25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2012 CUMA 14 İstanbul B Edirne B Kocaeli PB Çanakkale B İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop PB Samsun B Trabzon PB Giresun PB PB Ankara 17 23 23 18 23 23 25 18 17 17 18 19 19 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB Y B PB PB PB PB PB PB B B PB 20 20 16 19 24 22 21 25 19 20 13 12 15 Oslo PB Helsinki PB Stockholm PB Londra PB AmsterdamY Brüksel Y Paris PB Bonn PB Münih Y Berlin Y BudapeştePB Madrid Y Viyana Y HABERLER 8 7 6 13 12 12 13 12 11 16 19 16 16 Belgrad Y 21 Sofya Y 19 Roma Y 16 Atina Y 18 Zürih Y 13 Moskova Y 8 Aşkabat B 32 Taşkent B 27 Baku Y 19 Bişkek B 23 Tiflis PB 27 Kahire PB 30 Şam PB 24 Ülkemiz geneli parçalı ve az bulutlu, öğle saatlerinden sonra Orta Karadeniz’in iç kesimleri ile Sivas ve Yozgat çevreleri çok bulutlu, kısa süreli ve yerel sağanak yağışlı, akşam ve gece saatlerinde Edirne, Çanakkale, Dikili ve İzmir’in kuzey çevreleri çok bulutlu ve sağanak yağışlı gececek. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 13 Nisan GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada kez gündem değiştirmeye yönelik açıklamalardan birini daha yaptı ve… …MİT Müsteşarı Hakan Fidan için “Benim, devletin sır küpü” dedi. Daha ileri giderek, sözünü “Türkiye’nin de sır küpüne” çevirdi. Dış ülkelerde gizli servislerin başında olanlar, emekliye ayrıldıklarında veya ayrılmak zorunda kaldıklarında, görevleri sırasındaki gizli kapaklı, hatta “kirli işler” ile ilgili ne bir açıklama yapar ne de kitap yazarlar. Bugüne dek MİT’i yönetenler, ayrıldıktan sonra gizli kapaklı operasyonların hiçbiri üzerinde konuşmadı. Örneğin, Öcalan’ın Kenya’da Türkiye’ye teslimini öngören, ABD’nin saptadığı ve CIA aracığıyla ilettiği koşulları müzakere eden Müsteşar Şenkal Atasagun; son günlerde konu kamuoyunda tartışıldığı sırada sessiz kaldı. Başbakan; MİT’i kendine özel kişisel bir kurummuş gibi benim sır küpüm diye tanıtıyor. Oslo tutanakları, hükümetin terör örgütüne (Başbakan’ı temsil eden) bugünkü MİT Müsteşarı’nın ulaştırdığı vaatleri sıraladı. Savcılık KCK soruşturması nedeniyle Müsteşar Hakan Fidan’ı sorguya çağırdı. RTE, savcının müsteşarını ancak kendi rızası olursa çağırabileceğini içeren bir yasayı alelacele neden Meclis’e gönderdi? Zira, PKK’ye müsteşar aracılığıyla duyurduğu söylenen ödünlerin örtüsü kaldırılınca altında RTE çıkacaktı! ??? Oysa, RTE yaşanan örneklerden hiç ders almamış. Bugün, MİT Müsteşarı’nı değil, aslında kendini koruma yasası çıkarabilir RTE. Ama yarın? Devir değişir. RTE gider ve gün gelir. Dün PKK ile yapılan görüşmeler, verilen ödünler bir dava dolayısıyla gündeme gelir. Yasa değişir ve yargı; MİT’ten, bugünlerle ilgili bilgileri ister. Fidan’ı da tanık olarak çağırabilir. O zaman; saç düşer keli görünür Bay RTE’nin! Bugün sorgu sırasında savcılıkta, tutuklandıkları mahkemede ve Silivri’de yatan gazetecilerin, aydınların yaşadığı zulmün gün gelir hesabı sorulacağı gibi… ??? Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın bu süreçleri ayrıntılarıyla anlatan belgesel değerindeki kitaplarına bir yenisi eklendi. Zulümhane’nin “konuğu” gazeteci Soner Yalçın’ın; “Samizdat” adıyla yayımladığı kitap; yalnız yargı uygulamalarındaki adaletsizliği anlatmıyor; açıklamalarıyla yarınlara ışık tutuyor. Savcılık ve mahkeme sürecini ilgi çekici, bilinmeyen bilgilerle yansıtıyor. Örneğin Ergenekon soruşturmasında ABD’li Susanne Hayden’in rolünü, CIA’nın ünlü Veli Küçük’ten neler talep ettiğini soruyor, yanıtlıyor ve… …kitabında tutuklanmasına ve suçlamalara destek çıkan, medyadaki bu devrin yalaka kalemlerini adlarıyla, yazılarıyla sergiliyor. Her alandaki “yandaşların” ne mal olduklarını gözler önüne seriyor. ??? Gözaltına alınması nedeniyle Cumhuriyet’te yayımlanan yazıma kitabında yer vermiş Soner. Şunları yazmışım o gün: “…Gerçek şudur: Soner Yalçın gazeteci olarak hem Odatv’de hem de Hürriyet’te her pazar yayımlanan araştırma ürünü, tarihsel olayları güncelleştiren yazılarında iktidarı eleştirdi. Birçok yanları hâlâ gizemli Ergenekon, Balyoz gibi davalarda kamuoyunun bilmediği gerçekleri belgeleriyle açıkladı. Odatv’deki belgeli haberler, yorumlar… Ergenekon savcısının Soner Yalçın’ı ‘terör örgütüne üye olmak ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek’ suçlamasıyla gözaltına almasına neden oldu. Soner Yalçın’ın suçu, adı Ergenekon savcılarının iddianamelerinde yer alan ancak varlığını hiçbir resmi makamın doğrulamadığı bir terör örgütüne üyelikse... bu suçlamayı bir kalem geçiniz efendim...” ??? O günkü yazım şöyle sona eriyor: “Soner Yalçın medyaya sesleniyor. Tabii anlayana: Bugün bana yarın sana.” İstanbul 10. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan Balyoz davasında mahkeme hızla karar aşamasına yaklaşıyor. Davanın tutuklu yargılanan sanıkları ise var güçleriyle kamuoyunun dikkatini, dosyadaki delillerin gerçekliğine ilişkin şüphelere çekmeye çalışıyor. Özellikle de davanın ana delilleri arasında sayılan bazı CD’lerin üzerinde oynanmış olduğu yönündeki iddialara. İddialarını destekleyen yerli ve yabancı bilimsel raporlar da var ellerinde. Temel talepleri, mahkeme heyetinin karar aşamasına geçmeden önce bu şüphe ve iddiaları bilirkişilere sorması yönündeydi. Ancak bu talepleri geri çeviren mahkeme, “delil değerlendirme” aşamasını atlayarak savcının esas hakkındaki mütalaasını kabul etti. Hürriyet yazarı Sedat Ergin, hafta içinde kaleme aldığı yazıda, savcı ve hâkimlerin bu tutumunun ceza muhakemesi usul ve teamülleriyle oldukça çelişkili bir durum oluşturduğunu örnekleriyle ve ayrıntılı biçimde ortaya koydu. Balyoz HSYK Gündeminde Kurulu (HSYK) Başkanvekili Ahmet Hamsici’nin dünkü basınla tanışma toplantısında, HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur ile bu konuyu konuşma fırsatı bulduk. “Ben de Sedat Bey’in köşesini okuyunca merak ettim ve davanın hâkimine sordum” diye söze giren Okur, hâkimlerden aldığı bilgileri şöyle aktardı: “Seminer için geldiğinde heyet başkanıyla konuştum. Bu konunun mahkeme takdirinde olduğunu düşünüyor. Hukuken söylediklerinde doğruluk payı var. Yani bana göre de mahkeme takdirinde. Anlaşılıyor ki delil tartışmasını karar aşamasında yapacaklar. Ergenekon ile Balyoz davaları arasındaki temel bir fark olduğunu düşünüyorlar. Onlara göre Ergenekon’da insanların birbiriyle bağlantıları çarpraz sorgu ile ortaya çıkarılıyor. O yüzden 5 aydır delil değerlendirmesi sürüyor. Balyoz’da ise dijital ses kayıtları var ortada. Hâkimlere göre bu nedenle farklı süreçler işliyor. Delilleri o aşamada değerlendirecekler. Bana göre de hâkimin söylediklerinde doğruluk payı var.” ‘İki generalden HSYK’ye şikâyet’ Türkiye’deki adalet süreçlerinde temel meselenin uzun tutukluluk süreleri değil, yargılama sürelerinin uzunluğu olduğunu vurgulayan Okur, “Davaların hızlanması için gerekli desteği verdik. Duruşmaların her seferinde birkaç ay ötelenmesinin ana nedeni duruşma kayıtlarının çözümlenip hâkimlerce değerlendirilmesinin beklenmesiydi. Bu işlerin hızlanması için daha fazla Deliller karar aşamasında değerlendirilecek Hâkimler ve Savcılar Yüksek insan kaynağı sağladık. Balyoz’da toplam hâkim sayısı 7’ye, Ergenekon’da 10’a çıktı. Bir yandan duruşmalar sürerken, diğer taraftan kayıtlar deşifre ediliyor. Bu sayede yargılama oldukça hızlandı” diye konuştu. Sahte delil iddiaları biz gazetecilere ulaştığı kadar HSYK’ye de gönderilir olmuş. Balyoz sanıklarından gelen iki başvuruyu “değerlendirmeye aldıklarını” belirten Okur şu açıklamayı yaptı: “Mahkemede karar aşaması yaklaştığı için iddialar bize de gönderiliyor. Bu hafta içinde iki muvazzaf generalden delillerin yeterince araştırılmadığı iddiasıyla yazılı şikâyet geldi. Her ikisini de değerlendirilmesi için 3. Dairemize ilettim.” HSYK’de yapılacak değerlendirme sonucunda bu başvurular hakkında ya “inceleme ve gerekirse soruşturma” ya da “işlem yapılmasına gerek olmadığı” yanıtı çıkacak. Karar aşamasına gelen davada HSYK’nin yapacağı değerlendirme, olası “mağduriyet”lerin önlenmesini beraberinde getirebilir. Sarıgül Erzincan’da ‘Şişli modeli’ni anlattı Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Erzincan Üniversitesi’nin davetlisi olarak memleketi Erzincan’a gitti. Sarıgül, Erzincan’da ilk olarak Vali Selman Yenigünü’yü ziyaret etti. Daha sonra Erzincan Üniversitesi’nde Rektör Prof. Dr. İlyas Çapaoğlu ile bir araya gelen Sarıgül, Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde düzenlenen “Yerel Yönetimlerde Şişli Modeli” konulu konferansa katıldı. Sarıgül daha sonra, konferansa katılan iki öğrenciyi mayıs ayında Almanya’nın başkenti Berlin’deki bir geziye götüreceğini açıkladı. EMEKLİ ALBAY VURAL Soruşturmada 24 kişi örgüt kurmaktan, 10 kişi üyelikten takipsizlik aldı Dolandırıcılık buhar oldu ALİCAN ULUDAĞ ‘Ergenekon üyeliği iddiası bir safsata’ HATİCE TUNCER DAVADAN 45 İSME TAKİPSİZLİK KARARI ÇIKTI ÖRGÜT KURMAKTAN TAKİPSİZLİK ALANLAR: Zahid Akman, Firdevsi Ermiş, Harun Kapıyoldaş, İsmail Karahan, İzzet Kurum, Mehmet Gürhan, Mehmet Taşkan, Mustafa Çelik, Zekeriya Karaman, Mehmet Sıddık Balıkçı. giz, İbrahim Altan, Kadir Sadal, Mustafa Bölükbaş, Muzaffer Şafak, Nurgül Gürhan, Oğuz Erçin, Orhan Durmaz, Seyyar Kutun, Süfyan Gençaslan, Şahin Küsmüş, Temel Uzunay, Ümit Yaşar Sincanoğlu, Kemal Baki, Yusuf Atalay, Bekir Bilyay. DİĞERLERİ: Erdoğan Kara, Ali Solak, Veli Korkmaz, Ali Karabağ, Zeynep Kuzucu, Ziyaettin Kalali, Ayşe Nur Sezgün, Ahmet Çoşar, Gökhan Gürbüz, Ömer Zahid Karaman. ANKARA Almanya bağlantılı Deniz Feneri soruşturmasında “nitelikli dolandırıcılık” yapmaktan da tutuklanan eski RTÜK Başkanı Zahid Akman ve Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman hakkında, bu suçtan dava açılmak bir yana, takipsizlik kararı dahi verilmediği ortaya çıktı. Soruşturma kapsamında 10 kişi örgüt kurmaktan, 24 kişi ise örgüt üyeliğinden takipsizlik kararı aldı. Akman “3 numaralı”, Karaman ise “20 numaralı” sanık olarak yer aldı. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan 526 sayfalık iddianamede, suç tarihi “25.04.2007 ve öncesi” olarak yazıldı. İddianamenin müştekileri, yani suçtan zarar görenleri Elazığ’ın Maden ÖRGÜT ÜYELİĞİNDEN TAKİPSİZLİK ALANLAR: Uğur Arslan, B. Bülent Bilgin, Cü neyt Kavasoğlu, Durak Özcan, Engin Yılmaz, Erhan Yatar, Hacı Nayir, Hakkı Sadal, Volkan Cen ilçesi Naldöken Köyü’nde oturan Hatice Yıldız adlı vatandaş ile Almanya Stuttgart’ta yaşayan Sadık Deniz oldu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Konya Milletvekili Atilla Kart, İşçi Partisi ile Sosyal Demokrat Halkçı Parti İstanbul İl Başkanı Zafer Nuhoğlu’nun isimleri iddianamede “suç ihbarında bulunanlar” olarak yer aldı. Edinilen bilgiye göre, 20 sanıktan en ağır suçlama, “Hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanmak, özel belgede sahtecilik, kamu görevlisinin sahtecilik suçuna iştirak etmek” iddiasıyla Karaman, Kanal 7 Yönetim Kurulu üyesi İsmail Karahan ve Almanya’daki davada ceza alan derneğin ve şirketlerin eski müdürü Mehmet Gürhan’a yapıldı. Yunus Nadi Ödülleri’nde geri sayım Gazetemizin kurucusu Yunus Nadi anısına bu yıl 66.’sı düzenlenen Yunus Nadi Ödül Yarışması jüri toplantıları başladı. Orhan Erinç, Yaşar Tonguç, Kâmil Masaracı, Musa Kart ve Behiç Ak’tan oluşan Karikatür Dalı Seçici Kurulu, önceki gün toplanarak ödül kazananı belirledi. Sosyal Bilimler, Roman, Öykü, Şiir ve Fotoğraf Dalları Seçici Kurulları önümüzdeki günlerde toplanarak birinciyi belirleyecek. Ödül dağıtım töreni gazetemizin kuruluş yıldönümü olan 7 Mayıs 2012 Pazartesi günü düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) Kayseri’deki yolsuzluklar CHP’li Kart’tan savcılara suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili soruşturmayı yürüten 3 savcı hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) suç duyurusunda bulundu. Kart, yaptığı yazılı açıklamada, “soruşturma sırasında görevlerini doğru ve tarafsız yapmadıkları ya da hukuk dışı müdahalelere açık bir şekilde görevlerini yaptıkları kanısını yaratan” 3 cumhuriyet savcısı hakkında yasal işlem yapılması için HSYK’ye önceki gün 5 sayfalık dilekçe ve 116 sayfadan ibaret ekleriyle birlikte suç duyurusu yapıldığını bildirdi. “Hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanmak ve özel belgede sahtecilik”ten hakkında dava açılanlar ise şöyle: Deniz Feneri’nin yardımlarını dağıttığı iddia edilen Ali Solak, Zahid Akman, Deniz Feneri e.V. görevlisi Bedrettin Bülent Bilgin, Kanal 7 Finas Müdürü Erdoğan Kara, e.V’nin muhabecisi Firdevsi Ermiş , Mehmet Gürhan’ın dayısı Hakkı Sadal, Kanal 7 Mali İşler Daire Başkanı Harun Kapıyoldaş, Gürhan’ın kayınbiraderi İzzet Kurum, e.V’nin yöneticilerinden Mehmet Taşkan, Kanal 7 çalışanı Mehmet Sıddık Balıkçı, Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik, Euro 7 Teknik Başkan Seyyar Kutun. Eski Euro 7 çalışanı Ahmet Çoşar, Euro 7 Pazarlama ve Reklam Müdürü Gökhan Gürbüz, Kanal 7 Planlama ve Teknik Daire Başkanı Muzaffer Şafak ve Zekeriya Karaman’ın oğlu Ömer Zahid Karaman ise sadece, “Hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanmakla” suçlandı. Mehmet Gürhan’ın eşi Nurgül Gürhan, “Hizmet Sebebiyle Güveni Kötüye Kullanmak ve Kamu Görevlisinin Sahtecilik Suçuna İştirak Etmek” ile yargılanacak. İkinci Ergenekon davasında tutuksuz sanık eski MİT görevlisi, emekli Kurmay Albay Hüseyin Vural Vural, “Şahsıma yöneltilen ‘Ergenekon üyeliği’ suçlaması bir safsatadır” dedi. Gözaltına alındığında el konulan cep telefonuna 847 telefon numarasının yüklendiğini söyledi. Vural, cep telefonunu, mahkeme heyetine vererek “Ne zaman ve nerede yükleme yapıldığının” tespit edilmesini istedi. Davanın dünkü 175. duruşmasında Vural, 7 Ocak 2009’da göz atına alındığında iki cep telefonuna el konulduğunu belirterek şunları anlattı: “Daha sonra bu iki telefon bana 16 Ocak 2009’da Terörle Mücadele Şubesi’nde iade edildi. İstihbaratçı olduğum için telefonlarımı inceledim. Birisinde bir şey yoktu. Diğerinde ise kayıtlı 1205 telefon numarasından 847 adedinin benim kayıtlarım olmadığını fark ettim. Bu sayı iddianamede 1350’ye çıkmış.” Vural, “cep telefonuna nerede, ne zaman yükleme yapıldığının” inceleme yapılarak tespit edilmesini istedi. Vural, Balyoz davasını anımsatarak “Deniz Kuvvetleri’nin büyük bir kısmı görevinden alıkonmuştur, esir muamelesi görmektedir” dedi. Vural, 90’lı yıllardaki aydın cinayetlerine de dikkat çekerek “Ahmet Taner Kışlalı cinayetinin arkasında MOSSAD’ın olduğunu zannediyorum” diye konuştu. CHP MİLLETVEKİLİ BALBAY ‘Ülkede hukuk esaret altında’ İstanbul Haber Servisi 2. Ergenekon davasında 3 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, İstanbul Barosu’nun “hukukun üstünlüğü” mücadelesi verdiğine dikkat çekerek tüm Türkiye’ye destek çağrısında bulundu. Balbay, “Bu ülkede hukuku savunmak ‘cesaret’ haline gelmişse, o ülkede hukuk ‘esaret’ altındadır” dedi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve 10 yönetim kurulu hakkında “adil yargılamaya teşebbüs ettiklerine” ilişkin suç duyurusunda bulundu. Balbay, dün avukatları aracığıyla yaptığı yazılı açıklamada, İstanbul Barosu’nun “hukukun üstünlüğü” mücadelesi verdiğini belirterek teşekkür etti. Balbay “İstanbul Barosu’nun bütün riskleri göze alarak cesaretle istikrarlı biçimde sürdürmekte olduğu hukuk ve savunma hakkı mücadelesini saygıyla selamlıyoruz” dedi. Balbay şunları kaydetti: “Savunma hakkı, savunma suçuna dönüşmüştür. Üç ayak üzerinde duran yargının savcı ve yargıç ayakları birleşmiştir. Savunma ayağı da kesilmektedir. Böylece yargı kendisine tek ayak üzerinde durma cezası vermektedir. Savunmanın olmadığı adalet tek kefeli terazi gibidir.” AİLELERDEN UYARI ‘4+4+4 çocuk ölümlerine neden olur’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Okullardaki fiziksel güvenlik ihmalleri ve eksiklikler nedeniyle çocukları ölen aileler TBMM’de sorumluların cezalandırılmasını ve okullarda ihmallerin giderilmesini talep etti. 4+4+4 ile 5 yaşındaki çocukların önlem alınmayan okullara gideceğine dikkat çeken aileler, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile görüşmek istedekilerini fakat taleplerine yanıt alamadıklarını belirtti. CHP’li Nur Serter, çocuklarını okullardaki ihmallerden ötürü kaybeden ailelelerle TBMM’de basın toplantısı düzenledi. 2010’da İstanbul’da okul tuvaletindeki lavabonun parçasının boynunu kesmesi nedeniyle yaşamını yitiren 6 yaşındaki Efe Boz’un annesi Nurdan Boz grup adına yaptığı konuşmada, son 2 yılda en az 15 çocuğun, okulda meydana gelen kazalarda yaşamını yitirdiği anlattı. Boz, 4+4+4 sistemiyle 5 yaşındaki çocukların hiçbir okul öncesi eğitim almadan kendileri için güvenli olmayan okul ortamlarına gireceğini belirtti. Boz, “Önlem alınmazsa, önümüzdeki dönem okullarda daha fazla sayıda çocuğun yaşamına mal olacak olayları öngörmek kehanet olmayacaktır” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle