15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 2013 SALI 10 HABERLER İSTANBUL’UN YENİ HAVAALANI VE YEŞİLKÖY ATATÜRK HAVAALANI... ‘Geleceği yıkıla Prof. Dr. HAYDAR KARABEY yıkıla kuracağız’ 1912 yılında askeri amaçlı olarak yapımına başlanan, 2000 yılında bugünkü biçimine ve kapasitesine ulaşan YeşilköyAtatürk Havalimanı 11.8 milyon metrekare bir alan üzerine kuruludur (1.180 hektar). Basit bir karşılaştırma ile Yeşilköy Havalimanı, Büyükada’nın (5.4 milyon metrekare) iki katı; SuriçiTarihi Yarımada’nın (15 milyon metrekare) ise yüzde sekseni kadar bir alan kaplar. Günümüzde Yeşilköy Havalimanı’nın aşırı yüklendiği ve kapasitesinin sınırlarına dayandığı bir gerçektir. Ancak, İstanbul’a metropoliten bağlamda bakılınca, hava taşımacılığının kapasite aşımı sorununun daha uzunca bir süre Sabiha Gökçen Havalimanı’nın daha etkin kullanımı (yeni pistler, hızlı raylı ulaşım sistemi ile Yeşilköy’le bağlanması vb.) ile yönetilebileceği belgelenmiştir. Ne var ki konunun yeterince irdelenmesi ve tartışılması kaydıyla elbette İstanbul için üçüncü bir havalimanı düşüncesinin gündeme getirilmesinin zamanı da gelmiştir. İstanbul için geri sayım başladı Dr. SEHER DEMET YÜCEL Milyonlarca 3. havalimanı dahil İstanbul için üretilen bütün büyük projeler (kanal İstanbul, 3. köprü, iki şehir vb), kentin gelecek on yılının nasıl şekillendirileceği sorusuyla bizleri karşı karşıya bırakıyor. Kent çeperlerinde kalan son yeşil alanların da bu büyük projelerle yok edilişi; tüketen, sömüren bir toplum olarak kendi yaşamımıza son vermek adına atılmış büyük bir adım olacak. AkTel Mühendislik firması tarafından hazırlanan çevresel etki değerlendirme raporu (ÇED) aslında “İstanbul doğa katliamının” nasıl gerçekleşeceğini ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. canlı yok olacak Yeni havalimanı İşte bu süreçte karşımıza, İstanbul için bir “megaproje” olarak üçüncü havalimanı önerisi çıktı. Genellikle olduğu gibi habersizce, aniden karşılaştık bu öneri ile. Şimdi öncelikle bu projenin kimi özelliklerini tanıtmaya çalışalım: İstanbul’un Avrupa yakasında kuzeyde, Karadeniz kıyılarında Akpınar ile YeniköyKaraburun yerleşimleri arasında Terkos gölüne 2.5 kilometre mesafe ile komşu, ormanlık ve sulak bir alanda gerçekleştirilecek olan yeni projenin toplam alanı 76.5 milyon metrekaredir (7.650 hektar: Yeşilköy’ün 7 katı). 150 milyon yolcu/yıl kapasiteli olarak tasarlanan havalimanı, 4 etapta gerçekleştirilecek ve son biçimine 2038’de erişecektir. Sonuç olarak; havalimanının yapım ve işletme ihalesi, 22 milyar Avro’ya 3 Mayıs 2013’te “bağlandı”. Proje kapsamında iç ve dış hatlar terminal binaları ve havalimanı için gerekli teknik alanlar için toplam yaklaşık 2 milyon metrekarelik bir yapılaşma gerçekleştirilecektir. Bu havalimanının yapılması sürecinde bölgede üçüncü Boğaz geçişi otoyolları bağlantılı, konumu ve içeriği belirsiz bir “Kanal İstanbul” projesi, yine esrarengiz bir “Yeni İstanbul Rezerv Konut Alanı” yerleşimi ve güneydeki Olimpik Park ile toplam 420 kilometrekarelik bir operasyon alanı öngörülmektedir. Bu, tüm megaprojelerde olduğu gibi kimilerinin ulusal onurunu okşayan, dolayısıyla tartışılması bir tabu haline getirilen müthiş yapılaşmanın, doğa üzerinde daha doğru bir deyişle tüm İstanbul bölgesi ekolojisi üzerinde yaratacağı korkunç etki henüz algılanamamıştır. Yapılacak havalimanı bölgesinin; 6.172 hektarı orman, 1.180 hektarı madencilik, 660 hektarı göl, 236 hektarı mera, 60 hektarı kuru tarım, 2 hektarı da fundalık alandır. İstanbul için yaşamsal önemi olan düşey ekolojik koridorlardan biri (Kuzey ormanlarında filtre edilmiş hava temizleyici hâkim rüzgârlar, su havzaları, kuş göç yolları) olan TerkosHaliçÇekmece ekolojik koridoru tam da bu alanın içerisinden geçmektedir. Alandaki toplam ağaç adedi 2 milyon 513 bin 341’dir. Kesilmesi zorunlu ağaç adedi ise en iyimser tahminle 657 bin 950’dir (mevcudun dörtte biri). Bu kıyıma “Kuzey Otoyolu”nun yaratacağı tahribat dahil değildir. Otoyolun yapımı için, 1.600.000 ağacın kesileceğinden söz edilmektedir. Havalimanı için 2.500.000.000 metreküp dolgu yapılması öngörülmektedir ve bu dolgu malzemesinin “Kanal İstanbul” kazısından edinileceğine değin henüz doğrulanmamış söylentiler vardır. Ağaç kesimi, kanal kazısı, toprak taşıma, dolgu, sulak alan kurutma benzeri inşaat faaliyetinin karbon salınım maliyetinin dehşeti henüz bilim çevrelerince bile algılanamamıştır veya gündeme getirilmemiştir. Yapılacak hafriyat ve dolgu çalışmaları, orman doğasının yanı sıra 70 adet canlının yaşamını barındıran göl ve göletler, akar ve kuru dereler, tarım alanları, mera alanlarını da ortadan kaldıracaktır. ‘Sonu olmayan bir yapılaşma süreci’ Kalkınma çabasında olduğumuz gerekçe seviyesine ulaşma”, kalkınma talebinden kaysiyle Cumhuriyetten bu yana artan bir hızla naklanıyor olabilir. Ulusal ve bireysel kalkınyapılar yapıyoruz. Anadolu, tarihin sıfır nok ma, zenginleşme hatta daha öteye gidip “köşetasından, bomboş doğal bir çevreden bugüne yi dönme” talebinden. Kimilerine göre “mosürekli artan bir hızla yapılandırılıyor! dernleşme” budur; geleceği yıkıla yıkıla ku45 yıl öncesine kadar racağız. Bilimsel bilgiyi bu topraklarda üretilen ve tarih bilincini yadsıtoplam yapı kadarını yan bu görüşe katılamıBAŞBAKAN ERDOĞAN: belki bugünlerde her yorum. Hızlı, kolay, içeyıl yeniden inşa ediriksiz, denetimsiz ve biyor Türkiye... Ne orçimsel bir yapılaşma bu. man ne su havzası, ne Yeni havalimanımız için doğal ne tarihsel sit ne de süreç farklı değil. de fay kırığı dinlemeNe var ki bu süreçte dünBurada yine, den; gelecek kuşaklar yanın, üzerinde yaşadığıyeniden şu biliçin, doğanın kendini mız toprakların biricik sadik Kızılderili atayenilemesi için rezerv hibi olmadığımızı, bu coğsözünü anımalanlar bırakmadan... rafyayı yaşama hakkı olan satmakta yarar Bu ivmenin yayılımımilyonlarca tür canlı ile var. Diğerini bilinın tarih içinde dağpaylaştığımızı unutuyoyorsunuz, Sayın dan ovaya, içeri bölruz. Doğa tüm dinamikBaşbakan, Orgelerden kıyıya ve dolerini kendini yenilemek man Forumu açış ğudan batıya doğru üzerine yeniden ve yenikonuşmasında olduğunu kaydededen üretir. Dengeler bohatırlatmıştı (*): “Hayvanlar ollim. Türkiye sürekli zuldu mu geri dönüş olamadan insanyapılaşıyor. Ama hep naksızdır. Bu konuda hızlar nedir ki? Eğer aynı yerlerde yoğunla deneyimlediğimiz kübütün hayvanlar laşarak. resel ısınmayı, su kaynakkaybolup giderBirçok nedenle yalarının tüketimini hatırlase insanoğlu büyük bir ruh yalnızpılaşıyor. İki esas yomak yeterlidir. Kuş gribi lığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne rum söz konusu busalgını sonrasında milyonolduysa insanlara da aynısı olur. rada: larca kanatlı telef edildi. Her şey birbirine bağlıdır. YerküYapma, üretme, döArdından çok güçlü bir renin başına gelen, yerkürenin çonüştürme telaşı ve çaolasılık ile bunların ekcuklarının da başına gelecektir.” bası, ulusun hızla “musikliğinden ortaya bir keasır medeniyetlerin ne meselesi çıktı. Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Tüm uygar dünyada böyle büyük projeler yöneticiler tarafından önerilir, sonra kamuoyu ve şu bizde hiç sevilmeyen uzmanlar tarafından uzun uzun tartışılır, bu süreçte kimisi radikal olarak karşı çıkar, kimisi alternatif öneriler dile getirir. Buradaki gibi ısmarlama raporlar ile olay kotarılmaz. Örneğin birileri çıkar ve diyebilir ki; başka yer mi yok da havalimanımız tam da bu kentin yanı başına, hem de milyonlarca canlının yaşam kaynağı olan sulak alanlara konumlanıyor? Örneğin onaylı “İstanbul Çevre Düzeni Planı”nda önerilen yerden vazgeçilme gerekçeleri nelerdir? Daha güneybatıdaki ÇatalcaSilivri düzlüklerinde önerilen konumdan vazgeçmek için (merkeze 40 kilometre) hangi araştırmalar yapıldı da aniden buraya karar verildi? İsviçre’de göl üzerinde fuar için yapılacak geçici bir tesis öncesinde sualtında yaşayan bir midye kolonisinin fuar boyunca (geçici yapı söküldükten sonra eski yerlerine yerleştirilmek üzere) bir akvaryumda “misafir” edildiğini biliyoruz (Expo 2002). Durumun vahameti, ÇED raporu ve ekleri incelendiğinde tam anlamıyla açıklık kazanıyor. Raporda belirtilen rakamlar, insanoğlunun doğa içindeki en vahşi tür olduğunu bir kere daha gözler önüne seriyor. Toplam 76.500.000 metrekarelik proje alanı içerisindeki 70 adet göl ve gölcük ile birlikte tüm dereler kurutulacak, yaklaşık 6.172,7 hektar orman alanı yok olacak, 134.657 ağaç kesilecek. Belki de rakamların anlamlarını kaybettiği raporu algılamamız için farklı bir okuma yapmak gerekiyor. Kapladığı alan bakımından mevcut havalimanı kapasitemiz ve oldukça azınlıkta kalan kentsel yeşil alanlarımız üzerinden bir kıyaslama yapacak olursak karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor. Proje alanı Atatürk Havalimanı’nın tam 6.5 katı büyüklüğünde olacak. Yüzde 80 orman alanı olan havalimanının yapılması için Kadıköy ve Beşiktaş ilçelerinin yüzölçümü kadar ormanlık alan yok olacak. Kesilecek ağaç sayısı Emirgan Korusu’ndaki ağaç sayısının yaklaşık 10 katıyken taşınacak ağaç sayısı Yıldız Parkı’ndaki ağaç sayısının tam 110 katı kadar olacak. Rakamlarla 3. havalimanı Terkos Gölü ne olacak? Havalimanı inşası sırasındaki doğal alanların tahribatı, büyük bir habitat ve biyomas kaybı yaşanmasının yanında, Terkos ve Alibey barajını besleyen alan içindeki birçok akar ve kuru derenin tahrip edilmesine neden olacak. İstanbul’un içme suyunun yüzde 15.6’sını karşılayan Terkos Gölü’nü besleyen bu derelerin tahrip edilmesi, zaman içinde göldeki su miktarını nasıl etkileyeceği sorusunu beraberinde getiriyor. Ayrıca havalimanının arazi morfolojisinde yapacağı değişim sonucunda yüzeysel akış ile içme suyu kaynaklarını nasıl etkileyeceği bilinmiyor? Leylekleri bir daha görebilecek miyiz? Yeşilköy Atatürk Havalimanı ne olacak? Bu süreçte işlevini kısmen yitirecek olan Yeşilköy Havalimanı için de kimi öneriler geliştirilmesi gerekmektedir. Buradaki potansiyel risklerin göz önüne alınması ve akılcı öneriler getirilmesi de kanımızca aynı derecede acil ve gereklidir. Güncel politikalara bırakılırsa bu alanın yoğun bir yapılaşmaya (alanı daraltılmış biçimde bir VIP Havalimanı TOKİ tipi bir yapılaşma Dünya Ticaret Merkezi, AVM’ler, ofisler, oteller vb. söz ediliyor) açılma olasılığı vardır. İstanbul’da 1930’lardaki planlama faaliyetlerinden (Suriçi arkeolojik bölge parkı Sarayburnu ile iki numaralı parkbugün kongre vadisi) bu yana ciddi boyutta hiçbir kent parkı yapılmamıştır. Bu tarihsel gerçek göz önüne alındığında, İstanbul’un en değerli ekolojik yaşam alanlarına yapılacak yeni havalimanının “günah”ını, bu coğrafyada ve çevrede yaratacağı tahribatı belki bir nebze azaltmak için tüm Yeşilköy Havalimanı alanının yeni bir kent parkı kent ormanına dönüştürülmesi önerilebilir. Hazırlanan ÇED raporunda belki de en çarpıcı nokta, alan içindeki kuş hareketliliğini azaltmak için alınacak olan tedbirler. Göçmen kuşların güzergâhında konumlanacak olan havalimanı, kuşların neden olabileceği tehlikelere karşın uçuş güvenliğini sağlamak için dehşet verici önlemler ile aşılmaya çalışılacak. “Kuş ile mücadele çalışması” olarak tanımlanan bu tedbirler; kuşları çekebilecek her türlü yiyecek ve içecek kaynağını ortadan kaldırmak, ibreli ağaçların dikilmesi, meyve veren ağaçlarının yetiştirilmemesi, sesle korkutma (LPG toplar, silah patlatma, tehlike sesleri, kuş kaçırtıcı ultrasonik sesler vd) ve görüntüyle korkutma (kuş kaçırtıcı nesneler, bayrak, flama, ışıklar vd) olarak ayrıntılarıyla tanımlanmış. Yapılması düşünülen mücadele çalışmaları sonunda akla gelen ilk şey bir daha göçmen kuşları görebilecek miyiz, sorusu oluyor. 3. havalimanının neden olacağı tüm bu doğal yıkımlara karşın, maalesef 20 Mayıs günü sadece yapım sürecinin başlangıcı değil, İstanbul’un doğası içinde sonun başlangıcı oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle