23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 TEMMUZ 2013 SALI CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA İBB ŞEHİR TİYATROLARI OYUNCUSUYDU KÜLTÜR 19 Sevil Uluyol hayatını kaybetti lına kadar aralarında “Sultan Gelin”, “Sokağa Çıkma Yasağı” ve “Aşk Halleri”nin de olduğu ellinin üstünde oyunda oynadı, yönetmen yardımcılığı yaptı. “Sanat anlayışına aykırı olduğunu” düşündüğü için reklam filmlerinde rol almayı reddeden Sevil Uluyol, “Gönülden Gönüle Sesler”, “Namuslu”, “Âşık Oldum” adlı sinema filmlerinde de rol aldı. Sevil Uluyol’un cenazesi, bugün Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde saat 10.30’da düzenlenecek anma töreninden sonra, Zincirlikuyu Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Üstüne rahat bir giysi gibi geçiriverdiği roller, birbirinden çok farklı olsa da Olcay’ın oyuncu kişiliğini ‘marka’ yapan imzasını taşıyor Pek Tekinsizdiniz ve Pek Güzeldiniz Sevgili Leylâ Erbil, Siz kimselere benzemezdiniz ve çok güzeldiniz. “Edebiyatta kimin kızı olmak isterdin” diye sorsalar, sizin isminizi verirdim. Çünkü; tuhaftınız... tabu tanımazdınız... ve tekinsizdiniz. Tekinsizlik herkesin harcı değildir. Ne yapacağı belli olmayan, karşısındakini en beklenmedik anda, en beklenmedik yerinden yakalayan ve karanlıklara sürükleyene tekinsiz denir. Tekinsizlik, herkesin güven aradığı bir dünyada güvensizliğe övgüdür. Siz, tekinsizdiniz çünkü geniş cümlelerinizle, kimselerin girmeye cesaret edemediği dar yollara girerdiniz. İnsanlar neyi duymak istemiyorlarsa, inadına onu söylerdiniz. Zaman da mekân da aklınızda oyuncaktı. Edebiyat, sizin kavminizde, kara bir kucaktı. O kara kucakta öfke ve hüzünle büyüyen bir nesil büyüttünüz. Var olan düzene kızgındınız. Kızdığınız ne varsa hepsini o neslin belleğine akıttığınız. Feneriniz ışığını, güneşten ya da yıldızlardan değil, karadeliklerden alırdı. O yüzden benim dünyam sizi dinledikçe hep karardı; hep anlamlandı. Siz, hem kadındınız, hem değildiniz. Doğururken öldürürdünüz. Dişiliğin tüm laneti ezberinizdeydi. Sizden öğrendim, yazarlık onaylanma zaafına düşmemektir. Sizden öğrendim, yazarlık kurumların takdir payelerine tenezzül etmemektir. Siz, benim için hem heptiniz, hem hiçtiniz. Varlıkla yokluğu anlamlandırandınız. Hem geceydiniz, hem gündüzdünüz. O yüzden size inandım ve yine o yüzden sizden korktum. Sözünüz büyülü bir spiraldi; hem uzaklara kadar gider, hem olduğu yerde dönerdi. Sizi ne zaman okusam, aklım bir geri, bir ileri giderdi. O kadar zamansızdınız. Ben en çok sizin sınırsız ve sınıfsız dünyalar hayal etmenizi sevdim. O hayallere bilincinizden şeffaf yelkenler biçmenizi; o yelkenler yırtıldıkça yeniden yeniden dikmenizi... İnatçıydınız. Baştan aşağıya itirazdınız. Kimselere iyi şeyler vaat etmediniz; kimselere güven vermediniz. Rahatlatmayı değil, tedirgin etmeyi sevdiniz. Dev bir aynaydınız. Kırdıkça kırıldınız. Kırıldıkça kırdınız. Şimdi öldünüz, ama birileri ardınızdan parmaklarını kanatma pahasına hep toplayacak o kırıkları. Devletin, ailenin, kelimelerin, işaretlerin iktidarına itaat etmediniz. Hepsini bildiğiniz gibi, gönlünüzce yıktınız. Diliniz... O ince... O uzun... O yılan... O kıvrım kıvrım kıvrılan diliniz... Kimseleri dinlemediniz, tanrıların “Gitme” dediği her yere gittiniz. İnsanlık hallerine otopsiler yapardınız; haliyle çok da kan dökerdiniz. Bazıları o kana ve o kanın hafızalara kazınacak ağır kokusuna tahammül edemez, sizin bu müdanasız alanınıza hiç girmeden yollarını değiştirirlerdi. Çıkışsız, umutsuz, enkazlarla dolu dünyalar kurardınız. Sonra o dünyaları yine kendiniz bir kez daha yıkar... yıkar... yıkardınız. Yazdıklarınız da tıpkı sizin gibi hırçındı. Hayattayken, şanslıydım, sizi azıcık da olsa tanıyabildim; hem öfkenizden hem de muzipliğinizden payımı aldım. Artık ölmüş olmanız ne feci. Keşke... Keşke bu kadar gerçek olmasaydınız da hiç ölmeseydiniz. Kültür Servisi İBB Şehir Tiyatroları emekli sanatçısı Sevil Uluyol, 20 Temmuz günü geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Sevil Uluyol, 1939 yılında Ankara’da doğdu. Ankara Devlet Tiyatrosu çocuk bölümünün ilk oyuncularından olan sanatçı, “Kara Boncuk” adlı oyun ile ilk kez sahneye çıktı. Tiyatroya başladığı 1947 yılından Şehir Tiyatroları’ndan emekli olduğu 2003 yı Zuhal Olcay ‘duruş’u Zuhal Olcay efsanesi bana göre Ankara Devlet uZuhal Olcay’ın ‘prenses Konservatuvarı’nı bitirişinden bir duruşu’nun çekiciliği tartışılmaz: yıl sonra başladı. Tam 35 yıl önce İnsanlara biraz ‘uzak’, biraz (1978’de) Tunç Yalman’ın sahdonuk ve yalnızlığa dönük, nelediği “Othello”da, Desdemona olarak Ankara Büyük Tiyatro biraz hüzünlü, ama gururlu ve sahnesine çıkışıyla. Efsaher zaman çok güzel... ne bugün de sürüyor… Annem Zuhal Olcay’ı ilk izlediğinde şöyle demişti: “Grace Kelly güzelliğinde bir sanatçı. Tıpkı onun gibi, duruşuyla tam bir prenses.” Haklıydı, Zuhal’in ‘fahişe’yi oynadığında bile sesinde, bakışlarında, mimiklerinde, bedenini kullanışında, sahnede duruşunda belirginleşen ‘prenses’ kumaşı, o gün bugündür, yalnız tiyatroTiyatro Stüdyosu topluluğunun ilk oyunu yu ve sinemayı değil, ka“Aldatma” 1990’lar. rakterleri parlatmayı beceren televizyon dizilerini de natçı, “duruş”una bağlı kalarak, güzel kılıyor. çabasına değecek bütün rollerle Bu yaz takıldığım “Bir Aşk uyuşmanın yolunu buluyor. Hikâyesi” adlı dizi, “yeni” böYalnızca izlemiş olduklarımdan lümleriyle sürmekte olan, “şarkı bir seçme yaptığımda, sanatçının klibi” kıvamında görüntüler içetiyatro, sinema ve dizi oyunculuren, oyuncuların rolleri canla başğunun 1980’lerden bugüne ulaşan la sırtladığı, “Ve Zuhal Olcay”lı parıltılı bir saç örgüsü oluşturdubir “ağır melodram”. Olcay, ğu görülüyor. genç bir şarkıcıyken, evliçocuk1985’te “Parmak Damgası” lu “mafya patronu” sevgilidizisiyle TRT televizyonu dönesinden gizlice doğum yapan, mini taçlandırırken, Çehov’un İsama annesinin (biri kız biri oğtanbul DT yapımı “Martı”sındaki lan) ikiz bebeklerini gizlice yeunutulmaz Nina rolüyle ve bir timhane kapısına bıraktığı, kuca Ömer Kavur filmi olan, Kağına verilemeden ölen bir oğlan dir İnanır’la oynadığı “Amansız doğurduğu yalanıyla aldatılmış, Yol”daki yorumuyla, tiyatro ve evlat edindiği bir bebeği gerçek sinemadaki ilk büyük ödüllerini oğlunun yerine koymuş, zengin alıyordu. Ödüller hep sürecekti… bir eski ‘yıldız’ı oynuyor. Gönül Televizyonda ise Ziya Öztan’ın Hanım’ı yorumlarken, bir kişilik “Ateşten Günler” (1987) dizite buluşması neredeyse olanaksız sindeki Halide Edib rolüyle günçelişkileri bile inandırıcı kılıyor. demdeydi. (Bu akşam 16. Bölüm’deyiz.) Olcay, 1989’da, “Sahte CenZuhal Olcay’ın “prenses nete Veda” filmiyle Almanya’da duruşu”nun çekiciliği tartışılAltın Film Şeridi ödülüne değer maz: İnsanlara biraz “uzak”, bibulundu. Aynı yıl, İBBŞT yapıraz donuk ve yalnızlığa dönük, mı “Evita” müzikalinin Evita’sı biraz hüzünlü, ama gururlu ve her olarak yıldızlaşması, sanatçının zaman çok güzel… Üstüne ra“söz”ün “müzik”le diyalektik hat bir giysi gibi geçiriverdiği rol bir ilişki içinde olduğu çok özel ler, birbirinden çok farklı olsa da şarkılarıyla müzik dünyasına girOlcay’ın oyuncu kişiliğini ‘marmesini de sağlayacaktı. ka’ yapan imzasını taşıyor. Sa1990’lara varıldığında, Ahmet Levendoğlu ve Haluk Bilginer’le birlikte kurduğu Tiyatro Stüdyosu topluluğunun ilk oyunu, Levendoğlu’nun yönettiği, Harold Pinter’ın “Aldatma”sındaki aşk üçgenindeki “aldatan/aldatılan” kadını söz’den çok bakışla, mimikle ve susuşlarla canlandırıyordu. “Histeri”deki “sinir hastası” yorumunun ardından, Jean Genet’nin Başar Sabuncu’nun sahnelediği “Balkon”unda, “sahte kraliçe”yi oynayan “genelev patronu” İrma’da, tiyatroda ulaşmış olduğu doruğu sürdürecekti. 1999’da eşi Haluk Bilginer’le Oyun Atölyesi topluluğunu kuracak, “Ayrılış”, “Dolu Düşün Boş Konuş” oyunlarında üstlendiği zor rollerle 2000’li yıllara ulaşacaktı. 1990’lı yılların filmleri arasında en önemlisi Yavuz Özkan’ın “İki Kadın”ı, en parlak TV dizisi de Mahinur Ergun’un “Çatısız Kadınlar”ı oldu. 2000’li yıllar sürerken Olcay, Aysa Prodüksiyon’un iki yapımında yer aldı: Işıl Kasapoğlu’nun sahnelediği “Nathalie”nin başrollerini Tilbe Saran ile paylaşırken, Ahmet Levendoğlu’nun sahnelediği “Şölen”in başoyuncusuydu. Bu dönemde oynadığı diziler içinde, Türkan Derya’nın “Yeditepe İstanbul”u unutulmazlar arasına giriyordu. “Başucu Şarkıları 1 ve 2” ile “Aşkın Halleri” albümleri, yeni filmler gündemdeydi. Şimdilerde ise Olcay’ın, konservatuvardan sınıf arkadaşı ve ilk eşi Selçuk Yöntem’le oynayacağı, Yücel Erten’in sahneleyeceği “Sizin İçin Hamlet” projesini bekliyorum. Her iki sanatçının da tiyatro adına verdikleri emeğin niteliği ölçüye gelmez. Ortaya müthiş güzel bir seyirlik çıkabilir. Olcay’ı ve Yöntem’i birlikte ilk ve son kez 35 yıl önce “Othello”da izlemiştim. Bunca zaman sonra ikinci buluşmaları merak edilmez mi? YAZAR LEYL ERBİL DÜN SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI Başkaldırının ‘Vapur’u kalktı Kültür Servisi 19 Temmuz’da hayatını kaybeden Türk edebiyatının usta yazarı Leylâ Erbil, dün öğleyin kılınan cenaze namazının ardından Teşvikiye Camisi’nden son yolculuğuna uğurlandı. Erbil tören sonrasında Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Eşi Mehmet Erbil, kızı Fatoş Erbil’in taziyeleri kabul ettiği cenaze törenine, Erbil’in yakınları ile aralarında Ahmet Cemal, Doğan Hızlan, Murat Katoğlu, Komet, Mehmet Güleryüz, Adnan Özyalçıner, Aydın Ilgaz, Ahmet Soysal, Necati Tosuner, Selahattin Özpalabıyıklar, Mustafa Öneş, Öner Ciravoğlu, Gülsüm Akyüz, Cem Mumcu, Nalan Barbarosoğlu, Fatih Özgüven, Orhan Aydın, Sema Kaygusuz, Feryal Tilmaç, Irmak Zileli, Birgül Oğuz, Tuna Kiremitçi ve Sema Kaygusuz’un da bulunduğu çok sayıda sanatçı ve ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş katıldı. Törende, Leylâ Erbil’in 1968’de yayımlanan “Gecede” isimli kitabında yer alan “Vapur” öyküsünü temsilen kâğıttan gemiler dağıtıldı. Bir vapurun “başkaldırı hikâyesinin” anlatıldığı bu öyküye Erbil, A. Cabir Vada’nın “Boğaziçi Konuşuyor” adlı yapıtından yaptığı alıntının ardından, “Vapurun iskeleden kalkışını gören olmadı. Doğrusu buydu” sözleriyle başlıyordu. Fotoğraf: UĞUR DEMİR SALT’larda ‘Uzun Perşembe’ Kültür Servisi SALT Beyoğlu, SALT Galata ve SALT Ulus “Uzun Perşembe” etkinliği kapsamında saat 22.00’ye kadar açık kalacak. 25 Temmuz Perşembe günü SALT Beyoğlu’nda saat 18.00’de subREAL ve Taiping Tianguo (Türkçeİngilizce) sergi turları düzenlenecek. Açık Sinema’da saat 19.00’da Gusztáv Hámos’un 1989: The Real Power of TV adlı videosu, saat 20.00’de Harun Farocki ve Andrei Ujica’nın Videograms of a Revolution adlı belgesel filminin gösterimi yapılacak. SALT Galata’daki “Yerelde Modernler” sergisinin rehberli turları, 18.00 (İngilizce) ve 19.00 (Türkçe) saatlerinde başlayacak. SALT Ulus’ta ise 17.00, 19.00 ve 21.00 saatlerinde Mario Rizzi’nin Murat ve İsmail adlı filmi gösterilecek. KAMİL KÜLTÜR MASARACI l ÇİZİK 21. YIL Bodrum’un Mavi Bayraklı Bitez koyunda doğanın güzelliğini cömertçe yansıttığı, yeşilin, kumsalın bütünleştiği ve sımsıcak dostlukların buluşma yeri. DENİZE SIFIR OTEL ve APART DOĞA CENNETİ TURUNÇ MARMARİS MUĞLA DİPLOMAT 10 Adımda Odanızdan Plaja Tatil Keyfi Denize sıfır özenle dizayn edilmiş kumsal plajı, 20 yılı aşkın kalite ve güler yüzün hizmete yansıdığı, evinizi aratmayacak lezzet ve damak tadını ön planda tutan titiz ve zengin mutfağı... • 2013 yılı restore edilmiş odalar • Tamamıyla yenilenmiş plaj alanı • Yepyeni restaurant, mutfak ve bar alanı • Odalarda uydu sistemli LCD TV • Kablosuz internet Bitez’e özgü yürüyüş turları keyfi TEL: 0252.363 79 04 • GSM: 0533.722 81 81 Daha fazla bilgi için: www.manuelahotel.com Özel Plaj, Yüzme Havuzu, Geniş Bahçe, Oto Park, WiFi İnternet Tüm Odalarda Geniş Balkon, Telefon, Klima, MiniBar, Çift ÇanakDijital ReceiverUydu TV GENİŞ BİLGİ, FİYAT ve REZERVASYON 252476 7145 veya 537825 7979 www.diplomathotel.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle