16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 HAZİRAN 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Dünya emekçilerinden Gezi Direnişi’ne destek eden Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve gösteri hakkına ilişkin ihlallere dikkat çekmek için, 21 ve 22 Haziran’da eylem yapma çağrısında bulundu. 140 ülkede 50 milyonu aşkın işçiyi temsil eden IndustriALL da Başbakan Erdoğan’a mektup göndererek “İnsanların temel haklarını çiğnemeye derhal son verin” çağrısını yaptı. Ekonomi Servisi Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), Gezi Parkı eylemlerine destek vermek için 2122 Haziran 2013 tarihlerinde küresel eylem çağrısı yaptı. 156 ülkeden 175 milyondan fazla işçiyi temsil eden Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC, tüm üyelerine Türkiye’de ifade özgürlüğü ve gösteri hakkına ilişkin ihlallere dikkat çekmek için, 21 ve 22 Haziran’da eylem yapılacağını duyurdu. Yassıada’dan Silivri’ye Eski Rektör Fatih Hilmioğlu’nun savunmasını izlediğim duruşmanın ardından yukarıdaki başlıkla yazmak istediğim yazıya Taksim Gezi Parkı Direnişi’nin ülkemiz geleceği üzerindeki yaşamsal sonuçları engel oldu. Görülen o ki İktidarlarının polis devleti şiddeti, sınır tanımaz insan hakları, hukuk devleti, demokrasi karşıtı diktatoryal eğilim tırmanışında bir soluk alma zamanı yaşanamayacak. Onun bir parçası olan Silivri, Ergenekon davasındaki gidiş aynı yolda, hızlandırılmış konumda... Zaten yargısız infazda, karalama suçlamalarda, iddianameler üzerinden, çoğunluğu yine yargısız infaz içerikli tutuklu sanıklar hakkında yarışmış medyanın yarattığı, çok ağır bir damgalama, kamuoyunda oluşmuş önyargı geçerliydi. Ceza yargılaması hukuku gerekleri yerine getirilmemiş yargılama süreçlerinde yaşanan hukuk devleti ihlalleri, sanıklara yönelik haksızlıklar, yaşanan çokboyutlu olumsuzluklar da es geçildi. Kamuoyu ağır insan hakları ihlallerinden haberdar edilmedi. Son savunma haklarının kullanımında da, habere değer görmeyerek kelimenin tam anlamı ile sansür sayılabilecek bir yok sayma sürdürülünce Silivri’de yaşananlara duyarlılık dibe vurdu... 27 Mayıs’ın yıldönümü günlerinde medyanın Yassıada yargılamalarına duyarlılığını izlerken, insan haklarına yönelik bu çifte standardı, mesleğimizin etiği, kriterleri adına olmazsa olmaz kriterleri unutup demokrasimizi insan hakları, hukuk devleti standartlarının yerleşebilmesi açısından kaygıyla izlememek olanaksız. Sakın yanlış anlamayın; Yassıada askeri darbe yargılamaları, üç idam, ülkemiz için askeri darbe hukukunun işleyişi, insan hakları ihlal boyutları ile kara leke. 27 Mayıs yıldönümünde tarihimize kazılı bu utanç tablosu ile hesaplaşmak çok gerekli ve önemli. Medyamız bu anlamda görevini yapıyor... Görevini yapmadığı boyut, çok partili düzene geçişte anahtar DP iktidarlarının, sandığı, parlamenter çoğunluğu kullanarak demokrasinin olmazsa olmaz kriterlerine uymayan çoğunluk baskıcı yönetimi ile işlediği demokrasi suçları... Keşke o tarihte geçerli anayasal, hukuk devleti düzeni işleyişinde 67 Eylül provokasyon suçları da içinde olmak üzere, bu demokratik olmayan iktidar icraatları, basına yönelik baskılar, sansür, tahkikat komisyonları, muhalefetin susturulmasına yönelik ağır şiddet üzerinden hesaplaşmalar yapılabilseydi de Yassıda ağır insan hakları ihlalleri, utanılası yargılama süreci hiç yaşanmasaydı. Ülkemiz gerçek demokrasiye geçişte çok hızla yol almış olabilirdi. 27 Mayıs masaya yatırılırken sosyal devlet, sendikal haklar, temel hak ve özgürlüklerin anayasal açılımlarını görmemek büyük ayıp. Türkiye’nin gerçek çağdaş demokrasiye doğru yol alış, sola açılım süreci, 27 Mayıs Anayasası ile gelen haklar sayesinde değil midir? HHH İşte Türkiye için öngörülen düzen, bu çok hızlı örgütlenme, demokratikleşme, gelir dağılımı paylaşımında dengeleme süreci ile çatıştığı için, sağ sivil iktidarlar yetmemiş, 12 Mart12 Eylül darbeleri ile kazanılmış hakların gasp edilmesi operasyon süreçleri gündeme sokulmuştur. Solun, sendikalar başta tüm demokratik örgütlenmelerin, siyasal partilerin silindir gibi ezilmeleri, cezaevleri, ağır işkencelerle toplumsal dinamiklerin teslim alınmaları yetmemiş, sol, ideolojik tehdit algılamasının karşısına, din ve ırk kimliklerinin ayrımcılık olarak çıkarıldığı, beslendiği bir ortam yaratılmıştır. Küresel ölçekte tek kutuplu dünyanın geçerli kılınması sürecinde, komünist tehdidin ortadan kalkması, sistemin yandaş İktidarlarının oluşmasında askeri darbelere dayanılmasını, ağır maliyetleri orantılı gündemden düşürmüştür. Darbelerle hesaplaşma, kitlelere dayalı sivilleşme, dünya ölçeğinde demokratikleşme umutlarını yeşertmiş olsa da darbelerle hesaplaşma sloganı ile Silivri simge AKP iktidarlarının özel yargısı, giderek daha ağır boyutlarda bir sivil darbe hukuku uygulaması niteliğine dönüşmekte, ağır insan hakları, hukuk devleti düzeni ihlallerini üretmektedir. Uygulamaların sonuçları giderek hukukun geçerli kılınmasını ortadan kaldıracak boyutlar kazandığından, fiilen, maddi koşulları ile hakkahukuka dönüşecek adımların atılabilmesi olanağı ortadan kalktıkça, toptancı karalama, suçlamalar ile kamuoyunun gözlerinden uzak tutma, siyaseten kaçınılmaz bir stratejik boyutu oluşturmaktadır. İzlenebildiği kadarı ile bu saatten sonra hukuka uygun yargılama koşullarını oluşturmak neredeyse olanaksız olunca, yapılan hukuksuzlukları örtbas edecek ölçeklerde cezalar, kararlarla davaların birinci süreçlerinin tamamlanması çabası içine girilmiştir. Sonrasında askeri darbeler hukukunda yaşandığı üzere, davaların aflar ya da bitirilmeden üst yargı süreçlerinde düşürülmeleri yolları denenebilecektir. Ezilmek istenen toplumsal dinamikler, bu kez Cumhuriyetçilere, laikçilere, askerlerle birlikte toptancı darbeci yaftası asılmıştır. Özel yargı hukuku KCK operasyonlarında da aynı hodbinlikte uygulandığından, Kürt açılımı sürecinde toplu tahliyeler gündemdedir... Küresel eylem yapılacak 156 ülkede 175 milyondan fazla işçiyi temsil Halkı parasıyla zehirlediler Protestolara çeşitli kimyasallarla müdahale eden AKP hükümetine tepkiler artarken, Türkiye, biber gazına milyonlarca dolar aktarıyor. AKP döneminde gaz kullanımının rekor düzeyde artması sonucunda son 12 yılda ithalata 21 milyon doları aşkın para ödendi. Emniyetin fişek harcaması da kabardıkça kabarıyor. * Barışçıl protestolara katılmış olan yurttaşlar derhal serbest bırakılsın ve aleyhlerindeki suçlamalar düşürülsün. * KESK’li sendikacılar, tutuklu gazeteciler ve meşru protesto ve muhalif eylemleri nedeniyle haksız yere tutulan diğerleri derhal serbest bırakılsın * Sendikal hakların ve grev hakkının uygulanmasının önündeki tüm hukuki ve pratik engeller kaldırılsın; * Gösterilerde yaralananların uygun sağlık hizmetlerinden yararlanması sağlansın. * Sosyal medyanın kullanılmasına ilişkin yasaklayıcı önlemlere son verilsin. edef elçilikler ve biber gazı fabrikaları ITUC üyeleri dünyanın dört bir yanında şehir merkezlerinde ve Türkiye temsilcilikleri önünde çeşitli eylemler yapacak. Güney Kore ve Brezilya’da sendika H lar Türkiye’ye biber gazı satan firmalara yönelik eylemler yapacak. ITUC üyelerinden aşağıdaki talepleri dile getirmesini talep etti: * Barışçıl gösterilere yönelik şiddet ve baskıya son verilsin ve protestocuların talepleri dikkate alınsın. * Yüzlerce kişinin yaralanmasından ve Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük ve Mustafa Sarı’nın ölümünden sorumlu olanlar bulunsun ve bu kişilerin işlerine son verilerek yargılansın. * Taksim Meydanı da dahil olmak üzere tüm kamusal alanlarda toplanma özgürlüğü teminat altına alınsın. * Toplantı özgürlüğü hakkından faydalanan sendikacıların görevden alınmaması sağlansın. IndustriALL Erdoğan’a ‘yeter’ dedi MUSTAFA ÇAKIR Deri işçileri, dün saat 07.30’da Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Sama Caddesi’nde toplanarak Gezi Parkı direnişine destek olmak ve yurt genelindeki barışçıl ve demokratik eylemlere yönelik saldırıları protesto etmek amacıyla yürüyüş yaptı. İşçiler, Endüstri ve Ticaret Serbest Bölgesi girişinde 182 gündür direnişlerini sürdüren Ermenegildo ZegnaIsmaco çalışanlarının bulunduğu çadıra doğru yürüdü. “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganları atılan eylemde, Genel Başkan Deri işçileri, şiddeti kınadı Musa Servi, hükümetin demokratik tepkisini dile getirenlere karşı gaz bombaları ve plastik mermiler kullandığını belirterek polis şiddetinin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Servi, hükümetin açıklamalarının birleştirici olmadığını, oysa kutuplaşmaya izin verilmemesi gerektiğini ifade etti. Eylemlere yönelik yapılan saldırılara deri işçilerinin yabancı olmadığına değinen Servi, Tuzla’daki örgütlenme geçmişinde yoğun bir baskı ve tehdit ile karşılaştıklarını ancak birlik ve beraberliğin sağladığı güçle saldırıları boşa çıkardıklarını ifade etti. Kendi paramızla zehirlendik Son 12 yılda 62 tonluk biber gazı ve göz yaşartıcı sprey ithal eden Türkiye, 21 milyon 269 bin dolarlık ödeme yaptı. Gezi Parkı eylemlerinde yaklaşık 130 bin biber gazı fişeği kullanılırken Emniyet, planlama dışı 100 bin biber gazı alımı için harekete geçti. Ekonomi Servisi Taksim’deki Gezi Parkı’nda başlayan ve yurt geneline yayılan protesto eylemlerinde yoğun biber gazı kullanımı tartışmalara yol açarken veriler biber gazının Türkiye’nin önemli ithalat kalemlerinden biri olduğunu gösteriyor. Türkiye’de üretilmeyen biber gazı, ABD başta olmak üzere Brezilya, Kore ve diğer Güney Amerika ülkelerinden ithal ediliyor. Fiyatı oldukça pahalı olan biber gazı için Türkiye önemli miktarda döviz ödüyor. Son 12 yılda 62 tonluk biber gazı ve göz yaşartıcı sprey ithal eden Türkiye, bunun için 21 milyon 269 bin dolarlık ödeme yaptı. Biber gazının kilosu ise 62 dolara, yani 110 liraya kadar çıkıyor. AKP iktidarıyla birlikte biber gazı kullanımı da arttı. 2000 yılında 42 ton, 2001’de 13 ton olan biber gazı ithalatı, 2005’te 115 ton, 2006’da 90 ton, 2007’de 75 ton kullanıldı. Türkiye, 2005’te 1.2 milyon dolar, 2006’da 1.6 milyon dolar, 2007’de 2.9 milyon dolarlık biber gazı ithalatı yaptı. Biber gazı ithalatı 2008’de 67 ton (2.5 milyon dolar), 2009’da 37 ton (1.6 milyon dolar), 2010’da 48 ton (2.5 milyon dolar), 2011’de 39 ton (1.9 milyon dolar) olarak gerçekleşti. Temmuz 2012’de açıklanan verilere göre; geçen yıl 21 ton biber gazı ithal edilirken bunun için 1.3 milyon dolar ödendi. Gezi Parkı eylemlerinde ise yaklaşık 130 bin biber gazı fişeği kul Yeni fişekler yolda lanıldı. Bu miktarın da öngörülenden fazla olması nedeniyle Biber gazı üreticisi firmalara tepki yağıyor planlama dışında yeni alım yapılması kararlaştırıldı. Milliyet’in haberine göre, Emniyet Genel Gezi Parkı protestoları sırasında yaşanan polis şiddeti sonMüdürlüğü’nde yapılan değerlenrası, on binler, Türkiye’ye biber gazı ve göz yaşartıcı satan dirmeler sonucunda, yaklaşık firmaları eposta bombardımanına tuttu. 196 ülkede 30 mil100 bin dolayında yeni biyondan fazla üyesi bulunan dünyanın en büyük imza kamber gazına ihtiyaç olduğu panyası platformu Change.org’da, 14 Haziran’da başlatılan tespit edildi. Gezi Parkı “Biber Gazı Fişeklerini Geldikleri Yere Geri Fırlatalım, olaylarının sürebileceği ya Firmaları eposta bombardımanına tutalım” imza kamda yeni olayların yaşanapanyasına bugüne dek 46 bini aşkın kişi katıldı. bileceğini göz önünde buPolisin toplumsal olaylarda kullandığı OC ve CS olarak lunduran Emniyet birimlebilinen gazların ABD, Brezilya ve Koreli üreticilerden itrinin bu amaçla acil ihaleye hal edildiği ifade edilen kampanyada “Türk polisinin çıkacağı öğrenildi. kullanım şartnamelerine uymadan ve eylemci kitleleİkmal ve Bakım Dairesi’nce re karşı taciz unsuru olarak değil tamamen silah olaihale hazırlığı başlatıldı. rak kullandığı bu malzemeyi Türkiye’ye göndermeyi Emniyet’in daha önce bütçe durdurmaları için ilgili firmalara ve bu ülkelerin elçiliködeneğinden 2013 yılı için allerine protesto mesajları gönderebilirsiniz. Fişeği geri fırlatdığı yaklaşık 150 bin gazın yama sırası sizde” deniliyor. Kampanyada verilen bilgiye göre nı sıra yeni alınacak 100 bin Türkiye’ye biber gazı ihraç eden şirketler şöyle: Koreli Daekadet biber gazının alımı için wang Chemical Co., Ltd, Brezilyalı Endereço Condor e WelMaliye’den yeni bütçe ödeser Itage, ABD’li NonLethal Technologies. neğinin talep edilece ğ i , olumsuz yanıt alınması 15’ten fazla halinde ise Başbakançeşidi var lık Örtülü Ödeneği’nden Cemil Çiçek’in oğlu Ahmet Çağrı alım yapılmasının planÇiçek’in biber gazını Türkiye’ye getilandığı kaydedildi. ren ithalatçı şirketin ortağı olduğu idBiber gazı ve benzeri Olaylarda kulladia ediliyor. Sosyal medyada yer alan göz yaşartıcı kimyasalların nılan TOMA araçyorumlara göre Çiçek’in biber gazı it15’ten fazla çeşidi bulunmasına larının zarar görrağmen en çok kullanılanları halatçısı bir şirkette hissesi bulunuyor. mesi nedeniyle CN, CS ve OC. Türkiye’de poliste Ahmet Çağrı Çiçek geçen yıl mayısde yeni TOMA genellikle solunum yollarında ta Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu ve Shortland tipi tahrişe yol açan CS tipi biber gazı (EPDK) yönetim kurulu üyeliğine sezırhlı araç alınması bulunuyor. Almanya, İtalya ve çilmişti. Yasal açıdan EPDK yönetim planlandı. Bu çerİsviçre’de biber gazı sadece kurulu üyelerinin herhangi bir şirketle çevede, 45 TOMA meşru savunma için ortaklığı olmaması gerekiyor. ve 15 Shortland araç kullanılıyor. Yine de iddialar üzerine CHP Hatay alınmasının öngörülMilletvekili Mehmet Ali Ediboğlu, İçişdüğü kaydedildi. ANKARA Türkiye’deki sendikaların da üyeleri arasında bulunduğu, 140 ülkede maden, enerji ve imalat sanayilerinde çalışan 50 milyonu aşkın işçiyi temsil eden IndustriALL Küresel Sendika Genel Sekreteri Jyrki Raina, Başbakan Tayyip Erdoğan’a mektup göndererek Gezi eylemlerine yönelik “sürekli ve acımasız şiddeti” kınadı. Raina mektubunda “Hükümetinizin barışçıl protestoculara 31 Mayıs’tan beri uygulamakta olduğu şiddet içeren önlemleri büyük bir öfkeyle izliyoruz. IndustriALL üyeleri Türkiye’deki işçi arkadaşlarının güvenliği konusunda artan bir kaygı duyuyor” dedi. Raina, bunun sadece Gezi Parkı’ndaki çevre konusuyla sınırlı bir mücadele olmadığını, temel haklar için, özellikle ifade hakkı ve toplantı özgürlüğü için bir mücadele olduğunun da farkında olduklarını bildirdi. Raina, “Şiddete ve Türkiye’deki insanların temel insan haklarının açıkça çiğnenmesine derhal son verilmesi yolundaki küresel çağrılara karşılık vermenizi içtenlikle bekliyoruz” dedi. Gazı Çiçek mi ithal ediyor? leri Bakanı Muammer Güler’e, “Biber gazı ithalini hangi şirket yapmaktadır? Basında çıkan haberler doğrultusunda bu şirketin kurucu ortağı bir milletvekilinin oğlu mudur” diye sordu. Türkiye’nin biber gazı ithalatındaki artışa dikkat çeken Ediboğlu, şöyle devam etti: “Yapılan biber gazı ithalinde, etkilerinin çok daha ağır olduğu bilinen ve kullanılması uluslararası kurallar çerçevesinde yasaklanan portakal gazı bulunmakta mıdır? Son kullanma tarihleri geçmiş ürünler kullanıldı mı?”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle