16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 2012 ÇARŞAMBA 4 HABERLER 34 sivilin savaş uçaklarıyla katledilmesinin üzerinden bir yıl geçmesine karşın olay aydınlatılamadı Uludere adalet bekliyor MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Şırnak’ın Uludere ilçesinde geçen yıl 28 Aralık’ta 34 sivilin savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürülmesi dün Diyarbakır’da düzenlenen eylemle protesto edilirken siyasi parti ve sivil toplum örgütleri olayın faillerinin 1 yıldır belirlenememesine tepki gösterdi. Siyasi partiler, sendikalar, meslek odaları ve derneklerin oluşturduğu “Roboski için Adalet Platformu” Diyarbakır’da düzenlediği etkinlikte Uludere katliamının hâlâ aydınlatılamamasını eleştirdi. Platformu Koordinasyon Üyesi Hüseyin Bardakçı, katliamın sorumluları yargılanana kadar bu olayın peşinin bırakmayacaklarını belirterek “28 Aralık’ta Roboskililerle bir likte olacağız. Yitirilen canları orada anacağız” dedi. Daimi Meclis üyesi ve BDP Milletvekilleri Emine Ayna, Nursel Aydoğan, KADEP Genel Başkan Yardımcısı Nadir Yektaş ve platform üyeleri Uludere’de yapılacak anma etkinliğiyle ilgili Diyarbakır’da bildiri dağıttı. Aydoğan, “Roboski davası artık Roboskililerin değil, artık adalet arayanların davasıdır. Bu davayı unutmayacağız, unutturmayacağız” dedi. CHP’li milletvekilleri acılı ailelerle buluşacak Sendikalar AKP binalarına yürüyecek Öte yandan DİSK, KESK TMMOB ve Türk Tabipleri Birliği (TTB), “Uludere aydınlatılsın” çağrısı yaptı. Toplantı sonrasında yapılan açıklamada 28 Aralık’ta tüm Türkiye’de AKP binalarına yürüyüş başlatılacağı ifade edildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP genel başkan yardımcıları Sezgin Tanrıkulu ve Gülseren Onanç, bir grup milletvekiliyle birlikte Uludere’ye gidiyor. Tanrıkulu ve Onanç ile Hüseyin Aygün, Salih Fırat, Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlu’ndan oluşan heyette, TBMM Uludere araştırma komisyonu üyesi Levent Gök de yer alıyor. Gök, “Uludere olayının yıldönümü nedeniyle CHP heyeti olarak Uludere’deki ailelerin acılarını paylaşmak, ölenleri anmak için gidiyoruz. Olayın üzerinden 1 yıl geçmesine karşın adli yönden hiçbir ilerlemenin sağlanamaması ve İnsan Hakları Komisyonu’nun da AKP’li üyelerin olayın unutturulmasına yönelik istemlerine alet olması nedeniyle raporun açıklanmamış olması adalete olan güveni büyük ölçüde sarsmıştır” dedi. Mısır’da Şimdi Ne Oldu? Bu uygun bir başlık değil ama şimdilik idare eder. Yazı ilerledikçe daha uygun bir başlık üretebilmeyi umuyorum. Mısır’da Müslüman Kardeşler’in, Selefi akımların temsilcilerinden oluşan bir komisyonun alelacele hazırladığı, aynı hızla referanduma sunduğu anayasa taslağı, yüzde 30’un biraz üstünde bir katılımla yüzde 60’ın biraz üstünde bir evet oyuyla onaylandı. Şimdi karşımızda, seçmenin yüzde 20’sinden azının onayını alabilmiş bir anayasa var. Olağan koşullarda, bu anayasa için “meşruiyeti yok, uzun süre yürürlükte kalamaz” denebilirdi. Ancak koşullar olağanüstü. “Ne kadar yürürlükte kalabilir” yerine, “MK ve Selefi akımlar, Mısır’da bir teokratik devlet (diktatörlük) kurma projesi bağlamında bu anayasadan ne kadar yararlanacaklar” diye sormak gerekiyor. Anayasanın içeriğine, MKordu işbirliğine, ABD’nin onayına bakarak “Çok yararlanacaklar” diyebiliriz. Karşımızda, bir “Anayasa Darbesi” var. Hiçbir uzlaşma aramadan, yalnızca siyasal İslamın projesine göre hazırlanan, hızla 250 bin güvenlik gücünün korumasında referanduma sunulan, seçmenin yüzde 20’sinden daha azının onayını alan bir anayasayı topluma dayatmayı başka türlü yorumlamak olanaksız. Bu darbeyi gerçekleştiren güçler, mümkün olan en yüksek hızla hareket etmeye, direnenleri büyük bir önyargı ve şiddetle sindirmeye çalışacaklar. Kabaca özetlediğim bu siyasi görüntü, Mübarek’in devrilmesine yol açan Tahrir Meydanı gösterilerinin başlattığı sürecin hâlâ tamamlanmadığını, Mısır’da yapının yerinden oynayan taşlarının henüz yerli yerine oturmadığını da gösteriyor. Şu anda Mısır’da yaşanmakta olanları açıklama çabalarına liberal duyarlılıkların ürünü yaklaşımlar egemen görünüyor. Bunlardan biri, son yıllarda Avrupa entelijensiyasına “Merak etmeyin siyasal İslam bitti” malını satan Ortadoğu “uzmanı” Olivier Roy. Bu adam Mısır, Tunus, Libya, Suriye hatta Ürdün’de yaşanan gelişmeler savlarını iflas ettirmemiş gibi “Merak edecek bir şey yok” demeye devam ediyor. Mısır ve diğerleri “demokrasiyi öğreniyorlar”mış (World Affaires, 13/12/2012). İkincisi, çok daha yaygın bir görüşe göreyse “Arap baharı, Arap kışına dönüştü”. İkisi de özellikle Mısır bağlamında, liberalizmin yüzeysel önyargılarının ürünü, yaşanmakta olan süreci anlamaktan çok uzak cevaplar. Yaşanmakta olanları anlayabilmek için “devrim”, “ayaklanma”, siyasal iktidar gibi konularla teorik düzeyde ilgileniyor, hatta devrimci bir duyarlılık taşıyor olmak gerekiyor. Bu yaklaşımla, ilk anda iki saptama yapılabilir. Birincisi, her devrimci süreç bir “kendiliğinden hareketle” başlar. Halk sınıfları, ezilenler, birdenbire sokaklarda, meydanlarda birleşmeye, kendilerini görmeye, büyük bir heyecanla umutla seslerini, güçlerini kazanmaya başlarlar. Bundan sonra devrim ideolojilerin maddileşme, örgütlerin bu kendiliğindenliğe şekil verme çabalarının savaşı olarak devam eder. İkincisi, modern kapitalist toplumların içinde birden fazla siyasi iktidar odağı bulunur. Devlet bu odakların arasındaki uzlaşmaları, rekabeti, pazarlıkları yansıtan noktalardan belki en önemlisidir, ama yalnızca birisidir. Bu iktidar odaklarından bazıları muhalefette bile olabilirler. Bunlar kendiliğinden hareketin yarattığı enerjiyi, odaklar arasında yeni bir pazarlığın, yeni dengeleri kurmanın aracı olarak görür ve yararlanmaya çalışırlar. Mısır’da, “devrim” kendiliğinden hareketle başladı. Tüm güç odaklarını ve yapıyı sarstı. Ne yazık ki devrimci güçler, sınıflar ve enerji, bir güç merkezi, iktidara karşı bir “tarihsel blok” oluşturmayı başaramadı. Ancak, iktidarı almaya çalışanların beceriksizlikleri, gittikçe bozulan ekonomik koşullar, MK’nin uluslararası sermayeyle bütünleşme telaşı, bu blok kurma sürecinin tümüyle sona ermediğini, devrimci olanakların, olasılıkların henüz tükenmediğini düşündürüyor. Egemen güçlerin bloku da henüz istikrarlı bir yapılanmaya kavuşamadı. İlk genel seçimlerden bu yana seçimlere katılımın, blokun aldığı oyların sürekli düşüyor olması da bu istikrarsızlığın göstergesi. Ancak, “Anayasa Darbesi”, siyasal İslama bu “bloku” kurma sürecinde çok işlevsel araçlar sunuyor. Bu yüzden “Mısır’da ne oldu” değil, “ne olmaya devam ediyor” diye sormak gerekiyor. İki cevap... CHP: Şile’deki ihmal araştırılsın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Şile’de fırtına nedeniyle batan gemidekileri kurtarmaya giden kurtarma ekibinin Kıyı Emniyet Müdürlüğü’nün ihmali sonucu hayatını kaybettiği skandalla ilgili araştırma önergesi verdi. CHP genel başkan yardımcıları Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu, Umut Oran ve Erdoğan Toprak, TBMM Başkanlığı’na Kıyı Emniyet Müdürlüğü’nün kurtarma faaliyetlerindeki ihmal ve kurumdaki şaibeli olaylar hakkında araştırma önergesi verdi. Önergenin gerekçesinde Şile’de batan VolgoBalt 199 isimli geminin aramakurtarma çalışmalarına katılmak üzere hareket eden Kıyı Emniyeti7 tahliye botunda görevli ekibin hayatını kaybetmesine neden olayın hâlâ aydınlatılmadığı belirtilerek, kurtarma ekibinde görev alan kişilere hava şartları uygun olmadığı halde baskı yapıldığı ve botun arızalı olduğu yönündeki iddiaların acilen araştırılması gerektiği belirtildi. Bu yı ıl bi ir de eğişiklik k yap palım m dedik; Vo otka 19 967’y yi 3 kere damıtt tık, yu umuşat ttık. Fark klı aromala arla a tat tlandırd dık k Sh hot Se eris si’ni yarat ttık. www.aai.com.tr Sorumlulukla içiniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle