22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 2013 PAZAR 6 HABERLER Gençay Gürsoy ve Celal Doğan, Başbakan’ın ‘heyet’ini değerlendirdi ‘Akil’ler yetkisiz benzerlik BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Türkiye, akil insanları tartışırken AKP’nin 2009 yılında başlattığı açılım süreci boyunca iki ayrı “akil insan” grubunun Kürt sorunu üzerine getirdiği çözüm önerilerinin, hükümetin bugünkü yaklaşımıyla birebir örtüşmesi dikkat çekti. Öneriler, bugün tartışma konusu olan anayasada Türk kimliğinin öne çıkarılmamasından kamu hizmetlerinde Kürtçenin kullanımına, anadilde eğitimden Abdullah Öcalan’a özgürlük talebine kadar geniş bir çerçeveyi kapsıyor. Eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaarri’nin başkanlığında oluşturulan akil adamlar grubu olan “Bağımsız Türkiye Komisyonu”, 2009 yılında yayınladığı “Avrupa’da Türkiye” başlıklı raporunda Kürt dilinin yayında, kamu binalarında, okullarda ve siyasi konuşmalarda kullanılmasını, Kürtçe yer adları üzerindeki yasakların kaldırılmasını önermiş ve “Anayasanın, bir etnik kökene diğerlerine göre daha çok ayrıcalık tanıyormuş gibi görünen maddeleri yeniden yazılarak Türkiye’nin tüm vatandaşları için gerçek anlamda eşitlik sağlanmalı” telkininde bulunmuştu. Eski Amerikan Başkanı Jimmy Carter, Nelson Mandela, Desmond Tutu ve Kofi Annan gibi ünlü kişilerden oluşan ve yöneticileri arasında Açık Toplum Enstitüsü’nün kurucusu George Soros’la birlikte bazı eski Amerikan büyükelçilerinin de bulunduğu “Uluslararası Kriz Grubu” adındaki akil insanlar heyeti 30 Kasım 2012 tarihinde yayınladığı Kürt raporunda, “Anadilde savunma konusunda yasa hemen çıkarılmalı. Anadilde eğitime geçiş için bir takvim belirlenmeli. Yerel yönetimlerin Kürtçe yer isimlerini verme yönündeki kararlarına izin verilmeli. Kamu hizmetlerinde Kürtçenin kullanılmasının önü açılmalı. Hükümet, Diyarbakır’da ve ülke çapında yerel hükümetler ve ademi merkeziyetçilik konularının tartışılmasına önderlik etmeli” önerilerini getirmişti. Grubun 4 Aralık 2012 tarihli açıklamasının ekinde Öcalan’ın Ağustos 2009 tarihli yol haritası da yer almıştı. İsrail ile Barış ve Gül Genel Af ve Referandum Başkanın Adamları’nın meydana salınmasının ardındaki esas niyetin başkanlık anayasası olduğunu yazıp çizdik ya, bu yeni yetmez ama evetçi ekibin okşana sevile ilanını, AKP’nin başkanlık anayasasını açıklaması izledi. Burada benim için yeni bir şey yok. Şüphesiz bu anayasa konusuna yeniden gireceğiz ama gözden kaçan çok daha önemli bir siyasi gelişmeye dikkat çekeceğim: RTE’nin Gül’e çalımı... Uzun süre önce gündeme taşıdığım GülRTE analizine bu yeni bir gelişmeyi eklemeliyim.. ??? Bir süredir Recep Tayyip ve Ahmet Beylerle ABD’nin egemenleri arasında özellikle İsrail ve Ortadoğu politikasında kriz hüküm sürüyordu. Bizim ikilinin Irak’ı parçalama ve ABD’yi Suriye’yi savaşa sürme veya TSK’yi Suriye’ye sokarak “işi bitirme” politika ve niyetleri Vaşington’da ciddi sorunlara yol açmıştı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin mart başında Ankara’ya yaptığı ziyarette bilindiği gibi Siyonizmİsrail sorunu yaşanmış başbakanın Siyonizm bir insanlık suçudur açıklaması, gerilime yol açmıştı. Kerry, Çankaya’ya yaptığı ziyarette ise Gül’e alışılmışın dışında övgülerde bulunmuştu. Anımsayalım: “Bölgede herkesi iyi tanıyorsunuz. Hem siz hem de Başkan Barack Obama’ya büyük güven var. Ortadoğu’da barış arayışlarında bu güveni çok iyi değerlendirmek lazım. Akil adamsınız. Tecrübeli bir devlet adamından bu meseleleri dinlemekten büyük memnuniyet duyuyorum” demişti. Kerry’nin gezisinde Erdoğan’ın yanıp tutuştuğu Obama ile görüşme randevusu ise gerçekleşmemişti. Gül ile Erdoğan arasındaki siyasi çekişmede, ABD ve AB bir süredir Gül’ü destekleme eğilimi içindeydi. Gül’ün daha mutedil ve uzlaşmacı niteliği, Erdoğan ile Gül arasındaki çekişmede, “Batı desteği’ açısından, Gül’e avantaj sağlıyordu. ??? RTE cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilirken hele hele başkanlık sistemli anayasa, Apo ile ittifak gibi zorlu konularla boğuşurken Gül’ün bu avantajını elimine etmek için önemli bir atak gerçekleştirdi: İsrail ile anlaşma! Obama’ın on gün kadar önce gerçekleştirdiği İsrail gezisinin önemli hedeflerinden biri, RTE ile İsrail’i barıştırmak ve Ortadoğu’da bu Amerikan ititfak ekseninin yeniden kurulmasını sağlamaktı. Obama, ziyaretten önce bu barışın altyapısını karşılıklı görüşmelerle hazırladı. Netanyahu’nun yanında Erdoğan’ı aradı ve özür dilemeaffetme/barışma görüşmesi gerçekleşti. Böylece, RTE ile Obama arasındaki en önemli anlaşmazlıklardan biri çözüldü. Bu barışmadan sonradır ki Erdoğan’ın Obama’yı ziyareti kesinleşti! ABD ve Batı, henüz halk nezdinde oy ve desteğe sahip bir lideri, öyle kolay kolay gözden çıkarmaz. Beklerler, bu desteğin inmeye başladığı koşullarda harekete geçer ve yeni müttefiklerini ararlar. Cemaat, şüphesiz ABD açısından iyi bir güvenilir güçtür. Ancak cemaatten şimdilik daha çok operasyonel güç olarak söz etmek doğru olur çünkü cemaat devlet ve toplumda iktidar alanlarını tepeden geçirme politikası izliyor ve seçim alanlarında boy göstermiyor. Politikası, iktidara gelebilecek partilere destek vererek devlet ve toplumda güç birikimini sürdürme odaklıdır. Ta ki her şeyi tepeden devralıncaya kadar! Cemaatin şimdi özellikle ordu üzerinde çalıştığı söylenebilir. ??? RTE’nin yeniden İsrail ile sarmaşdolaş olması, RTE/DavutoğluVaşington geriliminin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez. Örneğin Vaşington, Ankara’nın Irak’ı parçalama, Suriye’ye girme politikalarıyla henüz fikir birliği içinde değildir. Kerry ve Büyükelçi Ricciardone, RTE/Davutoğlu’na “Irak’ın sadece Kürt tarafındaki petrollerle değil, Irak’ın bütünündeki petrollerle” ilgilenmesini tavsiye ederek Ankara’nın Irak merkezi hükümetini tanımama ve Kürtlerle ittifak politikasını eleştirmişti. Bu eleştiri hâlâ geçerlidir. ABD ve Batı, ilk siyasi düşüşünde/inişinde RTE’den kurtulmayı tercih edeceklerdir. RTE’nin Apo ile başkanlık sistemli anayasayı Türkiye’ye giydirme ittifakı, sonbaharda muhtemel bir anayasa referandumunu gündeme getirecektir. Bu referendum, RTE için ya devam ya tamam ayrımıdır. Eğer anayasa referandumuna giderse, buradan galip çıkması zor gözüküyor. Bu mümkün bile olmayabilir. İşte bu koşullarda Gül seçeneği AKP ve ABD açısından çok güçlü bir seçenek olarak gündeme düşecektir. ??? Dün Caddebostan Kültür Merkezi’nde Vardiya Bizde’nin çok şenlikli paneli gerçekleşti. Silivri esirlerinin aileleri af gündeme gelir mi diye sordu. Evet gelir. Erdoğan’ın referanduma giderken en büyük kozlarından biri af olacak. Silivri rezaletini temizlemenin de başka seçeneği yoktur. RTE sorumlu olduğu bu büyük haksızlık, adaletsizlik ve yasasızlıktan, siyasi bir rant elde etmeyi planlıyor. Af kaldıracı RTE’ye referandumu kazandırır mı? Hiç sanmıyorum! Peki yeni seçilen ve sahaya sürülen başkanın adamları bu “kirli barış” sürecini (Çağlar’a selamlar) referandumu bu millete kabul ettirmede katkısı olabilir mi? Söyleyeyim: Sıfır.. Dikkat çeken ‘Bağımsız ve özerk değiller’ Kürt sorununun çözüm sürecinde rol alması için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından oluşturulan 63 kişilik akil insanlar heyetine tepkiler sürüyor. Eski Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, heyette çok önemli isimler yer aldığını ancak “bağımsız ve özerk” bir yapıya sahip olmadığını söyledi. Eski Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan da heyetin hiçbir yetkisinin bulunmadığını belirterek “Teklif gelse de işlevi eksik olduğu için yer almazdım” dedi. ÖZLEM GÜVEMLİ tinde yer almak konusunda beklentisi olmadığını çünkü başından beri Başbakan’ın kendi insiyatifi ile oluşturulan bir heyet olduğunu bildikleri için böyle bir çağrı alacağını düşünmediğini belirtti. Heyette yer alan birçok ismin, barış konusundaki çalışmaları ve bilgi birikimleri bakımından yeterli insanlar olduğunu vurgulayan Gürsoy, “Ama tarif edilen işler heyetin sadece kamuoyu hazırlama işlevi olacağını gösteriyor. Oysa bizim Diyarbakır’daki sivil toplum kuruluşlarının inisiGençay yatifi ile oluşturduğuGürsoy muz Temas ve Diyalog Grubu’nda tarif ettiğimiz işlev; tıkanmalarda bir çözüm kanalı açmaya çalışmaktı” dedi. “Heyetin özerk ve bağımsız olması daha iyi olurdu” ifadesini kullanan Gürsoy, şu anda yürüyen sürecin de büsbütün yararsız olmadığını belirtti. Barışın Türkiye’nin çok temel meselelerinden biri olduğuna dikkat çeken Gürsoy, “Kamuoyunu aydınlatma ve barışa yandaş bir kamuoyu oluşturma konusunda işlev görebilirler. Umuyorum ki hükümetin resmi tezlerinin tekrarı niteliğinde olmaz” dedi. Gürsoy heyette yer alan bazı isimlere de tepki göstererek şunları söyledi: “Bazı isimlerin böyle bir heyette ne işi var diye düşünmemek mümkün değil. Hele hele Barolar Birliği Başkanı’nın yerine atanan kişinin (Hasan Karakaya) kimliği bakımından böyle bir işleve uygun düşüp düşmediği çok tartışılır. Umuyorum ki kamuoyuna yansıması olumsuz olmaz. Aynı dili konuşan bir grup olması gerek. Her şeye rağmen başarılar diliyorum. Umuyorum ki arkası gelir.” rof. Dr. GenP çay Gürsoy, akil insanlar heye O isimlerin işi ne? aziantep’in CHP’li eski Büyükşehir BeG lediye Başkanı ve 68 hareketinin önemli isimlerinden Celal Doğan, Türkiye’de Kürt meselesinin çözümü konusunda atılan adımları desteklediğini ifade etti. Akil insanlar heyetinin içinde çok değerli isimler de olduğunu söyleyen Doğan, heyetin tek işlevinin toplumu sürece psikolojik olarak hazırlamak olduğunu belirtti. Akil insanların dünyada çok az başvurulmuş bir durum olduğunu anlatan Doğan, “Tarafların ortaya sürdüğü iddiaların çelişmesi halinde, çıkmaza girmesi halinde meselelere çözüm getiren önerileri hazırlaması gerekirdi. Bu arkadaşlarımızın sorunun çözümünde bir fonksiyonları yok. Yetkisi olan bir heyet değil” diye konuştu. Türkiye’nin bu sorunu çözmek zorunda olduğunu vurgulayan Doğan, CHP’nin bu süreçte daha aktif rol alması gerektiğini dile getirdi. “Öldürmek çare değil konuşmak gerek” diyen Doğan, hükümetin Kürt politikasını da şu sözlerle eleştirdi: “İnsanları siyaset yapma alanına çekecekseniz onlara yol açacaksınız. Ama bir taraftan da KCK operasyonları ile Kürt siyasetçileri cezaevine atıyorlar. Siyasi iktidarın politikaları da birbirini tutmuyor.” Psikolojik hazırlık Hükümetin politikaları tutmuyor... ‘Her şeye rağmen başarılar’ miş, silahlı gruplara yerel özerklik hakkı için bir anlaşma yapılmasını sağlamıştı. E ndonezya’da yerel özerklik Ahtisaari, Endonezya’da devreye gir Celal Doğan DİNLE, ANLAT, DUY, KONUŞ GÜRER YAYINLARI okunacak kitaplar Rektör Prof. Dr. Cebrail Melek ve KORKUNÇ DÜŞLERİ Bir ülkenin gelişmişliği, üniversitelerinin düzeyine bağlıdır. Prof. Dr. Çetin Yetkin, bir öğretim üyesi olarak pek çok kez tanığı olduğu bu durumu “Rektör Prof. Dr. Cebrail Melek ve Korkunç Düşleri”nde bir roman havasında sunuyor. koalisyonu ‘Çözüme Evet’ Bir Savcının Not Defterin’den Prof. Dr. Çetin Yetkin, Bir Savcının Not Defteri'nden adlı kitabında, yıllar boyu tanığı olduğu, soruşturmasına, yargılamasına katıldığı olayları irdeledi. Ceza hukuku uygulamasında insani boyuta ne kadar uyulduğuna baktı. Gürer Yayıncılık ve Pazarlama Tic. Ltd. Şti. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 9. Kat: 2 – 34381. Şişli / İSTANBUL. Tel + 90 0212 224 16 33 35 Faks + 90 0212 224 92 26 web gureryayinlari.com e–posta [email protected] Meslektaşları için yürüdüler İstanbul Haber Servisi Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) önceki akşam Avukatlar Günü için bir araya gelerek tutuklu meslektaşları için Taksim’de yürüyüş yaptılar. Tutuklu meslektaşlarının serbest bırakılmasını isteyen avukatlar adına açıklama yapan Avukat Gülvin Aydın, “Siyasal iktidar hakkımızda yalanlar üreterek her defasında itibarsızlaştırma yoluna başvurdu” dedi. “Devrimci avukatlar onurumuzdur. Savunmaya özgürlük” yazılı pankart açan avukatlar, “Zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük”, “ÇHD susmadı, susmayacak” sloganları attı. Beyoğlu’nda bulunan ÇHD İstanbul Şubesi önünde toplanan avukatlar adına basın açıklamasını okuyan Avukat Gülvin Aydın, “2011 yılı Kasım ayında 46 meslektaşımız Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yaptığı için Cumhuriyet tarihinin en büyük avukat operasyonu ile gözaltına alındı ve o tarihten bu yana 22 meslektaşımız KCK üyesi olduğu iddiasıyla hâlâ tutuklu. 18 Ocak 2013 tarihinde ÇHD, Halkın Hukuk Bürosu ve ÇHD yönetici ve üyelerinin evleri ve büroları basıldı. ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay ve İstanbul Şube Sekreteri Güçlü Sevimli ile üye ve yöneticilerinin de aralarında olduğu 9 meslektaşımız tutuklandı” dedi. Ardından Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi ve Kandıra F Tipi Cezaevi’nden tutuklu avukatların gönderdiği mektuplar okundu. Eylem, Grup Yorum’un verdiği müzik dinletisinin ardından sona erdi. İstanbul Haber Servisi Sanatçı, siyasetçi, akademisyen, sivil toplum kuruluşu temsilcisi bir grup aydın dün “Dinle, anlat, duy, konuş” söylemiyle “Çözüme Evet Koalisyonu” kurduğunu açıkladı. Yazar Oya Baydar Akil İnsanlar Komisyonu’na alternatif olmadıklarını ifade ederek “Bu barış demokratikleşmeyle tamamlanmazsa eğer tam bir barış olmayacaktır” dedi. Akademisyen Ahmet İnsel, Ufuk Uras, Ali Nesin, yazar Ahmet Ümit, gazeteciler Balçiçek İlter, Aydın Engin, Avni Özgürel, yönetmen Barış Pirhasan, Cem Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Cemal Canpolat, sanatçılar İlkay Akkaya, Lale Mansur, Levent Dönmez, Mazlum Çimen, Pelin Batu, Yavuz Bingöl’ün aralarında bulunduğu 400 aydının ilk imzacısı olduğu “Çözüme Evet Koalisyonu”nun kuruluşu dün Taksim Hill Otel’de duyuruldu. Gazeteci Balçiçek İlter tarafından okunan “Çözüme Evet Koalisyonu”nun kuruluş açıklamasında, “Biliyoruz ki çözüm yönünde atılan her adım, ölümün bu topraklarda yarattığı kasvetli havanın bir kader olmadığını herkese, hepimize gösterecek” denildi. Koalisyonunun 400’ü bulan ilk imzacıları arasında “Akil İnsanlar Komisyonu”ndan isimler de bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle