16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 HAZİRAN 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Vergide Olağan Çarpıklık! Türkiye’nin vergi profili ve kronik çarpıklıklarını Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yeni yayımladığı 2012 yılı Faaliyet Raporu’ndan da görmek mümkün. Anımsanırsa, iki yıl önce de konuyu bu köşede sorgulamıştık. Gelin şimdi, aradan geçen sürede neler değişmiş, çarpıklıklar düzelmiş mi bir bakalım… Kurumlar vergisi mükelleflerinin sayısı bir önceki yıla göre 1.777 adet azalmış. Mükellef sayısında en ciddi artış, 295.205 adet ile gayrimenkul sermaye iradı elde edenlerde olmuş. Kira ödemelerinin bankalar ve finans kurumları aracılığıyla ödenmesinin zorunlu hale getirilmesi bu artışta etkin rol oynuyor. Türleri itibarıyla faal mükellef sayımız, 4.687.691. Bu sayının 3.852.600’ünü gerçek kişiler oluşturuyor. 2010 yılında faal mükelleflerin yüzde 40.92’si üç büyük ilimizde bulunurken durum kötüye gitmiş ve 2012 sonu itibarıyla bu oran yüzde 42.30’u bulmuş. Faal mükelleflerin yüzde 26.82’sini İstanbul barındırıyor. İstanbul 2010 yılında vergi gelirlerinin yüzde 43.76’sını toplamış. Bu oran, 2012 yılında yüzde 44.19’a çıkmış. Kocaeli ise Ankara ve İzmir’i geride bırakarak ikinci sıraya yerleşmiş, oranı yüzde 11.71. En az vergiyi ise Bayburt ve Ardahan illeri ödemiş. Oranları yüzde 0.01. Bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması açısından bölgesel teşviklere ağırlık verilmesi gerektiği açık. Ücret gelirleri üzerinden alınan VERGİ GELİRLERİNİN DAĞILIMI NASIL? Vergi Türü Toplam Vergi Gelirleri İçindeki Payı (%) 2010 Yılı 2012 Yılı Gelir Vergisi 21 22 Kurumlar Vergisi 9.7 10.1 KDV 32.1 32.5 ÖTV 24.63 22.63 Diğer Dolaylı Vergiler 12.57 12.77 vergilerin kesinti yoluyla alınan vergilere oranı 2010 yılında yüzde 66.13 iken 2012 yılında yüzde 66.23 olmuş. Bu orana sadece asgari ücretliler açısından bakarsak 2010 yılında yüzde 12.03, 2012 yılında ise 12.26 oranını görüyoruz. Kıyaslama yapabilmek açısından diğer bazı gelir türlerine bakalım… Mevduat faizi üzerinden alınan verginin toplam kesinti yoluyla alınan vergiye oranı yüzde 8.80. Kira gelirlerinde bu oran 6.91. Repo kazançlarında ise 0.99. Görüleceği üzere, paradan para kazananlar ile varlıktan para kazananlar, emekten para kazananlara oranla çok daha az vergi ödemeye devam etmişler. Değişen bir şey olmamış. Yazımızdaki tablodan anlaşılacağı üzere, kazanç üzerinden alınan gelir ve kurumlar vergisinin toplam vergi gelirlerine oranı yüzde 32.1 oranında kalıyor. Bunun dışında kalan kısım ise dolaylı vergi dediğimiz harcama ve işlem üzerinden alınan vergilerden oluşmakta. Dolaysız vergilerin yüksek oranlara ulaşması gelir dağılımındaki adaletsizliği körüklüyor. Petrol ve doğalgaz ürünleri üzerinden alınan özel tüketim vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki payı ise yüzde 11.34’tür. Bu vergi, kurumlar vergisinden daha yüksek bir paya sahip. Ne yazık ki 2010 yılı ile 2012 yılı arasında uygulanan vergi politikalarının gelir dağılımında adaleti sağlamaya yardımcı olma yönünde değiştiğini söyleyemiyoruz. Umarım iki yıl sonra her şey çok daha güzel olur… ‘Çok tehlikeli’ tebliğ… Geçen haftalarda bu köşede “Uzman Yok, Ceza Çok!” demiştik. Sonunda Bakanlık C Grubu uzmanların da çok tehlikeli işyerlerinde görev yapmalarına ilişkin tebliği yayımladı. Anımsanırsa 6331 sayılı İş Kanunu ile işyerlerinde işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı çalıştırılması zorunluluğu getirilerek, çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde yalnızca A sınıfı iş güvenliği uzmanları çalışabilecekti. 14 Haziran’da yayımlanan tebliğ ise yapılacak başvurunun bakanlıkça onaylanması durumunda artık C sınıfı İş Güvenliği Uzmanları tebliğdeki şartları yerine getirdiklerinde çok tehlikeli işyerlerinde de iş güvenliği hizmeti verebilecek. Tebliğ ekinde yer alan tablo incelendiğinde iş güvenliği uzmanının yalnızca kendi uzmanlık konusunda çok tehlikeli işyerlerinde hizmet verebileceği görülüyor. Tebliğ ekinde yer alan Ek1’in yorumuna göre; C sınıfı bir uzmanın çok tehlikeli bir işyerinde hizmet verebilmesi için kendi uzmanlık alanının bakabileceği NACE kodunda tescilli bir işyerinin olması ve bu işyerlerinde en az üç yıl çalışmış ve 750 günlük prim ödenmiş olması aranacak. Bu durumda, genel müdürlüğe yaptığı başvurusu onaylanırsa hizmet verebilecek. Tebliğ iş güvenliği uzmanlarında ise hayal kırıklığı yarattı. Özellikle geçen yıllarda Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri’nde çalışmış iş güvenliği uzmanlarının bu çalışma sürelerinin dikkate alınmaması ciddi bir eksiklik. Kibir ve Bitiş! Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, AKP’nin genel başkanı grup toplantısında bilançoyu çıkardı: Devlet bu olaylarda 100 trilyonun üzerinde zarara girdi!.. Yaa!.. 20 günde 15 bin insanın yaralanması, biri komiser dört kişinin yaşamını yitirmesi, biri çocuk, diğeri 20 yaşında bir kızcağız iki kişinin komada olması, ondan fazla kişinin gözünü kaybetmesi, beyin travması geçirmesi önem arz etmiyor tabii!.. Zaten tüm bu kepazelikler Hotanto’da meydana gelmişti!.. AKP Genel Başkanı, özgürlüklerin genişlemesi, demokrasinin “ilerlemesi” için her türlü bedeli göze aldıklarını, çok çalıştıklarını anlattıktan sonra müjdeyi de verdi: Polisimizi daha da güçlendireceğiz, müdahale gücünü artıracağız... Ohh, böylece içimize bi güzel su serpildi!.. HHH Tayyip Bey’in taa olayların en başından bu yana yaptığı konuşmaları bir kez daha sırasına göre okudum... Sinir katsayısı tavanda geziniyor. Hoşgörü, anlayış, empati ise yerlerde sürünüyor!.. Herkes ama herkes suçlu!.. Sivil toplum örgütleri, gazeteciler, sanatçılar, iş dünyası, tencere tava çalan halk, öğrenciler, işçiler, sendikalar ya ahlaksız, ya terörist ya da marjinal!.. Avrupa Parlamentosu yok hükmünde, iktidarı eleştiren yabancı siyasetçiler art niyetli!.. Yabancı medya; CNN, El Cezire, Associated Press, Guardian, The Times, New York Times, Wall Street bilinçli destekçi!.. Ülkenin güzide medyası cici, gerçekleri yayımlayan Halk TV, Ulusal Kanal, Artı1 TV hain... Zaten ihanetlerinin bedelini de acı bir şekilde ödüyorlar; RTÜK, art arda ve de ipe sapa gelmez gerekçelerle basıyor yüz binlerce liralık cezaları!.. Her türlü baskı ve zorbalığa karşın gerçekleri halka ulaştıran gazeteler, köşe yazarları da Başbakan’ın deyişiyle ihanet içinde!.. Yaralanan, gözünü kaybeden, nefesi kesilen insanlara otelini, işyerini açanlar da aynı mantık uyarınca “ihanete ortak” olanlar!.. Yaralılara bakan doktorlar büyük suç işledikleri için kelepçelenerek tıkılıyorlar içeri. Başbakan doktorların örgütü Tabipler Birliği’ne “baş provokatör” diyor, polis copla, gaz ve biber bombasıyla revirlere, evlere, otellerin içine kadar saldırıyor... Vahşeti protesto eden sanatçılar yıkıcı ve bölücü!.. Sanatçıya öyle kin dolu ki, isim vererek nefret kusuyor, hedef gösteriyor... Saldırı altındaki halkın yanında olmaya, korumaya çalışan milletvekilleri kışkırtıcı!.. Zaten çoğunun ya burnu kırıldı, ya gaz bombasından, biberden hastanelik oldu!.. CHP en büyük suçlu, Başbakan’ın tanımlamasıyla her türlü melanetin altında bu parti yatıyor, hatta Reyhanlı saldırısının arkasında bile CHP bulunuyor!!! Dinlerken, okurken dahi yüzüm kızarıyor, nefesim daralıyor... HHH Yalnızca bir kişi hep, daima, sürekli, sonsuza dek haklı: Kendisi!.. Tayyip Bey yukarıda saydığım suçlamaları, hep aynı sözcüklerle, aynı basmakalıp üslupla, defalarca ve de günlerce tekrarladı. Ve kendisinin ne denli haklı olduğunu da şu cümleyle vurguladı: Dünyada böyle bir başbakan bulamazsınız... Çok haklı!.. Dünyanın hiçbir yerinde, halkına bu kadar sevgisiz, muhalefete, bırakın alanlarda, medyada, siyasette, kendi partisinde bile bu denli tahammülsüz, kendisinden olmayana en ağır şekilde yüklenmeyi özgürlük, kendisinin eleştirilmesini anarşi sayan, kendi halkının gözünün içine baka baka gerçekleri çarpıtan, aslında kendisinde var olanı dışarıda arayan bir başbakan bulmak nerdeyse olanaksız... Son söz: Oğlunu polis kurşunuyla yitirmiş acılı ananın “Bırakın, bari gömeyim evladımı” diye haykırdığı bir ülkede tek bir gerçek vardır: O iktidar bitmiştir!.. DESTEK PRİMİYLE ÇALIŞAN KIDEM TAZMİNATI ALIR MI? Kız kardeşim Emekli Sandığı emeklisi ve destekleme primi yatırılarak sigortalı çalışıyor. Daha önce eşinden boşanmış. Evlenerek isteği ile işten ayrılsa, kıdem tazminatı alabilir mi? Muzaffer Çimen Evlenme tarihinden itibaren bir yıl içinde evlilik nedeniyle kıdem tazminatını alıp işten ayrılabilir. Bu sosyal güvenlik destek primi ile çalışan kişiler için de geçerli. SORU CEVAP Sorularınız için malicozum6ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. Diktatör’ün Halleri Perihan ERGUN 31 Mayıs 2013 gününden bu yana ulusa yaşatılan devlet faşizmi akla, fikre, vicdanlara sığdırılacak gibi değil(!) T.C’nin ikinci kuşağından biri olarak II. Dünya Savaşı’nın tüm dünyaya ve ülkemize yansıyan maddi manevi sıkıntılarını da çocukluğumdan genç kızlığıma değin yaşamış bir Türkiye vatandaşı olarak bugüne kadar halkını, özellikle de gençliğini bu denli yok sayan bir yönetim görmedim. Konu, tüm duyarlı vatandaşlarca bilindiği ve hatta kabul gördüğü gibi Taksim’in motorlu araçlardan soyutlanarak yayalara özgü hale getirilmesiydi. İşte bu proje kapsamında Sayın Başbakan’ın bir ek istemi de vardı. Geçmişte orada bulunan Osmanlı’dan kalma “Topçu Kışlası”nı yeniden inşa etmek. Oldukça yıpranmış haldeki kışla ortadan kaldırıldıktan sonra, sahası önce Taksim Stadı, daha sonra da anımsadığımca İnönü Gezisi adıyla halka açılmıştı. Hatta bugün otobüs duraklarına inilen merdivenlerin üst setine oldukça yüksek bir sütun yerleştirilmiş, tepesine de merhum İsmet İnönü’nün büstü konmuştu. Daha sonra Demokrat Parti iktidara geldiğinde bu simgeyi kaldırdı. Alan Gezi Parkı olarak isimlendirilerek halka açıldı. Bu nitelikte kalması için de Koruma Kurulu’ na emanet edildi.. Hatırlanacağı gibi tarihte Osmanlı yönetimine karşı ayaklanan 31 Mart Vakası’nın öncülerinin başında bu kışlanın jandarmaları vardır. Bu niteliğiyle tarihe geçmiştir. Sayın Başbakan’ın gönlünde hangi nitelikleriyle yer ettiği bilinmeyen işte bu Topçu Kışlası tutkusu son üzücü olayları yaratmıştır. HHH Şöyle ki, dokunulmazlık vasfındaki Gezi Parkı’na yayalaştırma projesi kapsamında mayıs ayının son günü oradaki 80 yıllık iki ağacın görevlilerce kesilme girişimine karşı çıkan bir grup gencin engellenmek istenmesiyle başladı. İlk bakışta bu davranış, “doğayı koruma” eylemi olarak düşünülse de RTE, belediye ve devlet görevlilerinin “ben yaptım oldu” zihniyetiyle işlemleri, Kuzey Afrika dönüşünden sonra da park yeri kamunun malı olmasına rağmen demokrasiyi hiçe sayarak devam ettirdi. Genel seçimde aldığı yüzde 50 oya dayanarak öteki yüzde 50’lik halkı yok sayan Sayın Başbakan’ın yönetimine karşı daha büyük kitlelerin oluştuğu görüldü. Sabırlılığın bulunmaz örneği olan milletimizin 11 yıldır çekegeldikleriyle artık dayanma güçlerinin kalmayıp sabrının taştığı ortaya çıktı. HHH Sayın Başbakan halkın dayanma gücünün kalmadığını görmezden gelerek onları hiçe sayınca ortalık alev topuna dönüştü. Direnme eylemlerinin yurdun il, ilçe ve hatta köylerine kadar yayıldığını yazılı ve görüntülü medyadan, özellikle de Ulusal ile Halk TV ekranlarından gece gündüz izledik. Kitle hareketleri İstanbul’un özellikle Gezi Parkı nedeniyle başta Beyoğlu ilçesi olmak üzere tüm mahallerinde “Her yer Taksim, her yer Direniş”sloganı eşliğin de hâlâ yer yer sürdürülüyor. Ayağa kalkan halkı sindirip kalkışı durdurmak için üzerlerine sıkılan, içinde zehirli maddelerin de bulunduğu basınçlı sular yetmiyor, gaz bombaları ve plastik mermi sanki düşman ordularıyla savaşırcasına halkı durdurmaya çalışsalar da kâr etmiyor. Çünkü “Bir kere ayran kabardı(!)” HHH Olaylar dünyaca da izlenip kınayıcı beyanlarda bulunan Batı ülkelerine karşı da küçümseyici tavırlar alan, Başbakan’a sağduyu dilerken, kendinden çok bu kör gidişle ulusuna çok zarar verdiğini hatırlatmamın nafile olduğunun da üzüntüsünü yaşıyorum. Bütün bu direnişlerden bir nebze ders almayıp diktatörlüğünü sürdüren R.T.E’nin dünya tarihindeki diktatörlerin sonlarını görmesini gene de öneriyorum. Öğretmenliğim süresince gençliğimizin övünülesi kişilikleriyle hep gurur duymam bu son olaylarla en yüksek düzeye ulaştı. Atatürk’ün gençliğe verdiği önemi tekrar gördüm. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ AleviBek 1 taşi edebiyatı 2 na özgü uzun bir şiir türü. 3 2/ Derebey 4 lik Japonya 5 sı’nda en aşa6 ğı sınıfı oluşturan halk... İnce, 7 narin, zarif. 3/ 8 Meyvelerinin 9 insan şeklinde olduğuna inanı1 2 3 4 5 6 7 8 9 lan efsane ağacı... 1 M E N D E K R E Tantal elementinin 2 O B İ T A K İ P simgesi. 4/ Kazılan 3 kömürü alt katlar 4 R E K T İ F İ Y E M T A U R A dan üst katlara ta5 E K O T U R İ ZM şıyan bant. 5/ “HeB E K lali” de denilen ve 6 N E F İ R MA T giysi yapımında kul 7 İ D O L E B MU T E lanılan yarım ipek 8 li bir kumaş... Da 9 K R İ T İ S İ Z M ha iyi ürün elde etmek için bir ağaçtan başka bir ağaca dal nakletme işi. 6/ Kıyı, kenar... Eli işe yatkın, becerikli. 7/ Yabancı... Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı. 8/ Vücut ısısı... Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde bir mağara. 9/ Üvey anne... Eski Mısır’da güneş tanrısı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanlılarda ilmiye sınıfındaki kimselere özgü bir aşama. 2/ Yunan abecesinde bir harf... Bir yapıda dış kapıyla odalar arasındaki giriş bölümü. 3/ Çocuk dilinde ördeğe verilen ad... Uzaklık işareti. 4/ Karadeniz Ereğlisi’nde bir şelale. 5/ Yönetim, yönetme... Kimi hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen eriyik. 6/ Van Gölü’nde küçük bir ada... Özbekistan’ın plaka imi. 7/ Bir organımız... Divan edebiyatının en yaygın şiir türü. 8/ “ kesilir geçse sabâ gülşenimizden” (II. Selim)... Bir tür taze ve tuzsuz beyaz peynir. 9/ Kaynana... Radyum elementinin simgesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle