25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 2012 ÇARŞAMBA 10 İstanbul S Edirne S Kocaeli S Çanakkale S İzmir S Manisa S Denizli S Zonguldak PB Sinop PB Samsun PB 13 15 15 16 18 17 17 15 15 16 HABERLER TÜRKİYE Trabzon PB Giresun PB Ankara S Eskişehir S Konya S Sivas S Antalya B 11 12 9 10 9 5 19 Adana Mersin Erzurum Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B S B B B PB PB PB S 17 17 4 12 13 11 3 2 5 7 Oslo K Helsinki K Stockholm K Londra Y AmsterdamB Brüksel B Paris Y Bonn Y Münih PB Berlin B 4 1 1 11 9 10 10 7 7 3 DIŞ MERKEZLER Budapeşte B Madrid B Viyana K Belgrad Y Sofya PB Roma PB Atina PB 8 10 5 11 10 16 15 Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Tahran Y K PB PB PB PB PB PB B PB 7 1 12 3 2 2 6 19 16 9 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada dikkate alınırsa trajedi!.. Bu ülkede yıllardır telekulak, derin kulak gibi isimlerle tanımlanan “dinleme” olaylarının gerçek yüzünün ortaya çıkarılmasına lakayt kalan Başbakan RTE, üç beş gün önce bir TV’de “Beni de dinlemişler” dedi. Tuvaletler dahil her odasında TV’ler olan başkentteki konutunda çalışma odasında gizli dinleme araçları “böcekler” bulunduğunu açıkladı. Her ülkede varlığı bilinen derin devlete bağladı böcekleri ve fakat... Derin kulaklar, telekulaklar içlerinde siyasetçilerin, generallerin, gazetecilerin olduğu binlerce insanı; siyasetçiyi siyasetten, generalleri, gazetecileri, bilim adamlarını mesleklerinden soyutladılar. Hapishanelere tıkılmalarına neden oldular... Bugün evinin dinlendiğinden yakınan bu Başbakan, bu olayları işitmezlikten ya da görmezlikten geldi... Dinleme olaylarının ayyuka çıktığı sıralarda bu Başbakan; dinleme olaylarının araştırılıp içyüzünün saptanmasına gönüllü olmadı. Âdet yerini bulsun diye ilgililere araştırma emri verdiğini açıkladı... Örneğin o gün bugündür, ne derin kulak olaylarının ne de Baykal’la MHP üst yöneticilerini görevlerinden koparan kaset olaylarının failleri ortaya çıkarıldı. Etme bulma dünyası. RTE’nin muhaliflerini hapishanelere gönderen “böcekler” döndü dolaştı. Bumerang gibi geldi, Başbakan’ı evinde vurdu! ??? Devleti yöneten hükümetin ve Başbakan’ın düştüğü acınası durumun komik yanına bakınız: Yüzlerce eğitimli polisin koruduğu, çevresinde kuşun bile uçmasına izin verilmeyen Başbakan’ın evinde, üstelik geçen yılın şubat ayında ilk böcek saptanıyor. “Birileri” ya aile evde değilken ya da üst katta otururken sokak kapısını açıyor... İçeri giriyor. Başbakan’ın alt kattaki çalışma odasına yöneliyor. Kullanacağı aletleri özel yapım bir çantadan çıkarıyor. Çalışma masasının sağ tarafındaki elektrik prizini açıyor. Böceği içine yerleştiriyor. Çıkıp gidiyor. Daha sonra başka böcekler de bulunuyor evde. Gizli araştırmalar. MİT istihbaratı böceği yerleştiren kimdir veya kimlerdir bir yıldır arıyor, tarıyor. Bulamıyor. Şimdi: Başbakan’ın evine gizlice girilerek böceklerin yerleştirildiği bir ülkede ya devletin ve bu devleti yöneten hükümetin acizliğine yanarsınız ya da gülersiniz... ...(Uludere ve düşürülen jetimiz gibi) “Faili meçhul olaylar” listesinde baş sıraya yerleşen bu olayın medyaya yansıyan ayrıntılarına... ??? Arada sırada doğruları söyleyen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Dinleme rezalet boyutunda” diyordu. “Rezalet” Başbakan’ın evinin içine uzandı. Arınç, kamuoyunun düşüncesine tercüman olarak tabii ertesi günü kıvırmazsa ..... ...“Başbakan temizleyebilirse, buyursun temizlesin” diyebilecek mi acaba? Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, öğrencilerin kendisine yönelik protestolarını engellemedikleri için ODTÜ ve akademisyenlere yaptığı çıkışın ardından önceki gün YÖK protestolar hakkında işlem başlattı. Ardından üniversite rektörlerinin ODTÜ’yü kınayan açıklamaları geldi. Dün hükümet üyeleri ODTÜ’yü hedef alan bu girişimlere demeçle destek yarışına girmişti. İyi ama AKP hükümetinin üniversitelere neler vaat ederek iktidar olduklarını hatırlayanımız var mı? Erdoğan’ın 2003’te ilk kez Başbakanlık koltuğuna oturduğu 59. hükümetin programında şu ifadeler yer alıyordu: “YÖK üniversiteler arasında koordinasyon sağlayan, standartlar belirleyen bir yapıya kavuşturulacak; üniversiteler idari ve akademik özerkliği olan, öğretim elemanları ve öğrencilerin serbestçe bilimsel faaliyette bulunduğu, araştırma ve öğretim kurumları düzeyine çıkarılacaktır. Üniversiteler, her çeşit düşüncenin demokratik bir ortamda, hoşgörü içinde öğretilip tartışıldığı, yasakların ve sınırlamaların olmadığı özgür bir foruma dönüştürülecektir.” ??? Geçen yıl haziran ayında yapılan seçimler sonucu yine Erdoğan başkanlığında kurulan 61. hükümetin programında ise şu ifadeler 10 Yıl Önce Üniversiteye Verilen Vaatler yer almıştı: “Yükseköğretim sistemimiz, bu dönemde tüm yönleriyle reforme edilecektir. YÖK’ü sadece üniversiteler arasında koordinasyon, akreditasyon sağlayan ve kalite standartları belirleyen bir kurum haline dönüştüreceğiz. Bu sayede üniversitelerimizin daha özerk olacağı ve kendi özgün gelişme alanları içerisinde yarışacağı rekabetçi bir ortam oluşturulacaktır.” Başbakan Erdoğan’ın ilk kez başbakan olduğu 2003 yılındaki hükümet programı ile son hükümet programında üniversitelere ve öğrencilere yönelik bakış açısındaki değişim açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Başbakan ve bakanların ODTÜ’de yaşanan polis şiddetini görmezden gelerek öğrenciler ve üniversite yönetimini hedefe koyan sözlerine bakınca şu soruları sormadan edemiyoruz. Nerede YÖK reformu? Nerede özerk üniversite? Nerede demokratik haklar? Nerede özgür forum? Nerede hoşgörü?.. HASTANEDE TEDAVİ GÖRÜYORDU Şerafettin Elçi yaşamını yitirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kürt siyasetinin tanınmış isimlerinden KADEP Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi, uzun süredir tedavi gördüğü kansere yenik düşerek yaşamını yitirdi. Son röportajında Kürt sorununun çözümüne ilişkin görüşlerini açıklayan Elçi, “Çözüm için son şans bizim nesil. Mutlaka benim neslimin görmesi gerekiyor. Çünkü gelecek nesille bu sorunu çözmek mümkün değil. Benim yaşıtlarım öyle veya böyle Türklerle beraber yaşayageldik. Ama savaşın içinde doğan, Türk dediğin zaman yalnızca hayatını zorlaştıran jandarmayı, polisi anlayan bir nesil var. İçi kin ve hınç dolu bir nesildir bu. O nedenle devlet bizim nesille çözmeye çalışmalıdır” ifadelerini kullanmıştı. Ankara’da uzun süredir kanser tedavisi gören Elçi, dün akşam saatlerinde yaşamını yitirdi. 1938’de Cizre’de doğan Elçi, Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Kürt kimliğinin tanınması konusunda mücadele eden Elçi, “49’lar davası” olarak bilinen davada “Kürtçülük yaptığı” gerekçesiyle yargılandı. 12 Mart 1971 muhtırası sonrasında “Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi” davasından 8 ay askeri cezaevinde tutuklu kaldı. 1977 seçimlerinde Mardin milletvekili olan Elçi, ünlü “Güneş Motel” buluşmasında yer alan eski AP’li 12 isim arasında yer aldı. Demirel hükümetinin düşürülmesinden sonra Elçi, Ecevit hükümetinde Bayındırlık ve İskân Bakanı oldu. ‘ESAD’IN ELİNİ SIKMAM’ DİYENLER Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu kısa süre önce Suriye’de Esad rejimi ile muhalifler arasında barışçıl çözüm arayışlarını elinin tersiyle iterek “Esad’ın elini sıkmaktansa istifa ederim” demişti. Göreve geldiğinden bu yana sıkça atıf yaptığı “ilkeli dış politika” bunu gerektiriyordu. Aynı günlerde hükümet, Suriye politikasının dış dünya tarafından da desteklendiğini Türk halkına kanıtlama arzusuyla NATO’dan Patriot hava savunma füzeleri istedi. NATO ittifakı da aslında böyle bir tehdidi “yakın” olasılık görmemesine rağmen, üç üyesinde bulunan sistemleri itirazsız Türkiye’ye gönderme kararı aldı. ABD, Almanya ve Hollanda’dan gelecek füzesavarfüze rampaları Adana, Kahramanmaraş ve Gaziantep’e konuşlanacak. Hürriyet’te Cansu Çamlıbel’in pazar günkü haberinden öğrendik ki, o sistemler Suriye’yle uzaktan yakından ilgisi olmayan derin bir pazarlığın sonucu geliyor ülkemize. Türkiye’nin ardından İsrail basınında çıkan ve bugüne kadar hükümetimizce yalanlanmayan haberlere göre Patriotların Türkiye’ye konuşlanmasını sağlamak için AKP hükümeti, NATO ile İsrail arasında işbirliğini engelleyen vetosunu kaldırmayı kabul etmiş. Yani “Esad ile el sıkışmayacağız” diye ilkeli politika izleyen yöneticilerimiz, kapalı kapılar ardında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile el sıkışmak zorunda kalmış! Hem de İsrail yönetimi Mavi Marmara baskınında öldürdüğü 9 vatandaşımız için özür bile dilememişken! ‘Kürtler var’ dedi, Yüce Divan’a gitti Elçi’nin, bakanlığı döneminde kullandığı “Türkiye’de Kürtler var, ben de Kürt’üm” açıklamaları nedeniyle 12 Eylül darbesinden 2 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bakanlığa “Kürtleri işe aldığı” gerekçesiyle yine darbe sonrasında Yüce Divan’da yargılandı ve 2 yıl 4 aya mahkum edildi. Elçi’nin kurduğu Demokratik Kitle Partisi 1999’da Anayasa Mahkemesi’nce kapatıldı. Son olarak 2006’da Katılımcı Demokrasi Partisi’ni (KADEP) kuran ve genel başkanlığını üstlenen Elçi, 2011 seçimlerinde BDP’nin desteklediği “Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloku”ndan Diyarbakır milletvekili olarak parlamentoya döndü. Öte yandan Elçi için bugün saat 11.00’de Meclis’te tören yapılacak. Törenin ardından Elçi’nin cenazesi memleketi Cizre’ye gönderilecek. Silivri ve İmralı arasındaki çifte standardı Adalet Bakanı da kabul etti Hakları gasp ediliyor ? Haftada 10 saat sohbet hakkı Silivri’de ‘güvenlik gerekçesiyle’ engellenirken, Öcalan aynı haktan yararlandırılıyor. MAHMUT LICALI Kandilli müdürüne uluslararası ödül İstanbul Haber Servisi Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik, deprem mühendisliği alanında dünyanın en saygın ödüllerinden biri olan ve 2005 yılında hayatını kaybeden deprem güvenliği araştırmalarıyla insanlığa ışık tutmuş Prof. Bruce Bolt adına verilen madalyayı kazanan ilk Türk oldu. Bruce Bolt Madalyası, ABD’de bulunan Amerika Sismoloji Derneği, Deprem Mühendisliği Araştırma Enstitüsü ve Kuvvetli Yer Hareketi Gözlem Sistemleri Konsorsiyumu tarafından her yıl ortaklaşa olarak veriliyor. Prof. Dr. Mustafa Erdik’e madalyası Şubat 2013’te Seattle kentinde düzenlenecek bir konferansta sunulacak. ‘Devlet katliamla derhal yüzleşmeli’ İstanbul Haber Servisi Çok sayıda Alevi örgütü üyesi, Maraş katliamı anmasına katılmak istedikleri için güvenlik güçlerinin sert müdahalesine maruz kalmalarını protesto ederek, “Bütün ülkenin askeri güçlerini Maraş’ın girişine de yığsalar, Maraş’ı surlarla da çevirseler, her yıl orada olacağız ve şehitlerimizi anacağız” dedi. Okmeydanı Cemevi’nde düzenlenen basın toplantısına müdahale sırasında yaralanan isimler de katıldı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sarıyer Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Yıldırım da tazyikli suyun direkt gözüne gelmesi nedeniyle düşüp yuvarlandığını, suyun şiddeti nedeniyle de sağ gözünde iki yırtık ve gözünün etrafında ödem oluştuğunu anlattı. ANKARA Adalet Bakanlığı, gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın da aralarında bulunduğu Ergenekon davası kapsamındaki yüksek güvenlikli bölümde barındırılan tutukluların yargılandıkları kanun maddeleri ve suç grupları nedeniyle haftada 10 saat olan sohbet hakkından yararlandırılmadığını açıklarken Abdullah Öcalan’ın İmralı’da haftada 5 saat sohbet hakkını kullandığını belirtmesi çifte standardı ortaya çıkardı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin; Balbay’ın cezaevindeki sıkıntılara ilişkin tespitlerini TBMM gündemine getiren CHP Milletvekili Turgut Dibek’in soru önergesine yanıt verdi. Silivri Cezaevi’nde Ekim 2012 tarihi itibarıyla 5 bin 676 hükümlü ve 3 bin 197 tutuklu bulunduğunu belirten Ergin, tutukluların taşıdıkları güvenlik riskine göre ayrı odalarda barındırıldığını kaydetti. Tünel kazılmasın diye toprak yok: Balbay’ın “cezaevinde toprak bile yok” eleştirisine yönelik soruya Bakan Ergin, ceza infaz kurumlarında “tünel kazma gibi bir olaya” meydan verilmemesi amacıyla toprak alana yer verilmediğini belirtti. Sohbet hakkında çifte standart: Ergin, 2007 tarihli genelgede düzenlenen hükümlü ve tutukluların 10 kişiyi aşmayacak gruplar halinde ve idarenin gözetiminde açık görüş alanlarında ve diğer ortak yerlerdeki sosyal faaliyetler çerçevesinde haftada toplam 10 saati aşmamak üzere sohbet amacıyla bir araya getirilmesinin düzenlendiğini belirtti. Ergin, Silivri’de idare ve gözlem kurulu kararı kapsamında bu hakkın da kullanılmadığını itiraf etti. Ergin, kurumun asayiş, düzen, fiziki şartları ile güvenliği göz önünde bulundurularak yüksek güvenlikli bölümde barındırılan tutukluların bir araya getirilmediğini belirtti. Bakan Ergin, CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın soru önergesine verdiği yanıtta ise İmralı’da Abdullah Öcalan’ın hafta içinde toplam 5 saat diğer hükümlülerle bir araya geldiğini açıklaması sohbet hakkı konusundaki çifte standardı ortaya koydu. Su kesintileri arıza nedeniyle oluyor: İSKİ kaynaklı arızalar nedeniyle su kesintilerinin yaşanabildiğini belirten Ergin, bir arıza nedeniyle Silivri Cezaevi’nde suyun bulanık aktığını ifade etti. Ergin, Silivri Cezaevi’nde tutuklu ve hükümlülere günlük 9 saat soğuk su, haftalık 6 saat sıcak su verildiğini bildirdi. Porsiyonda 3540 gram et var: Ergin, cezaevinde, bir öğünde ortalama et kullanımının 250300 kilogram, porsiyon başında da 3540 gram et bulunduğunu kaydetti. GAZETECİLERE ÖZGÜRLÜK ÇAĞRISI Pozantı’ya dokunan yanıyor ABİDİN YAĞMUR MERSİN Pozantı Çocuk Cezaevi’nde yaşanan tecavüz ve kötü muamele olaylarını ortaya çıkaran ve geçen günlerde KCK soruşturmasında tutuklanan İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi, TRT Haber tarafından “Pozantı olayı komplo muydu?” başlığıyla verilen haberle hedef gösterildi. Tanrıverdi gibi cezaevindeki olayı ortaya çıkaran 16 yaşındaki T.T, olayı haberleştiren DİHA muhabirleri Özlem Ağuş, Ferhat Arslan ve Zeynep Kuriş de KCK operasyonlarında kısa süre içinde tutuklanmıştı. Yaşadıklarının ardından 2 kez intihar girişiminde bulunan T.T, 7 yıl 11 ay hapse mahkum edilmiş ancak mevcut durumu göz önünde bulundurularak tahliye edilmişti. Tanrıverdi, cezaevinde kalan çocukların mektuplarını ve başvuruları Adalet Bakanlığı’na sunmuş, müfettişlerin tespitleri doğrultusunda cezaevi kapatılmış ve 218 çocuk Sincan’a sevk etmişti. TRT’nin haberinde de, cezaevinde işkence gören çocukların yazdığı mektupların, KCK talimatıyla İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi tarafından çocuklara yazdırıldığı ileri sürüldü. İHD Mersin Şubesi yöneticisi Hacer Koçak, konuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında, “İddiaları doğrulayan TBMM İnsan Hakları Komisyonu, CHP heyeti ve Adalet Bakanı Ergin de mi KCK’lidir? Bu insan hakları savunucularını itibarsızlaştırma operasyonudur” dedi. Paris’ten Yalçın’a onursal yurttaşlık AYKUT KÜÇÜKKAYA Ölen işçiler kusurluymuş! Elektrik arızasını gidermek için deniz bisikletiyle açıldıkları gölette boğulan işçilerle ilgili bilirkişi raporu tamamlandı ERZURUM (Cumhuriyet) Erzurum’da, elektrik direğini tamir etmek için deniz bisikletiyle açıldıkları baraj gölünde hayatını kaybeden 5 TEDAŞ işçisiyle ilgili ikinci bilirkişi raporu tamamlandı. Rapora göre, hayatını kaybeden işçilerin de talimatı veren yetkililer kadar kusurlu olduğu savunuldu. İlk bilirkişi raporunda, işi verenler ile ölen işçilerden ekip sorumlusu olan ikisi, birinci derecede; 3 işçi ise ikinci derece kusurlu bulunmuştu. İtiraz üzerine savcılık ikinci bir rapor hazırlanmasını istedi. Elektrik ve inşaat mühendislerinin hazırladığı raporda, işçilerin tamamının birinci derecede kusurlu olduğu belirtildi. Kusur olarak ise “iki kişilik bisiklete beş kişi binerek iş güvenliği kurallarına aykırı davranmak” gösterildi. Raporda, dağıtım firmasının işletme müdürü, taşeronluk yapan firmanın sorumlusu, HES şirket yetkilisi de sorumlu tutuldu. 5 işçinin ölümüyle ilgili dava henüz açılmadı. Odatv davasının tutuklu sanığı gazeteci Soner Yalçın’ın serbest bırakılması için 13 Kasım’da çağrı yapan Paris Belediyesi, 27 Aralık’taki duruşma öncesi “Soner Yalçın’ı onursal Paris yurttaşı ilan etmeye” hazırlanıyor. Girişimin Paris Belediyesi Komünist Grup Başkanı Ian Brossat tarafından yapıldığını açıklayan davanın tutuksuz sanığı Barış Pehlivan, Brossat’ın Türk Büyükelçisi’ne mektup yazarak Yalçın’ın serbest bırakılmasını istediğini de bildirdi. Odatv davasının 27 Aralık’taki duruşması öncesi davanın tutuklu sanığı Soner Yalçın’a sahip çıkan Fransız gazetecileri girişimlerini sürdürüyor. Fransa’daki gelişmelerle ilgili bilgi veren davanın tutuksuz sanığı gazeteci Pehlivan, Fransız Ulusal Meclisi Sol Kanat Temsilcisi ve Türkiye Fransa Dostluk Grubu Asbaşkanı André Chassaigne’nin Türkiye’nin Fransa Büyükelçisi’ne bir mektup yazarak Yalçın’ın özgürlüğünü istediğini aktardı. Chassaigne’nin meclisteki diğer sol grup üyesi vekillerle birlikte Türkiye’de tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması çağrısında bulunacağını ifade eden Pehlivan, parlamentonun sol kanat senatörlerinden, FransaTürkiye Dostluk Grubu Üyesi Michel Billout’un da önümüzdeki günlerde senatoda bir grup toplayarak Türk hükümetine tutuklu gazeteciler konusunda sorular yönelteceğini bildirdi. Paris Belediyesi Komünist Grup Başkanı Brossat’ın da Türk Büyükelçisi’ne mektup yazarak Soner Yalçın’ın serbest bırakılmasını istediğini belirten Pehlivan, ayrıca Brossat’ın girişimiyle Paris Belediyesi’nin Soner Yalçın’ı “Onursal Paris vatandaşı” ilan etmeye hazırlandığına dikkat çekti. Bu arada, Avrupa Demokratik Avukatlar Birliği Temsilcisi Isabelle Reghi de duruşmaya bir temsilci gönderme kararı aldıklarını açıkladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle