22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 KASIM 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER YÖK’ün hazırladığı yeni yasaya, darbe döneminin disiplin yönetmeliğindeki hüküm de eklendi 9 Üniversiteye SİNAN TARTANOĞLU yasağı rumlarında ders, seminer, konferans ve uygulama faaliyetlerine içkili olarak katılmak” hükümleri yer alıyordu. “Faaliyetlere alkollü katılmak” hükmü YÖK tarafından yenilenen yönetmelikten kaldırılmıştı. Taslak yasalaşırsa YÖK, demokratikleşmek gerekçesiyle, darbe ürünü olarak görülen eski öğrenci disiplin yönetmeliğindeki alkol ile ilgili bir hükmü, yeni yasaya eklemiş olacak. Yasa taslağında yer alan öğrenci disiplin suçlarından bazıları ise şöyle: Aç Bir Dava Eskiden de bu âdet var mıydı, yoksa yeni moda mı çıktı? Herkesin birbirini mahkemeye vermesinden söz ediyorum. Özellikle politikacıların birbirini mahkemeye vermesi her zaman bana garip gelmiştir. Politikacıya bir dokunulmazlık veriyoruz, Meclis’e yolluyoruz. Siyaset yapan adamın işi birbirini eleştirmek, zaman zaman şaka yollu, zaman zaman sert de olsa polemik yaratarak kendi görüşlerini savunmak. Zaman zaman bunda aşırıya da kaçılabilir, örneğin İngiltere’deki gibi çok ince ama sert eleştiriler de yapılabilir, bazı ülkelerdeki gibi yumruk yumruğa kavgalar da çıkabilir. Politikacıların tartışması, birbirleriyle polemikleri kişisel değil, kamusal bir tartışma olarak algılanmalıdır. Seçmenler de bu tartışmalara bakar, bunlardan kendilerine göre sonuç çıkartır ve oylarını da buna göre belirler. ??? Bizdeyse herkes birbirine dava açıyor. Geçen gün bir televizyon programında katılımcılardan biri ötekine “Seni dava edeceğim gör bakalım, ona göre konuş bundan sonra” diyordu. Diğeri de karşılık olarak “Asıl ben seni dava edeceğim...” diye cevap veriyordu. Özellikle iktidar partisi üyelerinin dava açması iyice acayip. Muhalefet liderine bile dava açılıyor. Gazetecilere, yazarlara dava açılıyor. Karikatür çizene dava açılıyor. Artık iş Twitter’da yazılan mesajlara bile dava açmaya kadar geldi. Bu davalar sayesinde gazetecilerden topladığı paralarla övünen belediye başkanları var. Ülkemizde mahkemeye gitmek hâlâ korkutucu bir şey. “Seni mahkemelerde süründürürüm” mantığı devam ediyor. Aslında bu durum mahkemeleri de gereksiz bir dava yığınıyla karşı karşıya bırakıyor. ??? Belediye başkanı olaylar çıkıp, biber gazı sıkılıp, coplar konuşurken polise “faşist” demiş, dava açılıyor. Davalar sırasında sanıklardan biri mahkemeye ters konuşmuş, ona da savcı dava açıyor. Zaten tutuklu olan, yıllardır ne ceza alacağını bilemeyen, suçunu tam anlayamayan insana bir de mahkeme salonunda ileri geri konuştu diye dava açılıyor. Korkarım bu gidişle, açlık grevi yapan mahkumlara da toplumun huzurunu bozmaktan, hükümeti devirmeye çalışmaktan, örgütlü eylemden dava açılabilir. Şaşırmayın. ANKARA “Yükseköğretimin demokratikleştirilmesi” gerekçesiyle yasa taslağı hazırlayan YÖK, disiplin suçları arasına “yükseköğretim kurumlarında alkollü içki içmek” hükmünün yanı sıra “yükseköğretim kurumlarına sarhoş gelmeyi” de ekledi. 12 Eylül darbesinin ürünü olduğu ve “Türkiye’nin yeni vizyonunun yeni bir yükseköğretim sistemini zorunlu kıldığı” gerekçesiyle yenilenen ve tartışmaya açılan Yükseköğretim Yasa Taslağı, Baş bakan Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla üniversite yerleşkesi içindeki içkili restoranlarda başlayan alkol yasağını genişletiyor. Mevcut yükseköğretim yasasındaki disiplin işlemleri arasında yer alan “yükseköğretim kurumlarında alkollü içki içmek” hükmüne “okula sarhoş gelmek” de ekleniyor. Yasadaki disiplin işlemlerinin düzenlendiği Yükseköğretim Öğrenci Disiplin Yönetmeliği ağustos ayında değiştirilmişti. Eski yönetmelikte alkol ile ilgili olarak “yükseköğretim kurumlarında alkollü içki içmek” ve “yükseköğretim ku YÖK’ün yasakları “İzinsiz ilan asmak, kopya çekmek ve teşebbüs etmek, öğrenme ve öğretme hürriyetini engelleyici eylemlerde bulunmak, yükseköğretim kurumlarına sarhoş gelmek, yükseköğretim kurumlarında alkollü içki içmek, kurum personelini ve öğrencileri tehdit etmek, hırsızlık yapmak, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, böyle bir örgütü yönetmek veya bu amaçla kurulan örgüte üye olmak veya yardım etmek, kişilerin vücudu üzerinde cinsel davranışlarda bulunmak suretiyle cinsel dokunulmazlıklarını ihlal etmek.” CPJ ÜYESİ MARTON’DAN UYARILAR ‘Hapisteki tek gazeteci bile çok fazla’ ? Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi üyesi Kati Marton, güvenlik sorunlarının gazetecileri hapse atarak çözülemeyeceğini belirterek “Hapiste tek bir gazetecinin dahi olması çok fazladır” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone, Türkiye’de 61 gazetecinin mesleklerini yaptıkları için tutuklu olduklarını açıklayan Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) için evinde resepsiyon verdi. Odatv davasında bir süre tutuklu yargılandıktan sonra tahliye edilen Nedim Şener ve Barış Terkoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda gazetecinin davet edildiği resepsiyonda konuşan CPJ üyesi Kati Marton, “Türkiye’deki korku iklimi bizi endişelendiniyor. Türkiye’nin güvenlik sorunlarını biliyoruz ama gazetecileri hapse atarak bu güvenlik sorunlarını çözemezsiniz. Hapiste tek bir gazetecinin dahi olması çok fazladır. Teşekkür etmeniz gerekirken hapse atıyorsunuz gazetecileri” ifadelerini kullandı. Bosna barışının mimarı Richard Holbrooke’un eşi olan Marton, resepsiyonda yaptığı konuşmada CPJ’nin geçen ay yayınladığı ve hükümetin tepkisini çeken “Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Krizi” başlıklı raporlarının arkasında olduklarını belirterek şunları kaydetti: “Hapiste tek bir gazeteci bile çok fazladır. Bu insanlara gazetecilik yaptıkları için teşekkür etmemiz gerekirken sizin yargı sisteminiz onları hapsediyor. Burada aramızda bile 2 kişi var. Hapse atmak kimsenin fikrini değiştirmez. Sadece insanların inançlarının daha da sağlamlaşmasına neden olur. İfade özgürlüğünü kontrol altına almak sıkıntılı bir süreçtir, kabul edilemez. Türkiye’nin güvenlik sorunlarını biliyoruz ama gazetecileri hapse atarak bu güvenlik sorunlarını çözemezsiniz.” Özgür basın olmadan demokrasinin de olmayacağını belirten Marton, “Neyin suç olduğunu nasıl belirleyeceksiniz? Üst düzey kişilerin müstehcen sözlerini ifade özgürlüğü açısından kabul edilebilir buluyorsunuz da mesela Kürtlerden bahsetmek mi kabul edilemez. Bizi endişelendiren bir korku iklimi var Türkiye’de. İnsanların bu şekilde sindirilmesi kabul edilemez. Bu yüzden buraya gelişimizin doğru zamanda olduğuna inanıyorum. Davaları yakından takip edeceğiz” dedi. Hükümetin rapora verdiği tepkiler konusunda önceki gün Adalet Bakanı ile görüştüğünü belirten Marton şöyle devam etti: “Zaten rapordan memnun olmasını beklemiyorduk. Ama hazırlıklıydı. Bizi dinliyorlar, sorunu anlıyorlar. Bakan Ergin’in rapora eleştirisi metodoloji konusunda oldu. ‘Neden raporu yazmadan önce gelmediniz’ dedi. Hatalıysak düzeltiriz ama 30 yıllık bir deneyim ışığında hatalı olduğumuzu düşünmüyoruz.” Bu ceza kime? Okul müdürü ile öğretmenler anlaşamayınca görev yerleri değiştirildi. Öğretmensiz kalan öğrenciler ise isyan etti COŞKUN YAMAN BALIKESİR Balıkesir’de Hatice Fahriye Eğinlioğlu İlköğretim Okulu’nda iki yıl önce başlayan bir soruşturma gerekçe gösterilerek, okul müdürü Zeki Erakman ve müdür yardımcısı Oğuz Samanlı ile çoğu EğitimSen üyesi 9 öğretmenin görev yerleri değiştirilince, öğrenciler öğretmensiz kaldı. Çocuklar ve velileri, “Öğretmenimizi istiyoruz” diyerek eylem yaptı. İddialara göre, iki yıl önce Hatice Fahriye Eğinlioğlu İlköğretim Okulu Müdürlüğü’nde Erakman’ın gö reve başlamasından sonra bazı uygulamaları öğretmenler arasında huzursuzluğa yol açtı. Yeni eğitim öğretim dönemi öncesi de kayıt sırasında sınıf listeleri sık sık değişti, listeler yanlış asıldı. Yine iddialara göre, yaklaşık 70 öğrenci kayıtlarını alarak başka okullara gitti. Sonunda il milli eğitim müdürlüğü, olayları araştırması için müfettiş görevlendirildi. Müfettiş raporu ve Balıkesir Valiliği’nin onayıyla müdür ve öğretmenlerin görev yerleri değişti. Çocuklarını okula göndermeyen veliler ise eylem yaparak kararın geri alınmasını istedi. Veli lerden Gülten Şahin, “Gördüğümüz kadarıyla bu karar alınırken, artılar eksiler hiç değerlendirilmemiş. Öğrenciler ve veliler hiç dikkate alınmamış. Şimdi çocuklarımız kan ağlıyor, okula gelmek istemiyorlar” dedi. Velilerden Semra Bozok da “Öğretmenlerle veliler arasında hiç bir sorun yoktu. Hepsi çok saygılı, çok iyi, pırıl pırıl öğretmenlerdi. Bu uygulamanın kime ne faydası oldu. Öğretmenler yine iyi okullara gitti. Öğretmenlere bir şey olmadı, olan çocuklara oldu. Kaç gündür uyumuyoruz” diye konuştu. NORMAL DOĞUM ISRARI 18 saat boyunca zorladılar SİVAS (Cumhuriyet) Sivas’ta doğum için devlet hastanesine giden 29 yaşındaki Sehibe Karadağ, 18 saat boyunca normal doğuma zorlandığını daha sonra sevk edildiği başka bir hastanede sezaryenle bebeğini dünyaya getirdiğini belirterek hastaneden şikâyetçi oldu. Sivas’ta şoförlük yapan İdris Karadağ’ın (39) hamile eşi Sehibe Karadağ, ikinci çocuğunu dünyaya getirmek üzere 2 Kasım’da Sivas Devlet Hastanesi’ne başvurdu. Suni sancı verilerek normal doğuma alınan Karadağ, doğum yapabilmek için yaklaşık 18 saat bekledi. Bu sırada aile bireyleri nöbetçi doktor S.Ş. ile tartışarak hastanın Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edilmesini istedi. Görevli doktor risk bulunmadığını savunarak buna karşı çıktı. Ancak ailenin ısrarı sonucu hasta ambulansla sevk edildi. Sehibe Karadağ sezaryenle “Poyraz” adını verdikleri bir bebek dünyaya getirdi. Devlet hastanesindeki yetkililerle ilgili suç duyurusunda bulunan İdris Karadağ, eşi ve bebeğinin hayatının tehlikeye atıldığını belirtti. Hastane yönetimi açıklama yapmazken Sağlık Müdürü Bahattin İlter, hasta yakınlarının doktorlara hakaret ettiğini savunarak suç duyurusunda bulunulduğunu söyledi. Uludere mağduruna gözaltı ? ŞIRNAK (Cumhuriyet) Şırnak’ta polis tarafından KCK’ye yönelik düzenlenen operasyonda 8 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Uludere’de 28 Aralık’ta savaş uçaklarının bombardımanı sonucu ölen 34 kişiden Vedat Encü’nün abisi Fikret Encü’nün de olduğu bildirildi. Uludere saldırısında yaşamını yitirenlerin yakınları, Encü’ye destek için Uludere Adliyesi’ne gitti. Hakkâri’de Doçkalı cephanelik ? HAKKÂRİ (AA) Şemdinli ilçesinde, terör örgütü PKK üyeleri tarafından sığınak olarak kullanılan mağarada, arasında ağır silahların da bulunduğu cephanelik ele geçirildi. Hakkâri Valiliği’nden yapılan açıklamada, “Mağara içinde, 1 doçka uçaksavar silahı, 2 doçka uçaksavar silahı namlusu, 1 doçka uçaksavar silahı sehpası, 14.5 mm doçka uçaksavar silahı mermisinin yanı sıra çok sayıda mühimmat, kazma, kürek, 2 torba gübre, 3 battaniye, çok miktarda yiyecek ele geçirildi” denildi. ‘Hematoloji Babaları’ndan Ergin’le görüşme ilaç protestosu İstanbul Haber Servisi Kendilerine “Hematoloji Babaları” adını veren bir grup hasta yakını, lösemi hastalarının tedavisinde kullanılan ilacın karaborsaya düştüğünü söyledi. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde toplanan grup adına konuşan hasta yakını Bahtiyar Poslu, lösemi hastalarında hem kemoterapi sırasında hem de tedavi sonrasında kullanılan “Purinethol” adlı ilacın, mayıs ayından bu yana eczanelerde bulunmadığını belirtti. Poslu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) Purinethol adlı ilacı bedeli ödenecek ilaçlar kapsamına almaması ve ilaç fiyatının 7.90 liraya düşmesi nedeniyle ithalatçı firma tarafından ilacın Türkiye’ye dağıtımı durduruldu. Bunun sonucunda eczanelerde yaklaşık 8 liraya satılan ilacın karaborsa fiyatı 800 lirayı buldu. Türk Eczacılar Birliği bu ilacı 33 liradan satıyor ancak ilaç sınırlı sayıda getirildiği için bazı hastalara sıra gelmiyor. Burada Lösemili Çocuklar Haftası vesilesiyle SGK’ye seslenmek için toplandık. İlaç sıkıntımız giderilene kadar da toplanmaya devam edeceğiz.” Pankart açan grup “Her şey çocuklar adına”, “Lösemi bulaşıcı değildir” yazılı tişörtler giydi. Hasta yakınları, protesto gösterisinin ardından saçlarını kazıdı. Öğrenci yurdunda kavga ? UŞAK (Cumhuriyet) Uşak’ta Kemalöz Mahallesi Desan Sitesi arkasında yeni açılan Kredi Yurtlar Kurumu’na ait yurtta, solcu ve ülkücü gençler arasında önceki akşam kavga çıktı. Erkek öğrenci yurdunda egemenlik kurmak isteyen öğrencilerin tartışmasıyla başlayan ve yumruklaşmaya dönüşen kavgada 6 öğrenci yaralanarak Uşak Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Gözaltına alınan 15 öğrenci de polis merkezine götürüldü. 13’ü tutuklu 43 tıp ve eczacılık öğrencisi hakkında örgüt üyeliği suçlamasıyla dava açıldı Sağlık taraması da suç oldu ALİCAN ULUDAĞ ? Her sanık için 15 yıla kadar hapis cezası isteyen savcılık tarafından ANKARA Gazi, Ankara ve Hacettepe Üniversitesi’ne bağlı tıp ve eczacılık gibi sağlık fakültelerinde öğrenim gören 13’ü tutuklu 43 öğrenci hakkında terör örgütü PKK/KCK’nin altyapılanması içerisinde yer aldıkları suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede, öğrencilerin Kürt kökenli yurttaşların yaşadığı mahallelerde sağlık taraması yapması, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) düzenlediği sağlık mitingine katılması ve Van’da ilkyardım çalışmaları yapmaları “örgütsel faaliyet” olarak anıldı. TMK’nin 10. maddesiyle görevli Anka hazırlanan iddianamede, öğrencilerin Kürt kökenli yurttaşların yaşadığı mahallelerde sağlık taraması yapması ‘terör faaliyeti’ olarak değerlendirildi. ra Cumhuriyet Savcısı Sadık Bayındır tarafından hazırlanan 10 sayfalık iddianame, Ankara 13. Bölge Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, sanıkların terör örgütü elebaşısının talimatları doğrultusunda, “Özgür Sağlık Öğrencileri” (ÖSÖ) adı altında “terör örgütü adına sağlık alanında devletin etkinliğini sınırlayıcı nitelikte bir yapılanmaya gidildiği” kaydedildi. İddianamede, öğrencilerin ilk kez 13 Mart 2011’de Ankara’da düzenlenen “Nitelikli Sağlık Hizmeti İçin Çok Ses Tek Yürek Ankara Mitingi”ne katılarak terör örgütü ile silahlı faaliyet yürüten örgüt mensuplarını övücü marşlar söyledikleri ve pankartlar taşıdıkları anlatıldı. Bazı sanıkların, Hacettepe Üniversitesi’nde öğrenciler tarafından kurulan Halk Sağlığı Topluluğu’nda (HASAT) bir araya gelmeleri, “örgütsel toplantı” olarak anlatıldı. Eylemler arasında öğrencilerin Kürt kökenli yuttaşlara yönelik sağlık taraması yapması, Van’da ilkyardım çalışmaları yapmaları terör faaliyeti olarak değerlendirildi. İddianamede, “Özgür Sağlık Öğrencileri” ve bu yapılanma içerisinde yer alan şüphelilerin PKK/KCK terör örgütü ve örgütün elebaşısının talimatları doğrultusunda “sözde demokratik özerkliğin ilanı sonrasında sağlık hizmetlerini yerine getirecek örgütsel kadroların oluşmasını amaçladıkları” iddia edildi. 23 sanık hakkında “terör örgütü üyesi olmak”, 20 sanık için ise “örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istendi. Dava kapsamında 13 öğrenci, 6 Haziran’dan bu yana tutuklu bulunuyor. Merhum Dr. Emin L. Türer’in eşi, Beyhan, merhum Erol, SabahatErhan Türer’in, NevresnurUğur Onur’un anneleri, BurcuUmut, BinnazBarış ve İpek Onur’un, Emre, Bahar Türer’in nineleri; 1912 Silistre doğumlu ŞÜKÛFE TÜRER 7 Kasım günü vefat etmiştir. 8 Kasım Perşembe günü (bugün) Zincirlikuyu Camiisi’nde kılınacak öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle