28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 14 KÜLTÜR CUMHURİYET 5 OCAK 2013 CUMARTESİ [email protected] Besteci Stéphane Blet, ‘Uluslararası Piyano Yarışması Istanbul Orchestra’Sion’un jüri başkanı ‘Müzik paylaşmak için’ ? İlk kez 20 yıl önce Türkiye’ye gelen Blet, ney ve kanunun sesine hayran dönüyor ülkesi Fransa’ya. Şimdi Türkiye için bestelediği 15 rapsodide imzası var. Yarışma içinse “Müziğin paylaşıldığı bir köprü olacak” diyor. mosfer… Konserden sonra gittiğimiz restoranda ise ney ve kanun çalıyorlardı. Ertesi gün yine gittim dinlemeye, müzisyenlere notaları sorduğumdaysa “Nota yok biz dededen, babadan öğrendik” dediler. Duyduğum melodileri unutmamaya çalıştım. Paris’e döndüm ve piyano için Dede Efendi’den, sufi müzikten etkilenen, İstanbul, Osmanlı gibi temaları bulunan 12 Türk Rapsodisi’ni besteledim. Şimdi bu sayı 15 oldu. Konsevatuvar ve konserlerde çalınıyor. Ben de sık sık çalıyorum. En son Albert Long Hall’de 4. rapsodi “İstanbul”u çaldım. Konser vermek için gittiğiniz başka ülkeler için de rapsodi yazdınız mı peki? Sadece Türkiye için besteler yaptım. Son bestelediğim rapsodilerden birinin adı “Mevlana”. Ayla Erduran için de bir sonat besteledim. Birlikte çalacağız. Belki bir gün piyano, kanun ve ney için de bir beste yapacağım. Gelelim Dame de Sion’un piyano yarışmasına... Fikir nasıl doğdu? Çok önemli besteci ve icracıları olan Türkiye’de uluslararası, sürekliliği olan bir yarışmanın olmaması bizi şaşırttı. NDS’nin müdürü Yann de Lansalut iki yıl süren bir ön çalışma başlattı. NDS, Edebiyat Ödülü gibi bu yarışmayla da lisenin Türkiye ile Fransa arasındaki köprü olma isteğini uluslararası bir boyuta taşımak istiyor. Jüri başkanı olmaktan çok mutlu olduğum bu yarışma, hem gençlerin önlerinde kariyerleri için kapılar açacak hem de uluslararası müziğin paylaşıldığı bir köprü olacak. Katılım konusunda beklentileriniz neler? Yarışma düzenlemek çok zor ve detaylı bir çalışma gerektiriyor. Ancak NDS bunu üstlenecek bir sanat eğitimi misyonuna sahip, her iki ülkeden güçlü partnerler de var. Dünyanın her yerinden 80 civarında katılım bekliyoruz. Finalistlere sadece para ödülü sunulmayacak, kariyerleri için Türkiye ve yurtdışında konser, ayrıca kayıt imkânı da sunulacak. Yarışmanın belirleyici koşulları neler? Öncelikle yarışmada çok önemli bir Türk bestecisi olan Ulvi Cemal Erkin’den bir parça çalınmasını şart koşuyoruz. Yarışmacıların maksimum 1015 dakikalık bir video kaydı yollamalarını isteyeceğiz. Final konseri orkestra ile olmayacak. Salon farklı eserler duysun, hep aynı konçertoları dinlemesin istiyoruz. Yaş sınırı da olmayacak, iyi çalan kazansın. Notlar... En Çok Satan Yazarlar İşte bir liste... 20. yüzyılda ABD’de kitapları en çok satan yazarların listesi. Romanöykü dalında “yılın en çok satan kitabı” listesine göz atarsak, bu açıdan en başarılı yazarın Winston Churchill olduğunu görüyoruz. Churchill, 19011913 yılları arasında beş ayrı kitapla listenin tepesine kurulmuş. Onu dörder kitapla James A. Michener ile Stephen King izliyor. Listeye üç kere giren yazar yok. İkişer kere yer alan yazarlar ise Booth Tarkington, Zane Grey, Sinclair Lewis, Lloyd C. Douglas, Tom Clancy... Pearl S. Buck, Harvey Allen ve Margaret Mitchell birer kitapla, sırasıyla Sarı Esirler (The Good Earth), Anthony Adverse ve Rüzgâr Gibi Geçti’yle (Gone With the Wind) listede üst üste ikişer yıl tepede yer almışlar. “Peki, ya çağdaş Amerikan edebiyatının önemli sanatçıları?” diyeceksiniz. O yazarlardan sadece John Steinbeck, 1939’da Gazap Üzümleri’yle (The Grapes of Wrath) listede bir kere yer alabilmiş. Ama şu var: Bir zamanlar listenin tepesine kurulan Owen Wister’ı, Mary Augusta Ward’u, John Jeffery Farnol’u bugün kimse okumuyor, kimse hatırlamıyor. Ama listeye hiç girememiş bir Hemingway, bir Faulkner her yıl yeni baskılarla genç okurlar kazanıyor. ??? Bazı şiirler, başka dile çevrilince pek bir şey yitirmiyor. Ama bazı şiirler de var ki, ancak yazıldığı dilde anlam kazanıyor. Sözgelimi, Cahit Külebi’nin şiirleri. En sevdiğim sanatçılardan biri olan Külebi’nin Hikâye’sini düşünün. “Senin dudakların pembe / Ellerin beyaz / Al tut ellerimi bebek / Tut biraz”... Hadi, İngilizceye çevirin bakalım: “Your lips are pink / Your hands are white...” Şiirle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir ortaokul öğrencisinin yazabileceği dizelere dönüşüyor hemen. Bu “sözgelimi örnek”i yaşadım. Külebi’yle birlikte bir uluslararası şiir toplantısındaydık. Hikâye’si İngilizceye çevrilmişti. Bir Amerikalı geldi yanıma. Külebi’yi göstererek “Doğru söyle, gerçekten iyi şair mi?” dedi. Külebi’yi anlaması için Türk şiirini, Türk şiirinin geleneğini, Türkçeyi bilmesi gerektiğini söyledim. Türkçe bilmesi de yetmiyordu aslında. Bu dilin tadını alabilecek bir düzeye ulaşması da gerekiyordu. Kim bilir, belki de Anadolu’da yaşaması gerekiyordu. Neruda’yı bütün dünya okuyor, seviyor. Ama Latin Amerikalısı, Akdenizlisi başka türlü seviyor. İngilizcede değişik bir şair oluyor Neruda. Okyanusun İhtiyar Kadınları, Deniz Kenarındaki Kadınlar’a dönüşüyor. Anglosakson şiir geleneğine göre çevriliyor çünkü. Bu yüzden, “anlatılan”ın öne çıktığı politik şiirleri daha kolay benimseniyor. Lorca’da, Alberti’de olduğu gibi. ??? Bizim çocukluğumuzda berber, “berber”di. Erkeklerin saçlarını, sakallarını keserdi. Kadınların saçlarını kesen, boyayan, “altı ay garantili ondüle” yapan berberler de vardı. Onlara da “kadın berberi” denirdi. Zamanla, “kadın berberi”, “kuaför” oldu. “Berber” ile “kuaför”... Derken “berber” de ortadan yok oldu. Şimdi Anadolu’nun küçük kasabalarındaki berberler bile “erkek kuaförü”. “Berberkadın berberi”nden “kuaförerkek kuaförü”ne... Ülkemizdeki kültür değişiminin özeti... ZEYNEP ALTAY Fransız besteci, piyanist Stéphane Blet, Notre Dame de Sion (NDS) Fransız Lisesi’nin öncülüğünde ilki 2013’te gerçekleştirilecek “Uluslararası Piyano Yarışması Istanbul Orchestra’Sion”un da jüri başkanı. Şimdiye kadar Philips, Forlane, AXes, G:Recordings gibi şirketlerin imzası altında pek çok stüdyo kaydı bulunan Blet’nin piyano, keman, büyük orkestra için yazdığı 300’den fazla eseri yayımlandı. Blet’nin aralarında Dede Efendi’nin de bulunduğu eski bestekârları ve temaları ele alarak yazdığı eserleri de bulunuyor. Önce Türkiye ve Türk müziği ile ilişkinizi öğrensek... Türk müziğinden esinlenerek yaptığınız rapsodiler olduğunu biliyoruz. Türkiye’ye ilk kez 20 yıl önce, 1992 yılında bir konser vermek için gelmiştim. İlk görüşte İstanbul’a âşık olmuştum. Boğaz, mimari, at Şiir, Çevrilince... Kararın sektörü desteklemek için yayıncı kuruluşların isteği doğrultusunda alındığı açıklandı Bakanlık yayıncılıktan çekildi BAKAN ÖMER DİNÇER SELDA GÜNEYSU ? Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Prof. Dr. Onur Bilge Kula bu kararı, “Yayıncı kuruluşlar bakanlığın kitap yayını yapmasını istemiyor” sözleriyle açıkladı. Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal ise “Devlet kendi olanaklarıyla özel yayıncılara rakip olmak yerine yayıncılık sektörünü desteklemeli” dedi. ANKARA Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cemal Süreyya, Evliya Çelebi, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Rıfat Ilgaz, Ziya Gökalp, Nâzım Hikmet gibi pek çok yazar, şair ve ressama dair bugüne değin binlerce kitap yayımlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı, bundan böyle yayıncılık sektöründe yer almayacak, kitap basmayacak. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Prof. Onur Bilge Kula, “Çünkü yayıncı kuruluşlar bakanlığın kitap yayını yapmasını istemiyor” dedi. Kula, bakanlığın bugüne değin özellikle Anadolu Türk kültürü, estetik tarih, edebiyat tarihi ve Türk edebiyatında öne çıkmış yazar ve şairlere ilişkin “armağan” nitelikli kitaplar yayımladığını belirterek “2013’ten itibaren artık hiç kitap yayımlamayacağız çünkü yayıncı kuruluşlar ‘Kültür ve Turizm Bakanlığı yayın yapmasın. Sadece bizim yayıncılığımızı desteklesin, önümüzü açsın’ diyorlar. Bu kuruluşların arasında, Türkiye Yayıncılar Birliği, Basın Yayın Birliği gibi kurum ve kuruluşlar da var. Yani görüş farkı olmaksızın tüm yayın kuruluşları bakanlığın yayın yapmaması konusunda ısrarlı” dedi. Bakanlığın yayın kuruluşlarını bundan sonraki dönemde ulusal ve uluslararası alanda düzenlenecek kitap fuarları aracılığı ile destekleyeceğini belirten Kula, şöyle konuştu: “Biz bakanlık olarak, 13 tane yurtdışı kitap fuarına katılıyoruz. Buraya da mümkün olduğunda yayıncı kuruluşların temsilcilerini, yazarlarımızı ve edebiyat eleştirmenlerimizi, telif ajanslarını davet ediyoruz. Telif ajanslarını özellikle Türkiye’de üretilen kitapların yurtdışında satılmasının aracı olarak görüyoruz. Biz böylece yayıncılarımızı ve edebiyatçılarımızı hem onların kendilerini yurtdışındaki denklikleriyle karşılaştırmak ve hem de bir ön değerlendirme yapmalarını sağlamak istiyoruz. Türkiye’de 3 bin 700’e yakın özel yayıncı var. Kimisi bir kitap basıyor, kimisi 5, kimisi 500.” Kula, “Belki bundan sonra bazı ünlü edebiyatçılarımızın 50., 100. ölüm yıldönümü gibi nedenlerle bakanlıkça kitaplar yapılabilir ancak prensip olarak kararımız kesin” dedi. ‘Yasak yok’ SAVAŞ KÜRKLÜ Bigelow, yanlış bilgilendirmekle suçlanıyor Bin Ladin filmine CIA tepkisi Kültür Servisi Amerikan Merkezi İstihbarat Servisi’nin (CIA) bazı üyeleri El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in yakalanma sürecini anlatan, Kathryn Bigelow imzalı “Zero Dark Thirty” filmine tepkili. Kathryn Bigelow, Oscar’ın da favorisi olan filminde, El Kaide liderinin saklandığı yerin işkence sayesinde tespit edildiği imasında bulunmakla suçlanıyor. Filmi piyasaya süren Sony Pictures Entertainment şirketine bir mektup yazarak itirazlarını dile getiren senatörler, “Film, gözaltına alınan kişilere Bin Ladin’in yerini öğrenmek için işkence yapıldığını ima ediyor. Biz CIA kayıtlarına baktık ve böyle bir şey olmadığını biliyoruz” dedi. “Yapımcıların CIA tarafından yanlış bilgilendirildiği” tepkisine karşılık, Bigelow ve filmin senaristi Mark Boal ise Bin Ladin’in yakalanması için yürütülen operasyonda hiçbir yöntemin tek başına öne çıkmadığını söylüyor. Daha önce “The Hurt Locker/ Ölümcül Tuzak” filmi ile Oscar kazanan Bigelow, gösterime yeni giren filmiyle dört dalda Altın Küre adayı. Bigelow “Zero Dark Thirty” filmiyle daha önce de ABD’deki başkanlık seçimleri öncesinde Barack Obama’nın propagandasını yapmakla suçlanmış, bunun üzerine filmin gösterimi seçim sonrasına ertelenmişti. destek olmalı’ Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal de Bakan Ertuğrul Günay’ın döneminden bu yana bakanlığın yayınlarını azalttığını kaydederek “Devlet kendi olanaklarıyla özel yayıncılara rakip olmak yerine yayıncılık sektörünü desteklemeli” dedi. Celal şöyle konuştu: “Türkiye’de iki büyük yayıncı var. Birisi MEB, diğeri de Kültür ve Turizm Bakanlığı. Kültür Bakanlığı bizim bu yöndeki görüşlerimizi olumlu buldu. Bakanlık bundan önce her türlü kitabı yayımlıyordu, son yıllarda ise prestij kitapları yayımlamaya başlamışlardı. Bunun da gerekçesi, ‘Özel yayıncılar yapamıyor, biz daha iyisini yaparız’dı. Bakanlık yayınlarını azaltma sebebi odur. Ancak esas sorun Milli Eğitim Bakanlığı’nda, çünkü Türkiye’de diyelim 450 milyon kitap basılıyorsa, bunun yarısını Milli Eğitim Bakanlığı basıyor ya da bastırıyor.” ‘Devlet ADANA “Şeker Portakalı” ile “Fareler ve İnsanlar” kitaplarının “sakıncalı” bulunmasını değerlendiren Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, “Talim Terbiye Kurulu’ndaki değişiklikten sonra olması anlamlı. Tam bu süreçte, sansürle ilgili dedikoduların yapılması MEB’in bunun üzerinden yıpratılmaya çalışılması sizce tesadüf mü?” dedi. Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’u ziyaret eden Dinçer, şu değerlendirmede bulundu: “Kitaplarımızla ilgili bakanlığımızın yaptığı herhangi bir işlem yoktur. Bakanlığımız bir taraftan Fareler ve İnsanlar’ı 100 Temel Eser arasında gösterecek, eliyle dağıtacak, öbür taraftan da farklı bir işlem yapacak. Mantıklı mı?” Kültür Değişiminin Özeti 16. Mevlüt Kaplan Ödülleri Şaşırtan yanıt Ekinfen Okulları’nı ziyaret eden Dinçer, çocuklara “Yeni kılık kıyafet uygulaması iyi oldu mu sizce” diye sordu. Öğrencilerin hep bir ağızdan “Hayır” yanıtına şaşıran Dinçer, programına devam etti. ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de Özgür Eğitim Yayınları’nın düzenlediği “16. Mevlüt Kaplan Edebiyat Ödülleri” sonuçlandı. “812 Yaş Arası Çocuk Şiirleri” konulu yarışmada birincilik ödülü “Kuşları Dökülmesin Ağaçların” adlı şiir dosyasıyla Aysel Ekiz’e, ikincilik ödülü “Pireler Berber” şiir kitabıyla Cem Seyhun Ünbay’a, üçüncülük ödülü de “İlknur Büyümek İstemiyor” kitabıyla Atila Er’e verildi. 55 KİTABIN YASAĞI KALKTI, 12 KİTAP VE 1 GAZETE İÇİN KARAR BUGÜN Kitaplar artık özgür ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) On yıllardır haklarında yasak kararı bulunan onlarca kitap, dergi ve gazete bugün itibarıyla özgürlüğüne kavuştu. Özgürlüğüne kavuşan 55 kitap arasında Karl Marx ve Friedrich Engels’in Komünist Manifesto’su da yer alıyor. Terör suçlarına bakan Ankara Savcılığı, Emniyet’in yasak kararının sürmesini istediği 67 kitabın 55’ine yasak istemedi. Savcılık buna karşın Abdullah Öcalan’ın 3 kitabı ile şeriatçı Hizbut Tahrir örgütünün kitaplarının da arasında bulunduğu 12 kitap ile Atılım gazetesinin yasağının sürmesi için mahkemeye başvurdu. TMK 10. maddesiyle görevli savcı Yıldırım Bayyurt, Emniyet’ten yasağın sürmesi istenen 67 kitap, 16 gazete ve dergi hakkında bilgi istedi. Gelen bilgilerin ardından savcı Bayyurt, aralarında 12 kitap ve Atılım gazetesinin bir sayısının yasağının sürmesini istedi. Söz konusu kitapların, “terör örgütü propagandası yaptığı” savunuldu. Savcının, yasak istemini, TMK’nin 10. maddesiyle görevli 3 No’lu hâkim Halil İbrahim Kütük’ün değerlendirdiği öğrenildi. Hâkimlik, yasal sürenin son günü olan bugün karar vermek zorunda. Yasağı kalkan 55 kitap arasında Komünist Manifesto, Mahir Çayan’ın Toplu Yazılar, Mustafa Düzgün’ün Dersim Türküleri, İsmail Beşikçi’nin Tunceli Kanunu ve Dersim Jenosidi, Zihni Açba’nın Mamak Zulüm Kalesi ile TİİKP Davası Savunma, Yalanları Parçalayan Ulucanlar Katliamı, Yaşasın Çorum Silahlı Antifaşist Halk Direnişi, Haklar ve Özgürlükler Cephesi Halk Anayasası Taslağı da bulunuyor. Manifesto yasağı kalktı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle