17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 MAYIS 2012 CUMARTESİ [email protected] 14 KÜLTÜR Tiyatro sanatçısı Gülriz Sururi, ‘tiyatroya bulaşan her siyasi iktidarın mutlak son bulduğunu’ belirtti ‘Uyuyan Kız’ın pop art rekoru ? Kültür Servisi ABD’li pop art sanatçısı Roy Lichtenstein’ın 1964 tarihli “Sleeping Girl” (“Uyuyan Kız”) adlı tablosu, New York’taki Sotheby’s Müzayede Evi’nde 44.9 milyon dolara (yaklaşık 100 milyon TL) satıldı. Böylece tablo, pop art alanında bugüne kadar en yüksek fiyata satılan eser olma unvanını kazandı. Aynı müzayedede Andy Warhol’un “Double Elvis” adlı çalışması, beklenenin altında bir fiyata alıcı bularak 37 milyon dolara (yaklaşık 80 milyon TL) satıldı. İktidarın sahne korkusu ? Gülriz Sururi, “Nedense iktidarlar hep son olarak tiyatroya bulaşır” diyor. “Tiyatro bütün hükümetleri korkutmuştur. Bir hükümet tiyatrodan korkmaya, onu yok etmeye başlamışsa sonu gelmiştir.” SELDA GÜNEYSU ANKARA Ödenekli tiyatroların özelleştirilmesi için düğmeye basan hükümete yılların tiyatro sanatçısı Gülriz Sururi’den de tepki var. “Tiyatro o kadar güçlü ki, bütün hükümetleri korkutmuştur” diyen Sururi, “Başbakan da tiyatronun gücü karşısında duramaz. Özelleştirmeyle en büyük zulüm tiyatroculara değil, asıl halka yapılıyor” diye tepki gösteriyor son günlerde yaşanan gerilime. Başbakan’ın ödenekli tiyatroları özelleştirme girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Ödenekli tiyatrolar yıllardır bir reform yolu aradı, çözümler bulmaya çalıştı. Ancak bugüne değin herhangi bir bakan, bu konuyla ilgilenmedi. Konu hep havada kaldı. Şimdi Başbakan “Özelleştireceğim” diyor... Yücel Erten geçen gün yetkililere “Devletin tiyatrosu olmayacaksa, Diyanet İşleri de olmayabilir” dedi. Ülkemizde son 50 yıldır tiyatrolara “pasta” muamelesi yapılıyor. Yani ekmek yiyemiyorsan, pasta yemenin ne mantığı var gibi... Yakın tarihimizde ne zaman, hangi hükümet tiyatro ile uğraşmaya başlamışsa, ardından o hükümet gitmiştir. Baki değildir yani. Nedense iktidarlar hep son olarak tiyatroya bulaşır. Tiyatro ne kadar güçlü bir şey ki bütün hükümetleri korkutmuştur. Bir hükümet tiyatrodan korkmaya, onu yok etmeye başlamışsa sonu gelmiştir diye düşünüyorum. Sizce bu özelleştirmenin en büyük zararı ne olur? Bu sadece aydınlara, tiyatroculara verilen bir ceza değil. Asıl zulüm halkımıza verilmek isteniyor. Seyirciyi 510 TL’ye izlenebilen dünya klasiklerinden, müzikallerden, başyapıtlardan mahrum etmek istiyorlar. Bir de “muhafazakâr sanat” diye bir kavram ortaya atıldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Anladığım, hükümet muhafazakâr oyunlarla oyuncuları hizaya getirene kadar, onların yaşamasına imkân vermeyecek. Kendilerince bir otokontrol yaptırmaya çalışacak. Tiyatrocuları ekmekleriyle, aç kalmakla tehdit ediyor. Ama sanatçılar boyun eğmez. Tiyat ‘Hükümet muhafazakâr oyunlarla oyuncuları hizaya getirene kadar, onların yaşamasına imkân vermeyecek. Ama sanatçılar boyun eğmez. Tiyatrocular, meslekleri itibarıyla muhalefet etmek durumundadır.’ rocular, meslekleri itibarıyla muhalefet etmek durumundadır. Çünkü tiyatro gerçeğin aynasıdır. Bugün nedense TV’leri susturmayı düşünmüyorlar. Çünkü orası bir ticaret yuvası ve kendisi de artık oradan çok iyi kazanabilir. Yakında kendisi, ailesi ya da yakın şirketler birer dizi stüdyosu kurarlarsa hiç şaşırmam. Peki sizce, İBBŞT’deki yönetmelik değişikliği ve DT’nin özelleştirilmesi nasıl gündeme geldi? Bence tüm bu olaylar 2005’te başladı. O yıl SİYAD’ın ödül töreninde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile karşılaştım. Topbaş, “Gülriz Hanım, sizinle bir proje yapmak istiyoruz” dedi. Önce çok şaşırdım. Hatta sahneye çıkmak istemediğimi söyledim. Lakin peşimi bırakmadılar, ısrar ettiler. Sonunda ben de, “Neden olmasın” dedim ve anne babamın ilk sahneye çıktıkları “Ayşe Opereti”ni müzikale dönüştürmüştüm, onu önerdim. O zamanlar umutları vardı bizden yana. Geniş bir yelpazeye hitap etmek istiyorlardı. Konuştuk, anlaştık. Çok büyük bir proje talep etti. Proje beni aşıyordu, lakin Kadir Bey’in sözüne güvenip, ekip kurdum. Projeyi gerçekleştirmek için yola çıktım. Sonra ne olduysa bilmiyorum, “Siz gerekli harcamaları yapın, ben arkanızdayım” dedi. Ben o dönem 400 bin TL kadar harcama yaptım. Lakin bu ücret hiçbir şekilde tarafıma ödenmedi. O tarihlerde Nazlı Ilıcak, Kanal 7’de, gündeme getirdi bu konuyu. “Siz Gülriz Hanım’ı batırmışsınız” dedi. Topbaş, o programda, “Ben teklif etmiştim projeyi, Gülriz Hanım bu işin peşini bırakmamış mı, devam mı etmiş? Gülriz Hanım’ın zararı neyse ben şahsen öderim” dedi. Ama hiçbir şekilde bana geri dönmedi. Bir süre sonra o proje de sahneden kalktı değil mi? Bir gün toplantıda karşımda İskender Pala’yı gördüm. Kendisiyle ilk kez tanışıyordum. “Gülriz Hanım, bundan sonra bu işlerle ben ilgileniyorum. Bu nedenle sahneye koy duğunuz eserin metnini okumak istiyorum” dedi. Çok şaşırdım, “Her yerde bu metni bulabilirsiniz de neden okumak istiyorsunuz” diye sordum. “Belli mi olur, belki Cumhuriyetimizin aleyhine bir şey vardır” dedi. O anda anladım ki, Sayın Pala bana bu sözleri sarf ederken, benimle alay ediyor. Çok enterasan, bir yıl geçmeden projem ortadan kalktı. Sonrasında da İskender Pala, “Leyla ve Mecnun” diye bir oyun yazdı. 1 trilyon değerinde bir projeydi bu. Bu projeyi sahneye koydular. Pala, yaşamında ilk kez bir oyun yazmıştı, yaza yaza da “Leyla ve Mecnun”u yazmış. 100 oyuncu sahnede. Bir müddet sonra bu oyun da kalktı. Pala bu yıl da yeni bir oyun yazıp getirmiş, ŞT’ye. Ayşenil Şamlıoğlu projeyi kabul etmemiş. Sonrasında olanları zaten biliyorsunuz... Bana kalırsa hükümet bütün kültür sanat işlerini İskender Pala’ya vermiş durumda. DT özelleştirilirse sizce nasıl bir yapıya kavuşur ya da DT nasıl yeniden yapılandırılabilir? DT özelleştirilmemeli. Bakın bugün Başbakan “Dünyanın hiçbir yerinde devlet desteği yok” diyor. Allahtan gazetecilerimiz dünyadaki örnekleri sıraladılar, gereken yanıtı verdiler Başbakan’a. Halkımızın tiyatrosuna sahip çıkması gerekiyor. 100 yıllık bir mazisi var Türk tiyatrosunun. İBBŞT’nin 98 yıllık geçmişi var. Bu yıl dağıtılan tiyatro ödüllerinin çoğunu Şehir Tiyatrosu oyunları kazandı. Çok olumlu işler yapıyorlar. DT sanatçıları da arı gibi çalışıyor. Bugün ödenekli tiyatronun daha farklı çalışması gerek, oyuncuları refah içinde olmalı. Ama onları ekmek paralarıyla karşı karşıya bırakıyorlar. Böyle bir şey olmayacak, olamayacak. Fazıl Say’dan Günay’a tepki ? Haber Merkezi Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye Dostları Grubu’nun davetlisi olarak konuşma yapan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın “Türkiye’den gitme” çağrısında bulunduğu Fazıl Say, Bakan Günay’a “Kes zırvalamayı” diye yanıt verdi. Günay, Say’ın Türkiye’yi terk edeceği yönündeki açıklamaları ile ilgili, “Ben hiçbir sanatçı arkadaşımı incitici söz söylememeye özen gösteririm, gösterdim. Ancak bazı arkadaşlarımız ısrarla olumsuz şeyler söylerlerse onun değerlendirmesini de topluma bırakırım. Ben kimsenin ülkemizden gitmesini, on milyonlarca insan Türkiye’ye koşarak gelirken benim ülkemden insanların yaşayacak başka yer aramasını büyük üzüntü ile karşılarım, gerçekten ve bunun geçici bir öfke olduğuna inanmak isterim” dedi. Borusan Quartet’ten sezona veda ? Kültür Servisi Türkiye’nin en iyi oda müziği topluluklarından biri olan Borusan Quartet sezona viyolonsel sanatçısı Valentin Erben ile veda ediyor. 14 Mayıs saat 20.00’deki Süreyya Operası’ndaki konserde Borusan Quartet, Giuseppe Verdi’nin Yaylı Çalgılar Dörtlüsü’nü seslendirecek. Ödüllü viyolonselci Valentin Erben ise Franz Schubert’ın Yaylı Çalgılar Beşlisi’ni Borusan Quartet ile birlikte icra edecek. HÜKÜMETİN SON SEÇİM BEYANNAMESİNDE TİYATROLARA DAHA FAZLA DESTEK SUNULACAĞI YER ALIYOR SELDA GÜNEYSU Erdoğan 2023 hedeflerini unuttu! ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından, 12 Haziran 2011 genel seçimleri öncesi hazırlanan “Türkiye Hazır, Hedef 2023” başlıklı seçim beyannamesinde “tiyatroların özelleştirilmesi”nden söz edilmiyor. Aksine, beyannamede, Devlet Tiyatroları’nın (DT), hatta belediye ile sivil toplum kuruluşları ve özel girişimlerin kurduğu tiyatrolara daha fazla destek verileceği ibaresi yer alıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tiyatroları özelleştiriyorum” sözlerinin ardından hükümet, DT ve Şehir Tiyatroları’nı özelleştirme yönünde yasa tasarısı taslağı çalışmalarına başlamıştı. Ancak beyannamede, mevcut yapıların daha fazla destekleneceğinin altı çizilerek şu ifadelere yer veriliyordu: “DT’ye AKP iktidarında 35 yeni sahne kazandırıldı. Toplam sahne sayısı 58’e ulaştı. DT’nin yıllık temsil sayısı 2002’de 4 bin iken, bu rakamı 2010’da 5 bin 600’e çıkardık. Özel tiyatrolara verdiğimiz destek 2002’de 850 bin TL iken, 2011’de 3.5 milyon TL’ye çıktı. Yani 8.5 yılda 4 kat arttırdık. (...) Türkiye’nin her ilinde, her akşam perde açmak azim ve kararlılığında olan DT’nin, düzenlediği ulusal ve uluslararası festival sayılarını arttırarak, Türk tiyatrosunun gelişimine daha çok katkı sağlamayı hedefliyoruz. Belediye, sivil toplum kuruluşu ve özel girişimcilerin kurduğu tiyatroları da daha ileri düzeyde destekleyeceğiz. Başlattığımız çabalar daha da arttırılarak, kültürel ve sanatsal değerlerimizin eğitim kurumlarında ağırlıkla ele alınmasına önem vereceğiz.” Öte yandan DT oyuncuları ve sanatseverler, yarın saat 17.00’de, “Venedik Taciri” adlı oyundan sonra Ankara’daki Küçük Tiyatro önünde bir araya gelecek. Oyuncular ve tiyatroseverler, Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı (TOBAV) öncülüğünde, “Tiyatroma Dokunma” başlıklı eylem yapılacak. Uyuyana kadar Nicole Kidman ? Kültür Servisi S. J. Watson’ın “Uyuyana Kadar” isimli romanı sinemaya uyarlanıyor. Galaxy Ulusal Kitap Ödülleri’nde en iyi polisiye gerilim kitabı ödülü alan “Uyuyana Kadar”ın yapımcılığını Ridley Scott, yönetmenliğini ise Rowan Joffe üstlendi. Kitabın ana karakteri Christine’i ise Oscar ödüllü Nicole Kidman canlandıracak. Korkmaz’dan ilk albüm ? Kültür Servisi Türk halk müziğinin genç seslerinden Özgür Korkmaz’ın ilk albümü “Kahtar”, raflardaki yerini aldı. Aranjörlüğünü Önder Meral’in yaptığı albümde Sivas, Tokat, Kars, Urfa, Erzurum, Azerbaycan, Kuzey Bulgaristan ve Giresun’a ait 8 eser bulunuyor. İlk klip çalışmasını “Ayletme Beni” adlı türküye çekmeye hazırlanan Korkmaz, Karşıyaka Kültür Sanat Vakfı, THM koro şefliğinin yanında bağlama ve solfej dersleri vermeyi de sürdürüyor. 2. Uluslararası Eskişehir Şiir Buluşması başladı Şairin tutsaklığı SİBEL ÇORBACIOĞLU Patti Smith’ten Hayalperestler ? Kültür Servisi “Çoluk Çocuk” kitabı ile gönülleri fetheden punk rock efsanesi Patti Smith’in, çocukluk yıllarını anlattığı yeni kitabı “Hayalperestler”, Domingo Yayınları’ndan çıktı. Smith, bu anı kitabında çocukluk yıllarına dönüyor ve yaşamının ilk kutsal deneyimlerini yeniden ziyaret ediyor. “Hayalperestler”, küçük bir kız çocuğunun hayalperestliğin anlamını ve uçuşan düşünceleri yakalayıp kurtarmanın sırrını keşfederek kendini bulma öyküsü. ESKİŞEHİR Eskişehir Tepebaşı Belediyesi’nin Türkiye Yazarlar Sendikası, PEN ve Kültürlerarası Şiir ve Çeviri Akademisi’nin desteğiyle gerçekleştirdiği “2. Uluslararası Eskişehir Şiir Buluşması” önceki gün Özdilek Kültür ve Sanat Merkezi’ndeki açılış töreni ile başladı. Törende, Eskişehir Tepebaşı Belediye Başkanı ve Festival Düzenleme Kurulu Başkanı Ahmet Ataç, genel direktör Haydar Ergülen ile bu yılın onur konuğu Enis Batur birer konuşma yaptı. Batur, Eskişehir’de geçen çocukluğunun bugün de kendisini besleyen en önemli kaynaklardan biri olduğunu söylerken; Ergülen son günlerde sanata müdahelenin yoğunlaştığına dikkat çekti: “Sanatçının özgürlüğü, tüm insanların özgürlüğüdür. Bu yüzden burada bir şiir festivali yapmayı bir özgürlük olarak görüyor, sanatın da şiirin de insan için olduğunu söylüyoruz. Tiyatrocu özgür bir şekilde tiyatro yapamıyorsa, bu bir şairin de özgürlüğünün kısıtlandığı anlamına gelir.” Er ? Etkinliğin genel direktörü Haydar Ergülen, “Tiyatrocu özgür bir şekilde tiyatro yapamıyorsa, bu bir şairin de özgürlüğünün kısıtlandığı anlamına gelir” diyor. gülen, geçen yıl aldıkları olumlu tepkiler ışığında bu yıl yelpazeyi biraz daha geniş tuttuklarını, farklı kuşaklardan şairleri bir araya getirmeye çalıştıklarını söyledi. Bulgaristan’dan Kristin Dimitrova, Polonya’dan Elzbieta Zechenter, İspanya’dan Pedro Enriquez Jimenez, Fas’tan Muhammed Bennis ve Fransa’dan Timour Muhidine’i konuk edecek festival, “şiir” ve “hayat” konulu iki ayrı oturum ve geçen yıl ölen şairlerin anıldığı “Şiirleri Kaldı” adlı bir oturumun ardından, yarın “Frig Vadisindeki Yazılıkaya” anıtındaki şiir okumasıyla sona erecek. Dursun Akçam Kültür Günleri ? Kültür Servisi 8. Dursun Akçam Kültür ve Sanat Günleri başladı. Ardahan Dursun Akçam Kültürevi Çıldır Lisesi Konferans Salonu’nda düzenlenecek kültür ve sanat günlerinde tiyatro gösterileri, panel, şiir ve müzik akşamı, film gösterimi, kır şenliği gibi pek çok etkinlik düzenlenecek. Dursun Akçam Kültür ve Sanat Günleri yarın sona erecek. 34 VB 3795 plakalı aracımın K2 taşıt kartı kaybolmuştur. Hükümsüzdür. YAVUZ ERTAN C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle