16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 HAZİRAN 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 ‘Yok olmuş’ Topçu Kışlası sevdalıları, ‘harap halde bekleyen’ Rami Kışlası’na da baksınlar Topçu yerine ‘Rami Kışlası’ İktidarın Topçu Kışlası’na düşkünlüğünü binanın geçmişindeki siyasi kimliğine bağlayanlar özetle diyorlar ki “yobazların ‘şeriat isteriz’ diyerek ayaklandıkları 31 Mart isyanı, 1909’da bu kışlada başlamıştı. İlerici subayların öldürüldüğü bu gerici ayaklanma, Mustafa Kemal’in kurmay başkanı olduğu Selanik’teki Hareket Ordusu’nun İstanbul’a gelmesiyle bastırıldı.” İşte bu olayın “hep anımsanması” için “yeniden canlandırılması” (restitüe) istenen kışla, iktidarın sevdası olan ‘AVM işlevi’yle yeniden yapılırsa, “bir taşla iki kuş” vurulmuş olacak… Birincisi “gericilik tarihinin anıları” tüm tarihsel mekânlarıyla yaşatılacak; İkincisi, İstanbul’un en bereketli yerinde, kim bilir kimlere sunulacak “en ayrıcalıklı” AVM arsası yaratılacak. Nitekim çevre ve demokrasi tarihimizde bugüne dek görülmemiş düzeyde toplumsal tepki yaratan bu “siyasal ve ekonomik yağma projesi”ne karşı, yine bugüne dek görülmemiş şiddetteki orantısız güç gösterilmesinin gerekçesi olarak şunu söylemek yanlış olmayacaktır: “Mustafa Kemal’in henüz bir Osmanlı paşasıyken de dincilerin düşmanı olduğunu anımsatan bir yapıya yeniden kavuşmaktan ve aynı binada ülkenin rantı en büyük AVM’sini yaratmaktan vazgeçilemez! Bunun için gerekirse polis devleti bile yaratılabilir.” Nitekim Başbakan son müdahaleden önce, “Eylemciler boşaltmazlarsa polis boşaltmasını bilir” demedi mi? İktidarın bu inatlaşma sürecinde aklıma hep İstanbul’un kenar bir semtinde sahipsiz kalmış anıtsal bir kışla… Rami Kışlası geldi. Taksim Kışlası’nda Osmanlı Topçuları. Rami Kışlası’nda bitmeyen onarımlar. Sürek Avı Polislerini kışkırttılar. Yaşıtlarını düşman bellettiler. Yetmedi... Tek tek hedef seçip coplamayı; gençlerin yüzlerine, başlarına gazı ve plastik mermileri boşaltmayı öğütlediler. Yetmedi... Çocukları, bebekleri, yaşlıları, hastaları düşünmediler... Apartmanlardan, evlerden, otellerden, metrolardan içeri biberli gaz sıktırttılar. Yetmedi. Baktılar ki polis de insan, kimi kanunsuz saldırıyı reddediyor; eylemcileri seyre dalıyor, kimi dayanamayıp gülümsüyor, hatta içlerinde alkışlayan da var, o zaman ortalığa elleri satırlı, sopalı, kasap bıçaklı köpeklerini saldılar. Onlar düştü gençlerin peşine... Yine de yetmedi. Yalanlar uydurdular... Camide seks dediler; başörtülüye saldırı dediler. Yalanları ortaya çıktı. Yine de yetmedi. Önce, bunların nedeni olarak CHP ve MHP’ye işaret ettiler, tutmadı; medyayı suçladılar; derken faiz lobisi; dış mihraklar... İkna edemediler. Direnen gençleri “çapulcu”dan “terörist”e terfi ettirdiler. Bu da yetmedi... Bütün bunlar, her yaştan gençleri korkutmaya yetmedi! Bunlar ve daha neler neler, Gezi direnişçilerini şiddete yöneltmedi. Onları saldırganlaştırmadı. İlk günden beri sürdürdükleri vakur tutumlarını sürdürdüler. Gördünüz işte geldiğimiz noktayı. Erdem Gündüz’ün başlattığı “duranadam” eylemi Türkiye’ye yayılıyor. Yaratıcılığa devam! Helal olsun bu gençliğe! Helal olsun bu zekâya, bu duruşa! Şimdi en çok iktidar sarhoşları korkuyor! Doktorları gözaltına alıp tutuklamaları bundandır. Direniş sırasında gönüllü hekimlik görevi yapanları yani mesleğinin gereğini yapanları.... Şimdi daha çok korkuyorlar. Avukatları tutuklamaları bundandır. Kendilerine karşı olanı savunanın peşine düşüyorlar. Yandaş gazetelerinde hedef göstertiyorlar. “Çağdaş Yaşam Derneği”ne ya da “Çağdaş Hukukçular Derneği”ne üye olmak bile “suç” sayılabiliyor. Hele hele Ergenekon, KCK gibi davaları üstlenmiş avukatsanız, daha baştan “terörist” sayılıyorsunuz! Avukatlar, mesleklerinin gereğini yaptıkları için gözaltındalar, tutuklular ve tehdit altındalar! Direnişe katılanları tek tek saptayıp peşlerine düşmeye kararlı bu iktidar. Hâlâ anlamadılar ki artık her yaştan gençler korku duvarını aştı. Direnenler değil, o direnci görmeyenler, duymayanlar, bilmeyenler korkuyor! Aylardır, yıllardır, hapiste gazeteci yok, onlar hepsi “terörist” diyen iktidar, yeniden kolları sıvayıp gazeteci avına düştü. Önceki gün Etkin Haber Ajansı, Atılım Gazetesi, Özgür Radyo’ya ve çalışanların evlerine sabahın beşinde baskınlar yapıldı. Evler, ofisler “arama” diye talan edildi. 67 insan gözaltına alındı. Bu yazıyı yazdığım sırada sürek avı devam ediyor. Avcı arkadaşlarıma sordum öğrendim: Sürek avında bir “avcı başı” olurmuş, bir sürü de yardımcısı, yardakçısı, bir sürü de köpekleri... Avcı başı işareti verince hepsi birden av yapılacak alana dalar yaygara kopararak avı korkutur, şaşkına çevirir ve sonunda bir köşeye sıkıştırırmış. Vurma şerefi hep avcı başına verilirmiş ki... Yeter dedim arkadaşıma daha çok anlatma. Direnen gençler korkmuyor ki, avlansınlar. Asıl korkan avcılar. Bir de avcılara göz yumanlar... Elbet bir gün bu sürek avının da sonu gelecek. O güne dek sıkı DURMAYA devam! MAGUSA KÜLTÜR SANAT FESTİVALİ Rami’de zamana direnen 250 yaşındaki kışla duvarları. Rami Kışlası’nın künyesi... Büyük kapının alınlığı. ‘Sahipsiz’ kışla Yıllar önce Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin çalışma konuları arasında yer alan; ancak ne Eyüp ne Büyükşehir Belediyesi tarafından “boş sözler” dışında destek görebilen ne de Kültür Bakanlığı’nca ilgi gösterilen restorasyon projesine para bulunamadığı(!) için bugün de kaderiyle baş başa kalan tarihi kışla, harap ve metruk haliyle içler acısı halde. Üstelik Topçu Kışlası gibi tümüyle yok olmuş durumda da değil… hemen tüm yapılarıyla “ayakta” ve onarılmayı bekliyor. 250 yıllık tarihiyle İstanbul’daki son dönem Osmanlı kışlaları arasında en eskisi olup 3. Mustafa döneminde 17571774’te yaptırılmış.. 182829’da 2. Mahmut, kurduğu “Asâkiri Mansurei Muhammediye”(Muhammed’in, Allah’ın yardımını görmüş askerleri) adlı ordu için kışlayı büyüterek yenilemiş; 18361837’de ise Mühendishane öğrencileri kışladaki Mektebi Harbiye’ye taşınınca da “Fünunı Harbiyei Mansure” adıyla anılmaya başlanmış. Rami Kışlası, Cumhuriyet döneminde de yaşatılmıştı. 1950’lerde rahmetli babam oradaki topçu birliğine komutanlık yaptıktan sonra 1959’da kurmay albay rütbesiyle Erzincan’a tayin olmuş; 27 Mayıs 1960 Devriminin “İnkılap Subayı” görevini üstlenmişti… Tarihi kışlanın kaderi 80’lerde dinlence alanı yapılma şartı ile İstanbul Belediyesi’ne devredildikten sonra değişti. 220 bin m2 araziye yayılan tüm binaları sözde “geçici” olarak “Gıda toptancılarına depo!” olarak tahsis edildi. Son yıllarda ise yenileme (restorasyon) çalışmalarına başlanarak müze ve kütüphane olarak kullanılması, ortasındaki boş kısmın da ağaçlandırılması kararı alındı. Ne var ki Rami Kışlası’nın bulunduğu yer Taksim gibi kârlı bir AVM’ye uygun değil! Buna rağmen diyoruz ki, “Ey Başbakan, İstanbul için eşsiz bir rekreasyon alanı olacak 250 yaşındaki Rami Kışlası’nı yaşatmadığınız sürece, Taksim Kışlası’na düşkünlüğünüzdeki ‘masumiyet’e kimse inanmayacaktır.” Kıbrıs’a yıldız yağacak... 17. Uluslararası Magusa Kültür ve Sanat Festivali 15 Temmuz’a kadar sürecek. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sanatseverleri dünyaca ünlü sanaçılarla buluşturan festivalde, 24 Haziran’da Goran Bregoviç, 27 Haziran’da İnce Saz, 1 Temmuz’da Bülent Ortaçgil & Birsen Tezer, 4 Temmuz’da Rojas ve Rodriguez Flamenko Topluluğu, 9 Temmuz’da Luz Casal, 11 Temmuz’da Erkan Erzurumlu ve grubu konser verecek. Festival, 15 Temmuz’da Salamis Antik Tiyatrosu’nda Natalie Cole konseri ile son bulacak. (www.magusa.org/festival) Gözaltılar ve tutuklamalar Gazeteci avı EROL AKYAVAŞ RETROSPEKTİF 29 MAYIS – 25 AĞUSTOS 2013 n Kültür Servisi Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği (AICA) Türkiye Şubesi, aralarında sanatçıların da olduğu pek çok Gezi Parkı direnişçisinin gözaltına alınmasını kınadı. Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan AICA, açıklamasında, sadece demokratik haklarını kullandıkları için gözaltında tutulan herkesin acilen serbest bırakılmasını talep etti. AICA’dan Gezi’ye destek n Kültür Servisi Mersin Devlet Opera ve Balesi, 20. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali kapsamında Bizet’nin Carmen operasını sahneleyecek. Carmen operası, 22 Haziran saat 21.00’de Aspendos Antik Tiyatrosu’nda sanatseverlerle buluşacak. Carmen Aspendos’ta KATKILARIYLA İSTANBUL MODERN SANAT MÜZESİ Meclisi Mebusan Caddesi Liman İşletmeleri Sahası Antrepo 4 34433 Karaköy İstanbul T 212 334 73 00 F 212 2434319 www.istanbulmodern.org [email protected] KURUCU İLETİŞİM VE TEKNOLOJİ SPONSORU EĞİTİM SPONSORU n Kültür Servisi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) “Oryantalizmin 1001 Yüzü” sergisini ziyaret etmek isteyen herkese ücretsiz rehberli tur düzenliyor. 22 Haziran Cumartesi günü başlayacak olan turlar sanatseverlerin 19. yüzyıl oryantalizm teriminin kaynağına inerek bilimden arkeolojiye mimariden sergilere, fotoğraftan modaya pek çok konuya ışık tutuyor. SSM rehberli turlar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle