14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EYLÜL 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Hadi terör bitti diyelim... Çok şükür PKK ile barış süreci hâlâ etkisini sürdürüyor. Ama yine de gazetelerden ölüm, gözyaşı haberleri hiç eksik olmuyor. Trafik trajedisi hız kesmiyor. İş kazaları, intiharlar, cezaevinde ölümler, namus cinayetleri ve kan davaları ise PKK’yi hiç aratmıyor. Yaz aylarında maden ocağı kazalarındaki ölümlerin sayısı 372 kişi olmuş. Hiçbir yaz mevsiminde terör üç yüz can almamıştı. Ama barış süreci dönemindeki bu yaz mevsiminde ne yazık ki çağ dışı kömür madenleri aldı. Cumhuriyet’in dünkü manşeti adeletin cezaevlerinde Azrail’le yaptığı işbirliğini ortaya koyuyordu. Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki intihar patlaması ile polis kadrolarında kendi canına kastedenlerin sayısı bu konudaki yüz kızartıcı bir yarışın varlığını ortaya koyuyor. Eş ve eski eş öldürme toplumsal bir salgın haline gelmiş durumda. Tarihin hiçbir döneminde aile içi şiddetin bu ölçüde tırmanmamıştı. Doğu ve Güneydoğu’da hep terörün gölgesinde kalan kan davaları geçen gün Mardin’de yeniden hortladı. İlkokul çocuklarının anneleriyle birlikte öldürüldüğü bu hazin olay toplumsal dokunun bozulduğunun kanıtı. Üniversitesi sayısı 170’i geçti. Aileden Sorumlu Bakanlığımız var. Diyanet İşleri Başkanlığımız ve TRT’miz var. Hangisi ülkemizin son 10 yılı ile önceki 10 yılının rakamları üzerinde çalışmayı aklına getirmiyor. PKK terörü bir sonuç idi. Barış Süreci kalıcı barış getirse bile AKP’nin getirdiği bu düzenle toplum huzura ve esenliğe kavuşacak mı? Evet diyen varsa önce terörden beter terör dışı ölümleri izah etmelidir. Y üz kızartıcı görüntülerle sona eren (eremeyen) BeşiktaşGalatasaray maçı ile ilgili iki resmi açıklama: l İlki Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan: “Provokatif eylem yapmak üzere gelmiş 3 5 bin kişi.” l İkinci açıklama Spordan Sorumlu Suat Kılıç’tan: “Eğer provokosyon varsa sorumlular cezalandırılacaktır!” “Provakosyon” denilen şeyin Türkçesi “kışkırtma”. Kışkırtma için ise üçbeş bin kişi gerekmez. Çoğu zaman üçbeş, bilemediniz kırkelli kişi yeterlidir. Provokotör sayısı 3 5 bin kişiye ulaşmış ise onun adı provokosyon olmaktan çıkar. “Gezi” destekçisi olduğu için iktidarın sempati ile bakmadığı Çarşı’ya verilecek en ağır Kara Kartal’a Çalınan Kara ceza, Beşiktaş maçlarının RTE Stadı’nda oynatılması idi. Böylece her galibiyette RTE’yi hayırla anmak zorunda kalacaklardı. Bu da Çarşı’ya verilecek en büyük ceza idi. Ama artık cezaları bizzat ve şiddetle kesme modası var. “Palalı”ya nasıl destek çıkıldığını dünya âlem gördü. Çarşı’ya da haddini bildirmek ve iktidara sahip çıkmak üzere Beşiktaş seyircisi içinde “1453 Kartalları” kurulmuş! Bu ilk icraatları oldu. Emniyet Müdürü Çapkın “organize değiller” diyor. Başbakan Yardımcısı 35 bin kişilik provokasyondan söz ediyor. Sahaya tekbir getirerek girdiklerine herkes tanık oluyor. Futbol aşkını Buones Aires’te dünya âleme ilan eden Başbakan “tekbir sesleri” ile sahalara dalan taraftar grubu için ne düşünüyor? CHP’li Sezgin Tanrıkulu ile Erdoğan Toprak’ın bu konudaki önergelerini nasıl olsa yanıtlamaz. Hiç değilse, yardımcısı Sayın Arınç’ın 35 biin kişilik provokasyon açıklamasına açıklık kazandırsa. Tekbir getirerek zorbalık yapmanın ortalığa adını koysa... Merakla beklenen Demokrasi Paketi aşkına... Diren çArşı! Sen, dünya çapında bir taraftar grubu olacaksın. Orantısız yaratıcılığına, zekâna, dayanışmana, özverine, rekorlarına şapka çıkarılacak, parmak ısırılacak. Muhalif duracaksın... Haksızlığa, zulme, sömürüye karşı çıkacaksın. Yağmaya, talana, karanlığa, yoksulluğa direneceksin asi ruhunla. Susmayacak, boyun eğmeyecek, güce tapmayacaksın. Savunacaksın savaşa karşı barışı. Irkçılığa, bölücülüğe, ayırımcılığa haykıracaksın. Halkın, emeğin yanında duracaksın, 1 Mayıs’lara sahip çıkacaksın. Aydınlık için bir dakika karanlık eylemine katılacaksın. HHH Mağdura destek, mazluma dost eli uzatacaksın. Atatürk’ü, Cumhuriyetin değerlerini savunacak, “susma sustukça sıra sana gelecek” diye haykıracaksın. Yeri gelecek, “İmparatorluk değil tam demokrasi”, yeri gelecek Ergenekon dalgalarında, “Türkan Saylan Onurumuzdur”“ pankartı açacaksın. Tribünlerde Che posterleri dalgalandıracaksın. Yanlışlara barikat kuracaksın... HHH İlkelerin olacak, zafer için her şey mubah demeyeceksin. Onursuz bir şampiyonluktansa, ikincilliği daha şerefli göreceksin. Ruhunu asla kirletmeyeceksin. Karartılan futbolun aydınlık yüzü yansıyacak karakterinden. Irak’ta ABD işgaline, Solingen’de Nazi kundakçılığına “hayır” derken... İnsan kadar çevreye ve doğaya, Sinop ve Akakuyu’da nükleer santrala karşı duranlara, Van’da soğukta tir tir titreyen deprem mağdurlarına sahip çıkacaksın... HHH Rahatsız oldular. Ve birilerinin gözünde, “taşırdın” bardağı Taksim’de. Dalga dalga yayılan Gezi eylemlerinde iktidara, orantısız polis gücüne, TOMA’ların kimyasal sularına en önde direndin ya... Galatasaraylısı, Fenerlisi, Bordo Mavilisi sana imrendi, hasta oldu bu sırada. Sosyalist kimliğini sergilemekten kaçınmayan Biliç’le dörtte dörtledin ya... Devreye gireceklerdi. Girdiler... Şunun şurasında bir ay önce kurulan çakma grup devreye sokuldu! Stadın kapıları kırıldı, sahte biletler ortaya çıktı, güvenlik önlemleri yoktu, kameraların kayıtları bozuktu! Önce tribünlerde denediler provakosyonu, olay çıksın diye. Sonra o grup tekbirle, Olimpiyat’a sürüldü. Senden olmadıkları her hallerinden belli, tekme tokat, ellerinde sandalyelerle daldılar önüne gelene. Seni ve Beşiktaş’ı bölmek, dağıtmaktı niyetleri. Ama yemedin, kötü senaryoya gelmedin, oyun alanına girmedin. Daha büyük olayları önledin. Yine de gelecek ceza. Sensiz ve sessiz oynayacak maçları Kartal. Bu yolla statlarda iktidar protestoları olmayacak, 34. dakikada “Her yer Taksim Her yer Direniş” sloganları atılmayacak... HHH Şimdi diren çArşı, tetik dur yeni oyunlara. Kimliğinde var, derin tezgâhlara, provakosyonlara, organize işlere ve komplolara diren... Zulüm sonunda biter, AVM zihniyeti gün gelir çöker. çArşı, her sabah yeniden kurulur çünkü... Başbakan muhalif gazetecileri, siyasetçileri mahkemeye vermek için adeta bahane arıyor. Başbakanlık’ta ve Genel Merkez’de kendisi için bir tür “dava avcısı” danışman ekipleri çalışıyor. Cumhuriyet tarihi boyunca tüm başbakanların açtığı davaların toplamından daha fazla davayı şahsen gazetecilere açma rekorunu bu sayede geçirdi. CHP lideri Kılıçdaroğlu gazeteci değil. Ama o da en son 50 bin TL’lik tazminat davasından nasibini aldı. Yandaş yargı altyapısı Hiç kuşkusuz Başbakan bu davaları “rant” için açmıyor. Amacı o kadar basit değil. Sert ve keskin muhalefeti kendisi yapıyor. Ama açtığı davalarla kendisine benzer tarzda muhalefet yapılmasını önlemek istiyor. Ama bu arada bir hedefi daha var. Açtığı davalara bakan savcı ve yargıçların tutumları ile ilgili onlara not vermek ve ilerideki “terfileri” için bunları dikkate almak. Bir taşla iki kuş. Halep orada sorun burada CIA resmi sitesine göre DÜN itibarıyla Suriyeli sığınmacı SAYISI : 463.885 kişi (Günlük ortalama artış 2.200 kişi) HHH Suriyeli sığınmacılarla neden bizim yetkililer değil de CIA bu kadar yakından ilgili. Neden? ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] Cinnet Geçirtilen Ülke Tabii ki gündemin ilk maddesi BeşiktaşGalatasaray maçında devreye sokulan akıl almaz senaryo ve bunun sonucunda yaşanan spor sahalarına yakışmayan sahneler... Ama bunu ele alabilmek için önce genel duruma özetle de olsa “güncel” bir göz atmamız lazım: Başbakan, seçmeli dersler konusunda “din dersinin tercih edilmesi” şeklindeki gerekli(!) uyarıyı yaptı! Yani laik Türkiye Cumhuriyetimizin laiklik yemini etmiş Parlamenteri olarak gerçekleştirdi bunu! Ama şöyle bir avantajı vardı: Nasıl olsa tüm savcılar İstanbul’da, BeşiktaşGalatasaray maçında görevlendirilmişlerdi, meşguldüler! Bediüzzaman Saidi Nursi adına yapılan “Nübüvvet” başlıklı 10. yıl sempozyumunda, diğer hükümet üyeleri de Başbakan’ın talimatına paralel olarak bu “kişiliği”, “demokrasinin büyük savunucusu” gibi sunarak günün ve dönemin akışına güncel katkıda bulundular. Bunlar yaşanırken, Kadıköy’deki İskele Polis Merkezi’nde iki çapulcu kadınımız, cinsel ihtiyaçlarını dönemin ruhunda tatmin edememiş polisler tarafından çırılçıplak soyulup eğilip kalkma hareketlerine zorlandılar. Kadınları aşağılamayı dinifelsefi bir bulamaç yaparak devlet televizyonundan propagandası sürdürtülen Ömer Tuğrul İnançer, bu sefer de yeni provokasyonlara girişti ve “Ben karımla eşit değilim, eş yoktur, çalışan kadın ‘ben kocama muhtaç değilim’ diyerek yuva dağıtıyor” sözlerini ortalığa bırakıverdi! Suriye’de ve Ortadoğu’da AKP Hükümeti’nin desteklediği şeriatçı gruplar, yakaladıkları “karşıt”larının kafalarını Kubilay’ı katleden yobazlar gibi kör testereyle kesiyorlar. Daha evvelsi gün Kenya, Nairobi’de birkaç yıl önce benim de gittiğim bir AVM’de “Peygamberin annesinin adını bilmeyenler” El Kaide militanlarınca kurşuna dizildi. Bunun bizim hükümetimiz açısından bir sorun olduğunu sanmıyorum, çünkü onların bu vahşi olayları “kınamak” gibi bile bir alışkanlıkları yok. Hatırlarsanız, Türk Ordusu’nun kuvvet komutanları ile beraber Milli Güvenlik Kurulu’nda “İrtica”yı “tanımlanması mümkün değil” diyerek birkaç yıl önce tehdit olmaktan çıkarmışlardı. Dolmabahçe’de, hükümetin tüm dayatmalarına karşın, helal süt emmiş din adamları olarak yalan söylemeyi reddeden ve “Biz içeri girenlerin içki içtiğini görmedik” diyen imam Halil Necipoğlu ve müezzin Fuat Yıldırım, tabii ki “ödül” olarak sürüldüler! Cumhuriyet’in dünkü manşeti, son 11 yılda 1989 kişinin cezaevlerinde yaşamını yitirdiğini hatırlatıyordu. Gazetecilerini, yazarlarını ve komutanlarını hapse atmakla dünya rekorunu elinde bulunduran ülkemizdeki rakamlar bunlar... Tabii ki bu saydıklarım, yanlız son 48 saatten bilgisayarımıza düşen notlar. Son 11 yılda biriken notların tamamını “Ansiklopedi” olarak hazırlayan birileri umuyorum vardır! Bildiğiniz gibi, ülkemizde bu izdüşümlerini hatırlattığımız operasyonun adı “Yeni Türkiye”! Tüm yandaş yazarcıkların ağızlarından ve kalemlerinden eksilmiyor bu deyim. Kafanız karışmasın, ne kadar eskiye doğru uzanırsanız, “Yeni Türkiye”ye ulaşmış oluyorsunuz. Nasıl olsa karışan görüşen yok, bekçi yok, hukuk yok, serbest bir alan, içinden nasıl geliyorsa öylece değiştir! Bu işlemin gerçek dengi ise bence “Damardan verilen az dozda sakinleştirici dizi sayesinde tepkileri dizginlenerek ameliyatla rızası alınmadan hastanın cinsiyet değiştirme operasyonuna sokulması”! İşte evvelsi gün Beşiktaş, daha önce de Fenerbahçe’ye hazırlanan heyecanlı müsamerelerin kökeninde de bunlardan başka bir şey yok! Yeni Türkiye(!) dizayn edilirken oluşan küçük aksaklıklara anında yerinde müdahale... Yıllardır futbolun göbeğinde yaşıyoruz. Üstelik Beşiktaş ilçesinde yaşıyorum. “1453 Kartalları” isimli bir oluşumu, pazar gününe kadar duymamıştık. Bir kere bu beyefendileri, stadın kapılarını açıp kim almış içeriye? Onların tekbir getirerek ve herhalde Olimpiyat Stadı’nı İstanbul surları zannedip fethetmek üzere sahaya dalışları, maçta bulunan on binler arasından onca kişi tarafından medyaya aktarıldı. Düşünüp duruyorum, “Çarşı” grubu, deneyimli, “zeki, çevik, kuvvetli” bir oluşum. Bugünün siyasi konjonktüründe tribünleri terk edip, maçın akışını durdururlarsa, başlarına neler geleceğini bilmiyorlar mı? Kimlerin pusuya yatmış olduğu zaten ayan beyan açıklanmadı mı? Bence onların sahaya dalmış olabileceği, gerçek ötesi bir iddia gibi duruyor! Dolayısıyla Beşiktaş’ın Gezi adrenalini ile beraber yeni hocasıyla yaşadığı çıkışı durdurmak için daha iyi bir senaryo tezgâhlayamazdı birileri! Yazık ettiler Kartal’a! İzleyelim yakından, kokusu çıkar ayan beyan! HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Al renkli 1 kısrak. 2/ Sayıları göster 2 mek için kul 3 lanılan işaret 4 lerden her biri... Bir bağlaç. 5 3/ Satrancı an 6 dıran ve iki kişiyle oynanan 7 bir oyun... 8 Halk dilinde 9 patatese verilen ad. 4/ Cı1 2 3 4 5 6 7 8 9 vata ve somunlar1 B U R T L A K M daki yiv... Fas’ın plaka imi. 5/ En 2 A Z A R R OMA der, seyrek... Ta 3 Ğ P A R A ÇO L lih. 6/ “ Akdeniz 4 I R F O B R A anemisi ”de deni 5 L İ K O R İ N O Z len kansızlık has6 D A L O K A N talığı. 7/ “En sinsi bir gibidir geçme 7 A Y İ N A H Ş yen zaman” (Y. K. 8 K E M E R I S I Beyatlı)... Oylumlu. 9 T A E P R İ K 8/ Bir şeyi toptan ve götürü alma... Büyük demiryolu durağı. 9/ Yüksek hızdan korkma. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hastalıktan ya da kötü gözden koruması amacıyla insan ve hayvanlara tılsım olarak takılan nazarlık. 2/ Asya’da bir ülke... Köle ya da cariyeye özgürlüğünü verme. 3/ Bir renk... Kızıl ve kaba tüylü koyun. 4/ Japon mafyasına verilen ad... Halk dilinde ayrana verilen ad. 5/ Görgü, deneyim... Tahıl gibi ürünlerin depolandığı, genellikle silindir biçiminde ambar. 6/ Bir çeşit eğri testere. 7/ İlgi çekici ve değişik kimse... Çoğunlukla spor karşılaşmalarında seyircileri coşturan kimse. 8/ Gümüşhane’nin Torul ilçesinde, doğal güzelliğiyle tanınmış bir göl... Evrensel alıcı olan kan grubu. 9/ Bir yapının damında, çevresi ve üstü açık yer... Bir renk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle