14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 TEMMUZ 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR AYRIMCILIK YAŞAMIN HER ALANINI ELE GEÇİRİRKEN: Bu polis kimin polisi? Bu yargıç kimin yargıcı? Bu sanatçı kimin sanatçısı? Bu yazar kimin yazarı? Listeyi uzatabilirim. Tüm meslekleri, tüm uğraşları, sonra insanları, olayları bu sorunun peşine takabilirim: Bu gençlik kimin gençliği? Bu mazlum ve mağdur haller kiminki? Başbakan alıştırdı bizleri buna… Benim polisim… Benim yargıçlarım… Benim mağduriyetim… Benim mazlumum… nün yaşına bakmayın” emrini verdiğini söyledi. “Bu doğru mu? Başbakan’ın, polis memurlarını ‘kişisel askeri’ olarak tanımlayan konuşmasından sonra doğru gibi görünüyor. Umarım yanılıyorumdur. Umarım bunlar, valilik talimatı ile değil, bazı polislerin, CHP vekillerine duydukları şahsi kinden ötürü başımıza geliyordur. Sendikal hakları bile olmayan ve olaylardan vicdanları ve itibarları yaralanmış, can kaybetmiş polislerimizi tenzih ederim. Ancak bu iddiayı hükümete sormak mecburiyetindeyim.” Doğrusu ben de bu iddianın doğru olup olmadığını merak ediyorum. Bu polis kimin polisi diye sormam ondan… 19 CHP İstanbul milletvekili ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Şafak Pavey’in Meclis’te yaptığı konuşma günlerdir internet ağlarında dolaşıyor. Tekrar tekrar okudukça, bu polis kimin polisi sorusu daha da önem kazanıyor. ABD Başkanı Obama’nın komplo geleneğine 2009’da verdiği bir yanıtı alıntılayarak Can başlıyordu konuşmasına ŞaYücel’in fak Pavey: kırılan “Dünyanın her yanınmezarı. da nifak tohumları ekmeye çalışan ya da kendi toplumlarındaki sorunlar için Batı’yı suçlayan liderlere sesleniyorum: Bilin ki, kendi halkınız neleri yok ettiğinize göre değil, neleri inşa edebileceğinize bakarak sizleri yargılayacaktır. Yolsuzluk, aldatma ve muhalifleri susturma yoluyla iktidara yapışıp kalanlara sesleniyorum: Bilin ki, tarihin yanlış tarafında duruyorsunuz…” Pavey, “Dünyanın bütün beceriksiz hükümetleri halkın canına okuduktan sonra, kendi günahlarını komployla temizlerler” dedikten sonra, hem kendi hem de CHP’li diğer milletvekillerinin yaşadıklarından Şafak Pavey örnekler veriyordu: Yürüme güçlüğü olmasına karşın, yıp arabadan indirilmesi… CHP vepolisin bariyerlerinin açılmakil kimliğine yönelik nefret… Arama yapmak için polisin kolunu kaldırmasını istemesi. Protez kolunu kaldıramadığını söyleyince, ısrar. Vekil kimliğine karşın ısrar. “Vali emri…” Ve Şafak Pavey “Valinin CHP’li vekillerin gözü Şafak Pavey’den ders Bu polis kimin polisi? Sansür eleştirisine sansürcü yanıt Milletvekili Tüzel’in soru önergesine MEB’in yanıtı daha da düşündürücü Kültür Servisi Milli Eğitim ların yine devletin başka bir kurumunBakanlığı’nın (MEB) ders kitaplarındaca soruşturma konusu edilmesi bir çelişki ki şiir, öykü ve denemelerin büyük bir çodeğil midir? Ders kitaplarında onca ırkğunluğunun yapıtın bütünlüğünü zedeçı, ayrımcı ifade varken insan sevgisini leyecek biçimde sansürlendiğinin ortave yaşama sevincini işleyen şiirlerin sanya çıkması üzerine İstanbul Milletvekisürlenmesi nasıl açıklanabilir?” sorularına li Levent Tüzel’in Türyer vermişti. kiye Büyük Millet MecliSoru önergisine MEB’in yau Milli Eğitim Bakanlığı, nıtında ise, “… Şair, ozan ve si Başkanlığı’na sunduğu İstanbul Milletvekili soru önergesi yanıtlandı. yazarlarımızdan alınan şiAnımsanacağı üzere, ir, manzume, türkü, roman, Levent Tüzel’in, ders aralarında Nâzım Hikmet, gazel, öykü gibi eserler ve şikitaplarında alıntılanan Reşat Nuri Güntekin, ir türleri yer almaktadır. Şiiryapıtların bütünlüğünü Necip Fazıl Kısakürek, lerden ve öykülerden bazı böYusuf Ziya Ortaç ve Ziya lümler alınarak örnek metinzedeleyecek biçimde Gökalp’in de bulunduğu ler olarak değerlendirilmiş, bu sansürlendiğini pek çok şair ve yazarın yada bir eseri bozmak, değiştirvurgulayan soru pıtlarının bulunduğu ders mek veya sansürlemek anlakitaplarındaki edebi alıntıönergesini sansürü mına gelmemektedir” denileların makaslanmasının yarek, yapıtların bütünlüğünün bodestekler biçimde nı sıra, ders kitapları hazulduğu yolundaki eleştiriye kayanıtladı. zırlanırken kitaplara alınayıtsız kalındı. cak yapıtların sahiplerinBu yanıtın sansürü destekler den herhangi bir izin alınnitelikte olmasının yanı sıra, somadığı, yapıtlarının nasıl kısaltılacağı konu ru önergesindeki telif haklarına ilişkin sorusunda bilgi verilmediği ve telif ücreti ödenların yanıtsız bırakıldığı da dikkati çekti. mediği belirtilmişti. Öte yandan, Tüzel’in soru önergesinde Levent Tüzel de bu çerçevede, önergesinyer alan “ders kitaplarında onca ırkçı, ayde, “Bir sanat yapıtını sanatçının veya ya rımcı ifade varken” sözlerinin de, “MEB kınlarının onayı olmadan değiştirmek, Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetdüşünce ve ifade özgürlüğüne, sanatçının meliğinin 6’ncı maddesinin ‘Ders kitaplaözgünlüğüne bir saldırı değil midir? Şiirrı; temel insan hak ve özgürlüklerini desteklerin kesilmesi, sansürlenmesi ders kitapleyen ve her türlü ayrımcılığı reddeden bir larını hazırlayan kurulun dinsel ve ideoyaklaşım sunar’ hükmü ile bu tür ifadelojik bakışının yansıması değil midir? Ta lerin ders kitaplarında yer alamayacağı lim Terbiye Kurulu’nun onayıyla hazıraçıkça belirtilmiştir” gibi genel bir yanıtla lanan 100 Temel Eser Listesi’ndeki kitap geçiştirildiği görüldü. Can Yücel’in kırılan mezarı Dün haberini okudunuz. Datça’da Can Yücel’in mezarını yıkanlar beraat etti… İster istemez sorar oldum: Bu hâkimler kimin hâkimi… Soruma yanıt elbet alamayacağım. Ama şairin eşi Güler Yücel kararı öğrenir öğrenmez “Can Taşı” adlı yazıyı /şiiri kaleme aldı: “Can Taşı, / balyozla parçalanabilir, / yok edilebilinir, ama .. / ŞİİR öyle bir taştır ki, / ne balyozlan yıkılır, / ne yok edilir, / ne de balyozlan parçalanır… / ŞİİR /kalplere mıhlanır, / toprakta çoğalır, / göklerde yükselir… / Senin gibi Can…” Kızı Güzel Yücel, bu satırları iletirken bana, annesine de şu notu düşmeyi ihmal etmedi: “Balyozlar sadece babamın şiirlerini çoğalttı... ” Doğrudur! Not: Sevgili Işıl Özgentürk ve Sevgili Mine Kırıkkanat, kendi köşelerinde “Kaygılıyız” başlıklı ilana ilişkin düşüncelerini açıkladılar. Gazetemizden Ataol Behramoğlu ve ben de imzaladık. O nedenle hemen bir açıklama yapmak gereğini duydum. “Kandırılmak” vb söz konusu değildir. Ben bir çağrıyı imzalarken kimler imzaladı diye değil metinde söylenene bakarım. Hele hele “Bizler” “Onlar” ayrımcılığına karşı çıktığımız bir dönemde, aynı yanlışa düşmeme gayreti içindeyim. Kültür Bakanı AKM’de geri adım attı MAHMUT LICALI YIKILACAĞI AÇIKLANAN TAKSİM’DEKİ AKM’NİN 2014’TE HİZMETE AÇILACAĞI BELİRTİLDİ kararları nedeniyle 2008 yılından 2012 yılına kadar gerçekleştirilemediğini savundu. Çelik, AKM hakkında 2012 yılında yapılan ihaleyi takibe mayıs ayında tadilat ve onarım işlemlerine başlandığını belirtti. Çelik, AKM’nin 2014 yılı içerisinde hizmete açılmasının planlandığını açıkladı. Gezi Parkı eylemleri sırasında yurtdışında bulunan Başbakan Erdoğan’a vekâlet eden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile görüşen Taksim Dayanışması, AKM’nin yıkılmasına yönelik karardan vazgeçilmesini istemişti. Yaklaşık bir ay süren eylemlerin ardından hükümet bu karardan dönerek AKM’nin 2014 yılı içinde hizmete açılacağını duyurdu. İstanbul’da başlayıp tüm Türkiye’ye yayılan Gezi Direnişi sırasında TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi beklenen milli parkların imara açılmasını sağlayan “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasası” da geri çekilmişti. Özel ormanlarda imar oranını artıran düzenleme de halen TBMM’de görüşülen torba yasadan çıkarılmıştı. ESTİVA F Z A C NBUL A T S İ . 16 Lİ Melodram değil Melody Gardot MURAT BEŞER ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi Parkı eylemleri sırasında yıkılacağını açıkladığı Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) hükümet geri adım attı. Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, AKM’nin tadilat çalışmasının yapıldığını ve merkezin 2014 yılında hizmete açılacağını açıkladı. CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in soru önergesini yanıtlayan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in verdiği yanıt, hükümetin yıllardır atıl durumda bulunan Taksim’deki AKM hakkında bir ay önce dile getirdiği yıkım kararından vazgeçtiğini gösterdi. Bakan Çelik, Gezi Direnişi’nin ardından CHP’li Dibek’in soru önergesini 24 Haziran 2013 tarihinde yanıt verdi. Çelik, verdiği yanıtta İstanbul’da bulunan AKM’nin tadilat ve onarım işlerinin sivil toplum kuruluşları tarafından açılan davalar ve yargı ‘2014’te hizmete açılacak’ Yeşilçam’ın bir dönemine damgasını vurmuş şu meşhur senaryoyu bilirsiniz. Hani zengin kızfakir erkek (ya da tersi), ardından bir trafik kazasında kaybedilen gözler, hafızalar, ardından memleket çapında ses sanatkârı olmalar… Yüzlercesi çekilmişti, on yıllar boyunca da bıkıp usanmadan seyretmiştik… Yıllar boyunca perdeden seyretmiştik de, ama bir kez gerçek hayatta hiç karşımıza çıkmamıştı; en azından semtimizde böyle bir hikâyenin vücuda geldiğine tanık olmamıştık. Filmleri seyreden biz olduk, ancak gerçek hayatta yaşayan Batılı. Philadelphialı genç caz şarkıcısı Melody Gardot’nun hikâyesi seyrede seyrede ezberlediğimiz Yeşilçam filmlerine cuk oturuyor. En az o filmlerdeki kadar üzücü… Henüz 19 yaşında, bisikletini sürmekteyken bir cipin çarpmasıyla leğen kemiği kırılıyor. Ayrıca kafasından aldığı darbeler ağır bir beyin travmasıyla sonuçlanınca, hafıza kaybı ve ışığa karşı hassasiyet türünden görme rahatsızlıkları yaşıyor. Tedavisini gerçekleştiren doktorlardan biri tarafından müzik yeteneği ve u19 yaşında bisikletini sürmekteyken bir cipin çarpmasıyla leğen kemiği kırılıyor. Kafasına aldığı darbeler ağır bir beyin travmasıyla sonuçlanıyor. Tedavisini üstlenen doktorlardan biri, müzik yeteneği ve sesini keşfediyor. Melody Gardot, yatağında gitara başlıyor. Ve müziğin mucizesi bir kez daha devreye giriyor... sesi keşfediliyor. O vakte değin sadece biraz piyano tıngırdatmayı bilen genç kız, yatağında gitara başlıyor. Müziğin mucizesi bir kez daha devreye giriyor; mırıldanarak yaptığı besteler, söylediği şarkılar ayağa kalkma sürecini de kısaltıyor. Bir rivayete göre bunda Budist öğretinin de rolü varmış. Dünya malından mülkinden de vazgeçmiş Melody, geri kalan ömrünü sevdiği işi yaparak, şarkı yazıp söyleyerek geçirmeye karar vermiş. Evini barkını da satmış, tüm varlığı, yanında taşıdığı valizlerin için dekiler. Bir de tabii albümleri… Bu şarkılar birikince, 2005 yılında manidar isimli ilk kısaçaları “Some Lessons: The Bedroom Sessions” çıkıyor. Şimdi 28 yaşında, üç albümlü dünya çapında bir caz şarkıcısı Melody. 2006 tarihli “Worrisome Heart”, bundan üç yıl sonra gelen “My One and Only Thrill” ve geçen yıl çıkan son albüm “The Absence”. Albümlerinin tamamına altmışlı yıllara has, loş ışıklar altında içilen kırmızı şarap romantizmi hâkim. Öyle abartılı bir imajı yok, alabildiğine sade ve doğal. Çoğunlukla yüzünden ayıramadığı kalın çerçeveli gözlükleri, sarı uzun saçları ve masum görünüşüyle nahif bir hali var Melody’nin. Hayata ve hayallere dört elle sarılmanın dersleriyle dolu bir örnek O. Eğer yeni bir Yeşilçam melodramının sonunda “bu hikâye gerçek hayattan alınmıştır” diye yazarsa, bu Melody sayesinde olmuştur, bilin… Biz onu ilk kez 2009 yılında, 16. İstanbul Caz Festivali kapsamında izlemiştik. Kısmet ikinci kez bugüneymiş, Almanya Sefareti Tarabya Yazlık Rezidansı’nda… ([email protected])
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle