25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MAYIS 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER n Baştarafı 1. Sayfada 13 n Baştarafı 1. Sayfada GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Erdoğan’ın açıkladığı alkole sıkıyönetim düzenlemesi Meclis’te GÜNDEM MUSTAFA BALBAY istediğimiz CHP’yi, genel başkanını eleştirmeyi bir yana atmayı istiyoruz. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun parti Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıda, partide kargaşa, gruplar arasında çatışma haberlerine kaynaklık ettiğini iddia ettiği “arkadaşlarını iyi CHP’li olarak tanımayacağını” söylemesinden de umutlandık. Yenileşme adı altında CHP’yi geleneksel yörüngesinden çıkaranların seslerini kısacağını, programa aykırı hareketlere girişmeyecekleri sürecine girdiğimizi düşlediğimiz gün… …medyada, üstelik CHP’yi kollamaya yeterince özen gösteren gazetelerde, yine “CHP’de çatlağın yeni örneği” diye sunulan haberlerle karşılaştık. İki üç gün önce CHP’de görüş, fikir, düşünce ayrılığının aslı faslı olmadığının altını çizen, partideki var olmayan çalkantıları medyanın “kasıtlı” olarak büyüttüğünü, hatta yarattığını söyleyen Kılıçdaroğlu’nu; medyada iki gün sonra yer alan irili ufaklı şu içerikteki manşet ve haberler yalanladı: (1) TBMM Anayasa Komisyonu’nda partiyi temsilen bulunan ve hemen her aşamada Türkiye’yi bir zamanlar üyesi olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi açısından gören ve göstermeye çalışan Rıza Türmen’in; Din, Vicdan ve İnanç maddesine AKP’nin getirdiği öneriye destek vermesi, partideki yeni çalkantıların birinci ayağı. Kamuda türbana, dinsel giysilere olanak tanıyan; “İnancını yerine getirmekten dolayı kimse farklı muameleye tabi tutulamaz” maddesine olumlu oy kullanırken, Bay Türmen, acaba Genel Başkan’ın onayını aldı mı? Yoksa Rıza Türmen kişisel görüşlerini parti görüşü olarak mı oya dönüştürdü? (2) İkinci olay hem partinin programıyla hem de Genel Başkan’ın tutumuyla ilgili, içeriği daha anlamlı tartışmalara yol açtı. Sayıları 17 olan bir grup CHP’li milletvekilinin, bazı aydınların, gazetecilerin katıldığı “Barışa 111 İmza” metnine imza koymaları, partide ulusalcı diye adlandırılan vekillerin tepkisine neden oldu. HHH Nedir tepkinin temel nedenleri? Melih Aşık’ın yazdıklarını okuyalım: Barışa, birliğe çağrı: Terör örgütünün tamamen silah bırakmayacağını açıkça ilan etmesini tamamen görmezden gelerek PKKBDP tezlerini destekliyor. Etnisite temeli olmayan bir yurttaşlık tanımı önererek Türk Milleti ve Türk Vatandaşlığı kavramının anayasadan çıkarılmasını öngürüyor. Türkçe dışındaki dillerde siyaset yapılabilmesi talebine yer vererek, parlamento çalışmalarını Türkçe dışındaki dillere açma girişiminde bulunuyor. Özel yetkili mahkemelerin verdiği tüm kararlara karşı yeniden yargılama süreçlerini öngörerek Öcalan’ın yeniden yargılanıp salıverilmesine olanak sağlıyor. Yerel yönetimlerden değil, yerel iktidarlardan söz ederek federasyonun da yolunu açıyor. HHH Kamuoyunda Yenilikçi adı ve namıyla bilinen; CHP’yi CHP olmaktan çıkarmayı, başkalaştırmayı, AKP’leştirmeyi, BDP’leştirmeyi amaçlayan hareketin başını çekenlerin ilki, tabii dünü ve bugünü bilinen Sezgin Tanrıkulu! HHH Genel Başkan salı günü Meclis Grubu’nda, CHP’nin asla vazgeçemeyeceği anayasanın ilk 4 maddesini kırmızı çizgi ilan etti. Türk ve Türk Vatandaşlığı tanımını tek bir CHP’li kalsa da savunacaklarını, aksini yapmaya kalkanlara (AKP ile BDP’ye) sert çıktı. Kürt sorununa partinin bakışını, partini temel özelliklerini yıpratmayan bir üslupla açıkladı... Ne ki partinin özünü ve sözünü grupta gayet net açıklayan Kılıçdaroğlu; bir gün sonra, içerdiği ilkelerle parti programına tamamen ters düşen bir metni CHP milletvekillerinin imzalamasında sakınca görmedi. Şimdi soran sorana. Gruptaki konuşmasına mı; yoksa parti programına baştan aşağı aykırı öğeler içermesini ülke açısından sakıncalı görmeyerek kimi CHP’li vekillere barışa çağrı metnini imzalama onayı veren Kılıçdaroğlu’na mı inanacağız? HHH Kılıçdaroğlu, dün dündür, bugün bugündür diyorsa; sorulara yanıt da yok, parti içinde sorun da! ‘Ayran’ yasası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta Yeşilay’ı ziyaretinde, “Bira milli içkimiz diye teşvik edildi. Halbuki milli içkimiz ayrandır” diyerek düğmeye bastığı alkole ilişkin yeni yasaklamalar getiren yasa önerisi AKP tarafından TBMM Başkanlığı’na sunuldu. AKP, “Milli içki ayran” önerisi olarak adlandırılan yasa önerisini TBMM Başkanlığı’na “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkanda Kanun Teklifi” adıyla verdi. Yasa önerisiyle 1942 tarihli İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu’nun mülga 6’ncı maddesi yeniden düzenlenerek, alkolde radikal yasaklamalara gidildi. l Reklam yasak: Alkollü içkilerin ve üreticilerinin her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin tüketimi özendirilemez, kullanılmasını teşvik eden kampanyalar, festivaller ve sair etkinlikler düzenlenemez. Alkollü içkileri üreten ve pazarlayanlar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar. Alkollü içkiler, her ne amaçla olursa olsun, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz, indirimli veya yardım olarak dağıtılamaz. l İnternet yoluyla satış yasağı: Alkollü içkiler, ancak izin verilen yerlerde satılabilir ve buralarda aledilen alkollü içkilerin ambalajları üzerine, alkol ürünlerinin zararlarını belirten Türkçe yazılı uyarıAlkolün reklamı ve tanıtımı yasağılar konulur. na uymayanlara 50 bin TL’den 200 bin l Alkolsüz olsa da içinTL’ye kadar para cezası verilecek. Çocuklara alkol satışı, alkolle ilgili işlerde deki alkol oranı yazılacak: çalıştırılmaları ve tüketimlerine izin verilAlkollü içki kategorisinde olup olmemesi yasağına uymayanlar hakkında madığına bakılmaksızın, içeriğinde her bir çocuk için 10 bin TL’den 50 bin alkol bulunan ürünlerin ambalajlaTL’ye kadar para cezası uygulanacak. rı üzerine içerdiği alkol oranı, tüİzin verilen yerler dışında alkol içen ve keticiler tarafından kolaylıkla okusatanlara 100 bin TL’den 500 bin TL’ye kadar para cezası verilecek. Alkollü içkinabilecek şekilde yazılır. yi tezgâh altına indirmeyip dışarıdan göl Mahkeme değil mülki rünecek şekilde satanlar 10 bin TL’den amir: İdari para cezaları mahke50 bin TL’ye kadar para cezasına çarptımece değil doğrudan mülki amir rılacak. En ağır ceza ise alkollü içki şişetarafından verilecek. Para cezası lerinin üzerine sigara gibi sağlığa zararuygulanan ürünlerin mülkiyetinin larını ve içindeki alkol oranlarını okunacak şekilde yazmayanlara kesilecek. Bu kamuya geçirilmesine de yine mülyasağa uymayanlara 100 bin TL’den az ki amir tarafından karar verilecek. olmamak kaydıyla “yasaklara aykırı olaAlkollü içkilerin satış ve tüketimirak piyasaya sürdüğü malların piyasa ne yönelik ticari faaliyetler, ancak değeri kadar” para cezası uygulanacak. mahalli mülki amirin izni ile yapılabilecek. İzinsiz faaliyet gösteren kollü içki içilemez. Eğitim, spor ve sağlık kuruluşlarına ait tesislerde bu ürün işletmeler kapatılacak. l Turistik tesise de sınırlalerin satışına izin verilmez. Bu ürünler, otomatik makinelerle, telefon, televiz ma: Alkollü içki satışı ve tüketimi için yon ve internet gibi iletişim araçları ara izin verilen işletmelerin, ibadethaneler cılığıyla satılamaz ve tüketicilere kargo ve her türlü eğitim öğretim faaliyeti gösteren kurumlarla asgari yüz metre mesayoluyla gönderilemez. l Alkole tezgâh altı: Alkol fede olması koşulu yasa önerisinde yer lü içkilerin satışına ve tüketilmesine aldı. Turistik tesislerin alkollü içki saizin verilen yerlerde, bu ürünler işlet tışı ve tüketimi için ayrıca izin almasıme dışından görülecek şekilde satışa na gerek olmayacak. Ancak, bu turistik tesisler de hiçbir alkollü ürünün tanıtıarz edilemez. l Sigara gibi zararı yazı mı için marka, amblem ve işaretleriyle lacak: Türkiye’de üretilen veya ithal destek olamayacaklar. ASTRONOMİK CEZALAR Erdoğan sürecin olumlu ilerlediğini söyledi Sabotajlara karşı bize destek verin niyor e d ö it s k a t n ilyar dolar Salı günü so olan 23.5 m da IMF ile nce IMF’ye yıl ö yana Türkiye’yi 10 ıklarını ve o günden bu satan Erdoğan ld ım ra an ev nı d rı a la yl ık ad diler. borcu laşması yapm öğretmek iste nirim bir stand by anık? Çünkü bize siyaset re öğ en id tç se “Niye yapmadtçiyim. Ben siyaseti, siya set dersi almam. Ben bir siyase . Bir memurdan ben siya lı günü ödüyoruz. sa veya dinlerim edik ve şimdi son taksidi kapanıyor” dedi. Borçlarımızı öd 23.5 milyar dolarlık borç n Ve IMF ile ola İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan terörün sona ermesiyle birlikte Türkiye’de yeni bir sayfa açıldığını belirterek bu sürecin sabotajlarla bozulmaması için tüm dost ve kardeş ülkelere de destek çağrısı yaptı. Erdoğan daha sonra İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen AİKB 22. Guvernörler Kurulu’nun yıllık toplantısının açılışında konuştu. Erdoğan Türkiye’nin 30 yıldır yabancı ülke topraklarından kendisine yönelen terörle mücadele ettiğini belirterek “40 binin üzerinde insanımızı kaybettik. İç ve dış politika, özellikle de demokratikleşme, bu olumsuz süreçte derinden yara aldı. Ekonomik maliyet ise çeşitli hesaplamalara göre ki, ben asgarisini veriyorum, 350 milyar dolar civarında gerçekleşti” dedi. Terörün so na ermesiyle birlikte Türkiye’de yeni bir sayfa açıldığını belirten Erdoğan “Türkiye kadar, Ortadoğu ve Avrupa’nın geleceğini yakından ilgilendiren bu sürecin, sabotajlarla, tahriklerle bozulmaması için, tüm dostlarımızdan destek bekliyoruz. Türkiye tarihi bir dönüm noktasını geçerken, yeni bir sayfa açarken, umut dolu bir geleceğe yelken açarken, tüm dost ve kardeş ülkelerin de bu sürece katkı sağlamalarını istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu. sini kurabilecektir. Ama ona yapacak yardım için eğer duvara tırmandıracak olursak, bu zulüm olur” dedi. Toplantıya Tunus Hükümet Başkanı Ali Laradeyh, Mısır Başbakanı Hişam Kandil ve Ürdün Başbakanı Abdullah enNasur, Kosova Başbakanı Haşim Taçi, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile AİKB’nin üst düzey yöneticileri de katıldı. 3. Köprü’nün temeli 29 Mayıs’ta Başbakan Erdoğan, daha sonra Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen, AB Eğitim Programları çerçevesinde gerçekleştirilen, 200 öğrencinin Avrupa’ya uğurlanması töreninde konuştu. İstanbul’la ilgili projeleri anlatan Erdoğan, 3. Köprü’nün temelini 29 Mayıs’ta atacaklarını açıkladı. Duvara tırmandırmayın Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da bazı hükümetlerin acil kaynak ihtiyacı içinde olduğuna değinen Erdoğan, “Öyle ülkeler var ki aslında verilebilecek bir miktar yardımla geleceğin demokratik ülke dönemin hâlâ güncelliğini koruması çok şey ifade ediyor. Son bir hafta içinde Deniz’lerle ilgili haberlerin yelpazesi gösteriyor ki; mücadele, taraflarıyla birlikte devam ediyor. İşte 3 haber: Deniz Gezmiş’in 3 metrelik heykelinin dikilmesi, ertesi gün depoya kaldırılması, sonra depodan çıkarılması... 1968’in beyin gücünü oluşturan Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun yeniden kurulması... Çocuklarına Deniz’lerin, 1968 gençlik önderlerinin adını veren aileye terörist muamelesi yapılması... Bunların hepsi “biziz”! İdamın yıldönümüne ilişkin haberlerin yelpazesi daha da genişti. Bir aya yayılan kalıcı anmalar, yürüyüşe dönüşen buluşmalar, bütün kuşakları bir araya getiren toplantılar... Bana en son ulaşan yayın da Kadıköy Belediyesi’nin CKM’de açtığı 10 Haziran’a kadar görülebilecek olan “Bir Avuçtular Deniz Oldular...” başlıklı sergisinin kitabı oldu. Kitabın iç kapağına cezaevi yönetiminin bastığı “görüldü” damgası yakışmıştı. HHH Deniz’lerin hayalini kurdukları Türkiye için verdikleri mücadelenin yanı sıra onlara uygulanan hukuksuzluğun da bugünkü kuşaklara anlatılması gerek. İnanıyorum ki, o günler bütün boyutlarıyla bilindikçe bugüne de ışık tutacak. Zira 6 Mayıs 1972’de Deniz’lerin yanında adil yargılama, hukuk ve vicdan da katledilen bir başka üç değer oldu. 12 Mart sürecinde, tutuklanan gençlik hareketi önderleri ve kadrolarını yargılamak için önce özel bir mahkeme ayarlamak gerekiyordu. Bunun için uygun yer İstanbul’du. Ancak 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi cuntanın istemi doğrultusunda karar verme eğiliminde olmadığını gösterdi. Tutuklananlar değişik suçlardan soruşturuluyordu. Tümünün bir arada yargılanabilmesi için sokakta bildiri dağıtmaktan araç yakmaya kadar her eylemin “anayasayı ortadan kaldırmaya yönelik” olduğu kabul edilmeli, böylece tümü idama kadar varan ağır cezalara çarptırılmalıydı. İstanbul’daki mahkeme bu yaklaşımı benimsemeyince lağvedildi. Ankara’da özel bir mahkeme kuruldu. Böylece Deniz’ler için 2 ay 10 gün gibi kısa bir sürede idam kararı verildi. Mahkeme anayasaya aykırı kurulmuştu, hâkimler de bağımsız değildi. Bu ortamda Yargıtay aşaması da çok uzun sürmedi. 9 Ekim 1971’de sonuçlanan davanın ardından yüksek yargı aşaması da hızla geçildi. 9 Şubat 1972’de idamın infazına ilişkin yasa teklifi Meclis Adalet Komisyonu’na sunuldu. Teklif komisyon gündeminin 30. sırasındaydı. Doğal sırası beklense aylarca gündeme gelmeyebilirdi. Ama 12 Mart yönetiminin acelesi vardı. 4 gün sonra idam yasasının ivedilikle görüşülmesi benimsendi. İlk 29 teklif arasında 7 kişiyi öldürmüş, “Edirne Canavarı” diye ünlenmiş ve idama mahkum olmuş bir katil de vardı. Onlar sırasını bekledi, Deniz’lerin dosyası birinci sıraya çıkarıldı. Deniz’lerin idamı 24 Nisan 1972’de Meclis’te, 2 Mayıs 1972’de de Senato’da yapılan son oylamalarla yasalaştı. 1960 Anayasası’nın tam olarak uygulanmasını isteyen Deniz’ler anayasayı ortadan kaldırma suçuyla idama çarptırıldılar. Dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a idamı durdurabileceği, bunun yasal zemininin olduğu yönünde bir mütalaa sunuldu. Bu metni hazırlayan, dönemin Barolar Birliği Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı hukuk danışmanı Prof. Dr. Faruk Erem’di. Bu da sonuç vermedi. Ve 6 Mayıs’ta daha tutuklama sırasında verilmiş olan karar infaz edildi. HHH Yukarıda özetlediğimiz süreçten paylaşmak istediğimiz sonuçlar şunlar: Olağanüstü dönemlerin başlıca özelliği hukuksuzluğudur. Bu dönemlerde açılan siyasi davalarda önce yasa, sonra onu uygulayacak özel mahkeme bulunur. Yargılama yapılmaz, infaz süreci tamamlanır. Siyasi davaların hiçbiri, ardında siyasi destek olmadan sonuçlandırılamaz. Türkiye bu kaderi yaşamaya devam ediyor. YARGITAY’DAN İNTERNET İŞLEMLERİ İÇİN KARAR ‘ERDOĞAN KÖŞK’E ÇIKMASIN’ TARTIŞMASI Dolandırıcılıktan ‘Yeni Anayasa’yı banka sorumlu bal gibi yaparız’ ANKARA (AA) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, internet bankacılığı aracılığıyla hesabı boşaltılan vatandaşın mağduriyetinden bankayı sorumlu tuttu. İzmir’de internet bankacılığı hizmetini kullanan bir müşteri, hesabından internet yoluyla para çekildiğini fark etti. Maddi ve manevi zarara uğradığını öne süren banka müşterisi, bankadan 17 bin lira maddi, 20 bin lira manevi tazminat istemiyle dava açtı. İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, davayı kısmen kabul etti. Yerel mahkeme, davacı müşterinin gerekli güvenliği almadığını, bankayla aynı oranda kusurlu olduğunu vurguladı. Kararda, maddi tazminat olarak 8 bin liranın davalı bankadan tahsil edilmesine karar verildi. Kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nde dosya bozuldu. Yerel mahkeme kararında direnince dosya Hukuk Genel Kurulu’nda görüşüldü. Kurul, oy çokluğuyla Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin kararı doğrultusunda direnme kararını bozdu. Kurul gerekçesinde, internet ortamında yapılacak işlemlerde de sistem güvenliğini sağlamanın bankaların yükümlülüğünde olduğuna dikkat çekildi. Haber Merkezi Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce’nin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanı olmamalı” çıkışına, başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı, Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’dan yanıt geldi. Akdoğan dün yayımlanan yazısında, “Son dönemde, ‘iki parti anayasa yapamaz’, ‘anayasa taslağı mutlaka halka götürülmeli’, ‘Başkanlık meselesi olursa anayasa yapılamaz’ gibi önkabuller, dayatma havası vermeye başladı. Hatta ‘Başbakan aday olmasa daha iyi olur’ demeye getirenler bile var” ifadelerini kullanarak, “Türkiye’nin siyasiidari sistemini ilgilendiren hiçbir konunun şahsa özel değerlendirilmemesi gerektiği konusu genel bir doğruyu ifade eder. Başkanlık sistemi veya partili cumhurbaşkanı gibi uzun vadeli ve ilkesel olarak bakılması gereken bir konuya da, belli şahısların durumuyla ilişkilendirerek karşı çıkmak ayrı bir yanlıştır” sözleriyle yer verdi. Akdoğan yazısında “Bu Meclis gerekli çoğunluğu bulursa tek partiyle de, iki partiyle de bal gibi anayasa yapabilir. Önemli olan bunun içeriğinin ve çerçevesinin ne olduğudur” ifadelerini kullandı. Kenan Işık’a Belçika’da sorgu Dış Haberler Servisi Tiyatro ve sinema oyuncusu Kenan Işık’ın bir toplantı için gittiği Belçika’ya girişi sırasında gözaltına alındığı ortaya çıktı. Kenan Işık, Brüksel Kültür Günleri çerçevesinde konuşmacı olarak gittiği Belçika’ya giriş yaparken sınır polisi tarafından uzun süre sorguya çekildiğini söyledi. Işık, “Ben girdiğim zaman beni yarım saat nezarette tuttular. Yani Türk’üm diye, Müslümanım diye belki. Niye geldin, nereye geldin, nerede kalacaksın diye soruyor bana. E niye geldiysem geldim sana ne? Parkta yatacağım belki. Adam sinirlendi ben böyle deyince. Mecbur muyum sana kalacağım oteli söylemeye? Belki gideceğim beğenmeyeceğim o oteli başka yerde kalacağım. Yani bu antidemokratik ve faşizan bir şey biliyorum ve polisin böyle bir gücü hâlâ var buralarda, bunun hakkından gelememişler” dedi. AB Bakanı Egemen Bağış ise Belçika polisinin ülkeye girişinde Kenan Işık’ı sorgulamasını “hadsizlik” olarak niteledi. Dışişleri Bakanlığı da Belçika’dan izahat istedi. nDİYARBAKIR (Cumhuriyet) Şırnak’ın Uludere ilçesinde 28 Aralık 2011’de sınırdan geçen 19’u çocuk 34 kişinin savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldüğü katliam 500. gününü doldurdu. Diyarbakır ve Şırnak’ta başlatılan soruşturmalarda, hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Aileler, bugün bir kez daha seslerini yükseltecek ve katliamın yaşandığı Kuzey Irak sınırının tam üzerindeki 15 No’lu sınır taşına kırmızı karanfillerle yürüyüş gerçekleştirecek. Uludereli aileler, her hafta yaptıkları gibi dün de 71. haftada ölen yakınlarının mezarlıklarını ziyaret ederek dualar okudu, çiçekler bıraktı. Uludere mağdurları 500 gündür adalet bekliyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle