14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2013 CUMARTESİ 14 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada kendini Osmanlı sadrazamı sanarak yaşayagelen RTE; kim ve ne ola bu ODTÜ ve öğrencileri... İrademe karşı duruyorlar ha? Tez on bin ağacın vurun boynunu. Ormanı yeğleyenleri de gönderin ormana, orada yaşasınlar, buyurdu... Herhalde vekil vükelâ giderek bu ülkede yangınlardan zaten neredeyse orman kalmadı diyecek halde değil... “Yol medeniyettir” diyen önderin izinde giden ne kadar elleri baltalı AKP belediye başkanı, yönetici, bakan varsa hemen hepsi önder mukallidi; onun gibi ya Allah bismillah diye bir nara attıktan sonra, o ilde o kentteki ormanlara girişiyorlar. HHH Nazi Almanyası’nın hâlâ dillere destan propaganda bakanı, yayın iletişim organlarının emri doğrultusunda yayın yapmalarını sağlayan Göbels bile; kendi alanında AKP’lilerin yanında solda sıfır kalır... RTE hapisle, yüksek para cezalarıyla, sahibi oldukları şirket ve kişisel maddi olanaklarını göz önünde bulunduran holding patronlarına korku saldı. Gazetelerini TV’lerini sustalı maymuna çevirdi. Biçare TV’ler... İktidara sözüm ona boyun eğmeyecek biçimsellikte yayın ve programlar yaptıklarını halkın yuttuğunu sanıyorlar. Örneğin bir iki iktidar düdüğünü konuşturacak, iktidarın şu ya da bu sorundaki icraatını övdürecekler ama tarafsız görünebilmek için medyada ne şiş yansın ne de kebap türünden muhalefet yapan Ankara temsilcilerinden birine de programda soru sormak ya da bir iki cümle söyleme olanağı tanıyorlar. Hemen her gün TV’lerimiz Guinness rekorlar kitabına girmeye hak kazandıracak bir başarıya imza atıyor... RTE’nin dakikalarca süren konuşmalarını 14 TV naklen yayımlıyor; aynı gün haber bültenlerinde özetini veriyorlar. Demokrasiyle yönetilen herhangi bir ülkede bir başbakanın bir saate yakın konuşmalarını aynen ve naklen yayımlayan tek bir TV bulabilir misiniz?.. Ağaç katliamının üstünü örtmek için, Başbakan ve kadrosunun; TV’lerden milyonlarca ağaç diktik diye halka şırınga ettiği propagandanın beş paralık değeri olmadığını muhalefet rakamlarla, örneklerle anlatmaya girişse ne yazar: TV’ler kapalı! Gazetelerde üç beş satırlık haber! HHH Muhalefet, uyarıcı hatta yardımcı da olacak, ne söylerse söylesin aksini yapmak ve söylemek adamın tutkusu. Örneğin Suriye’de kimyasal silah kullanıldığının açıklanmasından sonra öne çıkan savaş olasılığının ardından hükümet hemen savaş tamtamları çalmaya başladı. Parlamentodaki üç muhalefet partisi, RTE’ye; dur bakalım, Meclis’ten jetimizi Suriye’nin düşürmesinden sonra aldığın izni içeren tezkereye dayanarak, “Esad’la savaşacak hangi koalisyon olursa biz onunla savaşa katılırız” diyemezsin.. Diyebilmen için anayasa gereği Meclis’ten yeni bir tezkereyle izin almak zorundasın, dediler. Başbakan ile hık deyicisi bakanları; hayır, yeni bir tezkereye gerek yok, 4 Ekim’e dek geçerli olan tezkere savaşa katılmak için yeterli, diye muhalefeti bir güzel payladılar. Savaş askıda. Ama RTE’nin gözü savaşta. Bir hafta geçti geçmedi. Önceki gün Bay Başbakan; 4 Ekim’de TBMM’ye gelecek hükümet tezkeresine ilişkin soruyu yanıtlarken büyük bir pişkinlikle: “...Aynısı da olabilir, bazı değişikliklere tabi olarak da tezkere gelebilir” dedi. HHH Zaten inandırıcı, güven verici olmaktan çoktaaan çıktı ya; yine de “Başbakan’ın, Allah bir dışında hangi sözüne inanacağız” diye soranları yanıtlayalım: Hiçbirine! HABERLER Köprüde risk büyük GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada nedeni var. Önümüzdeki iki yılda üç önemli seçim yapılacağını dikkate alarak konuyu öncelikle sandığa ilişkin boyutuyla ele alalım. Bu yanıyla baktığımızda vurgulamamız gereken ilk durum şu: CHP’den beklenti çok yüksek. Genel gidiş bu beklentiyi daha da yükseltiyor. Çok da sürpriz sayılmayacak seçim birleştirmeleri ya da cumhurbaşkanını parlamentonun seçmesi gibi yöntem değişiklikleri olmazsa takvim şu: 2014 Mart, yerel seçimler. 2014 Ağustos, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi. 2015 Haziran, genel seçimler. Her seçim doğal olarak bir sonrakini etkileyecek. İktidar dışında bu seçimlerin en güçlü partisi CHP. HHH Türkiye’nin iyi yönetilmediğini, ülkeyi bir arada tutan ortak paydaların giderek azaldığını ve yıprandığını düşünen, bu bağlamda ciddi bir gelecek kaygısı taşıyan kesimler CHP’den çok şey bekliyor. Bu kesimlere, CHP’nin iyi bir muhalefet partisi olması, yukarıda özetlediğimiz kaygıları çarpıcı şekilde dile getirmesi yetmiyor. CHP’den bu sorunların çözücüsü olması isteniyor. Başta vurguladığımız gibi eleştirilmesi sevilen bir parti olduğu için, CHP’nin getirdiği çözüm önerileri de eleştirilerden payını alıyor! Herkesin mantıklı bulduğu bir öneri bile kaynağı CHP olduğu için, “ama bunu gerçekleştirmek çok zor” damgası yiyor. Neden zor? Yanıt şu oluyor: “Çünkü CHP’nin iktidara gelmesi çok zor.” İşte öncelikle bu algıyı kırmak gerekiyor. İçinden geçtiğimiz süreç, bu algının ortadan kaldırılmasına elverişli bir iklim yarattı. Ekonomi, kaynağı belirsiz paralarla ayakta duruyor. İç barış, AKPPKK pazarlığının kıskacında. Eğitim, yaz boz tahtasına döndü. Neredeyse sınav devam ederken kural değiştirilecek. Sağlık, ticaretin bir parçası haline geldi. Hukuk, kadrosu daha güçlü olanın elinde. Dış politika, devlet ciddiyetiyle değil kişisel hırslarla yürütülüyor. Bu olumsuzluklardan sadece biri bile hükümeti başarısız ilan etmeye yeter. Ancak bizde hepsi bir arada olduğu için “olağan” karşılanıyor; bunların üstü şöyle örtülüyor: “Ama istikrar var!” Olağanüstü duruma, gerilime, kuralsızlığa alışırsan buna “istikrar” da diyebilirsin. Zaten son dönemdeki iklim değişikliği de bütün bunlara “alışmama” yönünde. Hükümetin ezberinin bozulmasının altında yatan da bu. HHH CHP bu tabloyu, Türkiye’deki genel basın ve ifade özgürlüğü olanakları çerçevesinde halka anlatmaya çalışıyor. Ancak tekrar tekrar vurgulamak gerekirse, artık “anlatmak” yetmiyor. Ana ekseni “hükümet istifa” olan Gezi ruhunun CHP’ye de mesafeli durmasının altında yatan neden bu. Aslında Gezi eylemlerinde dile getirilen özlemlerin neredeyse tümü CHP’nin hedefleriyle örtüşüyor. Kuruluşunun 90. yılı nedeniyle gazetelerin arka sayfalarındaki tam sayfa ilanda yer alan cümleleri okuyunca şöyle mırıldanmıştım: Çok filizli çınar gibiyiz, yaş doksan. Her şey tamam, iktidar noksan. Her şey, önümüzdeki üç seçimin öncesinde, halkın gözünde iktidar seçeneği olmaktan geçiyor. Dünya, komşularımız, “bizim bildiğimiz Türkiye AKP iktidarından ibaret olamaz” deyip CHP’yi de dinlemeye başladı. Sıra, asıl önemli olan yerde, yani Türkiye’de... İstanbul Haber Servisi Fatih Sultan Mehmet (FSM) Köprüsü’nün kamyoncuların protesto eylemi sırasında sallanması köprü için büyük risk yarattı. Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Semih Tezcan, FSM Köprüsü’nün taşıyabileceği maksimum yükün 4 bin ton ile sınırlı olduğunu kaydetti. Tezcan, “FSM Köprüsü 8 şeritlidir. Tampon tampona 30 tonluk kamyonlar veya TIR’lar köprüyü doldurduğu zaman şerit başına yaklaşık 50 kamyondan 8 şeritte kamyon, kamyon başına 30 ton ağırlık üzerinden toplam 12 bin ton ağırlık eder ki, köprü 3 kere çöker” dedi. Eylem sırasında köprüde 25 kamyon daha bulunsaydı taşıma kapasitesi olan 4 bin tonun üzerine çıkılacağını söyleyen Tezcan “Köprü yıkılabilirdi. FSM Köprüsü’nün gözle görülür salınımlara geçmesi, köprünün zorlandığının bir işaretidir. Asma köprüler zaten böyle salınımlar yaparak yıkı lırlar. Tampon tampona eylem büyük bir faciaya sebep olabilirdi. Karayolları acilen önlem almalıdır” diye konuştu. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ise köprüde ciddi bir riskin oluştuğunu belirterek “Çok fazla sayıda ağır aracın buraya yarış arabası gibi girmesi, ciddi bir risk oluşturur. Köprüdeki salınım sınırlar içerisinde sürmüştür, kısa süreli olmuştur. Ama bu bize bir işaret vermiştir. Öyle kontrolsüz girişlerin mutlaka önlenmesi lazım” dedi. Kürt işçiler, Kürtçe konuştukları için saldırıya uğradıklarını belirtti Tehlikeli gerginlik İstanbul Haber Servisi Bağcılar’da önceki gece bir inşaat firmasının şantiyesinde çalışan Kürt kökenli 2 işçi, aileleri ile Kürtçe konuştukları iddiasıyla bıçaklı saldırıya uğradı. Saldırı sonucu işçilerden birisi ağır yaralanırken, polis olayla ilgili 3 kişiyi gözaltına aldı. Saldırıya tepki gösteren Kürt kökenli işçiler saldırının ilk olmadığını belirterek dün sabah Bağcılar TEM otoyolunu çift yönlü trafiğe kapatıp oturma eylemi yaptı. Polisin ikna etmesi sonucu eylemi sonlandırarak yolu açan işçiler, “Arkadaşlarımız dillerini konuştukları ve Kürt oldukları için saldırıya uğradı. Daha önce de aynı şekilde bir olay daha yaşandı, bu ilk saldırı değil” dedi. Bağcılar’da Ege Yapı inşaat firmasının elektrik tesisatı işini yapan taşeron şirket Panel Yapı’da çalışan Tekin Güngör ve Muhammed Öztürk adlı işçiler, iddiaya göre önceki gün akşam saat 23.00 sıralarında aileleri ile telefonda Kürtçe konuştukları sırada 3 kişi tarafından bıçaklı saldırıya uğradı. Saldırganlar tarafından battaniyelere sarılarak inşaat içinde bulunan konteynırların önüne bırakılan işçileri fark eden arkadaşları ambulans çağırdı. Güngör ve Öztürk çağrılan ambulansla Bağcılar Devlet Hastanesi’ne kaldırıl TEM OTOYOLUNU TRAFİĞE KAPATTILAR Kürt kökenli işçiler saldırının ilk olmadığını belirterek dün sabah Bağcılar TEM otoyolunu çift yönlü trafiğe kapatıp oturma eylemi yaptı. dı. Burada ilk tedavileri yapılan işçilerden Güngör’ün durumunun ağır olduğu belirtilirken, Öztürk ise tedavisinin ardından taburcu edildi. Saldırının ardından BDP milletvekilleri Sebahat Tuncel, Halil Aksoy ve Levent Tüzel de Bağcılar’daki şantiyeye giderek işçilerle görüştü. Saldırıda ölen kimsenin olmamasının sevindirici olduğunu, işçilerden birinin taburcu edildiğini belirten Tuncel şunları söyledi: “İşçilerden birinin durumu ağır. Bu saldırılar ilk değil ve iktidarın anadili konusunda yaklaşımının bir yansıması. Şantiİstanbul Haber Servisi Demokratik Öğrenci Dernekleri Federasyonu (DÖDEF) üyesi bir grup öğrenci, “anadilinde eğitim” talebiyle Beyazıt’taki İstanbul Üniversitesi (İÜ) önünden Yenikapı’ya yürüdü. Anadilinde eğitim ta lebiyle DÖDEF üye si bir grup öğrenci, dün yede çalışanların büyük bir bölümünü Kürt işçiler oluşturuyor olmasına karşı kendilerini öteki hissediyorlar. İş sağlığı ve güvenliği her yerde olduğu gibi burada da göstermelik.” Saldırıya tepki göstermek amacıyla yaklaşık 200 kişilik bir işçi grubu da firma sahibi ile görüşmek istedi. Firma sahibinin kendileri ile görüşmemesi üzerine seslerini duyurabilmek için Kanal D binasına yürüyen işçiler, burada bir süre bekledikten sonra Bağcılar Mahmutbey TEM otoyolunu trafiğe kapattı. Yaklaşık yarım saatlik eylemin öğle saatlerinde İÜ önünde bir araya geldi. Burada “Dil resmileşmeden yaşam özgürleşemez”,“Anadilinde eğitim için boykot”, “Anadili haktır engellenemez. Geleceğimize sahip çıkıyoruz” yazılı pankart açan öğrenciler, “Örgütlü gençlikle özgür geleceğe”, “Kürt halkına imha dayatılamaz”, “Be Yolda oturma eylemi ardından polislerin ikna etmesi sonucu işçiler şantiyeye gelerek tahtaları ateşe verip eylemlerini burada sürdürdü. İşçilerden Fethi Çobanoğlu “Saldırının ardından ambulans 1 saat sonra geldi. Daha önce de bu tür olaylar yaşandı ancak kimse bize kulak vermedi. Telefonda annemizle anadilimizi dahi konuşmamıza tepki gösteriyorlar. Can güvenliğimiz yok” diye konuştu. Emniyet ise yaptığı açıklamada, saldırının işçilerin Kürtçe konuştuğu için gerçekleştirilmediğini, yüksek sesle konuşma yüzünden başlayan tartışmanın ardından yaşandığını belirtti. yazıt isyandır, ODTÜ’ye selamdır” sloganları attı. Grup adına basın açıklamasını okuyan Ruken Yılmaz, anadili üzerinde baskı olduğunu belirterek anadilde eğitim, sağlık, hizmet ve yaşam için talepleri kabul edilene kadar tüm üniversite öğrencilerini mücadele etmeye çağırdıklarını söyledi. 21 yıl önce katledilmişti VAN’DA BARINMA SORUNU Depremzedeler ölüm orucunda VAN (DHA) Konteynırlardan çıkarılmak istendikleri için açlık grevine başlayan depremzedeler, eylemlerini ölüm orucuna çevirdi. Gidecek yerleri olmadığını vurgulayan depremzedeler, “Tek isteğimiz sıcak bir yuva. Sesimizin duyulması için illa ki ölmemiz mi lazım?” diye konuştular. Van’da 2011’de meydana gelen depremlerden sonra kurulan 34 konteynır kent, TOKİ’nin kalıcı konutları teslim etmesinin ardından kademeli olarak kaldırıldı. Ancak kiracı olan ve kendisine konut çıkmayan yaklaşık 500 aile konteynırlarda yaşamlarını sürdürmeye devam etti. Süre dolmasına karşın buradan çıkmayan depremzedelerin elektrikleri ve suları kesildi. İpekyolu Caddesi’ndeki Anadolu konteynır kentte 150 aileden 20’si, 28 Ağustos’ta açlık grevine başladı. Geçen hafta ölüm orucuna başlayan eylemcilerden 3’ü önceki gün hastaneye kaldırıldı. Depremzedeler, “Çocuklar bitlendi. Okula gönderemiyoruz. Sesimizi duyan var mı” diye konuştu. Ailesi açlık grevinde olan ilkokul öğrencisi Melisa Turgut ise, “Ailem ölüm orucunda. Onları böyle görünce kahroluyorum. Böyle olmasını istemiyorum. Okula gitmem gerekiyor fakat okula da gidemiyorum. Ama ders çalışmak için önce sıcak bir yuvaya sonra da aydınlık bir yuvaya ihtiyacım var. Burada soğuklar da başladı. Biz akşamları çok üşüyoruz” dedi. Anadili için yürüyüş ‘Ape Musa’ anıldı MAHMUT ORAL Türküler Ruhi Su için İstanbul Haber Servisi Türk halk müziği sanatçısı Ruhi Su, ölümünün 28. yıldönümünde, dün Zincirlikuyu’daki mezarı başında törenle anıldı. Ruhi Su için bugün de saat 20.30’da Barış Manço Kültür Merkezi’nde “Uluslararası Barış Günü’nde Ezgili Yüreklerden Ruhi Su Türküleri” konulu etkinlik gerçekleştirilecek. Ruhi Su’yu anmak için düzenlenen törene, Ruhi Su’nun oğlu Ilgın Su, tiyatro sanatçısı Orhan Aydın, 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan, sanatçı Hasan Karayol, Grup Yorum ve Ruhi Su Dostlar Korosu üyeleri katıldı. Törende konuşan 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan, 28. yılında şarkıları, türküleri ve devrimci yoldaşı Ruhi Su’yu özlemle andıklarını söyledi. Targan, baskının ve zulmün kol gezdiği AKP iktidarında tek ortak paydanın devrimcilik olduğunu belirtti. Orhan Aydın ise “Biz bu ülkenin onurlu vatandaşları şimdiye kadar hiç hesaplaşmadık. 12 Eylül’le bile hesaplaşmadık. Hesaplaşmak haziran direnişi ile karşılığını buldu. Hesaplaşmak, meydanları faşizme, ırkçılığa ve gericiliğe teslim etmemektir” diye konuştu. Konuşmaların ardından Grup Yorum ve Ruhi Su Dostlar Korosu, sanatçının sevilen parçalarını törene katılanlarla birlikte söyledi. Küçük Melisa: Üşüyoruz DİYARBAKIR “Ape Musa” olarak bilinen Kürt aydın ve yazar Musa Anter, ölümünün 21. yıldönümünde katledildiği noktada anıldı. BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Zulüm bitmedi, devam ediyor ama direniş de devam ediyor” dedi. Diyarbakır’ın Seyrantepe semtindeki 442. Sokak’ta Musa Anter’in 21 yıl önce katledildiği noktada düzenlenen törene çocukları Dicle ve Rahşan Anter, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, BDP Diyarbakır İl Eş Başkanı Zübeyde Zümrüt, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, katledilen gazetecilerin aileleri, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, KESK Şubeler Platformu üyeleri ile BDP’li yöneticiler katıldı. Törende konuşan BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, “Ape Musa’yı katledenlerin arkasındaki Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu 21 yıl içinde belki 21 defa kahroldu. Ortaya çıkan her pisliğiyle, yaptığı her kirli işle bu devlet battı. Ama Ape Musa ve onun şahsında özgürlük mücadelesi yükseldi” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle