18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 2013 PAZAR 12 DIŞ HABERLER [email protected] Lübnan’da zorlu görevi üstlenen Selam, bütün kesimlerle çalışma sözü verdi Suudi destekli başbakan (AFP) Yine bir açık mikrofon kazası n Dış Haberler Servisi Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujica’nın “yakın dostu ve müttefiki” Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez hakkında, mikrofonun açık olduğunu fark etmeden yaptığı yorumlar, iki ülke halklarına da liderleriyle dalga geçme fırsatı doğurdu. Mujica konuşmada Fernandez’in ölen eşi Nestor Kirchner’e de atıfta bulunarak “Yaşlı cadı kocasından da beter” diyor ve Krichner’in “katır kadar inatçı olduğunu” söylüyor. Her iki taraftan diplomatlar krizi hafifletmeye çalışırken ülkedeki radyo şovlarında, sosyal medyada olay halkları hayli güldürdü. Dış Haberler Servisi Birleşmiş Milletler, Ürdün’e akan Suriyeli mületciler için elindeki mali kaynakların yakında tükeneceği uyarısı yaparken Lübnan’ın yeni Başbakanı Temmam Selam, dün yaptığı ilk konuşmada ülkesinde güvenliği, komşu Suriye’deki savaştan uzak tutmaya söz verdi. Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman, dün hükümet kurma görevini, Suudi ve Batı destekli 14 Mart Koalisyonu’na yakın bir isim olarak bilinen ve köklü, “ılımlı” bir Sünni aileden gelen Temmam’a verdi. Suudilerin özellikle Selam için bastırdığı öne sürülüyor. Temman, ayrıca Şii Hizbullah grubunun da dahil olduğu 8 Mart Bloku’ndan da destek almıştı. Lübnan’daki siya si parçalanmışlığa son vermek gerektiğini kaydeden Selam (67), Necip Mikati’nin istifası ve Hizbullah’ın çoğunlukta olduğu hükümetin düşmesinden iki hafta sonra bu göreve geldi. Selam, Şam karşıtı ve Şam yanlısı olarak bölünmüş siyaset sahnesinde bütün gruplarla çalışmaya söz verdi. Ülke 9 Haziran’da seçimlere gidecek. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Suriyeli sığınmacılar için toplanan yardım parasının yakın bir tarihte biteceğini açıkladı. UNICEF Ürdün’deki Zaatari Kampı’nda barınan 100 bin sığınmacıya temiz su tedariki ve hijyen hizmetleri için harcadığı paranın haziran ayında biteceğini açıkladı. UNICEF Sözcüsü Marixie Mercado “İhtiyaçlar katlanarak artıyor ve bizim paramız yok” ifadelerini kullandı. Ürdün’deki Suriyeli sığınmacıların sayısı yarım milyona yaklaşmış durumda. Birleşmiş Milletler ülkedeki sığınmacı sayısının yıl sonunda 1.2 milyona ulaşacağını tahmin ediyor. Bu arada Suriye’nin Türkiye sınırında 4 İtalyan gazetecinin önceki gün gözaltına alındığı kaydedildi. Dışişleri Bakanlığı, gazetecileri kimin gözaltına aldığı bilgisini Temmam vermedi. Suriye savaş uçaklarıSelam nın da Halep’teki bir Kürt böl(AP) gesini bombaladığı öne sürüldü. Süreç ve ‘Kamuoyu’ AB’den üst düzey bir yetkili yıllar önce bana; “Türkiye ve Avrupa arasındaki temel fark nedir biliyor musunuz?” demişti: “Kamuoyu! Kamuoyu, Avrupa toplumlarının can damarıdır. Sizde kamuoyu yok.” Bu sözleri duyduğumda irkilmiş ve kızmıştım. İndirgemeci bir oryantalizmle muhatabımın “Türkiye’yi küçümsediğini” düşünmüş saf saf savunmaya geçmiştim: “Amma yaptınız!” gibilerden bir şeyler söylemiştim: “Siyasi yelpazenin değişik kesimlerine seslenen işte şu kadar gazete, bu kadar görsel medya var. Şunca sivil toplum örgütü de cabası vs…” diye akıl sıra ayar vermiştim. Ne var ki “süreç” başladığından beri hep yıllar önce Brüksel’de yaptığım bu konuşma hatırıma geliyor. “Türkiye’de kamuoyu yok!” diyen AB görevlisi yerden göğe haklıymış, demekten kendimi alamıyorum… “Türk ulusu” ve “Türkiye Cumhuriyeti”nin adının bile son kertede değiştirilmesi gündeme gelirken kamuoyundan kayda değer bir çıkış gözlemlenmiyor. “İmralı” pazarlıklarının kapsamını, içeriğini bilmek, öğrenmek konusunda ısrarlı tepkiler gelmiyor. Ülkenin kimliğini, kişiliğini, birliğini, beraberliğini, kuruluş ilkelerini ve geleceğini ilk elden ilgilendiren en can alıcı konularda dahi bunca sessiz ve tepkisiz kalınırsa; “kamuoyu” denen olgu başka hangi alanlarda kendisini gösterir kestirebilmiş değilim. Gözlerimin önüne Apo’nun İmralı’da yargılanış sürecinde ortaya konmuş olan sözüm ona bazı “kamuoyu davranış” biçimleri ve tepkileri geliyor. 1999 baharında Öcalan İmralı’da yargılanmaya başladığında, şehit anaları yollarda göbek filan atmaya kalkmışlardı. Birilerinin yukardan bir düğmeye basmasıyla harekete geçtiği izlenimi veren bu “göze göz dişe diş” isteyen tepkiler; bir süre sonra gene bir düğmeye basılmasıyla bıçak gibi kesildi. Bu defa da basılan yeni bir düğmeyle “süreç” ve “süreci anlatacak”(!) büyük “akil adamlar” operasyonu başlatılıyor. Türk kamuoyu, dün olduğu gibi bugün de kritik tüm dönemeçlerde yapılageldiği üzere yalnızca yukardan aşağı biçimde, tepeden yönlendiriliyor. Ve tereyağından kıl çekercesine tabiri caizsse biçimlendiriliyor. Dün ve bugün arasındaki en büyük fark; bugün ilaveten ajandada bir de “demokratikleşme”(!) iddiasının olmasıdır. AKP hükümetlerine dek yakın geçmişte hiçbir yönetimin Türkiye’de sözümona bağlamında da olsa! böyle bir iddiası olmamıştı! Bu iddiaya sözde ilk günden sarılan AKP hükümetleri, kamuoyunu güçlendirmek, cesaretlendirmek şöyle dursun büsbütün onu susturup muma çevirdiler. Bugünle geçmiş arasında tek tip düşünce ve şablon kamuoyu oluşturmak konusunda fazla fark olmamakla beraber; Türk toplumu geçmişe göre bugün çok daha fazla korkutulmuş, sindirilmiş ve pusturulmuş hal aldı. Oysaki özgür kamuoyu oluşturulmasının önkoşulu her şeyden önce korkulardan kurtulmak oluyor. “Demokrasi ve kamuoyu” üzerindeki çalışmalarıyla dünyanın sayılı siyaset uzmanlarından biri sayılan Giovanni Sartori’nin bilinen sözüdür: “Düşüncelerini söylemeye korkanlar sonunda söyleyemeyecekleri şeyleri de düşünmemeye başlarlar” der ve ilave eder: “Bu kuralın tek istisansı, kahramanlardır!” Kahramanlarla ne yazık ki “kamuoyu yaratılamıyor”. “Kamuoyu”nun yaygın biçimde “sürece” (herhangi bir sürece) dahil edilebilmesi için fikir ve ifade; örgütlenme özgürlüklerinin öncelikle tam olması gerekiyor. Biz bu anlamda tersine giden bir eğilim yaşıyoruz. Cephede düşen asker haberleri alır gibi her gün TV’lerden yeni bir habercinin eksildiğini; gazetelerde yeni bir köşenin kapandığı öğreniyoruz. Son örnek “süreçte kaleme aldığı eleştirel makaleleri”(!) nedeniyle önceki gün işten atılan Amberin Zaman. “En büyük gazeteci hapishanesi” haline gelen bir ülke olarak Çin ve İran gibi sayılı diktatörlükleri solluyor nicedir Türkiye. Basını bırakın insanlar telefonda konuşmaya korkuyor. Pankart açan öğrenciler kolaylıkla hapsi boyluyor. Böyle bir ülkede kamuoyundan bahsedilebilir mi? Kamuoyu oluşabilmesi için eleştiri özgürlüğünün önünün açılması lazım. Hesap verilebilirliğin ve şeffaflığın geçerli kılınması lazım. Bunların hiçbiri yok bizde. Ya bizde ne var? Sadece kuru propaganda özgürlüğü! Tek seçici tarafından belirlenen “akil insanlar” bu durumda ne yapacak? “Ne söyleyecek bunlar? Neyi anlatacaklar?” diye soruyor haklı olarak Kılıçdaroğlu ve ekliyor: “Çok güzel saygıdeğer akil insan. Ben size bir şey sorabilir miyim? Sizin çözümünüz nedir diye soracak olsa ne yanıt verecek? Benim çözümüm şudur diyebilecek mi? Bu çözüm hükümet tarafından kabul gördü diyebilecek mi?” “Akil insanlar”, kamuoyunun olmadığı ülkede, muhtemelen inceden inceye sorguya çekilmeyeceklerini biliyorlardır. Bu hesapları çoktan enine boyuna masaya yatırmış olmaları gerekir. ‘Kuzey Kore füzesi sürpriz olmaz’ Dış Haberler Servisi Kuzey Kore’deki yabancı misyonlar Pyongyang’ın tahliye “tavsiyesinin” ardından atacakları adımları değerlendirirken ABD’den “Kuzey Kore füze fırlatırsa sürpriz olmaz” açıklaması geldi. Pyongyang’ın daha önce de füze fırlattığını anımsatan Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, Kuzey Kore’nin bir füze fırlatmasının “şaşırtıcı” olmayacağını söyledi. Amerikan Genelkurmay Başkanı Org. Martin Dempsey de Pyongyang’ın daha önceki gibi yine krizi tırmandırıp sonra uzlaşı arayacağını düşündüğünü ifade etti. ABD Japonya’ya insansız casus uçakları yerleştirmeyi planlıyor. K. Kore yönetimi, önceki gün Pyongyang’daki büyükelçiliklere bir çatışma durumunda çalışanların can güvenliklerini garanti edemeyeceğini belirterek personel için tahliye planları yapılmasını istemişti. Bulgaristan, AB misyon temsilcilerinin ortak bir tutum belirlemeye çalıştığını kaydetti. Ancak şu anda acil tahliye yok gibi. n Dış Haberler Servisi Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, “Rejimin düşmesi domino etkisi yaparak Ortadoğu’da yıllarca sürecek bir istikrarsızlığa neden olur” dedi. Katıldığı bir televizyon programında komşu ülkeleri uyaran Esad, Suriye’de rejimin düşmesinin komşu ülkelerde “domino etkisi” yapacağını söyledi. Suriye’deki kargaşanın ülkeyi parçalanma noktasına getirdiğini belirten Esad, “Etrafımız, teröristlere yardım eden, onların Suriye’ye girmelerine izin veren ülkelerle çevrili” dedi. Esad, yeraltındaki barınaklarda saklanmadığını, Suriye’de normal hayatına devam ettiğini anlattı. Esad: Rejimin düşmesi domino etkisi yapar Korku toplumunda ‘akil’ olmak ‘Ateist blogcuları asın‘ angladeş’in başkenti Dakka’da yüz binlerce kişi “İslama leke süren” ateist blogcuların idam edilmesi için “uzun yürüyüş” yaptı. Ülkede laik kesimlerle en büyük İslamcı parti Cemaati İslami arasında gittikçe tırmanan krizin son halkasını oluşturan yürüyüşte tekbir getirilerek “Ateist blogcuları asın” sloganları atıldı. Yürüyüş için çok sayıda kişi önceki gün köylerden yaya olarak başkente akın etti. Laik kesimler yürüyüşü önlemek için 22 saatlik genel grev çağrısı yapmıştı. Hem laik hem Müslüman eylemciler, 3 milyon kişinin öldüğü, binlerce kadının tecavüze uğradığı 1971 savaşı çerçevesinde savaş suçuyla yargılanan Cemaati İslami liderlerinin duruşmaları için sokaklara dökülmüştü. Abdülkadir Molla’nın ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasıyla çıkan şiddet olaylarında ünlü bir protestocu ve blogcu öldürülmüş, geçen hafta da 4 online yazar, internette İslami duyguları incittikleri için tutuklanmıştı. Ülkenin önde gelen blogcuları, protesto için perşembe günü bloglarını karartmıştı. (Fotoğraf: AFP) B Bavyera basınından NSU davası için öneri BERLİN (AA) – Bavyera eyalet meclisinde görevli basın mensupları, Türk gazetecilerin Almanya’da Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) hücresinin 8’i Türk 10 kişiyi öldürmekle suçlandığı davanın duruşmasını Türk basın mensuplarının duruşmasını izleyebilmesi için bir öneri getirdi. Duruşmayı izlemesine izin verilen ilk 50 gazeteci içinde yer alan Bavyera’daki 3 basın kuruluşu duruşmaya katılmayacak. İlk 50’den sonraki sırada, Türk basın kuruluşlarına verilen sıraya kadar olan tüm basın kuruluşlarının geri çekilmesi halinde de Türk gazetecilerin duruşmaya 515253 numaradan katılmaları mümkün olabilecek. “37277” Kız Çocuğu! l “4+4+4” sistemi “37 l kız çocuğunun eğitiminin önünü kesti! Bin” eğitim sisteminin kurbanı oldu! l “37 Bin” kız çocuğu “4+4+4” ‘Akilleri’ sorgulayan çıkar mı? İçimize sindirecek miyiz? KADIN ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ T.C. KALECİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN İLAN DOSYA NO: 2011/222 Davacı EPDK Vekili Av. Fikri Ecmel Seren tarafından Kalecik ilçesi Gökdere Köyü 442 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili açılan kamulaştırma bedel tespiti ve tescil davasında davalı Satılmış Çetinkaya’nın (Sadık oğlu) adresi tüm araştırmalara rağmen bulunamadığından dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilememiştir. Dosyamızın duruşması 12.04.2013 günü saat 10.10’a atılıdır. TK 28. maddesi gereği ilanen tebliğ olunur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:20487)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle