24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 EKİM 2014 PAZAR CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA KÜLTÜR 17 u ‘Aile Çay Bahçesi’ romanıyla anneden kıza aktarılan ‘kol kırılır yen içinde kalır’ ikiyüzlülüğüyle hesaplaşan Yekta Kopan, son kitabı ‘İki Şiirin Arasında’da babadan oğula aktarılan ergenliğe saklanma haliyle yüzleşiyor. Eyüp İlyasoğlu anısına ZEYNEP ALTAY İstanbul Sinfonietta’yı Gürer Aykal yönetti Amit Peled Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall “Güz ve Müzik” temalı 2014 Sonbahar konser sezonu Eyüp İlyasoğlu anısına düzenlenen konser, 15 Ekim çarşamba akşamı açıldı. Kurucu şefleri Gürer Aykal yönetimindeki İstanbul Sinfonietta yaylı çalgılar orkestrası Elgar’ın “Yaylılar İçin Serenat”ı ile başladığı konseri Çaykovski’nin “Floransa Anısı” eseriyle noktaladı. Solist sanatçılardan oluşan topluluğun yorum gücü ve yüksek birlikteliği, baş kemanda Pelin Halkacı Akın’ın sololarıyla büyük alkış aldı. Topluluk, konserin solisti ünlü viyolonsel yıldızı Amit Peled’e Haydn “Viyolonsel Konçertosu”nda ve Casals’ın favori bis parçası “Kuşların Şarkısı”nda aynı güzellik ve derinlikle eşlik etti. Peled konsere 2013’te efsane çellist Pablo Casals’ın eşi tarafından kendisine armağan edilen 1733 yapımı Goffriller ile çık tı. Sanatçı, Casals’ın sazına ve dünya görüşüne verdiği önemi, Casals’ın “Çalışmalısınız. Hepimiz bu dünyayı çocuklarımızın hak ettiği hale getirmek için çalışmalıyız” sözleriyle noktalanan mesajını okuyarak vurguladı. Gürer Aykal da sürekli böyle kaliteli konserleri gerçekleştiren Evin İlyasoğlu ve ona destek veren rektörlere duyduğu hayranlığı ifade etti. Aykal, “Ne rastlantı ki bu konser, Evin’e hayatı boyunca destek olmuş olan Eyüp’ün de doğum günü 15 Ekim’e denk düştü” diyerek seyirciyi selamladı. 17 yıldır Albert Long Hall konserlerini düzenleyen Evin İlyasoğlu, açılış konserinin eşi Eyüp İlyasoğlu’nun sonsuzluğa uğurlandığı gün Boğaziçi Üniversitesi Vakfı’na yapılan dost bağışlarıyla gerçekleştiğini belirtti. İlyasoğlu, “Bağışlarla açılış konserinin solisti Amit Peled’in kaşesini ödeyebildik. Ayrıca Gürer Aykal da bu konseri bize armağan etti” diyerek katkıda bulunan herkese teşekkür etti. Bitmemiş ZUHAL AYTOLUN Yekta Kopan, son kitabı ‘İki Şiirin Arasında’da erkeklerin dünyasıyla hesaplaşıyor Biret, Çakırhan ve Çambel için çalacak ÖZCAN ÖZGÜR Altın Portakal’dan çekilen belgeseller NHKM’de ergenlik hali Yekta Kopan, hayatın içinden hikâyeler anlatmayı seviyor; herkesin kendinden izler bulacağı öyküler... Yazarken de bir düşüncenin etrafından dolanmıyor, doğrudan söylemeyi seçiyor. Yeni yayımlanan “İki Şiirin Arasında” adlı öykü kitabında da erkeklerin dünyasına giriyor Kopan. Babadan aldığı miras duygular ve yaşam biçimiyle yüzleşemeyen erkeklerin yaşadıklarına bakıyor. Bu da bir çeşit ayna görevi görüyor. Peki, aslında neyi fark etmek, nasıl harekete geçmek gerek diye düşünenlere de, Bergman’ın bir sözünü hatırlatıyor: “Bizi ancak utanmak kurtarır.” Yeni öykü kitabınız hem bu zamandanmış gibi duruyor hem de geçmişten bir hava sarıyor etrafımızı. Bu öyküleri nasıl tanımlıyorsunuz? Hesaplaşan metinleri seviyorum. Kendi içindeki olay örgüsüyle, yazarıyla ve okuruyla hesaplaşan, hesaplaşmaya davet eden metinlerin alanında yürümek, benim de kendimle hesaplaşmamı sağlıyor. “İki Şiirin Arasında”nın da bu hesaplaşma alanında cümleler söylemesini istedim. Üstelik bu sefer geçmiş zamanla şimdiki zamanın arasında da bir yüzleşme var. Sürekli olarak sığındığımız, kişisel hikâyemizin kaçış alanı olarak gördüğümüz geçmiş zamanı, şimdinin dinamiklerinden okuyunca nasıl bir yüzleşme yaşayacağımızı merak eden öyküler bunlar. Erkeklerin dünyasına giriyoruz öykülerinizde. Belki de üzerine çocuk yaşta yüklenen sorumluluklarla, erken miraslarla büyüyen, susmayı ve ağlamamayı öğrenmiş erkeklerle. Nasıl bir kaybetmişlik yaşıyor erkekler? Özellikle de yaşadığımız coğrafyada? Sansürsüz gösterildi Kültür Servisi Kadıköy’deki Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde (NHKM) 51. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin belgesel bölümünden çekilen filmler gösteriliyor. Gösterimi yapılan ilk belgesel ise sansür tartışmalarına neden olan, Reyan Tuvi’nin “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” belgeseli oldu. Belgesel, festivalde çıkarılması istenen altyazıyla “sansürsüz” olarak gösterildi. “Sansür oradaysa biz buradayız” mottasıyla yapılan gösterimlerde toplamda sekiz belgesel gösterilecek. Önceki akşamki “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” belgeselinin gösteriminde salon tamamen dolarken Gezi Direnişi süreci tekrar hatırlandı. “İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali” kapsamında gösterilen belgeselle ilgili, festival yönetimi tarafından altyazının kaldırılmak istenmesi sansür tartışmalarını beraberinde getirmişti. Sonuç olarak ise Altın Portakal’ın bu yılki belgesel bölümü iptal edilmişti. Gösterimler dün de devam ederken bugün saat 11.00’de Cem Kaya’nın “Arabeks”, 13.00’te Devrim Akkaya’nın “Diyar”, 15.00’te Cenk Örtülü ve Zeynep Koç ’un “O İklimde Ka lırdı Acılar” ve 17.00’de Emel Çelebi’nin “Külkedisi” belgeselleri gösterilecek. Gösterimler sonrasında ise filmlerin yönetmenleri seyircilerin sorularını yanıtlayacak. MUĞLA Muğla’nın “diplomasız mimarı”, Nâzım Hikmet’in hapishane arkadaşı, Halet Çambel’in yoldaşı Nail Çakırhan, ölümünün 7. yılında Akyaka’da gelenekselleşen etkinlikte anılacak. Ancak bu yılki etkinlikte, ocak ayında yitirdiğimiz Halet Çambel de unutulmayacak. 2526 Ekim’de yapılacak etkinliğe İdil Biret de katılacak. Anma törenleri, 25 Ekim Cumartesi Akyaka’da saat 12.30’da Çakırhan ve Çambel’in mezarlarının ziyaretiyle başlayacak. Daha sonra Yücelen Otel’de, Akyaka Kültür Sanat Derneği (AKSD) Başkanı Aydın Turunç ile Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün’ün açılış konuşmalarını yapacağı etkinlik gerçekleştirilecek. Bu kapsamda mimar osman Köseoğlu yönetiminde “Mimarlık ve Kent Kimliği” konusu yüksek mimar, ozan Cengiz Bektaş ile İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hatice Kurtuluş, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Doç. Dr. Semra Purkis, Yrd. Doç. Dr. Zühre Sözeri ve Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal tarafından ele alınacak. Aynı gün saat 16.00’da Melih Güney’in “Halet Çambel ve Akşamüstü” adını taşıyan film gösterimi eşliğinde, Çakırhan’ın dostları Hamdi Yücel Gürsoy, Erman Şahin, Arif Keskiner, Çambel ve Çakırhan’la ilgili anılarını anlatacaklar. 26 Ekim Pazar günü Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi öğretim üyelerinden Arkeolog. Prof. Dr. Adnan Diler’in “Halet Çambel” sunumunun ardından saat 20.00’de üniversitenin Atatürk Kültür Merkezi salonunda İdil Biret’in “Halet Çambel Konseri” gerçekleştirilecek. Büyük ödül ‘Rüzgârın Hatıraları’na Kültür Servisi 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında ilki düzenlenen “Antalya Film Forum”, Su Otel’de düzenlenen törenle sona erdi. Antalya’ya ve film endüstrisine katkıda bulunmak amacıyla gerçekleşen film formunda “Rüzgârın Hatıraları” filmi 100 bin TL’lik ödülü kazandı. “Son Çıkış” filmi ile “Eksik Bir Şey” filmi ise 30’ar bin TL para ödülünün sahibi oldu. “Sarmaşık” filmi de Colorİst ödülüne layık görüldü. Antalya Film Forum sona erdi Bu coğrafya bitmemiş bir ergenlik halini yaşıyor. Özellikle erkek dili, bu ergenliğin arkasına saklanmayı çok seviyor. Bütün hamlıklar, vasatın zafer kazandığı bütün alanlar o ergen diliyle sevimlileştirilmeye, kabul edilir kılınmaya çalışılıyor. Sorumluluklardan bahsettiniz ya, işte onlar hep birer bahaneye dönüşüyor bu dille birlikte. Bu kitaptaki öykülerde de, babadan oğula aktarılan bir ergenliğe saklanma haliyle yüzleşmek istedim. Öykülerde bir iç dökme, bir konuşma, bir anlatma isteği yatıyor. Özellikle günümüzde, iletişim araçlarıyla fazlasıyla iletişim kurabiliyormuş gibi görünüyor olabiliriz. Bu iletişimsizlik insan ilişkilerine ve bireylerin yaşamlarına nasıl yansıyor? Dediklerinize katılıyorum ama yine de o kadar iletişimsiz olmadığımızı düşünüyorum. Sadece çözemediğimiz her şeyi bir çeşit iletişimsizliğe bağlamayı seven bir çağdayız. Geçmiş zamanın iletişim dinamiklerini güzellerken, şimdiki zamanın iletişimini es geçiyoruz. Yeni bir iletişim yapısı var artık dünyada. Kimi zaman daha geveze, kaynağı belli olmayan, güvenilirliğinin sorgulanması gereken, insan insana yaşanmayan bir yapı. Ama bununla tanışmalı ve yüzleşmeliyiz artık. Kitaptaki nostaljik koku da bu yüzden mi? Eskiden daha çok paylaşan, konuşan, iletişim kuran insanların günümüz yalnızlığını mı hatırlatıyorsunuz? İşte tam da bu noktadan konuşmasını istiyorum öykülerin. O nostaljinin neden bir kaçış alanı olduğunu anlamamız gerekiyor. Bu bitmek bilmeyen saklanma haliyle yüzleşmeliyiz. Neden öfkeye, ayrımcılığa, şiddete, muktedirin diline sığındığımızı anlamalıyız. Sinema yasası değişiyor Kültür Servisi Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, yeni yasa hazırlandığını, sinema sektörünü ulusal ve uluslararası alanda desteklemek için yeni mekanizmalar oluşturacaklarını söyledi. Bakan Çelik, Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne katılan yabancı oyuncu, yönetmen ve senaristlere yönelik Su Oteli’nde düzenlenen yemeğe katıldı. Bakan burada yaptığı konuşmada, sinema sektörünü bakanlık olarak desteklenmesi gereken sektör olarak gördüklerini dile getirdi. Çelik, “2004 yılında çıkardığımız yasayla sinema sektörü için teşvikler üretmiştik. Şimdi yeni bir yasa hazırlıyoruz, sinema sektörünü hem uluslararası hem de ulusal alanda desteklemek için yeni mekanizmalar oluşturacağız” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle