14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EYLÜL 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR HAFTANIN SANAT ÇİZELGESİ İSTANBUL n Arslan Sükan’ın “Görünmeyen” isimli sergisi 11 Eylül 12 Ekim tarihleri arasında Galerist’te. n Hale Arpacıoğlu’nun “Manyetik Şiirler” isimli sergisi 11 Eylül 13 Ekim tarihleri arasında Piramid Sanat’ta. n Ali Kazma’nın “Kitap” isimli sergisi 11 Eylül 26 Ekim tarihleri arasında Galeri Nev’de. n Sohei Nishino’nun “Diorama Maps” isimli sergisi 11 Eylül 12 Ekim tarihleri arasında Sanatorium’da. n Apel 15isimli sergi 12 Eylül 19 Ekim tarihleri arasında Galeri Apel’de. n Meriç Algün Ringborg’un “Görünürdeki Yazar” isimli sergisi 12 Eylül 2 Kasım tarihleri arasında Galeri NON’da. n Volkan Kızıltuç’un “Eşikte” sergisi 13 Eylül 19 Ekim tarihleri arasında MERKUR’de. n Semiha Biçer’in sergisi 12 Eylül’e kadar İstanbul Sanayi Odası Sanat Galerisi’nde. n Mehtab Kardaş’ın “Mavi Sonsuzluk” isimli sergisi 13 Eylül’e kadar Cevahir Otel’de. n Yaz Karma Sergisi 14 Eylül’e kadar Derinlikler Sanat Merkezi’nde. n “Ara Yüzeyler”isimli karma sergi 15 Eylül’e kadar Kare Sanat Galerisi’nde. n Francesco Albano’nun “On the Eve” başlıklı sergisi 20 Eylül’e kadar GALERİST’te. n Bilinmeyen Güçler isimli karma sergi 21 Eylül’e kadar Tophanei Âmire’de. n GÜNEY KORE&TÜRKİYE ÇAĞDAŞ SANATLAR SERGİSİ 22 Eylül’e kadar Cemal Reşit Rey fuayelerinde. n Yaz Karma Sergisi 22 Eylül’e kadar Topkapı Sarayı’nda. n 2013 Yaz Karma Sergisi 30 Eylül’e kadar Alta Sanat’ta. n Tüm Zamanlarisimli karma sergi 30 Eylül’e kadar Teşvikiye Sanat Galerisi’nde. n Işıl Eğrikavuk’un “Ters Köşe” isimli video yerleştirmesi 5 Ekim’e kadar Egeran Galeri’de. n Samimiyetle Hacklendim isimli karma sergi 5 Ekim’e kadar ARK Kültür Cihangir’de. n Ahmet Duru, Buğra Erol, Candan Öztürk, Deniz Rona ve Evrim Kavcar’ın “Kayıp” isimli sergisi 5 Ekim’e kadar Daire Galeri’de. n Ege’den Karadeniz’e Ortaçağ Limanları isimli fotoğraf sergisi 6 Ekim’e kadar Rahmi Koç Müzesi’nde. n Artamonoff: Bizans İstanbul’u İmgeleri, 19301947 isimli sergi 6 Ekim’e kadar Koç Üniversitesi Anadolu Araştırma Medeniyetleri Müzesi’nde. n Karma resim heykel sergisi Şile Sanat işbirliğiyle 11 Ekim’e kadar Elab’da. n Ekrem Kahraman’ın “Buluşma” isimli sergisi 11 Ekim’e kadar Medica Çağdaş Sanat’ta. n Beş Asır Sonra Piri Reis Tersanei Âmire’de sergisi 20 Ekim’e kadar Rahmi M. Koç Müzesi’nde. n Mehmet Ali Uysal’ın sergisi 26 Ekim’e kadar Pi Artworks İstanbul’da. n Yakın Menzil isimli karma fotoğraf sergisi 27 Ekim’e kadar İstanbul Modern’de. n Balık Ağ(a)lara Takıldı isimli sergi 30 Ekim’e kadar Heybeliada İskele Açık Sergi Alanı’nda. n Çağdaş Ustalardan Resim, Heykel ve Fotoğraf sergisi 31 Ekim’e kadar TEM Sanat Galerisi’nde. n Göç Bağlantıları Sergisi 22 Aralık 2014’e kadar Adalar 15 Ölümünün 28. yılında eşi ve oğullarının gözünden Erkan Yücel Kültür Servisi Usta oyuncu Erkan Yücel, 28 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı. Yücel, tiyatroya Ankara Sanat Tiyatrosu’nda (AST) başladı ve “Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti”, “72. Koğuş”, “Nafile Dünya”, “Ana” gibi oyunlardaki başarısıyla tanındı. 1964 yılından 1971 yılına kadar AST’ta yer aldıktan sonra 1975 yılında Devrimci Ankara Sanat Tiyatrosu’nu kurdu. Adı daha sonra Ankara Halk Tiyatrosu olacak toplulukla Anadolu’nun birçok şehrini, kasabasını, köyünü kapsayan uzun turnelerde “Vatandaş Hamdi”, “Halkın Gücü”, “Deprem ve Zulüm”, “Toprak” gibi birçok oyun sergiledi. Erkan Yücel, tiyatro çalışmalarının yanı sıra sinema, televizyon filmlerinde de rol aldı ve birçok ödüle değer bulundu. Yücel’i eşi Şükran Yücel, oğulları sinema yazarı Fırat Yücel ve yazar Doğu Yücel’in anlatımıyla anıyoruz. FIRAT YÜCEL ‘Gezi Parkı’na koşardı’ ‘Düş ve Gerçek’ 1981 Erkan Yücel Ankara Sanat Tiyatrosu’nda pek çok oyunda başrol oynadıktan sonra Devrimci Ankara Sanat Tiyatrosu ve Ankara Halk Tiyatrosu’nu kurmuştu. Anadolu’nun birçok şehir, kasaba ve köyünü kapsayan turneler gerçekleştirmişti. Tiyatro oyunculuğunun yanı sıra önemli filmlerde de oynayan Yücel yaşamı boyunca devrimci sanat çizgisinden ödün vermemişti. ‘Endişe’ 1974 ‘Umudunu korur, ödün vermezdi’ Bana sık sık sorulan bir soru var. “Erkan Yücel bugün yaşasaydı nasıl olurdu? Düşünceleri değişir miydi?” Bu tür farazi soruları kesin yanıtlarla kestirip atmak zordur. Çünkü koşullar insanların düşüncelerini değiştirebilir. Ama Erkan için emin olduğum bir şey var. Erkan her koşulda devrime olan inancını ve umudunu korurdu. Açlıktan ölse reklamlara çıkmazdı. Sanatsal çizgisinden ödün vermez, para kazanmak için inanmadığı projelerde yer almaz, düzeysiz filmlerde oynamazdı. Bugün Erkan yaşa ‘Devrimci, kırılgan ve alaycı’ ŞÜKRAN YÜCEL Ayşegül Kırmızı’nın “Uyumadan” isimli sergisi 12 Eylül 12 Ekim tarihleri arasında Galeri Linart’ta. kadar Galeri Selvin’de. n Geçmişten Geleceğe Balat isimli sergi 26 Eylül’e kadar Plato Sanat’ta. n Karma resim, heykel, seramik ve cam sergisi 28 Eylül’e kadar Pirosmani Sanat Galerisi’nde. n Merve Üstünalp’in “Biz vardık, biz yoktuk” isimli sergisi 28 Eylül’e kadar .artsümer’de. n İmgenin İdeolojisi isimli karma sergi 28 Eylül’e kadar ALAN İstanbul’da. n Ayşe Gül Süter’in sergisi 29 Eylül’e kadar Pg Art Gallery’de. n İhtişam ve Zarafet: Kore’nin Sanatı isimli sergi 29 Eylül’e İSTANBUL nKardeş Türküler konseri bugün Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde. nGöksel konseri yarın Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde. nCeyl’an Ertem konseri 11 Eylül’de Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde. nBülent Ersoy Oya Aydoğan konseri 12 Eylül’de KüçükÇiftlik Park’ta. nAllen Hulsey konseri 12 Eylül’de Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde. nLenka konseri 13 Eylül’de KüçükÇiftlik Park’ta. nRedd konseri 13 Eylül’de Jolly Joker sahnesinde. nLuxus konseri 13 Eylül’de Hayal Kahvesi Arena Park sahnesinde. nBlonde Redhead konseri 14 Eylül’de KüçükÇiftlik Park’ta. nTuluyhan Uğurlu dinletisi 14 Eylül’de Galata Mevlevihanesi Müzesi’nde. nLevent Yüksel konseri 14 Eylül’de Jolly Joker sahnesinde. ANKARA nJolly Joker Ankara’da, Yeni Türkü konseri 13 Eylül’de saat 22.00’de, Fettah Can konseri 14 Müzesi’nde. n Geçmiş ve Geleceksergisi İstanbul Modern’de. BODRUM n Muzaffer Akyol’un sergisi 14 Ekim’e kadar Casa dell’Arte’de. ANKARA n Yaz Karması resim 27 Eylül’e dek Atlas Sanat Galerisi’nde. (0 312 468 59 04) n Barış resim, fotoğraf, heykel 29 Eylül’e dek Çankaya Belediyesi Galeri Uray’da. (0 312 458 89 00) n Mexican Art resim 15 Kasım’a dek Cermodern Sanatlar Merkezi’nde. (0 312 310 00 00) Eylül’de saat 22.00’de, Tan Taşçı konseri 20 Eylül’de saat 22.00’de, Pentagram Murder King konseri 21 Eylül’de saat 22.00’de, Demet Akalın konseri 27 Eylül’de saat 22.00’de, Levent Yüksel konseri 28 Eylül’de saat 22.00’de, Redd konseri 4 Ekim’de saat 22.00’de, Orphaned Land konseri 9 Ekim’de saat 21.00’de, Cem Adrian konseri 11 Ekim’de saat 22.00’de, Göksel konseri 12 Ekim’de saat 22.00’de. (0 312 424 11 11) Babasını çocuk yaşta kaybeden herkesin hissettiği bir şeydir belki. Onun hakkında yapılan tanımlamaları içten içe kabul etmez, doğru ya da yanlış olmalarından bağımsız hepsini klişe addedersiniz. Çünkü söylenen söz ne kadar övgü dolu olsa da, çocuk kendi tanımının peşindedir ve bunu yapması imkânsızdır. Başkalarının sözlerine tabidir baba imgesi. Bu yüzden Erkan Yücel şöyleydi böyleydi diyemem, milyon kişi büyük bir devrimci olduğunu ya da sahnede ışıldadığını söylese de bu nitelemeleri kullanmaktan imtina ederim. Ama onu bir insan olarak tanıyamamanın eksikliği ne kadar baskın çıksa da, bugün onun yaptıklarıyla sadece gurur duymuyorum, aynı zamanda kendi yaptıklarımı onun hayaliyle sınıyorum. Genelde bir mitten, efsaneden bahsettiğimizde, değişmez olduğunu varsayarız. Benim gözümdeki Erkan Yücel ise sürekli değişiyor. Bazen, postmodern görecek’ 1981 ‘Düş ve Gerçe lik öğretileriyle büyüyen benim ve arkadaşlarımın hiç taşıyamayacağını düşündüğüm bir kararlılığın, davaya bağlıliyor aklıma ve zamanlar farklı, dünlığın figürü oluyor. Bizim yaşadığı yalar farklı olsa da ondan feyz alamız kafa karışıklığının (her şey muğ rak çetrefil durumlar karşısında kenlak ya, ne siyah ne beyaz, ikircikli) tam karşısında duruyor. Şu an çok gerekli gördüğüm, kendimde hep eksikliğini çektiğin net bir angaje olma/örgütlülük halini temsil ediyor. Filmleri televizyonda gösteril“Bağzı şeyler” demek yerine, şu şu mediği, tiyatro oyunları sadece şu diyen, şu’ları teker teker sayabiizleyenlerin belleğinde iz bıraktılen bir ses. Bazense, tıpkı Nasredğı halde Erkan Yücel’in hâlâ hadin Hoca fıkralarında olduğu gibi, tırlanıyor oluşundan, sadece bu kafa karışıklığı halinden bile mütgerçekten dahi büyüleniyorum. hiş bir memleket eleştirisi çıkarabiHele ki onun oğlu olunca bunlen bir sesi temsil ediyor. Hem kırıldan daha da etkileniyorsunuz... ganlığını hissettiren hem de alaycı Geçen gün Alev Yetgin imzaolabilen bir ses bu. Devrimci imalı “Tiyatro’nun Che Guevarası Erkan Yücel” başlıklı bir yazı jından çok daha farklı gibi görünse okudum. Tiyatro’nun Che’sinin de eşit derecede devrimci bir ses. oğlu olmak, üstüne erken yaşta Belki bu yüzden şanslıyım; çünkü kaybettiğimiz için onu çok az tayaşadığım hayatın çelişkileri içinde nıyabildiğin gerçeğiyle yaşamak, boğulduğumda, sermayeyle en küçük taşıması zor bir sorumluluğu bezoraki irtibatta ruhumu satıyor gibi raberinde getiriyor. hissettiğimde, kısacası yolumu kaybeGezi Parkı sürecinde babam der gibi olduğumda babamın sosyaher zamankinden daha fazla aklist mücadeleye yönelik sadakati ge saydı, Roboski katliamını duyduğunda Roboski’ye; Gezi olaylarını öğrendiğinde Gezi Parkı’na koşardı. Coşkuyla eyleme katılır, hemen doğaçlama bir oyun sahnelerdi. Etrafında toplanan gençlere, eski eylem hikâyelerini anlatmazdı. Çünkü övünmeyi sevmezdi. Esprileriyle, taklitleriyle onları güldürür; zekâsıyla, kara mizahıyla şaşırtırdı. Onun için sokaklar, meydanlar, parklar, evler, köyler, traktör römorkları, hapishaneler, işkencehaneler, her yer sahneydi. Her yer faşizme karşı mücadele alanıydı. Gözü karaydı, kendini düşünmeden ateşe atardı. Yardımseverdi, her şe yini başkalarıyla paylaşırdı. Bir şeye sahip olma duygusu hiç gelişmemişti. İncirlik’ten İzmir’e yürüdüğü Bağımsızlık Yürüyüşü’nden paltosuz dönmüş, üşüttüğü için hastalanmıştı. “Benden daha çok ihtiyacı olan birine verdim” demişti. İnsanseverdi, işçileri, köylüleri sever, hemen sıcak bir bağ kurardı. Yunus gibi, Pir Sultan Abdal gibi, bir derviş gibi yaşadı, hep öyle kalırdı. dimce bir ahlak geliştirmeye çalışıyorum. Öte yandan, kendi eleştirel dogmalarımızı yarattığımızı, kendi geçici konumlarımızın ciddiyetine fazlaca kaptırdığımızı hissettiğimde de babamın daha oyunbaz imgesini canlan dırıyorum zihnimde ve bu kez de o imgeden destek alıyorum: En hayati durumlarda bile yoldaşlarını eğlendirebilen, güç verebilen, işkence görürken bile zalimlerle dalga geçebilen bir devrimci. Belki aynı bedende zor bir araya gelecek katılık ve yumuşaklık, sadakat ve alaycılık, ciddiyet ve oyunbazlığı taşıyabilmesi, aradan geçen onca yıla rağmen sadece benim için değil başkaları için de bir ilham kaynağı olmayı sürdürmesinin asıl nedenidir. ‘Tiyatro’nun Che’sinin oğlu olmak...’ lıma geldi. Neden onun hâlâ hatırlanıyor olduğunu daha iyi anladım. Bu son süreçte hem sanatıyla hem de politik duruşuyla saygınlık uyandıran, halkın pür dikkat kulak verdiği, her açıdan tutarlı olmayı başaran kaç sanatçı görebildik? Hızlı düşünüyorum, aklıma sadece Genco Erkal geliyor. Türkiye’nin farzı misal Sean Penn gibi hem politik konularda kararlı davranabilen, bu tavrını her daim eserlerinde gösteren, diğer yandan da üst düzey oyunculuğuyla hayranlık uyandıran neden bu kadar az yaratıcı sanatçısı var? İşte bu yüzden unutulmuyor Erkan Yücel. Türkiye özellikle de bugünlerde, onun gibi sanatçılara ihtiyaç duyuyor. Onu tanımak için de geç değil. Filmleri dışında geçen sene Kibele Yayınları’ndan çıkan “Dünyanın Her Yeri Sahne: Erkan Yücel, 1972 – 1994 Belgeler, Mektuplar, Yazılar, Fotoğraflar” isimli kitabı ve Mesut Kara’nın hazırladığı “Erkan Yücel: Şimdi Geçti Buradan” isimli belgeseli bir başlangıç olarak önerebilirim. Belgeselin sonlarına doğru annemin söylediği bir söz var. “Bizimle birlikte olmasaydı… Yaşasaydı, var olsaydı, sadece arkadaşım olsa da olurdu. Çünkü o dünyayı güzelleştiren insanlardan biriydi” der. Gerçekten öyle. ‘Adalar Biziz’ Kültür Servisi Nedim Hazar’ın yönettiği “Adalar BizizBir Ada Müzikali” filmi 28 Eylül Cumartesi günü Burgazada’da Cennet Bahçesi’nde ve 29 Eylül Pazar günü Büyükada’da Adaevi’nde gösterilecek. “Bir ada tanıtımı olmanın ötesinde bir ada müzikali” olarak tanımlanan filmin başrolünde Eren Balkan, adafobik bir mimar öğrencisini canlandırıyor. Ayrıca filmde Taner Öngür, Vassiliki Papageorgiou gibi sanatçılar ile Cem Mansur yönetimindeki Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası’nın performansları yer alıyor. Adalıların Yassıada ve Sivriada’da protestolarının da anlatıldığı filmin gösteriminden sonra filmde yer alan müzisyen ve gruplar da sahne alacak. Göksel
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle