25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 2013 SALI 6 HABERLER BDP Milletvekili Erol Dora, zorunlu din derslerinin kabul edilemez olduğunu söylüyor Gerçek laiklik yok Yalnız Müslümanlar değil, herkes güçlü olduğu zaman ANKARA BDP Mardin diğerini eziyor” diyor. Dora, demokrasi pakeMilletvekili Erol Dora, Cumhuriyet tarihinin ilk Süryani, Hı tinden çıkan Mor Gabri ristiyan milletvekili. “Meclis’te el Manastırı’yla ilgili kararı, kiliseye ihtiyaç yok” diyor, “Var olan bir hakkın iadesi ama CHP’li Hüseyin Aygün’ün olarak” değerlendiriyor. Sürcemevi isteğini “makul” bulu yanilerin statüsüyle ilgili tartışyor. Zorunlu din derslerinin ka malar konusunda da “Süryanibul edilemez olduğunu vurgu lerin de Rumlar, Ermeniler, larken “İsteğimiz Türkiye’nin Yahudiler gibi Osmanlı fergerçek anlamda laik bir ülke manlarıyla kurulmuş vakıfolmasıdır. Bizim laiklikten ları var, hâlâ da varlıklarını anladığımız; devletin fark sürdürüyorlar. Mor Gabrilı inançlara, etnik gruplara el Vakfı da bunlardan birisi. Bu da Süryanilerin azınlık kör olmasıdır” diyor. Erol Dora, avukat. Emek De olduklarını gösteriyor. mokrasi ve Özgürlük blokuİkinci olarak, Cumhuriyetnun Mardin adaten sonra da azınlık u Dora, ırkçı bir yı olarak girdiokulları vardı. Son ği son seçim milliyetçilik anlayışına okulları 1928’de, lerde, “CumLozan’dan beş yıl huriyet tarihi karşı olduğunun altını sonra Mardin’de nin ilk Sürya çiziyor. “Ben Süryaniyim, k a p a t ı l m ı ş . ni milletvekili” Kürt oylarıyla seçildim. Türkiye’de bü olarak parlamenrokrasi ve devlet toya girdi. “Et Parti olarak hem inanç organlarında gebağlamında çekim nik olarak Sürnellikle Süryanileyaniyiz, inanç merkeziyiz, hem etnik rin, Rumlar, Erolarak Hristi kimlikler bağlamında” meniler gibi azınlık yanız” diyor. olmadıklarına dadiyor. Meclis’te, “inir bir değerlendirsan ilişkileri me var. Fakat bu açısından bir zorluk yaşa Lozan’a tamemen aykırı bir mamış.” TBMM Başkanı Ce değerlendirmedir” görüşünü mil Çiçek, paskalya bayramın dile getiriyor. İstanbul Süryani da kendisini arayıp kutlamış. Ortodoks Vakfı’nın Süryaniler İki çocuğu Ankara’da okuyor. için bir anaokulu açma için gi“Hem kızım, hem oğlum sınıf rişimde bulunduğunu aktarıyor. larında yalnız kendileri Hı “Lozan’a göre azınlık olmaristiyan, din derslerine gir dıkları, asli unsur oldukları miyorlar. Muhtemelen onlar gerekçesiyle talepleri reddekendilerini bazen belki dışlandildi. Türkiye’de asli ve tali mış hissediyorlardır” diyor. Dora ile sohbet ederken ko vatandaş yoktur, bütün Türnu şair Murathan Mungan’ın kiye Cumhuriyeti vatandaş“Ya içindesindir çemberin/ ları asli vatandaşlardır. Vaya da büsbütün dışında” di kıf, idare mahkemesine gitti, zeleri ve bu dizelerin metafor idare mahkemesi de Süryadeğil, gerçek olduğu, etrafına nilerin de diğer azınlıklar gibir çember çizildi mi dışına çı bi Lozan haklarından faydakamayan insanların inançları lanabileceğine yönelik bir dena geliyor. Bu insanlara eziyet ğerlendirme yaptı, bu karar etmek için etraflarına çember da kesinleşti. Şimdi, Süryaçizip hapsedenlerin zulmünü ni anakolu açma hazırlıkları konuşuyoruz. “Onu Süryani sürüyor, daha sonra ilkokul ler de Ezidilere yapıyormuş. da olacak” diye konuşuyor. TÜREY KÖSE Totaliter Demokrasi İnşası Muhafazakâr demokrasi.. Bu nedir? Burada DURUN, devamını okumadan önce yanıtını düşünün.. Belki de bildiniz; o bir Başbakan’ın söylemidir, derseniz yanıta biraz yaklaşmış olursunuz. O zaman bir adım daha atar ve problemi çözersiniz. Benim yanıtım şu: Muhafazakâr Demokrasi, İleri Demokrasi neyse odur!.. Başbakan ve arkadaşları ne kadar “ileri demokrat” iseler, o kadar da “muhafazakâr demokrat”lar... Problemi çözdük! Şimdi bu yoldan ilerleyelim! Hayır, Başbakan’ı izliyoruz.. Dün de “muhafazakâr demokrat” olarak konuştu: Kız ve erkekler aynı apartmanda/yurtta kalamazlar! Muhafazakâr demokrat anlayışlarına tersmiş! Hepimiz muhafazakâr demokratız, değilsek olmak zorundayız.. İçki ters, uyacağız.. Az çocuk ters, çok çocuk yapacağız.. Saç açık ters, örteceğiz... Karışık yurtlar varmış da haberim yok; vay canına epey ilerlemişiz! Hey ülke, toplum, öğrenci, yurt.. Başbakan’ın avucunun içinden nereye kaçıyordun! Muhafazakâr demokrat ile ileri demokrat arasındaki bağlar tıkır tıkır işliyor! Acaba Yalçın Bey’in (Akdoğan), on yıl önce AKP’nin ideolojisinin “teorisini” yaptığı Muhafazakâr Demokrasi kitabında, bu kızerkek yurtlarının ayrılığı da var mıydı! Yoktu tabii ki! Böyle “küçük işler” teorik kitaplara girmez, sadece onun uygulaması olur! 1968’de Berlin’de kaldığım “Studentendorf”ta kızerkek karışıktı. 45 yıl önce! Tabii, tarihi bir o kadar da eskiye gidiyor olabilir! Orada toplumsallaşma anlamında “ehlileştim” denebilir! Almanya’da Hıristiyan Demokratlar yıllardır iktidarda.. Şimdiiii.. acaba Başbakan’ın bu icraatına ne derler? Başbakan “Biz ne Montesquieu’nün ne de JeanJacques Rousseau’nun ortaya çıkardığı bir partiyiz. Biz bu işin hafızasını da kendimiz oluşturduk” dedi. Çok doğru, “ileri demokrasi”yi de! Yani parti ideolojisi içinde insanlığın düşünce ve gelişme tarihinden, uygarlıktan “milim yok” mu demek istedi?! Partinin “teori ve pratiği”nin içeriğinin nelerle doldurulduğunu anlamak için bakınız: Uygulamalar! Hukuktan, yargıdan başlayın; Taksim’den çıkın, yurtlara varın.. Yol düz değil, her adımda takılıp düşersiniz! HHH Bir bilim insanımız tvit attı: Başbakan yurt meselesiyle ilgilendiği kadar öğrencilerin PISA başarısızlıkları konusuyla da ilgilense, diye.. PISA, öğrenci başarılarını ölçerek ülkelerin eğitim sistemlerinin durumlarını gözler önüne seren, üyesi olduğumuz OECD’nin araştırmasının adı. Pizza’dan aklınıza kalabilir!? Başarı sıralamasında sondan üçüncüyüz! Okullarda kalite sapır sapır dökülüyor! Biz öğrencilerin bir arada olduklarında aralarında neler geçebilecekleri konusunda düş kurmakla geçiriyoruz.. Asabımız bozuluyor.. Ve bir emirle bu asap bozukluğunu toplumun üzerine yıkıyoruz.. Onlar düşünsün! İktidar, kadınkızın saçını örtmesiyle ilgileninceye kadar, kadınımızın küresel durumunu düşünse, bu ülke pırıl pırıl olur.. Aşağıda Küresel Cinsiyet Eşitsizliğinde Türkiye’nin bazı komşu ve İslam ülkeleriyle bulunduğu sıraların kıyaslaması var.. (1) en iyi, yukarıya doğru kötü.. (Bu rakamlarda son rapora göre küçük oynamalar var, bu hafta çıkacak Bazı İslami ve Komşu kitabımda Ülkeler ile Kıyaslama, (Hey Türkiye Nasılsın?) en Eşitsizlik Sırası yenileri var: Başbakan, B.Arap Em. 107 bütünüyle Yemen 135 yukarıdaki ve Suriye 132 benzeri listelerle Suudi Arab. 131 Fas 129 uğraşmalı.. Ama İran 127 bu listeler hiç Mısır 126 ilgisini çekmiyor. Umman 125 Bu nedenle de Türkiye 120 muhafazakâr Lübnan 122 / ileri Ürdün 121 demokrasiyle, Cezayir 120 yani “totaliter Katar 115 Bahreyn 111 demokrasi” Kuveyt 109 inşasıyla Malezya 100 uğraşıyor. Azerbaycan 99 Totaliter Endonezya 97 demokrasi Bangladeş 86 için olmadı Yunanistan 82 der gibisiniz. Çin 69 Neden? İktidar Brezilya 62 İsrail 56 olduruyor Bulgaristan 52 da biz niye Kazakistan 31 oldurmayalım?! ‘Barışa inanıyorsak zorlamalıyız’ Erol Dora, yeni anayasada “herhangi bir etnik vurgu içermeyen nötr bir vatandaşlık tanımı” istediklerini ifade ediyor. Çözüm süreci konusunda da iyimser. “Bütün umudumuz başlatılmış çözüm sürecinin onurlu bir barışa evrilmesidir. Barış sürecinde de yalpalanmalar olabilir. Demoralize olmamamız gerekir. Biz barışa inanıyorsak bunu zorlamamız gerekir” diyor. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ ‘Tarihle yüzleşmeliyiz’ Dora, ırkçı bir milliyetçilik anlayışına karşı olduğunun altını çiziyor. “Ben Süryaniyim, Kürt oylarıyla seçildim. Parti olarak hem inanç bağlamında çekim merkeziyiz, hem etnik kimlikler bağlamında” diyor. DTK Eş Genel Başkanı Ahmet Türk’ün “1915’lerde Ermeniler büyük acılar yaşadı. Burada Kürtlerin de payı var. Hem Süryaniler, hem Ezidilerle ilgili hem de Ermenilerle ilgili ‘Dedelerimiz, babalarımız kullanıldı, bu halklara zulmetti, onların eli kanlıdır’ dedik. Biz evlatları, torunları olarak özür diliyoruz” sözlerini anımsatıyoruz. Dora, “İster devletler, ister kişiler, topluluklar, ister halklar düzeyinde olsun herkesin tarihiyle yüzleşmesi gerektiğine inanıyorum. Bu söylenenler tarihte yaşanmıştır. İnsanlar ancak geçmişleriyle, tarihle objektif bir şekilde yüzleştikleri zaman özgürleşirler. Devlet olsun, ilgili topluluklar olsun geçmişte hatalar yapmışlarsa bunlarla yüzleşip özür dilemelerini bir erdem olarak algılarım” görüşünü dile getiriyor. TBMM’de cemevi isteğini anımsatıp yönelttiğimiz “Siz de kilise istiyor musunuz” sorusuna da Erol Dora şu yanıtı veriyor: “Hüseyin Aygün arkadaşımızın cemevi talebi oldu. Çok makul talep. Belli bir sayıda Alevi varsa ve ibadetini yerine getirmek istiyorsa buna zemin hazırlanmalıdır. Meclis’te tek Hıristiyan benim. Benim ibadet anlamında öyle bir ihtiyacım yok. Ben normalde kilisiye çok fazla giden bir insan değilim, gitsem bile bizim ibadetlerimiz pazar gününe denk geliyor, Meclis zaten kapalı pazarları. Bir kişi için bir ibadet yerinin açılmasına da pratikte gerek görmüyorum. Ama hak bağlamında tabii ki herkesin böyle haklara sahip olması gerekir. Özgüvenimiz varsa, kimsenin ibadetinden çekinmememiz lazım. Biz sadece Müslümünlık, Hıristiyanlık değil , inanan ve inanmayan insanların inançlarından bahsetmeyi abesle iştigal sayarız. Türkiye’de gerçek anlamda bir din özgürlüğü yoktur. Sözüm ona Türkiye laik, demokratik hukuk devleti sayılıyor. Ama bugün zorunlu din dersleri var. Cemevlerine resmi bir statü tanınmamış. İsteğimiz Türkiye’nin gerçek anlamda laik bir ülke olmasıdır. Bizim laiklikten anladığımız, devletin farklı inançlara, etnik gruplara kör olmasıdır.” Kadın mahkumlar yaşadıkları çıplak arama işkencesini CHP heyetine anlattı Pedimizi bile çıkartıyorlar MAHMUT LICALI SAVCILIK KARAR ALDI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kocaeli Açık Cezaevi’nde izin gidiş ve dönüşlerinde yalnızca kadın mahkumlara yönelik yapılan “çıplak arama uygulamasına” maruz kalan mahkumlar, “Pedimizi dahi çıkarttıkları için çıplak arama tam bir işkence” diye isyan ettiler. CHP milletvekilleri Veli Ağbaba, Özgür Özel, Nurettin Demir ve Muharrem Işık’tan oluşan CHP Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu; Kocaeli Açık Cezaevi’ne bir ziyaret gerçekleştirerek kurumdaki mahkumların sorunlarını raporlaştırdı. Rapora göre 450 kişilik kapasiteye sahip cezaevinde şu an 255’i kadın 508’i erkek olmak üzere toplam 763 mahkum bulunuyor. Kapasitenin üzerinde mahkum bulunması nedeniyle yemek, barınma gibi temel ihtiyaçlarda büyük eksiklikler yaşanıyor. Kurumun açık cezaevi statüsünde olması izin kullanabilen ve eğitimlerine devam edebilen mahkumlar cezaevine her giriş ve çıkışta çıplak aramayla karşı karşıya kalıyor. Raporda, kadın mahkumların cezaevindeki “çıplak arama” uygulamasına karşı gösterdiği tepkilerde yaşadıkları travmalar da yansıdı. Çıplak aramadan rahatsız olan kadın mahkumlardan biri uygulama hakkında, “Önce üstü müzü, sonra altımızı çıkarıyorlar. Eğil, otur, öksür, kalk. Eğilirken öksürtüyorlar. Cezaevine her girişte aynı işkence” dedi. Başka bir kadın mahkum ise çıplak arama sırasında yaşadığı sıkıntıları komisyon üyelerine şunları söyledi: “Pedimizi dahi çıkarttıkları için bu zamanlarda çıplak arama tam bir işkence haline geliyor benim için.” CHP’li vekillerle görüşen başka bir kadın mahkum ise cezaevine girişte çıplak aramayı reddettiği için çok sayıda gardiyanın zorla arama yaptığını belirtti. Görüşülen kadın mahkumlar, en büyük korkularının haklarında tutanak tutulması olduğunu belirterek “Tutanak yersek kapalı cezaevine gönderiyorlar” açıklamasını yaptı. Komisyon üyeleriyle görüşen bir kadın mahkum yüksek sesle konuşmanın ve sırada beklemenin bile tutanak konusu haline geldiğini bildirdi. Açık cezaevi statüsü nedeniyle eğitimlerine devam edebilen mahkumlar, cezaevi koşullarının gittikleri eğitim kurumlarında da geçerli olduğunu ifade etti. Eğitim aldığı üniversiteye gidiş gelişin 2.5 saat sürdüğünü söyleyen bir kadın mahkum, okulda internet kullanmasının yasak olduğunu, okul bahçesinin dışına çıkmasına izin verilmediğini belirtti. İHD HASTA TUTUKLULAR İÇİN YAŞAM NÖBETİNE BAŞLADI Ersever’in dosyasına devam ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) JİTEM’in kurucusu olduğu iddia edilen Binbaşı Cem Ersever’in ölümüyle ilgili soruşturmada zamanaşımı süresinin bugün dolmasına karşın savcılık, Ersever ile ilgili soruşturma dosyasını kapatmama kararı aldı. Savcılık, Eşref Bitlis soruşturmasında olduğu gibi AİHM’nin insan hayatına karşı işlenen kimi suçlarda zamanaşımı uygulanmayacağı şeklindeki içtihatlarına vurgu yaparak soruşturmaya devam etme kararı aldığı öğrenildi. Ersever’in öldürüldüğü tarihte yürürlükte olan eski TCK’ye göre müebbet hapis cezası gerektiren cinayet suçuyla ilgili soruşturmalarda zamanaşımı süresi 20 yıl olarak uygulanıyordu. Ersever, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in kuşkulu bir uçak kazasında ölümünden bir ay kadar sonra, binbaşı rütbesindeyken, 17 Mart 1993’te 30 arkadaşı ile birlikte görevinden istifa etti. O dönemde açıklamaları yayımlanan Ersever ifade vermek için 24 Ekim 1993’te Ankara’ya gitti. 1 Kasım’da Ankara Çamlıdere’de sevgilisi Neval Boz’un, 2 Kasım’da Ankara Polatlı’da itirafçı Murat Demir’in ve 4 Kasım 1993’de Ankara Elmadağ’da Ersever’in cesetleri jandarma tarafından bulundu. Üç kişinin de ölümü sır olarak kaldı. ‘Zulme sessiz kalmayacağız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İnsan Hakları Derneği (İHD) üyeleri ile tutuklu yakınları, cezaevlerinde bulunan hasta tutukluların serbest bırakılması için “yaşam nöbeti” eylemi yaptı. Kızılay Konur Sokak’ta toplanan İHD üyeleri buradan Meclis’e yürüdü. Yüksel Caddesi’nde toplanan grup, açtıkları pankart ve attıkları sloganlarla taleplerini dile getirdi. Eyleme, BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ile BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici de destek verdi. Grup adına açıklama yapan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, hazırladıkları rapora göre, kasım ayı itibarıyla cezaevlerinde 162’si ağır olmak üzere toplam 544 hasta tutuklu bulunduğunu ileri sürdü. Hasta tutukluların serbest bırakılmasını isteyen Türkdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den de af yetkisini kullanmasını istedi. Türkdoğan, “Hapishanelerde beslenme, havalandırma ve spor yapma imkânları iyileştirilerek ve hijyen sağlanarak mahpusların beden ve ruh sağlıklarının korunmasına yardımcı olunmalıdır. Hapishanelerdeki sağlık koşulları düzeltilinceye kadar Adalet Bakanlığı’nın acilen tüm hapishanelerdeki sağlık sorunu olan mahpusları sağlık kontrolünden geçirmesi ve bunların kayıtlarını tutması sağlanmalıdır” dedi. Açıklamanın ardından grup, Yüksel Caddesi’nde “yaşam nöbeti” adı altında oturma eylemi başlattı. Yürüyüş sırasında çevik kuvvet polislerinin çok fazla önlem alması dikkat çekti. İstanbul Haber Servisi Mahallelerine MOBESE kurulmasını istemeyen bir grup eylemci dün akşam Şişli Okmeydanı Mithatpaşa Caddesi üzerinde toplandı. Eylemciler caddeye getirilen MOBESE direklerini kullanarak yola barikat kurdu. Barikatın ateşe verilmesi üzerine polis gruba gaz bombası ile müdahale etti. Eylemciler polise havai fişek ve taş ile karşılık verdi. Grup ara sokaklara kaçarken gazdan etkilenen mahalle sakinleri güç anlar yaşadı. MOBESE’ye karşı eyleme müdahale Haber Merkezi On Numara’da bu haftaki çekilişte on bilen iki kişi 124 bin 2 yüz 61 lira kazandı. Kazandıran numaralar 01, 07,09, 12, 13, 17, 20, 31, 32, 33, 40, 46, 56, 57, 59, 61, 65, 68, 77, 78, 79 ve 80 oldu. Çekilişte, 9 bilenler 1781 lira, 8 bilenler 110 lira, 7 bilenler 19 lira, 6 bilenler 3 lira, hiçbir numarayı doğru bilmeyenler ise 2 lira ikramiye alacak. 2 kişiye 124’er bin lira
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle