25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 NİSAN 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 11 Obama ve Tayyip Erdoğan ne derse desin, Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkiler istenen düzeye çıkarılamadı ABD’ye karşı açık büyüyor Son 10 yılda ilişkiler geriledi TÜSİAD ve ABD Ticaret Odası’nın “Yeni Dönemde TürkAmerikan Ekonomik İlişkileri: Daha Güçlü bir Ortaklık için Analiz ve Öneriler” raporunda şu tespitlere yer verildi: ? En üst düzeyde dile getirilen bütün siyasi söylemlere rağmen TürkAmerikan ticari ve yatırım ilişkileri on yılda geriledi. Özellikle Türkiye’nin ABD’ye ihracatı artmıyor, Türkiye’nin ABD’ye karşı dış ticaret açığı büyüyor, ABD’den Türkiye’ye yabancı sermaye akışı istenen düzeye getirilemedi. ?ABD ticaret ortamı liberal ama Türk ihracatçıları özellikle yüksek rekabet sebebiyle bu piyasasada kayda değer bir yer edinemedi. Türkiye’nin ABD’yi hedefleyen ihracat stratejileri de istenilen sonuçlara ulaşamadı. Türkiye’nin ABD’ye yaptığı ihracatın yüzde 40’ı hâlâ emek yoğun mallardan oluşuyor. Bu da ABD’nin ithalat kompozisyonuyla uyumsuzluk gösteriyor. ? ABD piyasası giderek Doğu Asya tedarik zincirlerine entegre olurken Türkiye ile ekonomik entegrasyon daha da marjinalize olma tehlikesiyle karşı karşıya. ? Obama ve Erdoğan ilişkileri “model ortaklık” düzeyine çıkarmak istiyor ama ortak bir strateji ile hareket etmiyorlar. Türkiye ve ABD birbirinden kopuk ihracat stratejileri uyguluyor. ? Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırım rejimi ise son yıllarda birçok sektörde çok açık hale geldi. Geldi ama, bu durumun ABD’li iş çevreleri açısından garantili bir durumu yok ve yeterince güven vermiyor. Raporda şu önerilere yer verildi: ?1985 tarihli TürkiyeABD Yatırımların Karşılıklı Teşviki Anlaşması ile Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşmalarını revize eden yeni bir “Stratejik Ekonomik Ortaklık Paktı” düşünülmeli. ? Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda Türk özel sektörünü ABD eksenli değer zincirlerine entegre etmeyi hedefleyen strateji geliştirilmeli. ? Türk ihracatını emekyoğun mallardan sermaye ve teknolojiyoğun mallara dönüştürecek bir ihracat stratejisine ihtiyaç var. ? Ortak projeler, kriterler ve hedefler yoluyla birlikte çalışılmalı. ? Türk iş dünyası başarılı sonuçlar vermeyen eski yöntemleri bir kenara bırakmalı, ABD piyasasına ABD’li şirketlerle girmeye yönelik yaratıcı stratejiler geliştirmeli. Mavi Jeans gibi, Vestel gibi örnekler yaratılmalı. ? TÜSİAD ile ABD Ticaret Odası’nın yaptırdığı bir araştırmanın sonuçlarına göre, ‘en üst düzeyde dile getirilen bütün siyasi söylemlere rağmen TürkAmerikan ticari ve yatırım ilişkilerinin son on yılda geriledi.’ Türkiye’nin ABD’ye karşı verdiği ticaret açığı da her geçen gün artıyor. Ekonomi Servisi En üst düzeyde dile getirilen bütün siyasi söylemlere rağmen TürkAmerikan ticari ve yatırım ilişkilerinin son on yılda gerilediği ortaya çıktı. TÜSİAD ile ABD Ticaret Odası koordinasyonunda, Washington merkezli Sidar Global Advisors tarafından hazırlanan “Yeni Dönemde TürkAmerikan İlişkileri: Daha Güçlü Bir Stratejik Ortaklık İçin Analiz ve Öneriler” raporuna göre, özellikle Türkiye’nin ABD’ye ihracatında bir artış kaydedilemedi. Bu ortamda Türkiye’nin ABD’ye karşı verdiği ticari açık gittikçe büyüyor. ABD’den Türkiye’ye yabancı sermaye akışı de bir türlü istenilen düzeye getirilemedi. Söz konusu rapor, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, ABD Ticaret Odası AvrupaAvrasya Başkanvekili Peter Rashish ve TÜSİAD International ABD Çalışma Grubu Başkanı Adnan Nas’ın katılımıyla dün tanıtıldı. Raporun tanıtımında konuşan Ümit Boy Ümit Boyner ner, Türkiye ve ABD ikili ilişkilerinde başarılı sonuçlar vermeyen eski yöntemlerin bir kenara bırakılarak yaratıcı stratejiler benimsenmesi gereğini vurgularken ABD’yi de Atlantik ötesine bakarken Türkiye’yi AB’nin bütünü içinde görmeye çağırdı. Boyner şunları söyledi: “Türkiye’nin dünya ekonomik ortamında en önemli ekonomik partneri AB’dir. AB ve ABD de küresel düzende birbirlerinin en önemli ekonomik partnerleridir. Ufukta AB ile ABD arasında bir serbest ticaret anlaşması müzakere dönemi var. Türkiye’nin AB hedefini her zaman siyasal olarak destekleyen ABD’nin, artık ekonomik açıdan da Türkiye’yi bir aday AB üyesi olarak bu Transatlantik çerçevenin içinde görmeye başlamasının da zamanının geldiğini düşünüyoruz.” Medya Mutfağında Kirlenme ve Ekonomi Medyanın endüstriyel boyuta sıçraması sürecinde ve sonrasında gazetelerin, dergilerin, TV kanallarının en stratejik bölümleri “ekonomi servisleri” oldu, dersek abartmış olur muyuz? Bizde, 1980 öncesinde medya, endüstri boyutunda olmadığı gibi, ekonomi servisi diye adlandırılan bölümler, ekonomi sayfaları da yoktu. Gazetelerde önce 1, derken birkaç sayfanın ekonomiye ayrılması; ekonomi gazetelerinin, haftalık, aylık ekonomi dergilerin yayımlanması, 1980 miladıyla gerçekleşti. 12 Eylül ile el ele icra edilen 24 Ocak kararları sonrasında giren dış sermaye ile büyüyen ekonomide, reklam pazarı da büyüdü. Derken, İMKB’nin kuruluşu, piyasaların oluşması ekonomi gazeteciliğinin eylem alanını iyice genişletti. Sektör dergileri, kariyer dergileri vs. biçiminde ince işbölümlerine gidildi yayıncılıkta. Kısa sürede, gazetecilik yaparken reklam geliri de sağlamak doğrusunun yerini, reklam geliri için gazetecilik yapmak çarpıklığı aldı. Reklam pazarından daha çok pay almak, şirketlerle, bankalarla iyi ilişkilerden, onların haberlerine yer vermekten geçince, ekonomi gazeteciliği de değere bindi. Dahası, Özal ile birlikte oluşturulan medyaticaretsiyaset üçgenine birçok sermayedarın balıklama atlaması ile ekonomi servisleri, ekonomi gazetecileri, yorumcuları önem kazandı. 1990 sonrasında çok kanallı düzene geçişle birlikte, yazılı ekonomi basını ve basında ekonomiye, bu kez, televizyonda ekonomi ve ekonomi televizyonculuğu eklendi. ??? Medya endüstrisinin ana gelir kaynağı reklam olunca ve reklama erişim, habere erişimin önüne geçince, objektif habercilik, yorumda özgürlük ve çeşitlilik, öncelikle ekonomi haberciliğinde, hakkın rahmetine uğradı. Gazete üst yönetimleri ekonomi servislerinden şirket ve banka haberlerine yer vermelerini, CEO röportajlarını sıklaştırmalarını, hükümet icraatları ve performanslarını iyi göstermelerini istedi. Banka, şirket yönetim kurulu üyeleri, köşe yazarı yapıldı. Patronlar, bu kırmızı çizgiler içinde kalan gazetecilerle çalışmayı tercih ederken çizgi dışı olanları, anında tasfiye etti. Giderek ekonomi editoryası ile reklam servisleri iç içe çalışmaya başladı. Reklamverenleri birlikte ziyaret edip “çözüm ortaklığı” önerdiler. Bu yeni ağda ekonomi servisleri, medyanın gerçekten de en erken kirletilen, meslek ahlakının hızla yok edildiği bölümler oldu. Mazeret hazırdı; işletme çarkını döndürmek, maaşları ödemek için bunlar yapılmalıydı, hem, herkes aynı şeyi yapıyordu... Balık baştan kokunca alttakiler de, bal tutanlar olarak parmaklarını yalamaktan, küçük rüşvetler kabul etmekten geri durmadı. Şirket hediyeleri, seyahatler karşılığı haber girmenin, davetlere şirket haberleriyle karşılık vermenin yolu açıldı. Bir dönem, gazetecilikte utanılacak şeyler olarak kabul edilenler, giderek hoş görülmeye, bir “norm”a dönüşmeye başladı. Bu eğilim, adına PR ya da halkla ilişkiler denilen aracı sektörü de büyüttü. Çoğu, eski gazeteci, medyadaki ilişkilerini kullanarak şirketlere “reklamı haberleştirme” servisi verme ve bunun işbirliğini yapan gazeteci ve editörlerle hasılatı kırışma üstüne kurulu iş kurmaya başladı. Gazete, dergi ya da kanala reklam akışı sürdükçe ekonomi servisinin rüşvetçiliğine “yukarısı” da göz yumdu, hatta pay istediği oldu. Bu rüşvetçiliğe bulaşma, göz yumma, medya çalışanlarının sendikalaşmasının, editoryasının patronaja karşı görece özerkliğini tesis etmesinin de önünü kesen, yukarıdakilerce beslenen bir hastalık. Medyayı satın alma, sadece şirket ve finansın işi değildir. Bizzat medya patronları öteki sektörlerdeki şirketlerinin imaj haberlerini, ekonomi servislerine yaptırırlar. Servis, holdingiyle adeta özdeşleştirilir. Durumdan vazife çıkarır. “Bizim grubun bankası, bizim firmalar için ne yapabiliriz?” diye yanıp tutuşur. Aynı şekilde rakibe belden aşağıya vurulacaksa tetikçilik, ekonomi servisi elemanlarına yaptırılır. Örneği o kadar çoktur ki… Bu kadarla da kalmaz tabii ki. Medyadan, özellikle ekonomi servislerinden siyasetin, iktidarların da beklentileri olur. Eleştirilerden rahatsız oldukları an patronların kulağını, patron da ekonomi editörünün, yazarının kulağını çeker. Al gülümver gülüm düzeni, diğer servislerde yok mudur? Vardır elbette; spor medyası ile spor kulüpleri arasında, sağlık medyası ile özel hastane ve ilaç firmaları arasında, magazin basını ile eğlence endüstrisi arasında da kirli ilişki örnekleri az değildir. ??? Medyayı kullanmada sıraya girenlerin bir diğeri de son zamanlarda The Cemaat ya da kendine taktığı yeni adla Hizmet’tir. Gülen Hareketinin, kendi geniş medya ağıyla yetinmeyip Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı aracılığıyla, sağcı, solcu demeden grup dışındaki gazetecileri boş bırakmadığını biliyoruz. Onlara ödüller vererek, Gülen okullarına, Pensilvanya’ya, dış gezilere davet ederek ‘kafalamaya çalıştıklarını’ bilmeyen kalmadı. Aynı şeyi ekonomi alanında da cemaatin sermaye örgütlenmesi TUSKON yapıyor şimdilerde… Medyayı dış gezilere, Afrikalardan Amerikalara kadar gezdiriyor. Emperyalizm karikatürü yayılmacılığını marifetmiş gibi gösteriyor. Davete katılanlar da dönüşte döşeniyorlar TUSKON’a methiyeleri… Bunlardan ikisi ne yazık ki, Cumhuriyet’in ekonomi sayfalarında da yer aldı son 1 ayda; “Anadolu Kaplanları Kenya’da (12 Mart), Dünya kazan TUSKON kepçe (11 Nisan)… Okurlardan iletiler alıyorum; “Bu gazetenin her gün birinci sayfasında, cemaat marifetli komplolar haberleştirilirken, Silivri’deki Balbay’ın çürütüldüğü gün sayısının çetelesi tutulurken, gazetenin öteki sayfalarında aynı cemaatin şirketlerine ‘güzelleme’ neyin nesidir?” …Kim, ne diyebilir? ??? Kuşkusuz bunca kokuşmuşluk içinde onuruyla, meslek ahlakına halel getirmeden, kirli mutfaklarda direnerek namusuyla çalışanlar hep oldu ve hâlâ az da olsa vardır. Zaten önemli olan, nerede olduğumuz değil, nasıl durduğumuz değil midir? Yazdıklarımdan, yarası olanlar gocunsunlar, hatta gocunmayacak kadar kaşarlanmış da olabilirler.. 585 Geçen yıl ira milyon l n a yatırım yapoyu r holding ci rttırdı yüzde 14 a Hisseler çöktü, yalanlama geldi Doğan, enerji ve perakendeye odaklandı rımlar yapmayı ve bilgi ve birikimi yurtdışına taşımayı hedefliyor. ? 2011’de, konsolide net satışlar yüzde 14 arttı. Ciro 2.9 milyar TL oldu. ? 2011’de toplam 585 milyon TL yatırım yapıldı. 1.75 milyar liralık kaynak yaratılarak sermaye yapısı güçlendirildi. ? Elektrik üretimine ortaklıklarla 1 milyar 500 milyon dolar yatırım yapıldı. Begümhan ? Boyabat ve Aslancık projeleri, 633 Doğan MW’lık toplam kurulu güçleriyle 2 mil Faralyalı yar Kwh’lik elektrik üretimi yapacaklar. Boyabat bu yıl, Aslancık da 2013’ün ikinci yarısında faaliyete geçecek. ? Petrol aramaüretiminde Kuzey Irak’ta çalışmalar sürüyor. 42 milyon dolarlık yatırım yapıldı. 136 milyon varil reElektrik dağım işinin, holzerv bulunuyor. dingin eski göz ağrısı ol? Grup olarak elektrik, gaz, akaryakıt ve duğunu hatırlatan Üzdiyen, özelleştirmeleri takip yenilenebilir enerji dahil enerjinin her segmentinde hem üretim hem dağıtım açısından edeceklerini belirtirken Doğan yatırım fırsatlarını bu yıl da takip edecek. Özel Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı leştirmeler izlenecek. ? 24 ilde 115 mağaza, 45 bin metrekare sa da medya ve enerjinin ana tış alanına sahip D&R, 2012’de sektöründe he faaliyet alanları olmaya devam edeceğini açıkladı. deflenen büyümenin odak noktası olacak. ? Vergi ihtilaflarını sona erdiren ve 18 aylık yapılanmaya giden grup yeni medya ve enerji üretimi yatırımlarını sürdürecek. Bu yıl 389 milyon liralık yatırım yapacak grup beş yılda cironun yüzde 30’unun ihracattan elde etmeyi hedefliyor. Johnson&Johnson’a 1 milyar dolarlık ceza Ekonomi Servisi ABD’li ilaç şirketlerinden Johnson&Johnson, Risperdal ilacının riskleri konusunda doktor ve hastaları yanlış yönlendirdiği gerekçesiyle 1.1 milyar doları aşkın cezaya çarptırıldı. ABD’nin Arkansas eyelatindeki mahkemede jüri, Johnson&Johnson ile iştiraklerinden Janssen ilaç şirketinin Risperdal’in rakiplerinden daha etkili ve güvenli olduğunu iddia ederek onay almadığı halde çocuk ve yaşlılar için de kullanılabileceğini belirterek yanlış ve yanıltıcı bilgi verdiğine hükmetti. Johnson&Johnson yargılamanın yeniden yapılması talebinde bulundu, aksi halde kararı temyize götüreceğini açıkladı. Risperdal adlı antipsikotik ilaç şizofreni, bipolar bozukluk ve otizm hastalarındaki sinirlilik haline karşı kullanıyor. Söz konusu ilaçla ilgili Arkansas dışında daha pek çok eyalette açılmış davalar var. Şirket daha önce de bunların bazılarında suçlu bulundu ve para cezasına çarptırıldı. Ancak bunların hiçbiri Arkansas’taki kadar yüklü değildi. Ancak Risperdal ve benzeri antipsikotik ilaçların yaşlı demans hastalarında felç ve ölüm riskini arttırabildiği, kilo artışı ve diyabete yol açabildiği yolunda kaygılar var. Çinliler üçüncü köprüye talip Ekonomi Servisi Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Başbakan Erdoğan başkanlığında Shanghay’da gerçekleştirilen toplantıya Çin’in önde gelen 27 firmasının Üst Yöneticisinin katıldığını, “Çinli firmaların nükleer enerji, karayolu, yüksek hızlı tren projeleri, demiryolu ve limanlara talip olduklarını, 3. köprüyü yapabileceklerini belirttiklerini” bildirdi. Çağlayan, toplantıya katılan 27 firmanın toplam cirosunun 465 milyar dolar olduğunu, 961 bin kişiyi istihdam ettiklerini ifade etti. Çinli üst yöneticilerin Türkiye’de başta otomotiv, enerji, telekomünikasyon, havayolu taşımacılığı, demiryolu taşımacılığı ve bankacılık başta pek çok alanda yatırım yapmak istediklerini kaydeden Çağlayan, yeni teşvik sisteminden yararlanmak isteyen Çinlilerin ilgisinin yatırıma dönüşeceğine inandığını ifade etti. Aldatıcı bal reklamlarına ceza Ekonomi Servisi Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, başta televizyon kanalları olmak üzere birçok mecrada yer alan bal reklamlarının dikkatini çektiğini ve incelenmesini istediğini belirterek “Reklam Kurulu tarafından incelenen bu balın üreticileri hakkında gerekli işlemler uygulandı” dedi. Bakan Yazıcı, halkı aldatıcı olduğu tespit edilen ürünleri pazarlayan çeşitli firmalara 155 bin lira para cezası verildiğini kaydetti. Bu arada Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da balda “taklit ve tağşiş” yaptığı tespit edilen 3 firmayı daha teşhir etti. Bakanlığın duyurusunda firmalar şöyle: Bal Teknesi marka süzme çiçek balı üreten Marmaratürk Bitkisel ve Organik Ürünler (parti seri no: 001), Balderesi marka süzme çiçek balı üreten Nurs Lokman Hekim Gıda Tarım (parti seri no: 019), Balderesi marka süzme çiçek balı üreten Tuana Bitkisel Ürünler Kozmetik Gıda (parti seri no:02). C MY B C MY B ‘ Öneriler de geldi 28 Şubat soruşturması kapEkonomi Servisi Doğan Holding samında Aydın Doğan’ın da Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan adının geçtiği haberlerinden Doğan Faralyalı, 2023’te reklam pasonra Doğan Holding hisseleri zarının 7 kat artarak 20 milyar dolara yüzde 9.41 ile taban olurken ulaşacağını öngördüklerini dile getiDoğan Yayın Holding’deki karerek “Sektörün öncü grubu olarak yıp yüzde 9.21 olarak gerçekbu organik büyüme fırsatını en iyi leşti. Doğan Burda yüzde 7.11, şekilde değerlendirmeye devam edeHürriyet Gazetecilik hisseleri ceğiz” dedi. Doğan Holding Üst Yöde yüzde 6.31 kayıp yaşadı. netisici (CEO) Yahya Üzdiyen de peDoğan Holding Yönetim Kurakandede hedeflerin büyümenin odak rulu Başkanı Begümhan Donoktasında D&R’ın olacağını söyledi. ğan Faralyalı söz konusu iddiaları yalanladı. FaralDoğan Holding’in 2011 finansal soyalı, “Böyle bir durum nuçları ve 2012 hedeflerinin açıklandığı ‘Geyok, babam gözaltında leceğe Bakış’ toplantısında Doğan Faralyadeğil. Çok şükür lı ve Üzdiyen’in verdiği bilgiler özetle şöyle: hasta da değil” ? Grup, yurtiçinde yazılı ve görsel medyadaki açıklaması öncülüğü korumayı, online medyada yeni yatıyaptı. ‘
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle