Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 KASIM 2014 PAZAR 4 HABERLER ‘Duvar’a Öbür Taraftan Bakış Sevgili, Paris’te kaldığım 11 gün içinde medyanın en fazla üzerinde durduğu üç konudan biri “Berlin Duvarı” oldu. 9 Kasım günü Utanç Duvarı adı da verilen Berlin Duvarı’nın yıkılışının 25. yıldönümü idi. Fransız medyasındaki yayınlar o günle de sınırlı kalmadı; öncesinde ve sonrasında belgesellerle, dizilerle olay anlatıldı ve anıldı. Aslında yapımına 13 Ağustos 1961’de başlanan, Berlin’in doğusu ile batısını ayıran bu 43 kilometrelik duvarın yıkılışı, İkinci Büyük Savaş sonrası başlayan bir dönemin de sona ermesi anlamını taşıyordu. Sovyetler Birliği ve önderliğindeki blokun çöküşünün başlangıcı bu olay olarak kabul edilir. Nitekim iki Almanya’dan biri olan Demokratik Alman Cumhuriyeti (DAC), “Duvar”ın 9 Kasım 1989’da yıkılmasının üzerine 13 Ekim 1990’da tarihe karışmıştır. Duvarın varlığına rağmen, o süre içinde 5 bin kişi Doğu Berlin’den Batı Berlin’e kaçmayı başarmış, ama buna karşılık sayıları tam olarak bilinmese dahi 238’e kadar ulaştığı iddia edilen insan, kaçarken DAC güvenlik kuvvetlerinin ateşi sonucunda dramatik bir biçimde can vermişlerdir. Yapılan yayınlarda da rejimin, baskıcı yapısının altı çok çizildi. Zamanında, ileri sürülen savlar da, bugün söylenenler de büyük ölçüde, gerçeği vurgulamaktaydılar. Gerçekten Alman Demokratik Cumhuriyeti baskıcı rejimdi. Yaşamamalıydı. HHH Berlin Duvarı’nı ilk kez büyük Vietnam mitingi için gittiğim ve Kızıl Rudi diye anılan karizmatik gençlik lideri Rudi Dutschke ile de tanıştığım 1968 Şubatı’nda gördüm. Marksist olan Rudi Dutschke de Doğu Alman rejimini ve duvarı desteklemiyordu. Ben duvara başka bir açıdan baktığım için, onu değişik duygular içinde seyrettim. Herkes duvara insanların doğudan batıya geçişlerini önleyen bir engel olarak bakıyordu. Ben ise üzerinde bulunduğum platformdan Batı Berlin’den Doğu Berlin’e bakarken, aksi yönden eğiliyordum olaya. Önce militarist Almanya’ya, sonra Nazi Almanyası’na başkentlik yapmış olan Berlin’de nice yıllar doğuya açılma politikaları oluşturulmuştu. “Drag Nach Osten” (Doğuya doğru yürüyüş) politikası XII. yüzyıldan itibaren bir Cermen rüyasıydı. Buna daha Kayzer Wilhelm zamanında Friedrich Ratzel’in “Lebensraum” (yaşam alanı) görüşü de eklenince, “bir halk kendinden sonra gelen yeni nesillerle aynı topraklarda oturup kalamaz, çünkü sürekli büyür, bu yüzden genişlemek zorundadır” görüşü egemen olmaya başladı. HHH Militarist Wilhelm Almanyası’nın doğuya doğru genişleyerek elde edeceği yaşam alanları içinde Osmanlı toprakları da vardı. Birinci Dünya Savaşı ittifakı bunu herhangi bir şekilde değiştirmiyordu. Nitekim, İttihatçılar’ın Maliye Nazırı Cavit Bey kapitülasyonları kaldırma kararına en fazla karşı çıkanın, İstanbul’daki Alman Büyükelçisi Wangenheim olduğunu söyler. Wilhelm Almanyası’nı etkileyen Ratzel’in Hitler’i etkilememesi düşünülemezdi. Nitekim Ratzel’in Lebensraum görüşü Hitler politikalarına egemen oldu ve Hitler’in doğuya doğru yürüyüşü milyonlarca insanı yaşamından etti. Batı Berlin’den doğru “Duvar”a bakarken, bunları düşündüm ve mırıldandım: Al sana “Darg Nach Osten”! Al sana “Lebensraum”!, Şimdi artık Berlin’in doğusuna bile geçemiyorlar. Ne hoş! Evet “Duvar” o amaçla dikilmemişti. Ama olsun! Kaderin hoş cilvesiydi ya yine de. O yüzdendir ki ben duvara hep başka açıdan baktım. Bu da tabii ki, DAC’ye egemen olan Stassi zihniyetinin desteklenmesi demek değil. Geçen hafta “Duvar” ile ilgili programları izlerken düşündüm: Tarihi bize ezberlettiklerinden başka gözle izlesek zaman zaman, ne ilginç olurdu. ‘Ankara’ya defalarca para götürdüm’ EMİNE KAPLAN ANKARA 4 eski bakanla ilgili rüşvet aldıkları iddiasıyla kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu’na bilgi veren Rıza Sarraf’ın kuryesi Muhammed Sadık, eski Bakan Egemen Bağış’ın Sarıyer Hill Park Sitesi’ndeki evine bir kutu götürdüğünü, ancak içinde ne olduğunu hatırlamadığını söyledi. Sadık, 30 Ağustos 2013 tarihinde eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan’a sırt çantası içinde Ankara Royal’de 2 milyon Avro, 2 milyon dolar ve 1.5 milyon TL teslim ettiği iddiasıyla ilgili olarak “Bahsedilen tarihlerde Ankara’ya para götürmemiz söylendi. Ancak bu parayı kime verdiğimizi hatırlamıyorum. Zaten ben Ankara’ya çok defa para götürdüm” dedi. Sadık, para dolu çantayla uçağa binerken polisin çantayı açtığını, sonra kendilerine teslim ettiğini söyledi. Alt Komisyon’un İstanbul’da tanık olarak çağırdığı Rıza Sarraf ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’in yanı sıra Sarraf’ın kuryesi Murat Öziş, Sarraf’ın ortağı Abdullah Happani ile Rüçhan Bayar, Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Sarraf’ın kuryesi Muhammed Sadık, işadamı Ali Ağaoğlu, eski Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Aydınlar, Sarraf’ın uçağındaki hostes Zeynep Körükçü, komisyona şu bilgileri verdi: Muhammed Sadık: (28 Ağustos 2013 tarihinde Vakko’dan pantolon ya da kravat alarak Sarıyer’deki Hill Park Sitesi’ne teslim ettiği iddiası) Rıza Sarraf benim patronum olur. Ben her gün birçok yere görevli olarak gider gelirim. Müşterilere para getirip götürme işini yaparım. Bana şuraya şu adrese gidilecek şu para verilecek veya şu paket verilecek ya da şu emanet verilecek derler, ben de alır götürürüm. Götürdüğüm emanetleri bazen kendim alırım, bazen de içinde ne olduğunu görürüm, bazen de görmem, bilemem. Bahsedilen adrese yanılmıyorsam Ramazan Bayramı münasebetiyle gittim. Bayram olduğu için yanılmıyorsam bayram çikolatası götürmüştüm. İstinye’deki siteye girdiğim zaman güvenlik görevlileri ile karşılaştım. Şu numaraya gideceğim diye bir numara belirttim. Hatta bir de kadın ismi vardı. Güvenlik görevlileri o kadına haber verdiler. Bahsedilen kadın çıktı geldi. Paketi ona verdim. Verdiğim paket bir poşetti ama naylon mu karton mu şu anda hatırlamıyorum. Bayram olduğu için çikolata olacağını tahmin ediyorum. İçini açıp bakmadım. Paketi oraya kimin söylediğini hatırlamıyorum. Ancak ya Abdullah Bey (Happani) ya da Rıza Bey söyler. (30 Ağustos 2013 tarihinde Murat Öziş ile birlikte Ankara’ya sırt çantası ile 2 milyon dolar, 2 milyon Avro ve 1.5 milyon Türk lirası götürerek Ankara Royal 10. katta Kaan Çağlayan’a teslim ettiği iddiası) Bahsedilen tarihlerde hatırladığım kadarıyla Ankara’ya bir para götürmemiz söylendi. Murat ile beraber yola çıktık. Havaalanında xray cihazından geçtikten sonra çantaları açtılar. Zaten biz içinde para olduğunu ve paranın da miktarını söyledik. Polisler çantayı kapatıp bize teslim etti. Uçağa binip Ankara’ya vardık. Ancak bu bahsettiğimiz parayı kime verdiğimizi hatırlamıyorum. Esasında bakan veya bakan oğlu olarak bilinen birisine biz para götürmedik. Ben bakanın oğlunu tanımadığım halde polisler bana emniyetin koridorunda bir resim gösterdiler ve bu adama para götürdüm diyerek imza atmamı istediler. Hatta bunun için zorladılar. Ama ben imza atmadım. 3 tane resim gösterdiler, 3 resmi de tanımıyorum. l Meclis Komisyonu’na bilgi veren Sarraf’ın kuryesi Sadık, havaalanı polisinin para dolu çantayı sorgusuz sualsiz iade ettiğini açıkladı ‘Elden istiyorlar’ Ben Ankara’ya çok defa para götürdüm. Hatta çok az olmakla birlikte oradan altın getirdiğimiz de olmuştur. Yabancı paraları yani dolar ve Avroyu çoğu zaman elden getirip götürüyorduk. Zira bankalar istenildiği zaman yabancı parayı zamanında temin etmiyorlar. Para transferi 56 gün sürüyor. O yüzden müşteriler elden istiyorlar. Bu şekilde turistlere dahi elden para gönderiyoruz. Hatta öğrencilere de para veriyoruz. Çünkü İran’a ambargo konulduğu için Sadık, Ankara’ya götürdübankalar aracığü para dolu çantanın sorgulığıyla İran’dan suz sualsiz polislerce geri vegelen turistlerildiğini belirtirken Sarraf ise, re ve öğrencisavcılık ifadesinde “O paralar lere para çıkamutlaka yaptığımız bir ticaret ramıyorlar. Paile ilgili olarak götürülmüştür. ra transferi yaÇalışanlar belgeleri görevlilesak, onun için re göstererek havaalanından biz elden verigeçmişlerdir” dedi. yoruz. ‘Belge’de ayrı düştüler AĞAOĞLU, AYDINLAR, BAYRAKTAR VE KÖRÜKÇÜ’NÜN İFADELERİ ‘Bayraktar’ın oğlundan rica ettim’ Ali Ağaoğlu: (Bakırköy Kartaltepe Mahallesi’nde bulunan 73 bin 597 metrekarelik arsa ile ilgili plan değişikliği teklifi) Bahse konu arsalar 6 parselden ibarettir. Bu 6 parselin 18 uygulaması dışına çıkarılmasını belediyeden talep ettim. Ayrıca yüzde 2 olan emsal uygulamasını da konut alanına çevrilerek 2.5’a çıkarılmasını istedim. Bunu büyükşehir belediyesinden talep ettim. Bana verilen cevapta bölge ile birlikte değerlendirilmesi sözkonusu olduğundan bahisle talebinizi geriye bıraktık dediler. Bunun üzerine kanunun bize tanıdığı hakkı kullanarak bakanlığa müracaat ettim. Bakanlık onayladı. Daha sonra inşaata başladık. Yaklaşık 15 milyon lira ruhsat harcı ödedik. Fakat daha sonra Bakırköy Belediyesi plana itiraz etti, dava açtı. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi, dava devam ediyor. Erdoğan Bayraktar’ı çok eskiden beri tanırım. Bakanı veya oğlunu tanımış olmam onlardan bir talepte bulunmak için bir menfaat sağlamamı gerektirmez. Ben hakkım olan müracatı yaptım, işimin çabuklaştırılması için de oğluna da rica etmişimdir. (Başbakan’ın bu konuda neden isminin geçtiği sorusu üzerine) Bir karşılaşma sırasında Sayın başbakan’ın “işler nasıl” diye sorması üzerine büyükşehir belediyesi başkanının 2 yıldır bizi oyaladığını, işlerin yürümediğini söyledim. Sayın Başbakan da “kentsel dönüşüm yasası çıktı, haklarını kullan” dedi. Bana birşey söylemedi, bu bir sohbet sırasında geçen konumadır. G20 Zirvesi’nde Davutoğlu Obama’yla öğlen yemeğinde yan yana oturdu. Obama’yla görüştü BRISBANE (AA) Başbakan Ahmet Davutoğlu, G20 Liderler Zirvesi’ne katılan liderlerden ABD Başkanı Barack Obama’nın da aralarında bulunduğu bazı devlet ve hükümet başkanlarıyla görüştü. Davutoğlu, Queensland Parlamento Binası’ndaki öğlen yemeğinde, ABD Başkanı Barack Obama, İngiltere Başbakanı David Cameron, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Japonya Başbakanı Shinzo Abe, Güney Afrika Devlet Başkanı Jacob Zuma ile aynı masada oturdu. Davutoğlu’nun Obama ile görüşmesinde Suriye ve Irak meselesi üzerinde durulduğu bildirildi. Görüşmede, Başbakan Davutoğlu’nun, Obama’ya, Myanmar’da, Müslüman topluluğun haklarına saygı gösterilmesi tavsiyesinde bulunduğu konuşmasından dolayı da teşekkür ettiği kaydedildi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Güney Kore ve Endonezyalı liderlerle de bir araya gelen Davutoğlu’nun, ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşme gerçekleştirdiği öğrenildi. ‘Usulsüz yapsak ruhsat alırdık’ Mehmet Ali Aydınlar: Emlak Konut Genel Müdürü Murat Kurum, bir defa bana TOKİ’nin ihalelerine “Önemli firmaların girmesini istiyoruz, sizin de girmenizi isteriz” dedi. Bunun üzerine biz de bir ihaleye girdik, sonuncu olduk, ondan sonra da bir daha TOKİ ihalesine girmedik. Onunla iki defa görüştük, bir defa da camide karşılaştık. Hepsi bu kadar. Bu olaylardan dolayı mağdurum, ek bina yapmak istediğimiz arsaya yıllık 4.5 milyon dolar kira veriyoruz, ama hâlâ ruhsat alamadık, eğer usulsüz bir iş yapmak isteseydik belki de ruhsat alabilirdik. ‘Polis gelince babamı aradım’ Abdullah Oğuz Bayraktar: Ali Ağaoğlu, Bakırköy 46 isimli bir projesi için imar izni alınması yönünde yapmış olduğu girişimden bir sonuç alamamasından sonra karşılaştığımız zaman bana bu projeyle ilgili kurumlardan istenen görüşlerin zamanında gelmediğini, kurumların cevap vermesi için destek olmamı istedi. Ben de daha önceden beri arkadaşım olan Bakanlık Mekansal Planlama Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman’ı arayıp uzun zamandır bir evraka cevap verilmediğini, bununla ilgilenmesini istedim. Daha sonra ‘ilgileniyorum’ dedi, ama bildiğim kadarıyla bu iş hâlâ çözülmedi. Sonra ne olduğunu bilmiyorum. Babamla yapmış olduğum son telefon konuşması eve polis olduğunu söyleyen birilerinin gelmesi üzerinedir. Esasen polisler gelmeden önce kapıya gelenlerin terörist olduğunu düşünerek 155’i aradım ve kapıyı açmadım. Hatta daha sonra polis logosu olan kısmını gösterdiler. Ben gene de isim ve fotoğrafı göremediğim için ikna olmadım. 155’i aramam üzerine gelen resmi ekibi görünce kapıyı açtım. Zeynep Körükçü: Bir yere götürmem için veya birisine vermem için bana para ya da içinde para olan herhangi bir çanta emanet edilmemiştir. Ben sadece yolcuları karşılıyorum ve hostesin yapması gereken hizmetleri yapıyorum. Bana hiç kimse bir evrak, para, çanta veya başka bir paket teslim edip de bunu bildirilen bir adrese veya kişiye teslim et denmemiştir. Eldivenle koala sevdi Liderlerin eşleri için “Lone Pine Kuala Parkı”na gezi düzenlendi. Başbakan Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu ile Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın eşi Zeynep Babacan parkta koalalarla yakından ilgilendi. Bazı liderlerin eşleri koalaları severken eldiven taktı. (Fotoğraf: AA) ‘Kendimizi yeniden kurmalıyız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Halkların Demokratik Kongresi’ni (HDK), doğudan batıya yeni yaşamın köprüsü olabilecek bir siyasetin adresi olarak gördüğünü söyledi. HDK Eşsözcüsü Ertuğrul Kürkçü ise “Hayat politikadan ibaret değil, her şeyi kapsar. Hayatta ne varsa oradan geçer HDK’nin yolu” dedi. HDK 5. Genel Kurulu toplandı. Yüksekdağ, Kocatepe Kültür Merkezi’ndeki genel kurulda yaptığı konuşmada, “yaşamı üretme” iddiasıyla yola çıktıklarını belirtti. HDK’yi, doğudan batıya yeni yaşamın köprüsü olabilecek bir siyasetin adresi olarak gördüğünü kaydeden Yüksekdağ, şöyle devam etti: “Bundan 3 yıl önce HDK yola çıkarken ‘Ben var olmalıyım’ derken bir şeyi sezdi, bir şeyi gördü. Bu düzenin artık daha fazla tüketmekten fazla bir şey yapılamayacağını ve bu siyasi yapı ve iktidar anlayışı karşısında halkçı, demokratik bir siyasi anlayışın üretilmesi gereğini sezdi ve gördü. HDK, aynı zamanda başka bir şeyi sezdi, yeni yaşam için insanların, toplumun, ezilenlerin, isyanlarla ve büyük kalkışmalarla kendi iradesini ortaya koyacağını sezdi.” HDK’nin, “bütün ezilenlerin, emek, özgürlük ve barış mücadelesi veren bütün kesimlerin geçmişten geleceğe ulaşan köprüsünün kurulması” anlamına geldiğini ileri süren Yüksekdağ, bu süreçte HDP’nin doğduğunu söyledi. Yüksekdağ, “HDK, çok haklı ve yerinde bir noktaya işaret ediyor. Kent kent, sokak sokak kendimizi yeniden kurmamız lazım. Kent kent, sokak sokak halkımızın, bütün ezilenlerin iradesini siyasette ve toplumsal yaşamda kurucu bir güç ve özne haline getirmeye işaret ediyor. İşte, bize işaret edilen bu nokta, hepimizin ortakça yöneleceği, halk iradesini, siyasette ve toplumsal yaşamda kuracağımız esas yöndür, yoldur” dedi. HDK Eşsözcüsü Kürkçü de “HDK, bir politik parti değil politik partileri içinde barındıran, içinden politik parti çıkaran hareketler çokluğudur. HDP ile HDK arasında hem bir örtüşme var hem de tanım ayrılığı var. Hayat politikadan ibaret değil her şeyi kapsar. Hayatta ne varsa oradan geçer HDK’nin yolu. Bu nedenle bizim işimiz HDP’nin işinden de ağır” dedi. HDK Eşsözcüsü Sebahat Tuncel ise “Erdoğan, AkSaraylar yaparak, kendi iktidarının ihtişamını göstermeye çalışıyor ama şunu unutuyor, AkSaray’a girdiği müddetçe halktan kopuyor” dedi. Kobani Halk Meclisi Başkanı Ayşe Efendi de Kobani’de büyük bir mücadele verdiklerini belirterek, “Başarıya yakınız” dedi. Genel kurulda bugün HDK eşsözcüleri ve genel merkez yöneticileri için seçimler yapılacak. HDK 5. Olağan Genel Kurulu toplandı. Yüksekdağ, yaşamı üretme iddiasıyla yola çıktıklarını söyledi ‘HDK’nin işi daha ağır’ ŞAHİN: TERÖRİSTLER SİLAH BIRAKIP YURTDIŞINA ÇIKACAKLAR Haber Merkezi AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, çözüm süreciyle ilgili önümüzdeki günlerde birtakım ilerleme ve gelişmeler olacağını belirterek “Beklentimiz, dağdaki o teröristler silahlarını bırakarak yurtdışına çıkacaklar. Pişmanlık Yasası’ndan yaralanmak isteyenler teslim olacak” dedi. Karabük’ün Eflani ilçesinde partisinin ilçe başkanlığı kongresinde konuşan Şahin, “Biz, ‘Analar ağlamasın’ derken sadece şehit analarını kast etmiyoruz. Aynı zamanda ‘Teröristlerin anası da ağlamasın’, bunu kastediyoruz” ifadesini kullandı. Kendisini Kürt olarak tanımlayan kesimde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne bağlılıkta kopuşlar başladığını savunan Şahin, “Bu çok tehlikeli. Bu böyle devam edemez” diye konuştu. Yavaş yavaş Türkiye’de bir huzur ortamı oluşmaya başladığını iddia eden Şahin şöyle konuştu: “67 Ekim olaylarından sonraki anketlerde bile vatandaşımızın çözüm süreceğine desteği düşmüş olmakla birlikte, yüzde 60 destek devam ediyor ve bu işin sonuçlanmasını istediği çıkıyor.”