19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 NİSAN 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP’li vekiller Silivri’deki tutukluların ortaçağ koşullarında sağlık hizmeti aldığını belirtti 5 Gereksiz yere kimse mağdur edilmez, Ergenekon’da ve diğer davalarda olduğu gibi elmalarla armutlar aynı torbaya konulmaz. Cadı avı başlatılmaz! ??? Sorumlular yargılanır, suçlular cezalandırılır, suçsuzlar aklanır, bundan da ülkemiz ve demokrasimiz kazanır. Kimse rövanşist davranmamalı bu nedenle... Demokrasi bir yaşam biçimidir. Ben bu yüzden tüm askeri darbelere karşıyım... TBMM’de, ülkemizdeki tüm askeri darbelerle ilgili olarak bir araştırma komisyonu kuruluyor. Bu komisyon, her durumda demokrasinin yapısına aykırı darbe ve darbe girişimlerini gerektiği gibi araştırırsa kazanan halkımız olur. TSK de diğer kurumlarımız gibi başımızın tacıdır, bugünün dünyasında ordusu güçlü olmayan bir devlet, ekonomisi iyi bile olsa güçsüz kalır. Burada yapılması gereken askerin gereken sınırlar ve görevler içinde kalmasıdır. ??? Böyle olursa kimse durumdan görev çıkaramaz! Demokrasimiz ve özgürlükler gelişir. Kaygım, siyasal erkin tüm bunları göstermelik yapması... 500 üniversiteli genç 100 civarında gazeteci hapiste... Faili meçhul cinayetler aydınlatılmadı. Benim kaygım bunlar... Demokrasinin binlerce tanımı ve ölçüsü var! Demokrasi bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü, insan hakları, temel hak ve özgürlüklere dayalı sistem demektir! ??? 28 Şubat’ta kimi arkadaşlarımız işlerinden oldu, sahte belgelerle... Bugün AKP iktidarı ise medyadaki muhalif seslerin ağızlarını salt tıkamıyor, işten attırıyor, 28 Şubat’çılara taş çıkarırcasına. Medya patronları tırsmış! Candaşlar, yandaşlar, dindaşlar vergilerimizle yaşayan TRT’yi arpalık haline getirmiş. Evet 28 Şubat’çılar yargılanmalı, seçimle gelen seçimle gitmeli... AKP iktidarı demokratik alanlarda “temizlik yaptığını” söylüyor ama nedense özgür basın istemiyor! Demokrasi ve özgürlükleri geliştirmiyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! ‘Bu hastane katil’ EMİNE KAPLAN ANKARA CHP’de ağırlıklı olarak doktor milletvekillerinden oluşan 6 kişilik heyet, incelemelerde bulunduğu Silivri Cezaevi ve Silivri Devlet Hastanesi’yle ilgili çarpıcı saptamalarda bulundu. Heyette yer alan Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, tam teşekküllü hastanede tedavilerine izin verilmeyen Ergenekon sanıklarından Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, emekli Orgeneral Ergin Saygun ve emekli Albay Mehmet Yoleri’nin “her an ölebileceği” uyarısında bulundu. CHP’den Rıza Türmen, Nurettin Demir, Metin Ülkü Baydar, Aytun Çıray, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi de olan Malik Ecder Özdemir ve Aytuğ Atıcı’dan oluşan milletvekili heyeti, önceki gün Silivri Cezaevi’ndeki sağ ? CHP’li vekiller, Silivri’deki cezaevinde tutuklulara sadece pansuman yapacak donanım olduğunu, Silivri Devlet Hastanesi’nin ise mahkumlar tarafından ‘katil hastane’ olarak adlandırıldığını belirterek üç tutuklunun ölümle yüz yüze olduğu uyarısı yaptı. lık koşullarıyla ilgili inceleme yaptı. Tutuklu yargılanan emekli Albay Atilla Uğur, gazeteci Müyesser Yıldız, emekli generaller Çetin Doğan, Ergin Saygun, emekli Albay Mehmet Yoleri, gazetemiz yazarı CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ve Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ile görüşen heyet, tutukluların adeta “ölüme yatırıldığı” saptamasında bulundu. Atıcı, saptamalarını şöyle anlattı: Her an ölebilirler: Görüştüğümüz 7 tutukludan 3’ü her an ölebilir. Fatih Hilmioğlu, Ergin Saygun ve Mehmet Yoleri’nin kesinlikle cezaevi koşullarında bulundurulmaması gerekiyor. Raporlarını inceledik, kullandıkları ilaçlar var. Ellerinde onlarca profesörün, heyetlerin raporları var. Hastalıkları şüpheye yer vermeyecek şekilde test edilmiş. Aldıkları ilaçlar ve hastalıkları her an bir kanamadan ya da kalp rahatsızlığından ölebileceklerini gösteriyor. Silivri hastanesine gitmek istemiyorlar, orası katil hastane olarak biliniyor. Acil müdahale yok: Silivri’de toplam 9 cezaevi var, her birinin bir reviri var, pratisyen hekimi koymuşlar, mesai saatleri içinde var. Bazı cezaevlerinde yarım gün, bazılarında 4 yarım gün hekim var, onun dışında yok. Acil bir şey olursa 112’yi çağırıyorlar. Revirde sadece pansuman ve muayene yapılabilir. Onun dışında kalp krizi geçirdi diyelim ki şoklama vb hiçbirinde yok. Toplama kampı gibi: Silivri hastanesine gittik, ama adı hastane, kâğıt üzerinde. Tabelasında semt polikliniği yazıyor. Adı hastane, ama yatak yok, laboratuvar yok, anestezi yok. 14 tane uzman koyduk diyorlar, akşama kadar çalışıyorlar akşam gidiyorlar. Hastanenin üst katları standart hastane görünümünde, ama mahkum koğuşu ortaçağdan daha kötü, insanlığınızdan utanırsınız. 9 metrekarelik odaya 4 tane yatak koymuşlar. Her taraf kan revan, pislik içinde. Bu ağır hastalar buraya gelmeyi reddediyorlar, “kâğıt imzalatıyorlar kendi rızamla gitmek istemiyorum” diye. İnsanlar sağlık sorunlarıyla gündeme gelmek istemiyorlar. Arka arkaya ölüm haberleri gelecek. Bu normal ölüm değil cinayettir. Orası tam bir toplama kampı gibi. Müyesser’den veto: Müyesser Yıldız, devletin hiçbir şeyini kabul etmiyor, çok ısrar ettik, ‘Bu bedenler sadece size değil, ailenize, ülkenize, insanlığa ait, bunları ölüme yatıramazsınız’ dedik. Sadece düşüneceğini söyledi. Cumhuriyetle hesaplaşma: Görüştüğümüz her isim, “Burada bir yargılama değil cumhuriyetle, TSK ile hesaplaşma yapıldığını” söyledi. Balbay, normal bir mahkemede yılda 56 dava görülebildiğini belirterek şu anda yapılan duruşma sayısı hesaplandığında Silivri yargılamalarının 50 yıl sürebileceğine dikkat çekti. 28 Şubat ve Ilımlı İslam... 28 Şubat 1997 postmodern askesi darbesi neyi amaçlıyordu? Dönemin Genelkurmay II. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir’in deyişiyle demokrasiye “balans ayarı” yapılmıştı. Bu ayar ne içindi? Çok açık söylüyorum: “Necmettin Erbakan’ın Refah Partisi’ni tarihin çöplüğüne atmak!” Milli Görüş çizgisini “Milli Nizam Partisi” dönemiyle sürdüren, antiemperyalist, anti Batıcı bir siyasal çizgi izleyen Erbakan’ın siyasal mücadelesi, aynı zamanda dinsel temellere dayanıyordu. ??? Erbakan’ın Türk siyasal yaşamında bence önemli bir yeri var. Hoşgörü sahibiydi, “devletçi” ekonomik kalkınma modelini benimsemişti. Özellikle Nurcularla arası hiçbir zaman iyi olmamıştır. Fethullah Gülen’le ise yıldızı barışmamıştır... Dün sabah saatlerinde aralarında emekli Orgeneral Çevik Bir olmak üzere, bazı generallerin, Batı Çalışma Grubu’nda çalışan emekli albayların gözaltına alınma kararını öğrenince bunlar geldi aklıma. 28 Şubat 1997... Sincan’da tankların yürümesi, demokrasiye balans ayarı, REFAHYOL hükümetinin düşürülmesi... ??? Daha önceleri çok yazdım yineleyeyim: “Kim ne derse desin 28 Şubat ABD ve AB destekli postmodern bir darbedir... Burada amaç Necmettin Erbakan’ın partisini tarihin çöplüğüne atıp, ‘Ilımlı İslam’ çizgisinde bir siyasi partiye zemin hazırlamak.” Gerekçe olarak “demokrasiye balans ayarı yapmak” olarak gösterilse bile, salt Erbakan’ı değil, Tansu Çiller’i de siyasette saf dışı etmek. Elbet bunun kılıfı da hazırdı: “İrticai faaliyet!” Benim beklentim 28 Şubat soruşturmasının kimi siyasi güç odaklarının “habis” çıkarlarına, kör öç alma duygularına yenik düşmemesi. Umarım bu dava hukuka ve insan haklarına göre yapılır, yargılamada eşitlik ilkesi göz ardı edilmez... Erdoğan’ın ‘Hakan Fidan sır küpüm, yedirmem’ sözlerine muhalefet tepki gösterdi ‘Keyfiliğe kapı açıyor’ ?Erdoğan’ın MİT Müsteşarı’nı korumaya yönelik sözlerinin kayıt dışılığı himaye etmek olduğunu belirten CHP’li Atilla Kart, ‘’Aslında Başbakan kendisini himaye altına alıyor’’ dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la ilgili “sır küpüm, yedirmem” mesajı tartışma yarattı. BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, “O sır küpünün içinde başka neler var, yakın zaman Uludere de var mı?” diye sorarken, CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, “Yapılan bir görev var, ama yapılırken legal ve illegal unsurların iç içe girdiği anlaşılıyor” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Şanghay’da yaptığı “sır küpüm” açıklaması muhalefetin tepkisine neden oldu. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, “Başbakan’ın söylemi kayıt dışılığı himaye eden bir söylem. Bir Başbakan’ın sorumluluğu altındaki bürokratlara güvenmesi olumlu bir şeydir, doğrudur; ancak bu beraberinde keyfiliği, sorumsuzluğu ve denetimsizliği getirmez. Hukuk devletlerinde, demokrasilerde başbakanlar da denetime tabidir” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan ile Yaşar Büyükanıt’ın Dolmabahçe görüşmesine dikkat çeken Kart, “Bu görüşmenin bir başka boyutuyla karşı karşıyayız. Yapılan bir görev var, ama yapılırken legal ve illegal unsurların iç içe girdiği anlaşılıyor. Başbakan’ı panik atakla özel bir düzenlemeye mecbur bırakan da bu süreçteki illegal dinamikler. Aslında Başbakan kendisini himaye altına alıyor” görüşünü dile getirdi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Şanghay’dan yaptığı açıklamalarını eleştirerek “Erdoğan’ın yurtdışından üfürdüğünü” kaydetti. Vural, Erdoğan’ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında “Hakan Fidan benim sır küpüm. Oslo’ya da İmralı’ya da ben gönderdim” açıklamasıyla terör örgütüyle müzakere yaptığını bir kez daha itiraf ettiğini kaydetti. Erdoğan’ın Fidan hakkında “İnsan kıyma makinesi değiliz” dediğini anımsatan Vural, “Teröristler milletin evlatlarına kıyarken neredeydin? Oslo’ya gönderdiğini itiraf ediyorsun, diğer taraftan bu ülkenin askeri ve polisi şehit ediliyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil” diye konuştu. BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan da “Başbakan, İmralı’ya da Oslo’ya da benim emrimle gitti, dedi. O sır küpünün içinde başka neler var, yakın zaman Uludere de var mı, soru işaretidir” görüşünü dile getirdi. Erdoğan’ın sözlerini “itiraf” olarak nitelendiren Kaplan, “Çünkü o zaman yapılan ‘devlet görüştü, hükümet görüşmedi’ tartışmaları da artık geride kalmıştır. Başbakan’ın, hükümetin emriyle yapıldığı bizzat ortaya çıkmıştır. Görüşmelerde nerelerde tıkanma yaşandığı, bu tıkanmaların nasıl giderileceğini Başbakan açıklamalı” dedi. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN 12 Eylül soruşturması İşkenceleri özel ekip dinleyecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 12 Eylül döneminde Ankara’daki işkence iddialarıyla ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Murat Demir’in talimatıyla, mağdur ve müştekilerin ifadelerini almak üzere Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde ekip oluşturuldu. Bir başkomiserin de görevli olduğu ekip, 12 Eylül döneminde Ankara’da işkence ve kötü muameleye uğradığını ileri süren yaklaşık 40 kişinin ifadesini alacak. Aynı dönemde, Ankara’da işkence gördüğünü bildiren ancak şu anda başka illerde ikâmet eden mağdurmüştekilerin ifadeleri için ilgili cumhuriyet savcılıklarına talimat yazılacak. [email protected] CHP İzmir il örgütünün, yargılanan sanıklara destek olmak amacıyla, “İzmir Adalet İstiyor” sloganıyla düzenlediği yürüyüşteki meşaleler, önceki akşam Balçova caddelerini aydınlattı. HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, ‘Gelişmeleri değerlendireceğiz’ dedi katılanları soruşturmayız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Ahmet Hamsici, 28 Şubat döneminde Genelkurmay’daki brifinge katılan yargıçlarla ilgili soruşturma yapma düşüncelerinin olmadığını söylerken 1. Daire Başkanı İbrahim Okur da, o dönemki HSYK’nin brifinge katılımı uygun gördüğünü anımsattı. HSYK, 1.5 yıllık kurumsal çalışmaları, faaliyet raporlarını açıklamak üzere basın mensuplarıyla tanışma toplantısı düzenledi. HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, toplantının başlangıcında 28 Şubat soruşturmasının öğrenilmesiyle kimi gazetecilerin ayrılması üzerine, “Zamanlama olarak bizim toplantımızla çakışması bir şanssızlıktı” dedi. “28 Şubat sürecinde Genelkurmay’da brifing alan hâkim ve savcılarla ilgili resen bir inceleme başlatacak mısınız” sorusuna Hamsici, “Hâkim, savcılarla ilgili böyle bir düşüncemiz yok. Yani brifing almaya giden hâkim ve savcılar hakkında soruşturma yapmayı düşünmüyoruz, ama gelişmeleri değerlendireceğiz” yanıtını verdi. HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur da aynı yöndeki soru üzerine, “O dönemde Sayın Bakan, brifingle ilgili hâkim ve savcılara izin vermediğine ilişkin bir yazı göndermişti. Ancak bu konuda HSYK ‘gidebilirler’ demişti” diye konuştu. “Hrant Dink cinayeti davası hâkim ve savcılarıyla ilgili başlatılan inceleme ne aşamada” sorusu üzerine, Hamsici, Teftiş Kurulu’nun incelemesini tamamlayarak raporunu Kurul’a gönderdiğini bildirdi. Hamsici, “Ama biz henüz gündemimize almadık. Rapordaki kanaat, ‘disiplin soruşturması yapılsın’ yönünde. Bu, daire için bağlayıcı değil. Gerekçe basına açıklamada bulunulması” diye konuştu. HSYK 2. Daire Başkanı Nesime Özer de, hâkim ve savcılar hakkındaki şikâyet dilekçeleriyle ilgili bilgi verdi. Özer, 2011 yılında 9 bin 125 dosyanın işlem gördüğünü, 1422 dosya için inceleme, 191 dosya için soruşturma izni verildiğini bildirdi. Disiplin işlemleri yönünden de aynı yıl 708 dosyanın işlem gördüğünü ve 943 kişi hakkında karar verildiğini ifade etti. ‘Bilirkişiler raporları ‘Genelkurmay brifingine hiçe saydı’ Bu kez POLİS BASKINI OZAN YAYMAN ‘Hâkimlerden şikâyet arttı’ HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, hâkim ve savcılara ilişkin şikâyet sayısında son yıllarda artış bulunduğunu belirterek, “Bundan 34 sene evvel bu sayı 56 bin iken, şu an yıllık 10 binlere yaklaştı” dedi. İZMİR İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne düzenlenen operasyonun ardından açılan davada, 10 günlük duruşma maratonu bugün sona eriyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da aralarında olduğu 130 sanıkla ilgili İzmir 8. Ağır Cezası Mahkemesi’nin bugün ara kararını vermesi bekleniyor. 3 Nisan’da başlayan duruşmalarda “çete lideri” sıfatıyla tutuksuz yargılanan Kocaoğlu’nun ardından ilk olarak 23 tutuklu sanık dinlenmişti. Daha sonra tutuksuz yargılananların savunmaları başlamıştı. Duruşmanın dünkü bölümünde de, İzmir Büyükşehir Belediyesi Etüd ve Pro je Daire Başkanlığı Şube Müdürü Vahyettin Akyol , Buca Toplu Konutları ve yangın merdiveni konusunda iddianamede yer alan suçlamaları reddetti. Akyol, “Bilirkişi teknik bilgiye sahip değil. Yasayla kurulan odanın teknik raporu ve çalışmaları, bilirkişiler tarafından hiçe sayıldı” dedi. Aydın Belediyesi dliye binası örneği... Yapım İhaleleri Şube Müdürü Ülkü Markoviç’in ardından savunmasını yapan eski Etüd Proje Dairesi’nin Başkanı Sedat Baylan da, “İmar Kanunu’na göre, kamu kurumları ön projeyle inşaatları bitirebilir. İzmir Adliye binası bu kanuna göre yapılmıştır” diye konuştu. A İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Aydın Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, ihalelere fesat karıştırıldığı iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında, dün sabah saatlerinde çok sayıda adrese operasyon düzenledi. Edinilen bilgiye göre operasyonda, Aydın Belediye Başkan Yardımcısı Kamil Kaya ile üç belediye çalışanı gözaltına alındı. Ayrıca belediye dışındaki bazı şirketlere de baskın düzenlendiği belirtildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle