19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM 2012 PAZAR 16 “Ben; Hava Pilot Kurmay Yarbay Süleyman Namık KURŞUNCU. Balyoz davasında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin (Bir zamanlar özel yetkiliydi) 21 Eylül 2012 tarihli hükmü ile önce ağırlaştırılmış müebbet, ardından hafifletilerek 16 yıl hapis cezasına çarptırıldım. Size, 10 Ekim 2012 tarihinde AB ilerleme raporu yayımlandığını hatırlatmak isterim. Çünkü bu önemli rapor, ülkemizin yoğun gündemine kurban edildi. Balyoz mahkumlarının, ‘Masumuz!’ haykırışlarının AB’den duyulması ve tarihte bir ilk olarak bu raporda mahkeme kararının esası hakkında sanık haklarının ihlal edildiği, şüpheli deliller ile hüküm verildiği ve meşru yargılamaya gölge düşürüldüğünün vurgulanması anlamlıdır. ??? Uluslararası bir raporda daha ağır ifadelerin kullanılması beklenemez. AB Raporu, ülkemizde kutuplaşmaların yaşandığı Silivri yargılamaları süreci hakkında tarafsız bir, ‘insaf artık yeter’ raporudur. Bu rapor Balyoz davasının tam bir hukuk cinayeti olduğu tezini doğrulamıştır. Evrensel hukukta yargılamanın tek amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır. Balyoz davası için ise maddi gerçek tektir ve bilimsel olarak hazırlanan bilirkişi raporları ile ortadadır. Balyoz davasının suçlamaya esas olan dijital verileri sahtedir. Yüzlerce masum insan bu veriler gerekçe gösterilerek mahkum edilmiştir. Bu maddi gerçeği Türk yargıçlar görmezden geldi, Yargıtay da gelirine bakmadan AB kriz içinde, ilerleme raporu önemsenmemeli denildiğinde, Sahte dijital veriler hakkından gelemeyen ve geldiğinde anlaşılamayan, dansöz misali durmadan kıvıran TÜBİTAK raporlarından söz edildiğinde, Asker eskiden yaptı, yapmışlardır canım, askeri vesayetten kurtulmak, darbelerden hesap sorduk, kelimeleri kullanıldığında, Yemediğiniz yemeğin, yapmadığınız bir şeyin hesabı zorla size ödettirildiğinde, En önemlisi, evlatlarınıza ve sevdiklerinize her sarıldığınızda, Geçmişin intikamı uğruna haksız yere bedel ödeyen Balyoz mahkumlarını hatırlayınız. Tüm bilimsel görüşleri yok sayarak hüküm veren bu mahkemenin kararlarının hakkaniyetini Türk milletinin vicdanına soruyorum. Çünkü bu mahkeme Türk milleti adına karar vermiştir. Türk milleti vicdanınız rahat mı? Balyoz mahkumlarını unutmayınız. Saygılarımla. SÜLEYMAN NAMIK KURŞUNCU Not: AB standartlarında Almanya’da yeminli uzmanlarca hazırlanmış Bilirkişi raporunu ekte gönderiyorum. Bu rapor ile söz konusu verilerin 2003 yılında hazırlanmış olamayacağı, bilimsel olarak ortaya konulmuştur. Sahtelik bu kadar açıktır. Söz konusu rapor Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde geçerlidir. Anayasamızın 90’ıncı maddesi gereğince Silivri yargılamasında da geçerli olması gerekir idi.” “Faşizm, ifadenin yasaklanması değil, dikte edilmesidir.” ROLAND BARTHES Haksızlığın Dayanılmaz Ağırlığı andaki Y mektuba ek olarak gönderilen Devrimleri ve Devrimcileri Tartışmak 14 Temmuz günü Paris’te, “eşitlik”, “kardeşlik”, “özgürlük” söylemiyle yola çıkan halk kitlelerinin Bastille Cezaevi’ni basmalarıyla başlayan 1789 Devrimi sonrasında (1791) toplanan ve İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi yayımlayan Kurucu Meclis’e ulusal egemenliğe dayanan bir anayasa hazırlama görevi verildi. Bu anayasa, halk tarafından seçilecek bir parlamentonun yasama ve yürütme yetkilerini kralla paylaşmasını öngörmekteydi. İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nin uygulamaya konulması ve bir halk meclisinin yürütme erkini ele alması, Fransa’da feodalite kurumlarını yıktı. Ülkenin siyasal ve toplumsal hayatında uzun yıllar süren derin sarsıntılara yol açan 1789 Fransız Devrimi sonrasında “karşıdevrimci” olarak görülen binlerce Fransız giyotinde can verdi. 1989 yılında, devrimin 200. yılında Fransız aydınları düzenlenen geniş katılımlı etkinliklerde, yazılı ve görsel basında “devrimi” tartıştılar. Fakat hiçbirinin aklına devrimin önderleri olan JeanPaul Marat, Maximilien François Marie Isidore de Robespierre, Louis de SaintJust, Georges Jacques Danton gibi kişilikleri 200 yılın deneyimleriyle geriye dönük olarak eleştirmek gelmedi. Roma İmparatorluğu’nun çökmesiyle birlikte İtalya’da irili ufaklı devletler ortaya çıkmıştı. Venedik Cumhuriyeti, Ceneviz Cumhuriyeti, Papalık Devleti” Papalık Devleti, Lombard Birliği, Napoli Krallığı ve Floransa Cumhuriyeti gibi bu devletler uzun yıllar kendi aralarında ve diğer ülkelerle savaşmışlardır. Ayrıca ülkenin tarihinde güney bölgesinde kurulmuş Müslüman bir Sicilya Emirliği dönemi de vardı. İtalya’nın birleşme süreci de 1848 Devrimleri ile başlamış, kanlı savaşlar ve uzun süren savaşımlar sonunda 1886 yılında tamamlanmıştır. Yukarıda sayılan devletlerden hâlâ var olan Papalık Devleti, yıkılanların yerine kurulan SardinyaPiemonte Krallığı, Toskana Grandüklüğü, Modena Düklüğü ve LombardiyaVenedik Krallığı’nın birleşme sürecine Guiseppe Mazzini ve Guiseppe Garibaldi öncülük ve önderlik etmişlerdir. Bugün akıl sağlığına sahip hiçbir İtalyanın aklına bu kişilikleri de, bu süreci destekleyen Sardinya Kralı II. Vittorio Emanuele’i de “makable şamil” eleştirmek gelmemektedir. Aynı durum Almanya’nın birliğine (1871) öncülük eden Otto von Bismarck ve Prusya Kralı II. Wilhelm için de geçerlidir. Tarihte hiçbir ulusdevletin kurulması kolay olmamıştır. Feodalizmin monarşik devlet yapısını modern bir cumhuriyete dönüştürme savaşımı her ülkede acıları, mağduriyetleri, kıyımları; insana “keşke olmasaydı” dedirten üzücü gerçekleri beraberinde getirmiştir. Geçmiş de tarihsel kişilikler de elbette tartışılır. Ne var ki aradan çok uzun yıllar geçtikten sonra bu arada kazanılan deneyimlerden, birikimlerden ve düşünce yenilenmelerinden hareketle tarihi tartışırken, modern devletlerin kuruluş devrimlerini ve onun önderlerini yerden yere vurmanın, toplumları kendi tarihlerine ve tarihsel kişiliklerine karşı düşmanlaştırmak için elden geleni arda koymamanın bilimsel eleştiri anlayışıyla bir ilgisi yoktur. Kurtuluş savaşımızın ve kuruluş devrimimizin önderi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 74. yılında saygıyla anarak… görmemeye devam ederse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçları Balyoz dosyası önlerine geldiğinde, bağımsız bilimsel raporlar ışığında ihlal kararı verecek ve dijital sahteciliği ilgili makamlara gösterecektir. Son AB Raporu bunun açıkça ilanıdır. ??? Bu kaçınılmaz karar herkes tarafından kabul edilen Türk adalet sisteminin dünyaca ünlü kötü şöhretini zirveye taşıyacaktır. Ne yazık ki; bu 35 yıllık bir süreçtir. Olan bizlere olacaktır. Hapiste boşuna geçecek yıllar, yok olmuş kariyerler, ailelerimizin yaşadığı ve yaşayacağı tarifsiz acılar... Balyoz davasının hükmünü savunanlar, bu davayı ancak eskiden yapılmış askeri müdahaleler üzerinden savunabiliyorlar. Sahte dijital verilerden, seminere katılmayan yüzlerce insanın neden ceza aldığından kimse söz etmiyor, edemiyor. Geçmiş askeri müdahalelerden ben sorumlu tutulamam. 12 Eylül 1980 yılında henüz 10 yaşındaydım. Bir kin, kan davasının tarafı olmak istemiyorum. ??? Sizden rica ediyorum, * AB üyeliği medeniyet projesidir. İleri demokrasi ve AB standartlarında yargılama ifadelerini duyduğunuzda, * Kendi ülkesinin huzuruna, tırmanan terör olaylarına, milli Bilirkişi Raporu, Almanya’da “Gramberg & Vogel Bilişim Bilirkişi Bürosu” tarafından hazırlanmış gayet kapsamlı bir inceleme olup, sonuç olarak Balyoz davasına temel oluşturan 2003 tarihli dijital belgelerin yazıldığı Calibri yazı tipinin, 2004 yılında hazırlanıp 2005 yılında kamuya açıklandığı ve ancak Vista programıyla birlikte 2006 sonundan itibaren kullanılmaya başlandığını ortaya koymaktadır. Rapor, “2003 yılında Calibri yazı tipi içeren Word dosyalarının bulunmuş olması mümkün değildir” tümcesiyle bitmektedir. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ‘Sahiplenme’nin İzdihamı Anıtkabir’in, kimilerini şaşırtan, kimilerini ürperten ama “milyonları umutlandıran” en geniş katılımlarla ziyaret edilmesi ne anlama geliyor? Yanıtı çok açık. 29 Ekim’de ve 10 Kasım’daki “izdiham”ın temel nedeni, cumhuriyeti ve Atatürk’ü “inadına sahiplenmek” değil midir? Peki neden? Yanıtı tartışmasız “egemen siyaset...” Eğer iktidar partisi, devrimci cumhuriyetimize ve Atatürk ilkelerine bağlılık yerine bu değerlerimizden uzaklaşanları hatta reddedenleribarındırmasaydı, böylesi bir “tarihsel sahiplenme” duygusu milyonları neden sarmalasındı ki? Eğer egemen siyaset, cumhuriyetin birikimlerini ve ulusal kaynakları pazarlamak yerine korumayı amaçlasaydı; eğitimde bilimselliği terk etmek yerine yeni kuşakların çağdaş düşüncelerle yetişmelerini hedefleseydi; kentleşmede emlak rantına odaklanmak yerine toplum ve çevre yararına bir imar düzenini sağlasaydı; ülkeyi tarımda ve hayvancılıkta ithalata tutsak etmeseydi; yatırımlarda “rezidans, AVM” vb. yerine üretime ve fabrikalara öncelik verseydi… aynı tarihsel sahiplenme kimin aklına gelebilirdi? 29 Ekim’de ve 10 Kasım’da 7’den 70’e ayağa kalkan milyonların özlemi aynıdır: “Yedi düvele karşı destansı bir Kurtuluş Savaşı’yla kazanılmış cumhuriyeti ve ulusal onurunu kuşaktan kuşağa yaşatmak...” Şu, işleri güçleri “cumhuriyeti sorgulamak” olan, egemen siyasetçe şımartılmış sözde “demokrat”lara insanın sorası geliyor; “Bu özleme katılmak, sizin de esenliğinizin ilk koşulu değil mi?” Son yıllarda Ata’mızın “özel yaşam”ını kurcalamak moda oldu. “Rakı”sından “gönül ilişkileri”ne… bulunabilecek tüm bahanelerle “işte Ata’nız” demeye getiriyorlar. İster iyi niyetli görünsün, ister maksatları açık olsun, onun tarihsel kişiliğini zedelemeye niyetlenenlere en iyi yanıtlardan birini Turgut Özakman vermişti… İşte Ulu Önder’in özel ve resmi kişiliğinin özeti: “Zarif, nazik, terbiyeli, dâhi, belleği çok güçlü, dikkatli, çalışkan, ateş altında korkusuzca duran, iyimser, düzenli, temiz giyinen, savaşta bile her gün tıraş olan/yıkanan, görev anında ciddi, genelde neşeli, bazen muzip, güzel ve etkili konuşan/yazan, sanatsever, kadınlara saygılı, insancıl, kitap okuyan, onurlu, vefalı, duygulu, şefkatli, utangaç, sohbetten hoşlanan, doğa âşığı, çocukları seven, halkın arasına karışmaktan hoşlanıp mutlu olan, halkına güvenen, ahlakça demokrat, çağdaşı liderlerin aksine demokrasiyi öven, bütün komşularıyla ve dünya milletleriyle barışık, güzel dans eden, zeybek oynayan, türkü, şarkı söyleyen, kendisiyle alay etmesini de bilen bir bilge, yurdu dolaşan bir önder, kendinden sonra da işleyecek bir rejim kurmuş, ileri görüşlü, sahici bir devlet adamı, öğretmen, öncü, devrimci, askerlik sanatına katkıda bulunmuş büyük asker; rahatı değil, milletinin yararı için suikast ve iftiralarla dolu çetin bir geleceği göze almış bir sosyal kahraman, insan, adam gibi adam… görgü tanıklarının ortak olarak anlattıkları Atatürk bu.” (Cumhuriyet, 13 Aralık 2008) Söz Özakman’da ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] ‘ G ’ N O K T A S I [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] 1/ İstatistik. 2/ Çıkar 1 yol, çare... 2 Anlama ye 3 teneği. 3/ Yaz yağ 4 muru... İra 5 desizlikten 6 ileri gelen 7 sürekli can8 sızlık. 4/ Hububat 9 tozu... Ermenis1 2 3 4 5 6 7 8 9 tan’ın para birimi. 5/ “Ölmek değildir 1 N A P O L Y O N D A K ömrümüzün en feci 2 A R A K A K A işi / Müşkül budur ki 3 P A L M A T E R A Z İ ölmeden evvel ölür 4 O K D ” (Y.K. Beyatlı)... 5 L A M E L İ F A R İ F A N E Bir ilimiz. 6/ Anası 6 Y A F A K İ ölüp başka bir ko 7 O D N İ S A yuna alıştırılan ya 8 N A K Z K A İ D E A R da elle beslenen ko 9 yun... Rütbesiz asker. 7/ Kötü bir durumla karşılaşma sanısı... Asya’da bir ırmak. 8/ Kamboçya’nın para birimi... Hatay yöresinde içliköfteye verilen ad. 9/ Osmanlı Devleti’nde kürek mahkumlarının yattığı cezaevi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Şeriat kurallarına uydurulmuş sözde faizsiz bir tür bono... Oylumlu. 2/ Zonguldak yöresine özgü bir halk oyunu... Ülkemiz sularında yaşayan ve “biz” de denilen mersinbalığı türü. 3/ Bir burç adı... İsrail’in para birimi. 4/ Şarkı, türkü... İzmir’in bir ilçesi. 5/ Utanma duygusu... Paramızı simgeleyen harfler. 6/ Çirozluktan sonra yağlanmaya başlayan uskumru... Sevinç belirten bir ünlem. 7/ En büyük, en yüksek... “O yer” anlamında kullanılan sözcük. 8/ Donuk renkli... “Şirler pençei kahrımda olurken lerzan / Beni bir gözleri ahuya etti felek” (Yavuz Sultan Selim). 9/ Kars’ın doğusundaki ünlü eskiçağ kenti... Eski dilde taht. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle