17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MAYIS 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hukukçular, Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu’nun anayasal suç işlediğini söyledi 9 ‘Tuzun koktuğu nokta’ MUSTAFA ÇAKIR OZAN YAYMAN ANKARA/İZMİR Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu’nun, nükleer santral projeleri konusunda, “Danıştay bunun da yürütmesini durdurabilir mi?” sorusuna, “Ne varsa durduruyoruz. Yok, durdurma yok artık. İlerleme var. Ben espri yapıyorum, siz ciddiye alıp yazıyorsunuz. Devletin, milletin lehine ne varsa yapılacak. Bunun lamı cimi yok. Öyle bir şey mi var? Onu durdur, bunu durdur. Durdurduk ne oldu?” yanıtını vermesi meslek örgütlerini kızdırdı. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Karakullukçu hakkında “yargılama süreçlerini etkilediği” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. Karakulluk Kim Konuşsun Kim Sussun Bir dönem askerler konuştu mu ortalık karışırdı. Hemen iktidarın gidici olduğundan söz edilmeye başlanırdı. “Ayar verildi” yazıları çıkardı. Kutlamalar sırasında, belli bir tören anında bir generalin söyledikleri genel olarak ordunun tavrı şeklinde algılanırdı. Sonradan bu uygulamadan vazgeçildi. Genelkurmay, kendi internet sitesinden bildiriler yayımlamaya başladı. Zaten son yıllarda da genellikle kendilerine yöneltilen suçlamalarla ilgili savunma türü açıklamalar yapıyorlar. Sanıyorum Türkiye’de artık genel kanı askerlerin herhangi bir konuda konuşmamalarının daha iyi olacağı yönünde... Doğrusu ben bunu çok iyi anlamış değilim. Yalnız askerlerin değil, savcıların, yargıçların, polis şeflerinin de neden konuşmadığını çok iyi anlamıyorum. ??? Gelişmiş ülkelerde bu kurumları doğrudan ilgilendiren konularda kurumların yetkili kişileri, kimi zaman en tepelerindeki isimler basının karşısına çıkar, açıklama yapar hatta sorulan tüm sorulara da cevap vermeye çalışır. İktidar her şeyden sorumlu, dolayısıyla iktidar cevap versin demek yerine doğrudan o konudan sorumlu kişiler atanmış da olsalar topluma karşı bir açıklama yapmak zorunda kalırlar. Bizse burada, en ciddi olaylarda bile olayın doğrudan muhatabı olan kurumdan bilgi alamıyoruz. Onlar daha çok “araştırıyoruz, soruşturuyoruz, bakıyoruz,” gibi geçiştirme açıklamalar yayımlıyor. Ama konuyla ilgili olan olmayan, günlerce, aylarca konuşmaya, tartışmaya devam ediyor. Birinci elden bilgi alınamayınca da sürekli bir tartışma, sürekli bir dedikodu, sürekli bir yanlış anlama durumu söz konusu oluyor. Sonra da kurumlar kendilerini savunmak için en ilgisiz yazılara bile cevap yetiştirmek durumunda kalıyorlar. ??? Örneğin sürüp giden büyük davalarla ilgili herkes görüş bildiriyor ama bu davaların iki büyük muhatabı olan yargıçlar, savcılar ve silahlı kuvvetler konuşmuyor. Yargı sürecine müdahale edilmemesi konusunda kurumların hassas olmasını anlıyorum. Ama herkesin neredeyse en ince ayrıntısına kadar hiçbir gizlilik takmadan konuştuğu bu konularda en azından belli bilgileri birinci ağızdan duysak daha iyi olmaz mıydı? Örneğin bir askeri operasyonla ilgili tartışma varsa, bu konuda çoktan emekli olmuş subaylar veya savunma uzmanı olduğu söylenen kişiler konuşuyor ama o operasyonları yürütenlerden bilgi almak mümkün olmuyor. Açık bir toplum istiyorsak, üniformalı, üniformasız kamu hizmeti yürüten herkesin topluma karşı bir açıklama sorumluluğu yok mu? ? Danıştay Başkanı Karakullukçu’nun nükleer santrallarla ilgili yürütmeyi durdurma davaları hakkında, ‘Onu durdur, bunu durdur. Durdurduk ne oldu?’ şeklindeki sözleri tepki çekti. çu’nun söylemi, hukuk çevreleri tarafından, “ihsası rey” (oyunu önceden açıklama) yaklaşımı olarak değerlendirildi. Karakullukçu’nun söz konusu açıklamasıyla, anayasa ihlali yaptığı da vurgulandı. Danıştay 6. Dairesi, son olarak, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine açtığı davada, yapılması planlanan Akkuyu Nükleer Santralı’nı da kapsayan MersinKaraman planlama bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının yürütmesini durdurdu. Danıştay planda, “mevzuata, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlık görülmediğine” dikkat çekti. Danıştay Başkanı Karakullukçu’nun önceki akşam Danıştay’ın kuruluş yıldönümü kokteylinde nükleer santrallarla ilgili bir soru üzerine yaptığı açıklamalar ise yeni bir tartışma başlattı. TMMOB’nin açtığı davada da müdahil olan EMO’nun genel başkanı Cengiz Göltaş, Danıştay Başkanı’nın “hukukçu kimliği ile değil siyasi kimlikle konuşan bir insanın dili ile konuştuğuna” işaret etti. Türkiye’de denetim mekanizmalarının, kuralların bozulduğunu belirten Göltaş, “Açıklamalar tuzun koktuğu bir noktaya geldiğimizi Danıştay Başkanı Karakullukçu açıklamalarıyla tepki çekti. gösteriyor” dedi. Göltaş, Türkiye’de artık bir demokrasiden söz etmenin mümkün olmadığını söyledi. Nükleer santrallar, ithal kömürle çalışan termik santrallar, Karadeniz’deki hidroelektrik santralları ile ilgili açılan davalarda verilen ve “kamu yararı” içeren kararların uygulanması gerektiğine vurgu yapan Göltaş, şöyle devam etti: “Siyasal iktidar AKP’nin elinde. Kamu yararını savunan insanların seslerinin kesildiği, toplumsal muhalefetin hiçe sayıldığı, farklı düşünenlerin cezaevlerine doldurulduğu bir süreci yaşıyoruz. Biz TMMOB ve EMO olarak bu karabasan günlerine karşı yine halktan, emekten yana, mesleğimizi savunmaya devam edeceğiz.” ‘Utanç veren bir durum’ İdari yargı alanında uzun yıllar hâkimlik yapan ve kısa bir süre önce emekli olan hâkim Kudret Ulutürk, Danıştay Başkanı Karakullukçu’nun açıklamalarıyla ilgili olarak, “Hukuk dışıdır. Anayasaya aykırıdır. Bağımsız ve adil yargılama açısından, geldiğimiz noktayı gösteren utanç veren bir durumdur” değerlendirmesi yaptı. Ulutürk, Danıştay Başkanı’nın açıklamalarının bir yargı mensubu tarafından yapılmasının kabul edilebilir bir tarafı olmadığını vurgulayarak, “Danıştay Başkanı’nın açıklamaları önceki açıklamalarıyla bağdaşır niteliktedir. İdarenin ajanı gibi yaklaşım sergilemiştir. İhsası rey içerir. 40 yıl idari yargıçlık yapmış birisi olarak, bu yaklaşımın, bir yargı mensubuna uygun olmadığını söylüyorum” dedi. KKTC DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN, BM İLE GÖRÜŞMELERİN TIKANMASI SONRASINDAKİ SÜRECİ DEĞERLENDİRDİ 48 yıldır bizi oyalıyorlar BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Kıbrıs’ta görüşmelerin tıkanması ve Türkiye’nin de desteklediği uluslararası bir konferansın toplanamayacağının ortaya çıkmasından sonra BM’nin 1 Temmuz’a kadar ne gibi adımlar atılacağına ilişkin “güven arttırıcı önlemler” ya da “müzakerelerin nasıl devam ettirileceği” yönünde başlattığı çalışmaya KKTC’den tepki geldi. KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs’ta müzakereler ne zaman tıkansa, bir oyalama taktiği olarak güven arttırıcı önlemler formülünün gündeme geldiğini söyledi. Özgürgün, Kıbrıs’ta gelinen son noktayı ve BM’nin önerilerini gazetemize değerlendirdi. Görüşmeler her tıkandığında bu konunun gündeme geldiğini dile getiren Özgürgün, “1990’ların başında gündeme gelmişti. O zaman da tıkanmıştı görüşmeler, herhalde geçmiş kayıtları iyi okuyor genel sekreter ya da ekipleri ki... Görüşmeler tıkandığında da ne yapacaklarını daha önceki gelişmelerden biliyorlar” dedi. O zaman “dekonfrantasyon anlaşması” yapıldığını anımsatan Özgürgün, “Lefkoşa’da Yeşil Hat üzerinde Türk ve Rum askerinin çok yakın olan mevzileri, birbirlerini göremeyecek mevziye çekilmişti. 12 metrelik aralarla mevziler vardı, görüşmelerin tıkanmasını ikinci plana atmak için yapılmıştı. Şimdi bu çok güzel bir oyalama taktiğidir, 48 yıldır devam ediyor” diye konuştu. Büyük güçlerin çıkarının Kıbrıs’ta anlaşma olmamasını gerektirdiğini dile getiren Özgürgün, “BM de bu misyonu üstlenmiş durumda. ‘Nasıl anlaşma olmadan sürdürebilirim bunu’ misyonu bu BM çok güzel oynuyor bunu” sözleriyle tepki gösterdi. Özgürgün, şunları söyledi: “1980’deki döngü yeniden başlıyor. 2013 yılına kadar bir çözüm bulunmaz diye düşünüyorum. Çok ironik bir şey bu, şimdi ne olur, Kıbrıs’ta tanınmış bir Kıbrıs Cumhuriyeti var. Onlar, Kıbrıslı Türkleri tanınmamış bir topluluk olarak sıkıştırmaya çalışıyor. Bu devlet devam etsin, bu devletin içinde azınlık hakları verelim filan. Bunu devam ettirmek için onlar, herkesin hemfikir olduğu bir politika yürütüyor. Ama bizde maalesef, herkes hemfikir değil, her kafadan bir ses çıkıyor. Birileri çıkıp diyor ki anlaşalım da kurtulalım, bu sayıyı çoğaltıp nasıl eriteceksiniz? Sıkıntı burada bizim için. Kıbrıs Türkleri, ‘Bizi kimse nasıl olsa tanımaz, vazgeçelim bu sevdadan’ diye düşünüyor. Rumlar bunu çok güzel kullanıyor. Özgürgün, görüşme süreci tıkandığında, Rum politikalarının güçlendiğine işaret ederek “Bu görüşmeler tıkandıysa, yeni bir yol ve yöntem belirlemek lazım. Cesurca yapmak ve korkmamak lazım. Bunu yapmazsak, Kıbrıs’ta bir dava var ve bu davanın iyiye gitmediğini görüyorum. Burada arada kalmış bir şey var, Türkiye’ye mi bağlansın, azınlık haklarını kabul ederek Güney’le mi anlaşsın, yoksa bugünkü durumda devam mı etsin?” diye konuştu. Sözlerini, “Asıl tehlike burada. Belirli bir politikayı oturtamadık, oturtma şansımız da yok. Görüşüyoruz, nasıl olsa anlaşacağız... Görüştük, sonra da hiçbir politika belirleyemiyoruz” şeklinde konuştu. ESKİ AKP’Lİ VEKİLDEN CHP’Lİ VEKİLE SALDIRI Tüzmen’den Ayaydın’a ‘El Tüzmen’ yumruğu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, önceki gün İstanbul’a hareket etmek üzere geldiği Ankara Esenboğa Havalimanı’nda VIP otobüsünde karşılaştığı CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın’ı yumrukladı. Ayaydın, Dış Ticaret Müsteşarlığı’ndaki çeşitli savlarlarla ilgili olarak “El Tüzmen” adlı bir kitap yazmış ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da bu kitabı “tavsiye etmişti”. Takvim gazetesinin haberine göre, Kürşad Tüzmen ile Aydın Ayaydın arasında VIP salonunda başlayan tartışma otobüste alevlendi. Tüzmen, Aydın Ayaydın’ın gözüne yumruk attı. Aydın Ayaydın’ın kaşının yarıldığı ve ambulans Tüzmen çağrıldığı kaydedildi. Aydın Ayaydın, “Uçağa bineceğim için iPad’imi kapatmak için açmıştım ki bir anda Tüzmen üzerime çullandı. Kendisinin yolsuzluklarını anlattığım ‘El TüzAyaydın men’ adlı kitabı yazmıştım. Bu kitap sonrası bakanlıktan alındı, bir daha vekil de olamadı. Bana ‘Senin yüzünden siyasi hayatım bitti’ diye saldırdı. Ben de kendisine karşılık verdim. Evet yumruklaştık, ama kaşımın açıldığı, ambulans geldiği falan doğru değil” açıklamasını yaptı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da seçimlerden önce Kürşad Tüzmen’in bakanlık dönemini öğrenmek isteyenlere “El Tüzmen” kitabını önermişti. Ayaydın kitabında gümrük yolsuzlukları ve akaryakıt kaçakçılığına ilişkin bazı bilgilere yer vermişti. hsası rey çağrışımı yapıyor’ İzmir Barosu Başkanı Sema Pektaş, Karakullukçu’nun söz konusu açıklamalarıyla ilgili olarak, “Danıştay Başkanı’nın açıklamaları ihsası rey çağrışımı yapmaktadır” dedi. Pektaş, Karakullukçu’nun böyle bir açıklama yapma görevi olmadığını vurgulayarak, “Danıştay Başkanı’nın, idareye açık çek veren bir değerlendirme yapması açık biçimde anayasa ihlalidir. Herkesi anayasaya uygun davranmaya davet ediyoruz. Danıştay Başkanı’na, anayasa böyle bir açıklama yapma yetkisi vermiyor. Karakullukçu, bu açıklamasıyla, oyunun rengini açıklamaktan öte anayasa ihlali yapmıştır” dedi. ‘İ ‘DİNİ İÇERİKLİ SOHBETE ZORLANIYORLAR’ DERSİM OLAYLARI ‘649 KİŞİNİN ÖLÜM TUTANAĞI BULUNDU’ TUNCELİ (Cumhuriyet ) TBMM Dilekçe Komisyonu’nun talebi doğrultusunda Tunceli’de ilçe kaymakamlıkları ile köy ve mahalle muhtarlıklarında 1938 Dersim olayları ile ilgili bilgi ve belge isteyen Tunceli Valiliği, Hozat Kaymakamlığı’nın arşivinde 649 kişinin ölüm tutanağına ulaştı. Tunceli Valisi Mustafa Taşkesen, TBMM Dilekçe Komisyonu’nun talebi doğrultusunda Tunceli’de ilçe kaymakamlıkları ile köy ve mahalle muhtarlıklarında 1938 Dersim olaylarıyla ilgili belge istediklerini, katliamı bizzat yaşayan ya da tanık olan ve hâlâ yaşayan kişilerin tespit edilmeye çalışıldığını belirtti. Taşkesen, “1938 olayları ile ilgili Hozat Kaymakamlığı tarafından bize gönderilen belgeler arasında yer alan bir belgede, 1938 askeri harekâtı sırasında öldüğü kabul edilen 649 kişiye ait ölüm tutanağı yani ölüm belgesini bulabildik. Elimizdeki 649 kişiye ait ölüm tutanağında o dönem öldürülen vatandaşlarımıza ait kimlik bilgileri, yer ve ölüm tutanakları yer alıyor. Bu belgeyi de ilgili yerlere göndereceğiz” diye konuştu. Vali Taşkesen hâlâ hayatta olan katliam tanıkları konusunda da araştırma yaptıklarını ve elde ettikleri tüm bilgi ve belgeleri Dilekçe Komisyonu’na ulaştıracaklarını söyledi. MAHMUT ORAL TBMM girişinde ‘Atatürk’lü kravat’ azarı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM girişinde Atatürk resmi bulunan kravat taktıkları için uyarılan kadınlar polislerle tartıştı. Dicle Eroğul adlı yurttaş TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e başvurarak bu durumu şikâyet etti. Dicle Eroğul ve beraberindeki kadınlar, 8 Mayıs günü CHP grup toplantısını izlemek için TBMM’ye geldi. Atatürk resmi bulunan kravatının polisler tarafından alınmak istendiğini kaydeden Eroğul, TBMM Başkanlığı’na sunduğu dilekçede, olayı şöyle anlattı: “Kimliklerimizi vermeden önceki noktada üst araması yapılırken, görevli polisler tarafından üzerimde taşıdığım Atatürk fotoğraflı kravatım alınmak istendi. Kravatımı çıkarmayı reddedince kadın polisler tarafından, içeri alınmayan eşyaların teslim edildiği bankoya yönlendirildim. Orada görevli polislerden ise gösterdiğim tepki nedeniyle azar işittim. Göstermiş olduğum tepki nedeniyle, kravatım üzerimden alınamadı, ancak bir vatandaş olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi giriş kapısında maruz kaldığım bu davranışı kabul etmem mümkün değildir. Ayrıca ve her şeyden daha önemli olarak, Atatürk’ün fotoğrafını taşıyor olmanın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girişte sorgulanması ise benim ve inanıyorum ki bütün vatandaşlarımız için namusumuzun sorgulanması ile eşdeğerdedir. Üzerimden alınmak istenen kravatım değil namusumdu, sadece benim değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin namusu idi. Atatürk’ün bir ‘siyasi simge’ muamelesini görmesini de, takdir edeceğiniz gibi bu milletin kabul etme olasılığı yoktur.” Eroğul, “Atatürk’ü ‘varoluş nedeni ve yaşam biçimi’ olarak kabul etmiş olan bu milletin bir ferdi olarak, TBMM Dikmen kapısında maruz kaldığı davranışı” kınarken, “bir daha böyle bir davranışla karşılaşmamak için gereğinin yapılmasını” istedi. Daha önce de CHP’li Birgül Ayman Güler, kendisini ziyarete gelen bir ziyaretçisinin Atatürk resminin olduğu fuların “siyasi simge” olduğu gerekçesiyle Meclis’e alınmadığını belirterek TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e soru önergesi vermişti. CHP’li Dilek Akagün Yılmaz da, benzer bir fularla TBMM Genel Kurulu’nda konuşma yaparak uygulamayı protesto etmişti. DİYARBAKIR Diyarbakır’da yurt ve pansiyonlarda kalan öğrenciler, dini içerikli sohbet toplantılarına zorlanıyor. Öğrenci velileri ile EğitimSen’in tepkisini çeken toplantılara, Dicle Üniversitesi Diyarbakır Meslek Yüksekokulu ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında imzalanan bir protokolle meşruiyet kazandırılmak isteniyor. Kentteki okullara ise çok sayıda dini içerikli kitap dağıtılıyor. Eğitim Sen Diyarbakır Şube Başkanı Kasım Birtek, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını belirterek “Protokol kitap dağıtılacak diyor bu kitaplar kim tarafından incelendi. Ayrıca bu alınan kitapların paraları nereden geliyor? Belli bir cemaatin yayınevine kaynak mı aktarılıyor açık değil. Sohbete girecek hocaların hangi dersi vereceğine anlatacağı da belli değil. Bu konularla ilgili biz Milli Eğitim Müdürlüğü’nden cevap istedik, ama protokol ortada olmasına karşın bize yok dediler. Ergani’de kitapların çocuklara zorla parayla satıldığını saptadık” dedi. GREENPEACE’TEN YILDIZ’A TEPKİ İstanbul Haber Servisi Danıştay’ın kuruluş yıldönümü nedeniyle TBMM’de verilen kokteylde Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanı Taner Yıldız’ın, “Nükleer Santralı Greenpeace ile birlikte yapacağız” sözleri tepkilere yol açtı. Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Dr. Uygar Özesmi, “Bakanın açıklaması nükleer atık değerinde. Greenpeace, kurulduğundan beri nükleer enerjinin tehlikelerine, halk ve gezegenimiz için kabul edilmez maliyetlerine dikkat çekiyor. Yıldız, tepkileri dikkate almak yerine sempatik davranışlarla çevre örgütleri ve Greenpeace ile beraber hareket ediyor izlenimi yaratmaya çalışıyor” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle