19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 OCAK 2013 CUMARTESİ HABERLER CUMHURİYET SAYFA 5 Yalçın Akdoğan partisinin Öcalan ile görüşmelerde izleyeceği yol haritasının ipuçlarını verdi AKP çekilme bekliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı ve AKP Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, İmralı ile görüşmelerde yol haritasının ipuçlarını verdi. Akdoğan, Abdullah Öcalan’ın “silahı bırakın” çağrısı yapması ve örgüte söz geçirmesinin önemli bir sonuç olacağını, ilk adımın ise PKK’lilerin sınır ötesine çekilmesi olacağını belirtti. Akdoğan, Star gazetesindeki “Amaç nihai çözüm” başlıklı yazısında, BDP’lilerin ziyaretiyle hız kazanan İmralı görüşmelerini değerlendirirken, Kandil’in İmralı’dın gelen bir çağrıya nasıl karşılık vereceğini zamanın göstereceğini ifade etti. “örgüt içinde ‘tek yol silah’ diyen kanatların doğrudan Öcalan’a karşı tavır almak yerine dolaylı sabotajlar gerçekleştirme ihtimalinin her zaman için mümkün ? İmralı‘da yapılan görüşmelerde silahların susmasının hedeflenmesine karşın bunun yeterli olmayacağını, doğrudan nihai çözüme yönelik bir beklenti olduğunu dile getiren Akdoğan, yol haritasının ipuçlarını, “Öcalan, ‘silahı bırakın’ çağrısı yapar ve örgüte sözünü geçirebilirse önemli bir sonuç alınmış olur” diye ifade etti. olduğunu” belirten Akdoğan, PKK’nin bölgesel denklemden çıkmasını istemeyen ülke ve odakların da bu kanatları kullanmasının mümkün olabileceğini kaydetti. Akdoğan, Kandil’in nasıl bir tavır alacağı konusundaysa, “Ancak bir süredir devam eden sessizlik, Kandil’in açıktan bir karşı duruş sergilemeyeceğine dair bir ipucu olarak da yorumlanabilir” ifadelerini kullandı. Görüşmelerde silahların susmasının hedeflenmesine karşın bunun yeterli olmayacağını, dönemsel ka zanımlar beklenmediğini, doğrudan nihai çözüme yönelik bir beklenti olduğunu dile getiren Akdoğan, yol haritasının ipuçlarını, “Öcalan, ‘silahı bırakın’ çağrısı yapar ve örgüte sözünü geçirebilirse önemli bir sonuç alınmış olur. Diyaloğu anlamlı bir noktaya getirebilecek ilk adım ise terörist unsunrların sınır ötesine çekilmesi olabilir” diye ifade etti. Akdoğan, AKP MYK toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlarken de, “Temennimiz herkesin bu süreçte yapıcı rol oyna ması, pozitif katkı ermesi sürece” dedi. BDP’nin söylemini değiştirmesi sürecin bir aktörü olarak daha yapıcı bir rol oynaması gerektiğini söyleyen Akdoğan, “Burada karşılıklı olarak tahrik edici, gerilim üretici söylemlerden de kaçınmak lazım” diye konuştu. AKP Grup Başkanvekilli Nurettin Canikli de görüşmelerin şeffaf yürütülmesinden yana olduklarını söyleyerek, “Bütün herkesin gözü önünde, bütün milletimizin gözü önünde yürütülmesinin daha sağlıklı bir yöntem olduğunu düşünüyoruz” dedi. İmralı görüşmelerini değerlendiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da sorunun çok boyutlu olduğunu belirterek “Tabii uluslararası boyutta da sürdürülen, hem bölgesel hem küresel aktörlerle yürütülen çalışmalar mevcuttur” dedi. Hikâye Dinlemekten Bıktık... Barışa doğru atılan bir adım, ezilenlerin hakkının korunması, Türk olsun Kürt olsun bu coğrafyada yaşayan herkese eşit yurttaşlık hakkı tanınması... Tüm bunlar demokrasinin, cumhuriyetin, özgürlüklerin olmazsa olmaz koşuludur. Bu ülkede yaşayan insanlarımız gerçekten özgürlükleri demokratik toplumlarda olduğu gibi yaşayabiliyor mu? Öğrenci eylemlerini “terörist” yaftasıyla karalamaya çalışanlara; gazetecileri, bilim insanlarını zindanlarda çürütenlere soruyorum: “Gerçekten vicdanınız rahat mı?” ??? Sık sık değindiğim gibi barış bir umuttur, sevgidir, aşktır... Belki bugün güçlü olabilirsiniz! Sıradan yurttaş olduğunuzda, bu acıları yaşadığınızda sizin yanınızda olacak insanlar yine demokrasiye gönül verenler olacaktır. Bu ülkede güçlüler güçsüzleri ezer... Gün gelir ezenler hesap verir! Tüm adaletsizliklerin yaşandığı bir ülkede 700 üniversiteli, 80 gazeteci tutukluysa oturup düşünmemiz gerekmez mi? Demokratik bir hukuk devletinde insanlar özgürce yaşar! Gazeteci, yazar, sanatçı olmak muhalif olmaktır... Herkesin AKP’yi desteklemesi beklenemez... Geçen gün SkyTürk360 TV’de Müjdat Gezen, bu ülkenin ulusalcılarına, solcularına, muhafazakârlarına, milliyetçilerine güzel bir ders verdi. Müjdat Gezen, Hilmi Hacaloğlu’nun bir sorusunu şöyle yanıtladı: “Akan kanın durması için ölümü bile göze alır, dağa çıkar, PKK’nin silah bırakması için konuşurum, eğer beni çağırırlarsa...” Bu bir gerçek yurtsever duruşudur! ??? Türkiye’de sapla saman karıştırılıyor... Bu konuya bir kez daha değinmek istiyorum... Kenan Evren, 12 Eylül HALUK KOÇ: Görüşme süreci şeffaf olmalı ŞULE KÖKTÜRK CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, İmralıMİT görüşmelerinin içeriğine ilişkin ana muhalefet partisinin bilgilendirilmediğini belirterek görüşmeler konusunda bir önyargılarının olmadığını ancak görüşmelerin şeffaf olarak yürütülmesi gerektiğini söyledi. Gazetemizi ziyaret eden Haluk Koç, İmralı’yla yapılan görüşmelere ilişkin sorularımızı yanıtladı. Ana muhalefet partisinin, görüşmelerle ilgili medyaya yansıyan kadar bilgi sahibi olduğunu ifade eden Koç, “Sayın genel başkanımız da söyledi, koşulsuz silah bıraktırılma yönünde atılacak adımlara CHP olarak kapımızı kapatmıyoruz. Fakat ortada yürüyen bir pazarlık varsa bu konuda bir bilgimiz yok. Demokratik bir ülkede, muhalefet partilerinin süreçle ilgili bilgilendirilmesi gerekir” diye konuştu. “Biz görüşmüyoruz devlet görüşüyor” şek? CHP Genel lindeki sözlerin Başkan Yardımcısı boş sözler olduHaluk Koç, İmralı ğunu söyleyen Koç, “Açıktan görüşmelerine bir görüşme olilişkin “Olası bir duğu belli. Dealışverişin ne mek ki terörle olduğunu bizim de mücadele değil, müzakere edilihalkımızın da yor” dedi. bilmeye hakkı AKP iktidarının “Bu süreci biz vardır” dedi. yürütmüyoruz devlet yürütüyor” şeklindeki sözlerini de “Devletin kendileri olduğunu unutuyorlar” sözleriyle eleştiren Koç, pazarlık noktalarının ne olduğunu sordu. Koç, şunları söyledi: “Koşulsuz silah bırakma yönünde bir gelişme doğarsa buradan, bunu memnuniyetle karşılıyoruz ama daha sonraki sürecin mutlaka meşru siyaset zemininde, meşru siyasi aktörlerce milletin önünde şeffaf bir şekilde götürülmesinden yanayız. PKK de Başbakan da, yakın dönem kendi çıkarları için o süreci kullandıklarını görüyoruz. Başbakan Erdoğan 1112 Haziran seçimlerine giderken eylemsiz bir süreç yaratmak için o platformu kullandı. PKK’ye bakıyoruz. PKK de daha sonra kendi stratejisini geliştirmek, boyutlandırmak için o aşamayı kullandı. Şimdi böyle bir karşılıklı faydalanma var mı yok mu? Biz samimi olarak Türkiye’de akan kanın durmasını, Türkiye’deki bu kavganın bitmesini, bu kardeş kanının akmasının artık milleti üzmesinin önüne geçilmesini amaçladığımız için bu tezimizi öne sürüyoruz.” Ergin: 4. paketin Öcalan’la ilgisi yok Adalet Bakanı Sadullah Ergin, kapalı oturuma geçmeden önce de gazetecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin “Öcalan ile görüşmeler ile 4. yargı paketinin herhangi bir ilişkisi var mı” sorusuna Ergin, “4. yargı paketi AİHM’nin Türkiye aleyhine verdiği iptal kararlarının nedenlerini ortaya çıkan bir çalışmadır. Spesifik hadiselerden ayrı bir çalışmadır. 4. yargı paketi içinde bulunan maddeler önceden hazırlanmış ve Bakanlar Kurulu’na sunulmuştur. Onun için bu bağlamda değerlendirmek doğru değildir” yanıtını verdi. Ergin, paketin ne zaman çıkacağına ilişkin bir başka soruyu yanıtlarken de “Bakanlar Kurulu’nun çalışmasına bağlı…” demekle yetindi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 5. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı sunumun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. (Fotoğraf:AAHAKAN GÖKTEPE) Ergin’e ‘Anlatmakta güçlük çekiyoruz’ dediler Elçilerden ‘uzun tutukluluk’ eleştirisi BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Türkiye’nin yurtdışında görev yapan büyükelçileri, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e, Türkiye’deki uzun tutukluluk süreleri konusunda, “İmajımız haksız yere zedeleniyor” eleştirisi getirirlerken, “Uzun tutukluluk sürelerini anlatmakta zorluk çekiyoruz” değerlendirmesini ilettiler. Ergin, dün 5. Büyükelçiler Konferansı’nda Türkiye’deki yargı sisteminin içinde bulunduğu duruma ilişkin bir sunum yaptı. Ergin, Türkiye’nin özellikle insan hakları konusundaki durumunu Avrupa Konseyi’ndeki Türkiye’ye ilişkin veriler üzerinden anlattı. Sunumunda gösterdiği tabloda uzun tutukluluk süreleri en üst sırada yer alırken, Ergin sözlerine, “Avrupa Konseyi’nde durumumuz şahane değil. Durum vahim” diye başladı. Ancak oturumda Silivri’deki tutuklu milletvekilleri konusu gündeme gelmedi. Ergin, Türkiye’deki adalet sistemindeki aksaklıklarının giderilmesi için “Daha fazla hâkim ve savcı ol ması gerekir, sistemin hızlandırılması gerekir” görüşünü dile getirdi. Oturumda, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ihlal kararlarından ötürü şimdiye kadar 30 küsur milyon Avro ceza ödendiğini dile getiren Ergin, “Bari bunu ödemeden önlemini alalım” dedi. 4. Yargı Paketi için Bakanlar Kurulu’nda çalışmalar sürdüğünü de dile getiren Ergin, paketin en kısa zamanda çıkarılacağını söyledi ancak tarih vermekten kaçındı. Ergin’in sunumundan sonra söz alan büyükelçiler ise özellikle Türkiye’deki uzun tutukluluk süresi konusunu gündeme taşıdılar. Büyükelçiler, “İmajımız haksız yere zedeleniyor” eleştirisi getirirlerken, “Görev yaptığımız ülkelerde bunu anlatmakta zorluk çekiyoruz. Birçok iyi iş oluyor, Türkiye’nin imajını düzeltmek için bir şeyler yapıyoruz, sonra uzun tutukluluk süresi konusunda bir şey yaşanıyor ve Türkiye’nin imajı için yaptğımız bütün iyi işler boşa gidiyor” görüşünü dile getirdiler. Oturumda, PKK lideri Abdullah Öcalan ile başlatılan görüşme süreci gündeme gelmedi. darbesini yapıp emekçileri, gençleri, aydınları, yazarları, bilim insanlarını zindanlara atarken, Türkiye’nin dört bir yanına Atatürk heykelleri dikiyordu. Atatürkçülükle kör milliyetçilik bıçak sırtı gibidir... Belli bir kültürel ve siyasal altyapınız yoksa, kendinizi kan dolu kuyuda bulursunuz. Şimdilerde kimi faşolar, ulusalcılık maskesiyle dolaşıyorlar sağda solda. Her önüne gelene bir yafta yapıştırıyorlar. AKP’den kemik kapamadıkları için şimdilerde “ulusalcılık” taslayan bu eski kulağı kesik faşolara köşelerini açanlara sesleniyorum: “Bu maskaraların gerçek yüzünü görmüyor musunuz?” ??? Bu ülkede ezilenler için adalet istiyorum... Demokrasi! Barış! Kardeşlik! Türk ve Kürt... Tüm ezilenler için... Ne Türk ne de Kürt milliyetçiliği... Bu coğrafya kültürün, tarihin, uygarlığın beşiğidir... Etnik ayrımcılığa, din sömürüsüne karşıyım... Mezhepçilikle bir yere varılamayacağını söylüyorum. Tüm faili meçhul cinayetlerin aydınlanması, Sivas katliamının aydınlanması... Uludere... Ankara Kızılay... Rahip Santoro, Malatya Zirve Yayınevi katliamı, Hrant Dink, Hablemitoğlu cinayetleri... O eli kanlı derin güçler! AKP iktidarı “derin devletin” sürdüğünü söylerken ne yapıyor söyler misiniz? Parasız eğitim isteyen üniversiteli öğrencileri tutukluyor, Ergenekon, KCK, Odatv davalarıyla oyalanıyor. Balyoz tamam! Sırada ne var? 28 Şubat! Derin güçler ne olacak? ??? Derin devletin kollarını ortaya çıkarmak bu denli güç mü? Toplumun düşleri var, umutları! O umutlar “Üç çocuk yapın” ya da “Dindar nesil yetiştirelim” demekle olmuyor. Artık kimseyi “Darbe geliyor” diye, “Dışarıda öcü var” diye korkutamazsınız. Askeri vesayet bitti, sivil vesayet başladı. Artık hikâye dinlemekten bıktık! Fotoğraf: AAMUSTAFA ÖZTARTAN ‘Amaç silah bıraktırmak’ Öcalan ile görüşmelere ilişkin olarak BDP’nin ‘Devlet de silah bıraksın’ istemine tepki gösteren Çelik, ‘Bu görüş temelsiz’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrasında açıklama yapan Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik, İmralı görüşmelerine ilişkin, “Tek amaç terör örgütünde silah bıraktırmaktır” dedi. Çelik, BDP’nin “Devlet de silah bıraksın” ifadelerini değerlendirirken “ Temelsiz bir görüştür. Hiç yangın olmasa da itfaiye teşkilatı vardır ve daima teyakkuzdadır. Terörist silah bıraktığında sonra devlet de silah bırakacak mı sorusunu dünyanın neresinde sorarsanız sorun abesle iştigal etmeyin cevabını alırsınız” ifadelerini kullandı. AKP MYK toplantısı dün gerçekleştirildi. Toplantı sonrasında açıklama yapan Çelik, amacın silah bıraktırmak olduğunu belirtirken “Büyük problemler hokus pokus yöntemiyle böyle değnek tu, boyacı küpüne batırmakla bitmez” dedi. Çelik şunları söyledi: “Siyaset kurumu bu işte muhataptır. CHP de BDP de muhataptır. Çözüme katkı sunmak isterse BDP’ye eyvallah deriz. BDP silahlı örgütün vesayetinden kurtulabilirse barışa katkıda bulunabilir. Başbakan ve hükümet bu sorunu çözmek için taşın altına elini değil, gövdesini koymuştur. BDP’liler ‘Başbakan isterse bu sorunu çözebilir’ diyor. Başbakan HeMan değil”. Açıklamasında 28 Şubat soruşturmasına değinen Çelik, “28 Şubat askerlerin kotardığı postmodern darbedir. Bal gibi darbedir” dedi. Çelik, Karadayı’nın soruşturma kapsamında serbest kalmasını “Serbest bırakılmış olması bu işten muaf olduğu anlamına falan gelmez. Beraat falan etmemiştir. 28 Şubat askerlerle sınırlı değildi. STK’ler, medya, üniversiteler de vardı” dedi. Türkiye’den cuma namazı manzaraları Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyesi Bakir İzzetbegoviç ile cuma namazını resmi programına alarak Çankaya Köşkü’nde bulunan Muhafız Alayı Camisi’ne gitti. Cuma namazını burada kılan Gül ve İzzetbegoviç namaz sonrasında askerlerle bir süre sohbet etti. Gül ve İzzetbegoviç daha sonra camiden ayrıldı. Erzurum’da İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’na Başkanlık eden Vali Sebahattin Öztürk, kente yapılan yatırımların konuşulacağı toplantıyı Cuma vakti olduğunu belirterek 25 dakikada bitirdi. Öztürk, 2012 yılı içinde bin 78 projeden 531’inin tamamlandığını anlattı. Vali Öztürk, daha sonra kurum müdürlerini sırayla kürsüye çağırdı. Vali Öztürk bu sırada, “Şimdi değerli arkadaşlar bugün cuma biliyorsunuz. Cumaya yetiştirmeye çalışıyoruz. Onun için acele ediyoruz” dedi. Hızlı bir şekilde konuşmalarını yapan ve faaliyetlerini anlatan kurum müdürlerinden bazıları koşar adımlarla kürsüye gelerek aynı şekilde yerlerini gitti. Toplantı 25 dakikada bitti. ‘28 Şubat bal gibi darbe’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle