14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EYLÜL 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 2011’de ülkedeki en varsıl yüzde 20 ile en yoksul yüzde 20 arasında 8 kat olan gelir farkı değişmedi Yoksul hep yoksul Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik kesimin tüm gelirden aldığı pay yüzde 46.6 iken, en az gelire sahip yüzde 20 kesimin aldığı pay yüzde 5.9’da kaldı. Halkın yüzde 16’sı sürekli yoksulluk riski altında. Yurttaşların yüzde 61’inin borç ya da taksit ödemesi var. Ekonomi Servisi Türkiye’de gelir dağılımındaki uçurum devam ediyor. 2012 yılında en zengin kesimin geliri en yoksul kesimin gelirinin 8 katı oldu. Ciddi finansal sıkıntıyla karışı karşıya olan nüfusun oranı olarak ortaya çıkan ve 9 maddeden en az dört tanesini karşılayamama ya da mahrum olma durumunu tanımlayan “maddi yoksunluk’ oranı yüzde 59.2 olarak hesaplandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “2012 Yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması” sonuçlarını açıkladı. Buna göre yüzde 20’lik gruplarda, en yüksek gelire sahip son gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 46.6 iken, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 5.9 oldu. Buna göre, son yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20’lik gruba göre 8 kat oldu. 2011 yılında gelir dağılımındaki uçurum 8.04 kat düzeyinde bulunuyordu. Gelir dağılımında bir önceki yıla göre 0.002 puanlık bir iyileşme oldu. Verilere göre, Türkiye’de hanehalkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 26 bin 577 lira oldu. Beşte biri yoksulluk sınırı altında Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirleri kullanılarak çeşitli göreli yoksulluk sınırları hesaplandı. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre nüfusun yüzde 16.3’ü yoksulluk riski altında kaldı. Kentsel ve kırsal yerler için hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran yüzde 13.8 iken, kırsal yerlerde yüzde 16.3 oldu. Halkın yüzde 46.6’sı üşüyor Türkiye İslami Terör Kıskacında İslam dünyası iç savaşlar, İslami terör batağına giderek daha ağır saplanırken, İktidarları, İslam dünyası liderliğine oynama sevdasında İslam ülkelerinin içişlerine bulaşmaktan vazgeçemediğinden.. en ağır hallerinin, sürekli, kanlı, kaos çatışmalarının ülkemiz sınırları dışında kalmasını umduğumuz, giderek vahşileşen İslami terör, katlanan sonuçları, eylemleri ile ülkemize de yansıyor... Ceylanpınar’ın, Suriye sınır kapısındaki ölümlü patlamaların açıklanamayan doğrudan fail ilişkilerinin bilgileri dış kaynaklı sızan bilgiler... Hafta sonu Ankara’da polis merkezlerine yönelik lav silahlı terör eylemlerinde ölen olmaması, tetikçilerin yakalanmaları teselli, silahların kaynağının Ortadoğu, taşeron terör örgütleri ilişkileri yadsınamaz gerçekler... Suriye ağırlıklı en son dünya medyasında öne çıkmış haberlerle, Türkiye’nin silah, para, örgüt desteğinde yol geçen hanı olduğu vurgulamaları dünya kamuoyu için geçerli olmuş algılamalar... İktidarlarının insan haklarının savunulması, en geniş sınırın korunması ilkeli çıkışlarında Esad’ı götürme projeleri, tezlerinde, her ataklarında başta ABDABOrtadoğu’daki stratejik ortaklarca tek başına bırakılmaları; takılmış kaset gibi Esad’ı götürme yolunda işgal ve savaşı, şiddeti savunan tek ülke görünümünde, bir izlenim yaratılması... Belki dünya dengeleri uğruna zorunlu akılcı, barışçı çözümlere doğru yol alınabilirse; zaman içinde Türkiye’ye yönelik olumsuz sonuçları hafifletilebilir... Asıl soru, sorun; dünyayı kasıp kavuran, güçlü zengin kuzey dünyasını da kanlı eylemleri ile artık korkutan, İslam dünyasını ise kanlı iç savaşlar bataklığına çekmiş İslami terör örgütleri çatışmaları, kıskacından nasıl korunulacak? HHH Kaygıdan, korkudan asıl gündeme almamız gereken gelişmeleri görmezlikten geliyoruz... Aylardır sınır tanımayan kurşunların bizim tarafımıza geçmeleri, ölümlere, yaralanmalara, büyük bir paniğe, sokağa çıkılmaması kararlarına yol açması nedeniyle gündemimizde olan sınır çatışmaları haberlerine bir bakalım... Suriyeli Kürtlerle radikal İslami örgütler arasında sınıra asılan bayraklarla birazını izledik. Aylardır nasıl sürüp gittiğini sorgulamamayı yeğledik. Geçen haftalarda Türkiye’nin neden kimi sınır kapılarını kapamak zorunda kaldığını da.. Elimizle öteki kulağımızı göstermemiz örneği, dünya medyasından sızan haberler ağırlıklı Suriye’deki sınırımız yoğunluklu çatışmalarda da çatışan tarafların durmadan değiştiğini, giderek daha vahşi, kanlı boyutlar kazandığını bilmiyoruz. Bizim haberlerde kimin kiminle çatıştığı bilgisi geçmezken, üstüne üstlük Türkiye’yi de işin içine bulaştıran, dünyanın her yerinden gelmiş paralı, profesyonel radikal İslamcı örgütler, tetikçiler sayılarının arttığını kimi görüntülü sosyal medya yayınlar ağırlıklı öğreniyoruz. Geçen hafta bizde de bazı kanallar, sınır çevremiz ağırlıklı Suriye iç çatışmalarına görüntülü yer verdiler. Nasıl çözümsüz, Suriye’yi harabeye çevirmiş, yıllarca yaşanılabilir ülkeye dönüşmesini engelleyecek yıkımı, insanlık hallerini korku, kurgu filimi izler gibi izliyoruz... “Tekbir, Allahüekber” sözleri ile rastgele, kim oldukları fark etmeden insan oldukları unutulmuş insanlara açılan ateşlerin Allah’la, insanla, yaşamla nasıl bir ilişkisi kurulabilir ki? Somalili İslamcı teröristlerin Nairobi’deki alışveriş merkezine yönelik katliam eylemi dün hâlâ noktalanmamıştı. Toplam kaç ölüyaralı çıkacak bilinmiyor, ancak sözde İslami bilgi sınavından geçirilip kalanların anında öldürüldüklerini çıkanlardan öğreniyoruz. Somali bize çok uzak da diyemiyoruz, çünkü adı geçen örgüt bizim yardımlarımıza tepki, bize yönelik de terör eylemi yapmıştı. Suriye’de bugün en büyük tehdit oluşturan El Kaide türevi terör eylem örgütlerinin öncelikli en son Irak kökenli oldukları bilgileri kesin. Elbette Irak’ta sürüp giden kanlı mezhep çatışmalarında da baş aktörler arasındalar. Pakistan’da hiç kesilmeyen, sonuncusu bir kiliseye yapılan, kadınçocuk ayırmayan kanlı terör eylemleri zincirinin de odağında varlar. Zaten dünya ve bizim medyamızda dün kaçınılmaz kamuoyu, El Kaide kökenli her yerde çok sayıda türetilmiş terör örgütlerinin sayılmaya çalışıldığı haberler ağırlıktaydı. Bizde de geçmişte kanlı eylem gerçekleştirmekten sabıkalı türev örgütlerin sayıları, güçleri hiç azımsanmayacak, kaygı duyulmayacak boyutlarda. Medya haberlerinde Rusya’nın Ortadoğu çıkarları, Suriye bağları, İran dengeleri ilişkili devreye girmesi hep öne çıktı. ABD’nin kimyasallar sonrası Esad’a ders vermek üzere havadan müdahale kararından geri adım atışının asıl gerekçesi pek irdelenmedi. ABD, Afganistan, Irak işgallerinden dersini almış olarak bölgedeki çıkarlarını artık doğrudan askeri işgallerle kollamayı zaten öngörmüyor. Çıkarları ile çatışan iktidarları alaşağı etmede farklı stratejiler, bölgeden ortaklar kullanmayı seçiyor. Kimyasallarda açık cezalandırma gereğinde bile havadan bombardımandan çekindi. Elbet Esad’ın askeri güçle yanıt verebileceği korkusu ile değil. Bölgede büyüyecek kaos, İslami terör kıskacı, belki de en çok ülkesine ulaşabilecek terör eylemleri ilişkili... n çok gelir ücret ve maaşlardan Maaşücret gelirleri yüzde 46.5’lik oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahip oldu. Bunu yüzde 20.4 ile girişimci gelirleri ve yüzde 20 ile sosyal transferler izledi. Sosyal transferlerin yüzde 92’sini emekli, dul ve yetim aylıkları oluşturdu. Emekli, dul ve yetim aylıkları toplam gelir içinde yüzde 18.4’lük paya sahipken diğer sosyal transferlerin payı yüzde 1.6 olarak belirlendi. Girişimci gelirlerinin de yüzde 66.7’si tarım dışı gelirlerden oluştu. E Kurumsal olmayan nüfusun; kendine ait konutta oturanların oranı yüzde 60.6 oldu. Yüzde 40.6’sı konutunda “sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi vb.” sorunlar olduğunu beyan etti. Yüzde 46.6’sı oturduğu konutta “izolasyondan dolayı ısınma sorunu” yaşadı. Verilere göre; yurttaşların yüzde 61.3’ü konut alımı dışında taksit ya da borç ödüyor. Yüzde 85.9’u “evden uzakta bir haftalık tatili”, yüzde 61.8’i “beklenmedik harcamalarını” ve yüzde 78.8’i “yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını” ekonomik nedenlerle karşılayamıyor. Malulen emeklilik şartları değişti! Ekonomi Servisi Sosya Güvenlik Kurumu ağır hastalıklarla uğraşmalarına karşın emekli olamayanlara iyi gelecek bir uygulamaya imza attı. 40 yıldır değiştirilmeyen Maluliyet Yönetmeliği’ni değiştiren SGK, birçok hastalığa maluliyet hakkı getirdi. Düzenleme eski yönetmeliğe göre malullük başvurusu yapıp reddedilenlere tekrar başvuru yapma hakkı getiriyor. Malulen emekli olabilmek için kişinin çalışma gücünün veya iş kazası ya da meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az yüzde 60’ını veya tamamını kaybettiği sağlık kurulunca raporlanacak. Ayrıca en az 10 yıldan beri sigortalı olup, toplam 1800 gün sigorta primi ödenmiş olma şartı da bulunuyor. Düzenlemeye göre; tüm organ nakilli (kemik iliği nakli hariç) hastalara koşulsuz maluliyet verildi. * Böbrek nakli sonrası uygulanan kontrol muayeneleri kaldırıldı. * Diyalize girmeyen kronik böbrek yetmezliği olan hastalara maluliyet hakkı geldi. * Tüm kanser hastaları, tanı aldıktan sonra koşulsuz 18 ay, kan kanserlerine tanı aldıktan sonra 24 ay malullük hakkı verildi. * Kanserlere ve endokrin hastalıklara bağlı gelişen ve tedavisi olmayan ağır elektrolit bozuklukları listeye eklendi. Kemik iliği naklinden itibaren hastalar 12 ay süreyle malul kabul edildi. * Verem hastalarına 2 yıl süreyle maluliyet hakkı getirildi. Düşük ücret isyanı Bangladeş’te zor koşullarda çalışan konfeksiyon işçilerinin ayda en az bin dolar ücret talebiyle üç gün önce başlattıkları grev nedeniyle yüzden fazla konfeksiyon fabrikası dün kepenk indirmek zorunda kaldı. Bu arada grevci işçilerle polis arasında çıkan çatışmalarda, aralarında polislerin de bulunduğu 50’den fazla kişi yaralandı. Grevin üçüncü günü olan dün başkent Dakka civarındaki Gazipur ve Savar sanayi bölgelerinde sokakları dolduran işçiler ana yolları trafiğe kapattı ve araçları taşladı. Bangladeş’in en temel sektörlerinden biri olan konfeksiyon sektörü, Çin’den sonra dünyanın ikinci büyük üretim sektörü sayılıyor. Ancak 20 milyar dolarlık cirosu olmasına rağmen ülkede sık sık konfeksiyon fabrikalarında yangın çıkıyor ve çok sayıda can kaybı yaşanıyor. Nisanda meydana gelen bir konfeksiyon fabrikasının çökmesi sonucu 1130’dan fazla işçi hayatını kaybetmişti. Orada huzur yoksa burada da olmaz İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, “Çözüm sadece İmralı’ya, Başbakan’a bırakılmamalı, bu taşın altına herkes elini sokmalı. Bölgede huzur yoksa, İstanbul’da da olmaz” diye konunuştu. ŞEYMA YILDIRIM MARDİN İstanbul Sanayi Odası (İSO) üyelerinin Diyarbakır ziyareti sonrasında İSO Başkanı Erdal Bahçıvan çözüm süreci ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bahçıvan, Güneydoğu ziyaretinin son gününde yapılan basın toplantısında teşvikten yararlanarak alınan belgeler ile başlatılan ilişkilerin yatırıma dönüşmesi, bölgede yeni bir model oluşturulması gerektiğini söyledi. Bu modelin bir tür sanayi franchise’ı olabileceğini ve teşviklerle bölgede oluşan olumlu havaya dikkat çeken Bahçıvan, “30 yıldır dökülen kandan kim ne fayda elde etti. Sorun sadece Başbakan’a, İçişle ri Bakanı’na, İmralı’ya bırakılacak iş değil. Herkes katkıda bulunmalı. Arzumuz, zenginliği tüm Türkiye’ye tüm bölgelere yaymaktır. Dengeli, kişi başına düşen milli gelirin 2025 bin dolara çıktığı bir zenginlik olmalı” dedi. Bölgede her şeyi devlet yapsın vizyonun değiştiğini kaydeden Bahçıvan, bölgenin hitap ettiği 50 milyar dolarlık pazar ele alınarak, ihracat odaklı teşvik paketleri hazırlanması gerektiğini söyledi. Bahçıvan çözüm süreci ile ilgili son olarak “Levent’te Maslak’ta rahat oturabilmek için bölgenin de rahat olması gerekir. Bölgede huzur yoksa, İstanbul’da da olmaz” dedi. şekilde satıldığında risk var demektir. Bu durumda üretilenin parasının geç alınacak olması finansman maliyeti getirecektir. İhracat odaklı teşvik Geçen haftaya baktığımızda öne çıkan gelişmeleri şöyle özetleyebiliriz: TÜSİAD korku duvarını aşmış gibi! TÜSİAD, Merkez Bankası’nın asıl hedefinin enflasyon yani fiyat istikrarı olduğunu vurgulayarak önemli bir eleştiri getirdi. Bunun için faiz silahına dikkat çekti. Büyüme oranının yüzde 4’lerde olmasının da yeterli kabul edilemeyeceğini, yüzde 6 olması gerektiğini söyledi. Cari işlemler açığının endişe verici olmaya devam ettiğini söyleyerek bunun çözümünün iç tasarruflarını en az 3 puan artırılmasından geçtiğini vurguladı. Bu eleştiri ve görüşlerin net biçimde söylenmesi korku duvarının aşıldığının habercisi olabilir mi? Umarız öyledir. Çünkü TÜSİAD ekonominin süper ligini oluşturduğu için tespit ve eleştirileri önemlidir. artarak 259.7 milyar lira oldu. Bu dönemde bütçe 231 milyon lira fazla ile kapandı. Ağustos ayında bütçe gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5.5 artarak 31.9 milyar lira, bütçe giderleri ise yüzde 10.1 oranında artarak 35.1 milyar lira gerçekleşti. Bu dönemde bütçe 3.1 milyar açık vermiş durumda. Ekonomiden Önemli Birkaç Şey… ödeyecek. Kalan para ile de devlet iç borçlanma senetleri alınıyor. Hem varlık hem borç olduğundan Hazine’ye verilen borç bütçede görünmüyor ve böylece varlık ve borç dengelenmiş oluyor. Türkiye’de Rating kuruluşları İşsizlik fonunun bütçe dengelenmesinde kullanıldığı eleştirileri gündemde Sanayici stok yapmaya başladı Son bir yıldır stok yapmadan çalışan sanayici, artacak talep öngörüsü ile stok yapmaya başladı. Büyümenin ikinci çeyrekte yüzde 4.4 olması sanayicinin beklentisini artırdı. Bu büyümede stok etkisi yüzde 2.3 puan oldu. Bu nedenle sanayici stok için üretime yönelmiş durumda. Ancak artan stok yeni pazar ihtiyacını da doğurduğu için sanayici bu yönüyle de endişeli. Hatırlatalım, stok devir hızı yüksekse stoka üretim korkutmamalı. Ama stoklar alacak devir hızı düşük bir Bugün Standart&Poor’s, “Türk şirketleri”, perşembe günü de Fitch, İstanbul’da “Türkiye Kredi Görünümü 2013” konulu toplantılar düzenleyecek. Bu toplantıda yapılacak değerlendirmeler dikkat çekici olacak. Ayrıca 24 Eylül 4 Ekim tarihlerinde yapılacak BM toplantıları bağlamında Türkiye özelinde diğer gelişmekte olan piyasalardan daha farklı ve bir miktar pozitif ayrışma öngörülecek ve değerlendirmeler yapılacak, toplantılar piyasa analizcileri tarafından dikkatle izlenecek değerde. Eylül reel kesim güven endeksi ve kapasite kullanım oranı bugün açıklanacak. Ağustos ayında KKO geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1.2 puan artarak 75.5 seviyesinde gerçekleşmişti. Mevsimsel etkilerden arındırılmış KKO ise bir önceki aya göre değişmeyerek yüzde 74.9 olmuştu. Samsung Galaxy Note 3 Türkiye’de Ekonomi Servisi Samsung Electronics, Note serisinin en yeni üyesi Galaxy Note 3’ü Türkiye pazarına sundu. Samsung, Galaxy Note 3’ü, 2.199 TL tavsiye edilen son kullanıcı fiyatı ile tüketiciyle buluşacak. Samsung Electronics Türkiye Başkanı Yoonie Joung konuyla “Bütün ülkelerde büyük ilgli gören Note serisinin yeni modeli Galaxy Note 3’ü, Türkiye pazarına sunmaktan ve buradaki tüketicilerin heyecanını paylaşmaktan dolayı mutluluk duyuyorum. Note 3’ü, 25 Eylül’de, tüm dünya ile aynı zamanda Türk tüketicilerle buluşturuyoruz” dedi. Bütçe açığı ağustosta 3.1 milyar lira oldu Ocakağustos döneminde bütçe gelirleri, yüzde 18 artarak 259.9 milyar lira, bütçe giderleri ise yüzde 13.4 Bildiğiniz gibi işçinin ücretinden kesilen yüzde 1, işveren tarafından ödenen yüzde 2’lerle oluşan işsizlik fonu, şu anda yaklaşık 90 milyar liraya ulaşmış durumda. Bu fondan işsiz kalanlara verilen işsizlik ödeneği Mart 2012’den itibaren yaklaşık 6.3 milyar lira. Bu fondan GAP’a aktarılan para 12 milyar lira. Hazine bunu 2014 yılından başlamak üzere 15 yılda eşit taksitlerle KKO açıklanacak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle