18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 MAYIS 2013 CUMARTESİ 12 DIŞ HABERLER [email protected] Afrika talan ediliyor Eski BM Genel Sekreteri Annan gizli maden anlaşmalarına, vergi kaçakçılığına, ihale yolsuzluklarına dikkat çekti... Sadece kendi kârlarını düşünen şirketlerin uygulamalarının kıtaya faturası yıllık 38 milyon dolar... Dış Haberler Servisi Birleşmiş Milletler’in eski Genel Sekreteri Kofi Annan, Afrika’nın gizli maden anlaşmaları, vergi kaçakçılığı, yolsuzluk, kayıt dışı para transferleri nedeniyle sahip olduğu zengin kaynaklardan mahrum kaldığı uyarısı yaptı. Her yıl yayımlanan Afrika İlerleme Raporu’nu hazırlayan, aralarında eski Nijerya Devlet Başkanı Olusegun Obasanjo, eski Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela’nın eşi Graca Machel’in de yer aldığı panelin başkanı Annan, Afrika’nın talan edildiği uyarısında bulundu. Rapora göre, şirketler düşük vergilendirme ile kârlarını artırırken, kazançlarını daha düşük vergi bölgelerine kaydırmalarıyla birlikte bunun Afrika genelinde faturası yılda 38 milyar doları buluyor. BBC’ye konuşan Annan, Afrika’nın donörlerden alınan paraların yaklaşık 2 katını bu yasal boşluk nedeniyle kaybettiğini söylerken “Bu, yoksulların elinden ekmeğini almakla aynı şey” diye konuştu. Afrika ülkelerinde yönetim biçimlerinin ve sistemlerin geliştirilmesi gerektiğini belirten Annan, dünyanın varlıklı ülkelerinin de şeffaflık ve vergilendirme konusunda yeni küresel kurallar hazırlaması gerektiğini kaydetti. Annan yolsuzluğa dikkat çekerek Afrikalı liderlere “hesap verme sorumluluğunu” politikalarının merkezine koyma çağrısında bulundu. Gelecek ay yapılacak G8 zirvesinde Afrika’daki krize yanıt olacak uluslararası önlemlerin ele alınmasını isteyen Annan, zengin maden kaynaklarına sahip kıta ülkelerinde yoksulzengin arasındaki uçurumun arttığını belirtti. 10 üyeli kurulun hazırladığı raporda, G8 ülkelerine kayıtlı şirketlerin yer aldığı iştiraklerin, ortaklıkların, küresel kâr, vergi ödemelerinin listelerinin ortaya konması gerektiğinin altı çiziliyor. Raporda Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 20102012 yılları arasında yapılan beş anlaşma örnek olarak gösterilirken bu çerçevede madencilik ihalelerinin hepsinin normal fiyatın altında kaldığı ve şeffaf olmayan gizli pazarlıklarla yapıldığına dikkat çekiliyor. İhalelerin ülkeye 1.3 milyar dolar gelir kaybettirdiği, bu miktarın ülkenin sağlık ve eğitim bütçesinin iki katı olduğuna vurgu yapılıyor. Ülke yetkilileri ise ihalelere ilişkin suçlamaları reddediyor. Save the Children örgütü geçen hafta Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ni anne olmak için en kötü yer olarak göstermişti. Vergi sistemleri konusunda Zambiya’yı örnek olarak gösteren rapor, 20052009 yılları arasında 500 bin madencinin, büyük çokuluslu madencilik şirketlerinden daha yüksek oranda vergi ödediklerini ortaya koyuyor. Milletvekili ‘Kast’ına İsyan Hindistan’ın “kast” sistemi malum… Sosyal dokuyu ayrıştıran, ayrıcalıkları koruyarak meşrulaştıran, güç sahiplerinin güçlerinin sorgulanmasına geçit vermeyen bir hiyerarşi hâkimiyeti kuran düzenin adı “kast sistemi”… Sergio Rizzo ve Gian Antonio Stella isimli iki gazeteci; Hindistan’daki bu çağdışı düzene yaptıkları bir göndermeyle İtalya’da “La Casta/Kast” adını verdikleri bir kitap yazdılar ve Çizme siyasi sınıfının demokrasiyle bağdaşmayan ayrıcalıklarını inceleyerek, yeni bir siyasi mücadelenin ateşini yaktılar. 2007’de çıkan kitap birkaç ayda “best seller” oldu ve 1 milyondan fazla sattı. “Corriere della Sera”da yazan Rizzo ve Stella; milletvekilleri ve siyasi parti liderleriyle partilerin, şişirilen masraflarını mercek altına aldı. Gösteriş ve lüks içinde yüzen parti binalarını, megalomaniye hizmet eden resmi araba ve koruma ordularını, maganda özel uçak merakını, devlete mantık dışında yük olan astronomik milletvekili maaşlarını, ödenekler ve ayrıcalıklarını.. hep bir “kast sisteminin” tezahürü olarak nitelendiriyor Rizzo ve Stella. Bu iki gazeteciye göre İtalyan politikasına artık giderek halktan kopan bir “siyasi kast” hükmediyor. “Siyasi kast” ifadesi yurttaşlar arasında tutunca; siyasi mücadelenin ana damarı haline geldi. Ve iki ay önceki son seçimlerde oyların yüzde 25’ini alarak büyük çıkış yapan Grillo’nun ünlü “5 Yıldız Hareketi” de, siyasi mücadelesinin nirengi noktasını bu “siyasi kastla mücadele” üzerine kurdu. Kastla mücadele uyarınca, 5 Yıldız milletvekilleri vekil maaşlarının yarısını partiye iade edecekti. İade edilen maaşın yarısının yanında; faturası belirtilmemiş masraflar karşılığında yapılan ödenekler de aynı şekilde parti kasalarına teslim edilecekti. 5 Yıldız kasasında toplu olarak biriken bu paralar, arkadan “küçük ve orta işletmelere küçük/ucuz kredi” olarak geri dönecekti. Grillo Hareketi’nin listesinden seçime giren milletvekili adaylarının istisnasız hepsi, “5 Yıldız kuralları” adı verilen bu şartlara önden “evet” dedi. Ancak meclise girip fiilen banka hesaplarına her ay yatan “20 bin Avro” ile yüz yüze gelince, işler değişti ve 5 Yıldız’da büyük bir tartışma başladı. “5000 Avro’luk maaşımızın yarısını partiye yatırıyoruz” diyor şimdi bu yeni hareketin temsilcileri ve ekliyorlar: “Ancak (günlük harcırah, kira, telefonseyahat gideri, yardımcılara ödenen masraflardan oluşan) 15 bin Avro’luk ödenek kalemleri de bırakın artık kendi tasarrufumuza kalsın. Seçimlerde siyasi partilere yapılan devlet yardımından payımıza düşen 42 milyon Avro’yu, (5 Yıldız olarak) maliyeye zaten geri iade ettik. Parlamento çatısındaki 163 temsilcimizin maaşının yarısına tekabül eden toplam 400 bin tutarındaki Avro’yu da kendi aramızdaki anlaşma uyarınca gene her ay partiye iade ediyoruz. Daha ne? Yetmez mi?” İşte şimdi İtalya’da “milletvekili ayrıcalıkları” üzerinde böyle süregiden çok canlı bir tartışma var. Parlamentodaki 163 temsilcisiyle bir araya gelen 5 Yıldız lideri Grillo; sade maaşlar değil, milletvekili ödeneklerinin de hiç tereddüt göstermeden iadesinde ısrarlı. Bu, milletvekillerinin, masraflar dışında kalan yarı maaş 2500 Avro ile geçinmesi demek… “5 Yıldız” vekilleri halihazırda, “2500 Avro’yla Roma’da nasıl geçiniriz”in hesabını yapıyor. Çizme’nin birinci derecede önem taşıyan siyaset tartışması; milletvekili kıyaklarını tırpanlamak üzerine odaklaşıyor! Sergio Rizzo ve Gian Antonio Stella’nın “Kast/Siyasi Kast” kitabıyla boy veren ve “5 Yıldız Hareketi”nin kuruluşu, meclise girişiyle sonuçlanan “siyasi kast”a tepki; İtalyan siyasetinin önceliğini oluşturuyor. Rizzo ve Stella’nın medyada kitaplarıyla başlattıkları hassasiyet, siyasi platforma taşınıyor. “5 Yıldız”ın duyarlılığını, diğer partiler de karşılamak zorunda kalıyor. Öyle ki meclisin altüst kanadının başkanlığını yapan Laura Boldrini ile Pietro Grasso’nun; seçim sonrasında meclisin yeniden kapılarını açmasıyla yaptıkları ilk iş farklı siyasi geçmişlerden gelmelerine karşın “maaşlarının yarısını devlet kasasına iade etmek” oldu. Meclis başkanları, bununla kalmadılar; devlet tarafından kendilerine tahsis edilen lojman hakkından da vazgeçtiler. Korumalarla yardımcılarını yarıya indirdiler. Diğer siyasetçilere örnek olmak adına, Cumhurbaşkanlığı’na gerçekleştirdikleri ilk ziyareti yürüyerek yaptılar. Bugün İtalya’da bir siyasetçi için en büyük korku, “kast” damgası yemek! Zamanın ruhu işte böyle değişiyor. Avrupa’daki derin kriz; değerler ve öncelikleri yeniden şekillendiriyor. Bizim siyasi sınıf; Avrupa’daki bu yeni ortamdan tümüyle soyutlanmış biçimde, kör kör gözüm parmağına zamanının ruhunun tamamen ters yönüne gidiyor ve hiç çekinmeden alenen yeni bir “kast” yasası hazırlıyor! Utanmadan üstüne bir de sonra; “Milletvekillerine bunca düşmanlığı anlamak mümkün değil!” diyorlar. Bu cümle başlı başına aslında “kastın” teyididir. Biz de kendilerine, “Dünyadan bunca kopukluğu, halktan bu kadar kopuk olmayı anlamak mümkün değil!” diyoruz ama.. ne yazık ki sesimizi hiç duyuramıyoruz. ‘Liderler hesap vermeli’ Hizbullah lideri Nasrallah, Suriye’nin kendilerine bugüne kadar vermediği silahları sağlayacağını söyledi ‘Oyun değiştiren silah alacağız’ Dış Haberler Servi si Suriye’nin müttefiki Lübnan Hizbullahı’nın lideri Hasan Nasrallah, Şam yönetiminin kendilerine “oyun değiştirici” silahlar vereceğini söyledi. Nasrallah önceki gün televizyonlardan yayımlanan açıklamasında, İsrail’in geçen hafta Şam’a düzenlediği saldırılara rağmen Suriye’den kendilerine silah akışının süreceğini belirterek “Siz İsrailliler, hedefinizin direnişin güçlenmesini önlemek olduğunu söylüyorsunuz. Ama Suriye bugüne kadar vermediği oyun değiştirici silahları sağlayacak” dedi. Suriye’nin “Çok stratejik bir karar” verdiğini vurgulayan Nasrallah, “Böyle bir cevap İsrail’e füze fırlatmaktan ya da hava saldırısından çok daha stratejik. Her türlü oyun değiştirici silahı almaya hazırız. Güç dengesini değiştirse bile. Bu silahları hak ediyoruz” diye konuştu. Nasrallah, “Golan’dan savaşçılarımıza cihat kapısını açmak ikinci stratejik cevap olacak” dedi. Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Miktad ise İsrail’in ülkesine yeniden saldırması halinde “derhal” cevap vereceklerini bildirdi. ABD Başkanı Barack Obama, Şam yönetiminin kimyasal silah kullandığı yolundaki suçlamalarla ilgili olarak bunun “oyun değiştirici” etkisi olacağını belirtmişti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, iddialara yanıt olarak, Şam’a S300 füzeleri satmayı düşünmediklerini, satışın ve teslimatın daha önce yapıldığını söyledi. e z i c u M ş u l u t kur 5 Yıldız ‘kast’a savaş açtı B angladeş’in başkenti Dakka’da 17 gün önce çöken binadan dün mucize bir kurtuluş haberi geldi. Kurtarma ekipleri enkaz altında bir kadının hâlâ yaşadığına ilişkin sinyaller üzerine, ağır makinelerle yaptıkları çalışmaları durdurdu. Kadının, molozlar ve demir çubukların ardından kendilerine el salladığını gören kurtarma görevlileri, binanın zemin katındaki mescitte bulunduğu açıklanan Reşma’yı 40 dakikalık çalışmanın sonunda enkazdan çıkardı. Bir televizyon kanalına yaşadığı dehşeti anlatan Reşma, yanında bulunan kurutulmuş gıda ve birkaç şişe suyla hayatta kalmayı başardığını, enkaz altındayken kurtarma ekiplerinin sesini işittiğini ancak kendi sesini dışarıya bir türlü duyuramadığını dile getirdi. Dışarıdakilerin dikkatini çekebilmek için yıkıntılara sürekli sopa ve demir çubukla vurduğunu belirten Reşma, “Kimse beni duymadı. Çok kötüydü. Gün ışığını bir daha göreceğimi sanmıyordum” diye konuştu. 8 katlı binanın çökmesi sonucu yaşamını yitirenlerin sayısı 1021’e ulaştı. (Fotoğraf: AFP) Türkiye bulguları inceliyor Suriye’den BM Güvenlik Konseyi’nin karar alması durumunda, kimyasal silah denetimine hazır oldukları açıklaması gelirken, Türkiye’ye kaçan 12 Suriyeli mülteciden alınan kan örneklerinde kimyasal silah şüphesi uyandıran bulgulara rastlandığı bildirildi. AA’nın haberinde, İdlib’ten gelen ve solunum güçlüğü çeken Suriyeliler üzerinde 8 kişilik bir ekibin incelemeler yaptığı belirtildi. AĞLAMA DUVARI KADINLARI ERDOĞAN’IN DEMECİ İlk izinli ibadete saldırı Dış Haberler Servisi İsrail’de ilk kez mahkeme kararıyla izinli olarak Kudüs’teki Ağlama Duvarı’nda dua eden “Ağlama Duvarı Kadınları” ultra Ortodoks Yahudilerin saldırısına uğradı. Ağlama Duvarı’nda yalnızca erkeklerin dua edebileceğini savunan ultra Ortodoks “Haredi”ler, kadınlara tükürdüler, çöp attılar ve hakaretlerde bulundular. Ancak polis bu kez kadınların yanındaydı. Daha önce Ağlama Duvarı’na gelen kadınları dağıtan, gözaltına alan polis, dün onlara engel olmaya çalışanlara müdahale ederek 3 kişiyi gözaltına alırken, 2 polis hafif yaralandı. Polis, “Haredi”lerle kadınlar arasında etten duvar Çeviri hatası (AFP) Ürdün’de ‘satılık’ mülteci kızlar Dış Haberler Servisi Suriye’deki kanlı iç savaştan kaçan mülteci genç kızlar Ürdün’de para karşılığı seks için satılıyor. BBC’nin haberine göre mültecilerden 18 yaşındaki Kazal, 50 yaşındaki Suudi Arabistanlı bir adamla 3 bin 100 dolar karşılığında evlendiğini, ancak evliliklerinin sadece bir hafta sürdüğünü anlattı. Kazal, “Sevmediğim biriyle evleneceğimi asla Kazal düşünmezdim. Ama ailem ve ben buraya geldiğimizden beri zor zamanlar geçiriyoruz. Aileme yardımcı olmak için evlenmeyi kabul ettim. Çok ağladım. Bir daha para için evlenmeyeceğim” dedi. Kazal gözyaşları içinde, evlendiği adamın kendisine köle gibi davrandığını, saygı göstermediğini ve boşandıklarına memnun olduğunu anlattı. Kazal’ın annesi Manal ise çok zor şartlar altında yaşadıkları için kızının kendisinden büyük biriyle evlenmesini kabul ettiğini söyledi. Manal, evliliğin Amman merkezli “Kitab el Sunna” tarafından ayarlandığını, bu kuruluşun mültecilere nakit para, yiyecek ve ilaç verdiğini belirte rek “Başvurduğumda kızımı görmek istediklerini, ona bir koca bulacaklarını söylediler” dedi. Çöpçatan Um Mazed ise en çok talebin yaşları 50 ile 80 arasında değişen erkeklerden geldiğini ve bu erkeklerin 16 yaşından büyük kızlarla evlenmek istemediklerini, kızlarla tanıştırma karşılığında 70 dolar, evlilik olursa 310 dolar aldığını söyledi. örerken, kadınlar arasındaki kız çocuklarına bile tüküren ultra Ortodoks Yahudilerin attığı sert bir cisim bir çocuğun başına geldi. “Haredi”lerin okul çağındaki kız çocuklarını yanlarında getirmeleri de tepki topladı. En radikal dinci kesim olan “Haredi” lerin okullarında okuyan kız öğrencilerin gösteriye götürülmelerine “Haredi” hahamların onay verdikleri öğrenildi. Merkel’den sürpriz ziyaret Almanya Başbakanı Angela Merkel, Savunma Bakanı Thomas de Maiziere ile 4 bin 200 Alman askerinin bulunduğu Afganistan’a sürpriz bir ziyarette bulundu. Merkel ve beraberindeki heyet, önce Alman askeri üssünün bulunduğu ülkenin kuzeyindeki Mezarı Şerif’e, ardından da Kunduz vilayetine gitti. Almanya’da işgal karşıtı sesler gittikçe yükselirken Kunduz’da Alman askerlerine seslenen Merkel, siyasi ve ekonomik gelişme kaydedildiğini, katkılarının fark yarattığını anlattı. (Fotoğraf: AFP) Dış Haberler Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Amerikan NBC televizyonuna verdiği demeçte “Suriye’ye ABD askerlerinin gönderilmesini destekledikleri” yönünde bir ifade kullanmadığı bildirildi. Başbakanlık’tan yapılan açıklamada, NBC televizyonuna verdiği özel demeçten hareketle yapılan bazı haberlerin gerçeği yansıtmadığı belirtilerek “Sayın Başbakanımız, ABD’nin bölgeye asker gönderme ihtimalinden ya da buna destekten asla söz etmediği gibi, bu hususlarda herhangi bir değerlendirme de yapmamıştır” denildi. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı; “Sayın Başbakanımız, söz konusu mülakatta, Suriye’de uçuşa yasak bölge oluşturulmasıyla ilgili bir soruyu harfiyen şu şekilde cevaplamıştır: Biz tabii başından itibaren bu işe olumlu bakıyoruz. Şu anda BM Güvenlik Konseyi (bunu) masaya yatırır(sa); böyle bir kararı BM Güvenlik Konseyi alacak olursa biz buna olumlu bakarız. Ve üzerimize düşeni de yaparız. Burada BM Güvenlik Konseyi’nin üzerinde çok önemli bir görev var. Özellikle de Rusya ve Çin.” NBC’nin internet sitesinde yer alan söyleşinin altında editörün notu bölümünde de olayın çevirme hatasından kaynaklandığına atıfta bulunuldu. Açıklamada, Erdoğan’a Suriye’de ABD’nin uçuşa yasak bölge oluşturmasını ve bu ülkeye birliklerini yollamasını destekleyip desteklemediğine ilişkin iki bölümlü sorunun çevirmen tarafından Erdoğan’a sadece ilkinin sorulduğu savunuldu. Çevirmede ikinci soruya yer verilmeden Erdoğan’ın yaptığı açıklamanın söyleşi metninde soru kısmında daha sonra düzeltildiğine işaret edildi. ‘Kast’ damgası korkusu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle