28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 EKİM 2014 PAZAR 4 HABERLER Hünnap Sevgili, Bu yıl da hünnap mevsimi geldi geçti. Hünnap mevsimi diyorum ama hünnabı bilip bilmediğini bile bilmiyorum. Latince adı “ziziphus” olan, ilkbaharda güzel kokulu çiçekler açan, boyu 4 metreye kadar uzayan dikenli hünnap ağacı, zeytin büyüklüğünde, yumuşamadan yenecek kıvama geldiğinde içi yeşil, dışı kırmızı kahverengi meyveler verir. Şeftalilerin tazelerinin gidip yerlerini buzhaneden çıkanlarını almaya başlamasından sonra kabuğunda yeşili bol, mayhoş mandalinaların yanında manav tezgâhlarında boy gösteren hünnap, pek tanınmış, anılmış, fazla aranan bir meyve değildir. Son yıllarda ceviz büyüklüğünde olanları da çıktıysa da benim aşina olduklarım onlar değildi. Yatılı okul yıllarımda, hünnapların manav tezgâhlarında boy göstermesiyle, benim “garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama” diyen şairi terennüm ederek “tarifsiz kederler” içinde dolanmaya başladığım anlar aynı zamana rastgelirdi. Hünnabı severdim ve okul yılı açılışı arifesinde hünnabın lezzeti bana hep tarifsiz kederler arasında bir anlık gülümseme gibi gelirdi. Sonbahar rüzgârından çok, azadelik dönemime son vermek üzere kapıyı çalan yatılılık günlerinin esintisinden ürpererek manavın önünde durup, küçük kâğıda 10 kuruşluk mu, yoksa 25’lik mi şimdi pek hatırlamıyorum hünnap alırken, kendi kendime mırıldanırdım: Hoş geldin sonbahar, hüznünün tesellisi dostum. HHH Nedense de özellikle iki manavdan alırdım hünnapları en çok. Balıkpazarı’nda İstiklal Caddesi’nden girişte ilk sağdaki yerden ya da Galata Köprüsü’nün altındaki manavdan alır, küçük kesekâğıdını yalnızlığımın hüznünü ısıtan yağmurluğumun cebine koyar, basar giderdim. Yatılı okul bitti. Nefes nefese bir macera olan üniversite başladı. Okulun açılışı sevgiliye kavuşmakla eşanlamlı olunca, sonbaharın hüznü de kalmadı. O zaman farkına varmadım ama, ben de hünnap almaz oldum. Sonra da ya ben almadığımdan farkına varmadım tezgâhtan düştüğünü ya da o piyasadan kayboldu; artık Hünnap görmez oldum. Taa ki, birkaç yıl önce, bir manavın önünde Mine beni durdurup da hünnapları göstererek “Şunlardan biraz alalım” diyene kadar. Yarım kilo almasından anladım ki, Mine de hünnap kültürü yok ya da benimkinden değişik. Kesekâğıdın ağzını açıp bana doğru uzattı: Al ye bak dedi, çok güzeldir beğeneceksin. Hünnapla ondan önce başlayan ilişkimizden söz etmedim, “bunu bilirim” demedim. Kesekâğıdının içinden bir hünnap aldım elime, üstünü ovalayarak, güya temizledim, ağzıma attım. Hiç! Ne eski aşina bir tat, ne bir koku, ne bir görüntü, ne herhangi bir çağrışım, hiç ama hiçbir duygu uyanmadı bende. HHH Hünnabı artık sevmiyordum, yalnız onunla kalsa iyi. Salt hünnabı artık sevmiyor değildim, onun da ötesinde bana hiçbir şey ifade etmiyordu. Eski yılları, hünnapla özel ilişkimi hatırlıyordum. Ama anımsamak bende herhangi bir duygu uyandırmıyordu. Sanki anımsadıklarım başkasının bana anlattığı anıları, duygularıydı. O zaman ciddi olarak telaşlanıp korktum. Hadi hünnap sevgim ölmüştü. Bunun nedeni belki de hünnap ile yatılı günlerin tarifsiz kederinin arasındaki bağlantının kaybolmasıydı. Hüzün kaybolunca, hüznün meyvesinin tadı da birlikte yok olmuştu. Peki ama ya anılar, onlara ne olmuştu? Anılarıma, onları hiçbir şey hissetmeden hatırlayacak kadar yabancılaşmaya başlarsam, bu nerede dururdu? Yaşlılığın en büyük keyiflerinden birinin anımsamak olduğunu, daha o yaz teknede anı denizlerini kulaçlarken iliklerime kadar hissetmişken, şimdi onu da mı kaybediyordum? Hüznün meyvesinin lezzeti, yerini anılarıma yabancılaşmanın paniğine bırakmıştı. Artık hünnabı hiç sevmiyordum. Mırıldandım: Elveda hüzün! Sıra AKP aklamasında EMİNE KAPLAN/ SELAHATTİN GÖKATALAY 17 Aralık soruşturmasının kapatılması, oyalama taktiği izleyen komisyona ‘gerekçe’ olacak KILIÇDAROĞLU: ‘Hırsızlar Haftası’ olsun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile verilen takipsizlik kararına Twitter hesabında tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu mesajında, “Tüm olanlardan sonra 1725 Aralık haftası ‘Hırsızlar Haftası’ olsun ve hırsızlar tarafından AKP Genel Merkezi’nde kutlansın” ifadelerine yer verdi. Takipsizlik kararının ardından parti örgütüne genelge ile eylem çağrısı yapan CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, “Son 100 yılın en büyük yolsuzluk operasyonu, kirli bir adaletle kapatılmak istenmektedir. Tüm il başkanlıkları 20 Ekim 2014 Pazartesi günü saat 11.00’de bulundukları illerin adliye saraylarına üzerine ‘Adaletin Kara Günü’ yazılı siyah çelenk bırakacaklardır” ifadelerini kullandı. ANKARA/ MALATYA İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17 Aralık soruşturmasında takipsizlik kararı vermesi, 4 eski bakanla ilgili rüşvet ve yolsuzluk iddiasıyla kurulan Meclis soruşturmasını başından beri oyalayan AKP’ye “aklama” gerekçesi olacak. Takipsizlik kararının komisyon tarafından dikkate alınmasını isteyecek olan eski bakanlar ve AKP’li komisyon üyelerinin “soruşturma konusu iddiaların ortadan kalktığı” savunmasını yaparak Yüce Divan’a gerek olmadığı yönünde görüş bildirmeleri bekleniyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın eski bakanların oğullarının da yer aldığı 53 kişi hakkında takipsizlik kararı vermesinin ardından gözler TBMM’de 4 eski bakanla ilgili rüşvet ve yolsuzluk iddiaları nedeniyle kuru lebinde bulunmuştu. Şimdi de eski bakanlar Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve Muammer Güler’in benzer bir başvuruda bulunabileceği dile getiriliyor. CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, savcılığın takipsizlik kararını “Tam bir kepazelik. Tuzun koktuğunu gösteriyor” sözleriyle değerlendirdi. 1725 Aralık’la ortaya dökülen pisliklerin üstünün kapatıldığını söyleyen Özgündüz, “Savcı, takipsizlik kararının Meclis’e gönderilmesine karar vermiş. Üstüne vazife olmayan bir iş yapıyor” dedi. CHP Malatya İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, operasyonun, dinleme kayıtlarına göndermede bulunarak, “Türkiye Cumhuriyeti hukuku Rıza’nın önüne yatırılmıştır” dedi. Savcılık ayar veriyor lan soruşturma komisyonuna çevrildi. Anayasa ve TBMM İçtüzüğü gereği, komisyonun süre uzatımını da dikkate alarak en geç 2 ay içinde çalışmalarını sonuçlandırması ve raporunu TBMM Başkanlığı’na sunması gerekiyor. Komisyonun, araştırma komisyonlarından farklı olarak raporunu vermesi anayasa gereği zorunlu. Rapor, başkanlığa verildiği tarihten itibaren 10 gün içinde dağıtılıyor, dağıtımından itibaren 10 gün içinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüyor. Komisyonun, takipsizlik kararını dikkate alarak çalışmalarına son vermesi gibi bir yetkisi bulunmuyor. Kurulduğu günden beri komisyonun çalışmalarını oyalayan AKP’nin, şimdi de takipsizlik kararını gerekçe göstererek komisyona çağrılacak isimler ile çalışma kapsamını oldukça daraltması bekleniyor. Bakanların çocuklarıyla ilgili iddialarda takipsizlik kararının gerekçe gösterilerek, muhalefetin komisyona çağrılmaları talebinin reddedilebileceği belirtiliyor. Dosyayı dizin pusulası olmadığı gerekçesiyle iade eden ve 2 aylık sürede yeni pusulayı bekleyen komisyonun, takipsizlik kararının gerekçesinin beklenmesi bahanesiyle bir süre daha oyalama taktiği yürütebileceği kaydediliyor. 25 Aralık soruşturmasıyla ilgili takipsizlik kararının ardından eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, komisyona başvurarak hakkındaki iddialarla ilgili takipsizlik kararı verildiğini belirtip kendisiyle ilgili incelemenin kaldırılması ta Bahçeli, rüşvet ve yolsuzluğun kapatılmasına tepki gösterdi: Kutucular AKP’yi ele geçirdi u MHP’li belediyelerin bütçelerinin kesildiğini söyleyen Bahçeli, “Haram yiyen aranıyorsa 1725 Aralık’ta suçüstü basılan faillere bakılmalıdır” dedi. Yurt Haberleri Servisi Türkiye’yi sarsan 1725 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda takipsizlik kararı verilmesine tepki gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Rüşvet ve yolsuzluk çeteleri, kara paracılar, altın kaçakçıları kutucular, kasacılar, arazi yağmacıları, AKP’yi hücrelerine kadar ele geçirmiştir” dedi. Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı Side beldesinde düzenlenen belediye başkanları toplantısına katılan Bahçeli, Türkiye’de gerilimin arttığını, kargaşanın tehlikeli noktalara geldiğini belirterek “Ağırlaşan iç ve dış tehditler Türkiye’nin milli birliğini ve toprak bütünlüğünü riske sokmaktadır. Bekamız namlunun ucundadır. Dirliğimiz topun ağzındadır. Milli birlik ve kardeşliğimiz saldırı altındadır. Sınırlarımız bıçak sırtındadır. AKP hükümeti bölücülüğe özgüven aşılamış, cesaret kazandırmıştır. İlgisiz ve duyarsız kalmamız halinde Türkiye’nin mahvoluşu kaçınılmaz olacaktır” dedi. MHP’li belediyelerin bütçelerinin kesildiğini, müfettiş görevlendirilerek baskı altına alınmak istendiğini ifade eden Bahçeli, “Haram yiyen aranıyorsa 1725 Aralık’ta suçüstü basılan faillere bakılmalıdır. Villada para eritemeyen soyguncular AKP’nin belgeli ve ispatlı hırsızları olarak tarihe geçmiştir” ifadelerini kullandı. Kobani protestolarında çıkan olayları eleştiren Bahçeli, “Hükümetin teröristlerle el altından müzakereye devam etmesi yenilir yutulur bir durum değildir. Bingöl’de şehit olan 2 Emniyet mensubumuzun kanı ve canı üzerinden pazarlık yapılmıştır. Kobani’de iki terör örgütünün kanlı hesaplaşması Türkiye’de kanlı şekilde yankılanmış, teröristler etrafı yakıp yıkmışlar, vurup kırmışlardır. Bunun müsebbibi ise tutarsız, işbirlikçi ve teslimiyetçi AKP hükümetidir” diye konuştu. l Hukukçu Kazan, 17 Aralık kararını değerlendirdi: Komisyon varken takipsizlik olmaz İstanbul Haber Servisi 25 Aralık ve TOKİ dosyaları hakkında takipsizlik kararı verilmesinin ardından kapatılan 17 Aralık soruşturması hakkında eski İstanbul Barosu başkanlarından Turgut Kazan, dosyayı kapatan savcı Ekrem Aydıner ile ilgili önemli iddialarda bulundu. Kazan; TOKİ, 25 Aralık ve 17 Aralık dosyalarını kapatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın siyasi iktidara yönelik suçları temizleme bürosu gibi çalıştığını belirtti. Dosyanın TBMM Soruşturma Komisyonu’na ulaşması ve dinlemelerin mahkeme kararıyla yapılmış olması gerekçeleri ile takipsizlik verilemeyeceğini vurgulayan Kazan, 17 Aralık için takipsizlik kararı veren savcı Aydıner’in Ankara’da çok önemli bir idari göreve getirileceğinin konuşulduğunu ileri sürdü. Kazan, son gelişmelerle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: aşsavcının yüzüne söyledim: İstanbul Cumhuriyet Başsavclığı daha önce 25 Aralık ve TOKİ dosyaları hakkında takipsizlik kararı vermişti. Önceki günkü kararla o süreçteki üç dosya da kapanmış oldu. Ben daha önce hem Başsavcıya (Hadi Salihoğlu) hem de soruşturma savcısına (Ekrem Aydıner) ‘Siyasi iktidara yönelik suçları temizleme bürosu gibi çalışıyorsunuz’ demiştim. Bu görüşüm daha da pekişti. Asla verilmemesi gereken kararlar bunlar. Başbakan’ın Amasya mitinginde olağanüstü önlemler alınırken, konuşma platformu ile mitinge katılan partililer arasına geniş bariyerler kondu. Davutoğlu suçluyu buldu MEHMET MENEKŞE AMASYA Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kobani protestolarında çıkan olaylarla ilgili CHP ve HDP’yi suçlayarak “Hesapları açıktı, beklentileri Türkiye’de bir kaos çıkartmak Gezi olaylarıyla, 1725 Aralık olaylarıyla yapamadıklarını şimdi yapıp 2015 seçimleri öncesinde bir fetretin önünü açmak... Milletimiz buna izin vermedi, vermeyecek” dedi. Davutoğlu, Kobani protestoları sırasında Diyarbakır’da PKK ve Hizbullah’a yakın HüdaPar arasında çıkan çatışmada öldürülen HüdaPar üyesi Yasin Börü için de “şehit” ifadesini kullanırken Kerbela benzetmesinde bulundu, Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu ile birlikte geldiği Amasya’da Yavuz Selim Meydanı’nda toplu açılış töreninde konuştu. IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırılarını protesto eylemlerinde çıkan olaylara tepki gösteren Davutoğlu, olaylarla ilgili CHP ve HDP’yi hedef aldı. Davutoğlu, “bu ülkeye, ‘bu devlete fetret yaşatabilir miyiz?’ diye haince tuzak kuranlar var. Birisi HDP. Kobani’yi bahane ederek ‘sokağa çıkın’ çağrısında bulundu. Diğeri de CHP. Genel Başkan Yardımcısı (Sezgin Tanrıkulu) bu çağrıyı destekledi. Kılıçdaroğlu çıktı, ‘bir taraftan sükunet çağrısında bulunuyorum’ dedi, diğer taraftan da tahrikkâr bir şekilde bizim ülkemize, hükümetimize, devletimize iftira ederek Türkiye Cumhuriyeti devletini IŞİD’le işbirliği yapmakla suçlayıp bu tahriklere katıldı. Hesapları açıktı, beklentileri Türkiye’de bir kaos çıkartmak Gezi olaylarıyla, 1725 Aralık olaylarıyla yapamadıklarını şimdi yapıp 2015 seçimleri öncesinde bir fetretin önünü açmak... Milletimiz buna izin vermedi, vermeyecek” diye konuştu. Bingöl’de şehit olan 2 polisten birinin Amasyalı Hüseyin Hatipoğlu olduğunu ifade eden Davutoğlu, Kobani protestoları sırasında Diyarbakır’da PKK ve Hizbullah’a yakın HüdaPar arasında çıkan çatışmada öldürülen Yasin Börü için de “şehit” ifadesini kullandı. Davutoğlu, “Diyarbakır’da bir kardeşimiz daha şehit edildi Yasin Börü. Güvenlik güçlerimizden değil ama kurban eti dağıtmak için, hayır için arkadaşlarıyla yola çıkan 16 yaşındaki Yasin Börü’yü, üçüncü kattan aşağıya attılar. Taşla başını ezdiler, katlettiler. Şimdi oynanan oyuna karşı sembol iki isim; Hüseyin Hatipoğlu ve Yasin Börü. Biri Türk, biri Kürt ama bu hainlerin elinde şehadet şerbetini tattıkları gibi eminim ahirette de dünyada olduğu gibi omuz omuza şehitler olarak haşrolucaklar. Muharrem ayı yaklaşırken Kerbela’da nasıl Hz. Hüseyin de şehit olmuşsa bu kardeşlerimiz de eşkıyaların ve fetret çıkarmak, kardeşi kardeşe düşman etmek isteyenlerin ellerinde şehit oldular” dedi. Amasya’da Davutoğlu’nun programı nedeniyle yoğun güvenlik önlemleri alınırken Yavuz Selim Meydanı’ndaki esnafı gezen sivil polisler TC kimlik numaralarıyla GBT sorgulaması yaptı. Bu duruma tepki gösteren esnaf, “Kente bir başbakan geliyor, on gündür sivil polisler, resmi polisler esnafın adını alıyor, TC numarasını alıyor. Resmen bizi fişliyorlar. Daha önce böyle hiçbir durumla karşılaşmadık. Kendi halkından korkan, kendi halkını fişleyen bir anlayış olabilir mi?” dedi. Şehit ilan etti B İki nedenle yasaya aykırı ve yapılamaz. Birincisi aynı başsavcılık protestoda slogan atanlara dahi örgüt suçundan dava açıyor, ve yıllarca hapse mahkum ediyor. Bu olayda ise sayfalarca ‘örgüt nasıl olur’ tartışması yapıyor. Bu tartışma yapılabilir ancak dinleme yapıldığına göre savcılık bunu yok sayamaz. Ancak dava açar, mahkeme yapabilir bu tartışmayı. Dinlemeler hâkim kararıyla yapılmış. Bu yüzden temizleme bürosu diyorum. eclis devredeyken takipsizlik olmaz: Takipsizlik kararının yasaya aykırı olmasının ikinci nedeni ise Meclis’te bu konuda soruşturma komisyonu oluşturulmuş olması. Çünkü bu şüphelilerin suç ortakları bakanlar. Onlarla ilgili TBMM’de soruşturma komisyonu kurulduktan sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı hiç bir şey yapamaz. Hele takipsizlik kararıhiç veremez. Çünkü artık soruşturma komisyonu savcılık gibi çalışacaktır. Bu suçu birlikte işledikleri ileri sürülen Rıza Sarraf ve diğerlerinin yargılanacağı yer de bakanlar gibi Yüce Divan olmalıdır. savcıyı yüksek görev bekliyor: Burada ilginç olan bir durum da soruşturmanın savcısı Ekrem Bey’in (Aydıner) konumu. Bu dosyada savcı daha önce bakanlar yönünden görevsizlik kararı vermişti. Şimdi bir anda takipsizlik kararı yazması inanılmaz bir şey. Bence etik hiçbir değerle bağdaşmıyor. Ankara’da bu savcı ile ilgili iki iddia konuşuluyor. Birincisi çok önemli bir idari göreve getirilecek, deniyor. İkincisi ise hakkında içeriğini henüz tam bilemediğimiz bir soruşturmanın olduğu söyleniyor. Bu takipsizlik kararları sonrasında çok büyük olasılıkla ya o dosya kapatılacak ya da kendisi Ankara‘da yüksek bir idari göreve verilecek. Belki de her ikisi birden gerçekleşecek. Savcılık o dinlemeyi yok sayamaz: Esnafa fişleme M Bass, başkente geldi l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi John Bass başkente geldi. Esenboğa Havalimanı’nda kendisini karşılayan gazetecilere teşekkür eden Bass, Türkçe, “Basın mensuplarını çalışırken görmek beni her zaman için memnun etmiştir. Türkiye’yi çok sevdim, burada yaşayacağım için çok mutluyum. Sizlerle Türkiye’de Türkçe konuşmayı ve öğrenmeyi dört gözle bekliyorum” diye konuştu. Bu hafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a güven mektubu sunması beklenen Bass, ardından resmi olarak görevine başlayacak. TOMA protestosu l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Kobani eylemlerine katılanlara yönelik söylediği “Yakılan her TOMA’nın yerine 10 TOMA alınacak” sözleri CHP Gençlik Kolları tarafından protesto edildi. Başbakanlık’a yürümek isteyen CHP’lilerle polis arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. CHP’liler “İmdatTOMA Ahmet” yazılı pankart açtı. Gergin eyleme CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl de destek verdi. Erdoğan ‘barış’ değil ‘oy’ odaklı Haber Merkezi Adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir AKP milletvekili, BBC’ye yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve partisinin Kürt politikasını sert biçimde eleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kürt sorununu çözmekten ziyade, oylarını artırmaya odaklı olduğunu ileri süren milletvekili, bu nedenle çözüm sürecinin çökebileceğini söyledi. BBC muhabiri Paul Moss, Türk hükümetiyle Kürt hareketi arasında son dönemde Kobani nedeniyle yaşanan gerginliği konu alan haberi için İstanbul’da bir dizi yetkiliyle görüştü. Paul Moss’un konuyla ilgili görüş aldığı kişilerden biri de AKP’li üst düzey bir milletvekili oldu. Kimliğini saklayan AKP milletvekili, BBC’ye yaptığı açıklamada “Hükümetin PKK’ye saldırma kararını neden aldığını anlamak çok zor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürt sorununu çözmeye değil, oylarını artırmaya odaklanmış durumda. Barış sürecinin yakın zamanda çökebileceğine inanıyorum. Bu ise ülkeyi kaosa sürükleyecektir” dedi. O
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle