22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MAYIS 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER SAMSUN / SİVAS (Cumhuriyet) “Okul sütü” projesinde öğrenciler sütten zehirlenmeye devam ediyor. Bakanlık öğrencilerin sütten zehirlenmediğini savunurken süt dağıtımına yeniden başlanan Sivas’ın Gemerek ilçesine bağlı Eskiyurt köyünden 15 ve Gemerek Yurter Özcan Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’ndan da 9 öğrenci sütleri içtikten sonra rahatsızlandı. Samsun Canik’teki Hacı İsmail İlköğretim Okulu’nda 52, Atakum’daki Hüseyin Avni Asal İlköğretim Okulu’nda ise 6 öğrenci hastaneye kaldırıldı. 3 82 öğrenci rahatsızlandı Okul sütünde çözüm bulundu ! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, okullara “Öğretmenler, sınıfta öğrencilere sütü dağıtmadan önce fiziksel kontrolünü yapacaklar” kararını içeren bir genelge gönderdi. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in genelgeyi görmediğini açıklamasına karşın, Eğitimİş, Aydın İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de okullara “Sütler öğrencilere verilmeden önce, öğretmenler tarafından kontrol edilecek” talimatını verdiğini açıkladı. Öğrencileri süt içmeye zorladılar ELAZIĞ (Cumhuriyet) Elazığ’da Vali Lütfullah Bilgin İlköğretim Okulu’nda bazı öğrenciler ailelerinin izin vermediğini belirterek süt içmek istemedi. Devreye giren Vali Yardımcısı Oğuzhan Bingöl, önce sütü kendisi içti, sonra öğrencilere verdi. Öğrenciyi ikna etmeye çalışan Bingöl, ikna çabalarında başarılı olamayınca yöneldiği diğer öğrenciler de süt içmeyi kabul etmedi. Kimi öğrencilerin sütü sevmedikleri gerekçesiyle içmemeleri üzerine de Bingöl, “Alın eve götürüp kardeşinize verin” diyerek sütleri dağıttı. Filtreli kanalizasyon atman’da yapılacak Ilısu baraj gölünün B altında kalacak olan Hasankeyf’te sürdürülen kazılarda, 13. yüzyıla ait yeraltı kanalizasyonu ile içme suyu şebekesi gün ışığına çıktı. Hasankeyf kazılarından sorumlu Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdülselam Uluçam, Dicle Nehri’ne atık suların ulaşmasını önleyen filtreli kanalizasyon şebekesinin günümüzde bile olmadığını belirtti. (CİVAN DEĞER) Darbeler, Sağ İktidarlar ve Başkanlık Sistemi II Türkiye’nin yapısını yeniden düzenleyen Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin en önemli özelliği dinci sağın yanında milliyetçi sağın da orta sağ şemsiyesi altından çıkıp kendi kimliği ile iktidara gelmiş olmasıydı. Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti’nde, Meclis’teki temsil oranları düşük olmasına karşın, güvenlik milliyetçi sağa, eğitim dinci sağa emanet edildi. Bugünkü Türkiye’yi inşa eden yapısal dönüşüm artık büyük bir ivme kazanmıştı. Aynı yapı İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti ile de güçlenerek sürdürüldü. Bu dönemlerin başbakanı Demirel Türkiye’de en çok imam hatip okulu açan lider olarak övüldü. Dönemi üreten ve damgasını vuran olay 12 Mart 1971 muhtırasıydı. 1971 darbe ruhunu yansıtan en iyi sözü Cevdet Sunay söylemişti: Eski Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, “Türkiye’yi solcu gençlere mi emanet edeceğiz, elbette vatanını milletini seven, milliyetçi, mukaddesatçı imam hatip mezunlarına” diyordu. Sunay, bir başka konuşmasında Amerikan karşıtlarını eleştirirken de, askerlerin ayağındaki postalı, üstündeki iç çamaşırı bile Amerikalıların verdiğini belirtmişti. Yine genelkurmay başkanlarından Cemal Tural o sıralarda verdiği bir beyanatta komünizmi “Bin yıldır Türklerin düşmanı” olarak niteliyor ve insanlık tarihine büyük bir katkı sağlıyordu! Fakat askerlerin, daha önce emir komuta zincirini bozarak iktidara el koyan meslektaşlarının yaptırdığı 1961 Anayasası’na karşı 12 Mart 1971’de aldıkları tedbirler yeterli görülmedi… 12 Eylül 1980 darbesi hazırlanmaya başlamıştı. Zaten geçici olarak, iktidar nimetlerini paylaşmak için uzlaşmış görünen, liberal sağ, dinci sağ ve milliyetçi sağ koalisyonu da, orduyla birlikte giriştikleri Türkiye’yi dönüştürme çabalarında tam bir kaosa yol açmışlardı: Ortaya çıkan anarşi, günde ortalama on kişinin canını alıyor ve ne hazindir ki can verenler arasında soldan ve sağdan genç evlatlarımız büyük bir yer tutuyordu… Gençlik, sol ve sağ olarak, amansız düşmanlar halinde bölünmüş, eğitim sürdürülemez, günlük hayat yaşanamaz hale gelmişti… İnsanlar sokağa çıkmaya, sinemaya gitmeye bile cesaret edemez olmuştu… Öldürülen aydınlar Türkiye’nin bilgi ve kültür birikimini yok ediyor, ortalıkta dolaşan tehditler, ölüm listeleri, cinayetler, herkesi ve özellikle de politikacıları, sendikacıları, yazarları, üniversite hocalarını hedef alıyordu… Bütün bunlar yetmezmiş gibi mezhep çatışmaları da körüklenmişti… Çorum ve Kahramanmaraş katliamları o dönemde yaratılan utanç sayfalarıdır. Bu ortam içinde Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin devamı olanaksızdı elbette; derin devlet ve ABD daha kesin ve keskin tedbirler peşindeydi. 1977 seçimlerinden CHP birinci parti olarak çıktı ama Ecevit, ancak on bir bağımsız milletvekilinin desteği ile iktidar olabildi ve bu gidişi durduramadı. Üstelik bir de dünya petrol bunalımına bağlı olarak ekonomik kriz patladı, margarin, tüp gaz ve benzin sıkıntısı başladı. Bu durum Ecevit’in de sonunu hazırladı ve iktidarı Demirel’in kurduğu azınlık hükümeti devraldı. 12 Mart 1971 muhtırasının ve onu izleyen bütün hükümetlerin ama özellikle de egemen olan Milliyetçi Cephe iktidarlarının yarattığı bu istikrarsız ortama cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçsuz turları da eklendi… Ve ortam hazırlanınca ordu bir kez daha, bu kez ABD’nin açık desteğiyle, iktidara el koydu. 3) Türkiye’de başkanlık rejiminin ilk tohumları 12 Eylül 1980 darbesi ile atılmıştır. Bu darbe tam bir sol karşıtıydı ve Amerikancı nitelik taşıyordu. Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönüşü, karşılığında hiçbir şey kazanılmadan, boş vaatlere kanan cunta lideri Kenan Evren’in kararı ile sağlandı. Bütün siyasal partileri kapatan 12 Eylül yönetimi, desteği din çizgisinde aradı, tarikat ve cemaatlerle işbirliğine gitti; Gülen Cemaati’nin siyasal yükselişi bu dönemde meşruiyet ve ivme kazandı. Arkası yarın. Not: Yarın İçerenköy Carrefour’da 1416 arası, Suadiye’de 1719 arası, Remzi Kitabevlerinde kitaplarımı imzalayacağım. Eurostat’ın yaptığı araştırmaya göre Türkiye AB standartlarından çok uzakta Kızların yarısı okumuyor Müstehcen fıkra krizi Yargıtay 40 bin TL’yi çok gördü HİLAL KÖSE BAHADIR SELİM DİLEK Çatalca’da 1 Kasım 2004’te, akşam saat 18.00 sıralarında, işten gelen annesini karşılamaya giden lise öğrencisi Selami Önkoyun (14) bir gıda firmasına ait olan Yüksel Boyraz’ın kullandığı aracın çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Yaşadıkları travma nedeniyle Çatalca’yı terk eden aile, az bir cezayla kurtulan şoför hakkında tazminat davası açtı. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ise aileye 40 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar veren yerel mahkemenin kararını, tazminatı 13 bin TL’ye indirerek onadı. Karar düzeltme talebi reddedilen aile AİHM’ye başvuracak. Kaza yerinde yapılan ilk tespitlerde, şoförün 8’de 6 kusurlu olduğu, ancak ertesi gün raporun değiştirilip kusurun 8’de 2’ye indirildiği ileri sürüldü. Yargılama sırasında başvurulan bilirkişi, raporunda, Selami Önkoyun’un, olay tarihinde çalışmadığı için, ailenin bu ölüm nedeniyle destekten yoksun kalmalarının söz konusu olmadığını bildirdi. Ailenin avukatı rapora itiraz etti. Avukat Güray Dağ, dairenin hükmedilen rakamı fazla bulduğunu ifade ederek, “Oğlunu kaybeden bir anneye ‘sana 16 bin TL fazla, 5 bin TL yeter’ deniyor. Bu kabul edilemez bir uygulama” dedi. ANKARA Türkiye’de 1824 yaş arasındaki her iki kız öğrenciden birinin, ortaöğrenimini tamamlamadan okulu bıraktığı ortaya çıktı. AB İstatistik Kurumu Eurostat’ın eğitimden erken ayrılan gençlere yönelik araştırması Türkiye’de en az ortaöğretim düzeyinde okulu bırakan kız çocuklarının oranının yüzde 47.9 olduğunu gösterdi. AB ortalaması ise yüzde 14 olarak saptandı. 2010 yılını kapsayan ve dün yayımlanan araştırmada, eğitim ve öğretimden erken ayrılanlar için “en düşük ortaöğretim tamamlamış” ve “son dört hafta içinde herhangi bir eğitim almamış olan” tanımlaması çerçevesinde yapıldı. Yaş aralığı ise 18 ile 24 olarak belirlendi. AB üyesi olan ve AB’ye aday olan ülkelerin de değerlendirildiği araştırmaya göre Türkiye’de 1824 yaş arasında öğrenim gördüğü okulu tamamlayamamış öğrencilerin oranı, yüzde 43.1 olarak saptandı. Bu oranlar içinde erkek öğrencilerin payı yüzde 38.7 olarak belirlenirken, kızların oranı yüzde 47.9’a olarak hesaplandı. Bu sonuç, Türkiye’de kız öğrencilerin neredeyse yarısının, ortaöğrenim yaşında ortaöğretimi bıraktığını ortaya koydu. 2024 yaş aralığında ise en az lise düzeyinde okulu bırakan öğrencilerin oranı ise erkeklerde yüzde 57.2, kızlarda ise yüzde 46 olarak belirlendi. Araştırmaya göre AB üyesi ülkeler arasında eğitimden erken ayrılanlar en yüksek oranda Malta, Portekiz ve İspanya’da bulundu. Avrupa’da Malta ilk sırada ÖMER ŞAN HOPA Artvin’in Hopa ilçesinde “Benim Kitap Kumbaram” kampanyası kapsamında öğrencilerin biriktirdikleri harçlıklarıyla kitap almaları için açılan stantta müstehcen içerikli fıkra kitabı konulması krize neden oldu. Artvin Valiliği, velilerin şikâyetleri üzerine kitapları toplatıp soruşturma başlattı. Kampanyada yer alan Sıla Kitabevi’nin sahibi Mustafa Keleş, “Bazı öğrenciler bizden fıkra kitabı istedi. Arkadaşlarımız da o okula giderken iki ayrı fıkra kitabı götürmüş. Arkadaşlarımız bu kitapların içeriklerine dikkat etmemiş. Gözden kaçmış” dedi. VAZONUN ÜZERİNE DÜŞMÜŞ! İstanbul Haber Servisi Ayazağa Dereboyu Caddesi’nde oturan Maviş çifti dün sabah saatlerinde tartışmaya başladı. 6 çocuk annesi Şakire Maviş, kocasıyla tartışırken feci şekilde hayatını kaybetti. Eşinin tartışırken vazonun üzerine düştüğünü öne süren Necmettin Maviş gözaltına alındı. Yapılan ilk incelemede kadında darp izi ve bıçak darbesi tespit edildi. 9 çocuğu okuldan kaçırdılar İlköğretimde tinerci dehşeti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Altındağ Beşikkaya İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencisi 9 çocuk, 2 tinerci tarafından okul bahçesinden kaçırılarak 4 saat alıkondu ve gasp edildi. Okul bahçesinde oynayan çocuklar önceki gün 2 tinerci tarafından zor kullanılarak okul dışına çıkarıldı. Daha sonra tinerci çocuklardan biri okula geri dönerek birkaç çocuğu daha bıçak zoruyla aynı alana getirdi. Tinerciler toplam 9 öğrenciyi bıçaklamakla tehdit ederek ceplerindeki paraları gasp etti. Çakmak gazı çeken tinerci, bir öğrenciyi çakmak gazı alması için bakkala gönderdi. Bakkala giden öğrenci durumu hemen okul müdürüne bildirdi. Polis, tinerci çocukları kıskıvrak yakaladı ve 4 saat alınkonulan öğrencileri onların ellerinden kurtardı. Öğrencilerin aileleri olayın duyulmasının ardından Karapürçek Karakolu’na akın etti. Darp edilen 6 çocuk polis tarafından hastaneye gönderildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle