01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2014 SALI 12 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER Hozat Emniyeti ilçede kamu görevlilerini adım adım takip etmiş GÜNDEM GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK mektubu geldiğini açıkladığını, ne ki Başbakan’ın ‘Pazarlığa açık değliz’ dediğini” aktardılar. TV’ler ve yazılı basın; mektubun toplantıya damgasını vurduğunu ve hükümetle cemaat arasında günlerdir süregelen kavgaya Gülen’in son vermek istediği izlenimi aldıklarını söylediler, yayımladılar. Tabii RTE’yi aklamayı, cemaate karşı izlediği politikaları övmeyi mesleksel kural haline getiren kimileri… …Başbakan yine dik durdu. Barış pazarlığına evet demedi. Gülen’e, barış istiyorsan önce dayatmalarından, öne sürdüğün koşullardan vazgeçeceğini garanti etmelisin, dediğini yazdılar, söylediler. Başbakan’ın barış mektubunu açıklamasıyla iç siyaset, tabii AKP hesabına yeni bir ivme kazanacaktı. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar diyerek Başbakan’a yeni bir tazminat davası açma fırsatını vermeyelim ama; saat 11.00’de RTE’nin, Gülen’den geldiğini söylediği, içeriğini açıkladığı barış mektubuyla ilgili, bir iki saat geçti geçmedi... Jet hızıyla bir yalanlama gündeme düştü. Gülen’in Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, “Hocaefendi tarafından gönderilen mektubun Başbakan’a hitaben yazılmadığını” açıkladı. Bu, bir. Açıklamanın sonraki bölümünde, Başbakan’ın, Gülen’in barış ve pazarlık çağrısı yaptığı dediği mektubunun “muhtevasında hiçbir pazarlık söz konusu değildir” deniliyordu. Bu da iki! HHH Mektubun kime ve kim aracılığıyla gönderildiği, Gülen cemaatine yakın internet sitesinde aynı gün açıklandı. Tabii medyanın ağzı açık kaldı. Meğer mektup Cumhurbaşkanı’na gönderilmiş ve böylece CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun günlerdir, Cumhurbaşkanı hükümetcemaat ve yolsuzluk krizine bir şey yapmıyorsa Çankaya’da niye oturuyor, diye eleştiriler yöneltmesinin ne denli haksız olduğu ortaya çıktı!.. A. Gül’ün Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi, Çankaya’da boş oturmadığı, hükümeti derinden sarsan cemaat krizini yumuşatmak ya da arabuluculuk yapmak için 21Aralık’ta, Londra’da öğrencilik yıllarından bu yana yakın dost olduğu gazeteci Fehmi Koru aracılığıyla soruna çözüm bulabilmek amacıyla kolları sıvadığı kanıtlanmış oldu. HHH Gülen mektubu olayı, başka bir gerçeğin ortaya çıkmasına vesile oldu. 17 Aralık’ta yolsuzluk skandalı patlıyor. 21 Aralık’ta Koru, Pensilvanya’da. Açıkladığına göre, Gülen’e gitmeden önce Koru, Cumhurbaşkanı ile Gülen’e neler söyleyeceğini saptayan bir görüşme yapıyor. Arkadan Başbakan’ın görüşlerini alıyor. Koru henüz açıklamadığı için Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın Pensilvanya’ya ilettikleri görüşler nelerdir, bilinmiyor. Fakat mektup olayının başka yüzü; hükümetle cemaat arasındaki kavgaya ışık tutacak içerikte... Mektup yoluyla Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın Gülen’le barış yolunun açılması için öncelik aldıkları ortaya çıkıyor. HHH Gülen; Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın Koru aracılığıyla ilettikleri… …kuşku yok, hükümet cemaat arasındaki, son olarak yolsuzluk skandalı ile zirveye çıkan kavgayı barışçıl yollardan çözme olasılıkları içeren görüşleri olumlu yanıtlamıyor. Bir başka sonuç o ki, Cumhurbaşkanı ile Başbakan, milyonlarca oyu temsil eden legal muhalefet partilerinden esirgedikleri siyasal yakınlık ve muhabbeti, legal olmayan cemaat ile lideri Gülen’e gösteriyorlar. HHH RTE, acaba neden cemaate parti ol, sandıkta boyunun ölçüsünü al diye böbürlenemiyor? Ya da başka skandalları ortaya döker diye devlet içinde çeteleştiğini söylediği cemaatten korkuyor mu? Neden, neden, neden? Tuncelilileri sürün! TUNCELİ (Cumhuriyet) Tunceli’nin Hozat ilçesinde 14 ay önce ortaya çıkan “fişleme” skandalından sonra bu kez de İlçe Emniyet Amirliği’nin birçok kişiyi takip ederek, yaptıkları her faaliyeti kayıt altına aldığı ortaya çıktı. Hozat İlçe Emniyet Amirliği ibareli ‘Terörle mücadele konusunda öneriler’ dosyasının içinde ise terörün ortadan kaldırılması için, ilçede görev yapan Tunceli nüfusuna kayıtlı memurların başka illere tayin edilmesi de istendi. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı, “fişleme” skandalıyla ilgili soruşturmada el koyduğu bilgisayarlardan çıkan bu “takip” skandalı belgeleriyle ilgili soruşturma başlattı. Hozat’ta 2012 yılının Kasım ayında ortaya çıkan fişleme skandalının ardından Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında İlçe Emniyet Amirliği’nin bilgisayarlarına el konulup incelemeye alındı. İddiaya göre bilgisayar kayıtlarında, Hozat İlçe Milli Eğitim Müdürü ile bir şube müdürünün de aralarında bulunduğu 17 öğretmenin sürekli takip edildiği, konuştukları insanlarla ilgili notlar alındığına ilişkin belgelere ulaşıldı. Buna göre, öğretmenlerin Hasankeyf’e yaptıkları gezi dahil bütün faaliyetleri izlenirken, tarihi mekânları ziyaretleri bile görüntülenerek dosyalandı. Öğretmenlerin hangi okulda ve ne görev yaptıkları yer alırken, bu öğretmenlerin sosyal medyadaki yorum ve fotoğrafları indirildi, vesikalık fotoğrafları ile özlük bilgileri de emniyet tarafından kayıt altına alındı. Takip n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Okul gezisi bile izlendi listesinin üst kısmında büyük harflerle, “Emniyet amirliğimiz sorumluluk bölgesinde takipli şahıslar kategorisinde bulunanlara ait isim listesidir” yazıldı. Takipte cezaevinde olan bir kişinin bile kişisel bilgilerine yer verildi. 2004’te başladığı belirtilen takipte, kişilerin hangi mahkeme kararı ile izlendiğine yer verilmedi. Emniyetin takip ettiği 33 kişi arasında, Hozat bağımsız Belediye Başkanı Cevdet Konak da yer aldı. Diğerleri öğretmen, devlet memuru, siyasetçi ve esnaftan oluştu. Hozat İlçe Emniyet Amirliği ibareli “öneriler” dosyasının içinde, teröre karşı, memur tayinlerı yanı sıra ihbarcıların temini ve bilgi toplama elemanları için ödenek talep edildi. Belediye başkanı takipte Danıştay’a erteleme AKP hükümeti, dairenin oluşumu ve üyelerin atamasında cemaatin etkili olacağı kaygısıyla yasa tasarısını sürpriz bir şekilde askıya aldı EMİNE KAPLAN ANKARA AKP hükümeti, TBMM Genel Kurulu’nda bugün görüşmelerine başlanacak olan Danıştay Yasa Tasarısı’nı sürpriz bir şekilde askıya aldı. Tasarıyla Danıştay’a bir daire kurulması, İdari Dava Daireler Kurulu’nun yapısının değiştirilmesi ve 31 üye atanması öngörülürken, üyelerin bir kısmı da HSYK tarafından belirlenecekti. Tasarının askıya alınmasında, hükümetin, dairenin oluşumu ve üyelerin atanmasında cemaatin etkili olacağı kaygısının yattığı öğrenildi. Tasarıya eklenmesi planlanan Adli Kolluk Yönetmeliği ile ilgili düzenlemelerin başka bir paketle Meclis’e gelebileceği belirtiliyor. Hükümet, geçen hafta ön sıralara alınan Danıştay Yasa Tasarısı’nın görüşmelerini erteledi. İlk ipucu Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Japonya’ya hareketinden önce Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısının bitiminde Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile konuşmasıyla ortaya çıktı. Mikrofonun açık kaldığını fark etmeyen Atalay, Erdoğan’a doğru eğilerek Mikrofon açık uyarısı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün, THY’ye ait uçakla Uzakdoğu turunun ilk durağı olan Japonya’nın başkenti Tokyo’ya geldi. Bugün Japonya Başbakanı Şinzo Abe ile görüşecek olan Başbakan Erdoğan, yarın ise Türksat 4A uydusunun yapıldığı merkezi ziyaret edecek. Türkiye saati ile 07.40’ta Tokyo Haneda Havalimanı’na gelen Başbakan Erdoğan’ı Türkiye’nin Tokyo Büyükelçisi Serdar Kılıç ve Japon yetkililer karşıladı. Erdoğan’a eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ile bazı bürokratlar, işadamları ve gazeteciler eşlik ediyor. (Fotoğraf: AA) Erdoğan Japonya’da “Başbakanım Danıştay kanunuydu gelecek hafta. Onu geri mi çektik?” dedi. Erdoğan ise, “Onu şu anda yapmıyoruz” karşılığını verdi. Atalay, “Yerine ne koyacağız” diye sordu. Erdoğan, “Şeyi koyacağız” diye konuşmasına devam ederken Enerji Bakanı Taner Yıldız, mikrofo nun açık olduğu uyarısı yaptı. Danıştay Yasası’nın üye seçimine ilişkin hükmüne göre yeni seçilecek 31 üyenin büyük bölümü HSYK tarafından belirlenecek. Tasarıyla Danıştay’a alımı öngörülen 150 tetkik hâkimini de HSYK belirleyecek. Hükümet Danıştay’ın yürür lüğünü durdurduğu Adli Kolluk Yönetmeliği hükümlerini tasarıya eklemeyi planlıyordu. Bu durumda söz konusu düzenlemelerin başka bir paketle TBMM’ye getirilebileceği ya da Anayasa Komisyonu’nda görüşülecek olan “Demokratikleşme Paketi”ne eklenebileceği belirtiliyor. Bu kurallar tam olarak işliyorsa, demokrasi de işliyor demektir. Birinde aksama varsa, öteki kurallar da anlamını yitirecektir. AKP iktidarı döneminde ilk iki kural sürekli aksadı. Hatta işlemedi. Üçüncüsü ise bir süredir paralel dalgalar halinde inip çıkıyor; kimin yetkisi kimin elinde, belli değil. Bugün açıklık ve hesap verebilirlik üzerinde duralım. 17 Aralık’ta başlayan “yolsuzluk ve rüşvet operasyonu” bu iki kuralı bir kez daha yakıcı biçimde gündeme getirdi. Bir iktidar işbaşına geldiğinde ilk ne yapmışsa, o icraat iktidarın karakterini de ortaya koyar. AKP 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra hükümeti kurduğunda yaptığı ilk iş bu olmuştu: Kamu İhale Yasası’nı (KİY) değiştirmek! Hükümet o günden bu yana sürekli bu yasayı değiştiriyor! Yasaların günlük yayımlanan hava durumu raporlarından daha ileri bir hükmü yok. O dönem nasıl kullanılması gerekiyorsa öyle değiştiriliyor. KİY’de yapılan değişikliğin sayısı 30’u buldu. Kaba bir hesaba göre, her mevsim değiştirilmiş. HHH KİY ve benzeri yasalarda değişiklik demek, hesap verme ve açık olma mekanizmalarının da kapalı olması demek. Teftiş kurulları da tümüyle işlevsizleştirildi. Sayıştay’ın elinde ise sadece şu yetki kaldı: Denetleme raporu yazamıyorum raporları yazmak! Böyle bir ortam ne üretir? Yolsuzluk... İşte 17 Aralık operasyonuyla birlikte tartışılmaya başlanan iddiaların ardında bu devlet yapısı geliyor. Konuya bu açıdan bakmadıkça, böylesi operasyonlarla yolsuzlukların üzerine gidileceğini, yolsuzlukların önleneceğini tartışmak, kevgir neresinden su akıtıyor diye, uzun uzun inceleme yapmaya benzer. Bu bağlamda 17 Aralık operasyonunun üç unsuru var: 1 Ne ile suçlanırsa suçlansın herkese adil yargılanma, kendisini savunma hakkı tanımak. 2 İddialarla ilgili kamuoyuna tatmin edici bilgi verip belirsizliği ortadan kaldırmak. 3 Denetim mekanizmalarını güçlendirmek. Bunların hiçbirinin gerçekleşmediğini görüyoruz. Ana muhatap olarak hükümet, bu sorumluluklarını yerine getirmek bir yana, her şeyin üstünü örtmek için telaşlı adımlar atıyor. HHH CHP İstanbul Milletvekili ve 17 Aralık sonrası kurulan Kriz Masası Başkanı Aykut Erdoğdu uzun süredir ciddi iddialar ortaya atıyor. Aslında gündeme getirdiği her konunun bilgisini belgesini de ortaya koyduğu için bunlar “iddia” düzeyinden öte anlam taşıyor. Erdoğdu, son olarak kara parayı aklamak için “yasal” yöntemlere başvurulduğunu açıkladı. Böylesi Türkiye’de olur; yasal yolsuzluk! Erdoğdu, diplomatik dokunulmazlık zırhı kullanılarak Türkiye’ye altın ve döviz sokulduğunu iddia ediyor. Bu işlemlerin rakamsal boyutunun on milyarlarca dolar düzeyinde olduğunu vurguluyor. Hükümet, başta altını çizdiğimiz icraatı alışkanlık haline getirdiği için Aydoğdu’nun verdiği bilgiler de yadırganmıyor. Türkiye’de uzun süredir yolsuzluk iddialarına şu mantıkla bakılıyordu: “Bunlar doğru olsa bile, adam çalıp çırpsa bile, iş de yapıyor...” Adam çalıyor, ama çalışıyor da! Hiçbir ahlaki temele dayanmayan bu davranış biçiminin toplum katında yıkılmaya başladığını görüyoruz. Sonuç olarak, 17 Aralık operasyonuyla ortaya çıkan tablonun tutulacak tarafı yoktur. Temiz toplum ve temiz yönetim için yapılması gereken, bu yönde bir iktidarın adımlarını güçlendirmektir. Geçici madde ile yargılama duracak, infaz dönem sonuna ertelenecek 12 BÜYÜKELÇİ’YE ATAMA Tutuklu vekilde uzlaşma AYŞE SAYIN ANKARA AKP, CHP ve BDP’li milletvekillerinden oluşturulan komisyon, “tutuklu ve hükümlü” milletvekilleri sorununun çözümü için “anayasal çözüm”de uzlaştı. Buna göre hüküm giyen MHP’li Engin Alan’ın tahliyesi ve HDP Eşbaşkanı Sebahat Tuncel’in milletvekilliğinin düşmemesi için geçici madde düzenlemesiyle “yargılamaların durdurulması, infazın dönem sonuna bırakılması” formülü, aralarında CHP ve BDP milletvekillerinin de olduğu halen yargılanan milletvekilleri için de benimsendi. Anayasanın 83 ve 84. maddelerinde yapılacak değişiklikle de “insan öldürmeye ilişkin suçüstü hali” dışında milletvekillerinin soruşturulması, tutuklanması Meclis iznine bağlanıyor. 3 partinin katılımıyla oluşturulan komisyon dün yaptığı ilk toplantıda, formül üzerinde uzlaştı. Komisyon üyeleri, daha önce Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda 3 partinin üzerinde uzlaştığı düzenlemeye yakın bir formül üzerinde uzlaştı. Komisyon üyeleri, üzerinde uzlaştıkları formülü, partilerinin genel başkanlarına sunacak. Komisyonun üzerinde uzlaştığı formülde şu düzenlemeler öngörüldü: l Anayasanın 83. maddesinde yapılacak değişiklikle, milletvekilleri hakkındaki soruşturma, kovuşturma, tutuklanmasında Meclis nitelikli çoğunluğu aranacak. Ancak “insan öldürmeye ilişkin suçüstü hali” dışında milletvekilleri hakkındaki soruşturma, kovuşturma yapılması ve tutuklanabilmeleri Meclis üye tam sayısının üçte ikisini oluşturan 367 milletvekilinin onayına bağlanacak. Söz konusu maddeden, anayasanın 14. maddesindeki suçlardan milletvekili dokunulmazlığını istisna tutan ve halen çok sayıda vekillerin seçildikleri halde yargılanmalarına neden olan hüküm kaldırılacak. l Anayasanın 84. maddesinin 2. fıkrasında da vekilliğin düşmesine ilişkin hüküm yeniden düzenlenecek. Mevcut anayasada, “milletvekilliğinin kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının Genel Kurul’a bildirilmesiyle olur” hükmü yer alırken, yeni düzenlemede bu ifade “milletvekilliğine engel suçtan dolayı düşmesi” denilerek her suçtan milletvekilliğinin üyeliğinin düşmesi de engelleniyor. l Halen tutuklu ve hükümlü milletvekilleri için ise 2 fıkradan oluşan geçici madde düzenlemesi yapılacak. Halen yargılanan milletvekilleri hakkındaki yargılamalar durdurulacak. Böylece halen yargılamaları süren CHP ve BDP milletvekilleri hakkındaki yargılamalar da dönem sonuna bırakılmış olacak. Ancak bu isimler yeniden aday gösterilip seçilirlerse, yine yargılamalar dönem sonuna bırakılacak. Beklenen kararname sürprizlerle çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanlığı’nda beklenen kararname süprizlerle çıktı. Türkiye’nin en önemli büyükelçiliği olarak bilinen Washington’a Türkiye’nin Tokyo Büyükelçisi Serdar Kılıç atandı. Daha önce MGK Genel Sekreterliği de yapan Kılıç, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın özel doktoru Sinan Kılıç’ın kardeşi. Kılıç’ın yeğeni ise Spor Bakanı Çağatay Kılıç. Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği’ne MİT Müsteşar Yardımcısı Abdurrahman Bilgiç atanırken, Roma Büyükelçisi Hakkı Akil de Paris’e atandı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bu kararnamede rotasyonu tercih etti ve 12 büyükelçiye yeni görevlerini önceki akşam tebliğ etti. Davutoğlu, Kahire Büyükelçisi olarak görevi sona ermesine karşın görevine dönen ve sonunda “istenmeyen adam” ilan edilen Hüseyin Avni Botsalı’yı ise agreman (diplomatik onay yazısı) istenmeyen UNESCO Daimi Temsilciliği görevine atadı. Kahire’ye büyükelçi olarak atanmasına karşın Mısır’daki yönetim değişikliği sırasında görevine gidemeyen Saraybosna Büyükelçisi Ahmet Yıldız ise, yurtdışında sadece 2 yıl kalmış oldu ve kararnamede liste dışında kaldı. Serdar Kılıç’tan boşalan Tokyo Büyükelçiliği’ne Ahmet Bülent Meriç atanırken, Davutoğlu’nun daha önce özel müşavirliğini yapan ve kritik dönemlerde birlikte çalıştığı Prag Büyükelçisi Cihad Erginay, Prag’dan Bosna Hersek’e atandı. Kararnamede ayrıca Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Mehmet Gücük Bern’e atanırken, Aydan Yamancan Vilnius’a, Ahmet Bigalı Prag’a, Esra Demir Abidjan’a (Fildişi Sahili), Hikmet Renan Şekeroğlu Bamako’ya (Mali) ve Mehmet Bilir de Nuakşot’a (Moritanya) atandı. Washington Büyükelçisi Namık Tan ise merkeze dönecek. Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu ve Londra Büyükelçisi Ünal Çeviköz ise 65 yaş sınırından dolayı önümüzdeki günlerde emekliye ayrılacak. n ADANA (Cumhuriyet) Irak’ın Ramadi kentinde Irak ordusu, aşiretler ve El Kaide militanları arasındaki çatışmaların ortasında mahsur kalan 75 Türk, Bağdat Büyükelçiliği’nin girişimleriyle güvenli bölgeye nakledildi. Adanalı mühendis Erhan Deveci’nin babası Rahmi Deveci, “Sağlık durumları iyi. Bir sıkıntıları yok şu an. ‘Yollar güvenli olduğu zaman Türkiye’ye geleceğiz’ diyor. Beni Irak’taki Türk Konsolosluğu’ndan aradılar ve ‘Bizim kontrolümüzde, bir sıkıntı yok, merak etmeyin’ dediler. Haberi alınca çok sevindik” dedi. Irak’taki 75 Türk artık güvende Karaca’ya son görev ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Şükrü Karaca’nın cenazesinde iktidarla muhalefet bir araya geldi. Karaca’nın cenazesinde CHP yönetiminin yanı sıra Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan, AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, TBMM Başkanvekili Meral Akşener, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, DP Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Söylemez’in bulunması dikkat çekti. Karaca, Twitter’dan Mansur Yavaş’ın adaylığıyla ilgili attığı mesajdan sonra görevinden istifa etmiş, Kılıçdaroğlu istifasını kabul etmemişti. Kalp kirizi sonucu yaşamını yitiren Karaca’nın cenazesi dün Kocatepe Camisi’ndeki cenaze namazının ardından Gölbaşı Mezarlığı’na defnedildi. Akdoğan ve Soylu yanısıra AKP Kayseri Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, AKP milletvekili ve Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya iktidar partisinden cenazeye katılan isimler oldu. MHP milletvekili ve TBMM Başkanvekili Meral Akşener, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de cenazede ülkücü camianın temsilcileri olarak dikkat çekti. DP Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Söylemez, Çiller’in özel kalem müdürü, danışmanı olan, daha sonra AKP’den milletvekili seçilip istifa eden Feyzi İşbaşaran da Karaca’nın cenazesinde yer aldı. CHP lideri Kılıçdaroğlu, yardımcıları Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu, Parti Sözcüsü Haluk Koç, milletvekilleri Mehmet Haberal, Aylin Nazlıaka ile akademisyenler, eski ve yeni bürokratlar Karaca’yı hep birlikte son yolculuğuna uğurladı. (FotoğrafDHA) n ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Rakka kentindeki Tel Abyat bölgesinde Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) birliklerini kuşatma altına aldı. Bölgede zaman zaman çatışmaların yaşanması üzerine Akçakale Gümrük Kapısı geçici olarak giriş ve çıkışa kapatıldı. Bu arada ülkelerine geçiş yapmak isteyen Suriyeliler sınır kapısı önünde yoğunluk oluşturdu. Akçakale sınır kapısı kapatıldı Belediyeden ‘online dua’ n TOKAT (AA) Zile Belediyesi’nce yaklaşık 6 ay süren çalışmayla ilçede bulunan 30 bin mezarın görüntüleri çekilerek “www.kabirdua.com” sitesine yüklendi. Böylece yakınlarının mezarını 360 derece ve üç boyutlu görme olanağına kavuşan Zileliler, aynı zamanda Kâbe imamlarından dualar da okutabiliyor. Belediye başkanı Lütfi Vidinel, “İlçe dışında bulunan vatandaşlarımız büyüklerinin mezarlarını ziyaret etmek istiyorlar ancak bu arzularını gerçekleştiremiyorlardı” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle