03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 KASIM 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 İŞ S AN AT ’ TA Kandinsky’den Bartok’a CAZ SER İ Sİ Dünyanın önde gelen DVD/CD yapım şirketi Arthausmusik bu yaz başında Pekineller için bir DVD/ CD ve ayrıca 2 CD’yi içeren bir albümü piyasaya sürdü. Sanatçıların 2010 ve 2012 konserlerinden canlı kayıtları. Mozart’tan başlayacak olursak, Schubert, Brahms, Debussy, Bartok, Poulenc, Milhaud, Infante ve Lutoslawski gibi 4el ve iki piyano için bestelenmiş tarihin satırbaşı yapıtlarını içeriyorlar. DVD’nin içinde bir de bonus CD var. Kim bilir belki arabada dinlemek için, izlediğiniz DVD’yi yol boyunca kulaklarınızda taşıyabilmeniz için yapılmış. Bu kayıtların önemli bir özelliği de, çağımızın en büyük orkestra şeflerinden Zubin Mehta’nın yönetimindeki Bartok’un İki Piyano ve Vurma Çalgılar Konçertosu’nun yer alışı. Maggio Musicale Fiorentino’nun salonunda yapılan kayıtta Pekineller kadar vurma çalgı solistleri de çok özel renkler yaratmışlar. Aslında bilirsiniz piyano vurma çalgı olarak sınıflandırılır. Klavsenden sonra icat edildiğinde hem piyano (yumuşak) hem de forte (güçlü) sesleri verebildiğinden piyano/ forte adını almıştır. Ses, tokmakların karşısındaki panele vurarak elde edildiği için de vurma çalgı olarak Pekineller için bir DVD/CD ve ayrıca 2 CD’yi içeren albümleri 2010 ve 2012 konserlerinden canlı kayıtlar.. En Büyük Yayıncı Kim? Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’na 850 yayınevi katılıyor. TÜYAP’ın altı salonunda birbirinden göz alıcı standlar var. Enine ve boyuna büyüklükleri ile dikkati çekiyor bazıları. En çok yazarı olanı, en çok çeşit kitabı yayımlayanı ve satanı bulmak için tahminler yapılıyor. Bu büyüklüklerden “En büyük yayıncı hangisi” sorusuna bir cevap bulunmaya çalışılıyor. Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin (IPA) “Global Publishing Statistics” (Ekim 2014) adlı dünya yayıncılık sektörü hakkında yaptırdığı araştırmaya göre Türkiye, 1 milyar 682 milyon Avro ile dünyanın en büyük 12. yayıncılık sektörü. Yayımlanan yeni kitap sayısında 47.352 başlıkla dünyada 11. sıradayız. Yayıncılık sektöründe en hızlı büyüyen üç ülkeden biri de Türkiye. Yayıncılık sektörümüzün 10 yıldır süren bu dikkat çekici büyümesinde yayıncılarımızın büyük emekleri ve yatırımları ile kitap okuma alışkanlığının hızlı artışının yanında kuşkusuz alınan bir dizi olumlu karar ve sektörün önünü açan tedbirin de etkisi var. Devlet TEDA Türk Edebiyatının Dışa Açılım Projesi, Uluslararası Kitap Fuarlarına katılım ve onur konuklukları, halk kütüphanelerine kitap alım bütçelerinin artırılması, korsan yayınla etkin mücadele, dijital yayıncılıkta (ekitapta) KDV’nin yüzde 8’e düşürülmesi, “Yazarlar Okullarda” gibi bir dizi önemli proje ve tedbirle destek oldu. Bunların belki de en önemlisi 2003’te Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 55. maddesinde yapılan değişikliktir. Bu kanun değişikliği ile ilk ve ortaöğretim kurumlarında ders kitapları dışında okutulacak kitaplar ve eğitim araçlarından Talim Terbiye Kurulu denetimi kaldırıldı. Bu denetimin kalkması ile de eğitim ve çocuk ve ilkgençlik yayıncılığında önemli gelişme kaydedildi ve hem kalite hem de ürün sayısı arttı. 2013 yılında 1732 yayınevi 536.259.040 adet kitap üretmiş. Kişi başına 7.1 kitap düşüyor. 536 milyon adet kitabın yüzde 48.5’ini tek bir yayınevi üretmiş ya da ürettirmiş. Bu büyük üretimi kim yaptıysa en büyük yayınevi de odur. Bu yüzde 48.5’i ilköğretim ve lise öğrencilerine dağıtılan 206.241.635 adet ders kitabı oluşturuyor. Hepsini üreten ya da kâğıdının cinsinden gramajına, içlerinde yer alacak metinlerden resimlere, noktasından virgülüne kadar denetleyerek ürettiren Milli Eğitim Bakanlığı’dır (MEB). Yani Türkiye’nin en büyük yayıncısı Milli Eğitim Bakanlığı’dır. 3 Ekim 2014’te Resmi Gazete’de yayımlanan “Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim ve Kültür Yayınları Yönetmeliği” ile 11 yıl sonra ilk ve ortaöğretim kurumlarında ders kitapları dışında okutulacak kitaplara tekrar bakanlık denetimi getirildi. Aynı yönetmelik ile MEB onlarca yıl sonra yeniden yayıncılığa başlıyor ve yayıncıların çok büyük ve rekabet edilemez bir rakibi haline geliyor. Yani MEB artık sadece ders kitaplarını üretmekle kalmayacak, eğitim, kültür ve çocuk yayıncılığı alanlarında da yayın yapacak ya da okullarda okutulacak bu tür kitapları da denetleyecek. Bakanlık denetiminden geçmeyen kitabı öğrenciler okuyamayacak. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı bir entelektüel, akademisyen, yazar ve çevirmendir. Nabi Avcı’ya edebi ve bilimsel eserlerin yönetmeliklerle denetlenemeyeceğini, yönetmeliklerin geçici, eserlerin kalıcı olduğunu hatırlatmaya gerek yok sanırım. Edebi ve bilimsel eserlerin yazımının çoğalması ve kültürün gelişmesinin ilk şartı da okura seçme hakkı tanımak ve rekabet ortamı sağlamaktır. Yine bir entelektüel, akademisyen ve yazar olan Başbakan Ahmet Davutoğlu’na da kitaplarının denetlenip öğrencilerin okuması engellenseydi ne hissederdi, diye sormalı. Sürekli büyüyen ve gelişen bir sektörü, kültürün ana damarını desteklemek yerine engellemeye çalışmanın anlamı nedir? Üretimin yarısından fazlasını devletin yaptığı ve daha da büyümeye çalıştığı başka bir sektör var mıdır? Stacey Kent’ten romantik yorumlar Kültür Servisi İş Sanat, sezonun ilk caz konserinde Stacey Kent’i ağırlıyor. Sesi ve romantik yorumuyla günümüzün gözde kadın vokalleri arasında yer alan Amerikalı sanatçı, konserini 18 Kasım Salı akşamı saat 20.00’de gerçekleştirecek. 2001 yılında İngiltere Caz Ödülleri’nde ve 2002 BBC Caz Ödülleri’nde “En İyi Vokalist” ödülüyle başarılı müzik kariyerinde basamakları hızla tırmanan Kent, 2007 yılında plak şirketi Blue Note ile yaptığı Breakfast on the Morning Tram albümünün satışı ile Fransa’da Platin, Almanya’da Çift Altın Plak kazandı. Richard Loncraine’in yönettiği, Shakespeare’in aynı adlı eserinden uyarlanan III. Richard filmi için seslendirdiği The Passionate Shepherd to His Love adlı şarkıyla da ilgi toplayan sanatçı, 2013 yılında yayımladığı son albümü The Changing Lights’tan parçalarla İş Sanat’ta olacak. re sahip Schubert’in 4el Fantazisi’ni defalarca üst üste dinleyebilirsiniz. Pekineller’in tuşlarındaki akıcılıkla bu yapıtın lirizmi, gizemi ve fırtınası her seferinde ayrı bir düş dünyasına taşıyacakdır sizi. Buna karşın Infante, Poulenc, Milhaud ve Brahms’ın Macar dansı gibi yaşam dolu, güzel melodilerin işlendiği yapıtlarıyla hafif ve neşeli bir ruh haline bürünebilirsiniz. Mozart’ın Re Majör Sonatı yüreğinizi hafiflettiği kadar Pekineller’in özenli tuKayıtların önemli bir özelliği de, çağımızın en şesinde bestecinin derin büyük orkestra şeflerinden Zubin Mehta’nın karamsar duygularını da, yönetimindeki Bartok’un İki Piyano ve Vurma çocuksu coşkusunu da dile getiriyor. Çalgılar Konçertosu’nun yer alışı. Konserlerin canlı kayıt olması ayrı bir kıvılcım. Mutlaka stüdyo kayıtları daha kusursuz yapılıyordur, ama o konser bir kez yaşanıyor. O ruhu yakalayıp ölümsüzleştirmek de teknik yapımcıların hüneri. Bir de bu kayıtların kitapçıklarından söz etmeliyim. Kitapçığı okumadan müziği dinlemeyin ve DVD’yi izlemeyin. Pekineller resim sanatından, özellikle Kandinsky’den ne sınıflanmıştır. Bartok kendine özgü kadar etkilendiklerini dile folklorik dokusunun vurumsallığıngetiriyorlar. da hem piyanonun vurmalı karakAynı yumurta ikizi olmalarıterini kullanmış hem de perküsyonna karşın bireysel kişiliklerindelarla piyanoyu birleştirerek yeni toki karşıt bakış açılarıyla 6. duyguno arayışlarına girmiş. larını birleştirmelerini anlatıyorlar. Pekineller’in piyanolardan yaratBartok’un müziği ile Kandinsky’nin tıkları renkler, derinliklerde yatan soyut ekspresyonizmini karşılaştıfikirleri bulup ortaya çıkarmaları rıyorlar. Ayrıca Münih’te okudukyalnız Bartok’ta değil bütün kayıtları dönemde bu etkiler altında kenlarda özelliğini koruyor. di yaptıkları iki resim de kitapçıkta Müzik tarihinde yazılmış en yayımlanmış ve CD’lerin yer aldığı güzel, en melankolik ezgilealbümün kapağı olmuş. Fazıl Say’dan yeni albüm Kültür Servisi Fazıl Say yeni albümü “Say Plays Say”ın ilk konserini Enka İbrahim Betil Oditoryumu’nda gerçekleştirdi. Fazıl Say konserde, 20132014 yıllarında yazdığı Gezi Parkı üçlemesinin solo piyano sonatını ilk kez İstanbullu müzikseverler için seslendirdi. ENKA’nın daimi sanatçısı Fazıl Say konserini, 26. Yıl ENKA Kültür Sanat Müzik Buluşmaları kapsamında verdi. Say, konserde, kızı için yazdığı “Kumru”nun yanı sıra, “Kara Toprak”, “Nâzım”, “Paganini Jazz”, “Sevenlere Dair”, “Alla Turca Jazz” gibi caz ezgilerini de ENKA dinleyicisi için çaldı. ‘Çok hoşlar, hayat konusunda boşlar’ SELDA GÜNEYSU Dünyayı biliyorlar, baKültür ve Turizm var. kanlık düzeyinde uzmanlar; ANKARA Kültür ve Tumemleketle ilgileri, haBakanlığı Müsteşarı ama rizm Bakanlığı Müsteşarı yat bilgileri sıfır. Her vesiProf. Dr. Haluk Dursun, kişileyle notlarını kıra kıra adıProf. Haluk sel Facebook hesabında “Hamız “sıfırcı hoca”ya çıkayat Bilgisi Sıfır” başlıklı bir cak. Dursun’dan yazı kaleme alarak, bakanKompostoyla hoşafın farbakanlıkta çalışan kını anlamıyorlar: Zamalıkta çalışan kadın personeli hedef aldı. Dursun, bakanlıkızları inanamayacaksıkadın personele ne ğın kadın personeline yönelik, nız; ama gerçekten çay dem“Çay demlemeyi bilmiyorlemeyi bilmiyorlar. Altılar. Kompostoyla hoşaf ara ‘hayat bilgisi’ dersi... nı açık bırakıp, kaynata kaysındaki farktan hiç anlamıyorlar. Çan çan çan konuşmaya bayılıyorlar. Bakanlık düzeyi uzmanlar; ama memleketle ilgileri sıfır. Bizim kızlar hayat bilgisi konusunda çok boşlar” tanımlamasını yaptı. Bakanlığın uzman kadrosundaki genç kadın çalışanlara yönelik ithamlarda bulunan Dursun, yazısında şu görüşleri savundu: Çan çan çan konuşuyorlar: Aziz üstadımız İlber Ortaylı söylerdi; daha doğrusu kızdığı zaman söylenirdi. “Bunlar dolma saramazlar, çay demleyemezler” diye... El Hak, doğruymuş. Neler görüyorum neler. Dışarıdan bakarsanız hiçbir şeyleri eksik değil. Özellikle de çeneleri. Çan, çan, çan konuşmaya bayılıyorlar, hele telefonda. Ellerinden düşmüyor meret. Habire tweet, çift elle mesaj gönderme... Biz tek elle bile mesajı zor atıyoruz. Eğitimleri kâğıt, yani diploma üzerinde mükemmel. Yabancı dilleri Ana Sponsor Ortak Sponsorlar Sponsorlar CoSponsorlar Resmi Havayolu Sponsoru thesofa.com Medya Sponsorları Uygulamayı indiriniz nata, canım çayı kavuruyorlar. Geçen baktım paça çorbasıyla, baş çorbasını karıştırmışlar. Kompostoyla hoşafın arasındaki farktan zaten hiç anlamıyorlar. Bırakın tirilye ile kalamatayı, kısrak ile aygırı, civciv ile yarkayı, enik ile enceki, zeytin ile iğdeyi, dana ile düveyi, kiraz ile vişneyi, çınar ile meşeyi, mine ile mügeyi, çıngıl ile salkımı, ağıl ile ahırı bile ayıramıyorlar. Hayat bilgisi dersi mi versem? Erkek olsalar sapla samanı karıştırıyorlar da diyeceğim; ama sevgili dostlar, bu bizim kızlar gerçekten bir hoşlar; hayat bilgisi konusunda çok boşlar. Yok yok çok da fazla yüklenmeyeyim; yine de onlara kıyamıyorum, hepsi melek gibiler; ama ne çare ki melekeleri yok. En son aklıma şu geliyor; bu yaştan sonra gidip bir okulda “hayat bilgisi” dersi mi versem? Gençlere biraz yol yordam mı öğretsem?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle