19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 OCAK 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Banka kârları düşecek Kuruluş, bankaların görünümünü durağan olarak değerlendirirken, geleceğe ilişkin yorumlarında yavaşlayan büyüme, artan rekabet ve provizyon ve maliyetlerinin kârları azaltacağı ifadelerine yer verdi. Ekonomi Servisi Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Türk bankacılık sisteminin görünümünün “durağan” olarak kaldığını açıklarken ılımlı ekonomik büyüme ve ülkenin güçlenen mali durumunun görünümü desteklediğini belirtti. Moody’s tarafından dün yayımlanan Bankacılık Sistemi Görünümü başlıklı raporda, “Türkiye’nin artan mali gücü, Avro bölgesi krizi kaynaklı aşağı yönlü risklere rağmen, bankaların faaliyetleri için destekleyici bir ortam yaratıyor” denilirken bankaların net kâr marjında ve fonlama profillerinde bozulma olabileceğine dikkat çekildi. Bankaların kredilerindeki büyümenin bu yıl yüzde 1215 aralığına gerilemesini bekleyen Moody’s, kredilerin mevduattan hızlı artması nedeniyle bankaların sağlam fonlama profilinin güç kaybedebileceğini belirtti. BDDK verilerine göre bankaların verdikleri krediler 2012’de yüzde 16.2 artmıştı. Net kâr marjının gelecek 1218 ayda azalacağını öngören Moody’s, “Yavaşlayan büyüme, artan rekabet ve provizyon maliyetleri nedeniyle net kâr marjının azalması bekleniyor... (Bankacılık) sisteminin Moody’s, net kâr marjlarında ve fonlama profillerinde bozulma olabileceğine dikkat çekti uzun vadede baş etmesi gereken başlıca sorun artan rekabet ve kâr baskıları altında risk disipliMoody’s’in Türk bankacılık nin korunması” dedi. sisteminin görünümünün ‘durağan’ Türkiye’nin geçen olmaya devam ettiğine yönelik yıl yüzde 3 büyüdüaçıklamasının ardından İMKB bankalar ğünü tahmin eden endeksi geriledi. kuruluş, gayrı saGüne yüzde 0.21’lik yükselişle başlayan fi yurtiçi hasılanın İMKB 100 endeksi ilk seansta bankalara bu yıl 3.8’e yükgelen satışlarla yüzde 0.12 gerileyerek seleceğini öngö86.239 seviyesinden kapandı. Moody’s’in dün yayımladığı raporda Türk bankacılık rüyor. sisteminin görünümünün ‘durağan’ olmaya Moody’s devam ettiğine yönelik açıklamasının yanı Türkiye’yi “posıra Davos’ta konuşan Başçı’nın özellikle zitif” görünüm ve yüzde 15 kredi büyüklüğünü hedef olarak Ba1 kredi notuyla göstermesi bankalara satış getirdi. Bankacılık derecelendiriyor. endeksi yüzde 0.29 oranında geriledi. 24 Ocak: Neoliberal ‘YıkYap’ta 32 Yıl... Banka hisseleri düştü 24 Ocak, herhangi bir takvim yaprağı de Kadına kötü haber Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, kadınlarda doğum izninin 6 aya çıkarılmasına sıcak bakmıyor MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 4 ay olan doğum izninin 6 aya çıkarılmasına “işverenlerin kadınları işe almayacağı” gerekçesiyle sıcak bakmıyor. Bakanlık doğum izninin artması durumunda kadın istihdamının da düşeceğine dikkat çekiyor. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seyhan Erdoğdu, ebeveyn izninin artırılması ve aileye nitelikli, kamusal çocuk bakım hizmeti sağlanması gerektiğini vurguladı. Kadın istihdamının artırılması gerektiğini belirten Çelik, “İşgücüne katılım yüzde 30.7’lerde. Bunu yükseltelim. Yükseltebilmek için piyasanın alıcı olması lazım. Ancak kadın istihdamının artmasını engelleyici bir tablo ortaya çıkacaksa bence orada dikkatli davranmak gerekiyor diye düşünüyorum... İşverenler çalışmamayı tercih ederler diye bir endişe var bende” dedi. Erdoğdu, “Kadın istihdamını artırmak istiyorsak tartışılması gereken, doğru olan ebeveyn izninin uzatılması ve aileye nitelikli sosyal çocuk bakım hizmetlerinin, zorunlu eğitim öncesi bütün hizmetlerin sağlanması. Türkiye’de kamusal çocuk bakım hizmetleri hemen hemen hiç yok. Son derece yetersiz” dedi. Serpil Timuray, sürdürülebilir ekonomi için iki unsura dikkat çekti: Teknolojiyi daha fazla kullanmak ve kadının güçlendirilmesi. Timuray: Ekonomik büyüme cinsiyet eşitliğinden geçer Ekonomi Servisi KAGİDER’in düzenlediği kahvaltı toplantılarının ocak ayı etkinliğine katılan Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray, “İletişim Teknolojileri ve Kadının Ekonomik Güçlenmesi” başlıklı sunumunda mobil teknolojilerin kullanımındaki artışın ülke kalkınmasıyla doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı. Türkiye’de kadın girişimciliğini artırmak ve kadınların istihdamına katkı sağlamak amacıyla çalışmalar yapan KAGİDER, ocak etkinliğini dün Timuray’ın katılımıyla yaptı. Toplantının açılışında konuşan KAGİDER Başkanı Dr. Gülden Türktan, Türkiye ekonomisinin geldiği noktada hedeflerine ulaşması için aşması gereken üç konu olduğuna dikkat çekti. Türktan söz konusu konuları; istihdam piyasasındaki sorunları çözmek, yani genel olarak istihdamı artırmak ama özellikle kadın istihdamını yükseltmek; eğitim alanında sistemik bir değişime gitmek, eleştirel ve yaratıcı düşünmeyi desteklemek ve küresel eğilimlere daha yakından entegre olmak biçiminde sıraladı. Timuray da toplantıda Vodefone’un KAGİDER’le ortaklaşa yürüttüğü “Teknolojide Kadın Hareketi” programı hakkında da bilgi vererek “Teknolojik İş Fikri” yarışmasının sonuçlarının 8 Mart’ta açıklanacağını duyurdu. ‘Türkiye’nin 1 No’lu dostu Kürt yönetimi’ Ekonomi Servisi Türkiye ile Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi arasındaki ilişkiler giderek sıkılaşırken Irak merkezi yönetimi de daha önce güçlük çıkardığı büyük petrol şirketleri ile yeniden yakınlaşarak denge arıyor. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’la karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesini görüşen, ardından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ü ziyaret eden ve görüşmeleri “Türkçe” yapan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Sanayi ve Ticaret Bakanı Sinan Çelebi, “Biz de her konuda Türkiye’yi örnek alıyoruz. Türkiye’deki OSB’leri inceliyor, TOKİ benzeri bir kurumu ülkemize kazandırmak istiyoruz. Bölgede bizi 1 numaralı dost kabul edin” dedi. İki taraf arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için daha önce merkezi hükümet ile mutabakata varılan Ovaköy ve Şinova’da iki ayrı gümrük kapısı açılması ve Habur’a 3. köprü inşaası konusunda Bağdat bir türlü onay vermiyor. Buna karşılık merkezi yönetim yeni dengeler arıyor. Reuters’da yer alan bir habere göre Exxon Mobil CEO’su Rex Tillerson, ülkenin güneyindeki Batı Kurna 1 sahasında “daha önce durdurulan faaliyetlerine devam etmek için” önceki gün Irak Başbakanı Nuri el Maliki ile görüştü. Bu saha 50 milyar dolarlık rezerve sahip ve Exxon’un Kuzey Irak’taki tüm projelerinden büyük. Olayın bir başka boyutu da Exxon CEO’sunun Irak’a gitmeden önce Davos’a uğrayıp Mesud Barzani ile görüşmesi. Güler Sabancı Siemens yönetiminde Ekonomi Servisi Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Siemens AG genel kurul toplantısında şirketin yönetim kurulu üyesi olarak seçildi. Genel Kurul’da Sabancı yaklaşık yüzde 98 gibi bir oranda oy aldı. Sabancı konuyla ilgili, “Siemens AG gibi köklü bir kurumdan davet almak ve seçilmek gurur verici ve ilave bir sorumluluktur. Özellikle kurumsal yönetim açısından böylesine kuvvetli bir yapı içinde yer almanın, şahsım ve topluluğum adına kazanım olacağına inanıyorum” dedi. Çerkezoğlu’nun kolunu morarttılar MUSTAFA ÇAKIR ANKARA DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (DevSağlıkİş) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun önceki gün polis tarafından gözaltına alınması sırasında kolu zedelendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde önceki gün yaptıkları eylemde gözaltına alınan arasında Çerkezoğlu’nun da bulunduğu 27 kişi aynı gün akşam saatlerinde serbest bırakıldı. Çerkezoğlu, “Polisin çok sert müdahalesi oldu. Sabah kolum morardı ve şişti. Kırık olmayabilir ama travma var. Sargıya aldılar. Gerekli girişimde bulunacağız” dedi. İcralık madenci atılmayacak Ekonomi Servisi Madenlerde yaşanan kazaların en önemli sebeplerinden biri olarak maden işçilerinin borçlu olmasını gösteren ve bu işçilerin işten çıkarılmasını isteyen Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) yanlışından geri döndü. TTK, ücretleri üzerindeki hacizleri 1 yıl içinde kaldırmayan maden işçilerinin iş akitlerinin sonlandırılacağı yönündeki 9 Ocak tarihli genelgeyi kaldırdı. Yıllık Aylık Kredi Aylık Dosya Sigorta Aylık Kredi Toplam Toplam Vadesi Faiz Masrafı Masrafı Taksit Tutarı Maliyet Maliyet (Ay) Oranı /Komisyon (Yıllık) Tutarı Oranı Oranı 5.000 TL 60 %1,09 0 TL 42 TL 121 TL %1,34 %16,08 ğil. 24 Ocak 1980 ve onun tamamlayıcısı 12 Eylül 1980 ile başlayan 32 yıllık bir serüvenin sembolünden söz ediyoruz. Kapitalizmle tanışıklığımızın başlangıcını 1850’ler olarak alırsak, yaşanmış 150160 yıllık çarpık çurpuk, güdümlü kapitalizm geçmişimizin, demek ki, beşte birine 24 Ocak zihniyeti damgasını vurmuş ve bakalım daha ne kadar vuracak... Bu zihniyeti ve dönemi, “neoliberalizm” olarak adlandırıyoruz. 24 Ocak’80 sonrası 32 yılın kendi içinde de alt dönemleri var ve AKP rejimi bu serüvenin son 10 yıllık icraatçısı ya da bayrak yarışçısı... Bir başka deyişle, AKP rejimi, bazılarının sandığı gibi ‘milli görüş ve lideri Erbakan’ın değil, 24 Ocak’ın mimarı ÖzalEvren ikilisinin mirasçısı. Aralarında bir devamlılık var. 24 Ocak ’80, kendinden önceki 30 yıla ait sermaye birikimi rejiminin tıkanması sonucu, inşa edilen yeni birikim rejiminin adı. Tıkanma, aslında dünya kapitalizminin tümüne ait ve onu aşmak için bulunan ‘neoliberalizm’ seçeneği de ‘küresel’. İç pazara dayalı, devlet kontrollü Keynesçi birikimin ömrünü doldurması üzerine, icat edilen küreselleşmeci, özelleştirmeci, piyasacı neoliberal birikim rejimi, kendisine uygun dünya işbölümleri, yeni emeksermaye güç dengesi, hâkim sermayeler arası güç değişimleri ile inşa edildi... HHH 24 Ocak 1980 ile başlatılan ‘yıkyap’ ya da yeni inşa ise, bugün AKP rejimiyle sürdürülüyor. 1980’de, özellikle IMFDünya Bankası yönlendirmesiyle ‘dönüşüm’ü başlatılan süreçler şunlardı; a) Sermayeemek güç dengesi, b)Kamuözel güç dengesi, c)Kırkent dönüşümü, d)Yereluluslararası pazar değişimi, e) Yerelküresel sermaye güç dengesi, f) Çokkültürlülükkimliklilikten tekçiliğe... 1980’den bu yana farklı hükümetler dümene geçse de, ana rota değişmedi, değişmiyor ve bugün de 1980’de başlatılan bu süreçlerin inşası sürüyor. Emek karşısında sermaye sınıfının hâkimiyetinin sağlanması, bu süreçlerden en erken tamamlananı oldu. 12 Eylül’ün kanlı icraatı bu etabı kestirmeden halletti. Kapatılan DİSK, sindirilen yönetim kadrosu, askıya alınan sendikal faaliyet ve 1982 Anayasası ile örgütlenmeye, grev ve sendikal haklara geçirilen boyunduruk, 12 Eylül takipçilerine bırakılan en büyük kolaylık oldu. Bundan sonraki süreçler 30 yıla yayıldı, daha çok, hâkim sınıf çekişmesine bağlı olarak, bazen hızlandı bazen tavsadı. Kırlara, özellikle Dünya Bankası telkinleriyle tarıma indirilen darbe de önemli bir direnişle karşılaşmadı. Kırlar kentlere yığıldı ve kentleşme oranı bir anda yüzde 7580’leri buldu. Yeni birikim rejimi, kamuözel dengesini de operasyon alanına almıştı. Devlet küçültüldü. Sanayi ve enerji gibi alanlarda devlet sektörü neredeyse sıfırlandı. Özellikle AKP rejimine hasadı ‘nasip olan’ özelleştirme için çetin savaşlar verildi ve İskender kılıcını, 2001 krizi sırasında büyük reformlar(!) gerçekleştiren DervişIMF iktidarı vurdu, AKP rejimi de 50 milyar dolarlık özelleştirmelere imza atarak sefasını sürdü. Üstüne, eğitimi, sağlığı, kültürü piyasalaştırıp metalaştırarak, kent arsa rantını yağmalatarak neoliberalizmi koyulttu. Milli gelire göre yüksek bütçe harcamaları ve açıkları ile icraat, 1980 öncesine ait bir maliye politikasıydı. Yeni rejim, küçük bütçe, düşük açık, düşük kamu borcu istiyordu. Buna kısaca “mali disiplin” diyorlardı. Bu ‘dönüşüm’ de biraz kanlı gerçekleşti. Merkez sağı temsil kavgası veren ÖzalDemirel çekişmesinde geçen 19852000 döneminde, esası hâkim sınıf fraksiyon kavgası olan bilek güreşleri, devleti küçültme, mali disiplin, özelleştirmeler, piyasalaştırmalar süreçlerini hızlandıran değil, yavaşlatan sonuçlar yarattı. Bu tavsamaların basıncı ile patlayan 2001 krizi, geride kalan 32 yıllık neoliberal icraatın en önemli kırılma tarihidir. Kemal DervişIMF ‘coproduction’ı olan 2001 operasyonları, neoliberal dönüşümün eksik kalan süreçlerini hızlandıran, tıkanıklıkları açan, ama kitleleri de bizar ederek politik bir radikalizme yönlendiren, AKP’nin kucağına iten sonuçlarla tamamlandı. HHH 24 Ocak serüveninin son 10 yılı AKP rejimine aittir. Neoliberalizmin prensiplerine, öncekileri kıskandıracak sadakatte ve militanlıkta sahip çıkan AKP kadroları, olağanüstü bir dış kaynak girişine kapıları ardına kadar açarak dünya kapitalizmi ile entegrasyonda radikal sıçramalar gerçekleştirdiler. AKPGülen cemaati kadroları, bu icraatı Türkİslamcı bir politikideolojik üstyapı ile götürmeye koyuldular ve hem devraldıkları mirasın kolaylaştırıcılığı, alternatif olabilecek merkezsağ dinamiklerin tükenmiş olması, hem de dış konjonktürün lehte seyri ile, rejimin inşasında zorlanmadılar. Parmaklarındaki tek diken, Kürt siyasi hareketi oldu. AKP, inşasına başladığı rejime muarız olarak gördüğü sivilasker üst bürokrasiyi, ABD’nin izin ve inayetiyle, Ergenekon, Balyoz gibi tertiplerle tasfiye ederken sistemin hâkim büyük burjuvazisini hizaya soktu, kendi yetiştirmesi İslamcı burjuvazi ile kaynaştırdı. HHH Neoliberalizm, sermaye birikiminin bir tarihi aşaması ve 30 yılı aşan ömrü şu an küresel bir krizle test ediliyor. Aşılması zor. Belki ömrünü biraz daha uzatır kapitalizm. Ya sonra? Bu soru, hem dünya, hem 24 Ocak’ta sembolleşen Türkiye kapitalizmi için geçerli. Ya sonra? Çürümek ve çürütmekten öte gidilecek yol yok. Emek sınıflarının, ezilenlerin kapitalist birikimin Keynesçi formatı ile de neoliberal formatı ile de özgürleşmesi mümkün değil. Emeğin kurtuluşu, ayaklarının üstünde doğrulup 24 Ocak yıkımlarının, küllerinin üstüne yeni bir dünya kurmasında, yani sosyalizmde...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle