14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 12 DIŞ HABERLER [email protected] CUMHURİYET 9 EYLÜL 2013 PAZARTESİ Ankara ve ABD, Suriye’ye müdahaleye destek verenlerin sonuç bildirgesine yazılmasını istemedi G20’de bildiri savaşı DUYGU GÜVENÇ ANKARA Gündemini Suriye’nin oluşturduğu G20 zirvesinde ABD ile birlikte Türkiye, Fransa, Suudi Arabistan ve Kanada askeri operasyona “evet” derken, 15 üye karşı çıktı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bunu zirvenin sonuç bildirgesine yansıtmak istedi. Buna “evet”çiler karşı çıktı. ABD Başkanı Barack Obama ile Putin arasındaki görüşmenin ardından, ABD’nin inisiyatifiyle Suriye konusunda özel bir açıklama yapıldı. Ancak bu açıklamada askeri müdahale ifadelerine yer verilmedi. Almanya Başbakanı Angela Merkel de bildirinin Avrupa Birliği (AB) içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtip imza koymadı. 67 Eylül’de St. Petersburg’da yapılan G20 zirvesinde Rusya Devlet Başkanı Putin’in, sonuç bildirgesine eklenmesini istediği cümleye ABD ile birlikte Türkiye’nin de karşı çıktığı öğrenildi. ESAD, UZUN ARADAN SONRA ABD BASININA KONUŞTU: KANIT YOK Haber Merkezi Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, uzun bir süre sonra ilk kez bir Amerikan kanalına röportaj verdi. CBS televizyonuna konuşan Esad, “Kendi halkım üzerinde kimyasal silah kullandığıma dair en ufak bir kanıt yok” dedi. Kanalın deneyimli isimlerinden Charlie Rose’a konuşan Esad, 21 Ağustos’taki kimyasal silah saldırısının “kendisiyle en ufak bir ilgisi olmadığını” söyledi ancak kitle imha silahlarına erişimi olup olmadığını açıklamadı. Rose, “Esad sorumluluğun bir kısmını kabul ediyor” dedi ve şöyle devam etti: “Ona şu soruyu sordum: ‘Hiç pişmanlık duyuyor musunuz?’ O da şöyle cevap verdi, ‘Elbette duyuyorum’. Ama bu pek yürekten söylenmiş bir laf gibi gelmedi. Bir ülkenin lideri olan herkesin vatandaşlarının başına gelenlerden dolayı kendini korunç hissettiğinde söyleyeceği gibi sakin bir ifadeyle söyledi.” Rose’un aktardığına göre Esad, ABD’nin elindeki kanıtları açıklaması gerektiğini söyledi. tekledi. Karşı olan ülkeler ise Rusya, Çin, Hindistan, Endonezya, Brezilya, Güney Afrika ve İtalya oldu” diyerek tabloyu kayda geçirmiş oldu. Peki, Şimdi Ne Olacak? ABD sınırlı hedefleri dışardan vurma hesapları içinde. Batı’nın büyük çoğunluğu katılmak istemiyor. ABD kamuoyunda, daha müdahale yapılmadan tepkiler başladı bile. Rusya, olayın “yapaylığını” dünya kamuoyuna sürekli duyuruyor. ABD (ve İsrail) “en Batılı” Arap lideri Esad’ı yok ederek yerine El Kaide’yi mi yerleştirecek! Arap dünyasının çoğunluğu operasyona karşı. İran’ın yapabileceği “sürprizler” Körfez’i ve bölgeyi daha da karıştırabilir; Batı açısından daha sakıncalı bir ortam gelebilir. Türkiye’de büyük çoğunluk “müdahaleye ve Türkiye’nin katılımına karşı”. El Kaide’nin Suriye’de egemenliği, Hizbullah’ın yeniden operasyonlara başlaması, en çok İsrail’e zarar verir. Dünya kamuoyunda bilinen ve tartışılan bu gerçekler karşısında müdahale kime yarar sağlayacak? Binlerce ya da yüz binlerce masum insanın ölümünün getireceği felaketten başka; Suriye’de El Kaide (ve radikal İslamın) egemen olmasından fayda umanlar mı var? Yoksa Suriye ikiye, üçe parçalanıp bundan yararlanacaklar mı? Aynen Irak’taki gibi, Şii, Sünni ve Kürt olarak ayrıştırılacaklar mı? Bütün amaç Güneydoğu, Erbil, Suriye, Akdeniz koridorunun açılması mı? Büyük Kürdistan ve radikal İslamın yararı dışında bir sonuç çıkarmak zor görünüyor. Tabii doğacak olan yeni bir bölgesel kaos ve çatışma ortamı dışında. Obama’nın son açıklamalarında, meseleyi “ABD ve Batı için bir prestij sorunu” olarak sunması ise tarihe geçecek bir değerlendirme; yüz binlerce (ya da milyonlarca) insanın kanı pahasına bir prestij sağlanabilir mi? Batı’nın yalnız kamuoyu olarak değil hükümetler olarak da çoğunluğunun Suriye’ye, “dışardan askeri müdahaleye karşı olmaları”, kimilerinin bekledikleri çıkarın “çok özel” olduğunu gösteriyor. Batı’nın büyük çoğunluğu istemezken Türkiye’nin en ön safta yer almasının Türkiye’ye yararı ne? Suriye ile siyasi kriz yüzünden Ortadoğu ile ekonomik ilişkilerimiz altüst oldu. Ankara bir de askeri olarak dış müdahalede görev alırsa fatura katlanarak büyüyecek ve çok uzun sürecek. Ortadoğu’daki Arap ülkelerinin çoğunluğu dış askeri müdahaleye karşı çıkıyorlar. Ankara bunlarla da ters düşmüş oluyor. Siyasi olarak “Cezayir meselesinde” yaşamadık mı? Yarım yüzyıl yüzümüze vurdular. Suriye’ye askeri müdahalede Ankara yer alır ise Türkiye açısından yeni bir utanç yolu açılacak ve temizlenemeyecektir. Üstelik Suriye iç savaşında Esad’a karşı savaşanların kimler tarafından oluşturulduğu ve akıl almaz katliamlara katıldıkları herkes tarafından bilinirken. Bütün bunlara karşın hükümetin iki yıldır en yakın dost Esad’ı (ve Suriye’yi) düşman ilan etmesi AKP içinde de muhalefete ve fikir ayrılığına yol açtı. AKP çevrelerinde, askeri müdahaleye Türkiye’nin katılmasına karşı çıkanlar, kamuoyuna düşüncelerini ekranlarda ve yazılarında açıklıyorlar. O halde hükümet neden, Suriye’ye askeri müdahaleyi bir hayat memat meselesi gibi görüyor ve öncülük ediyor? Demek ki bizim göremediğimiz (ve anlayamadığımız) bazı hesaplar söz konusu. Hükümet bu nedenle müdahaleyi bir “var olma nedeni olarak değerlendiriyor”. Bunun demokrasi ile bir ilgisinin bulunmadığını Amerikalı 14 yaşındaki çocuk bile biliyor. skeri müdahale diyemediler ABD Başkanı Obama ise, zirvenin başlamasıyla birlikte Suriye konusunda ortak bir açıklama yapılması için girişimlerde bulundu. İmzacı sayısını artırmak için hazırlanan yeni bildiride “askeri müdahale” ifadesine yer verilmedi. Ancak imzacılar arasında AB’nin bölünmesi dikkat çekti. Merkel, “Bu önce AB içerisinde tartışılmalı” diyerek bildiriye karşı çıktı. Beyaz Saray kaynakları ise toplantı sonunda yaptıkları bilgilendirmede, “Açıklamada yer almasa da ABD’nin yaklaşımının askeri güç yanlısı olduğu biliniyor” bilgisini verdi. A Zirvenin gündemini Suriye’ye kimyasal silah kullanımına karşı uygulanacak yaptırımlar oluştururken, Putin, savaş isteyen bloğun yalnızlığını sonuç bildirgesinde göstermek istedi. Putin’in önerdiği listede ABD ile birlikte Kanada, Suudi Arabistan, Fransa ve Türkiye yer alıyor du. Bu öneriye başta ABD olmak üzere bu 4 ülke karşı çıkınca, Putin, ülkelerin isimlerini basın toplantısında vurguladı. Putin, basın toplantısında, “Görüşmelerde Suriye’ye müdahalede bulunulmasını ABD, Türkiye, Kanada, Fransa, Suudi Arabistan ve İngiltere des ABD DIŞİŞLERİ BAKANI KERRY PARİS’TE Savaş karşıtı gösteriler yayılıyor BD’nin Suriye’ye A muhtemel müdahalesini protesto eden savaş karşıtı Amerikalılar, New York’ta Times Meydanı’nda yaptıkları eylemin ardından Union Meydanı’na yürüdü. Suriye asıllı Amerikalıların yanı sıra Wall Street’i İşgal Et oluşumunun da desteklediği gösteride ABD Başkanı Barack Obama’nın kuklasını taşıyan eylemciler, “Bir daha savaş istemiyoruz, Suriye’den uzak dur”, “Savaşa hayır” ve “Suriye’yi bombalama” sloganları attılar. Gösteri turistlerden de yoğun ilgi gördü. Amacı ne? ABD ve Fransa: Destek artıyor Dış Haberler Servisi ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriye’ye düzenlenecek bir askeri operasyona destek verecek ülkelerin sayısının arttığını ve çift haneli rakamlara çıktığını söyledi. Fransa’nın başkenti Paris’te, mevkidaşı Laurent Fabius ile görüşmesinin ardından açıklamalar yapan Kerry, Suriye ordusunun sivillere karşı kimyasal silah kullandığı iddialarıyla ilgili olarak “Dünyanın katliama seyirci kalamayacağını” belirtti. Nazileri durduramayan 1930’lu yıllardaki “Yatıştırma Politikası”na gönderme yapan Kerry, “Biz ve Fransız ortaklarımız, bunun katliam karşısında sessizce seyirci kalınacak bir zaman olmadığını biliyoruz. Şimdi Beşşar Esad gibi diktatörlere saldırıları nedeniyle sınırlı, ama açık ve etkili bir yanıt verme zamanı” dedi. 1938’deki Münih Antlaşması ile Çekoslovakya’nın bir bölümü Nazi Almanyası’nın denetimine verilmişti. Kerry, mevcut durumu o dönemle karşılaştırdı. Fabius de Suriye’ye müdahaleye desteğin yaygın olduğunu ve giderek arttığını söyledi. İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague ise BBC’de katıldığı bir programda, “Dünya, kimyasal silahların kullanımına karşı durmalı. Bunu yapmamak, yapmaktan daha riskli” diye konuştu. Suriye’nin başkenti Şam yakınlarındaki bir Hıristiyan köyünün El Nusra militanlarının eline geçtiği, evlere ve kiliselere yapılan saldırılarda ölümler olduğu da gelen haberler arasında. Rusya’nın, Suriye’yi terk etmek isteyen vatandaşlarının tahliyesi için bu ülkeye yolcu uçağı gönderdiği bildirildi. Rusya Dışişleri Bakanlığı, Suriye’nin Lazkiye şehrine İL76 tipi bir uçak gönderildiğini duyurdu. REUTERS Suriye’ye ‘evet’, İran’a ‘hayır’ DUYGU GÜVENÇ Rusya uçak gönderdi John Kerry ve Laurent Fabius (AP) İngilizler ve Fransızlar savaş istemiyor Dış Haberler Servisi İngiltere’de yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, seçmenler Suriye’de Beşşar Esad yönetiminin halkına karşı kimyasal silahları kullandığı ispatlansa bile Suriye’ye yapılacak askeri bir müdahaleye karşı çıkıyor. ICM şirketi tarafından Sunday Telegraph gazetesi için yapılan ankete göre, seçmenlerin yüzde 60’dan fazlası Suriye’ye müdahaleye karşı çıkarken destekleyenlerin oranı yüzde 19. Fransa’da da Ifop şirketi tarafından yapılan son kamuoyu araştırmasına göre, uluslararası müdahaleye karşı çıkanların oranı bu ay yüzde 64’e çıktı. Ağustos ayında yapılan anketlerde müdahaleye karşı olanlar yüzde 41 ile yüzde 49 arasındaydı. ANKARA Türk dış politikasının değişen parametreleri ile birlikte, yeni merkez tanımı da değişti. Yıllardır Avrupa ve Asya arasında köprü olmakla övünen Türkiye için artık merkez AfroAvrasya yani Kuzey Afrika, Ortadoğu, Orta Asya ve Kafkaslar, Karadeniz, Hazar Denizi havzası, Doğu Avrupa ve Balkanlar’dan oluşan bölge oldu. Batı Avrupa Türkiye’nin hedefinde yer almadı. Türkiye, değişim arayışlarının devam ettiği Ortadoğu’da ise hâlâ sorunun temelinde Arapİsrail çatışması olduğu görüşünde. Suriye’de kimyasal silah kullanımının ardından askeri müdahale için “her türlü koalisyona evet” diyen hükümetin, İran’dan kaynaklanacak olası nükleer silah endişesine karşın askeri bir müdahaleye kesinlikle karşı olduğu da ortaya çıktı. Dış politikadaki değişimlerle birlikte özellikle yurtdışı göreve giden devlet memurları için hazırlanan bilgi notu yenilendi. “Türk Dış Politikasının Temel Konuları” başlıklı yeni kitapçığın dağıtımı temmuz ayında yapıldı. Cumhuriyet’in ulaştığı kitapçıkta değişimin devam ettiği belirtilirken “Bizim daha çok temsile ve demokratik sisteme ihtiyacımız var” denildi. Yeni dış politika tanımlarının yapıldığı kitapçıkta öne çıkan başlıklar şöyle: Batı değil, AfroAsya: Öteden beri Avrupa ile Asya arasında köp u Suriye’ye askeri müdahaleye destek veren Ankara’nın yeni dış politika tanımının yapıldığı kitapçıkta, nükleer programından endişe duyulan İran’a karşı operasyona kesin bir dille karşı çıkılıyor. rü olma tezini işleyen ve bununla övünen Türkiye için artık Batı Avrupa yeni merkez hedefinde yer bulamadı. Temel sorun Arapİsrail savaşıymış: “Arap Baharı”yla birlikte başlayan gösteriler, ‘haklı tepki ve insanların talepleri’ olarak nitelenirken bu taleplerin doğal olduğuna işaret ediliyor. Başta Suriye’de iç savaş ve Mısır’da yönetim karmaşası devam ederken Türkiye Ortadoğu’da hâlâ temel sorunun Arapİsrail savaşı olduğunu düşünüyor. Bu çatışmanın temelinde de Filistin sorununun yattığı görüşünde. Mısır anahtarmış: Bölgede yeni gelişen demokrasilerin desteklenmesi istenirken Mısır’ın Arap dünyasındaki değişimde anahtar olduğu da vurgulanıyor. Mısır’daki yönetim değişikliğinin ardından Müslüman Kardeşler’e tavizsiz destek veren ve yeni yönetimle ilişki kurmak konusunda kararsız kalırken “Umarız Mısır gecikmeksizin sivil bir hükümeti yeniden kurar” ifadelerine de yer veriliyor. İran’a askeri müdahaleye karşıyız: Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddialarının ardından her türlü askeri müdahale seçeneğinde yer alacağını açıklayan hükümet, nükleer silah sahibi olması kaygılarına karşın İran’a askeri bir müdahaleye kesin olarak karşı. İran’ın nükleer programı ile ilgili, “Yanıtlanması gereken haklı sorular var” denilen kitapçıkta, “Bölge yeni bir askeri çatışmayı kaldıramaz” ifadelerine de yer verildi. Türkiye açısından Tunus’ta on binler sokaktaydı feshedilmesi ve hükümetin istifası talebiyle açlık grevine başladı. Muhalif gruplardan Halk Cephesi Sözcüsü Hamme el Hemami yaptığı açıklamada, milletvekillerinin talepleri yerine getirilinceye kadar açlık grevine devam edeceklerini belirtti. Açlık grevine başlayan milletvekillerinin sayısı hakkında bilgi vermeyen El Hemami, açlık grevi kararının, başkentteki gösterilere destek için alındığını ifade etti. Hükümet ve muhalefetin geçen günlerde yaptığı görüşmelerde bir sonuca varılamamıştı. F16’lar ‘acil’ havalandı Dış Haberler Servisi Diyarbakır’da bulunan 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’nda dün hareketli anlar yaşandı. F16 savaş uçaklarını “acil” koduyla Suriye sınır hattına doğru havalandığı öğrenildi. Diyarbakır’da bulunan 2. Hava Kuvvet Komutanlığı 8. Ana Jet Üssü’nden havalanan çok sayıda F16 savaş uçağı, Suriye sınırında keşif uçuşu yapmak için havalandı. Savaş uçaklarının havalanma sebebininse SuriyeTürkiye sınır hattında hareketliliğin tespit edilmesi ve Hatay’ın Reyhanlı ilçesi sınır kapısı karşısında patlayan bomba yüklü araçla ilgili olduğu öğrenildi. Savaş uçakları, acil koduyla havalanarak sınır hattında keşif uçuşuna başlarken uçakların tam mühimmat havalandığı, olası bir ihlalde vurma yetkisinin olduğu öğrenildi. İngiliz Sunday Express gazetesi ise Suriye savaş uçaklarının Kıbrıs hava sahasına girdiğini ileri sürdü. Gazeteye göre uçuşları fark eden Türkiye İncirlik’ten iki F16 uçağını devreye soktu. Gazete, “Suriye Kıbrıs’a meydan okumak için jetlerini Kıbrıs’a gönderdi” başlıklı özel haberinde İngiltere’nin İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait 6 Typhoon savaş uçağını gönderdiği Kıbrıs’ın hava sahasına Suriye iki Su24 savaş uçağı soktu. AFGANİSTAN NATO 9 sivili vurdu Dış Haberler Servisi Afganistan polisi, NATO uçaklarının on beş kişiyi öldürdüğünü ve bu kişilerden dokuzunun, içlerinde kadın ve çocukların da bulunduğu siviller olduğunu duyurdu. NATO uçaklarının, Afganistan’ın doğusunda bulunan ve Taliban’ın güçlü olduğu bilinen Kunar vilayetine yaptığı saldırıda sivilleri de hedef aldığı iddia edildi. Bazı kaynaklar, saldırıyı militanlara yönelik bir insansız uçak saldırısı olarak açıklarken, yetkililer bunu doğrulamalarının mümkün olmadığını bildirdiler. NATO ise saldırının sivillere yönelik olduğunu yalanladı. REUTERS Dış Haberler Servisi Tunus’un başkenti Tunus’ta on binlerce kişi İslamcı Ennahda hükümetinin istifası için sokağa çıktı. Göstericiler, sol görüşlü muhalif Muhammed Brahmi için tuttukları kırk günlük yasın ardından önceki gün sokaklara dökülerek iktidarı protesto ettiler. Muhalifler Brahmi’nin uğradığı suikast için hükümeti suçlarken muhalif milletvekilleri de Ulusal Kurucu Meclis’in
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle