26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 HAZİRAN 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 11 Emekli Genelkurmay Başkanı Başbuğ Ergenekon davasında son savunmasını yaptı: Dimdik ayaktayım HATİCE TUNCER Ergenekon davasında son savunmasını yapan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Mehmet İlker Başbuğ “Ne yapacaksanız bana yapınız. Buradayım. Dimdik ayaktayım” dedi. Davanın 301. duruşması yapıldı. Oturumu açan Başkan Hasan Hüseyin Özese, 16.50 sıralarında Başbuğ’u kürsüye çağırarak “Esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmanızı yapmaya hazır mısınız” diye sordu. Çantasından yazılı bir metin çıkaran Başbuğ, bazı düşünce ve değerlendirmelerde bulunacağını belirterek savunmasına başladı. “Yüce Türk milleti” diyen Başbuğ, “Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları Türk ordusunu, senin askerine karşı duyduğun güven ve sevgi üzerine inşa etmişlerdir. Bu ordu, senin güven ve desteğinle adeta yoktan var edilmiştir” diye seslendi. Başbuğ, Türk milletine seslenişini şöyle sürdürdü: “Bu ordu, ülkenin riskler ve tehditlerle dolu jeopolitiğinde, İstiklal Savaşı’ndan bugüne kadar geçen sürede, canı ve kanı pahasına hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak, senin güvenliğini sağlamıştır. Türk ordusunun, ‘milli ordu’ oluşundan rahatsızlık duyanlar dün vardı. Bugün de varlar. Yarın da olacaklar. Aslında, Türk ordusuna karşı bugün bilinçli ve kasıtlı büyük bir haksızlık yapılmakta. 2008 ile 2010 arasında, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı çok kapsamlı asimetrik psikolojik harekât yürütülmüştür.” Başbuğ’un savunması sırasında Başkan Özese, “Hesap sorar şekilde konuşmayın, kimse mahkemeden hesap soramaz” diye uyarıda bulundu. Bunun üzerine avukatlar, sanıklar ve izleyiciler tepki gösterdi. “Sözlerimi, tarihe bir son not düşerek tamamlayacağım. Bunu da zorunlu bir görev olarak görmekteyim” diyen Başbuğ şöyle devam etti: “Eğer, İnternet Andıcı adlı sanal davanın asıl amacı, ki ben öyle olduğunu düşünüyorum, Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’nda benim komutam altında çalışan ve sadece yasal bir belge olan İnternet Andıcı üzerinde parafları bulunan sivil memurundan orgenerale kadar olan personelin adeta üzerlerine basarak; Genelkurmay başkanına, yani bana ulaşmak ise, bu silah arkadaşlarımı bırakınız, gitsinler. Ne yapacaksanız bana yapınız. Buradayım. Dimdik ayaktayım.” Mahkemenin hukuksal dayanağı yok İstanbul Haber Servisi Arasında Mustafa Balbay’ında bulunduğu Ergenekon davasının tutuklu sanıkları “Mahkemenin hiçbir hukuksal ve yasal dayanağı kalmamıştır” dedi. Ergenekon davasının dün görülen 311. duruşmasına katılan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın da arasında bulunduğu 50 tutuklu, kamuoyuna ortak bir açıklama yaptı. Ergenekon tutukluları “Silivri’de Son Durum” başlıklı kamuoyu açıklamasında “Ergenekon davası, halktan ve hukuktan kaçırılarak, kronometre eşliğinde alınan son savunmalarla devam etmektedir” dedi. Ergenekon sanıklarından açıklama Ersöz video konferansla savunma yaptı l Özese, tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün savunmasının tedavi gördüğü İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nden video konferans sistemiyle alınacağını açıkladı. Bağlantı yapılmasının ardından Ersöz’ün savunmasında hazır bulunan hâkim Dursun Ali Gündoğdu; acil dahiliye bölümünden 2 doktor, teknisyen, zabıt kâtibi ve avukatlar Serkan Günel Celal Ülgen’in hazır bulunduğunu söyledi. Salondaki perdede, Ersöz, hasta yatağında oturur durumda, ağzı maske ile kapalı, tıbbi ölçüm cihazlarına bağlı vaziyette görüldü. Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz de zamanaşımına bir gün kala 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı zehirleyerek öldürme suçlamasıyla hakkında dava açıldığını belirterek “Yargılandığım dava, başka bir davanın açılmasına neden olmuştur. Bunun neresi hukuk, neresi adalettir” dedi. Tolon: TSK’ye sızılmaz l Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda Malatya’daki Zirve Yayınevi davasından da tutuklu bulunan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon kürsüye alındı. Tolon esas hakkındaki mütalaada “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terör örgütü olduğuna” ilişkin bir bakış açısı olduğunu savunarak “TSK terör örgütü değildir, TSK’ye sızılmaz” diye konuştu. Özese’nin “Esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmanıza hazır mısınız” sorusu üzerine Tolon, bu kadar kapsamlı bir dosyaya karşı 2 saatlik süre kısıtlamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil yargılanma hakkı ilkesini” ihlal ettiğini belirterek “Merasimin bir parçası olarak şeklen savunma hakkı verildi” dedi. Tolon “Yıllarca devlet terbiyesi almış biri olarak makama olan saygım nedeniyle mütalaanın bir parçası olarak gösterilen iddialar hakkında kendimi savunmaya çalışıyorum” diye konuştu. Tolon esas hakkındaki mütalaada bulunan 3 yanlışı dünya kamuoyu önünde düzeltmek istediğini belirterek “1. TSK kesinlikle bir terör örgütü değildir. 2. TSK’ye sızılmaz. TSK düşman mevzisi değildir. 3. Darbe ortamı hazırlamak diye bir suç yoktur” dedi. Mütalaada “Ahmet Hurşit Tolon’un Ergenekon terör örgütü içerisinde faaliyet gösterdiği” şeklinde bir suçlama yer aldığına dikkat çeken Tolon “Bu çarpık bakış açısıyla TSK’ye 47 yılını vermiş olan ben terör örgütü içinde faaliyet göstermekle suçlanıyorum. Yani ‘TSK örgütü’ denilmektedir. Başka nasıl anlaşılabilir” diye sordu. Başbuğ, AKP milletvekili Şamil Tayyar’ın 2008’de darbe yapılacağına ilişkin yazı yazdığını, tanıklık kararından vazgeçildiğini anımsattı. Başbuğ “Ortada revize edilen bir darbe planının varlığından bahseden bu kişinin, tanık olarak dinlenilmesi kararı alınmasına rağmen, neden sonra vazgeçildi. Balyoz Darbe Planı fiyaskosu gibi bir olayın tekrarlanmasından mı kaçınıldı” diye sordu. 2009 bahar aylarında TSK personeline yönellik ihbar mektupları ve “bir yerlerde hazırlanmış düzmece dijital verilerle” iftiralar atıldığını belirten Başbuğ, “Bu haksız saldırılara karşı sorumluluğum ve yetkilerim içinde kalarak, bütün gücümle mücadele ettim” dedi. Balyoz davasında çok sayıda askeri personelin tasfiye edilmesini tesadüf olarak görmediğini söyleyen Başbuğ, “Bu sayılar bazıları tarafından önemsenmiyor olabilir. Ancak bu rakamın niteliği çok önemlidir. Bugünün ve yarının komuta kademelerinde yer alabilecek niteliklere sahip personel ordudan uzaklaştırılmıştır” dedi. Başbuğ, davaları eleştirirken “Yargıda yaşanan olağanüstü uygulamalara eğer toplum sıradan bir olay gibi bakıyor veya ciddiye almıyorsa, o ülkede adalete duyulan güven ve inanç yok olmuştur. Bu durum da ülkenin bir uçuruma yaklaştığının göstergesidir. Görünüz ve anlayınız; köprüden önceki son çıkıştasınız” diye konuştu. Başbuğ, “Hukuk ne kadar istismar edilerek kullanılırsa kullanılsın, tarihin tekerleğini yargı marifetiyle tersine döndüremeyeceksiniz” de ‘Saldırılarla mücadele ettim’ ‘Köprüden önce son çıkış’ di. Başbuğ şöyle devam etti: “Bir Genelkurmay Başkanı ve Türk ordusu hakkında iddianame ve mütalaa ile ileri sürülen suçlamaların, siyaseten devlete de yöneltilen son derece ağır ve haksız ithamlar olduğu aklıselim sahibi herkes tarafından görülmüş ve kabul edilmiştir. Bütün bu nedenlerle bu mütalaaya da hiçbir itibarım yoktur.” Mütalaya karşı savunma yapmadığının altını çizen Başbuğ, “Böyle bir dava sebebiyle karşınıza çıkarılmış olmam, benim için cezaların en büyüğüdür” dedi. Başbuğ savunmasını 17.45 sıralarında tamamlarken sanıklar ve izleyicilerce alkışlandı. Sanıklar ve izleyiclier bir ağızdan “Dağ Başını Duman Almış” marşını oku. Başkan Özese, alkışlayanların dışarı çıkarılmasını istedi. Ancak alkışlar devam etti. Duruşmanın düzenini bozanlar hakkında tutanak tutulmasını isteyen Özese, “Veli Küçük müdafii avukat Zeynep Küçük de marş okudu” diyerek tutanaklara geçirdi. Ergenekon tutsakları diye imzaladılar Tutuklular açıklamalarında şunları kaydettiler: “Silivri’de son savunmalar yapılamamakta, verilmiş olan hükmün son sayfaları yazılmaktadır. Mahkeme heyeti davanın tüm sanıklarını mahkum etmeye mahkum edilmiş bir tutum sergilemektedir.” Açıklamayı “Ergenekon Tutsakları” adıyla imzalayan tutuklular “Danıştay cinayetinin Ergenekon davasına bağlanmasının sözümona tek dayanağı bir sanığın, kanuna aykırı şekilde hem gizli ve hem açık tanık olarak verdiği ifadelerdir. Esas hakkındaki mütalaanın 1169. sayfasında aynı kişi olan gizli ve açık tanığın ‘birbirlerini doğruladıkları’nın belirtilmesi hukuk cinayetinin son kurşunudur” dedi. Özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığını belirten Ergenekon sanıkları, “Türkiye’yi dönüştürmenin, Cumhuriyetin sembolü haline gelen temel kurumları çökertmenin, ortak ulusal değerleri yok etmenin aracı olarak kullanılan bu davanın görüldüğü mahkeme, karardan sonra tasfiye edilecektir. Bu tasfiyenin karardan sonra değil, önce olması zorunludur. Mahkemenin hiçbir hukuksal ve yasal dayanağı kalmamıştır”değerlendirmesi yaptı. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYELERİNDEN KAMUOYUNA DUYURU Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyeleri olarak aşağıdaki hususları, mesleğimizin bizlere yüklediği toplumsal sorumluluğun bir gereği olarak Türk kamuoyu ile paylaşmayı görev biliriz. 1 Son birkaç gündür ülkemiz, tarihinde ender görülen toplumsal gösterilere tanıklık etmektedir. Kamuoyunun dikkatini İstanbul Gezi Parkı’nda yapılması planlanan düzenlemeler nedeniyle doğada ve çevrede meydana gelecek tahribata çekmek için başlatılan protesto gösterileri, emniyet birimlerinin göstericilere yönelik orantısız güç kullanımı nedeniyle yurt sathına yayılmış ve ülkenin farklı il ve ilçelerinde yurttaşlar, kendilerine Türkiye Cumhuriyeti anayasası ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile tanınan ifade özgürlüğü ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını kullanarak İstanbul’daki göstericilere destek eylemine başlamışlardır. 2 İfade özgürlüğü ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsurlarıdır. Demokratik bir toplumda kişiler, bu özgürlükler aracılığı ile istek ve beklentilerini barışçıl yollardan yöneticilere ulaştırma imkânına sahip olurlar ve bu yolla siyasi karar alma sürecine katılırlar. İfade özgürlüğünün ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kişilere sağladıkları olanaklar sayesinde demokrasinin, belli aralıklarla tekrarlanan seçimlerle yöneticilerin belirlendiği bir yönetim şekline indirgenmesine de mani olunur. 3 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 26. maddesinde herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu, 34. maddesinde de herkesin önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. Yine Anayasanın 56. maddesinde herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu belirtilmiş ve aynı maddede çevrenin korunması ve geliştirilmesi hem devlete hem de vatandaşlara bir ödev olarak verilmiştir. Bu nedenle, yurt sathına yayılmış gösterilerde yurttaşlar bir taraftan anayasal haklarını kullanırken bir taraftan da çevrenin korunması yönündeki anayasal ödevlerini yerine getirmektedirler. 4 Demokrasi için taşıdıkları yaşamsal önem nedeniyle, ifade özgürlüğüne ve toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına kamusal makamlar saygı göstermelidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre, ifade özgürlüğüne ve toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına yapılacak müdahaleler, ölçülü ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmalıdır. Ayrıca ve daha önemli olarak, özgürlükçü demokrasilerde, kamusal makamlar, yurttaşların anayasa ve uluslararası insan hakları belgeleri ile güvence altına alınmış hak ve özgürlüklerini kullanmalarını kolaylaştırıcı tedbirler almakla yükümlüdür. 5 Ancak, yurttaşlarımızın geniş katılımı ile gerçekleşen toplantı ve gösteri yürüyüşlerine karşı, emniyet birimlerince yapılan ölçüsüz müdahaleler, yurttaşların anayasal haklarını kullanılamaz hale getirmektedir. Bunun da ötesinde ve daha vahim olarak, emniyet birimlerinin müdahalelerinin zaman zaman yurttaşlarımızın yaşam ve vücut bütünlüklerini tehlikeye sokacak boyuta ulaştığı da kaygıyla gözlemlenmektedir. Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyeleri olarak kamu yetkililerine bu durumun bir yetki aşımı olduğunu ve suç oluşturduğunu hatırlatırız. 6 Emniyet birimlerinin, yasaların kendilerine tanıdığı sınırı aşarak gerçekleştirdikleri orantısız güç kullanımı, hizmet kusuru oluşturmaktadır. Bu orantısız güç kullanımını, bazı kişilerin kamuya ve özel kişilere ait mala verdikleri zarar ile haklı çıkarmak mümkün değildir. Emniyet birimlerinin görevi, kamuya ve özel kişilere ait mallara kasten zarar veren kişileri tespit ederek, bu kişileri yasaların çizdiği sınırlar içinde etkisiz hale getirmek ve şiddete başvurmadan anayasal haklarını kullanan diğer yurttaşlarımızın anayasal haklarını güven içinde kullanabilecekleri bir ortamın yaratılmasını sağlamaktır. Bu nedenle, emniyet mensuplarını, gösterilere katılanlara karşı takındığı hukuk dışı tutumdan derhal vazgeçmeye ve görevlerini Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerinden olan, insan haklarına saygılı hukuk devleti ilkesine yaraşır şekilde yerine getirmeye davet ediyoruz. 7 Göstericilere yapılan hukuk dışı müdahalelerde bazı yurttaşlarımız yaralanmış, bazıları da ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Orantısız güç kullanımı nedeniyle, bu vahim durumun ortaya çıkmasında dahli bulunan emniyet mensupları hakkında taşıdıkları sıfat ve işgal ettikleri makam ne olursa olsun gerekli hukuki, idari ve cezai işlemlerin ivedilikle başlatılmasını istiyor ve bu yolla emniyet teşkilatımızın kamuoyu nezdinde sarsılan itibarını geri kazanacağına inanıyoruz. 8 Bunun yanı sıra, yöneticilerin de olaylarla ilgili olarak yaptıkları basın açıklamalarında, toplumu ayrıştırıcı, tahrik edici ve tehditkâr ifadelerden kaçınmaları, çoğunlukçu değil çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi yaşatacak, insan haklarına saygılı, sağduyulu, yatıştırıcı ve uzlaşmacı bir söylem kullanmaya özen göstermeleri gerekmektedir. Bu yaklaşım, hukuksal dayanağını anayasa ve uluslararası insan hakları sözleşmelerinde bulan gösterilerin, barışçıl bir şekilde yapılabilmesi için son derece önemlidir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 08.06.2013 • Prof.Dr.Özlem El • Yrd.Doç.Dr Hanife Keskin • Prof.Dr. Serdar Saydam • Prof.Dr.Halil Resmi • Yrd.Doç.Dr.Doğan Duman • Prof.Dr. Gülay Tohumoğlu • Uzman Dr. Hatice Yılmaz • Doç. Dr. Pınar Emirhan • Yrd. Doç. Dr. Serkan Günel • Prof. Dr. Erkan Derebek • Yrd. Doç. Dr. Mümtaz Tıraşın • Araş.Gör. Murat Çolak • Prof. Dr. Erdener Özer • Prof. Dr. Nevzat Kavcar • Doç.Dr. Soykan Özkoç • Prof.Dr.Faruk Sapancalı • Yrd.Doç.Dr.Cemile Çetin • Doç.Dr. Damla Kuntalp • Prof.Dr.Ümit Aksoy • Yrd.Doç.Dr.Elçin Bora • Prof. Dr.Ömür Mavioğlu • Doç.Dr.İdil Pazi • Yrd.Doç.Dr.Ahmet Özkurt • Araş.Gör.Sevgi Çilingir • Prof. Dr.Yeşim Edis Şahin • Yrd. Doç. Dr. Naci Sevkal • Yrd.Doç.Dr. Ozlem Belkis • Doç.Dr. Aslıhan Ünlü • Prof.Dr.Filiz Küçüksezgin • Doç.Dr. Nilgün Acar Balaylar • Prof. Dr. İsmail Mazgit • Yrd.Doç.Dr. Özgür Tamer • Yrd. Doç. Dr. Güler Tozkoparan • Yrd Doç Dr Gülümden Ürcan • Prof.Dr. Bahar Balkan • Doç.Dr. Engin Özgül • Yrd. Doç.Dr.Aslı Tutucu • Prof. Dr. Yaşar Uysal • Arş Gör. İlkim Özdikmenli • Prof. Dr. Özdemir Nutku • Dr. Mithat Vural • Prof. Dr. Turgut Gürsel • Prof. Dr. Taner Kemal Erdağ • Öğr. Gör. Elif Yücebaş • Yrd. Doç. Dr. Dilek Tunalı • Prof. Dr. Kadir Yurdakoç • Prof. Dr. Yeşim Tunçok • Prof. Dr. İsmet Özgenç • Yrd. Doç. Dr. Gönül Alkan • Prof. Dr. Sengul Besiktepe • Yrd. Doç. Dr. Semiha Günal • Prof. Dr. Nilüfer Koçak • Prof. Dr. Günay Çifçi • Arş Gör. Erol Türker Tümer • Prof. Dr. Deniz Özzeybek • Yrd. Doç. Dr. Nilgün Yener • Uzman Nevin Akdeniz • Prof. Dr. Doğan Yaşar • Uzman Çağlar Aytaç • Yrd. Doç. Dr. Kurtul Gülenç • Prof. Dr. Özcan Dora • Uzman Dr. Sezgi Adalıoğlu • Uzman Özlem Abacıoğlu • Doç. Dr. Çiğdem Bircan • Arş Gör. Ediz Güripek • Öğr. Gör. Alpaslan Ertürk • Yrd. Doç. Dr. Metin Ozdemir • Yrd. Doç. Dr. Sevgi Tımbıl • Doç. Dr. Burcu İlter • Doç. Dr. Deniz Kızılsümer Özer • Prof. Dr. Erbil Doğan • Prof. Dr. Vahap Tecim • Prof. Dr. Canan Balkır • Prof. Dr. Emin Alıcı • Öğr. Gör. Manolya Aksatan • Yrd. Doç. Dr. Levent Yılmaz • Prof. Dr. Berna Değirmenci • Arş Gör. Buse Dişel • Yrd. Doç. Dr. Nevin Karaoğlu Çinar • Arş Gör. Dr. Fulya Akgül • Arş Gör. Dr. Engin Topuzkanamış • Yrd. Doç. Dr. Aydın Taşdöğen • Prof. Dr. Müjgan Şalk • Prof. Dr. Arzu Sayıner • Doç. Dr. Tayfun Çiçek • Arş Gör. Özlem Yavuz • Yrd. Doç. Dr. Mert Akan • Prof. Dr. İpek Kocakoç • Doç. Dr. Ethem Duygulu • Yrd. Doç. Dr. Adviye Esin Yılmaz • Prof. Dr. Utku Utkulu • Prof. Dr. Atilla Uluğ • Arş Gör. Dr. İbrahim Güray • Arş Gör. Levent Atesoglu • Uzman. Çağdaş Cengiz • Prof. Dr. Zahide Elar • Doç. Dr. Elif Onur • Prof. Dr. Ümit Cöcen • Doç. Dr. Esra Aslanertik • Prof. Dr. Hülya İnaner • Prof. Dr. İlknur Cöcen • Öğr. Gör. Salih Tokatli • Prof. Dr. Rezan Birsoy • Öğr. Gör. Şebnem Yaşar • Prof. Dr. Gülseren Kocaman • Uzman. Zülfikar Erhan • Yrd. Doç. Dr. Serkan Ekiz • Prof. Dr. Hasan Tatari • Doç. Dr. Uğur Koca • Arş. Gör. Dr. Şafak Evran Topuzkanamış • Prof. Dr. Ozkan Piskin • Öğr. Gör. Dr. Mehmet Kuruoğlu • Prof. Dr. Gültekin Tarcan • Yrd. Doç. Dr. Dr. Yasemin Yeğinboy • Doç. Dr. Mustafa Alp • Doç. Dr. Şevket Sayın • Yrd. Doç. Dr. Mert Topoyan • Yrd. Doç. Dr. Özgür Özçelik • Doç. Dr. Ensari Güneli • Prof. Dr. Tülay Özüerman • Arş. Gör. Mustafa Batar • Prof. Dr. Sermin Öztekin • Arş Gör. Çağdaş Can Birant • Prof. Dr. Fethi İdiman • Öğr. Gör. Serpil Velipaşaoğlu • Prof. Dr. Rahmi Pınar • Prof. Dr. Barış Baklan • Prof. Dr. Reyhan Uçku • Arş. Gör. Çağla Lüleci • Doç. Dr. Oğuz Şimşek • Doç. Dr.Bülent Kılıç • Prof. Dr. Serap Kahraman • Doç. Dr. Fatma Tektüfekçi Şençiçek • Prof. Dr. Dilek Güldal • Yrd. Doç. Dr. Pınar Bacaksız • Prof. Dr. Egemen İdiman • Prof. Dr. Gülay Budak • Yrd. Doç. Dr. Muhlis Öğütçü • Doç. Dr. Sema Özan • Prof. Dr. Gazanfer Aksakoğlu • Yrd. Doç. Dr. Damla Gürpınar • Prof. Dr.Alp Ergör • Prof. Dr. Raif Çakmur • Doç. Dr. Güven Erbil • Prof. Dr. Hakan Özdemir • Prof. Dr. Mahmut Sarı • Arş Gör. Zühal Ünalp Çepel • Öğr. Gör. Dr. Ayşe Fırat Şimşek • Prof. Dr.Oğuz Adanır • Prof. Dr. Coşkun Sari • Prof. Dr. Osman Açıkgöz • Prof. Dr. Halit Pınar • Prof. Dr. Kaan Yaralıoğlu • Prof. Dr.Atila Akkoçlu • Prof. Dr. Neşe Atabey • Prof. Dr. Gül Ergör • Prof. Dr. Şükran Ertürk • Yrd. Doç. Dr. Erhan Birben • Öğr. Gör. Dr. Ahmet Can Bilgin • Prof. Dr. Semih Çelenk • Yrd. Doç. Dr. Aydan Surlu • Prof. Dr. Meltem Kutlu Gürsel • Arş Gör. Dr. Lale Burcu Önüt • Yrd. Doç. Dr. Serdar Nart • Doç. Dr. Sabri Erdem • Arş Gör. Ali Selkor Atak • Prof. Dr. Yücel Demiral • Prof. Dr. Gülgün Oktay • Yrd. Doç. Dr. Uğur Tütüncübaşı • Prof. Dr. Oğuz Dicle • Yrd. Doç. Dr. Şevket Ovalı • Arş. Gör.Senar Tuncer • Prof. Dr. Turkay Baran • Prof. Dr. Oya İtil • Doç. Dr. Türkan Günay • Prof. Dr. Zeki Erdut • Prof. Dr. Muazzez Babacan • Yrd. Doç. Dr. Itır Bingöl • Prof. Dr. Kemal Kocabaş • Prof. Dr. Selma Cetiner • Prof. Dr. Ümit İşgörür • Yrd. Doç. Dr. Özge Erbek • Yrd. Doç. Dr. İlknur Serdar • Yrd. Doç. Dr. Tijen Dündar Sezer • Yrd. Doç. Ali Haydar Yıldırım • Yrd. Doç. Dr. Serdar Narin • Prof. Dr. Ayse Gelal • Yrd. Doç. Dr. Münevver Aktaş • Arş. Gör. Pınar Çiftçi • Doç. Dr. Nevzat Gümüş • Prof. Dr. Koksal Alptekin • Doç. Dr. Güzel Yücel • Prof. Dr. Cengiz Çelikoğlu • Prof. Dr. Sedef Gidener • Prof. Dr. Ece Böber • Öğr. Gör. Hatice Şimşek • Yrd. Doç. Dr. Nilsen Gökçen • Prof. Dr. Oğuz Kılınç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle