Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                SAYFA	  CUMHURİYET	  24	EYLÜL	2013	SALI  4  HABERLER  28 Şubat tutanakları açıklandı. Erbakan, laikliğin korunmasını istemiş: Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağımdan yazılarıma bir süre ara veriyorum.  Yobazdan zarar gelir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)  28 Şubat davasında, Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 1997’deki toplantıdaki konuşmaların içeriği ortaya çıktı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel devletin gerekli önlemleri almasının olağan olduğunu belirtirken, Başbakan Necmettin Erbakan’ın ise, “Yobaz zihniyetten ülke zarar görür. Demokrasi ve lalikliği korumak için tedbirleri almalıyız” dediği anlaşıldı. Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın ise laiklik ilkesinin bozulmasının, ezanın Türkçe okunmasından vazgeçilmesiyle başladığını dile getirdiği tutanaklara yansıdı. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görevlendirilen iki naip hâkim, 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tutanağı ve kararlarını inceledi. Mahkemenin 28 Şubat 1997’deki MGK tutanakları üzerinde yaptığı inceleme sonucunda hazırlanan tutanakta, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ilk sözü Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’e verdiği belirtildi. Tutanağa göre tarihi MGK toplantısındaki aktörlerin sözleri özetle şöyle: Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel: Şimdi bu takdimde Genelkurmay’ın iddiası çok önemli bir beyandır. İrticanın, Cumhuriyetin kurulduğundan beri en büyük tehlike halini aldığını belirtiyor. Devlet, kendisine yönelen tehlikelere karşı gerekli tedbirleri alır. 8 yıllık temel eğitim uygulanmalıdır. Tarikatlar Bugün karşılaştığımız bu olaylar küçümsenerek tedbir almakta geç kalınmamalıdır. PKK hareketi de 1984 yılında yeni başladığında küçük görüldü. Bugünlere gelindi. Başbakan Necmettin Erbakan: Önce sayın komutanların samimi ifadeleri ve bu takdimleri hazırlayan MİT Müsteşarlığı, Genelkurmay temsilcilerine çok teşekkür ediyorum. Burada her şeyi açık kalplilikle yüz yüze konuşma fırsatını bulduk, çok faydalı oldu. Laiklik Müslümanlığa en uygun Tansu	Çiller,	Necmettin	Erbakan	ve	 bir kuraldır. Bizim yapmamız Muhsin	Yazıcıoğlu	toplantı	sonrasında	 gereken şey insanlara aydın, basın	toplantısı	düzenlemişti.	 Taslak	olarak	hazırlanan	kurul	kararının	okunçağdaş Müslümanlığı öğkapatılmalı, kıyafet kanunu uy yasanın bu konudaduğu,	Erbakan’ın	“Şimdi	9	saatlik	yoğun	bir	çaretmektir. Çocuk Müslügulanmalıdır. Şimdi bu tedbirler ki maddelerini kolışmadan	sonra	bu	kadar	maddeyi	sağlıklı	olaman oldukça, dinini öğrak	değerlendirerek	sonuca	ulaşmak	doğru	olmaz.	 arasında hassas bir konu var. O ruyabilirsek geçerrendikçe, vatanını devleOnun	için	bunu	yarın	inceleyip	kararlaştıralım”	dedida kamuoyunda Kuran kursları, lidir. Yarın biriletini daha çok sever. Bazı ği,	Karadayı’nın	ise	“Bunu	10	dakikada	tamamlarız,	 imam hatip okulları kapatılıyor ri gelip bu maddeinsanlar dini istismar edeyarına	kalmasına	gerek	yok”	karşılığını	verdiği	belirimajı yaratılmamalı. leri değiştirir. Burek devlete karşı geliyortildi.	Tutanağa	göre	Erbakan,	“Bu	gibi	şeyler	ayaDeniz Kuvvetleri Komu nun garantisi olmaz. lar. Bu konuda tedbirler küstü	olacak	işler	değil,	biz	bunu	bizim	önümüze	 tanı Güven Erkaya: Yasalar Kara Kuvvetalırken işin aslına inmek koydular,	imzalamak	zorunda	kaldık	diyemeyiz.	 bilerek ihlal ediliyor. Bu cesare leri Komutanı lazım, halk bir şeye karar Onun	için	bunu	yarın	inceleyelim”	derken,	 ti de partili milletvekilleri, bele Hikmet Köksal: Demirel,	“Biz	bunu	yarına	bırakalım,	mevermişse ona güvenmeliyiz, diye başkanlarının hareketlerin Ben muhafazakâr sayıtin	üzerinde	bazı	rötuşlar	da	yapmak	 onun kararına saygı duymalımümkün”	sözleriyle	toplantıyı	 den alıyorlar. Bunlara mani ol lacak bir aileden geliyoyız. Yoksa halk partisi zihniyesonlandırdı. mak için öncelikle hukuk uygu rum. Kendime göre Müslüti, laikliği din düşmanlığı anlayılanmalı, partililerin söylemleri ile man olduğumu sanıyorum. Ancak şı hâkim olur. Gerçek laiklik neeylemleri aynı olmalıdır. Bu elim bu olanları gördükçe kendi kendidir? Yobaz zihniyetten ülke zadeki kitapta Sayın Erbakan’ın ci me “Acaba ben Müslüman mı ması ezanın Türkçe okunmasın rar görür. Demokrasi ve laliklihatla ilgili ifadeleri var. Buna göre yım?” diye sormak geliyor içim dan vazgeçilmesiyle başladı. Be ği korumak için tedbirleri almaparti toplantılarına gitmek cihat, den. Şüpheye düşüyorum. Türk nim hâlâ kulaklarımdadır eza lıyız... Dışarıda buradan çıkacak zekatı partiye vermek cihat, par halkı Müslüman olanlar ve olma nın Türkçe okunurken duydu kararları bekleyen basın mensupğum huşu ve heyecan. Yasala ları var. Bunlar bu konuyu iyitiye yardım etmek cihat... yanlar diye bölünmek isteniyor. Jandarma Genel KomutaGenelkurmay Başkanı rın adil uygulanmaması halkın ce abarttılar. Bunun için basına nı Teoman Koman: Biz AB’ye Orgeneral İsmail Hakkı ahlakını bozar, ahlaksız insanın verilecek bildiriyi dikkatle hagirecek kadar çağdaş mıyız? Hiç Karadayı: Demokratik sistem dini olmaz. Din istismarına son zırlayalım. Millete, Avrupa’da, kimse rejimin garantisi, laikliğin dışında arayışlar daima kaos ol vermek lazım. Anayasanın 24. dışarıda endişe uyandıracak bir garantisi olamaz. Bu ancak ana muştur. Laiklik ilkesinin bozul maddesi bu konuda bağlayıcı. hava vermeyelim.  Başbakan Erdoğan: Erdoğan,	Lütfi	 Kırdar	Kongre	 Merkezi’nde	 düzenlenen	 “Asya	Pasifik	 Perakende	 Kongresi	ve	 Fuarı”nın	 açılışına	katıldı. (UĞUR DEMİR)  BM huzuru sağlayamaz İstanbul	Haber	Servisi	 Başbakan Recep	 Tayyip	Erdoğan, Suriye’deki tutumu nedeniyle BM’ye yüklenerek “5	tane	daimi	üyenin	dudakları	arasına	kilitlenmiş	bir	dünya	adil	bir	 dünya	olamaz.	Belli	kişilerin	egemen	olduğu	bir	BM	Güvenlik	Konseyi’nin	dünyada	 huzura	destek	sağlamasının	mümkün	olduğuna	11	yıllık	başbakanlık	tecrübemle	ben	 inanmıyorum”	dedi. Başbakan Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Asya	Pasifik	Perakende	Kongresi	ve	Fuarı”nın açılışına katıldı. Erdoğan, adaletsizliklerin, katliamların, darbelerin, ticaretin yollarını kapatacağını belirterek “Çocukların	kimyasal	silahlarla	öldürüldüğü,	çocukların	kanının	aktığı	bir	dünya,	vicdanı,	kalbi	kuruttuğu	kadar,	refahı	da	kurutur.	İşte	onun	için	vicdanın	küreselleşmesi,	 kanaatin	küreselleşmesi,	ekonomi	ve	ticaretin	farklı	bir	boyut	kazanması,	hepimiz	için,	 bizim	ve	geleceğimiz	için	şarttır”	diye konuştu. Türkiye içindeki sorunları demok‘HER YER TAYYİP rasi ve hukuk çerçeHER YER ERDOĞAN’ vesinde çözüme kavuşturduklarını diKasımpaşa	Spor	 le getiren Erdoğan, Kulübü’nün	Kebölgesel meselelerde merburgaz’daki	teise halkın iradesinin sislerinin	açılışıegemen olduğu iktinı	yapan	Erdoğan’a,	 dar sistemlerini desKemerburgaz’a	geli teklediklerini söyleşi	sırasında	Anadodi. Suriye’de, 400’ü lu	Genç	Fenerbahçocuk 1700 insaçeliler	ve	“1453	Kanın kimyasal silahlarsımpaşa	Taraftarlar	 la öldürüldüğünü beDerneği”	üyeleri	telirten Erdoğan, “Ayzahürat	yaptı.	Taraf nı	şekilde	110	bin	 tarlar	“Her	yer	Tayinsan	tanklarla,	topyip,	her	yer	Erdolarla,	helikopterlerğan”	sloganları	attı.	 den	indirilen,	yağGruptakiler,	“Tayyip	 dırılan	bombalarla,	 Abi,	sen	bu	yola	ke uçaklardan	yağdırıfeninle	nasıl	çıktıylan	bombalarla	yaksan,	biz	sıkıntılı	gülaşık	3	yıldır	öldürününde	bu	kefeni	giy lüyor.	Hâlâ	BM	Gümeye	geldik”	yazıvenlik	Konseyi	bulı	pankart	açtı.	Ernunla	ilgili	kararıdoğan,	gruptakilerle	 nı	veremiyor”	disohbet	etti. ye konuştu. “BM	neye	yarar?”	diye soran Başbakan Erdoğan eleştirilerini şöyle sıraladı: “5	tane	daimi	üyenin	dudakları	arasına	kilitlenmiş	bir	dünya	adil	bir	dünya	olamaz.	Bizim	gençlerimiz	güzel	bir	kampanya	 başlattılar.	‘Dünya 5’ten büyüktür.’	5’ten	büyük	olan	dünyanın	artık	görevini	yapması	 lazım.	Bu	sistemin	dönerli	olması	şart.	Belli	kişilerin	egemen	olduğu	bir	BM	Güvenlik	 Konseyi’nin	dünyada	huzura	destek	sağlamasının	mümkün	olduğuna	11	yıllık	başbakanlık	tecrübemle	ben	inanmıyorum.”  Önlerine koydular imzaladılar olmasın  Hayata	Dönüş	operasyonu	sırasında	Üsküdar	Savcısı	olan	Cambaz	ifade	verdi  l Çevik Bir savunma yaptı:  ‘Kararı MGK almış’ HİLAL KÖSE “Hayata	Dönüş”	operasyonu	sırasında	Üsküdar	Cumhuriyet	Başsavcısı	olan	Kemal	Cambaz,	ölüm	orucu	yapan	tutuklulara	müdahale	edileceğini,	Adalet	 Bakanlığı’ndan	gelen	kriptolu	telefonda	öğrendiklerini	belirterek	 “Sonradan	öğrendiğim	kadarıyla,	 operasyon	MGK	ve	hükümet	kararıdır.	Engin	Hoş	yönetmiştir”	dedi. Kemal	Cambaz,	Bayrampaşa	Cezaevi’ne	yönelik	operasyona	ilişkin,	Bakırköy	13.	Ağır	Ceza	Mahkemesi’nde	görülen	dava	kapsamında	tanık	olarak	ifade	verdi.	Eskişehir	2.	Ağır	Ceza	Mahkemesi’nde	talimatla	ifade	veren	Cambaz,	“Operasyondan	15	gün	önce,	bana,	Adalet	Bakanlığı’ndan	telefon	edildi.	‘Dinlenme	ihtimaline	karşı	Jandarma	Bölge	Komutanlığı’na	gidin.	Sizi	kriptolu	telefonla	arayacağız’	dendi.	Gittiğimde	İstanbul	 Cumhuriyet	Başsavcısı	Ferzan	 Çitici	de	oradaydı.	Bölge	Komtanı	Engin	Hoş’un	odasında	buluştuk.	Arayan	kişi	cezaevleri	genel	müdür	yardımcısı	Yılmaz	Sağlam	veya	Yusuf	Öğmen’dir.	Ölüm	oruçlarında	kritik	 seviyeye	gelindiği,	son	verilmezse	operasyon	yapılacağı,	hazırlıklı	olunması	 gerektiği	belirtildi”	dedi. Telefondaki	yetkilinin,	“Cezaevi	müdürleri,	ölüm	orucundakilerin	hayatlarının	kurtarılması	için	jandarmanın	müdahalesi	konusunda	talimat	veya	bir	talep	 yazısı	yazma	konusunda	hazırlıklı	olsun  ‘Balans ayarı’ demedim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)  28 Şubat davası kapsamında savunma yapan dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, irtica ile mücadele etmek için kurulan Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın talimatıyla oluşturulduğunu ve yasal olduğunu söyledi. Bir, o dönem söylediği iddia edilen “Demokrasiye balans ayarı yaptık” sözünün kendisine ait olmadığını kaydetti. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada savunma yapan Çevik Bir, iddianamede “temelsiz, hukuk dışı, birbiriyle ilgisi olmayan” hususlara yer verildiğini ileri sürerek “İsnat edilen suç ile ilgi kurulmaya çalışılan iddialar, tümüyle mevzuat çerçevesinde cereyan eden faaliyetlerdir” dedi. Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) oluşturulması öncesindeki sürece, MGK’nin 28 Şubat 1997 tarihli kararına, hükümetin tutumuna ve İçişleri Bakanlığı’nın MGK toplantısı üzerine çıkardığı 28 Mart 1997 tarihli genelgeye iddianamede değinilmediğini söyleyen Bir, “BÇG’nin, ortada hiçbir yasal zemin yokken, bir grup rütbeli tarafından kurulduğu yönünde algı oluşturmaya çalışılmıştır” dedi. İrticayla ilgili gelişmelerin Cumhurbaşkanına, ilk kez 17 Ocak 1997’de arz edildiğini bildiren Bir, brifingin, Cumhurbaşkanının emriyle 28 Şubat 1997’deki MGK’ya da sunulduğunu kaydetti. Bir, 28 Şubat’taki MGK’de, irticanın, bölücülük ile birlikte öncelikli tehdit konumuna geldiğinin kabul edildiğini, irticayla ilgili 406 sayılı kararın alındığını ve kararın Cumhurbaşkanı ve Başbakan dahil MGK’nin tüm üyelerince imzalandığını söyledi. BGÇ’nin, bilgisi olmadan hiçbir çalışma yapmadığı söyleyen Bir, hükümetin emir ve talimatlarını yerine getirdiğini öne sürdü. Sincan’da tankların yürütülmesiyle ilgisi olup olmadığına yönelik sorusunu yanıtlayan Bir, tankların yürüyüşünü sabah Genelkurmay Başkanı’ndan öğrendiğini ileri sürdü. Kendisine atfedilen “Demokrasiye balans ayarı yaptık” sözünün sorulması üzerine Çevik Bir, “Böyle bir ifade kullanmadım. BM toplantısı için Amerika’ya gittik. O zaman Hürriyet’ten Ferai Tınç bana soru sordu. Ben de ‘Annan, Türkiye’de demokrasinin çok iyi gittiğini söyledi’ dedim. Ertesi günü gazetelerde balans ayarı olarak çıktı. Oysa ben katiyen böyle bir ifade kullanmamıştım” diye konuştu.  TESEV: Yargı paketleri yetersiz  Reform değil revizyon yapıldı İstanbul	Haber	Servisi		Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından hazırlanan “Yargı	Paketleri:	Hak	ve	Özgürlükler	Açısından	Bir	Değerlendirme”	raporunda, AKP’nin hazırladığı yargı paketlerinin reform değil, sistem içi revizyon olduğu vurgulandı. 2011’den bu yana hazırlanarak yürürlüğe giren dört yargı paketi, TESEV’den Naim	Karakaya	ve Hande	Özhabeş	tarafından kaleme alınan raporla değerlendirildi. Karaköy’deki TESEV binasında gerçekleştirilen basın toplantısında raporu açıklayan Hande Özhabeş, son yıllarda cezaevindeki gazeteci sayıları ile sıklıkla tartışma konusu olan basın özgürlüğüne yönelik değişikliklerin yapıldığını ancak bunun yeterli olmadığını söyledi. “Yasal	mevzuatta,	düşünce	 ve	ifade	özgürlüğünü	önemli	ölçüde	sınırlandıran	pek	çok	düzenleme	varlığını	korumaktadır”	diyen Özhabeş, uzun tutukluluk sürelerinin adeta bir ön infaz haline geldiğin belirtti. Özhabeş, özetle şunları söyledi: “Özel	görevli	ağır	ceza	mahkemeleri	kaldırılmış,	bölge	 ağır	ceza	mahkemeleri	kurulmuştur.	Değişiklik	isim	değişikliğinin	ötesinde	bir	anlam	ifade	etmemektedir.	Anadilinde	savunmanın	 düzenlenmesi	yetersiz.	Nihai	hedef,	soyut	 devlet	kavramını	korumak	adına	kişi	Adli	Tıp	 Kurumu’nun	hasta	hükümlüler	konusundaki	 tekelinin	kaldırılması	gerekir.”  lar”	dediğini	aktaran	Cambaz,	operasyondan	bir	gün	önce	18	Aralık	2000’de	 de	aynı	şekilde	bir	telefon	konuşması	daha	yaptıklarını	söyledi.	Sabaha	karşı	saat	05.00’te	müdahalenin	yapılacağının	söylendiğini	kaydederek,	devam	etti:	“Jandarmaya	talep	yazısı	yazmalarını	söylememiz	istendi.	Ümraniye	Cezaevi	Müdürü	de	gerekli	yazıyı	yazdı.	Yazıyı	jandarmaya	havale	ettim.	Bayrampaşa	 Cezaevi’yle	ilgili	bilgim	yok.	Toplantıda,	 İl	Jandarma	Alay	Komutanı	Halil	İbrahim	  Tüysüz	de	vardı.	Benim,	operasyonla	ilgili	herhangi	görevim	yoktu.” Operasyonu,	14	Kasım	2012’de	ölen	 dönemin	İstanbul	Jandarma	Bölge	Komutanı	Engin	Hoş’un	yönettiğini	belirten	Cambaz,	“Cezaevinde	ne	yapıldığını,	silah	kullanılıp	kullanılmadığını	bilemem.	Mühimmat	neler	bilemem.	Ümraniye	Cezaevi’nde	önceden	bir	jandarma	 tatbikatı	olmadı.	Benden	ölüm	orucu	yapan	tutukluların	kadlığı	koğuşun	krokisi	 de	talep	edilmedi”	dedi.  Cezaevindeki ölüm sayılarında tutarsızlıklar olduğu iddia edildi  ‘İstatistik dışı’ yaşamlar EMİNE KAPLAN  ANKARA  Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Proje Koordinatörü Mustafa Eren, dün gazetemizde “Ceza değil ölümevi” başlığıyla yayımlanan haberde yer alan Adalet Bakanlığı verileriyle ilgili ilginç bir saptamada bulundu. Bakanlığın birer yıl arayla açıkladığı sayılarda tutarsızlık olduğunu vurgulayan Eren, Adalet Bakanlığı’nın gazeteci Faruk Bildirici’ye bilgi edinme kapsamında gönderdiği yazıda 2004’te 79, 2005’te 84, 2008’da ise 209 mahpusun öldü  ğü bilgisini verdiğini belirtti. Bakanlığın CHP Milletvekili Gürkut Acar’ın soru önergesine verdiği yanıtta ise bu rakamların aynı yıllar için 54, 59 ve 211 olduğuna dikkat çeken Eren, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu durumda akla birkaç ihtimal geliyor. İlk ihtimal yanlışlık yapılmış olduğudur. İkinci ihtimale göre ise bakanlık artık yeni bir veri sistemine geçmiştir ve bazı ölümleri istatistik dışı bırakmıştır. Bu ihtimalden bazı mahpus ölümlerinin bu sayılar içerisinde yer almadığı sonucu çıkar” Eren, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in aynı soru önergesine verdiği  yanıtta Türkiye’de cezaevinde ölüm oranının Avrupa’nın altında kaldığı savunmasına tepki gösterdi. Eren, “2010 yılı rakamlarına göre Türkiye’de 10 binde yüzde 20.9 olan mahpus ölümlerine karşılık bu oran İsveç’te 5.8, Norveç’te 8.3, Slovakya’da 15.9, Polonya’da 16.7, Finlandiya’da 18.1, Almanya’da 18.3, İsviçre’de 19.4, Çek Cumhuriyeti’nde ise 20’dir” dedi. Eren, Son 3 yıla bakıldığında Türkiye’de her hafta 5 mahpusun yaşamını yitirdiğine dikkat çekerek “Bu sayı, hangi ülkelerin ortalamasının altında kalırsa kalsın kabul edilemez” dedi.   
            
    
