelere ulaşılabileceğine değinip, bu konudaki tanınmış kültür olayı. Bu yıl 15 Ekim tarihlerinde 11. kendi tecrübelerini paylaştı. Çocuk kitapları yazarı kez yapıldı. Festivalde 235 kültür olayı 50 mekânda gerçekleştirildi. Endonezya ve dünyanın 25 ülkesinden Avustralyalı Alison Lester, tam da artık yazamadığını düşünürken bir uçak yolculuğunda gelen ilhamla 165 yazar, şair, sanat insanı yer aldı. Bu yılki festivalin kitabını nasıl bitirip en çok satanlar arasına girdiğini bir özelliği de BaliHindu takviminde kutsal bir gün anlattı. Başka bir oturumda ise uzun yıllar olan Saraswati gününe denk gelmesiydi. UBUD Endonezya’da yaşamış, “Endonezya vs.” Bilgi ve bilgelik tanrıçası olan Saraswati’ye kitabını yazan, Reuters’in eski muhabiri, adanmış bugünde Bali’de sokaklar da Elisabeth Pisani Endonezya’da kanıksanmış şenlenmiş; bir taraftan dini, diğer taraftan olan rüşvet ve yolsuzluk olaylarının iç kendini kültüre adamış hacılar Ubud’un yüzünden bahsediyordu. Programda yer tüm sokaklarını doldurmuştu. Festivalin almasına karşın Nobel ödüllü İngiliz yazar GÜLSEREN ana mekânlarına yakın olan Gunung TOZKOPARAN Naipaul son anda festivale katılamadı; Lebah Tapınağı’nda hafta sonu boyunca JORDAN onun yerine Bangladeş asıllı İngiliz yazar çeşitli kutsal törenler de izlenebildi. Konu Zia Haider Rahman geldi. Özetle festival festivalin ana temasını oluşturduğundan birçok ilginç konu ve konuk ile dopdoluydu. birçok oturum bilgi ve bilgelik temasını içermekteydi. Bali’de 2002’de gerçekleştirilen bombalı saldırı sonucu Festivalin dili İngilizceydi. Japon yazar Minae 88 Avustralya, 38 Endonezya vatandaşı hayatını Mizumura uzun yıllar ABD’de yaşamakla beraber kaybetmişti. Bu acı olaydan sonra Bali’nin etkilenen romanlarını Japonca yazmış olmaktan dolayı biraz imajını düzeltmek, kültür ve sanat faaliyetleri ile pişmanlık duyduğunu söyledi. Sebebini de İngilizce tekrar gündeme getirip eski popülerliğini kazandırmak yazmanın daha geniş kitlelere ulaşma şansını artırması amacıyla başlatılan festival kâr amacı gütmeyen olarak açıkladı. Endonezyalı yazar Maggie Tiojakin Yayasan Mudra Swari Sarasvati Vakfi’nın bir projesi yeni yetişen Endonezyalı gençlerin aralarında olup birçok kurum ve kuruluş tarafından, büyük oranda İngilizce konuşmasından yakınmakta, anadillerini da Avustralya hükümeti tarafından desteklenmekte. yavaş yavaş kaybettiklerini izlemekten duyduğu Gelecek yıllarda Türk yazarlarımızı da görmek dileği endişeyi, yine İngilizce olarak dile getirmekteydi. ve Türkiye’nin de böyle bir festivale ev sahipliği MalezyalıÇin asıllı genç yazar Tash Aw iki dilli yapması umuduyla... yetişmesinin İngilizce yazmasını nasıl etkilediğini [email protected] ve neden Londra’da yaşayıp orada yazdığını anlattı. lmanya’daki 740 bin öğretmenden sadece yüzde biri yabancı kökenli. Okul yönetiminde ise hemen hemen yoklar! 1959 Bandırma doğumlu Ümit Arabacı BadenWürttemberg eyaletindeki Türk kökenli ilkokul müdürü! 19912006 arası öğretmenlik yaptıktan sonra önce müdür yardımcılığına, oradan da iki yıl önce AstridLindgren İlkokulu’nda müdürlüğe yükselen Ümit Bey’le çalışma odasında hoş bir sohbet ettik. Ren ve Neckar nehirlerinin birleştiği 290 bin nüfuslu Mannheim, Almanya’nın en büyük iç limanı. 177 değişik ülkeden insanlara kapılarını açan endüstri kenti Mannheim’da 30 bin Türk yaşıyor. Çoğu okulda yabancı kökenli öğrencilerin sayısı Alman öğrencilerin çok ötesinde. Ümit Bey’in müdürlüğünü yaptığı okulda da koridorlarda, bahçede koşuşturan 180 çocuğun yüzde sekseni yabancı kökenli. Ümit Arabacı “Bu yabancıların da yarısı Türk kökenli” diyor. “Çocuklarımızın başkalığı, açıksözlülüğü ve hoşgörüyü çok genç yaşta öğrenmeleri için en güzel ortam böyle bir okul.” 2012’de onu bu göreve getiren makam aradan iki yıl geçtikten sonra “Ümit Bey’le en doğru seçimi yaptığımızı anladık” diye konuşuyor. “O kültürler arasında bir köprü, yabancı çocuklara bir örnek.” Almanya’da sadece Türkiye kökenli küçük çocuklar ilgi beklemiyor, elli küsur yıl önce bu ülkeye adım atmış şimdinin çok yaşlıları da... Çoğunun doğdukları topraklarla hiç bağlantısı kalmamış. Yaşamlarının son dilimini Almanya’da geçirmek zorundalar. Belli bir yaştan sonra da bakımları gerekiyor. Eşleri, çocukları çok zor durumlara düşüyor. Resmi verilere göre Almanya’da bakıma muhtaç yaklaşık 450 bin yaşlı Türk’ün 25 bininin sürekSTUTTGART li bakıma gereksinimi var. Mannheim’da okul müdürü Ümit Arabacı’nın ardından Uyum ve Dinlerarası Diyalog Enstitüsü Müdürü Talat Kamran’la da buluşAHMET tuk. Konumuz bakımı gereARPAD ken yaşlılar, ağırlıklı olarak da tabii Türkler. Ağır hasta veya demans olmuş birinin evde bakılması olanak dışı. Yaşlı eşinin bu zor görevin altından kalkamadığı durumlarda onun bir hastaneye veya bakımevine gitmesi zorunlu. İşte bu aşamada son yıllarda “İslami manevi bakım” sorunu da ortaya çıktı. Talat Kamran, Hıristiyan toplumunda kilisenin de desteği ile manevi rehberliğin alışmış bir görev olduğunu söylüyor. Mannheim ve çevresindeki 17 hastanede şu anda 20 Müslüman manevi rehber görev yapmakta. Resmi verilere göre BadenWürttemberg’de 170 Müslüman manevi rehbere gereksinim var. Kamran, Müslüman manevi rehber ve Türk hastabakıcılar yetiştirmekte çok geç kalındığı görüşünde. Uyum ve Dinlerarası Diyalog Enstitüsü’nün hedefi üç yıl içerisinde bu açığı kapatmak. Müslümanların kültürünü, dini duyarlılığını, yemeiçme hassasiyetini, ölüm kültürünü diğer elemanlardan daha iyi bilen bu görevliler haftada biriki gün gönüllü çalışıyor. Manevi rehberler ölüm döşeğindeki hastalar için Kuran okuyor, Kelimei Şahadet getirmesine yardımcı oluyor. Müslüman manevi rehberler iki kültür arasında köprü olan insanlar. Onlar herkesin yapamayacağı zor bir işi severek yerine getiriyorlar. Altı ile sekiz ay süren eğitimlerine Bilkay Öney’in Uyum Bakanlığı ile Robert Bosch Vakfı destek veriyor. Kısa süre önce göreve başlayan bir Türk kadının sözleri göğüs kabartıcı: “Bu iş para için yapılmaz. Kalbiniz ve elleriniz bir çalışacak. Yeri geldiğinde size çocuk gibi sarılıyorlar... Ölümle iç içesiniz... Sağlam bir psikoloji gerekiyor.” www.ahmetarpad.de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle