05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
C 16 KASIM 2014 PAZAR www.cumhuriyet.com.tr CHP’li Ören, Çaldağı’ndaki nikel madeni için verilen ÇED raporunun eksikliklerle dolu olduğunu, toprağın zehirleneceğini söyledi Gediz’in ölüm fermanı DOĞAN ÇİZMECİ TURGUTLU CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, Turgutlu Çaldağı’nda işletilmek istenen nikel madeni için verilen ÇED onayının eksikliklerle dolu olduğunu belirterek “ÇED raporunun onaylanması, Gediz Havzası’nın ölüm fermanıdır” dedi. Ören, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ÇED raporunu onaylamasını, Çaldağı’nda gerçekleştirdiği basın toplantısıyla protesto etti. Raporun eksikliklerle dolu olduğunu, tarım topraklarının nikel madeninde kullanılacak tonlarca sülfürik asitle kirletileceğini belirten Ören, “Turgutlu halkıyla beraber sekiz yıldır bu vahşi madenciliğe karşı mücadele veriyoruz. Çaldağı sadece bir çevre felaketi konusu değildir. Siyaset, ticaret ve uluslararası ilişkilerle ülkemizin en önemli tarımsal üretim merkezi ve Uluslararası RAMSAR Sözleşmesi’yle koruma altına alınan Gediz Havzası’nın nasıl yok edileceğinin projesidir. İngiliz hükümetinin ruhsat için yaptığı baskılar unutulmamıştır” dedi. 12.5 milyon metrekarelik alandaki tüm ağaçların, maden için kesilmek istendiğine de dikkat çeken Ören, şunları söyledi: “Firmaya böyle bir izni verenler bunun vebalini nasıl ödeyecekler? Yıllık 4 milyar liralık tarımsal üretim yapılan Gediz Havzası vahşi madenciliğe kurban edilmeyecek kadar değerlidir. ‘50 yaşındaki ağacı kesiyorum, 1 yaşında ağaç dikeceğim’ masallarını kimse bize anlatmasın. İlk aşama ‘Vebalini ödeyemezler’ da açılan Cehennem Çukuru gibi 5 tane daha çukur açılacak. Ancak Gediz Havzası’nın akciğeri olan Çaldağı’na, bu çukurları açtıracak mıyız. Nasıl Soma Yırca’da yapılan eylemler sonuç verdiyse biz de burada böyle bir kamuoyu yaratacağız.” Cehennem Çukuru önünde de açıklamalarına devam eden Ören, şöyle devam etti: “18 milyon ton sülfürik asit kullanılacak fabrikanın alanı için bugüne kadar 60 bin ağaç kesildi. Burası da (Cehennem Çukuru) madenin çıkarılacağı yer. Bunun gibi yeni açılacak 5 çukurdan daha çıkarılacak cevherler, aşağıdaki fabrikada işlenecek. Şimdi Gediz Havzası’nın kalbine hançer batırılmak isteniyor.” Akciğerlere hançer Haber Merkezi Güneş sisteminin gizemine ışık tutması beklenen uzay robotu “Philae”dan kötü haber geldi. Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) 67P ChuryumovGerasimenko kuyrukluyıldızına yollanan “Philae” uzay robotuyla bağlantı dün sabaha karşı Türkiye saatiyle 02.36’da koptu. Kuyrukluyıldızın üzerine bir tepeciğin arkasına iniş yapan “Philae”, gölgede kalması nedeniyle güneş panelleri çalışmadığı için pilini şarj edemedi. Pili tükenmeden önce kuyrukluyıldızda sondaja başlayan “Philae”, son enerjisini de topladığı bulguları Dünya’ya geçmek için kullanarak uyku moduna geçti. Ancak Philae’nin uyanması için halen ümit var. Uzmanlara göre, modülün güneş panellerine yeterince ışık gelmesi durumunda, tekrar şarj olacak, araçla iletişim yeniden sağlanabilecek. Philae, uyku moduna geçti Sürekli Sazan Olmak... Sazan balıklarını avlamak için sahte (balık görüntüsünde) yemler kullanılır ve onlar da güle oynaya her seferinde bunu yutarlar. “Sazan olmak” deyimi de buradan gelir. Şu günlerde halkın büyük çoğunluğunun ruh durumu neredeyse başında huni, elinde bir sahte direksiyonla dolaşma aşamasına şiddetle yaklaşırken, muhalefet partilerinin sazan olma durumu hem de sürekli insanı daha da delirtiyor. Soma’da yakınlarının cesedine son kez sarılmak isteyen insanlar acıyla kıvranırken, Yırca’da köylüler yalnız bırakıldıkları için kesilen 6000 zeytin ağacının acılı ağıtları sürerken ve yeni zeytin (rant yasası) iktidar tarafından Meclis’ten geçirilmeye çalışılırken ana muhalefet partisi, her zaman yaptığı gibi sazanlığını göstermiş ve sürekli tuhaf rüyalar gören Başbakan Davutoğlu’nun Dersim’le ilgili sözlerine yanıt vermek için adeta tüm tartışma programlarına şevkle atılmıştır. Tarihçilerin tartışması, belgeleri çıkarıp onlar üzerinden analiz yapılması gereken Dersim konusu gene kahve sohbetlerini aratmayan ortamlarda tartışılmaya başlanmış ve ana muhalefet partisi milletvekilleri işi gücü bırakıp gene birbirlerinin sözünü yalanlamaya girişmişlerdir. “Yahu bunlar daha kendi aralarında anlaşamıyorlar, bizi nasıl yönetecekler?” duygusu en keskin partililerde bile yeniden gündeme gelmiştir. Ve partisine gönülden bağlı insanların şu duayı okuduklarına, bu satırları yazan yazar sık sık tanık olmaktadır: “Tanrım ne olur bir gün de siyaset gündemini bizim parti belirlese!” Dikkat, bütün bunlar olurken zaman hızla akmakta, seçimler yaklaşmaktadır. Sazanlık sadece ana muhalefet partisine ait değildir. Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde umut veren HDP ne yazık ki, iktidarın gene oyununa gelmiş, gene kimselerin hâlâ içinde neler olduğunu bilmediği bir yol haritasının peşinden İmralı’yı ziyaret etmeye başlamıştır. Nedir bu yol haritası ve nedir HDP’nin istedikleri ve iktidarın da verdim vereceğim diye ayak direttiği olgular. İktidar açıklamıyor, HDP açıklasın. Biraz açıklandı, “anadilde eğitim”, “eşit yurttaşlık” ve “demokratik özerklik”. Yani kimsenin Türkiye’yi bölmek gibi bir rüyası yok. Bu topraklarda eşit yurttaşlar olarak yaşayalım diyorlar. Güzel ama öncelikli bir durum var. Seçimler! Cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra parti olarak seToprak da ölür. çime girmek istiyorlardı ama durum değişti ve yüzde on barajı hâlâ kapı gibi önlerinde duruyor. HDP, tüm Türkiye’nin partisi olma iddiasını bu yüzde on barajını indirmek için kullanabilir. CHP de buna katılıyordu, MHP gelmez, madenlerde insanlar ölüyor, ağaçlar kesiliyor ama MHP sessiz, varsa yoksa Kürtler! Artık yeter, bu ülke yüzde on barajıyla hiçbir yere varamaz! Bakın böyle giderse, AKP gene seçimleri alacak ve halifelik resmen ilan edilecek. Bir darbeyle karşı karşıyayız. Üstelik Yırca köylülerine özel güvenlik kuvvetleri düşmanmış gibi saldırdığında, Jandarma durumu sadece seyretti. Bu küçük olay bile, artık askerin de iktidarın emrinde, onun bir kulu olduğunu gösteriyor. Cehaletin ve kural yoksunluğunun tacını başına geçirmiş AKP iktidarı, örneğin sadece Trakya’da 17 termik santral yapımı için ruhsat vermiş. Trakya haritasını göz önüne getirin ve on yedi termik santralı buraya yerleştirin. Trakya öldü demektir. İnsanıyla, toprağıyla, nehirleriyle öldü demektir... Ve Trakya hem Türklerin hem Kürtlerindir! Bunu hiç unutmayın! Bir de Doğu’dan örnek verelim. Kobani sınırındaki Suruç ilçesi bir zamanlar sulu tarımın yapıldığı dünyanın en verimli topraklarına sahip Suruç Ovası’nın hemen kıyısında. Ancak Atatürk Barajı yapılırken Suruç Ovası’nı sulayan yeraltı suları çekilmiş ve ova kurumuş. Daha sonra barajdan su, daha uzak ve daha zor su gönderilen Harran Ovası’na verilmiş, Suruç susuz kalmış. Evet bir milyon hektar büyüklüğünde, toprak kalitesi en iyi ovaların arasında bulunan Suruç Ovası bugün çorak! Ve Suruçlu gençler için ya dağa çıkma ya da gurbet ellerinde işçilik yapma dışında bir seçenek kalmamış. Bizim artık bir biçimde kendimize gelmemiz ve muhalefet partilerine “hey ne oluyor!” dememiz gerekiyor. Bu topraklarda birlikte yaşayacağız. En azından şu seçim barajı için ortak bir mücadele verilebilir. Seçim barajı düşmedikçe daha pek çok insanın canı yanacak ve bu topraklar nükleer bir bomba atılmış gibi hem insan hem toprak kalitesi açısından daha da diplere düşecektir. Dünyanın en güzel pazaryerlerine sahip bu ülkede bir gün gelecek pazar tezgâhlarına hiçbir şey kalmayacak. Bunu bir düşünün! KAYNAĞINDAN SOFRALARA PÜRSU Doğal kaynak suyu Pürsu, eşsiz lezzetiyle evlerinize geliyor. www.pursu.com.tr / 444 9 787
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle