23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 TEMMUZ 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 11 l Ergenekon davasının ilkleri Beş yıllık davada milyonlarca sayfa evrak yığıldı Ümraniye’den Silivri’ye Ergenekon davasında karar, 5 yıllık yargı sürecinin sonunda 5 Ağustos’ta açıklanacak. 20 Ekim 2008 tarihinde başlayan ve 23 dosyanın birleştirildiği 66’sı tutuklu 275 sanıklı dava, 5 yıldır hep siyasi gündemin ilk sıralarında oldu. Tutuklandığında gazetemizin Ankara Temsilci olan CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ve CHP Zonguldak Milletvekili Başkent Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde milletvekili seçilmelerine karşın tahliye edilmediler. Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Murat Dalkuş’un, 18 Mart 2013 günü 64 kişi hakkında ağırlaştırmış müebbet hapis cezası istedikleri esas hakkındaki mütalaayı vermelerinden 1.5 ay sonra 21 Haziran 2013 günü dava, karar açıklanmak üzere ertelendi. Dava sürecine ilişkin detayları, usul hukukuna aykırılıklar, uzun tutukluluk sürelerine adil yargılanma hakkının ihlaline ilişkin tartışmaları daha sonra ele alacağız. Dizinin ilk gününde, Ergenekon soruşturma ve kovuşturma sürecinin ilk aşamasını özetleyeceğiz. Ergenekon’da Hatice Tuncer 1 karara doğru Ümraniye bombaları 12 Haziran 2007 tarihinde Ümraniye Çakmak Mahallesi’nde 27 adet el bombası ve bazı patlayıcıların ele geçirilmesinin 5 yıllık sürecin başlangıcı olduğu sonradan anlaşıldı. Özel yetkili cumhuriyet savcısı Zekeriya Öz tarafından 2008 yılının ocak ayından itibaren yürütülen soruşturmalar kapsamında 10’u aşkın dalgada başta 21 Haziran 2010 tarihinde yitirdiğimiz gazetemiz imtiyaz sahibi ve Başyazarımız İlhan Selçuk olmak üzere aydınlar, öğretim üyeleri, askerler, polisler, sendikacılar, gazeteciler, sabaha karşı baskınlarla evlerinden alındı. Dalga dalga gelen operasyonlar, “Derin devlet operasyonları ve faili meçhul cinayetlerin aydınlatılacağı, darbe girişimlerinin ortaya çıkarılacağı” açıklamalarıyla İtalya’daki “temiz eller” ve “gladyo” operasyonları örnek gösterilerek büyük iddialarla sürdürüldü. k ı n a s i l m z e i g H m he anık t Selçuk’un evi basıldı 21 Haziran 2010’da kaybettiğimiz Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarımız İlhan Selçuk da 21 Mart 2008’de sabaha karşı evi basılarak gözaltına alındı. 22 Mart günü gece yarısı nöbetçi hâkimlik tarafından serbest bırakıldı. İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek aynı operasyonda gözaltına alınıp tutuklanırken eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. l Hastalığının son aşamasında tahliye edilen Kuddusi Okkır dava başlamadan yaşamını yitirdi. l Mustafa Balbay’ın da aralarında bulunduğu tutuklular, Silivri Cezaevi’nde bilgisayar kullanımının kısıtlı olmasına karşın tüm koşullarını zorlayarak dava dosyasını inceleyip çeşitli çalışmalar ortaya koydular. Tutukluların, davanın ilklerine ilişkin hazırladıkları 42 maddelik liste şöyle: İlk kez bir davada 23 dava dosyası birleştirildi. Cezaevinde yargılama yapıldı. Askeri Ceza Yasası’nda savaş halinde uygulanan üç müdafi ile sınırlama bu davada uygulandı. Gizli tanıklık kurumu uygulanmış ve yine ilk defa bu davada aynı kişi sanık ve gizli tanık oldu. Genelkurmay Başkanı ve halkın oyuyla seçilmiş üç milletvekilinin terörist iddiasıyla tutuklu yargılaması devam etmektedir. Atatürkçüler, vatanseverler, Kemalistler ve TSK mensupları terör örgütü kurmakla suçlandılar. Heyet ve hâkimler hakkında 300’ün üzerinde reddi hâkim isteminde bulunuldu. Yargılamanın ilk 4 yıllık süresi içinde altı sanık hayatını kaybetti. Hâkimler ve savcılar hakkında rekor sayılabilecek şikâyet ve tazminat davası açılma yoluna gidildi. 100 yıllık yargılama l Sanık ve müdafileri arasında hukuki yardımlaşması ve savunmaya ilişkin belge ve dosyaların alınıp verilmesi kontrole tabi tutuldu. Tuvalete çıkma hakkı izne tabi kılındı ve tuvalet ihtiyacı olmasına rağmen yasaklandı. Belge ve delil sayısı milyonları aştı. Deliller üzerinde önemli ölçüde oynanmış, tahrif edilmiş ve yeniden üretilmiştir. Sahte delillere Emniyet ve yargı makamı, ‘sehven’ tanımlamasına sığınarak ‘tevilli ikrar’ yoluna gitti. Sanıklar sabah 08.00’den akşam geç vakitlere kadar, yaklaşık 100 yıla tekabül edecek toplam 600’ü aşkın celseye girdiler. Sanık ve müdafiler tavandan sarkıtılan dinleme cihazları ile dinlenip istihbarat faaliyetleri duruşma salonunda uygulamaya geçirildi. Avukatlar, mahkeme başkanının emri ile duruşma salonunda zorla çıkarılırken dövüldüler. 2 bin 500 sayfalık iddianame ve mütalaalar hazırlandı. Yüz binlerce kişi duruşma salonuna gelerek gösterileri ile sanıklara destek verdi. On binlerce insan ‘ben de örgüt üyesiyim, beni de yargılayın’ diye dilekçelerle mahkemeye müracaat etti. Ergenekon adı Ümraniye’de patlayıcıların ele geçirilmesinden 1.5 yıl sonra 14 Temmuz 2008 tarihinde başsavcı Aykut Cengiz Engin, o dönem Beşiktaş’ta ağır ceza mahkemelerinin bulunduğu İstanbul Adliyesi’nin bahçesinde iddianamenin mahkemeye sunulduğunu açıkladı. Başsavcı Engin, soruşturmalara “Ergenekon” adının verilmesine ilişkin soruları yanıtlarken “İddianamede yer alan ve kamuoyunda ‘Ergenekon’ olarak vasıflandırılan bu isim, bir örgütün yapılanmasında örgüt mensubu olarak iddia edilen kişilerin kendilerinin örgütlerine verdikleri bir isimdir. Bu itibarla bu şekilde zikredilmiştir” dedi. Savunmalarını l Birinci Ergenekon davasının görülmesine Başkan Köksal Şengün, üye hâkimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’dan oluşan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından 20 Ekim 2008’de başlandı. Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde dava için özel olarak yaptırılan duruşma salonunun fiziki koşullarının yetersizliği nedeniyle çok sayıda avukat, tutuksuz sanık ve izleyicinin salona girişinde büyük izdiham yaşandı. Sanıkları 3 avukatın savunabileceği kısıtlaması getirilirken duruşma ertelendi. l Ergenekon soruşturmalarının ilk dalgasında gözaltına alınıp tutuklanan Kuddusi Okkır, ağır hastalığının son aşamasında tahliye edildi. Ancak Okkır tahliyesinden kısa süre sonra dava başlamadan 6 Temmuz 2008’de yaşamını yitirdi. Gazetemiz yazarı İlhan Selçuk tutuksuz yargılandığı 1. Ergenekon davasında savunmasını yapamadan dava başladıktan 2 yıl sonra 21 Haziran 2010’da yaşamını yitirdi. Adalet Bakanlığı eski müşavirlerinden Engin Aydın 11 Ocak 2009’da tutuklandıktan 11 gün sonra tahliye edildi. Aydın 2. Ergenekon davasında savunmasını yapamadan 6 Şubat 2011’de Ankara’da evinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. 2 bin 455 sayfalık iddianame CMK’nin 250. maddesiyle görevli cumhuriyet savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından hazırlanan 441 klasör ekleri bulunan ve 2 bin 455 sayfadan oluşan ilk iddianame, Özel Yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 25 Temmuz 2008 tarihinde kabul edildi. Birinci Ergenekon iddianamesinde İlhan Selçuk, Doğu Perinçek’in de aralarında bulunduğu 46’sı tutuklu 86 kişiye “Silahlı terör örgütüne üye olmak”, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı halkı silahlı isyana tahrik”, “Patlayıcı madde bulundurmak, atmak ve bu suçları azmettirmek”, “Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde atmak suçlarına azmettirmek”, “Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, kişisel verileri kaydetmek”, “Askeri itaatsizliğe teşvik”, “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” gibi suçlamalar yöneltildi. Ümraniye’de bir gecekonduya 27 el bombası sakladığı iddia edilen emekli Astsubay Oktay Yıldırım’ın 1 No’lu sanık olduğu iddianamenin sanıkları arasında Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol, Susurluk davasından hükümlü Sami Hoştan, “Drej Ali” olarak tanınan Ali Yasak, organize suç örgütü liderliğinden hükümlü Sedat Peker, Akın Birdal suikastını azmettirmekten ve organize suçlardan hükümlü Semih Tufan Gülaltay da yer aldı. yapamadılar Sanıklık mesleği l Sanıklar haftanın dört günü bazen beş günü sabah 08.00’den akşam geç saatlere kadar yargılanarak sanıklık meslek haline getirtildi. Sanık ve müdafilere söz verilmeyerek sadece dilekçe verebilecekleri kuralı kabul edildi. Sözlü tahliye talebinde bulunma hakkı ortadan kaldırıldı. Esas hakkındaki savunma, bir ve iki saatlik süre ile sınırlandırıldı. İddianame ekinde 452 klasör (226 bin sayfa) delil ile dava açılması yoluna gidildi. Onlarca sanık aylarca duruşmalardan yasaklandı. Yargıya hakaret suçlaması ile yüzlerce sanık ve avukat hakkında suç ihbarında bulunup yüzlerce dava açıldı ve yıllarca hapis cezası verildi. Bir sanığa bir hakaret davasında 14 yıl hapis cezası verilerek dünyada kırılamayacak bir rekora imza atıldı. Tutukluluğun kaldırılması talepleri şablon gerekçe dahi kullanılmasına gerek olmaksızın reddedildi. Mahkemenin ara kararlarına karşı yapılan binlerce itiraza rağmen birinin dahi kabul edilmesi yoluna gidilmedi. Avukatlar, müvekkillerini haftanın 4 günü, 5 yıl boyunca her gün savunmak zorunda kaldılar. Avukatlar ve seyirciler kimlik tespiti yolu ile duruşmaya alındılar. Yarın: Balbay’ın tutuklanması ve usule aykırı uygulamalar En yakın yerleşim 15 km. l Sanıklar en yakın yerleşim yerine 15 km uzakta, tarlanın ortasında kurulan spor salonunda yargılandılar. Kamuoyunun dikkatinden kaçırılmak amacı ile müdafilerin telefonları ve bilgisayarlarıyla duruşma salonuna girmelerine izin verilmedi. Atatürk’ün Nutuk’u, Bursa Söylevi, Gençliğe Hitabe’si suç delili olarak kabul edildi. Olmayan hayali bir örgüt sahte deliller ve yargı eli ile oluşturulmaya çalışıldı. TSK’ye suçlama l TSK karargâhı terör örgütünün merkezi haline getirildi. PKK, DHKPC, Hizbullah, TİKKO gibi örgütleri kurduğu iddia edilen, ancak soruşturma başlayıncaya kadar Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet, Jandarma ve MİT tarafından bilinmeyen bir örgütün yargılaması yapıldı. Birbiriyle bir araya gelmesi mümkün olmayan siyasi görüşleri taşıyan kişilerden oluşturulduğu iddia edilen bir örgütün yargılaması yapıldı. Hiçbir sözde örgüt üyesi suçüstü yakalanmadı, tüm sanıklar evlerinden ve işyerlerinden gözaltına alındı. Sanıklar dışında 11 bin 300 kişi dinlenerek bu konuda rekor kırıldı. Sanıkların kendi aralarında birçok ceza ve tazminat davalarının açıldığı görüldü. Celp edilen bazı delillere gizlilik yaftası vurularak sanık ve müdafilerine verilmekten imtina edildi. l Ergenekon davasını protesto eden sanık yakınları ve yurttaşlara biber gazı ve coplarla müdahale edilmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle