01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 OCAK 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Mahkeme: AYM kararı eski Genelkurmay Başkanı için yorumlanamaz 5 Dediği şu elçinin: “Hocaefendi dershaneler konusunda çok duyarlı!” Peki, polis atamaları ve savcılar konusunda neler düşünüyor. Pek bilinmiyor! O konuda da çok duyarlı olduğunu cemaat söylüyor ama... Elçi, hocaefendinin düşmanca bir tavır içinde olmadığını vurguluyor... Abdullah Gül, Erdoğan ve Gülen. Üçü sevgi duvarı örmüşler aralarına, bunu da bilemem. Bildiğim şu benim... Cemaat büyük bir operasyondan kuşkulanıyor... Ergenekon, Balyoz falan gibi... Bu saatten sonra olur mu? İnanın bir şey diyemem! Biraz zor! Devreye Cumhurbaşkanı Gül’ün girdiği kesin... HHH Aklımda devlet içinde devlet! Paralel devlet! Çete mete! Benim aklıma bunlar geliyor! Hepsi unutulur belki, sil baştan yapılır! Yapılır ama kafamda “acaba” soruları yoğunlaşıyor... Fethullah Gülen’in mektubunu okudum birkaç kez... Onun dediği açıkça: “İktidar medyası aleyhimizdeki kampanyayı durdursun, biz barış çubuğunu uzatırız!” Bu, cemaatin sıkıştığını gösteriyor açık açık! Ben dün sabah cemaat medyasına baktım... Rüşvet ve yolsuzluk haberlerini göremedim birinci sayfadan. Star ve Yeni Şafak’ın manşeti Gülen’in yazdığı mektuptu... Elçiyi Gül ve Erdoğan göndermiş ABD’ye ya da haberleri varmış... Dost bildiklerinden, cemaatten atılan oklar onları yaralamış. Gülen’in ayağına elçi göndermiş Cumhurbaşkanı ve Başbakan... Star’da bir başka birinci sayfa haberi, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’in “paralel devletin” nasıl temizleneceği yolundaki önerileriydi. “Çürümüş devlet kadrosu parlamento ile temizlenir!” Aynen böyle!.. Herkesin bildiği gibi devletin içindeki “paralel yapı” elçiler aracılığıyla değil; Meclis’te yapılacak yasal düzenlemelerle “rüşvet ve yolsuzluk çarkı” da kırılarak ortadan kaldırılır... HHH Baştan beri söylediğimiz şu: Ne devlet içinde paralel devlet, ne sivil ne de askeri vesayet! Seçilmişlerden, demokrasiden, özgürlüklerden, laik demokratik hukuk devletinden yanayım. Savaş değil barış! Evrensel hukuk! Adalette eşitlik! Suçluyla suçsuzun ayrılması! İnsanca yaşamak için hepsi... Başbuğ’un talebine ret İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasından müebbet hapse çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, Anayasa Mahkemesi’nin CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın hak ihlali hükmünü örnek göstererek yaptığı tahliye talebi reddedildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ret kararında Anayasa Mahkemesi’nin Balbay ile ilgili kararının seçilme hakkıyla ilgili olduğuna dikkat çekerek “Davanın hükme bağlandığı, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararının Başbuğ ile ilgili olacak şekilde yorumlanamayacağı” değerlendirmesinde bulundu. Tutukluluğunun 2. yılına giren emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Twitter hesabından “Daha bu hırsızlık, gasp ne kadar devam edecek, onu da bilmiyorum” şeklinde mesaj attı. Başkan Hasan Hüseyin Özese, üye hâkimler Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşıloğlu’dan oluşan BAşBuğ’un TweeTleRi Başbuğ, dün cezaevindeki 2. yılını doldurması nedeniyle internette sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki hesabından şu tweetleri attı: “Bugün Silivri Cezaevi’nde geçirdiğim ikinci yılı da tamamladım. Ortada, çalınan kocaman iki yıl var. Benim hayatımdan, ailemin hayatından ve yakınlarımın yaşamından çalınan. Daha bu hırsızlık, gasp ne kadar devam edecek, onu da bilmiyorum. Benden iki yıl çaldılar, ama yaşamından daha fazla yıl çalınan o kadar kişi var ki, onları unutmak mümkün mü?” Başbuğ, tahiliye talebinin reddine ilişkin olarak da “Avukatımızın 31 Aralık tarihli tahliye istemi, tartışmalı mahkemece reddedildi. Bu hukuksuz karara karşı ilgili mahkemeye itiraz edilecek” şeklinde mesaj attı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer’in 31 Aralık 2013 tarihli tahliye talebini aynı gün değerlendirerek karara bağladı. Mahkeme heyeti kararında, avukat İlkay Sezer’in “Anayasa Mahkemesi’nin, mahkemenin 27 Temmuz 2012 tarihli kararı ile diğer tutukluluğun devamına dair kararlarının hukuka aykırı olduğunu tespit ettiğini, sanık Mustafa Ali Balbay hakkında verilen Anayasa Mahkemesi kararının buna örnek olduğunu, mahkemenin, müvekkili Başbuğ açısından görevsiz olduğu nu belirterek tahliye talebinde bulunduğunu. Davanın kovuşturma aşamasının 5 Ağustos 2013 tarihinde sona erdiği, bu tarihte verilen tutuklama kararına itiraz süresinin ise 12 Ağustos 2013 tarihinde dolduğu, bu aşamadan sonra kovuşturma aşamasının tamamlandığı, Başbuğ’un hükmen tutuklu bulunduğu, daha önce yapmış olduğu itirazın da reddedildiği” açıklamalarında bulundu. Mahkeme gerçeklerini şöyle açıkladı: “Sanık Mustafa Ali Balbay için verilmiş 4 Aralık 2013 tarihli Anayasa Mahkemesi kararının bireysel başvuru üzerine ve seçilme hakkıyla ilgili olduğu, kararın hükmen tutuklu sanık İlker Başbuğ ile ilgili olarak yorumlanamayacağı dikkate alınarak yeniden karar verilmesine mahal olmadığına, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oybirliğiyle karar verildi.” Cemaat Pes Eder mi?.. Dış mihraklar, iç mihraklar... Büyüyen ve kalkınan Türkiye’nin önüne kurulan tuzaklar; ABD, İsrail uzantısı güçler. Faiz lobisi! Dolar nereye koşuyor gülüm nereye, tutabilene aşk olsun. 700 bin liralık saatler, özel uçakla umreye gidiş ve dönüşler! Bakan oğlunun evinden çıkan insan boyundaki çelik kasalar, para sayma makineleri ve mangırlar... Ayakkabı kutusunun içine gizlenmiş milyon dolarcıklar... Gözaltılar, tutuklamalar, bakanları görevden almalar, mitingler. Zeitung ne diyordu: “Yasama, Yürütme, Yargı ve Cemaat!” Devlet erki üç değil dörtmüş! İyi günler! Elçiye zeval olmaz... Cumhurbaşkanı “Sen git, bir görüş hocaefendiyle” demiş eski arkadaşına. Arkadaşı, gazeteci Fehmi Koru... O da gidip görüşmüş Gülen’le... Mektup getirmiş... O mektubu Başbakan Erdoğan da okumuş... Dolmabahçe’de gazetecilere açıklamış... Ne demiş sonra: “Artık çok geç!” HHH Birisi fırtınadan bahsetti... Ya bu pazartesi ya da Japonya dönüşü. Büyük bir fırtına bekliyoruz... Aman dikkat, kasırga olmasın da! Her şey o kasırgada ortalığa saçılmasın da... Yok yok, bir şey olmaz! Herkes birbirini çok iyi tanıyor! Tanıyor ama cin şişeden çıkmadı! Olsun anlaşırlar, geçmişi unuturlar... Olan üç beş savcıya olur, polislere oldu zaten! Gemi yolunu alır, yerel seçimler yapılır, oylar alınır, bugünler unutulur! Öyle mi olur! Olur olmasına da iş işten geçti mi orası belli değil! Kim ne derse desin, Erdoğan dik duruyor, boyun eğeceğe benzemiyor. Dize kim gelir? Bence cemaat gelir, iktidar ise yara alır! HHH Elçi, Türkiye’den kalkıp ABD’ye gidiyor... Orada hocaefendiyle konuşuyor. İzmir’de tahliye istemleri reddedildi ‘Siyasilerin sözleri gerekçe olamaz’ OZAN YAYMAN İZMİR İzmir’de görülen sözde Askeri Casusluk davasında tahliye istemlerini reddeden İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi, kararına, son dönemde hükümet tarafından yapılan açıklamaların gerekçe olamayacağı notunu da düştü. İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi, büyük bölümü muvazzaf asker olmak üzere 59’u tutuklu yaklaşık 300 kişinin yargılandığı davada tahliye istemlerini reddetti. Mahkeme heyeti, kararına şu notu da düştü: “Bir kısım sanıkların müdafiilerince ileri sürülen talebe nazaran; ülke nezdinde yaşanan bir kısım olaylar sonrası siyasi kimlikli kişilerin yaptıkları herhangi bir delil serdedilmeden ve ilgilileri açıklanarak yasal işlem yapılmaksızın vaki yargıda muhtelif yapılanma konulu sözleri ile davamızın bir ilgisi olamayacağının ve tahliye gerekçesi olarak kullanılamayacağının belirtilmesine...” Sanık avukatlarından Murat Ergün, bu vurgunun yerinde ve doğru bir yaklaşım olduğunu söyleyerek “Ancak bugüne kadar mahkemeden tahliyeler konusunda beklediğimiz hassasiyeti göremedik” dedi. Twitter’ı ‘Coş’turdu Adana’nın Kurtuluş Bayramı törenlerinde adeta ‘sıkıyönetim’ uygulayan Vali Hüseyin Avni Coş, Twitter’da dünün en çok konuşulan isimlerindendi. Coş’un 31 korumayla geçit törenine katılması Twitter’a damgasını vurdu: “Asurlular Kilikya’ya vali atardı, o valiyi koruması için de bir küçük ordu bırakılırdı. Adana Valisi Coş, 3 bin yıl sonra aynı durumda.” “Sadece fikir olarak değil, imaj olarak da faşizmi benimsemişler. Hitler’le arasında da yarım bıyık fark var.” “Prens Charles değil, Adana Valisi.” “Adana’yı tek başına kurtarmış, tek başına kutlamış neden abartıyorlar ki, hiç anlamıyorum...” “Bu bildiğin Roma’yı selamlayan Sezar.” “Kutlamalarda Vali Coş yine coşmuş. Gazileri bile almamış tören alanına. Tabii Hobbit’ler kurtardı Adana’yı Fransız’dan.” “Vali Coş’un kurtuluş günü.” “Oscar’lık özgüven.” “Halkın parası ile koruma tut, o korumalarla halka artistlik yap. Sonra da bunu yapanın adını vali koy!” “Adana kurtuluş törenine halkı almamış. Coş’a törene almadığı o kişilerin Adana’yı kurtaranların torunları olduğunu hatırlatmak lazım.” 6 ayrı suçtan soruşturma istendi BARKIN ŞIK Genelkurmay’ın suç duyurusu dilekçesi Cezavinde psikolojisi de bozuldu İstanbul’da başvuru ‘Yargılama yenilensin’ İstanbul Haber Servisi İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen “Askeri Casusluk” davasında 8 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Deniz Yüzbaşı Esin Tolga Uçar’ın avukatı Hüseyin Ersöz, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın “Milli orduya kumpas kuruldu” açıklamaları doğrultusunda yargılamanın yenilenmesi istemiyle dilekçe verdi. Ersöz, Akdoğan ile AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in tanık olarak dinlenilmesini istedi. Ersöz, “Yargılanma hakkı ihlal edilmek suretiyle onanmıştır. Tüm bu yargılama sürecinde yaşananlar, sistematik, peşin hükümlü ve hukuka aykırı bir yargılama faaliyeti ile karşı karşıya olunduğunu göstermektedir” dedi. ANKARA Genelkurmay Başkanlığı 27 Aralık tarihinde yaptığı suç duyurusunda, Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın 24 Aralık tarihinde kaleme aldığı “Ellerinde Nur mu Var Topuz mu” başlıklı yazısında, “Devlet yapısı içerisinde teşkilatlanan bir yapının TSK’ye kumpas kurduğu” bilgisine yer verdiğini anımsattı. Genelkurmay, savcılığa başvurusunda, “ilgili haber ve yorumların yer aldığı haber örneklerini” suç duyurusuna ekledi. 6 maddelik dilekçede, Başbakan’ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın yazısının ardından medyada ‘devlet yapısı içerisinde teşkilatlanan bir yapının TSK’ye kumpas kurduğu’ şeklinde haber ve yorumlara yer verildiği hatırlatılarak “Bahse konu yazı, haber ve yorumlarda; emekli ve muvazzaf birçok TSK personeli hakkında adli işlem yapılmasına neden olan olayların, yargı süreçlerinin ve TSK’yi yıpratmaya yönelik faaliyetlerin anılan yapılanma tarafından kurgulandığının ima edildiği belirlenmiştir” denildi. Dilekçenin devamında şöyle denildi: “Anılan hususların doğru olması halinde, TSK’yi ve personelini hedef alan faaliyetleri yürüten kişilerin, yetkili makamlara bildirimde bulunmayan ve gerekli işlemleri yerine getirmeyen kamu görevlilerinin eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nin 220’nci maddesinde düzenlenen ‘Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, iftira, suç uydurma, kamu görevlisi Genelkurmay: Onurumuz kOrunsun ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, “Kumpas” tartışmalarının ardından 27 Aralık’ta yaptığı suç duyurusunun ayrıntılarına açıklık getirdi. Genelkurmay yazılı açıklamasında, yürütülen soruşturma ve davalara yönelik “hukuk devleti olma”nın gereği olarak yargılamayı etkileme niteliğinde olabilecek beyanlardan kaçınıldığı vurgulandı. Dava ve soruşturmalarla ilgili daha önce yetkili makamlarla görüş ve düşüncelerin paylaşıldığı anımsatılan açıklamada, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan’ın “orduya kumpas kurdular” yönündeki sözlerine de isim vermeden atıfta bulunuldu. Açıklamada, “Suç duyurusunun amacı; ortaya atılan iddiaların araştırılması, durumun aydınlanması, kamuoyu vicdanında beliren rahatsızlıkların giderilmesi, adalete olan güvenin tesisi, Türk Silahlı Kuvvetleri ve mensuplarının hak, hukuk, haysiyet ve onurlarının korunmasıdır. Yukarıda belirtilen amacın tahakkuku ilgili mercilerden talep edilmiş; bunun dışında yargı süreci ve sonuçları ile ilgili değerlendirme ve yorumlarda bulunulmamış, hiçbir kişi/kişiler, kurum/kuruluşlar hedef alınmamıştır.” Genelkurmay, açıklamasında, Twitter üzerinden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel hakkında “TSK’nin imamı” nitelemesinde bulunan CHP’li Hüseyin Aygün’e sert tepki gösterdi. Genelkurmay şunları kaydetti: “Milletvekili olan bir kişinin sarf ettiği yakışıksız sözler esefle karşılanmış, konu ile ilgili hukuki süreç başlatılmıştır. Yüce milletimizin bağrından çıkmış olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bilinen ve ima edilen unvan ve sıfatta kişi/ kişiler bulunmamaktadır. Yasadışı faaliyeti tespit edilen personel hakkında yasal işlem tereddütsüz uygulanmaktadır.” Genelkurmay, Hatay’da yakalanan mühimmat yüklü TIR’la ilgisi olmadığını ifade etti. ‘Hilmioğlu, ölen oğlunu görüyor’ ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) Ergenekon davasında 23 yıl hapis cezasına çarptırılan ve Silivri Cezaevi’nde yatan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun yaşadığı ağır sağlık sorunlarının yanı sıra psikolojik sorunlar yaşadığı bildirildi. MHP Milletvekili Lütfü Türkkan; Silivri Cezaevi’nde eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve gazeteci Tuncay Özkan’ı ziyaret etti. Türkkan’ın verdiği bilgiye göre görüşmede Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan’ın “TSK’ye kumpas kurulduğu” yönündeki açıklamalarının ardından başlayan tartışmalar gündeme geldi. Başbuğ, “Türkiye kamuoyunun da inandığı gibi darbeci değil, masumuz” dedi. Başbuğ, hem kendisinin hem de çeşitli davalarda tutuklu bulunan silah arkadaşlarının ne darbe ne de siyasi bir suçu olduğunu ifade etti. Yeniden yargılamalar konusunda sunulan formülü desteklediğini ifade eden Başbuğ, “Af değil, beraat istiyoruz. Tutuksuz yargılanmak istiyoruz” dedi. Sahte delil ve adil olmayan yargılama konusundaki şikâyetlerini pek çok kez gündeme getirdiğine işaret eden Başbuğ, “Geçmişte bizim feryatlarımızı duymayanlar, şimdi kendileri feryat ediyorlar” dedi. Özel yetkili mahkemeler yerine genel mahkemelerde söz konusu davaların yeniden görülmesi gerektiğini ifade eden Başbuğ, “Beraat edeceğimize inanıyorum. Tutuksuz yargılanmayı bekliyoruz” açıklamasını yaptı. nin suçu bildirmemesi, suçluyu kayırma’, ‘adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs’ suçları başta olmak üzere çeşitli suçlara vücut verebileceği değerlendirilmektedir.” Dilekçede, aynı zamanda milletvekili olan Başbakan’ın siyasi başdanışmanının dile getirdiği hususların çeşitli davalarda yargılanan TSK personeli ve bazı sivil toplum örgütlerinin şikâyetleriyle örtüştüğü belirtilerek “CMK’nin 160’ıncı maddesi anlamında soruşturma başlatılmasını gerektiren bir halin mevcut olduğu kıymetlendirilmektedir” ifadelerine yer verildi. Dilekçenin son bölümünde TSK personelini hukuka aykırı bir şekilde hedef alan ve yasal işlemleri yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında soruşturma açılması istendi. Özkan ise söz konusu davaların kendilerine atılan birer suçlama ve kumpas olduğunun ortaya çıktığını belirtti. Özkan, “Artık bu kumpasın bozulması gerekiyor” görüşünü belirtti. Özkan, aynı koğuşta kaldığı Yalçın Küçük’ün katarakt nedeniyle göremediğini ve kendisinin Küçük’e yardım ettiğini anlattı. Fatih Hilmioğlu’nun da hayatını kaybeden çocuğunun acısını yaşadığını ifade eden Türkkan, Özkan’ın kendisine “Fatih Hilmioğlu, yaşadığı bütün bedensel hastalıkların dışında yeni bir şey daha yaşamaya başladı. Geceleri duvarlarda gördüğü ölmüş oğluyla konuşuyor” dediğini aktardı. Albay Dursun Çiçek ile de görüşen Türkkan, Çiçek’in kendisine ıslak imza belgesinin sahte olduğuna ilişkin bir belge gösterdiğini ifade etti. Küçük ‘Yalçın göremiyor’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle