Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                SAYFA	  CUMHURİYET	  11	MAYIS	2013	CUMARTESİ  6  HABERLER  CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU PARTİSİNİN 19 MADDELİK DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BİLDİRGESİ’Nİ AÇIKLADI  Küresel Gözetleme Çağının Kahramanları CHP	Genel	Başkanı	Kılıçdaroğlu,	gazetelerin	genel	yayın	yönetmenleriyle	İstanbul	Swiss	Otel’de	düzenlenen	kahvaltıda	bir	araya	geldi. (Fotoğraflar: ALİ AÇAR/AA)  Hedefimiz kalıcı barış CHP’NİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Türkiye’nin	arzu	ettiği,	layık	olduğu	 toplumsal	barış,	demokrasi,	hukuk	devleti,	huzur,	güvenlik	ve	istikrarın	kalıcı	ve	sürdürülebilir	olabilmesi	için	19	 maddeli	bildiri	hazırladıklarını	anlatan	 Kemal	Kılıçdaroğlu,	çözüm	önerilerini	 şöyle	sıraladı: l	Yüzde	10	seçim	barajını	kaldıralım. l	Milletvekillerini	liderler	değil,	millet	seçsin.	 l	Düşünceyi	ifade	ve	inanç	özgürlüğünü	güvence	altına	alalım.	 l	Toplantı,	gösteri	ve	örgütlenme	özgürlüğü	bir	haktır,	güçlendirelim. l Din	ve	vicdan	özgürlüğü	tartışılamaz.	İnançlar	arası	farklılık	gözetilemez.	 l	Demokrasi	ve	insan	haklarının	 önündeki	engelleri	temizleyelim.	 l	Basın	hürdür,	sansür	edilemez.	İletişim	özgürlüğü	esastır.	Bunu	sağlayalım. l	Tutuklu	siyasetçi,	bilim	adamı,	gazeteci	ve	öğrenci	ayıbına	son	verelim. l	Özel	yetkili	mahkemeleri	kaldıralım.			 l	Özel	yetkili	mahkemelerin	2005	yılından	bu	yana	verdikleri	kararlar	için	 yeniden	yargılama	yolunu	açalım. l	Milletin	iradesi	hapsedilemez.	Meclis,	milletvekillerinin	tutukluluğuna	son	 verecek	yolu	açmalıdır. l	Faili	meçhuller,	yargısız	infazlar	cezasız	bırakılamaz.	Zamanaşımı	engellenmelidir. l	Gizli	tanık	ve	yasadışı	dinlemelerle	yargılama	olmaz,	adalet	dağıtılmaz.	 Türkiye	bu	yanlıştan	kurtulmalıdır.	 l	Uludere’nin	hesabı	verilmelidir. l	Diyarbakır’a	cezaevi	değil,	Diyarbakır	Cezaevi	demokrasi	müzesi	yapılmalıdır. l	Mayınlı	araziler	temizlenip	topraksız	köylülere	verilmelidir. l	Nevruz	resmi	bayram	ilan	edilmelidir. l	Üretim	ve	yaratıcılık,	eşitlik	ve	demokratik	bir	anlayışla	desteklenmelidir. l	Toplumsal	yaşamın	bütün	alanlarında	tüm	yurttaşlara	fırsat	ve	olanak	 eşitliği	sağlanmalıdır.  İstanbul Haber Servisi  CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun eksik demokrasi, hak ihlalleri ve eşitsizliklerden beslenen bir sorun olduğunu belirterek “CHP’nin çözüme karşı olduğu iddialar gerçek dışı ve siyasi amaçlı söylemlerdir. AKP, halkımızın kabul etmeyeceği pazarlıklar içinde olduğu için ve TBMM’nin devre dışı barıkılarak ÖcalanKandil işbirliği halinde tek taraflı anlayışla yürütüldüğü için böyle bir pazarlığa ortak olmamız mümkün değildir” dedi. Kılıçdaroğlu, CHP’nin sorunun çözülmesi konusundaki beklentilerin arkasında olduğunu söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, gazetelerin genel yayın yönetmenleriyle dün sabah Swiss Otel’de kahvaltıda bir araya geldi. Kılıçdaroğlu toplantıda partisinin“Demokrasi, hukuk ve toplumsal barış için CHP’nin önerileri ve önceliklerini” anlattı. CHP’nin Kürt sorununa bakışını ve AKP’nin çözüm sürecini nasıl yürüttüğüne ilişkin bilgi veren Kılıçdaroğlu, CHP’nin Demokrasi, Hukuk ve Toplumsal Barış İçin 19 maddelik bildirisi olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “Toplumsal birey odaklı, eşitlikçi ve özgürlükçü bir yaklaşımla kalıcı olarak tesisi CHP’nin ana hedefindedir. CHP’nin çözüme karşı olduğu iddialar gerçek dışı ve siyasi amaçlı söylemlerdir” dedi. Kılıçdaroğlu, toplumsal barış için seçim barajından özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına, basın özgürlüğünden din vicdan özgürlüğüne kadar 19 maddelik “Demokrasi ve Özgürlük” bildirgesi hazırladıklarını kaydetti. Kürt sorununun çözümünün Kandil ve Öcalan üzerinden yürütüldüğünü belirten Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “CHP’nin halkımızın bilgi ve iradesi dışında yapılan böyle bir pazarlığa ortak olması mümkün değildir. AKP, her zaman yaptığı gibi olası bir başarısızlığın faturasını CHP’ye yükleyebilmek için CHP’yi pazarlık süreciyle ilişkilendirmeye çalışmaktadır. CHP çözüm ‘arayışından’, toplumsal barış ve dayanışmadan yanadır. AKP tarafından yürütülen ve içeriği açıklanmayan ‘pazarlıklar süreci’ hakkında halkımızın da paylaştığı ciddi kaygılarımız vardır. CHP, kalıcı bir toplumsal barış istemektedir. AKP ise Kürt yurttaşlarımızın hassasiyetlerini kendi siyasi emellerine alet etmek istemektedir. CHP’ye göre çözümün adresi TBMM’dir. AKP’ye göre ise çözümün adresi Öcalan’dır.”  ‘PKK silahlarını teslim etmeli’ Silahların susmasının toplumda bir rahatlık sağlayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Silahların susması elbette olumlu ve gereklidir. Toplumumuzda geçici de olsa bir rahatlık sağlayacaktır. Ancak bu yeterli değildir. Bu unsurların, silahlı veya silahsız ülke dışına çıkmaları halinde, gerekli gördükleri durumda tekrar terör eylemlerine başlamaları kendileri tarafından da ifade edilmiştir. Bu durum geçmişte yaşanmıştır. Yeterli koşul şudur: PKK’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı her türlü terör ve şiddet eyleminden vazgeçtiğini ve silahlarını yetkili kurumlara teslim edeceklerini kesin bir dille açıkça ilan etmesidir. İşin özü budur” dedi. AKP’nin süreç hakkında sessiz kalırken PKK’nin dağ kadroları ve Öcalan karşılıklı mektuplar ve açıklamalar yoluyla kamuoyunu şekillendirdiğini ve süreci yönettiğini kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Türkiye’nin geleceğini etkileyecek bu kadar önemli ve duyarlı bir konuda AKP’nin sessiz kalarak toplumsal alanı Öcalan’a bırakması son derecede sağlıksız, vahim ve yanlıştır. AKP’nin siyasi sorumluluktan bu denli kaçmasının iki nedeni vardır. Birincisi izlediği yol ve yönteme kendisi bile inanmamakta ve güvenmemektedir. İkincisi ise Öcalan’a halkımızın kabul etmeyeceği, hazmedemeyeceği vaatlerde bulunmuştur. Bu da bizim kaygımızı güçlendiriyor. Komşu ülke Suriye’deki krizin derinleştiği ve Suriye’nin kuzeyindeki Kürt grupların güç kazandığı bir dönemde AKP’nin PKK ile müzakerelere başlaması, birtakım bölgesel hesapların da gündemde olduğu izlenimi vermektedir.”  Toplantıya	 Genel	Yayın	 Yönetmenimiz	 İbrahim	Yıldız	 da	katıldı.  AKP şeffaf olmalı Kılıçdaroğlu,	çözüm	sürecinin	 nasıl	yürütülmesi	gerektiğine	yönelik	önerilerini	de	anlatarak	şunları	kaydetti:	“Kürt	meselesi	ve	terör	hükümeti	aşan,	bütün	toplumu	 ilgilendiren	ve	çözüm	için	her	kesimin	katkısını	gerektiren	bir	konudur.	Bunun	için,	çözüm	arayışı	hukuk	devleti	ilke	ve	kurallarına	ve	 ülkenin	yasalarına	göre	yürütülmelidir.	PKK’nin	belirlediği	çerçeve	ve	koşullara	göre	değil,	hükümetin	de	içinde	yer	alacağı	bir	 yöntemle	oluşturulacak	geniş	ve	 kapsayıcı	toplumsal	bir	mutabakat	doğrultusunda	yürütülmelidir.	 Çözüm	arayışının	Öcalan		Kandil	 tarafından	yönetilmesine	izin	verilmemelidir.	AKP	iktidarı	süreç	 sırasında	demokrasiden	uzaklaşmamalı,	samimi	ve	dürüst	davranmalı,	kişisel	ve	gizli	bir	gündem	gütmemeli,	halkımızın	kabul	 etmeyeceği	bir	taahhüt	altına	girmemeli	ve	şeffaf	olmalıdır.	Önemli	bir	not,	AKP	bugüne	kadar	bu	 ölçülerin	hiçbirisine	uymamıştır.”  ‘Yanlışlığa üye vermedik’ CHP’nin	Çözüm	Sürecini	Değerlendirme	Komisyonu’na	üye	vermemesiyle	ilgili	eleştirilere	de	yanıt	 veren	Kılıçdaroğlu,	“AKP’nin	Araştırma	Komisyonu	önerisi,	PKK’yle	 yapılan	pazarlıkların	uygulamasında	meşruiyet	ihtiyacını	karşılayarak	hükümetin	elini	rahatlatmak	ve	 yasama	organı	olan	TBMM’yi	hükümetin	icraatına	ortak	etmek	amacıyla	atılmış	bir	adımdır.	AKP’nin	 önerdiği	araştırma	komisyonunun	 gerekçesindeki	şu	ifade	çok	önemlidir.	‘TBMM’nin	süreçle	sağlıklı	şekilde	irtibatı	kurulabilecek’	deniliyor.	Hükümet,	özellikle	silahlı	PKK	 unsurlarının	ülke	dışına	çekilmesi	konusunda	karşılaşılan	sıkıntıları	aşmak	için	Meclis’i	kendi	icraatının	içine	çekmeye,	yani	çözüm	süreciyle	ilişkilendirmeye	çalışmıştır.	Oysa	TBMM	icra	organı	değil,	 yasama	organıdır.	CHP	Türkiye	 Cumhuriyeti’nin	bir	hukuk	devleti	olduğu	gerçeğinden	hareketle,	 icra	organının	tek	taraflı	ve	yanlış	icraatlarına	TBMM’yi	ortak	etmemek	için	AKP’nin	önerdiği	 komisyona	üye	vermemiştir.	Temel	nedeni	budur”	dedi.  ‘Öcalan’a	meşruiyet” AKP’nin Meclis çatısı altındaki siyasi partilerle görüşmek yerine Öcalan’ı muhattap almayı tercih ettiğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, “AKP, PKK’ye geri dönülmez biçimde meşruiyet kazandırırken Öcalan’ı da Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi muhatabı haline getirmiş ve yabancı devletlerin ve uluslararası kuruluşların PKK’yi terör örgütü olarak nitelendirmelerinin gerekçesini tümüyle ortadan kaldırmıştır. Türkiye terörle mücadelede bugüne kadar savunduğu tezleri en azından uluslararası platformlarda artık savunamayacaktır” dedi. PKK’nin silahlı bir şekilde ülke dışına çıkmasının hukuk ihlali olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu,“Mahiyeti bilinmeyen pazarlıklar sonucu silahlı PKK unsurlarının ülke dışına çıkmaları konusunda hukuk devleti ilkelerine aykırı uygulamalar yapılması ihtimali çok güçlüdür. Hukuk ilkeleri ihlal edilerek alınan sonuçlar kalıcı olamaz ve her zaman geri tepebilir. Silahların gölgesi altında yapılan pazarlıkların uygulanması ise saygın bir hukuk devletine yakışmaz. Buna izin verip imkân tanıyanlar hukuk karşısında sorumlu olurlar. Biz hukuk karşısına sorumlu olmak istemiyoruz” diye konuştu.  ‘Akil insanlar tiyatro grubu’ CHP’nin akil insanlar önerisi ile AKP’nin akil adamlar arasında isim benzerliği dışında ortak yönü olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “CHP’ninki TBMM’deki siyasi partilerin belirleyeceği eşit sayıda temsilcilerden oluşacak, Meclis dışında fakat Meclis’teki ‘Toplumsal Mutabakat Komisyonu’na bağlı olarak çalışacaktı. Hükümete karşı değil, Meclis’e karşı sorumlu olacaktı. AKP’ninki ise ne olduğu belirsiz bir süreci halka kabul ettirmekle görevlendirilmiş, gösteri yönü ağır basan söylemleri ‘terör bitsin, analar ağlamasın, barış gelsin’ hamasetiyle sınırlı ve gezici bir tiyatro grubunun gösterisini andıran bir oluşumdur” diye konuştu.  Yirminci yüzyıl devrimlerin ve karşı devrimlerin çağıydı. İçinden geçmekte olduğumuz 21. yüzyılı nasıl tanımlayacağız? Bu tanımlardan biri ve başlıcası “küresel gözetleme çağı” olabilir… Her dakikamız, her saniyemiz, her adım atışımız, her nefes alıp verişimiz izleniyor, izlenebiliyor… Kayıt altına alınarak gereği geldiğinde yararlanmak üzere sonsuza kadar saklanabiliyor… Hepimiz gibi bu gerçeği ben de biliyordum, fakat belki gereğince önemsemiyordum… “Şifrepunk”ı okuyana kadar… HHH Şifrepunk nedir? Aynı adı taşıyan kitabın (Metis Yayınları Şubat 2013, çev. Ayşe Deniz Temiz) ilk sayfasının giriş paragrafında açıklanıyor: “Şifrepunk toplumsal ve siyasal değişimin araçları olarak şifreyazım (kriptografi) ve benzer yöntemler kullanmayı savunan kişidir. 1990’ların başında kurulan şifrepunk hareketi en faal dönemini 1990’ların ‘şifre savaşları’ sırasında ve 2011 internet baharı ertesinde yaşadı.” Kitap ise, bu satırları yazmakta olduğum sırada, başına herhangi bir başka iş gelmediyse, 19 Haziran 2012 tarihinden bu yana Ekvador’un Londra’daki büyükelçilik konutunda siyasal sığınmacı olarak yaşamını sürdüren WikiLeaks kurucusu, editörü ve basın sözcüsü Julian Assange’la üç arkadaşının, burada, Ekim 2012’de yaptıkları bir söyleşinin dökümünden oluşuyor… Abartmak istemem, fakat bu kitabı oluşturan görüşlerin ve kavramların, 21. yüzyılın devrimci manifestosu sayılması gerektiğinden kuşku duymuyorum… HHH Kitaba önsözünün girişinde Assange, konuyu olanca çarpıcılığıyla, bir çırpıda özetliyor. “Elimizdeki en önemli özgürleşme aracı olan internet, totaliterliğin bugüne dek görülmedik düzeyde tehlikeli bir yöntemi haline geldi. İnternet insan uygarlığı için bir tehdit arz ediyor.” Sözüm ona demokrasinin beşiği bir özgürlük ülkesinde, bu demokrasi adına utanç verici koşullarda yapılmış bu söyleşi boyunca, Assange’ın önsözde adlandırıp dile getirdiği “küresel gözetim endüstrisi”, “yeni gözetleme devleti” gibi kavramlar irdeleniyor… Devletlerin internetle gitgide bütünleştiği, uygarlığın geleceğinin internetin geleceğine bağlı olduğu bir süreçte, “insanlığın tek bir devasa kitlesel gözetim ve denetim şeması içine hapsedilme” tehlikesi karşısında olduğu vurgulanıyor… Bu ise, özgürlüğün, özgür kişiliğin sonu, insanlığın gerçekten de bugüne dek görülmedik bir küresel faşizmin boyunduruğu altına girmesi demektir… HHH Notlarımı gözden geçirerek yazıyı oluştururken, kitabı ve içerdiği olguların önemini yeterince yansıtamamaktan korkuyorum. Hangi birinden başlamalı? Örneğin, faşizmin, ahlaksal çürümenin aldığı şu boyuta bakın: İsveç 2008’de bir “gözetleme yasası” çıkarmış… Buna göre, İsveç’in “sinyal istihbarat birimi FRA” bu ülkedeki bütün haberleşme akışını yasal yollardan ve kitlesel ölçekte denetleyebiliyor ve birkaç kısıtlayıcı koşul dışında bu bilgileri ABD’ye ihraç edebiliyor… Demek ki geçmişteki (aslında bugün de farklı biçimlerde de olsa devam eden) insan ticaretinin yerini, günümüzde bilgi, belki daha doğru bir tanımla istihbarat ticareti almış. Kapitalizmin, emperyalizmin saygı duyduğu hiçbir ahlaksal, kişisel, ülkesel sınır yok… Söyleşi boyunca, günümüz teknolojisinin “iletişimin topyekun gözetlenmesine” olanak tanıdığı ve bunun maliyetinin hiç de yüksek olmadığı gözler önüne seriliyor… Örneğin, 10 milyon dolara, orta büyüklükte bir ülkenin kitlesel iletişim verilerini sonsuzca arşivleyecek bir sistem satın alınabildiğini öğreniyoruz… “Şifrepunk”, iletişim ve gözetleme teknolojisinin bugün ulaştığı baş döndürücü ve ürkütücü boyutların örnekleriyle dolup taşmada… HHH Assange ve arkadaşları teknolojinin insanı özgürleştiren olanaklarından yararlanırken onu köleleştiren kullanımına karşı nasıl savaşım verileceğini tartışıyor ve örnekliyorlar… Onların “WikiLeaks” yayınlarıyla başta ABD olmak üzere bütün despotik sistemlerin kirli içyüzlerini ortaya sermelerini, efsanelerde canavarlara karşı savaşan yiğitlerin kahramanlığına benzetiyorum… Bu konu, tek bir yazının sınırlarını çok aşıyor…  ‘SINIRLAR SAVAŞLA ÇİZİLECEK’ Türkiye dışına çekilecek silahlı unsurların Suriye rejimine karşı savaşmak üzere cepheye sürüleceğine dair ciddi şüphelerin olduğunu belirten Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “AKP,	 Bağdat	hükümetini	dışlayarak	ve	Bağdat’ın	bütün	itirazlarına	rağmen	Kürdistan	Bölgesel	Yönetimi’yle	yakın	ilişkiler	 kurmakta	ve	Kuzey	Irak’ın	Türkiye’yle	bütünleşmesi	 sürecini	hızlandırmaktadır.	PYD’nin	Suriye’nin	 kuzeyini	kontrol	etme	eylemleri	karşısında	AKP	sessiz	kalmaktadır.	Bu	gelişmeler,	 Ortadoğu	ülkelerinin	sınırlarının	orta	vadede	yeni	savaşlar	ve	çatışmalar	eşliğinde	 düzenlenmesini	zorunlu	kılacak	bölgesel	 dinamiklerin	habercisidir.	CHP	AKP’nin	 PKK’yle	yaptığı	pazarlıkları	ortaya	çıkararak	halkımızın	kabul	etmeyeceği	ve	hukuk	devletinin	temel	dayanaklarını	dinamitleyecek	taahhütlerin	hayata	geçmesini	önlemek	için	çalışacaktır.”	  Karamehmet ve Bilgin’e ceza  n İstanbul Haber Servisi Pamukbank’tan kullandırılan bazı kredilerle ilgili, aralarında işadamları Mehmet Emin Karamehmet ve Dinç Bilgin’in de bulunduğu 5 sanıklı davaya ilişkin kararın Yargıtay’ca bozulması üzerine yeniden yapılan yargılamaya İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Mahkeme heyeti, Karamehmet’in “zimmet” suçundan 7 yıl 1 ay 16 gün, Bilgin’in de aynı suçtan 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye talebine olumsuz yanıt verdiği Hasan Gülbahar, 30 yıl sonra özgürlüğüne kavuştu. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği olumsuz kararı değerlendiren Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Gülbahar için “tahliye” kararı verdi.  Gülbahar 30 yıl sonra özgür   
            
    
